İmam-ı Gazali ve Tasavvuf

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
İmam-ı Gazâlî ve Tasavvuf:

İmâm-ı Gazâli -kuddise sırruh- Hazretleri hicri beşinci asrın en büyük âlimlerindendi ve kendisine “Hüccetül-İslâm” ünvanı verilmişti. Zamanın en büyük ilim merkezi olan Nizamiye medresesi’nde yüzlerce talebe okutuyordu, yüzlerce âlim yetiştirdi. Yaşadığı devrin bütün ilimlerine vukûfiyet kesbetmişti.

Buna rağmen içindeki boşluğu dolduramıyordu, bir türlü tatmin olamamıştı.

Nihayetinde tasavvufa yönelmiş, on yıl kadar süren bir inziva hayatına çekilmiş, seyr-ü sülûk yolundaki zevki tattıktan sonra durumunu şu şekilde dile getirmiştir:

“...Sonra kendi durumuma baktım. Bir de ne göreyim! Dünyevî alâkalar içine dalmış batmışım. Bu alâkalar beni her taraftan sarmışlar. Yaptığım işlerimi gözden geçirdim. Onların en güzeli tedris ve tâlim idi. Fakat bu sahada da ehemmiyetsiz, âhiret yoluna faydası olmayan ilimlerle meşgul olduğumu anladım. Tedris hakkındaki niyetimi yokladım. Onun da Allah rızâsı için değil, mevki ve şöhret kazanmak gayesi ile olduğuna kanaat getirdim. Bu hâlimle uçurumun kenarında bulunduğuma, eğer durumumu düzeltmek için harekete geçmezsem ateşe yuvarlanacağıma kanaat getirdim.”

“Yakinen anladım ki, sûfiler hakikaten Allah yolunu bulan kimselerdir. Onların gidişleri, gidişlerin en güzelidir. Gittikleri yol, yolların en doğrusu, ahlâkları ahlâkların en temizidir.

Dünyadaki bütün akıllı insanların akılları, hikmet sahiplerinin hikmetleri, şeriatın bütün teferruatını bilen zâhir ulemâsının ilimleri, onların gidişat ve ahlâkından bir şey değiştirmek ve yerine daha iyisini koymak üzere bir araya gelseler, buna muvaffak olamazlar.

Onların zâhir ve bâtınlarındaki hareket ve duyguların hepsi, Nübüvvet kandilinin nûrundan alınmıştır. Yeryüzünde ise nübüvvet nurundan başka hidâyet rehberi, nûr kaynağı yoktur.” (El-munkizu min’ed-dalâl)

Eğer insanlar bu nurdan istifade etseydi, onlar da İmam-ı Gazâlî -kuddise sırruh- Hazretleri gibi hakikatı anlardı.

Ey kendinde varlık gören! Hüccet’ül-İslâm olan İmâm-ı Gazali -kuddise sırruh- Hazretlerinin bu durumundan ibret al da şu varlığından soyun. Gerçek mânâda yolu ara ve bul!
 

musstafa

Asistan
Katılım
11 Şub 2007
Mesajlar
257
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
islamiyazivemakaleler.blogcu.com
Allahuzülcelal bizede nefs muhasebesi nasip eylesin

Sonra kendi durumuma baktım. Bir de ne göreyim! Dünyevî alâkalar içine dalmış batmışım. Bu alâkalar beni her taraftan sarmışlar. Yaptığım işlerimi gözden geçirdim. Onların en güzeli tedris ve tâlim idi. Fakat bu sahada da ehemmiyetsiz, âhiret yoluna faydası olmayan ilimlerle meşgul olduğumu anladım. Tedris hakkındaki niyetimi yokladım. Onun da Allah rızâsı için değil, mevki ve şöhret kazanmak gayesi ile olduğuna kanaat getirdim. Bu hâlimle uçurumun kenarında bulunduğuma, eğer durumumu düzeltmek için harekete geçmezsem ateşe yuvarlanacağıma kanaat getirdim.”
 

dedekorkut1

Doçent
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,148
Tepkime puanı
18
Puanları
38
Konum
Ankara
Imam-i Gazali Hazretleri Ve Tasavvuf

