İmamoğlu 800 bin oy farkıyla başkan.

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,184
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Ülkücüler mi sattı derin devlet mi sattı
Yoksa gaz alıp, olası gezi 2 ye engel mi oldular emin değilim

Bir şey döndüğü kesin
800 bin oy az değil
Bu sayı derin devlet güdümlü seçmen demek bence
Artık kimin elindeyse

Daha sonuçlar açıklanmadan sn yıldırım bastı tebriği

Devlet aklı farklı işliyor ağa
Heh he bize de seyretmek kali
 

ihs@n

İhvan Forum Üye
Katılım
17 Haz 2019
Mesajlar
71
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Ülkücüler mi sattı derin devlet mi sattı
Yoksa gaz alıp, olası gezi 2 ye engel mi oldular emin değilim

Bir şey döndüğü kesin
800 bin oy az değil
Bu sayı derin devlet güdümlü seçmen demek bence
Artık kimin elindeyse

Daha sonuçlar açıklanmadan sn yıldırım bastı tebriği

Devlet aklı farklı işliyor ağa
Heh he bize de seyretmek kali

Fazla ''kürtler vadisi'' izlemenin sakıncaları.. Ne çabuk unuttunuz ''muhtar bile olamaz'' gerçeğini!. Evet, normal vatandaş devlet memuru olamıyor iken, Sayın Recep bey' e iltimas geçilmiş ve vekillik yolu açılmıştır. Diğer suç' a bulaşmışların günahı ne? Onlarda istiyordur sanırım ''gemicik''..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,184
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Fazla ''kürtler vadisi'' izlemenin sakıncaları.. Ne çabuk unuttunuz ''muhtar bile olamaz'' gerçeğini!. Evet, normal vatandaş devlet memuru olamıyor iken, Sayın Recep bey' e iltimas geçilmiş ve vekillik yolu açılmıştır. Diğer suç' a bulaşmışların günahı ne? Onlarda istiyordur sanırım ''gemicik''..
Aleykum selam
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
13.000 farkla kıl payı kaybedilmiş belediyeden bir kahraman çıkarttınız. ilk seçimden önce bilinilirliği %16 olan adam etrafında %54'ü birleştirdiniz.

Şimdi ekrem bey layıkıyla yönetirse vitrin olacak genel seçimlerde sağ cenah oy kaybedecek, yok layıkıyla yönetemezse çıkıp ( tıpkı ak partinin ilk yılları gibi ) ey halkım yapacağım ama yaptırmıyorlar daha seçildiğim ilk anda topal ördek diyerek yolumuza taş koyacaklarını gösterdiler..vs söylemlerle kendini haklı konumlandıracak.

Şimdi Kim kazandı? İmamoğlu mu? O zaten ilk seçimde belediyeyi kazanmıştı bu seçimde ak parti hezimete uğradı. Al şimdi sabaha kadar say oyları. Sağ baştan say, sol baştan say çuvalları eve götür say...

Binali beye yazık oldu. Her ne kadar kendisini desteklemesem/ servetini şaibeli bulsam da ak parti içinde sempatik duran belki de tek isimdi. Soyluyla damat kına yaksınlar kendi ekipleri binali beyin ekibinin yerini alır artık.

Ayrıca seçim süreci ispat etmiştir ki milliyetçilik ve beka satanlar iş menfaatlerine gelince apo p.çini referans almayı kabul edecek kadar alçalabilecek çukurluğa sahiptirler. Trtde öcalan p.çinin kardeşine röportaj yaptıracak kadar devlet edebinden yoksun, iş bilmez, menfaatperest bir topluluk herhalde bir daha gelmez. Daha önce belki 10 kez söylediğim şeyi tekrarlıyorum: akp %5 oyunu arttırabileceğini bilse çözüm sürecine şimdi başlar! Bozkurt işareti için açığa alınan polisi unutmadık dediğimizde galiz ifadelerle saldıranlar aponun referansıyla hareket etmeye devam etsinler!

Son olarak devlet bahçeliyede yazıklar olsun. Ne demek hdp öcalanı dinlemiyor! Sen nasıl bir ülkücüsün ki böyle bir beyanetı utanmadan arlanmadan verebiliyorsun?
O zaten ilk seçimde belediyeyi kazanmıştı """" diyorsun eminmisin @ihvanistanbul , ilk seçimin oyları sayılsaydı BY kazanmıştı onu bildikleri için dümenle seçimi tekrarlattırdılar.
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
CHP veya AKP'li değilim, başka partilerle de bir bağım yok fakat müslüman geçinip Ekremci çıkanlar yok mu, acayip kıl oluyorum. Sadece kıl olsam iyi, la defolun gidin benimle muhatap olmayın.
hay ALLAH RAZI OLSUN demek istediğimi dillendirmişsiniz.
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Bu ne armutca bir yorum. Birlestirdiniz şöyle ettiniz böyle ettiniz falan filan. Senin gibi ülkücü ismailagaci olduğunu söyleyip ekrem e oy veren tipler yüzünden 13 bin farkla ilk seçim kaybedildi. Kendinizi sorumlu tutacağınız yerde birde bel altına vurmaya çalışıyorsunuz. Adamlar çamlıca camisine doğru kadeh kaldırıp sosyal medyadan yayinlamislar. Sende bulunduğun yerden iştirak et.
bakalım nasıl ödeyecekler vebalini tivitiırda bir resim yayınladıydım , bu forumumuz da yayınlamayı hayasızlık sayarım, avradın biri cami de ne zaman bilmem ne yapacağız diye soruyor buyursunlar ödesinler vebalini sevgili çok müslüman!!!! SP liler ve o kafadan giden ler
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Hiç kimse AKPARTİ nin hatta REİS in bile suçsuz olduğunu söyleyemez inşallah derslerini alırlar ve RABBİM DE HAYRA Dönmesine vesile kılar.

Sadece parti ve REİS mi, suçlu, seçmende suçlu...

İMAMOĞLU milyonların gözü önünde yalan söyledi siz hiç duydunuzmu solaklardan bu adam yalancı ben oyumu vermem diyen, ben duymadım, ama bizim cenah yok REİS Brunson u niye bırakmış eyt? bilmem ne, hemen AKPARTİ yi cezalandıracağız hadi buyurun bakalım AKPARTİ mi cezalanıyor (muhakkak o da var az çok) yoksa millet mi devlet mi... ha birde SP li hain ve kindar lar ın suçu en çok olanlarıdır.
 
