İmamoğlu 800 bin oy farkıyla başkan.

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
BURHANETTİN SEVÜK Retweetledi


yEWcOdGI_bigger.jpg
Devlet-i Aliyye‏ @DevletiAliyyeTR 1 hr1 hour ago
Daha fazla
Bu fotoğrafın altına yorum yapsanız ne derdiniz? Başkan koltuğunda Canan Kaftancıoğlu! Sanırım İstanbullular Ekremciğimi Seçecekken, yanılmışlar!!!
D-n6nE0W4AAaUch.jpg
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Sorulması gereken can alıcı sorular!

26.06.2019





Süleyman Özışık

Tüm Yazıları



Ömrü hayatını inanç özgürlüğü için feda eden, bu yolda gerektiğinde her türlü zulme uğrayan adamların torunları bu seçimde CHP'ye oy verdi.

28 Şubat döneminde eğitim hakları ellerinden alınan, bulundukları okulların önünde yerlerde sürüklenen, soyunmaları için ikna odalarına alınan ve perukla eğitim görmeye zorlanan başörtülü kadınların çocukları bu dönemde CHP'ye oy verdi.

Bir zamanların kudretli generallerinin "Pez...k" diye küfrettiği, Millî Güvenlik Kurulu toplantısında önüne "Şarap kadehi" koyduğu Erbakan'ın ekibinden olduğunu söyleyenler CHP'ye oy verdi.

Çarşaflı olduğu için "Kara Fatma" hakaretine uğrayanlar, başörtülü olduğu için kafaları "bez bağlanmış çocuk poposuna" benzetilenler, CHP'nin zafer kutlamalarında belediye önünde bira kutuları kaldıranlarla, cami önlerinde viski patlatanlarla birlikte zafer işareti yaptı.

Daha 10 yıl önce, "Kamuda çalışmaları laikliğe aykırıdır" denilerek âdeta vebalı muamelesi gören başörtülü kadınların pek çoğu, CHP'ye oy verdi.

Teröristlerle girdiği silahlı çatışmada kırılıp yere düşen çocuğunun şehadet beratını almak için gittiği askeriye kapısından içeri alınmayan annelerin diğer çocukları, CHP'ye oy verdi.

Bir zamanlar sakıncalı bulunup kapatılan ama AK Parti iktidarı döneminde yeniden aktif hâle getirilen İmam Hatip liselerinde okuyan dünün çocukları 18 yaşına basar basmaz koşup CHP'ye oy verdi.

20 yıl önce devlet battığı için maaş alamayan devlet memurlarının büyük bölümü, CHP'ye oy verdi.

Yine 20 yıl önce parası olmadığı için tedavi gördüğü hastanelerin izbe odalarında günlerce ve hatta aylarca rehin tutulan insanlar ve onların aileleri CHP'ye oy verdi.

Düne kadar engeliyle baş başa bırakılan ama AK Parti iktidarı döneminde maaşa bağlanan engelli kardeşlerimiz gidip CHP'ye oy verdi.

Bir zamanlar banka önlerinde kilometrelerce kuyruk oluşturan ama bugün yılda iki ikramiye alan yaşlılarımız CHP'ye oy verdi.

Bir zamanların kimsesizleri olan ama bugün devletten maaş alan dul ve yetimler koşup CHP'ye oy verdi.

Elden ayaktan düşen annesine, babasına baktığı için maaş alanlar CHP'ye oy verdi.

Bir zamanlar İstanbul'da pislik içinde yaşayan, yıkanacak su bulamayan ve infilak eden çöplerin altında can veren insanların yakınları ve akrabaları CHP'ye oy verdi.

Şu ülkede binbir türlü işkenceye maruz bırakılan, dilleri yasaklanan, hapishanelerde işkencelere maruz bırakılan, faili meçhul suikasta kurban giden ve cezaevlerinde dışkı yedirilen ama AK Parti iktidarı döneminde hak ettikleri vatandaşlık haklarına kavuşan Kürtler ne yaptı? Onlar da kendilerine 70 yıl boyunca zulümden başka bir şey vermeyen CHP'ye oy verdi.

Bir zamanlar AK Parti üzerinden nemalanan, makama, şana, şöhrete ve tabii ki paraya kavuşanlar da gidip CHP'ye oy verdi.

AK Parti iktidarı döneminde ataması yapılan devlet memurlarının neredeyse tamamı CHP'ye oy verdi.

AK Parti döneminde devletin en üst düzey kadrolarına yerleştirilen müsteşarların, müdürlerin, genel müdürlerin ve diğer personellerin oy verdiği sandıklarda CHP'nin oyu yüzde 85 çıktı!

