İmam Şamil.....

yonat

Asistan
Katılım
2 Ara 2006
Mesajlar
305
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Everest
Web sitesi
www.avar.tr.cx
[FONT=Times New Roman, Times, serif]
imamsamil.jpg
[/FONT]​


İmam Şamil
Kuzey Kafkasya'nın efsanevi lideri ve "devletleşme" çabalarının en kayda değer ismi İmam Şamil, 1797 yılında Dağıstan'da Gimri (Genu) köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avarlara mensup Dengau Muhammed'dir. Annesi Aşiltalı Bahu Mesedo, Avar beyi olan Pir Budah'ın kızıdır. Genç yaşında, Rus yayılmacılığına karşı Kuzey Kafkasya'da halkı "gazavat"a çağıran Nakşibendi tarikatına dahil oldu.

İlk eğitimini Said Harekani'den aldı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki Efendi'den ders aldı. İmam Hamzat'ın 19 Eylül 1834 Cuma günü Hunzah Camii'nde şehadetinden sonra, 2 Ekim 1834'de Aşilta'da yapılan toplantıda oy birliği ile imamlığa getirildi.
25 Ağustos 1859'da, Gunip kuşatmasında silah bırakıncaya kadar aralıksız mücadeleyi sürdürdü. 1869'a dek Kaluga'da ikamet etti. 1870'te İstanbul üzerinden Hicaz'a geçti.

İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlendi. Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin (küçük yaşta öldü), Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed Şefi, Cemaleddin ve Muhammed Kamil isimli altı oğlu ile Fatimat, Nafisat, Necabat, Bahu-Mesedu ve Safiyat isimli beş kızı oldu. Yaygın olarak bilinenin aksine, Şamil asla bir "şeyh" değildi; "siyasi otorite" yi temsil eden "imamet" makamında bulunuyordu.

Şamil'in ruh ikliminde Molla Cemaleddin'in yeri büyüktü. Hocasının yanında Şamil, baştan beri büyük bir disiplin ile çalışmış, Arap edebiyatını öğrenmiş, mukayeseli ilim dalları üzerinde çalışmıştı. Büyük yerleşim birimlerinde halkı teşkilatlandırıp, aydınlatmaya çalışan Şamil, Aşilta köyüne yerleşti.
isamilailesi.jpg
Ruslar 1837 Hunzah, Gimri ve diğer önemli yerleşim birimlerini zaptedip kaleler yapmışlardı.


Sık sık yer değiştirmek zorunda kalan Şamil, düşmanın uzanmayacağı bir yerde yerleşmeyi önerenlere sağlam bir yere çekilelim, kendi yurdumuzda düşmanla çarpışalım" dedi. Bunun üzerine çok güç zaptedilir bir yer olan Ahulgoh'a yerleştiler. Henüz daha bir yıl olmuştu ki; Ruslar bütün kuvvetleriyle 1838'de Ahulgoh'u ablukaya aldılar.
Cesaretin mükemmel örneğini Gimri müdafaasında gösteren Şamil, imamlığının ilk büyük imtihanını ve kumanda üstünlüğünü Ahulgoh ve Surbay savaşlarında da ispat etmişti. Ahulgoh'ta günlerce mücadele eden İmam, buradan kuşatmayı gizlice aşarak Ruslara esir düşmeden Çeçenistan'a gitmeyi başardı. Ruslar bu kuşatmada İmam'ın bir avuç askeri karşısında 3 bin kayıp vermişti. Başına ödül konmuş olan İmam'ın Rus Çarı'na meydan okuyan mektupları ünlüdür.

Muhammed Tahir'in vesikaları Şamil'in hayatına ilişkin aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Tahir, Şamil'in vefakar bir maiyeti ve sekreteriydi. Şamil, esaret yıllarında hayatına ilişkin bilgileri dikte ettirmişti. Bu tarihi vesikalar Arapça yazılmıştır. Tahir'in 1882'de ölümünden sonra, oğlu Habibullah eserin yazım işini sürdürdü.
Şamil daha genç yaşlarında iken ciddi çalışmaları, spor aktiviteleri ve kahramanlıkları ile adından sözettirdi. Şamil sadece asker kişiliği ile tanınan biri değildi. Uyguladığı başarılı harp taktiklerinin yanısıra adli, idari ve sivil bir devlet mekanizması geliştirdi. Medreselerdeki tedrisata ehemmiyet verdi, fikir ve san'at sahasında büyük adımlar attı. Tarihteki en büyük gerilla lideri sayılan Şamil 4 Şubat 1871'de yetmiş dört yaşında Medine'de vefat etti. Cennet-ül Baki mezarlığına defnedildi.

