İhlas Üzerine Sohbetler

prizma

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
YİRMİNCİ LEM'A


İhlâs hakkında


On Yedinci Lem'anın On Yedinci Notasının Yedi Meselesinden, Beş Noktadan ibaret olan İkinci meselesinin Birinci Noktası iken, ehemmiyetine binaen Yirminci Lem'a oldu.

الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


اِنَّا اَنْزَلْنَا اِلْيْكَ الْكِتَابَ بِاْلحَقِّ فَاعْبُدِ اللّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ اَلاَ لِلّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ-1-

âyetiyle ve

هَلَكَ النَّاسُ اِلاَّ الْعَالِمُونَ وَهَلَكَ الْعَالِمُونَ اِلاَّ الْعَامِلُونَ وَهَلَكَ الْعَامِلُونَ اِلاَّ الْمُخْلِصُونَ وَالْمُخْلِصُونَ عَلَى خَطَرٍ عَظِيمٍ. -2-


(ev kemâ kâle) hadis-i şerifi, ikisi de ihlâs ne kadar İslâmiyette mühim bir esas olduğunu gösteriyorlar. Bu ihlâs meselesinin hadsiz nüktelerinden yalnız Beş Noktayı muhtasaran beyan ederiz.
[1- "Muhakkak ki Biz sana kitabı hak ile indirdik. İbadetini ihlâs ile Ona yönelterek sadece Allah'a kulluk et. Bilin ki, şirkten ve riyadan uzak hâlis din Allah'a mahsustur." (Zümer Sûresi: 39:2-3)

2- "İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." (Keşfü'l-Hafa, 2:3:12)]

Birinci Nokta
Mühim ve müthiş bir sual: Neden ehl-i dünya, ehl-i gaflet, hattâ ehl-i dalâlet ve ehl-i nifak rekabetsiz ittifak ettikleri halde, ehl-i hak ve ehl-i vifak olan ashab-ı diyanet ve ehl-i ilim ve ehl-i tarikat, neden rekabetli ihtilâf ediyorlar? İttifak ehl-i vifakın hakkı iken ve hilâf ehl-i nifakın lâzımı iken, neden bu hak oraya geçti ve şu haksızlık şuraya geldi?

Elcevap: Bu elîm ve fecî ve ehl-i hamiyeti ağlattıracak hadise-i müthişenin pek çok esbabından, yedi sebebini beyan edeceğiz.

BİRİNCİSİ

Ehl-i hakkın ihtilâfı hakikatsizlikten gelmediği gibi, ehl-i gafletin ittifakı dahi hakikattarlıktan değildir. Belki ehl-i dünyanın ve ehl-i siyasetin ve ehl-i mektep gibi hayat-ı içtimaiyenin tabakatına dair birer muayyen vazife ile ve has bir hizmet ile meşgul taifelerin, cemaatlerin ve cemiyetlerin vazifeleri taayyün edip ayrılmış. Ve o vezâif mukabilindeki alacakları maişet noktasındaki maddî ücret ve hubb-u cah ve şan ve şeref noktasında teveccüh-ü nâstan alacakları (Haşiye1) mânevî ücret taayyün etmiş, ayrılmış. Müzâhame ve münakaşayı ve rekabeti intaç edecek derecede bir iştirak yok. Onun için, bunlar ne kadar fena bir meslekte de gitseler, birbiriyle ittifak edebilirler.

Amma ehl-i din ve ashab-ı ilim ve erbab-ı tarikat ise, bunların herbirisinin vazifesi umuma baktığı gibi, muaccel ücretleri de taayyün ve ta-hassus etmediği ve herbirinin makam-ı içtimaîde ve teveccüh-ü nâsta ve hüsn-ü kabuldeki hissesi tahassus etmiyor. Bir makama çoklar namzet olur. Maddî ve mânevî herbir ücrete çok eller uzanabilir. O noktadan müzâhame ve rekabet tevel-lüt edip vifakı nifaka, ittifakı ihtilâfa tebdil eder.

