İnfak Et

Leylifer

Kıdemli Üye
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
5,987
Tepkime puanı
1,626
Puanları
113
16456_206570989469_4598330_a.jpg


Aslında her şey sıcak bir yaz günü maneviyatı bol bildiğim İstanbul turunda ikindi namazımı kılmak için gittiğim küçük, sıvaları dökülmüş, halıları yırtılmış, kapıları eskimiş olarak gördüğüm camide başladı.

Namazımı kılmak için girdiğimde, tam kapının arka tarafında ellerini göğe doğru açmış gözü yaşlı ufak tefek bir amca gördüm. Önce 2 – 3 adım attım. Sonra durdum. Yanına gitmek istedim. Acaba rahatsız edermiyim diye ufak bir tereddütten sonra önüne oturdum. Amca içten bir amin dedikten sonra ellerini yavaş yavaş indirdi. Bana baktı ve o anda her şey dondu. Sadece bakıyordum. Hiç bir şey diyemedim. Bir hızla kalkıp namaza durdum. Tesbihimi çekerken amca elini omzuma koydu. Acayip irkilmiştim. Ama ardından büyük bir huzur kapladı içimi.

İnfak et, infak et ve yine infak et.

Sese kendimi verdikten sonra kafamı çevirdim. Ama amca yoktu. Çok şaşırdım. Evet infak edeceğim, etmem gereken yerler vardı, doğru, çok haklıydı ama kimdi bu amca. Neden bana bunu söylemişti. Tur bittikten sonra eve vardım. Çok yorgun ve düşünceliydim. Amca aklımdan çıkmıyordu. Neden bana bunu demişti ? Nereye, nasıl infak edecektim. Hemen elim kendi imkanlarımla biriktirdiğim paralara gitti. Evet vermeliydim, hepsini, tamamını, bana kalmamalıydı. Bu her şeyden çok büyük bir haksızlıktı. Çünkü ben toktum. Giydiğim, yediğim, içtiğim vardı. Ama ben bunu neden şimdi akıl etmiştim ?

Sabaha kadar çok zor bekledim. Sabah namazına doğru uykuya dalmışım. Büyük bir ova içinde, bir ağaç altında oturuyorum. Harika bir yer. Derinden bir ses işitiyorum.

Hayırdan ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu görmektedir.
(Nisa Suresi – 127. Ayet)

Gözlerimi açtım, ezan okunuyordu. Hemen abdest almaya koştum. Abdest aldıktan sonra bir rüya gördüğümü fark ettim. Rüyaya dair bir şeyler hatırlamak istedim ve aklıma ilk gelen şey bana derinden bir sesle gelen ayetti. Evet bu ayetti. Bu ayetin getirdiği huşuyla birlikte namazımı sonlandırdım. Kahvaltı için ekmek almaya indim. Bayırdan aşağı inerken yan sokakta yapılan bir cami gözüme ilişti. Hay Allah ben bu camiyi önceden hiç görmemiştim. Ne zaman başlamıştı ki yapımı. Derken kendimi camiye attım. Sebebini bilemediğim gözyaşlarım oldu nedense. Çünkü camiye girdiğimde kapının üzerinde
“ Hayırdan ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilmektedir.” yazıyordu. Caminin tam orta yerinde yeşil bir kutu ilişti gözüme. Eğildim, elime aldım ve arkamda birinin durmakta olduğunu fark ettim. Korkmuştum. Arkamdaki anlamış olacak ki :
- Korkma. Sen infak etmeye geldin. Hayra geldin.
Bu sesi tanıyordum. Yoksa o camideki amcamıydı ? Kutuyu sessizce bıraktım ve hızla kafamı çevirdim. Aman Allahım. Evet bu o amcaydı.

- Biliyor musun gülün gülü Hz. Muhammed (s.a.v.) ne buyurmuş ;
“ Kul malım malım der. Halbuki kul için malında ancak üç şey vardır:

Yiyip tükettiği
Giyinip eskittiği
Verip ebedi hayat için kazandığı

Bunun dışındaki yok olacak ve gerideki insanlara kalacaktır. Haklıydı. Bana benden başka, amelimden başka hiç bir şey kalmayacaktı. Amcanın elini öptüm ve hızla uzaklaştım. Paralarımı aldıktan sonra geri geldim. Besmele çekerek paraların 1 kuruşunu bile bırakmadım. Hepsini kutuya attım.

Amca; Bak kızım, tek hurmayla 3 gün gezen, hendek kazarken karnının açlığını hissetmemek için karnına 2 taş bağlayan, her şeyini dağıtan biri vardı. MUHAMMED…
Bir gün yanına fakir biri geldi. Kendisine bir şeyler vermesini istedi. Fakat o gün Muhammed’in mal ve para cinsinden hiç bir şeyi yoktu. İhtiyacın ne ise, onu benim adıma satın al. Sonra ben o borcu öderim. Dedi.
Fakir sevinerek çıktı ve gitti.