Yararlanılan kaynak: Kafkasya'nın Kurtuluş Mücadelesi. Cafer Barlas. Kitabevi 1992. İst
 

AdigeBatur

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
1,678
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ayıntab
Web sitesi
www.blogcu.com
Şeyh Şamil, dünyanın en büyük gerilla savaşını ruslara karşı vermiş, çeyrek asır boyunca rus ordusuna kafkasyayı dar etmiştir. Bu destansı mücadele ünlü rus yazar Tolstay'un bile saygısını kazanmıştır. Tolstoy "Hacı Murat"adlı eserinde Çeçenistan'ı dikenler içindeki ulaşılması çok zor ve tehlikeli bir çiçeğe benzetir...

Şeyh Şamil, Alim kimliğinin yanı sıra aynı zamanda askeri bir dehadır. Koca bir kalede sıkışan askerlerini ruslara belli etmeden kaçırmış, haftalar sonra kaleyi ele geçiren ruslar çeçenlerin kalden çoktan ayrıldığını haftalardır yalnızca iki çeçen tarafından korunan kaleyi almaya çalıştıklarını fark ederler...

Rusların Kadın ve çocukları öldürmekle tehdid etmesi üzerine Şeyh Şamil teslim olmuş, yıllardır savaştığı ruslardan bile saygı görmüştür. Hac vazifesini yapmasına izin verilmiş; bu amaçla önce İstanbul'a gelmiş, daha sonra Medine'ye gitmiştir. Medine'de yaşanan şu olay çok manidardır:
Efendimiz'in kabrini ziyarete eden Şeyh Şamil edeble huzuruna varıp Kabre yaklaşır ve "esselamu aleykum, Ya Rasulallah" der. Yanında bulunanların da duyacağı şekilde Kabirden bir ses yükselir: "ve aleyküm selam"

Bu sesi duyan Şeyh Şamil bayılır. Bir süre sonra da vefaat edip Cennetül Baki mezarlığına gömülür.

Allah mekanını cennet eylesin...

.
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
İmam Şamil;

*Sonunu düşünen kahraman olamaz
*Söyleyin O Rus Çar'ına; başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı,kökünden kazınmadıkça; en genç muhariplerimle, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı, son dağına,son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda bütün evlad ve ailemi kılıçtan geçirseniz, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar; sizinle yine döğüşeceğim. Son cevabım budur!...
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
İMAM ŞAMİL;


imam şamil esir düştüğünde, ruslar bu kahraman adama büyük saygı göstermiş. rus çarı kendisini yemeğe davet etmiş. şeyh şamil, yemekte, aç gibi iştahla yemiş.
kahramanlığı kadar yemekteki iştahı karşısında da hayrete düşen çar:
— adama bak, demiş. beni de yiyecek. şeyh şamil cevap vermiş:
— biz müslümanız. domuz eti yemeyiz.


şeyh şamil yerine kullanılması daha uygun olan tamlama. çünkü şeyh sözcüğü sadece dinsel, mistik bir hava veriyor ama imam şamil salt bir tarikat şeyhi değildi. bir önder,bir liderdi. onun bu özelliklerini ise o zamanki terminoloji ile imam sözcüğü ifade ederdi.


dogru bir kullanımdır.cunku seyhligin aksine onder icin degil dava icin olume gidilir.