Son düzenleme:

ihs@n

İhvan Forum Üye
Katılım
17 Haz 2019
Mesajlar
71
Tepkime puanı
14
Puanları
0

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
SAYIN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DAN ÖNEMLİ İSTEĞİMDİR:

1- Sn Başkanım emekliye verdiğin ikramiyeyi kes.
2-Bakıcılara verdiğin desteği kes.
3-Yaşlılara ve engellilere verdiğin tüm desteği geri çek.
(Çünkü tanıdığım bildiğim insanlar var hem yaşlı hem engelli) Paraları alıp 7/24 küfür ediyorlar...
4-Öğretmenlere verdiğin hakları geri al ...
(eskisi gibi limon satıp ayakkabı boyasınlar)
5-Hastaneleri eski haline getir randevu sistemini kaldır herkes her hastaneye gidemesin, doktor seçemesin, her eczaneden ilaç alamasın.
(Sabahın 03:00'de kuyruğa girip beklesinler)
6-Doğalgazı kes, boşuna Rusya'ya para vermeyelim.
(eskisi gibi kömür yakmak istiyoruz)
7-Suları ayda bir akıt
(Tankerle su dağıtsın belediyeler)
8-Yol falan yapma artık zaten kimse yol istemiyor.
9- Sokakları çöp dağları ile doldur
(istanbul nostalji yaşamak istiyor)
10- Uçaklara fakirler binmesin. Benim bildiğim çok insan bu dünyada uçağa binemeden öldüler.
(Halkın yerden uçağı seyretmesi yeterli)
11-Yaptığın üniversiteleri garibanlara ev olarak dağıt .
12- IMF den borç al halkımız kemerlerini sıkmak istiyor.
( IMF ülkemizden defol diye sokaklarda bağırıp çağırmayı özledik)
13- Enflasyonu %75 e çıkar. Bakıyorum millet özlemiş o günleri.
14- Faizleri 30 lara 40 lara çıkar..
Hani ülkede kriz var ya o bakımdan.
15- Bırak öyle her ile ilçeye havalimanı yapmayı.
16- Her ile ilçeye, köylere barajlar göletler yapmayı bırak lütfen, yağmur suları neyimize yetmiyor ki bizim.
17- Çok ayıp; o ne öyle bütün şehirleri örümcek ağı gibi hızlı tren rayları ve hızlı trenlerle donatmak, 8-10 saatlik mesafeleri 2-3 saate düşürmek, yapma böyle şeyler.
İnsanımız belki eskisi gibi saatlerce kara tren yolculuğu ile nostalji yapmak istiyor. Bu zevkimizle bari oynamasaydın.
18- Sayın Başkanım, ne diye durmadan dağları taşları delip tüneller yapıyorsun, olmuyor ki böyle; halkımız belki yokuşları tırmanmak, engebeli arazilerde, yollarda maceralı yolculuk yapmak istiyor değil mi.?
Onları bu zevkten mahrum etmeye hiç hakkınız yok.
19- Neden inatla okullarda akıllı tahtalar, masaların üzerinde okullar açılmadan hazırlanan bedava kitaplar, çocuklarımıza dağıtılan tabletler, taşımalı sistemler falan; Sayın Başkanım, belki biz kitaplarımızı kırtasiyelerde elimizde liste o kırtasiye senin bu kırtasiye benim dolaşarak kendi paramızla almak istiyoruz.
20- 3-4-5 km lik okul yollarını kar,kış,yağmur çamurda yaya yürüyerek gitme hakkımızı elimizden alıyorsun, buna hakkın yok.
21- Bütün yerleşim yerlerini parke taşları ile döşedin, ne güzel köyümüzde her tarafta çöpler uçuşuyor, kokuşuyordu. Sen tuttun her noktaya konteynırlar koydurtarak bizi bu kokuşmuşluktan mahrum bıraktın, olmaz ki ama. Biz 15-20 yıl önceki gibi yaşamak istiyoruz.
22- Neden her hafta doktor gönderiyorsun ayağımıza ve bedava ilaç yazdırtıyorsun belki bizler ilacımızı paramızla almak istiyoruz değil mi? Belki hastane kuyruklarında beklemek hoşumuza gidiyor....
23- Eskiden öyle köle gibi uyuşuk uyuşuk, benliğinden özünden yoksun yaşamak varken ne diye bizi gafletten uyandırıyorsun be Başkan.
24- Yetmiyor Amerika'ya, israil'e kafa tutuyorsun. Avrupaya kafa tutuyorsun, Milli silahlar, milli ihalar, sihalar, tanklar, roketler, Milli yazılımlar üretmekte neyin nesi.
25- Hele şu konuda çok yanlış yaptın:
Her ile ilçeye doğal gaz getirdin.
Biz tezek yakardık, kömür yakardık, yıkanacağımız suyu TÜP GAZ üstünde güğümle ısıtırdık; bizleri ondan da mahrum ettiğini bilmiyorsun değil mi?
Bakınız Sn Cumhurbaşkanım;
Hataların saymakla bitmez iyisi mi burada keselim...

LÜTFEN HATALARINIZDAN VAZGEÇİN. BU ÜLKEYİ 20 YIL ÖNCESİNE GERİ DÖNDÜRÜN.
BİZ DE RAHAT EDELİM SİZ DE.
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Av. Rûmi Bekroğlu nun iletisi.
GERÇEKTEN GÜZEL BİR YAZI.

Adnan İslamoğulları yazmış
Ama çok güzel yazmış

"Kabul edin artık, siz kendinize yenildiniz…

Bir seçim yaşandı ve kaybettiniz, aldığınız yüzde bilmem kaç oya rağmen, aldığınız bilmem kaç tane belediyeye rağmen siz kaybettiniz…

Yaptığınız bütün itirazlar, bürokrasi üzerinde kurduğunuz tüm baskılar yenilginizin ağırlığından…

Siz kaybettiniz ve sizinle birlikte sürdürmeye çalıştığınız düzen kaybetti…

Yapmadığınız ne kaldı bilmiyorum, lâkin artık mızrakların ucuna Kur’an sahifelerini takarak bir Cuma çıkışında sokaklarda da yürüseniz kaybettiniz, söylediğiniz her söz artık, “Bâtılın kast edildiği hak sözler” olacaktır…