İşte bu müthiş marazın merhemi, ilâcı, ihlâstır. Yani, hakperestliği nefisperestliğe tercih etmekle ve hakkın hatırı, nefsin ve enâniyetin hatırına galip gelmekle, اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللّهِ -1- sırrına mazhar olup, nâstan gelen maddî ve mânevî ücretten istiğnâ etmekle وَمَا عَلَى الرَّسُولِ اِلاَّ الْبَلاَغُ -2- sırrına mazhar olup, hüsnü kabul ve hüsn-ü tesir ve teveccüh-ü nâsı kazanmak noktalarının Cenâb-ı Hakkın vazifesi ve ihsanı olduğunu ve kendi vazifesi olan tebliğde dahil olmadığını ve lâzım da olmadığını ve onunla mükellef olmadığını bilmekle ihlâsa muvaffak olur. Yoksa ihlâsı kaçırır.
[ 1. "Benim mükafatımı verecek olan yalnız Allah Teala'dır" (Yunus Suresi, 10/72; Hud Suresi, 11/29; Sebe Suresi, 34/47)
2. "Peygamberin görevi, açıkça tebliğ etmekten başka bir şey değildir" (Nur Suresi, 24/54; Ankebut Suresi 29 /18)]


HAŞİYE 1.
İhtar: Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyâya girer. Şan ve şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise, ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır. Evet, amel-i salihin hayatı olan ihlâsın zararına teveccüh-ü nâs ve şan ve şeref, kabir kapısına kadar muvakkat olan bir lezzet-i cüz'iyeye mukabil, kabrin öbür tarafında azâb-ı kabir gibi nâhoş bir şekil aldığından, teveccüh-ü nâsı arzu etmek değil, belki ondan ürkmek ve kaçmak lâzımdır. Şöhretperestlerin ve şan ve şeref peşinde koşanların kulakları çınlasın!

(YİRMİNCİ LEMA, 153)



Çok şükür Rabbimin izni ve inayetiyle birinci sebebi yazmaya vesile olduk. İnşaallah geri kalan altı sebebide sırasıyla yazarız. Birbirimiz hakkında dualarımızı bekliyorum.

Rabbim hepimizi ihlas üzerine yaşayan ve işlerini ihlasla gören kullarından eylesin.(Amin)


muhtasaran: kısaca
Ehl-i vifak: Birbirleriyle uyumlu, dostça münasebet içinde olanlar.
Hadise-i müdhişe: Dehşet veren hadise
Hubb-i cah: Makam arzusu
İtab: Azarlama
Mücazat: Cezalandırma
Taayyün etmek: iyice belli olmak
Teveccüh-i nas: İnsanların takdir etmesi
 

"haTTat"

Paylaşımcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
356
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Konya-Ankara
Kardeş Allah sizden razı olsun. Ve lâkin yazdığınız risalede ve 21. lem'a da üstadın bahsettiği bazı şeyleri insanlar ya anlamıyorlar, ya da anlamak istemiyorlar.. Bahsettiklerim adavettir, çekememezliktir falan değil.. Üstadın üstüne basa basa söylediği bazı şeyler maalesef kulak ardı ediliyor..
 

prizma

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kardeş Allah sizden razı olsun. Ve lâkin yazdığınız risalede ve 21. lem'a da üstadın bahsettiği bazı şeyleri insanlar ya anlamıyorlar, ya da anlamak istemiyorlar.. Bahsettiklerim adavettir, çekememezliktir falan değil.. Üstadın üstüne basa basa söylediği bazı şeyler maalesef kulak ardı ediliyor..

S.A
Sizdende Allah razı olsun. Ben çekememezlik olduğunu kastetmedim. Şayet böyle bir anlam çıktıysa da hakkınızı helal edin. Sadece ufak bir kaç açıklama yapma gereği hissettim o kadar.
Selametle kalınız.
 

