İmam Azam Hz.lerinden "Kader" Üzerine

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İMAM EBU HANİFE’NİN ‘KADER' HAKKINDAKİ SÖZLERİ:

Adamın birisi Ebu Hanife'ye gelip onunla kader hakkında tartışmaya başladı. Ebu Hanife adama:

1- "Kadere çok dalan tıpkı güneşin içine baktıkça hayreti artan bir adam gibi olduğunu bilir misin?" dedi. (29)

2- "ALLAH, daha olmadan önce var olacak şeyleri biliyordu." (30)

3- "ALLAH, olmayan şeyi olmadığı zaman da bilir. Onu var ettiğinde de onun nasıl olacağını bilir. ALLAH var olan şeyi varlığı halinde bildiği gibi, onun nasıl yok olacağını da bilir." (31)

4- "Kader: "Levh"de mahfuzdur." (yazılmıştır) (32)

5- "ALLAH'ın kaleme yazmasını emrettiğini ikrar (kabul) ederiz. ALLAH, kaleme 'Yaz' demiş, kalem de: 'Ne yazayım ya Rabbi?' diye sormuştur. ALLAH da 'Kıyamet gününe kadar olacak olanları yaz' demiştir. " "Yaptıkları her şey kitaptadır (Levh-i Mahfuzdadır). Küçük büyük her şey yazılmıştır." el-Kamer, 52-53 (33)

6- "Dünyada ve ahirette her şey O'nun 'meşiyeti' (dilemesi) ile olur." (34)

7- "ALLAH, eşyayı yoktan var etmiştir." (35)

8- "ALLAH yaratmadan önce de yaratıcı idi." (Hiç yaratmasa dahi yaratma sıfatına sahiptir) (36)

9- "Kulun ameli, ikrarı ve bilgisiyle 'mahluk' (yaratılmış) olduğunu ikrar ederiz. Fail (yani kul) mahluk olunca, fiilleri de mahluk (yaratılmış) olacaktır." (37)

10- "Kulun hareket ve duruşları (yaptıkları ya da yapmadıkları) onun kesbidir (kazancıdır). Hareket ve duruşlarını yaratan ALLAH'dır. Hepsi ALLAH'ın meşiyeti, ilmi, kazası ve kaderi iledir." (38)

11- "İtaat sayılan amellerin hepsi ALLAH'ın emri, muhabbeti, rızası, ilmi ve meşiyeti iledir. Günahlar ise O'nun ilmi, kazası, takdiri ve meşiyeti ile olup, sevgisi, rızası ve emretmesi ile değildir. (Yani kulun iyi ve kötü bütün amellerini Allah Teala yaratır. İyilerinden razı olur. Kötülerinden razı olmaz. İyilerini sever, kötülerini sevmez.) (39)

12- "ALLAH Teala, insanları küfürden ve imandan salim (fıtrat üzere) yarattı. Sonra onlara hitap ederek emredeceğini emretti, yasaklayacağını da yasakladı. Kafir olan kendi fiili ile hakkı reddedip inkar etmiş ve küfre girmiştir. Böylece ALLAH onu hüsrana uğratmıştır. İman eden de kendi fiili, ikrarı ve ALLAH'ın yardımı ile iman etmiştir." (40)

13- "ALLAH, insanları Adem As.'ın sulbünden "Zer" suretinde çıkarmıştır. Sonra onlara akıl vermiş ve kendilerine hitap ederek onlara imanı teklif etmiştir. Küfre girmelerini yasaklamış, onlar da ALLAH'ın Rububiyetini (İlahlığını ve Rabliğini) ikrarla kabul etmişlerdir. Bu onların ALLAH'a olan imanları idi. Onlar bu şekilde fıtrat üzere doğarlar. Kim küfre saparsa, kendi fiiliyle sapmıştır. Zira bu kimse verdiği sözü değiştirmiştir. Kim iman edip tasdik etmişse, bunun üzerine ölür." (41)