Siz, aslında yüzde bilmem kaç oy ve belediyeleri kaybettiğinizi sanıyorsunuz, en büyük yanılgınız da bu!..
Şimdi biraz geriye dönün ve yine bir Mart ayında, 1994 yılında yapılan mahallî seçimlere bir bakın, kazandığınız oylara, belediyelere bir bakın. Daha da önemlisi o döneme ait fotoğraflarınıza bakın ve kurduğunuz cümleleri tekrar okuyun. Nereden nereye geldiğinizi anlamak isterseniz eski albümlerinizi karıştırın, onlara bakın. O yıllarda oturduğunuz evleri hatırlayın. Başörtüsü yasaklarına karşı kilometrelerce uzunlukta el ele tutuşarak oluşturduğunuz demokrasi zincirlerindeki fotoğraflarınıza bakın, emin olun kendinizi tanımakta zorlanacaksınız…

Siz kaybettiniz, sizi kendi hikâyeniz yendi, siz kendi hikâyenizin altında kaldınız…

Çünkü sizin hikâyeniz ‘Mekkeli bir yetimin’ hikâyesinden ilham alıyordu, siz Mekkeli o yetimi unuttunuz. Siz, O ‘Mekkeli yetim’in altına bir şilte serildiğinde, “Benim dünya ile ne işim olabilir!’ diyerek reddettiği şiltenin altında kaldınız...

Sizi Ömer’in hususî hayatında kullanmadığı devletin mumunun alevleri yaktı, siz o mumun alevleri altında kaldınız…

Çok beğendiği Şam işi bir kilimi Aişe’nin evinde gördüğünde, “Korkarım ki müminleri bu dünya merakı yakacak” diyen Ömer’in hassasiyetini unuttunuz, siz o kilimin altında kaldınız…

Siz, bir gayrimüslimin arazisi için Şam Valisi’ne “Camiyi yık, adaleti yıkma” diyen Ömer’in adaletinin altında kaldınız…

Siz, başörtüsü mücadelesini kazandınız, ama tesettürün hikmetinin, tesettürün haysiyetinin, tesettürün ahlâkının ve tesettürün hicâbının altında kaldınız…

Siz, iktidara geldiğinizde demokrasi mücadelesini kazandınız, ama demokrasinin ruhunu, demokrasinin herkes için olması gerektiği gerçeğini, demokrasinin kültürünü, demokrasinin her şeyden ve sizin gibi düşünmeyenler ve sizin gibi yaşamayanlar için bir garanti olduğu hakikatini kaybettiniz, siz demokrasiye yenildiniz…

Siz, bir meclise teşrif ettiğinde ayağa kalkılmasını yasaklayan o ‘Mekkeli yetim’in tevâzuunu unuttunuz, “Beni Hristiyanların İsa’yı övdüğü gibi övmeyin” diyen o ‘Mekkeli yetim’in tevâzuunu unuttunuz, siz kibrinize yenildiniz…

Siz, sahip olduğu tüm servetini bağışlayan Ebû Bekir’in kızının, “Bize ne bıraktın?” diye sorduğu soruya, “Allah’ı ve Resûlünü bıraktım, yetmez mi?” diye cevaplayan Ebû Bekir’in cömertliğini unuttunuz, siz kaybettiğiniz yetinme duygunuza yenildiniz…

Siz, “Dağlara buğdaylar serpin, Müslüman ülkesinde kuşlar aç kaldı demesinler” diyen, “Fırat’ın kıyısında kurdun kaptığı koyundan mesulüm” diyen Ömer’i unuttunuz, dağıtan değil, biriktiren vakıflar kurdunuz, dağıtan değil, zenginleşen vakıflar kurdunuz, dağıtan değil, komisyon alan vakıflar kurdunuz. Siz mizanı unuttunuz, siz hileli tartan terâzinize yenildiniz…

Ve siz…

Haksızlığa mâruz kaldığınızda haykıran sizler, başkalarına yapılan haksızlıklar karşısında hep sustunuz, “Haksızlık karşısında suskun kalan şeytandır” sözünün hikmetini unuttunuz, siz hikmetsizliğinize yenildiniz…

Şimdi feverân ediyorsunuz…

Ne için?

Yüzde bilme kaç oy için, kaybettiğiniz belediyeler için…

Siz aslında neleri kaybettiğinizin farkında değilsiniz…

Siz ölçünüzü kaybettiniz, siz adalet duygunuzu kaybettiniz…

Siz, hikâyenizi kaybettiniz…

Oturun asıl bu kaybettiklerinize ağlayın…

Siz kaybettiniz… Kaybetmekle kalmadınız, savunduğunuz tüm değerleri de yıprattınız…”
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
Saadettin Merdin'den İlginç, güzel ve Doğru Tespitler... Düşünmek isteyenlere...

“Biz İstanbul'u bugün kaybetmedik be Reis!
- Yola çıktıklarımızı,yolda bulduklarımıza değiştirdiğimiz gün kaybettik.
- Partideki ortak aklı bitirip, toplam kaliteyi düşürüp, istişare kanallarını kapattığımız gün kaybettik.
- Dürüst-Liyakatlilerin yerine , Çapsız-Sadakatlileri(!) koyduğumuz gün kaybettik.
- Saraya bir sürü dalkavuk,şaklaban,yalaka doldurduk da , ”mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” diyebilecek bir soytarı(!) almadığımız gün kaybettik.
- Henüz vatandaş tam olarak damadını sindirememişken; kızının kankasını, oğlunun arkadaşını bakan yaptığımız gün kaybettik.
- Herkes de metal yorgunluğu olurdu da , balığın baştan koktuğunu unuttuğumuz gün kaybettik.
- Bizden önce bize yapılanları, misliyle bizden olmayanlara yapmaya başladığımız gün kaybettik.
- “Has bahçemiz yurdumuzdur,Aynı bağın gülüyüz biz “ türküleri söylemişken; Bizim gibi düşünmeyen her kürdü PKK lı, her solcuyu Alman ajanı, her muhafazakarı FETÖcü ilan ettiğimiz gün kaybettik.
- Davanın lideriyken, liderin davasını gütmeye mahkum edildiğimiz gün kaybettik.
- Devletin bekasını, iktidar bekamızla eş tuttuğumuz gün kaybettik.
- Vesayetlerini sürdürmek için “Laiklik elden gidiyor” derlerdi,onun yerine “beka elden gidiyor” söylemini uydurduğumuz gün kaybettik.
- Hizmet odaklı siyaseti bırakıp, milletin aklıyla ve ferasetiyle alay eden algı siyasetini seçtiğimiz gün kaybettik.
- (Sözde)Hoca Efendinin bir bildiği vardır derlerdi, aklımıza yatmadığında bile Reisin bir bildiği vardır dediğimiz gün kaybettik.
- Vatandaş bize gönlünü vermişken, akıllarını kiralamaya kalktığımız gün kaybettik.
- Hepimiz birer mücahittik, etrafımızı müteahhitler çevirmeye başladığı gün kaybettik .
- 3Y : Yolsuzlukla, Yoksullukla ve Yasaklarla mücadele için gelmişken, Yandaşlıkla,Yalakalıkla ve Yalanla hemhal olduğumuz gün kaybettik.
- Şimdi Ben bunları yazdım diye ; olmadık iftiralarla haysiyetim ve onurum zedelenmeye çalışılacak; O’cu Bu’cu Şu’cu diye arkamdan konuşulacak,belki işimle,eşimle, aşımla tehdit edileceğim ya hani ; hah işte biz ondan kaybettik be Reis!
İstanbul ve diğer belediyeler elbet bir gün geri alınır da, yukarıdakiler oluyor diye sen yüz binlerce samimi dava neferini, biz hayallerimizi kaybettik be Reis
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83