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesini oluşturan generallerin oy kullandığı sandıklarda, HDP ile ittifak yapan, "YPG terör örgütü değildir" diyen CHP'ye yüzde 87 oy çıktı.

Daha düne kadar "Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adamlar, cahiller, eğitimsizler, makarnacılar" diye hakir görülenler CHP'ye oy verdi... Hepsi değil ama hatırı sayılır bir bölümü yaptı bunu!

Milletin kararına, yani millî iradeye saygımız elbette ki sonsuz ama insan yine de "Nasıl olur?" diye soruyor. "Nasıl olur da bu kesimler gidip celladına âşık olmuşlar gibi CHP'ye oy verdi?" demeden edemiyor.

Ama bundan önemli olan bir soru daha var.

AK Parti'yi temsil eden herkesin ama herkesin başını iki ellerinin arasına alıp, "Biz ne yaptık da bu insanların CHP'ye, hele hele HDP ile iş birliği yapan CHP'ye gitmesine sebep olduk?" diye sorması gerekiyor.

Geçenlerde bir yazar arkadaşımız, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir konuya değinmiş, “Acaba Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sandık kurulsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ya da AK Parti’ye kaç oy çıkar” diye sormuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu sorunun cevabını en azından merak etmesi gerekiyor!
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Baskan
29 Haziran, 05:59 ·

·
Fuat Uğur : Erdoğan’ın en büyük hatası; Davutoğlu
İkincisi de Abdullah Gül.
Ama nereden bileceksin ki? Dava arkadaşı olarak yola çıkıyorsun, bir de geriye dönüp bakıyorsun ki birlikte yola çıktıkların yarı yolda seni ekmişler, civarda buldukları yeni sevgililerle cilveleşmekteler. Aldatıldığını anladığında iş işten geçmiştir. Ama gerçek bambaşkadır. Esasında onlar baştan beri seninle değildi.
Defalarca yazdık zaten ama dün Fatih Altaylı da eski bilgileri yeniymiş gibi pazarlamış, oradan aklıma geldi. Ahmet Davutoğlu’nun eski İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ile birlikte parti kurma çalışmalarını yürüttüğü sır da değil yeni bilgi de. Keza Abdullah Gül ile Ali Babacan’ın çalışmaları da öyle. Fatih Altaylı pirelere yarış yaptırırken Türkiye’nin Ankara temsilcisi Batuhan Yaşar, Ali Babacan’ın Ankara’daki çalışmalarını anlatmıştı.
Mesele o değil.
Ahlaki bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu geçen ay da yazmıştım.
“Partiden atılmayı bekleme, istifa et” diye çağrıda bulunmuştum Sayın Davutoğlu’na. Hakikaten inanamıyorum buna. Tamam, Abdullah Gül parti üyesi değil ama bildiğim kadarıyla Ali Babacan hâlâ parti üyesi. Neyi bekliyorlar acaba?
Geçtiğimiz günlerde Ali Karahasanoğlu bir televizyon programında “Davutoğlu piyangodan çıktı” demişti.
davutoğlu ntv ile ilgili görsel sonucu
Saha deneyimi olmayan birini üniversiteden alıp Dışişleri Bakanı yapmak zaten uluslararası ilişkilerde bazı handikaplara yol açabiliyor. Kimi ABD dışişleri bakanlarının Orta Doğu’da saha elemanı (siz ajan da diyebilirsiniz) çalıştığını, bölgeyi avucunun içi gibi bildiğini düşünürsek bunun ne denli önemli olduğunu daha kolay anlayabiliriz.
Davutoğlu bakanlığı süresince Türkiye’yi çok ciddi sıkıntılara soktu. Stratejik Derinlik adlı kitabın yazarı olan birinden beklenmeyecek bir durum. Her hatasını Tayyip Erdoğan göğüslemek zorunda kaldı ve Davutoğlu da hep onun arkasına saklandı.
Erdoğan, Suriye meselesi patlak verdiği ilk zamanlarda Davutoğlu’nu defalarca Beşar Esad ile görüşmeye gönderdi. Beşar Esad ile iyi bir dostluk kuran Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı’nı demokratik sürece geçişi kabul ettirebileceklerini umuyordu. Davutoğlu’na da güvenmişti. Geçtiğimiz yıllarda biz sandık ki Davutoğlu Beşar Esad’ı ikna edemedi. Bir dost olarak güvenilebilecek kişi olan Esad’ın içinden canavar çıkmış, bir milyona yakın insanı katletmişti. Bu olgu görüşmelere ilişkin kanaatimizi de pekiştirdi.
Şimdi aradan yıllar geçti pek çok çarpıcı gerçekle yüz yüze kalıyoruz.
Bir bakan eşinin gazeteci dostlarımdan birine anlattıklarından aktarıyorum.
Davutoğlu’nun Beşar Esad ile yaptıkları toplantılardan birine İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın Dışişleri Bakanı da katılmıştı.
Beşar Esad onlara bu ayaklanma çıkmasaydı (O zamanlar henüz küçük çaplı devam ediyordu) bir sonraki yıl zaten bir anayasa taslağı hazırlayıp ülkeyi tedrici bir demokratikleşmeye götüreceklerini anlattı önce. Ahmet Davutoğlu’na da dönerek “Siz bir başörtüsü sorununu bile 12 yıldır çözemediniz, bizden böyle devasa bir sorunu bir günde bitirmemizi istiyorsunuz” dedi.
Esad görüşme devam ederken hem İran hem de Türkiye Dışişleri Bakanlarına altına imza attığı boş bir kâğıdı uzattı ve şöyle konuştu:
“Bu boş kâğıdı Sayın Erdoğan ve Sayın Ahmedinecad’a götürün. Ne yapmam gerektiği konusunda üzerini doldursunlar, ben razıyım.”
Peki, ne oldu o kâğıt? Ahmedinecad’a ulaştı mı bilmiyorum ama bana bu bilgileri aktaran kişiye göre Tayyip Erdoğan’a ulaşmadı. Çünkü Davutoğlu o kâğıdı buruşturup attı.
O toplantılarda bulunan Suriyeli temsilcilerin daha sonra söyledikleri ise şuydu:
“Sayın Davutoğlu burada Erdoğan’ın temsilcisi değil de sanki ABD’nin Büyükelçisi sıfatıyla oturuyordu.”
Tuhaf ama onunla ilgili bu söz Mısır devrimi gerçekleştiğinde İhvan hareketi ile liderleri Mursi’nin seçime katılması yolunda Türkiye tarafından ikna edilmesi sırasında da işitildi. Katılmasalardı her şey farklı olabilirdi. Mursi ve İhvan neredeyse zorla seçimlere itildi ve sonuç ortada.


