Hitler'den sonra Ata'nın telgrafı
Erdoğan ile Baykal arasındaki Hitler tartışması polemiğe yol açtı. Başbakan dün Hitler'e benzettiği İnönü'ye, Atatürk'ün çektiği telgrafı anımsattı. Mustafa Kemal, telgrafında acil onarım gereken tarihi yerlerden askerlerin çıkartılmasını istiyor
Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Baykal arasındaki Hitler polemiği Ankara gündemine oturdu. Baykal'ın anayasa paketine karşı mücadelelerini anlatırken eski İngiltere Başbakanı Churchill'in, Hitler'e karşı kullandığı sözü hatırlatmasıyla başlayan, Erdoğan'ın İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetmesiyle tırmanan polemikte, Erdoğan'dan dün yeni çıkışlar geldi. Başbakan bu kez de Atatürk'ün İnönü'ye çektiği, acil onarım gerektiren tarihi eserleri öncelikle askerlerin boşaltmasını istediği telgrafı hatırlattı ve "İşte biz, oraları onlardan temizliyoruz" dedi.
BAYKAL BAŞLATTI
Polemiği başlatan, Baykal'ın geçen hafta CHP grup toplantısında yaptığı konuşma oldu. Baykal şöyle konuşmuştu: "2. Dünya Savaşı'nda Churchill, Hitler'e karşı, 'Dağda, derede, denizde, ovada, sonuna kadar mücadele edeceğiz' demişti. Biz de üç maddeye karşı, parlamentoda, referandumda, Anayasa Mahkemesi'nde sonuna kadar mücadele edeceğiz." Başbakan ise önceki gün İsmet İnönü'yü Hitler'e benzeterek Baykal'a karşılık verdi ve şöyle konuştu: "Muhalefet lideri partisinin grup toplantısında her yolla mücadele edeceklerini söylüyor. Son derece çirkin ve münasebetsiz bir benzetme de yaparak kendisini Churchill'e, bu ülkenin hükümetini de Hitler'e benzetiyor. Eğer illa Hitler'e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer'e özenip, kendisine 'Milli Şef' dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler. Ona baksınlar."
TELGRAFI ANIMSATTI
Erdoğan dün de Vakıf Haftası açılışı için Meclis'teki törende yine dikkat çekici bir konuşma yaptı. Atatürk'ün İnönü'ye çektiği, telgrafı hatırlatan Erdoğan, "Ah ah o mektubu iyi incelemek lazım, teferruatına girmeyeceğim. Hani diyor ya, 'o camiler, kervansaraylar askerlerden boşaltılsın...' Sadece o değil, orada daha başka şeyler de var. Onu eğer incelersek, araştırırsak onların içinde nelerin olduğunu görürüz. İşte biz, oraları onlardan temizliyoruz. Ve bu nesile onları kazandırdık, şimdi de geleceğe kazandırıyoruz. Fark bu" dedi. Erdoğan geçen yıl yapılan yerel seçimler öncesinde de Konya'daki bir mitingte, eski bir nüfus cüzdanını göstererek, "Bu cüzdanların kullanıldığı dönemde ekmek karneyle alınıyordu. Bu söylediklerim CHP'nin cemaziyelevveli..." diye konuşmuştu.
İŞTE O TELGRAF
"Sontetkik seyahatimde muhtelif yerlerdeki müzeleri, eski sanat ve medeniyet eserlerini de gözden geçirdim. İstanbul'dan başka Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya'da mevcut müzeleri gördüm. Bunlarda şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler muhafaza olunmakta ve kısmen de ecnebi mütehassısların yardımı ile tasnif edilmektedir. Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ileride tarafımızdan meydana çıkarılacak olanların ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerinde ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji mütehassıslarına kat'i lüzum vardır. Bunun için Maarifçe harice tahsile gönderilecek talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisinin muvafık olacağı fikrindeyim. Konya'da asırlarca devam etmiş ihmaller sebebiyle büyük bir harabi içinde bulunmalarına rağmen sekiz asır evvelki Türk medeniyetinin hakiki şaheserleri kıymettar bazı mebani vardır. Bunlardan bilhassa Karatay Medresesi, Alaaddin Camisi, Sahipata medrese, cami ve türbesi, Sırçalı Mescid ve İnce Minare derhal ve müstacelen tamire muhtaç bir haldedir. Bu tamirin gecikmesi bu abidelerin kamilen inhirasını mucip olacağından evvela asker işgalinde bulunanların tahliyesinin ve kaffesinin mütehassıs zevat nezaretiyle tamirinin temin buyrulmasını rica ederim."
PARADAN ATATÜRK'ÜN RESİMLERİ ATILMIŞTI
Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçilen ve 1950'ye kadar bu görevi yapan İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı sonrasında Lozan Barış Antlaşması'nı Türkiye adına imzalayan kişiydi. Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra CHP Genel Başkanlığı'na da getirilen İnönü, 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi. Kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi. Bundan sonra para ve pulların üzerindeki Atatürk resimleri kaldırılıp, onların yerine İnönü'nün fotoğrafları kullanıldı. Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-1945) döneminde İnönü, ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Karne ile ekmek dağıtılan bu dönemde yaptığı bir yurt gezisi sırasında yanına gelen küçük bir kız çocuğunun, "Buraya ne yüzle geldin? Zamanında bize şekeri 5 liradan yedirdin!" diye bağırması üzerine İnönü, "Evet ama seni de babasız bırakmadım" cevabını vermişti.
SABAH