GAZETE YAZARI

Bu seçimi ben kaybettim




Ne şaka yapıyorum, ne ironiye vuruyorum, ne de eleştirel bir yazıya parlak bir giriş yapmanın derdindeyim.
Bütünüyle hakikati ifade ediyorum kendi adıma. Bu seçimi ben kaybettim. Zira İstanbul için doğru olduğunu düşündüğüm “seçim”in ne olduğunu yeteri kadar anlaşılır, yeteri kadar net, yeteri kadar etkili şekilde anlatamadım insanlara.



MAKALEYİ SESLİ DİNLEMEK
İÇİN TIKLAYIN


Yazdığım köşe yazıları, attığım tweetler, benden istenildiğinde verdiğim fikirler, insanları Binali Yıldırım’a oy vermelerine ikna etmek için yaptığım birebir görüşmeler demek ki yeterli olmadı.
Bu seçimi ben kaybettim. “Hayatımda gördüğüm en teflon siyasi kişilik” olan Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul için çok kötü bir seçim olduğunu; Binali Yıldırım’ın “İstanbul’un güzel geleceğinin garantisi” olduğunu daha ikna edici argümanlarla, daha berrak anlatılarla dile getirmem gerekiyordu. Daha çok insanı aramam gerekiyordu.
Ezcümle, inandığım “doğru”yu anlatma konusunda bir eksiklik, bir kusur buldum kendimde.
Halkın seçimini küçümsemek, hele hele halka, o muazzez topluluğa “nankör”, “ahmak” falan demek aklımın ucundan bile geçmedi. Bütün iddialarımdan vazgeçmek anlamına gelir bu benim açımdan. Eksiklik kendi özümdedir. Meselenin aslında ne olduğunu anlatamadıysam suç benimdir.
Daha da geriden alayım meseleyi kendi adıma. 2007 yılına kadar benim için “Müslüman ahaliyi politik bakımdan temsil eden siyasi odak” Necmettin Erbakan ve onun o andaki parti tabelası idi. 2007-2009 arasında bir dönüşüm yaşadım ve 2009 yılında “Müslüman ahalinin politik merkezi”nin Recep Tayyip Erdoğan olduğuna kanaat getirdim. Bu kanaatimde herhangi bir değişiklik yok. Bu kanaatimi değiştirecek herhangi bir “majör sorun” görmüyorum ortada.
“Hatası-sevabıyla, doğrusu-yanlışıyla ana omurgadan ayrılmamak” benim için ölümcül bir sadakat meselesidir. Recep Tayyip Erdoğan değil ama Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği “anlam dünyası” benim için vazgeçilebilecek bir pozisyon değildir. Gündelik politikanın, kazanılan ya da kaybedilen seçimlerin çok ötesinde bir yere tekabül eder çünkü o pozisyon. Recep Tayyip Erdoğan ile yolumu ancak Erdoğan’ın kendisi o “anlam dünyası”ndan vazgeçerse ayırırım. Basit gündelik hesaplarla, pratik gerekçelerle, hele ‘kar ortaklığı’ndaki anlaşmazlıklar nedeniyle “pozisyon değiştirmeyi” kendisine yedirebilenlere de hep şaşarım.
Biraz daha genişleteyim ki derdim iyice anlaşılsın. Benim için Türkiye, her zaman “bağımsızlığı ve bekası için mücadele edilmesi gereken” bir kara parçasıdır. Bu bağımsızlığın ve bekanın yegâne yolunun da “Müslüman ahali”nin varlığına bağlı olduğunu bilirim. Bu varlığı sürdürmenin derdinde olan kim varsa onunla yan yana, omuz omuza durmayı da kendime vazife bilirim.
Gerisi… Gerisi magazindir.
Peki ya ilerisi… İlerisi de nasiptir.
Bugün ve burada, mevzimizde bekleyip mevzumuzun derdine düşüyor muyuz, düşmüyor muyuz? Cevap vermem gereken tek sorunun bu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla “ben demiştim, ben söylemiştim, daha önce de ifade ettiğim gibi…” diyerek konuşmaya başlayan ve tanımladığı “biz”den kendi “ben”ini ayıran herkese de “numara yapma, bu seçimi sen kaybettin” demeyi hak görüyorum kendimde.
Siz şimdi zannediyorsunuz ki “iktidardan aldığı nimetlerle, iktidarın kendisine verdiği destekle böyle şeyler yazıyor” bu adam. Tam tersine olduğunu söylesem bakış açınız asla değişmeyecek ama ben yine de söyleyeyim. Mevcut iktidara bahsettiğim kaygılarla destek vermenin bedelini benden daha sert şekilde ödeyen kimse var mıdır bilmiyorum. Eşimin dostumun bana “ulan salak! Külliye’ye girişin yasak, bazı yandaş kanallara konuk olman yasak, bazı yerlerde vereceğin ücretsiz konferansların açılan telefonlarla yasaklandı, bin türlü işine bin kez engel olundu; sen hala ana omurga deyip duruyorsun” dediği de ayniyle vakidir.
Ne yapayım yani? İçerisinde bulunduğum ana omurga bana aynı zamanda “doğru bildiğini söylemekten de, kanınla-canınla destek vermekten de çekinme” cümlesini öğretti. O serinlikle yaşamayı çok seviyorum.
Başa döneyim.
“Bu seçimi biz, şundan şundan kaybettik” derken kendisini o “biz”den ayıran herkese açıkça ilan ediyorum. Sizin yerinize de bütün sorumluluğu üzerime alıyorum. Bu seçimi ben kaybettim. Daha çok emek vermem, daha çok uğraşmam, daha çok didinmem gerekiyordu. Mesele mühim meseleydi çünkü. Bu meseleye gönül vermiş herkesten özür dilerim böylelikle…
 

gamsız

Profesör
Katılım
10 Ağu 2015
Mesajlar
2,681
Tepkime puanı
367
Puanları
83
GAZETE YAZARI

* “Organize eleştiri” hastalıklı ‘müdahale’ biçimine dönüştü. * Destek vereni küçümse, kibirli bir dille ayar ver. * Onlar Erdoğan’a neden düşman, biliyoruz. Peki siz neden düşmansınız? * Asıl vesayet zihinlerimizde!