14- "Eşyayı takdir edip onlara birer ölçü tayin eden ALLAH'tır. Dünyada ve ahirette olan her şey ancak O'nun dilemesi ile vardır. Bunu meşiyeti, kaza, kaderi ve ilmi ile Levh-i Mahfuz'da yazmıştır." (42)

15- "Kullarından hiçbirini, ne küfre ne de imana zorlamıştır. Küfür ve iman insanların kendi fiilleridir. ALLAH, küfre girenin küfre girdiği anda kafir olduğunu bilir. Eğer bundan sonra iman ederse, onun iman üzere olmasını sever. Bu esnada ALLAH'ın bilmesinde hiçbir değişiklik olmaz." (43)

Dipnotlar
(29) Kalaidu Ukudi'l-İkyan, K-77 (B)
(30) el-Fıkhu'l Ekber, sh: 302, 303
(31) A.g.e.: 302, 303
(32) A.g.e.: 302.
(33) Vasiyet şerhi, sh: 21.
(34) el-Fıkhu'l Ekber, sh: 302.
(35) A.g.e, sh: 302.
(36) A.g.e, sh: 302.
(37) Vasiyet şerhi, sh: 14
(38) el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 303.
(39) el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 303.
(40) A.g.e: 302,303.
(41) el-Fıkhu'l-Ekber, sh: 302.
(42) A.g.e, sh: 302.
(43) A.g.e, sh: 303.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kader konusunda kıyamete kadar olacak her şeyin Levh-i Mahfuz'da yazıldığına dair sahabeler ve onlara bağlı olan ehli sünnet ve hadis alimleri icma etmişlerdir.

Ebu Deylemi dedi ki:

Ubeyy İbnu Ka'b'a geldim ve dedim ki: "Kader konusunda nefsime bir şüphe (tereddüt) düştü. Bu konuda bana bir şey anlat ki Allah kalbimden bunu gidersin."

Ubey İbnu Ka'b dedi ki:

"Allah bütün göklerde ve yerde olanlara azab ederse onlara zulmetmeden azab etmiş olur. Onlara rahmet ederse onun rahmeti yaptıkları amellerden daha hayırlıdır. Uhud dağı kadar altının olsa da Allah yolunda harcasan kadere iman etmeden ve sana isabet eden şeyin muhakkak sana isabet edeceğine iman etmeden Allah harcadığın şeyleri kabul etmez ve bu hal üzere ölürsen cehenneme girersin."

Sonra İbn Mesud'a aynı soruları sordum, aynı cevabı verdi. Huzeyfe de aynı cevabı verdi. Zeyd b. Sabit de aynı şeyleri söyledi ve bunun Rasulullah'tan olduğunu söylediler.

Ubade b. Samid ölmeden önce çocuğuna şöyle dedi:

"Sana isabet eden hayrın tesadüf olduğuna inanma. Şerrin de başkasına geleceği halde sana geldiğini zannetme. Böyle yapmazsan imanın tatlılığını tadamazsın. Rasulullah'ın şöyle dediğini duydum:

"Allah ilk olarak kalemi yarattı ve şöyle dedi: 'Yaz!' Kalem: 'Ne yazayım' dedi. Allah: 'Kıyamete kadar olacak her şeyi yaz' dedi. 'Ey oğlum! Ben Rasulullah'ı: 'Buna iman etmeden ölen bizden değildir' derken duydum."

(alıntıdır)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kısaca,

1- Kulun hayırlı ya da şerli (iyi kötü) bütün amelleri dahil, olmuş ve olacak her şeyi Allah Teala BİLİR.

2- Kulun hayırlı ya da şerli (iyi kötü) bütün amelleri dahil, olmuş ve olacak her şeyi Allah Teala YARATIR.