"o'na(rus çarına)söyleyin; başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen zafer imanı,kökünden kazınmadıkça;en genç muhariplerimle,en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı,son dağına,son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir kuvvet men edemeyecektir.bu uğurda bütün evlad ve ailemi kılıçtan geçirseniz,en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar;sizinle yine döğüşeceğim.son cevabim budur!..." şeyh şamil (çeçenistan,1938) demis olan, cecenistanin bagimsizlik hareketinde onemli yer sahibi imam mansur oldukten sonra yerine gecen cecen hukumdari.


imamet makami o devirde kafkasyada devlet baskanligi anlamina geliyordu. bu yüzden imam samil, devlet reisi, lider, önder samil anlamindadir. yaygin kullanimi seyh samil olmasina ragmen dogru kullanimi "imam samil" seklindedir.


hacca gitmeden istanbul'a uğrar. istanbulda, dünya üçüncüsü millilerimizin karşılandığından daha az görkemli, karşılanmamış*.

hacca gitmiş. hacda, o kadar çok rağbet görmüş ki, sonunda, kabe'nin tepesine çıkarılmış ve ordan hacılara seslenmiş. hz. bilal'den beri, kabe'ye çıkan tek insan olduğu da söylenir...

medine'de vefat eder. hz. osmanların, fatımaların, hasanların, ibrahimlerin * gömüldüğü, cennet'ul-baki, mezarlığına gömülür.


bir muharebe esnasında cemaleddin isimli oğlu ruslara rehin verilmiş ve yıllar sonra sarayda yetiştirilmiş bir şekilde geri alabilmiştir.


destandır.

şeyh şamil destani

şamil kafkas dağlarının hürriyet güneşidir
şamil atalarımın özbe öz kardeşidir
şamil'i bilmeyen atasını ne bilir
şair diyor ki; bayrakları bayrak yapan üskündeki kandır
toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır
ben de diyorum ki
benim vatanım sınırları kars'tan başlayıp edirne de bitmez
azerimin hürriyet, hürriyet diye haykırdıgı kıyılardan başlar
taa viyana kapısında biter
kur, aras coştukça
tuna volga taşdıkça
benim siirlerim okunacak
hazar çalkalandıkça benim ay-yıldızlı bayrağım
dalgalanacak
sormayın kimlerdenem
haralıyam a doslar
gizil bir kurşun aldım
yaralıyam a doslar
ben bilirem
senin de elinde ganlı bir libasın var
o şarkılar
o türküler
türkü söyler türküler
yaşar kalpde ülküler
bu ses arslan sesidir
bu ses bozkurt sesidir
bu ses demir perdeyi damla damla eriten
katerina petro'yu deli eden bir sesdir
bu ses taaaaa kafkaslardan kopup gelen
şeyh şamil'in sesidir….

''ELMAS YILDIRIM''
 

AdigeBatur

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
1,678
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ayıntab
Web sitesi
www.blogcu.com
İMAM ŞAMİL;
şeyh şamil yerine kullanılması daha uygun olan tamlama. çünkü şeyh sözcüğü sadece dinsel, mistik bir hava veriyor ama imam şamil salt bir tarikat şeyhi değildi. bir önder,bir liderdi. onun bu özelliklerini ise o zamanki terminoloji ile imam sözcüğü ifade ederdi.
dogru bir kullanımdır.cunku seyhligin aksine onder icin degil dava icin olume gidilir.

İmam Şamil kadar Şeyh Şamil ifadesi de doğrudur kaanatimce. Şeyh kelimesinin giderek olumsuz anlamlar yüklenmeye çalışılıyor. "Şeyh" denilince kötü örneklerin çağrışım yapması nedeniyle bu kelime "imam" sözcülüğünden daha az değerli gibi alğılanmaya başlandı. Şeyh'in kelime anlamını en iyi ifade eden Şeyh Şamil'dir. O bir Şeyh'tir, yani bir alim, bir mutasavvıf, bir önder ve bir savaşçıdır. Şeyh sözcüğüne özellikle cumhuriyetten sonra sınırlama getirilmiş olumsuz şeyleri çağrıştırıp anlamının daraltılması sağlanmıştır. (Örnek Şeyh Sait isyanı) sözcüğün diğer anlamları unutturulup "tarikat lideri" anlamı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Oysa milli mücadeleye katılan yüzlerce "sarıklı mücahit" vardır. Bu şeyhler bir lider, bir savaşçı gibi hareket etmiş vatanın kurtarılmasında birinci derecede rol oynamışlardır. Ne yazıkki bu hizmetlerinin karşılığı olarak bir çoğu istiklal mahkemelerinde asılmıştır (!).