26 Haz 2019, Çarşamba



Sokak terörü üzerinden hükümet devirmeye, Türkiye’yi kontrol altına almaya dönük Gezi vandalizmine ilişkin dünkü duruşma, bütün Avrupa tarafından, birçok ülke tarafından yakından izleniyor. Herkes kendi adamını koruma telâşında. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?

15 Temmuz’da Türkiye’yi iç savaşın ve işgalin eşiğine getirensaldırının failleri ABD, Avrupa ve NATO korumasına alınıyor. Bir terör örgütü üzerinden Türkiye saldırıya maruz kalıyor. “Yeni 15 Temmuz” tehditleri açıkça dile getiriliyor. Bunlar bize bir şey anlatılıyor mu?
ÇİPRAS “SAVAŞ” DİYOR, “SONDAJ GEMİNİZİ BATIRIRIZ” DİYOR. BİZE BİR ŞEY ANLATIYOR MU?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ABD’nin, Avrupa’nın, İsrail’in, Yunanistan’ın “iç meselesi” haline geliyor. Biz o başkentlerin, şehirlerin belediye başkanlarının kim olduğunu, seçimlerinin ne zaman yapıldığını bile bilmezken bütün Batı dünyası İstanbul’u izliyor. Dışarıdan içeriye doğru yoğun müdahaleler zinciri yaşanıyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
Yunanistan Başbakanı Çipras, “Türkiye Meis adası açıklarında sondaj yaparsa savaş çıkar” diye tehdit ediyor, sondaj gemisini batırılabileceğini ima ediyor. Arkasına bütün Avrupa gücünü alıyor ve o cesaretle konuşuyor. Bunla bize bir şey anlatıyor mu?
Doğu Akdeniz, İsrail’in, Mısır’ın, Yunanistan’ın, ABD’nin ve bütün Avrupa’nın donanma üssü haline geliyor. Doğalgaz ve jeopolitik hesaplar doğrultusunda bir çokuluslu cephe, Türkiye’yi Akdeniz’den sıkıştırıyor, tecrit etmeye çalışıyor çok daha ötesi; çevreliyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
TÜM ÇEVRELERDEN KUŞAT, İÇERİDEN HAREKETSİZ BIRAK!
ABD, İsrail, birkaç Arap ülkesi ve AB ülkeleri, Ege adalarını silahlandırıyor, füze üslerine döndürüyor, Türkiye’yi Ege’den, Batı’dan da çevreliyor, tehdit ediyor. Aynı şekilde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya’ya askeri yığınaklar yapılıyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
Suriye’nin kuzeyinde yüzlerce kilometre boyunca bir cephe inşa ediliyor. Ordulara yetecek askeri yığınak yapılıyor. Bölgenin demografik yapısı değiştiriyor. Bir terör örgütü üzerinden Türkiye’ye cephe açılıyor. Bunu yapanlar da, yukarıdakileri yapanların kendisi. Türkiye’nin tehdide müdahalesi engellenmeye çalışılıyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
Bütün bu saydıklarımıza paralel biçimde içeride bir cephe inşa ediliyor, edildi. Bir çokuluslu cephe… Siyasi partiler, terör öğütleri, daha önceki müdahalelerde kullanılan her çevre bu cephenin içine yerleştiriliyor. Onların dilini, onların sözünü, onların tezlerini kullanıyor. Onlara göre tavır alıyor. Onlara göre Erdoğan’la hesaplaşmaya giriyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
ONLAR ERDOĞAN’A NEDEN DÜŞMAN, BİLİYORUZ. PEKİ SİZ NİYE DÜŞMANSINIZ!
AK Parti İstanbul İBB seçimini kaybedince bütün Avrupa ve Arap medyası, ABD basını sevinç çığlıkları atıyor. “Erdoğan’dan intikam aldık, sonu geldi” söylemleri daha güçlü dile getiriliyor. ”İşte şimdi Türkiye’nin direncini kırdık”düşünce ve söylemleri öne çıktı. Bundan sonra bütün girişimlerini bunun üzerine kuracaklar. Türkiye’nin etrafındaki çevreleme ile bu müdahale dalgasına daha da güç verecekler. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
İstanbul İBB seçimi kaybedilince herkes AK Parti’ye, Erdoğan’a ayar vermeye başlıyor. Kendisini, ailesini-çevresini, ona destek verenleri suçluyor. Kendisini yalnızlaştırmaya dönük küresel kampanyanın izdüşümü içeride de aynen servis ediliyor.
DESTEK VERENİ KÜÇÜMSE, KİBİRLİ BİR DİLLE AYAR VER. PEKİ, SİZ KİM OLUYORSUNUZ?
Erdoğan’a yakın durmayı, destek vermeyi “suç” gibi algılatmaya dönük bir psikolojik operasyon yürütülüyor. Onun mücadele ettiği milli eksenin güç kazanması için mücadele edenleri ayıplamaya, küçük düşürmeye dönük bir propaganda programı anında harekete geçiriliyor. Dışarıda kullanılan cümlelerle içeride kullanılan cümleler aynılaşıyor. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
Eleştiren, tepki gösteren herkesin kesin bir gerekçesi var. Ama bakıyorum, en ağır eleştirileri yapanlar çoktan bu mücadeleyi terk edenler oluyor. Kibirli, tepeden bakan, küçümseyici bir dil ile ekranlarda, sosyal medyada, köşelerde ahkâm kesiyor. “Ben neyim, ne yapıyorum, ne kadar varım” diye bir soruyu bir kez bile kendilerine sormuyor. Erdoğan yönetiminden en çok “nasiplenen” ve bunu kaybedenler en ağır sözleri söylüyor. Gerekçeleri tamamen kişisel, beklentilerle alakalı. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
“ORGANİZE ELEŞTİRİ” YIKICI BİR HASTALIK HALİNİ ALDI..
AK Parti çevresinde, muhafazakâr çevrede, eleştiri-samimiyet, -doğruluğun, bir şeyleri yeniden güçlü hale getirmenin ötesinde yıkıcı, yıpratıcı, intikam alıcı bir “hastalık” haline geldiğini, bunun eleştirinin ötesinde bir şey olduğunu, alttan alta servis edildiğini, aynı ezberlerin her yerde tekrar edildiğini, bir yıkıcı projeye dönüştüğünü görüyorum.
Bence bu, AK Parti ile sınırlı bir şey değil. Erdoğan’a, bugün durduğu milli eksene, Türkiye’nin bölge ve küre ekseninde verdiği mücadeleye dönük kampanyanın psikolojik ayaklarından biri. Eleştiri tabi ki olacak ama ben bunun artık bir müdahale projesine dönüştürüldüğünü görüyorum. Bu bize bir şey anlatıyor mu?