İMAM-I GAZALİ HAZRETLERİ VE TASAVVUF
ALPEREN GÜRBÜZER
Allah Resulü (S.A.V.)’in “Benim ümmetimin alimleri Beni İsrail’in nebileri gibidir.” beyanı şeriflerindeki manaya haiz olan zattır İmam-ı Gazali , İlmi ile amil olmuş böyle feyiz kaynakları, ta Peygamberimiz (S.A..V.)’den bu yana , kıyamete dek sürecek ve yoluna devam edecek. İmam-ı Gazali Hazreleri Horasan’ın Tus şehrinde dünyaya teşrif etmişlerdir. (Hicri 450. Miladi 1058). Babası ilim ehli olmamasına rağmen oğullarını ilme teşvik etmiştir. İmam-ı Gazali Hazretleri ve kardeşi Ahmet, ergenlik çağına varmadan babaları vefat etmiştir. Babaları daha önce ilim yapmalarını sağlayacak tarzda maddiyatlarını temin ederek , bildiği ve güvendiği bir tekke şeyhine emanet etmiştir. Bir müddet ilim tahsil ettikten sonra , paraları tükenince , fakirlerin öğrenim gördükleri bir medresede tahsillerine devam etmişlerdir. Bu medrese O’nun taklid yönünden ilk basamağıdır . Tahkik ve marifet ilk yıllarda İmam-ı Gazali Hazretleri’nde görünmez. O, bu durumu şöyle itiraf eder:
“Medreseye girişim sırf Allah rızası için ilim tahsil etmek olmayıp, maişetimi temin için olmasına mukabil , Allah’ın lütuf ve keremi ile beni yüce rızasını tahsile muvaffak kıldı.”
Talebeliğinin ilk yıllarında Fıkıh hocası Ahmed İbn Muhammed er-Radegani’den ders aldı. Tus’da ilk basamakları aştıktan sonra Cürcan şehrine giderek İmam Ebu Nasr el-İsmailiye’nin ilim dairesine katılır . Bir müddet sonra tekrar Tus’a döner. Bundan sonra da Nişabur şehrine, yani İmam-ül Haremeyn el-Cüveyni Hazretleri’nin yanında eğitimine devam eder. İmam-ı Gazali Hazretleri , Nişabur Medresesi’nde kısa zamanda arkadaşlarını da geride bırakacak şekilde ilerlemiş, geniş bir ilim terbiyesi alır. İmam-ül Haremeyn, O’nun ilminin kemâle ermesinde çok büyük rolü olan bir feyiz kaynağıdır. O devirde Nişabur , ilim kaynağı bir yerdir. O devirde ilmi ile ün salmış iki büyük zat vardır. Biri Bağdat’ta İshak Şirazi , diğeri Nişabur’da İmam-ı Gazali Hazretleri’nin Hocası, İmam-ül Haremeyn el-Cüveyni’dir.
İmam-ı Gazali Hazretleri 28 yaşına kadar Nişabur Medresesi’nde ilim tahsil etmiştir. Hatta hocasının sağlığında da eserler vermiştir. İmam-ül Haremeyn el-Cüveyni tam tamına dört yüz talebe yetiştirmiş ve aralarında da en büyük eser gördüğü İmam-ı Gazali Hazretleri’ni bırakarak, her fani gibi , bu dünyadan göç etmiştir. Hocasının ölümü ile birlikte İmam-ı Gazali Hazretleri Nişabur’dan Nizamül Mülk’ün yanına gider.
