İnciyi kırmaktan çekinenler sultanın emrini kırdılar.

ziruh

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2007
Mesajlar
5,245
Tepkime puanı
1,279
Puanları
0
show_image.php

Sultan Mahmut, vezirlerine çok kıymetli bir inci vermiş ve "Bunu kırın!" diye emretmişti. "Onu kırmak, size za­rar vermektir" dediler ve hiç birisi kırmadı. Sonra kölesi Ayaz'ı çağırdı. Ayaz, emir verilince tereddütsüz kırdı. İnciyi kırar, Sultan'ı kıramazdı.

"İnciyi kırmaktan çekinenler, inciden kıymetli olan sulta­nın emrini kırdılar.
İncinin değeri ile gözü kamaşanlar, sevginin değerini gö­remediler.

Ayaz dedi ki: 'Ey ünlü kişiler. Padişahın emri mi, yoksa in­ci mi daha değerli?

Ey inciyi gören, Sultan Mahmud'u görmeyenler. Siz cad­deyi bırakmış, sapa yola girmişsiniz.

Ben gözümü padişahtan ayırmam. Müşrik olmadığım için taşla işim yoktur.'" (Mevlânâ)

İslam'da hikmet, maksat, fayda çok önemlidir. Cenab-ı Hak, kâinatı hikmetle örmüş, hikmetle yaratmıştır. Fakat emir, hikmetin ötesindedir. Emir, hatırla, faydayla ölçülmez. İnsanın annesini dinlemesi, dediğini yapması, yemeğini pişir­diği için değil, annesi olduğu içindir. Yemek pişiremediği gün de sözünü dinleyecektir.

Dini hükümlerin bir kısmına "taabbüdî" denilir, aklın mu­hakemesine bağlı değildir, emir olduğu için yapılır. İlleti, asıl yaptırıcı sebebi emirdir.

Bir kısmına "mâkulül-mânâ" denir. Yani, bir maksat ve fayda o hükmün verilmesinde öne çıkmıştır.

Fakat yine de in­sanın gördüğü maksatlar ve faydalar emrin asıl sebebi değil­dir. Çünkü hakikî illet, sebep Allah'ın emretmesi veya yasaklamasıdır.

Mesela, biri dese, '"Ezanın maksadı, Müslümanları namaza çağırmaktır. Şu halde bir tüfek atmak kâfidir.' Hâlbuki o di­vane bilmez ki, ezanın binlerce faydasından o sadece bir fay­dası ve maksadıdır.

Tüfek sesi bir fayda sağlasa da, insanlık adına Allah'ın birliğinin, hâkimiyetinin, terbiyeciliğinin ve kulluğun ilanı olan ezanın yerini nasıl tutar?" (29. Mektup-S)

Her şeye menfaat gözüyle bakan bencikler, ahireti göre­meyen, İlahî maksatları kuşatamayan kısa akılları ile hadleri­ni aşar, "Bu şunun içindir!" diyerek nefislerini konuşturur, hükmü, kendi gördükleri faydaya bağlamaya çalışırlar. Hâl­buki "Hükm-ü fetva ona bina edilmez," (Hutbe-i Şâmiye)

Emrin hikmetin ötesinde olmasındaki lezzeti, güzelliği ve edebi fark edenler, bir emri yerine getirirken insanların bakı­şına aldırmaz, dünyevi faydaları aramaz. Çünkü Rablerinin hoşnutluğu ve akıbet, onlar için çok daha önemlidir.

Maddeye, makama, taşa, zevke, insanlara tapulamaktadır­lar ki, emri kırmayı inciyi kırmaya tercih etsinler.

"Kulluk, İlahi emrin gereğini yapmak ve Allah'ın rızasını kazanmak içindir. Kulluğun sebebi emir, neticesi Hakk'ın rızasıdır. Asıl meyveleri ve faydaları ise ahirette görünür." (17. Lem'a-S)



Mehmed Akar
 
Üst