MÜDAHALELER ZİNCİRİNİN PARÇASI: YILGINLIK, YIPRATICILIK, TÜKETİCİLİK..
Son on yılda, Türkiye’ye dönük müdahalelerzincirinin bir parçasının da bu “organize eleştiri” olduğunu düşünüyorum. Ve bu aslında eleştiri değil, bir müdahale biçimi.. Yılgınlık, yıpratıcılık, tüketicilik, aşındırıcılık içeren, inşa etmeye değil dağıtmaya ayarlı bir kampanya bu.
Bazıları saf biçimde, “ucuz cümlelerle” aynı senaryoya destek veriyor. Kastettikleri sonuç olursa Türkiye’nin ne olacağına dair bir adım sonrasına ilişkin cümle bile kurmayı düşünmeden yapıyor bunu. Bu çevrelerin, eleştiriden gözleri o karar körleşti ki, Türkiye’nin etrafında nasıl bir çevreleme olduğunu, ne gibi tehditlerin kapımıza dayandığını, bunun hepimiz için ne tür bir yıkım olabileceğini, tarihsel bir hesaplaşma yaşandığını ve Türkiye için en öncelikli konunun bu olduğunu, içeride buna yönelik bir direnç olduğunu ve bütün rüzgârların bu direnci aşındırmaya dönük olduğunu göremiyorlar. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
ERDOĞAN İÇİN “ABDÜLHAMİT” SENARYOSU, İÇERİDEN SALDIRMAK VE ARKASINA GİZLENEN YIKIM.
Siyasi tarihe bakalım. Osmanlı’nın son dönemine bakalım. Abdülhamit dönemine bakalım. “Haklı, masum” eleştiri, tepki ile hareket edenlerin, çok daha büyük tehditleri nasıl göremediğinin örnekleriyle dolu. Ve bu tavırların ne büyük yıkımlara yol açtığını bugün görüyoruz ve ağlıyoruz. Erdoğan’a da bir “Abdülhamit” senaryosu uygulayanlar ortada.
En acı tarafı, aslında Türkiye’nin büyük mücadelesini omuzlayacak olanların arasında durup da, kurşunu içeriden atmak, saldırıyı evin içinden yapmaktır. Tarih bize bir daha aynı basiretsizliği göstermez diye umarken “içeriden müdahale”nin aslında bir dışarıdan müdahale olduğunu bir kez daha görmeye başladık. Bunlar bize bir şey anlatmıyor mu?
“TÜRKİYE EKSENİ” VE ‘YARIN’ HESABI YAPMAYANLAR. TARİHİ ANLAMAK BUGÜNÜ ANLAMAKTIR.
“Türkiye Ekseni”nde mücadeleye devam edeceğiz. Yılmadan, korkmadan, tedirgin olmadan, yarın hesabı yapmadan. Çünkü bunun, bu mücadelenin Anadolu’da Malazgirt’ten beri var olan bir eksen olduğunu biliyoruz. Bu, siyasi partileri de aşan bir kimliktir. Ve sandığınızdan çok daha güçlüdür. Temel duruş noktamız, kimin ne kadar içeriden, kimin ne kadar dışarıdan olduğudur. İçeriden eleştirilerin önemli bir kısmının aslında “dışarıdan bakış, başkalarının aklı” olduğunu görüyoruz artık.
Bugünü anlamayanlar, bugün ülkemizin içinde bulunduğu büyük mücadeleyi anlamayanlar, bu mücadeleyi her şeyin üstünde tutamayanlar, ona göre pozisyon alamayanlar ya da en kötüsü, az bir zaafta dağılanlar, ya da bir güçlü direnci dağıtmak için harekete geçenler Çanakkale’yi anlamamış, İstiklal mücadelesini anlamamış, Birinci Dünya Savaşı’ndaki coğrafya paylaşımını anlamamış demektir. Tarih kitaplarında okumak kolaydır, bugün yazılan tarihi bugünden görebilmektir esas olan. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
ASIL VESAYET ZİHİNLERİMİZDE.
“Erdoğan’a destek vermek yalakalıktır” diye bir söz üretiliyor ve birileri bundan etkilenerek hareket ediyorsa, o birilerinin zihinleri esaret altındadır, çok ciddi siyasi körlük yaşamaktadır. Onlar bir cümle ile saf dışı edilebilen adamlardır.
Erdoğan’a “Abdülhamit senaryosu” reva görenler, dünyanın tasfiye etmeye çalıştığı adama onların cephesinden vuranlar asıl kurşunu Anadolu’ya, İstanbul’a, coğrafyaya sıkmaktadır. Vesayet zihinlerimizdedir. Bu yüzden en ağır eleştiriyi bu alana yoğunlaştırmak acil bir ihtiyaçtır. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
TARİHİN İKİ DÖNEMİNDE DE, AYNI ÇEVRELER AYNI YERDE DURUYOR. İŞTE BU İBRETLİK!
Abdülhamit çöküş döneminin lideri idi. Bir imparatorluğun çöküşünü geciktirmeye çalıştı ve bu yönde çok çile çekti. Ama Erdoğan yükseliş dönemi lideridir. Bu yükseliş bir tarih dönüşüdür. Yanlış safta duranlara rağmen devam edecektir. Tarihin bu iki döneminde de, aynı çevrelerin aynı yerde durması, oradan vurması acınası bir durumdur.
Onlar o zaman da dünyayı, tarihi okuyamadı, bugün de yanlış okumaktadır. O zaman da yanlış yerde durdu, bugün de yanlış yerde durmaktadır. Ve “organize eleştiri” onlar üzerinden içeriye servis edilmektedir. Bunlar bize bir şey anlatıyor mu?
BÜYÜK MÜCADELEYİ, ONLARIN KÜÇÜK HİKÂYELERİNE KURBAN ETMEYECEĞİZ.
Büyük mücadeleleri, onların küçük hikâyelerine kurban etmeyeceğiz. En azından bunu biliyoruz. Onların küçük hesapları için bir kez daha tarihi ıskalamayacağız. Direnmenin, mücadele etmenin ne olduğunu iyi bilen bir gelenekten geliyoruz.
“Organize eleştiri” üzerine bu sözlerim, gerçekten samimi, canı yanan, bir şeyler için fedakârca çalışanlara değildir. Onların candan eleştirileri, içlerindeki sızıyı dışa vurmaları baş tacı edilmelidir. Çünkü bu büyük yolun asıl yolcusu, mimarı onlardır. Bedel ödeyenler de onlardır.
BİRİLERİNİN GÖLGESİNE SIĞINIP ORADAN ATEŞ ETMEYE BAŞLADILAR
Az bir kayıpta başkalarının gölgesine kaçıp ateş edenleri, eleştirilerin arkasına gizlenen bir operasyon, bir müdahale biçimini anlatmaya çalıştım. Bence herkes biraz kendine, biraz çevresine, kimin nerede durduğuna, kimlerin silahını kullandığına da bakmalı.
İBB seçimini kaybeder kaybetmez, başka adres arayanlara, Erdoğan’ı yalnız bırakanlara dikkat çekmeye çalıştım sadece. Onlar hiçbir mücadelenin adamı değildir!