Nizamül Mülk, Selçuklu Devleti’nin ilk veziri olup, ilme önem veren büyük devlet adamıdır. Nizamiye Medreseleri O’nun eseridir. Bu büyük vezirin işaretleri ile İmam-ı Gazali Hazretleri Nizamiye Medresesi’nin Baş Müderrisliği’ne layık görülür. Baş Müderrislik devresinde Nizamül Mülk’ün telkinleriyle münazaralara girer ve her defasında tartıştığı alimleri alt etmesi O’na büyük ihtişam kazandırır. Yediden-yetmişe herkesin büyük ilgisini çeker. Kısa zamanda ilmin zirvesine çıkmasıyla O’ndan istifade etmek için çevre illerden gelip , sohbetine ve vaazına katılanlar artar .
Ki İmam-ı Gazali Hazretleri , daha önceleri tarikati de kabul etmezmiş, yani münkirmiş. Zahiri ilmin en yüksek mertebesine yükselen Gazali, batıni ilme de ihtiyaç olduğunu fark eder ve bir şeyhe gitmeye karar verir:
“İçimde Şam’a gitmek isteği vardı. Ama halifenin ve arkadaşlarımın yerleşip kalmama karşı çıkacaklarından çekinerek , Mekke’ye gitmek arzusunda olduğumu söyledim. Bağdat’ı terk etmek için böyle bir hileye başvurmak zorunda kaldım. Zira onlar için de , benim herşeyimi terk edip , uzaklaşma kararımın dini bir sebepten ileri geldiğini kabul edecek kimse yoktu. Onlar benim mevkimin dinde varılacak en yüksek makam olduğunu zannediyorlardı.Onlar ilimden bunu anlıyorlardı.” Herkes bana:
“Müslümanlara ve alimler zümresine göz değdi , diyorlardı. Nihayet Bağdat’tan ayrıldım. Kendim ve çoluk çocuğumun nafakasına yetecek kısmından maada mallarımı dağıttım. Sonra Şam’a gittim.”
O, artık Şam yolunda bir derviştir. Dört yıllık Bağdat’taki o ihtişamlı hayattan sonra , nefis terbiyesi dediğimiz bir yola karar verme cüreti , bütün benliğini sarmıştı. Şimdi O,sufiliği tercih etmişti.
Şöyle der:
“...Sufilerin, Allah yolunda kimseler olduklarını , onların hayat tarzlarının en güzel yaşama tarzı, yollarının en doğru yol olduğunu , ahlaklarının ahlakın en güzel bulunduğunu yakıynen anladım... Onların dış ve içlerindeki hareket ve duyguların hepsi Nübüvvet kandilinin nurundan almıştır. Nübüvvet nurundan başka kendisiyle aydınlanacak bir ışık yoktur.”
İmam-ı Gazali Hazretleri medreseyi bırakarak Şeyh Ebu Ali Faremidi (k.s.)’in elinden tutup , biat etmesi, gerçekten düşündürücüdür. Demek ki, insan zahiri ilimleri bitirse de, hatta zirvesine de çıksa, iç terbiye için bir Mürşid-i Kâmilin elinden tutması gerektiğini , İmam-ı Gazali örneğinde anlayabiliyoruz.Şeyh Ali Faremidi Tursi Hazretleri (ks) Nakşi silsilesinin halkalarında yer alan büyük bir zat. O da Şeyh Ebi’l Hasen Harkani’den nispet almıştır.Her şeyhin arkasında mutlaka bir şeyh vardır. Ali Faremidi Tursi Hazretleri aynı zamanda bir çok şeyhin de piri idi. Ve Şah-ı Nakşibendi (ks). Ali Faremidi (ks)’yi çok över ve metheder:
-O’nun ruhuna nazar ettim, ruhunda ne renk ve ne şekil vardı.