Kısacası "şeyh" kelimesi için bugünki kullanılan anlam yanlıştır. Zira aynı kelime arap toplumlarında da Aşiret lideri anlamındadır. Sözcüğün kelime anlamı, "yaşça büyük olan, saygı duyulan kişi, topluluğun lideri" anlamında dır. Gerçek anlamını en iyi ifade eden de Şeyh Şamil'dir.

Şeyh kelimesine yüklenmeye çalışılan olumsuz anlamlara karşı bu kelimeyi olumlu kişi ve olaylar için kullanmanın doğru olacağını düşünüyorum.

Selam ve muhabbetle.
 

zeygue

Aktifleşmemiş
Katılım
17 Kas 2006
Mesajlar
1,262
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
"Nikola size gökyüzünden ayı tutup yeryüzüne indiririm derse inanın, fakat; Dargo Mescidi'nin minaresindeki hilale elimi sürebilirim derse sakın inanmayın."

"Ben Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Tanrı'nın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeye ahdeden özü sözü doğru bir müslümanım. Çar Birinci Nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmeyeceğini General Klugenav'a anlayabileceği bir dilden tekrar tekrar söylemiştim. Sanki bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hala Tiflis'e davet edip duruyorsunuz. Bu davete asla icabet etmeyeceğimi şu mektubumda son defa olarak size bildiriyorum. Bu yüzden fani vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat'i kararımı asla değiştirmeyeceğim. Cevabım işte bundan ibarettir. Nikola'ya ve kölelerine böyle malum ola. (Gimri,28 Eylül 1838)"

İmam ŞAMİL
 

EGELI EFE

Doçent
Katılım
12 Haz 2006
Mesajlar
1,390
Tepkime puanı
122
Puanları
0
Konum
İzMiR
Kafkasya'da, Gimri Muharebesi'nde, bağrına zâlim bir Rus süngüsü saplanan Kafkas Kartalı Şeyh Şâmil, büyük bir soğukkanlılıkla bir ucu sırtından görünen süngüyü çıkarıp attı. Bir yanda canından çok sevdiği İmam Gazi Muhammed'in şehâdeti, bir yanda da bağrına saplanan süngü, Şeyh Şâmil'i yaralı bir arslan hâline getirmişti. Sol elindeki kılıç her vuruşunda birkaç Rus kâfirini yere seriyordu. Korkudan gözleri yuvalarından fırlayan Ruslar, kaçacak delik arıyorlardı. Şâmil, akşamın karanlığına karışıp gitmişti. Şâmil'in yaralandığını gören Gimri Câmiî müezzini Şâmil'i takip edip, karanlık iyice bastırdığında onu bir mağaraya götürdü.
Müezzin Mehmet Ali'den durumu öğrenen Şeyh Şamil'in kayınpederi Abdülaziz Efendi hemen yola çıktı. Dağıstan'ın en meşhur cerrahlarından birisi idi. Birkaç gün mağarada kalarak Şeyh Şâmil'i şifalı otlardan hazırladığı ilâçlarla tedâvi etti.
Ancak bu tedâvinin daha uzun bir süre devam etmesi lâzımdı. Şeyh Şâmil'i, Unsokul Köyü'ne getirdiler. Tedâviler aralıksız sürüyordu.
Tam 25 gün sonra Şeyh Şâmil komadan çıktı. Gözlerini ilk açtığı an başucundan hiç ayrılmayan annesini gördü. Annesine ilk sözleri şu oldu:
"Anacığım! Namazımın vakti geçti mi?"
 

çeçenfedai

Profesör
Katılım
23 Haz 2007
Mesajlar
1,192
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Konum
tüm dünya
Web sitesi
www.cihaderi.net
direniş onunla ölümsüzleşti,ölümsüzleşecek
ancak unutmayalım ki direniş önderimiz düşmanlarına yaptığı birçok operasyondan sonra dünya müslümanlarının kendilerini yalnız bırakıyor diye yakınmıştır müslüman aleminden,bunun birçok örneğini birçok mazlum islami coğrafyalarda görebilmekteyiz
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
İmam Şamil

Şeyh ŞamilŞeyh Şamil (1797 - 1871)

İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avarlar'a mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu.

Öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı.

İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçların bazıları dini ve siyasi sebeplerle olmuştu. Şamil’in Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin, Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed Şefi, Cemaleddin ve Muhammed Kamil isimli altı oğlu ile Fatimat, Nafisat, Necabat, Bahu-Mesedu ve Safiyat isimli beş kızı oldu.

Şamil, İmam yani devlet başkanı seçildikten sonra ilk iş olarak iç işlerini ele aldı. Ruslara karşı daha etkili savaşmak için lüzumlu idari ve askeri teşkilatları yeni esaslara göre tanzim etti. Bir taraftan askeri tedbirler alıp düşmana karşı savunma savaşları verirken, diğer taraftan da muntazam adli ve idari sivil bir devlet mekanizması geliştirmiş, medreselerde eğitime önem verdirmiş, fikir ve sanat alanında da büyük adımlar atılmasını sağlamıştır. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış, muntazam birlikler halinde askeri teşkilat kurulmuştur.

Güçlü hitabeti, kararlı tutumu ve askeri dehasıyla büyük başarılar kazanmış, ünü kısa zamanda yayılarak, otoritesi Dağıstan civarında yaşayan geniş topluluklar tarafından kabul edilmiştir.

İmam Şamil, idare sistemini yeniden düzenlerken, ülkeyi naiplik ve vilayetlere ayırarak bunların başına hem askeri hem de sivil yetkilerle donatılmış naipleri getirdi. Üç veya dört naiplik bir vilayet idi. Vilayetlerin başındaki naibin rütbesi daha yüksekti.

Ayrıca, her biri birer savaş kahramanı olan bu yüksek rütbeli naiplerden Ahverdil Muhammed, Kabet Muhammed, Şuayıb Molla, Taşof Hacı, Danyal Sultan, Nur Muhammed, Hitinav Musa, Sadullah, Duba Hacı, Hacı Murat ve Şamil’in büyük oğlu Muhammed Gazi, gazavat’ın adı anılması gereken başlıca kahramanları oldular.

Şamil imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın büyüklüğü ve kudretine rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürdü. Kendinden önceki iki imamın döneminde de fiilen 10 yıl savaşlara iştirak ettiğinden durup dinlenmeden cihad ettiği süre tam 35 yılı bulmuştur. Bu süre zarfında Rus kuvvetlerine büyük zayiatlar vermiş ancak kısıtlı sayıdaki asker sayısı da günden güne erimiştir. 1839’da Ahulgo Tepesinde 3.000 mürid ile General Grabbe komutasındaki 10.000’i aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun kuşatmasına 80 gün süreyle direnişi harp tarihine geçmiştir. Şamil bu savaşta eşi Cevheret’i, oğlu Said’i ve kızkardeşi Mesedo’yu kaybetmiş, 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin’i Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştır.

Bu dehşet verici savaşlarda sadece insan kaybı olmadı. Ruslar, ancak aylar süren savaşlar sonunda işgal edebildikleri bölgelerde, ağaçları, ormanları yakıp, bir tek canlı yaratık bırakmadan ilerlerdiler.

Savaşlara iştirak eden Rus komutanlarından Milyutin, 80 gün devam eden Ahulgo savaşı hakkında hatıratında şu satırlara yer verir; "Artık muharebenin sevk ve idaresi kumandanların elinden büsbütün çıkmıştı. Hiddetlerinden köpürmüş, adeta çıldırmış bir hale gelen dağlılar, ulu orta askerlerimizin üzerine saldırıyor, süngü ucunda can verinceye kadar dövüşüyorlardı. Kadınlar bile kendilerini kudurmuş gibi müdafaa ettiler ve silahsız oldukları halde sıra sıra süngülerimizin üzerine atıldılar. Lakin muvaffakiyet için her türlü fedakarlığı göze almış olan Rus kumandanlığı inatla taarruzlara devam etti. Teslim olmayı katiyyen reddeden dağlılar, hiçbir ümitleri kalmadığı halde kahramanca dövüştüler. Kadınlar, çocuklar ellerindeki kamalarla Ruslara hücum ediyor, süngülerin önünde göz kırpmadan can veriyorlardı. Bazıları ise kendilerini ve çocuklarını korkunç uçurumlara atıyorlardı. Yaralılar bile inanılmaz şekilde dövüşüyordu."