 

ihs@n

İhvan Forum Üye
Katılım
17 Haz 2019
Mesajlar
71
Tepkime puanı
14
Puanları
0
SAYIN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DAN ÖNEMLİ İSTEĞİMDİR:

1- Sn Başkanım emekliye verdiğin ikramiyeyi kes.
2-Bakıcılara verdiğin desteği kes.
3-Yaşlılara ve engellilere verdiğin tüm desteği geri çek.
(Çünkü tanıdığım bildiğim insanlar var hem yaşlı hem engelli) Paraları alıp 7/24 küfür ediyorlar...
4-Öğretmenlere verdiğin hakları geri al ...
(eskisi gibi limon satıp ayakkabı boyasınlar)
5-Hastaneleri eski haline getir randevu sistemini kaldır herkes her hastaneye gidemesin, doktor seçemesin, her eczaneden ilaç alamasın.
(Sabahın 03:00'de kuyruğa girip beklesinler)
6-Doğalgazı kes, boşuna Rusya'ya para vermeyelim.
(eskisi gibi kömür yakmak istiyoruz)
7-Suları ayda bir akıt
(Tankerle su dağıtsın belediyeler)
8-Yol falan yapma artık zaten kimse yol istemiyor.
9- Sokakları çöp dağları ile doldur
(istanbul nostalji yaşamak istiyor)
10- Uçaklara fakirler binmesin. Benim bildiğim çok insan bu dünyada uçağa binemeden öldüler.
(Halkın yerden uçağı seyretmesi yeterli)
11-Yaptığın üniversiteleri garibanlara ev olarak dağıt .
12- IMF den borç al halkımız kemerlerini sıkmak istiyor.
( IMF ülkemizden defol diye sokaklarda bağırıp çağırmayı özledik)
13- Enflasyonu %75 e çıkar. Bakıyorum millet özlemiş o günleri.
14- Faizleri 30 lara 40 lara çıkar..
Hani ülkede kriz var ya o bakımdan.
15- Bırak öyle her ile ilçeye havalimanı yapmayı.
16- Her ile ilçeye, köylere barajlar göletler yapmayı bırak lütfen, yağmur suları neyimize yetmiyor ki bizim.
17- Çok ayıp; o ne öyle bütün şehirleri örümcek ağı gibi hızlı tren rayları ve hızlı trenlerle donatmak, 8-10 saatlik mesafeleri 2-3 saate düşürmek, yapma böyle şeyler.
İnsanımız belki eskisi gibi saatlerce kara tren yolculuğu ile nostalji yapmak istiyor. Bu zevkimizle bari oynamasaydın.
18- Sayın Başkanım, ne diye durmadan dağları taşları delip tüneller yapıyorsun, olmuyor ki böyle; halkımız belki yokuşları tırmanmak, engebeli arazilerde, yollarda maceralı yolculuk yapmak istiyor değil mi.?
Onları bu zevkten mahrum etmeye hiç hakkınız yok.
19- Neden inatla okullarda akıllı tahtalar, masaların üzerinde okullar açılmadan hazırlanan bedava kitaplar, çocuklarımıza dağıtılan tabletler, taşımalı sistemler falan; Sayın Başkanım, belki biz kitaplarımızı kırtasiyelerde elimizde liste o kırtasiye senin bu kırtasiye benim dolaşarak kendi paramızla almak istiyoruz.
20- 3-4-5 km lik okul yollarını kar,kış,yağmur çamurda yaya yürüyerek gitme hakkımızı elimizden alıyorsun, buna hakkın yok.
21- Bütün yerleşim yerlerini parke taşları ile döşedin, ne güzel köyümüzde her tarafta çöpler uçuşuyor, kokuşuyordu. Sen tuttun her noktaya konteynırlar koydurtarak bizi bu kokuşmuşluktan mahrum bıraktın, olmaz ki ama. Biz 15-20 yıl önceki gibi yaşamak istiyoruz.
22- Neden her hafta doktor gönderiyorsun ayağımıza ve bedava ilaç yazdırtıyorsun belki bizler ilacımızı paramızla almak istiyoruz değil mi? Belki hastane kuyruklarında beklemek hoşumuza gidiyor....
23- Eskiden öyle köle gibi uyuşuk uyuşuk, benliğinden özünden yoksun yaşamak varken ne diye bizi gafletten uyandırıyorsun be Başkan.
24- Yetmiyor Amerika'ya, israil'e kafa tutuyorsun. Avrupaya kafa tutuyorsun, Milli silahlar, milli ihalar, sihalar, tanklar, roketler, Milli yazılımlar üretmekte neyin nesi.
25- Hele şu konuda çok yanlış yaptın:
Her ile ilçeye doğal gaz getirdin.
Biz tezek yakardık, kömür yakardık, yıkanacağımız suyu TÜP GAZ üstünde güğümle ısıtırdık; bizleri ondan da mahrum ettiğini bilmiyorsun değil mi?
Bakınız Sn Cumhurbaşkanım;
Hataların saymakla bitmez iyisi mi burada keselim...