"haTTat"

Paylaşımcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
356
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Konya-Ankara
S.A
Sizdende Allah razı olsun. Ben çekememezlik olduğunu kastetmedim. Şayet böyle bir anlam çıktıysa da hakkınızı helal edin. Sadece ufak bir kaç açıklama yapma gereği hissettim o kadar.
Selametle kalınız.
Aleyküm selam. Ben de onu kastediyorsunuz demedim yanlış anlaşıldı galiba. Hakkınızı helal edin.. İnsanlar çoğu zaman müslümanlar arasındaki ihlası muhafaza etmek için ihlas risalesini örnek gösteriyor. Sadece bu yönüyle anlıyor ve anlatmaya çalışıyor. Halbuki daha nice hakikatlerini görmüyor.. Demek istediğim buydu..
Vesselam..
 

prizma

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
44
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Arkadaşlar

Öncelikle yapılan işlerin ihlas buudlu olmasıyla ve ancak ihlas yörüngesi içerisinde kalındığı müddetçe Allah'ın rahmetinin tecelli edeceği düşünülerek böyle bir konu başlığı açılmıştır. Burayı ziyaret eden kardeşlerimizinde, bu konuda birbirimize yardımcı olma amacıyla ihlas üzerine yazılarını beklemekteyim. Çünkü ihlasla ve hak rızasını gözeterek yapılan işlerin sonuçlarının neler olduğunu; bizden önce bu bayrağı taşıyan atalarımızın, ibret verici örnekleriyle Allah'ın yardımına nasıl mazhar olduklarını görmekteyiz.

Buradan sakın ola ki diğer konu başlıklarını hafife aldığım ya da ikinci plana ittiğim gibi bir anlam çıkarılmasın. Kaldı ki her konu kendi içinde bir derya, bir sahra hükmendedir ve muhakkak o konularada sahip çıkılmalıdır. Benim sadece söylemek istediğim ateşin kuru odunu yaktığı gibi ihlassız yapılan işlerinde (öncelikle kendi nefsime söylüyorum) kendini mahvetmesidir.


Bu konuda yazılarınızı bekliyorum.

Selametle kalınız...
 

MaADa

Paylaşımcı
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
418
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Allah Razi Olsun KardeŞ....devamini Beklerİz..
 

zorbey

Paylaşımcı
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
352
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Rabb’imize, Rabb’imiz olduğu için ibadet edeceğiz. Bedenimizin planını bir damla su içine yerleştiren, o damlayı terbiye ederek insan haline getiren ve ruhumuzu duygularla donatan Rabb’imize sonsuz şükür borcumuz vardır. Ve ibadet, bu borcu eda etmenin en güzel ifadesidir. Bir mü’min, ibadete başlarken Allah’ın rızasını niyet etmekle bu mânânın şuurunda olduğunu da dile getirmiş oluyor.

Nur Külliyatında niyet ruha benzetilir. “Niyet, bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlastır.” (Mesnevi-i Nuriye )

Amellerin görünen kısmı beden gibidir; gayesi ise ruh. Beden ruhla hayata kavuştuğu gibi, ameller de niyet ile canlanır ve hayatlanırlar. Niyetin ruhu ise ihlastır, yani ibadetin sadece Allah rızası için yapılması, bir başka gaye gözetilmemesidir.

"İbadetler gibi virtler, tespihler de ancak Allah rızası için olmalıdırlar. Ancak bu takdirde ihlas mührünü taşır ve makbul olurlar. İnsan bir duayı veya bir tesbihi dünya işlerinin iyi gitmesi için yaparsa ihlas bozulur ve umduğu o neticeye de ulaşamaz.

“O faideler, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasden ve bizzât istenilmeyecek. Çünki onlar fazlî bir surette, o hâlis virde talebsiz terettüb eder. Onları niyet etse, ihlası bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer." (Lem’alar)

Her işimde ihlas üzere olmam ve olmamız duasıyla hayırlı cumalar...

Selametle
 
Üst