İmam-ı Gazali Hazretleri’nin şeyhi olan Ali Faremidi Tursi (ks) bu tarikatı Nakşibendiyye nispetini Yusuf Hamedani’ye (ks) devretmiştir. Hem de İmam-ı Gazali Hazretleri’nin iç terbiyesine vesile olarak , başka bir Gazali’yi ortaya çıkarmıştır. Öyle ki, nefis terbiyesinde İmam-ı Gazali, caminin hizmeti yanında tuvaletleri bile temizlemiş. Nefsini ıslah etmek sadece zahiri ilimlerle olmuyor, tatbikat da gerekli. Uygulama İmam-ı Gazali’yi zamanın Gavs’ı yaptı.
Şam’da iki sene kaldıktan sonra Kudüs’e geçti. İlk iş Kubbetu’s Sahra’yı ziyaret . O mübarek eşiğe yüz sürmek . Hem madde hem de mana bakımından Beyt-ı Makdis ve Halil-ür Rahman’da İbrahim (as) ve diğer peygamberlerin huzurunda ahd etti :
- Padişahların ayağına gitmeyeceğim. (Zira Peygamberimiz (S.A.V.) “Alimlerin en kötüleri , devlet yöneticilerinin ayağına giden, devlet yöneticilerinin en iyisi de alimlerin ayağına gidendir.” buyurmuşlardır.)
- Onların hediye ve ihsanlarını kabul etmeyeceğim .
- Hiç bir kimse ile tartışmayacağım. (Münakaşa kalbi karartır.)
Nizamü’l Mülk’ün oğlu Fahrü’l Mülk İmam-ı Gazali Hazretleri’ne tekrar medrese hayatına dönmesi için ricada bulunur. O dönem , tam bir fetret devridir. İç kargaşalar, dünyevi ihtiraslar ,Haçlı Seferleri , Batıniler, Rafiziler, feylesoflar kol geziyordu. Kelimenin tam anlamıyla bid’atler , müslümanları içten içe kemiriyordu. İşte bu elim vaziyette İmam-ı Gazali Hazretleri sufi kimliğini yitirmeden , tedris hayatına yeniden başlıyor, ama eskiden farklı olarak :
“Ben eskiden kendisiyle mevki elde edilen ilmi , yayıyordum... Kasıt ve niyetim bu idi . Fakat şimdi , mevki ve rütbeyi terk ettiren ilme davet ediyorum. Şimdiki maksat ve arzum budur...”
Görüyoruz ki, arifleri, salihleri ve mürşitleri inkâr eden İmam-ı Gazali Hazretleri , medreseye dönerken bambaşka bir hal içinde , arifleri , salihleri ve mürşitleri baştacı yaparak dönüyor. Fakat bu ikinci medrese hayatı Fahrü’l Mülk’ün Batınilerce şehid edilmesiyle sona erdi. Tekrar tedrisi bırakarak Tus’da hem zahir , hem de batın ilimleri öğretmekle ömrünü geçirdi . İmam-ı Gazali Hazretleri genel hatları ile iki ömür devresi geçirmiştir:
- Eski İmam-ı Gazali
- Yeni İmam-ı Gazali
Eskisinde , tasavvuftan yoksun, şöhretiyle ün salmış bir hayat, yenisinde ise;şöhretin bir afet olabileceğinin idraki ile , nefis terbiyesi yolu olan tasavvufa yöneliş hayatı . İşte bu iki net çizgi, İmam-ı Gazali Hazretleri’nin hayatını anlatmaktan ziyade Allah’a ulaşmasının cehdi ve çabası olarak bize ders veriyor. Bizler bu durumu böyle addetmeliyiz. O Tus’da 505 (1111)senesinde Allah’a yürüdü ve Şeb-i Arus’a erdi.
Velhasıl , İmam-ı Gazali Hazretleri’nin hayatı incelendiğinde , ilmin zirvesine de çıksak ,nefis terbiyesi için tasavvuf hayatı yaşamamız gerektiğini idrak ediyoruz . Vesselam.
 