Dost ülkelerden hiçbir yardım göremeyen İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859’un 6 Eylül’ünde Gunip’te Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur.

İmam Şamil, aile efradı ve 40 kadar adamı Saint Petersburg’a Çar’ın sarayına götürülür. Rus Çarı II. Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayrete düşülecek derecede nazik karşılanır. Çar, babası I. Nikolay’a ve ihtişamlı ordularına tam otuzbeş yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.

İmam Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir.

Ancak Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. İki yıl içinde Şamil’in simsiyah saçları beyazlar. Büyük kızı Nafisat ile gelini Muhammed Gazi’nin karısı Kerimet üzüntüden vereme yakalanarak ölürler.

Aradan ancak on yıl geçtikten sonra Çar, onun Hac’ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve Hacc’ı ifa ettikten sonra derhal Rusya’ya dönmesini şart koşar.

Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.

Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir.

Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için yarattığı izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil’i Kabe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebildi.

Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine günlerinde son derece takatten düşer, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilmez bir hal alır ve hastalanarak yatağa düşer.

Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri" olarak yazdıran İmam Şamil 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar.


ONDAN HATIRALAR

Mevlana Halidi Zülcenaheyn hz.nin müridi Şeyh Şamil'in
Kabe-i Muazzama ziyaretinde yine ona ait kasideden okuduğu dizeler..





Ey günahkarlar sığınağı, sana sığınmaya geldim! Çok kabahatler işledim, sana yalvarmaya geldim!

Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım, Doğru yolu aydınlatan ışık kaynağına geldim.

Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı! Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim.

Dertlilere tabipsin, ben ise gönül hastası, Kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim.

Cömertlerin kapısına, bir şey götürmek hatadır. Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeye geldim.

Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara katran gibi, Bu yükten ve siyahlıktan, tamam kurtulmaya geldim.

Temizler elbet hepsini, ihsan deryandan bir damla, Gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim.

Kapına yüz sürebilsem, ey canımdan aziz canan, Su ile olmayan işler hasıl olur o topraktan.




ve ziyareti anlatan satırlar:

"Peygamber Efendimize olan yakıcı aşkın ve O’na kavuşmanın heyecanıyla sel gibi gözyaşı akıtan Şeyh Şamil, sürünerek Resulullah’ın kabri şerifine, mübarek huzurlarına gelir. Başta Medine muhafızı Hafız Paşa, Seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş hacılar, heyecanla onu takip ederken Kabr-i saadetin kıble tarafına geçip, mübarek ayak uçlarından Resulullah’a gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile:

Esselatü vesselamü aleyke ya Resulullah! Esselatü vesselamü aleyke ya Habiballah! Esselatü vesselamü aleyke ya Seyyidel Evveline vel-ahirin!”

diyerek selam verince,


Resulullah’ın selamına mukabelesi ile şereflendi.


Orada bulunanların şahit olduğu bu hadiseden sonra, Şeyh Şamil, uzun müddet dua edip gözyaşı dökerek hasretini giderdi.

" http://tr.wikipedia.org "'dan alındı
 

TÜRKMEN

Üye
Katılım
5 Ara 2007
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
ALLAH CELLE CELALUHU SİZERDEN RAZI OLSUN İNŞAALLAH
AYRICA İMAMLIKTA ÖNDERLİK VARDIR
ŞEYH İSE SADECE SUFİ DERGAHININ LİDERİDİR
UNUTMAYALIMKİ MUHAMMED ASV DA ÜMMETİN VE SAHABENİN İMAMIYDI
ALLAH CC ONLARDAN RAZI OLSUN
BİZLERİ ONLARIN KUTLU YOLUNUN YOLCUSU YAPSIN İNŞAALLAH AMİN
 

sufi7007

Profesör
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
1,161
Tepkime puanı
15
Puanları
0
İmam Şamil'in dahil olduğu tasavvuf yolu olan NAKŞBENDİYYE silsilesi bugün SULTAN BABA ve HACI HASAN BURKAY rh. ile ŞEYH NAZIM silsileleri vasıtası ile KESİNTİSİZ olarak devam etmektedir.

Elhamdulillah...
 
Üst