LÜTFEN HATALARINIZDAN VAZGEÇİN. BU ÜLKEYİ 20 YIL ÖNCESİNE GERİ DÖNDÜRÜN.
BİZ DE RAHAT EDELİM SİZ DE.

Flot yapmışsınız.. Ben 30 sene önceye dönüp, hiç bir adım ileri gitmemeye hep o sabit zamanda kalmayı arzu ederim. Keşke böyle bir şey mümkün olsa.. Hatta 17 senelik verginin sadece 2 senesini maçoğlu kominist başkana verip ülkenin başına getirseniz. Şimdi her şey çok güzel değil. Her şey bedava olurdu; Buna adım gibi eminim!. Dünyanın hiç bir yerinde makam aracına milyon TL kira ödeyen enayi halk bulamazsın.. Fransa halkı halen eylemde!.
Hülasa hak ettiğiniz şekilde seviyor sizi partili Erdoğan, kendi yediği içtiğinden veriyor size de.. O derece seviyor sizleri.. Acayip islami yani..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,184
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Flot yapmışsınız.. Ben 30 sene önceye dönüp, hiç bir adım ileri gitmemeye hep o sabit zamanda kalmayı arzu ederim. Keşke böyle bir şey mümkün olsa.. Hatta 17 senelik verginin sadece 2 senesini maçoğlu kominist başkana verip ülkenin başına getirseniz. Şimdi her şey çok güzel değil. Her şey bedava olurdu; Buna adım gibi eminim!. Dünyanın hiç bir yerinde makam aracına milyon TL kira ödeyen enayi halk bulamazsın.. Fransa halkı halen eylemde!.
Hülasa hak ettiğiniz şekilde seviyor sizi partili Erdoğan, kendi yediği içtiğinden veriyor size de.. O derece seviyor sizleri.. Acayip islami yani..
Filistin askısında, copla tecavüz edilip, malum organlara elektirik verildiği
Hatta dışkı yedirildiği insan dışı zamanı özlüyorsun
Üstelik insanlık namına istiyorsun
Süper şaka güzel ironisin
 

ihs@n

İhvan Forum Üye
Katılım
17 Haz 2019
Mesajlar
71
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Sayın hakperest, ben bu forumda kimse ile af edersiniz *idik yarışında bulunmuyor, kimse ile dalaş için de bulunmuyorum ayrıca.. Lütfen benimle polemiğe-ajiteye kalkışmayın..Yeni yetme de -genç de değilim. Kimseye rüşt ispatlama gibi bir derdim de tasam da yok.. Doğru bildiğim -öğrendiklerimi paylaşmaya çalışıyorum. Yanlışlarım varsa herkez gösterip, antitezi ile elbette düzeltebilir..


İşkence hususunda gelecek olursak, ben Tayyip Erdoğan Türkiye' sinde istanbul' un anacaddeye bakan kaldırımında yürürken bir ilçe em.şb.' nin açık penceresinden alenen işkence sesleri duydum. Yani bu duyu bana mahsus değildi.. O kaldırımdan belki 100 bin insan geçmiştir atıyorum..
Dışkı yedirilmişmidir. Yiyenler yediğini söylüyor.. Kenan Paşa' da cnn belgeselinde kendisini savunmuş. Ben yapmadım ama alt kadrolarım yapmışsa da bu benim kontrolüm dışında gerçekleşen münferit olaylardır demiştir. Ne yani sağ-solu çatıştıran siyasi aktivistler ak kaşık, ortalığı kan gölüne çeviren çeteler- silahlı çeteleri zapt edemeyen kolluk akpak! Asker kaka öyle mi? Siz bu masala sahi nasıl inanmaktasınız? Evren paşa yerinde olsam bende aynı şeyi yani görevimi yapardım. Hatta fazlasını yapar. T.C. emniyet teşkilatını yeniden dizayn ederdim. Bir ülkenin asayiş kolluğuna rağmen nasıl halkın can ve mal güvenliğine tehtid silahlı çeteler çatışabilir? Faturayu emniyet ve siyasilere keserdim, canlarını yakardım. İşte Evren Paşa nın suçu budur! Yani bunu yapmamasıdır.. Ki Türkiye şu an onun için bir gukuk devletine dönüşmüştür.. Türkiye Cumhuiyeti' nin tek dürüst-ahlaklı kurumu TSK dır. TSK tasviyesi ile T.C. uzun vadede daha ala işkencelere gebedir. Siz polis devletini iyi bir şey mi sanıyorsunuz? Asker-Polis dengesini bozdunuz mu o ülkenin temelini kaydırırsınız.. Ufak bir heyelan- sel geldimi alır götürür. Koca ülkeyi.. 16 devlet kurmuş Türk tarihinin sonuna bile yol açabilir bu son 20-30 senelik hormonal amerikanya dinciliboşkappitalizm politkalarıyla.
 
Son düzenleme:

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Millet kılıcı düşmana teslim etti,düşmandan adalet bekliyor.
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Flot yapmışsınız.. Ben 30 sene önceye dönüp, hiç bir adım ileri gitmemeye hep o sabit zamanda kalmayı arzu ederim. Keşke böyle bir şey mümkün olsa.. Hatta 17 senelik verginin sadece 2 senesini maçoğlu kominist başkana verip ülkenin başına getirseniz. Şimdi her şey çok güzel değil. Her şey bedava olurdu; Buna adım gibi eminim!. Dünyanın hiç bir yerinde makam aracına milyon TL kira ödeyen enayi halk bulamazsın.. Fransa halkı halen eylemde!.
Hülasa hak ettiğiniz şekilde seviyor sizi partili Erdoğan, kendi yediği içtiğinden veriyor size de.. O derece seviyor sizleri.. Acayip islami yani..
klasik chp görüşü bu
sabit kalsaydık
bir adım ileri gitmeseydik de
akparti yıkılsaydı
vatan ülke hikaye değil mi
bu kafalar yüzünden türkiye yıllarca geride kaldı geçti o günler
17 senelik verginin sadece 2 senesini maçoluğlu komiste versen
türkiye açlıktan ölürdü
şu ekonomi anlayışına bak
bu işler hesep kitap işi sadece ısrafı önlemekle türkiye gelişmez
sen 1940 yıllarda kalmışsın keşke zaman makinesi olsa da o yıla göndersek
kıtlıktan feleğin şaşsa
 
Üst