grozny

Doçent
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
516
Tepkime puanı
2
Puanları
0
İMAM-I GAZALİ HAZRETLERİ VE TASAVVUF
ALPEREN GÜRBÜZER
Allah Resulü (S.A.V.)’in “Benim ümmetimin alimleri Beni İsrail’in nebileri gibidir.” beyanı şeriflerindeki manaya haiz olan zattır İmam-ı Gazali , İlmi ile amil olmuş böyle feyiz kaynakları, ta Peygamberimiz (S.A..V.)’den bu yana , kıyamete dek sürecek ve yoluna devam edecek...

İşte İmamı Gazaliyi bir tuttuğun İsrailoğullarına gönderilen peygamberler:


Hz.Danyal (a.s)
Hz.Danyal Hz. Danyal, . Babil kralı Nebukadnesar (m.ö. 605-562) zamanında yaşamış, yahudileri babil esaretinden ilmi ve kehanetleri ile kurtarmış bir peygamberdir. rivayete göre; Nebukadnesar rüyasında ismailoğullarından gelecek bir erke...

Hz.Davud (a.s)
Süleyman aleyhisselâmın babasıdır. Sesi çok güzeldi. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hem peygamber, hem sultân yâni hükümdârdı. Soy bakımından Yâkûb aleyhisselâmın Yehûda adlı oğluna dayanır. Süleymân aleyhisselâmın


Hz.Elyesa (a.s)
Mûsâ aleyhisselâmın dinini İsrâiloğullarına yaydı. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. İlyâs aleyhisselâmdan sonra gönderilmiştir. Her ikisi de Mûsâ aleyhisselâmın dinini yaymakla vazifelendirilmiş nebi idiler. İlyâs ale...

Hz.Eyyub (a.s)
Belâlara sabrı ile meşhurdur. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden.Hazret-i İshâk'ın oğlu Iys'ın neslindendir.Kendisine yedi kişi îmân etti.Yüzkırk sene yaşadı.Sabrı ile insanlık tarihinde darbımeselle anılan Eyyûb...

Hz.Harun (a.s)
Mûsâ aleyhisselâmın âbisidir. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hazret-i Mûsâ'nın ana-baba bir büyük kardeşidir. Babasının ismi, İmrân bin Yasher'dir. Soy itibârıyla Yâkûb aleyhisselâmın oğullarından Lâvi'y

Hz.İsa (a.s)
Babasız doğan bir peygamberdir. İsrâiloğullarına gönderilen ve de ismi bildirilen peygamberlerden.Peygamberler arasında en yüksekleri olan ve kendilerine Ülülazm denilen altı peygamberin beşincisidir.Annesi hazret-i Meryem'di...

Hz.İsmoil (a.s)
İsrâiloğullarına Mûsâ aleyhisselâmın dinini tebliğ etmiştir. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hârûn aleyhisselâmın neslinden olup, Mûsâ aleyhisselâmın dinini tebliğ etmiştir. İşmoil aleyhisselâm peygamber olarak gönde...

Hz.Ilyas (a.s)
İsrâiloğullarına gönderildi ve Hârun aleyhisselâmın torunlarındandır. Beni İsrâil'e gönderilen peygamberlerden, Mûsâ aleyhisselâmın dinini insanlara bildirmek için Allahü teâlâ tarafından vazifelendirildi. Hazret-i Mûsâ'd...

Hz.Musa (a.s)
Allahü teâlâ ile Tûr dağında konuşmuştur. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Peygamberler içinde üstünlükleri olan ve kendilerine ''ulü'l-azm'' denilen altı peygamberin üçüncüsüdür. Allahü teâlâ ile...

Hz.Suleyman (a.s)
Her hayvanın dilini bilirdi. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Dâvûd aleyhisselâmın oğludur. Yâkûb aleyhisselâmın neslindendir. Kudüs yakınlarındaki Gazze şehrinde doğdu. Hem peygamber hem sultandı. Çocokluğundan beri...

Hz.Sem'un (a.s)
İsrâiloğullarına gönderildi. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden olduğu rivâyet edilen mübârek zât. Şemsûn diye de zikr edilir. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; ''Geçmiş zamanda Şem'ûn (Şem...

Hz.Uzeyr (a.s)
Velî veyâ peygamberdir. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden veya velilerden. İsmi; Kur'ân-ı kerimde bildirilmiş olup, peygamber olup olmadığı açıkca bildirilmemiştir. Babasının ismi Şureyha olup Hârûn aleyhisselâmın neslind

Hz.Yahya (a.s)
Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğludur. Yahudi Herod şehid etti. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğludur. Annesinin ismi Elisa olup, İmran'ın kızıydı. Hıristiyanlar Elizabeth diyorlar. Dâvûd al...