Fakat yanındaki arkadaşları kendisini bu kadar zorlamasına üzülmüşlerdi. Bir tanesi hemen ayağa kalktı :
Ey Allahın elçisi ! Bu şahıs daha öncede 2 – 3 kez geldi, senden bir şeyler istedi, verdin. Şimdi ise elinde hiç bir şey yok. Gücünün yetmediği bir sorumluluğu herhalde Allah yüklemez !
Duydukları kendisini hoşnutsuz etmişti. Sonra başka bir arkadaşı da ayağa kalkıp konuştu:
Ey Allah’ın Elçisi ! Dilediğin kadar ver. Arş’ın sahibi olan Allah beni fakir eder diye de korkma..
Yüzüne bir tebessüm yayıldı. Sözünü herkese duyurarak:
İŞTE BENDE BUNUNLA EMROLUNDUM !!! dedi.

Bizde emrolunduk işte. İbadete, itikata, infaka emrolunduk. Korkma. Sen yine biriktirirsin. Kimbilir her sıva atıldığında senin için dua eder melekler. Hissedersin, duyarsın onların inceden ettiği duaları. Kimbilir sen bir dersin o yüz olur. Sen yüz dersin o bin olur. Çünkü ettiğin infak sana yardım eder. Rabbim seni zorda koymaz. Şu kutuya attığın her para sana büyük kazanç sağlayacak unutma bunu. 2 güne kalmaz bitecek camii. Sen şimdi rahat ol.

Adeta rüyadaydım. Bu ne güzel bir şeydi. Camiye yardım ettim. İçimdeki huzur, sevgi, rahatlık paha biçilemezdi. Mutluluk içinde ayrıldım ve amcaya 2 gün sonra açılışa geleceğimi bildirerek çıktım. 2 gün boyunca çok heyecanlıydım. Her gidip gelişimde camiye bakıyordum. Cami hızla ilerliyordu. Sanki benim camimdi. Ufaklıklar girip çıkıyor, içeriden ilahi sesleri semaya çıkıyordu.

Ve Cuma……………….
Evet bugün cumaydı. Çok huzurluydum. Kulağım minaredeydi. Selanın okunmasını bekliyordum. Selayla birlikte elimde bir demet gülle camiye doğru yol aldım. O kadar değişik hisler içindeydim ki, sanki rüyaydı..

Dik bir bayırdan camiye ulaştım. Allah Allah acaba yanlış sokağamı girdim. İyi de camii nerede ????
Nasıl olurdu ? Burada kocaman camii vardı. İyi de nerede ???
Gözüme bir bakkal ilişti.
- Pardon. Bugün burada bir cami açılışı vardı. Acaba yanlış sokağamı girdim. Tam şurasıydı. Nasıl olurda ev olabilir orada ?
- Ne camisi bacım. Ben kendimi bildim bileli bir ev var orada. İçinde yetim bir kız çocuğu ve babannesi kalıyor.

Ama nasıl olmuştu tüm bu yaşananlar. Şöyle bir bismillahtan sonra eve gitmeye karar verdim. Yavaşca bıraktım kendimi olanlara. Kapının önüne geldiğimde kapı aralıktı. Korktuğumdan olsa gerek sadece kapıdan seyretmeyle yetindim. Bir yaşlı kadın ve torunu. Mutlu ve huzurluydular. Kız çocuğu elinde sarı saçlı bir bebekle oynarken, babannesi :

- Allahım bize yapılan bu iyiliği karşılıksız bırakma. Her kim bize yardım ettiyse onu mutlu et. Onun yardımcısı ol… (Amin)
Kalktı ve yeşil bir kutuyu eline alarak torununun yanına gitti. Ama bu yeşil kutu………
Benim para koyduğum kutuydu bu. AMAN ALLAHIM….

Ben ne güzel bir şey yaptım…Anladım ki cami içimdeydi. Kendime bir cami inşa etmiştim. Günahsız, yalansız, gerçekci imanla, riyasızdı caminin inşası.
Cesaretimi toplayıp içeri girdim. Babanne hemen ayaklandı.

- Buyur kızım. Hoş geldin. Kime bakmıştın ?
- Hiç kimseye teyze. Allah misafiriyim ben. Hoş bulduk…….

İşte bu kadar. Camimi yaptım. İçimdeki camimi. İnfak ettim. Hiç bir şey kaybetmedim. Verdiğim paraların hepsi geri döndü. Hemde daha yüklü miktarda. Yeter ki infak etmeyi, nereye, nasıl infak edileceğini bilene kadar… Haydi bir camide sen yap..

~KaleminELiFHali~
 
Üst