3- Allah Teala kimseyi küfre ya da şerli işlere zorlamaz. Gönderdiği şeriatı, Peygamberleriyle; Peygamberleri anlayan alimler ve salihleriyle, verdiği akıl kuvvetiyle ve seçme özgürlüğüyle (irade serbestliğiyle) beraber Kulu serbest bırakmıştır. Kul hayra yönelirse hayrı, şerre yönelirse şerri, Allah onun için bu ikisinden birini yaratır. Kulun yaratma kuvveti yoktur. Kulun isteme yani yönelme kuvveti vardır.

Hayra yönelenden razı olur. Şerre yönelenden razı olmaz. Her durumda yaratan ancak ve ancak Allah Teala'dır. Hayrın neticesi olarak mükafat verir, şerrin neticesi olarak cezalandırabilir ya da affedebilir. Ceza ya da mükafat, asla adaletsizlik yapmaz. Merhamet sahibidir.

4- Allah Teala'nın kulun yapacağı her şeyi bilmesi, yapacağı her şeye kulu zorladığı manasına gelmez. Allah Teala'nın her şeyi yaratması, kulun yaptığı her şeye onları zorladığı (mecburen yaptırdığı) anlamına gelmez.

5- Kulun dilemesi ve yönelmesi (iradesi) dışında başına gelen her şey Allah'ın takdiriyledir. Kader eseridir. Mesela doğumu, yeri, zamanı, annesi, babası, evlenmesi, başına gelen bir kaza, kendisine isabet eden bir iyilik, ölmesi, yeri, zamanı, rızkı, işi, geçimi, fakirliği, zenginliği, maddi kârı, zararı vs.. bunlar gibi hepsi Allah'ın takdir buyurmasıyladır.

Misal, biri dese ki içki içip zina ettim; bu kaderim, Allah diledi. Allah Teala'ya en büyük bir iftiradır. Böyle bir inanç sapkınlıktır. Fakat aynı kişi dese ki filanca yerde başıma bir felaket geldi, ayağıma taş düştü, filancayla evlendim, filanca yerde doğdum, filanca hediye verdi vs. ; bunlar hepsi Allah'ın dilemesiyle ve kaderiyledir. Tam doğrusunu söylemiş ve inanmış olur.

Öyleyse ölçü Şeriatın emir ve yasaklarını iradeniz ile işlersiniz. Mükafat ve ceza almada sorumlusunuzdur. Bunun haricinde iradeniz dahil olsun olmasın bütün hayatınızda Allah'ın kaderiyle yaşarsınız.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ashabu’l-Hadis’e göre kader, takdir manasına masdar olup, Allah’ın eşyayı yaratmazdan önce eşyanın miktarlarını, ahvalini, icad zamanlarını takdir edip bilmesidir. Sabık olan bu ilmi gereğince de onları icad eder. İman, küfür, hayır, şer, menfaat, zarar gibi bütün durumlar Allah’ın ezelî ilmi ve iradesinden sadır olur. Bütün bunların hepsi kendisinden başka ilah olmayan Allah’ın kudreti ve tesiriyle hasıl olur. Onun mülkünde Onun hüküm ve takdirinden başka hiçbir şey cereyan etmez.

Bu konuda Abdülkerim İbnu’s-Sem’ânî (562/1167), Ehli Sünnet’in görüşünü şöyle özetlemektedir:

Bu konuyu bilmenin en iyi yolu, akıl ve kıyası devreye sokmaksızın kitap ve sünnete bağlı kalmaktır. Kim kitap ve sünnetten saparsa, o sınırsız sahada hayret ve dalâlete düşer ve kalbi mutmain olmayıp şifa bulamaz. Çünkü kader Allah’ın kendisine tahsis ettiği bir sırdır ki, onun önüne çektiği bir perde ile Allah onu beşerin akıl ve idrakine kapamıştır. Onu Allah bildirmedikçe ne peygamber ne de yakın melekleri bilir.

İbnu’s-Sem’ânî’nin bu ifadeleri, bütün hadisçilerin benimsediği bir görüştür.

(lafons'tan aldım)
 
Üst