Hz.Yakub (a.s)
Diğer adı İsrâil'dir. Oğlu Yûsüf aleyhisselâmdan çok ayrı kaldı. Ken'an diyârında, yâni Fenike denilen sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye'nin bir kısmından ibâret olan bölgede yaşayan insanlara gönderilen pey...
Hz.Yusuf (a.s)
Köle olarak satıldı. Sabretti, sultan oldu. Mısır ahâlisine gönderilen peygamber. Yâkûb aleyhisselâmın oğludur. Annesinin ismi Râhil'dir. İsrâiloğullarından (Yâkûb aleyhisselâmın neslinden) gönderilen ilk peygamberdir. Küçü...

Hz.Yusa (a.s)
Mûsâ aleyhisselâmın yeğenidir. Yûsüf aleyhisselâmın soyundandır. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerdenç Mûsâ aleyhisselâmdan sonra gönderilmiş olup Mûsâ aleyhisselâmın yeğeni veya vekiliydi. İsmi Yûşâ olup, Hıristiyanlar Ye

Hz.Zekeriyya (a.s)
Oğlu Yahyâ'yı şehid eden yahudi Herod, bir kütük içinde gizlenen Zekeriyyâ aleyhisselâmı da kütükle birlikte testere ile ikiye biçerek şehid etti. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. İsmi...

Hz.Zulkifl (a.s)
İsrâiloğullarına gönderildi. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Peygamberliği kesin olarak belli olmayıp, âlimlerin ekserisi peygamber olduğunu söylemişlerdir. Asıl ismi Bişr olup, la...
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İmam-ı Gazzalî: "Nefisleri zayıf, çevheri hakikatine ulaşmayacak durumda ise kendisine yardım edecek, maksuduna yetiştirecek müşfik bir muallime bağlanır. Nasıl ki tedavi yolunu bilmeyen hasta da, müşfik bir doktora müracaat ederse" (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Sütemi ve Tasavvufi Tefsiri, İst.1969, sh.202.)
 

dedekorkut1

Doçent
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,148
Tepkime puanı
18
Puanları
38
Konum
Ankara
İmamı Gazali Peygamber değildir. Hadisi şeriftede eşittir Peygamber demiyor, gibidir diyor. Burdaki gibidir ibaresi fazilet bakımdan değil hidayet bakımdandır.
 

Rainbow44

Üye
Katılım
9 Kas 2007
Mesajlar
60
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Malatya
Web sitesi
rainboy.blogcu.com
Grozny kardeş; "Dini ihya etme" babındadır o kelime..
Hz Musa'dan (a.s) sonra din değiştirilmeye başlanmış ama İsrailoğullarından Peygamberler dini ihya etmişler ve hakkı isbat etmişler..
Hz Peygamber'den (s.a.a) sonra da aynı görevi Peygamberler olmayacağı için Alimler üstlenmiştir..
Peygamberlik hariç, Peygamberlerde bulunan diğer sıfatlara sahip olunabilir..
İmam-ı Ali (r.a) için Peygamberimiz (s.a.a) şu hitapta bulunmuştur; "Musa'nın yanında Harun ne idiyse, benim yanımda da sen osun.. Yalnız benden sonra Peygamber gelmeyecektir.."
Evet; İmam-ı Ali, Peygamberlik hariç, Peygamberlerde bulunan özelliklere sahiptir.. Dini ihya etmek (diriltmek) gibi..
selametle
 

grozny

Doçent
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
516
Tepkime puanı
2
Puanları
0
O anlamda olsa "Alimler peygamberler gibidir." demesi gerekirdi.Yalnızca İsrail oğullarına gelen peygamberleri değil bütün insanlığa gelen peygamberleri de (kendisi de dahil) katardı.
Çünkü biz bütün peygamberlere inanırız aralarında da fark gözetmeyiz.
"Alimler peygamberler gibidir." mealinda bir söz söylemiş olabilir ama bu söze "israil oğullarına gelen peygamberler" ifadesi eklenmiş gibi gözüküyor.Eğer eklenmedi bu böylece hadistir deniyorsa israil oğullarına gönderilen peygamberlerin diğer milletlere gönderilen peygamberlerden farkı nedir sorusu akla gelir.Bunu izah etmek gerekir.
 
Üst