 

erdemceerdem

Profesör
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
2,700
Tepkime puanı
394
Puanları
83
Yaş
41
Konum
Garb'ın Âfâk
Ama nereden bileceksin ki? Dava arkadaşı olarak yola çıkıyorsun, bir de geriye dönüp bakıyorsun ki birlikte yola çıktıkların yarı yolda seni ekmişler, civarda buldukları yeni sevgililerle cilveleşmekteler.

1999-2000'li yıllarda "civarda bulduğu yeni sevgiliyle cilveleşenler"i de gördük....

magazin dünyası bu sevgililerin ayrıldığını, kavga ettiğini, birbirlerine ağza alınmayacak küfürler ettiğini de gösterdi bize....
****
sevgililerini terk edip bu davaya giren insanlarda mevcut; numanlar, soyluyar, s.sayanlar vesaireler...
****

İlyas Salman - Şener Şen'in oynadığı 'Şekerpare' filmi aklıma geldi...

öğreten iyi öğretmiş ağa...
 

erdemceerdem

Profesör
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
2,700
Tepkime puanı
394
Puanları
83
Yaş
41
Konum
Garb'ın Âfâk
Kişi kendinden kaynaklı KABAHAT'i başkasında bulmaya çalıştıkça çok kişinin üzeri çamurdan kirlenir.....
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Allah cc ezanla minare ile uğraşanları muvaffak etmesin
Yunanlıların bunları sevmesi boşuna değilmiş
 

furkanoz

İhvan Forum Üye
Katılım
9 Eyl 2019
Mesajlar
48
Tepkime puanı
17
Puanları
0
kimse markete girip alışveriş yapmıyor herhalde geçen sene fiyatlar iki kat artmış derken, bu sene yine bi iki kat artmış. Yani çok şükür benim bir sıkıntım yok ama evine 3~4 binden az girenler nasıl geçinecek diye düşünen yok. Halen niye akp ye oy vermediler diyoruz. Vatan millet Sakarya hamaseti ile olmuyor artık, din elden gidiyor ile olmuyor. Sanki akp zamanında daha dindar oldu toplum. Aksine dinden daha çok uzaklaştı, dindar gibi görünen çoğu sürüngen de aslında münafıklığından, makam, mevki için. Sadece artık dindar insanlar ile uğraşılmıyor. 25 yılda hiçbir şey yapmadı değil elbet. Köprü yaptırıyorsun, devletin kasasından bir kuruş çıkmadı diye millete gülüyorsun, ama teminat sebebiyle her sene bir köprü para veriyorsun sorusuna cevap vermiyorsun. Yani millet bence iyi sabretti. O da chp var karşıda diye. Ama bir kesimin sabır taşı çatladı.
 
Üst