İHH Çözüm İslam Kardeşliği

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
İHH'nın raporunda çözümün İslam kardeşliğinde olduğu belirtilerek "Bölgede gerçek bir helalleşme isteniyorsa devletle PKK arasında görüşmelerin yeterli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bütün bölge ve taraflar arasında helalleşme olmalıdır" denildi
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, vakfın "Kürt Meselesi ve Çözüm Süreci" başlığı altında hazırladığı bildiri ve çalışma raporunu açıkladı.
Fatih'teki İHH Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Yıldırım, yeni raporun 2011-2014 dönemini kapsadığını belirterek, çözüme ilişkin yıllardır süren girişimlerin en çok mevcut hükümet tarafından dikkate alındığını aktardı. Hükümeti, "açılımcı ve çözüm odaklı" olarak tanımlayan Yıldırım, bu özelliklerden doğan fırsatın kaçırılmaması gerektiğine vurgu yaptı.
Yıldırım, ana dil ve yer adlarının kullanımı konusunun önemli olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Sabiha Gökçen isminin mutlaka değiştirilmesi gerektiği ortaya konuldu. Fakat bu süreç devam ederken, sürecin Kürt halkı ve diğer halklar nezdinde oluşturduğu sonuçları da görmek istedik. Bu sadece Kürt meselesi değildir. Bu mesele Ortadoğu'yu ilgilendirmektedir. Çünkü İsrail Mescid-i Aksa'yı yıkabilmek için İslam dünyasının kendi içerisinde uğraşmasını istiyor. Bu nedenle elini Kürt meselesinden çekmiyor."
Mevcut durumda çözüm sürecinin hükümeti de PKK'yı da aştığını öne süren Yıldırım, konunun artık bir halk meselesi olduğunu kaydetti. Yıldırım, 6-7 Ekim olaylarının barışın değerini ortaya koyduğunu belirterek, "O nedenle halk, asla taviz vermek istemiyor. Halk, 'Bizim başka bir üçüncü göze ihtiyacımız yok' diyor. Üçüncü göz halkın kendisidir. O nedenle devlet de PKK da tam olarak ne istediğini ortaya koymalıdır" ifadelerini kullandı.
PKK'nın benimsediği Marksist yapının bölgedeki toplulukları rakip görmesine neden olduğunu anlatan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"PKK, karşı devrim olarak gördüğü bütün örgütleri yok eder ve bunu çok katı bir şekilde uyguladı. Kobani'de de bölgede de uyguladılar. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi baskı altına aldılar. En son 6-7 Ekim olaylarında Hüda-Par'a yapılanlar kabul edilemez. Aynı zulmü İslamcılar veya başka gruplar o bölgede PKK mensuplarına yapsaydı, ona karşı da olurduk. Orada kendilerinin dışında herkesi dışlamak için büyük bir zulüm yapıldı."
TARAFLAR ARASINDA HELALLEŞME
Yıldırım, bölgedeki tek çözümün İslam kardeşliği olduğunu vurgulayarak, "Helalleşme olsun. Ama bu helalleşme, sadece devletle PKK arasında mı olacak? 6-7 Ekim olaylarında veya daha önce İslamcılara yapılanlar, bütün öldürmelerin helalleşmesi kiminle yapılacak? Bölgede gerçek bir helalleşme isteniyorsa devletle PKK arasında görüşmelerin yeterli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bütün bölge ve taraflar arasında helalleşme olmalıdır" diye konuştu.
Bölgede paralel bir devlet yapılanması kurulduğunu savunan Yıldırım, izinsiz olarak vergi alındığını, yol kontrolü yapıldığını söyledi. Yıldırım, PKK unsurlarının gayrimenkul alım satımında kendi kurallarını insanlara dayattığını belirterek, bu yapının bir an önce bitirilmesi gerektiğini kaydetti.
Yıldırım, devletin sadece PKK ile değil, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bölge halkının görüşlerine de yer vermesi gerektiğini söyledi. Sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapan Yıldırım, "Bütün sivil toplum kuruluşları, İslamcılar, liberaller, mollalar, medreseler... Siz bir mono blok oluşturmazsanız devlet sizi niye muhatap alsın?" dedi.
ÇÖZÜM, İSLAM KARDEŞLİĞİ
Çözümün, İslam kardeşliği paydasında buluşmayla mümkün olacağını dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bize göre tek çözüm; İslam kardeşliğidir. Bunu Öcalan da kabul etmiştir. Diğer partiler mutlaka çözüm sürecine dahil edilmeli. Sürecin sonundaki kazanımlar tam olarak anlatılamadı. Orada sadece iki partinin varlığı söz konusu. Onun için etnik mezhep ayrıştırmasına dayalı siyasetin mutlaka bırakılmasını talep ediyoruz. Mesela, Alevi açılımını çok olumlu buluyoruz. Bu açılım Kürt meselesiyle doğrudan alakalıdır."
RAPORDAN
Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bütün illeri kapsayan araştırmaları neticesindeki tespitlerini şöyle sıraladı:
"Bölge halkı, 'üçüncü göz biziz' demiştir. Çözüm süreci hükümeti, PKK'yı ve diğer herkesi aşmıştır. Süreç halkındır. Halksokaklarda silah sesi değil mutlu koşuşturan çocukların sesini duymak istemektedir. Kürt halkının soruna taraf olduğu unutulmamalıdır. Çözüm süreci son dönemde Türkiye dışında yaşanan bölgesel gelişmelerden bağımsız değerlendirilmeyecek şekilde uluslararası bir boyut kazanmıştır. Ortadoğu'daki genel çatışma ve huzursuzluğun farklı farklı aktörlerden kaynaklandığı düşünülse de sorun aslında tek orijinlidir. Çözüm sürecinin devamı esastır. PKK, 6-7 Ekim'de kendi dışında hiçbir yapılanmaya tahammül edemediğini ortaya koymuştur. Çözüm süreci dolayısıyla bölgede asayişi ve güvenliği sağlayacak bir otorite boşluğu oluşmuştur."
Kürt halkının çözüm sürecine inandığını vurgulayan Yıldırım, "6-7 Ekim olayları sonrasında halk, 'Amaç mücadele midir yoksa mücadeleye konu edilen hedeflere ulaşmak mı?' sorusunu sormuştur. Bölgede ortaya çıkan önemli bir durum da örgütlülüğü güçlü İslami sivil toplum kuruluşlarına ve Müslüman kimliğine yönelik saldırıların artmasıdır. Başta bölge milletvekilleri olmak üzere siyasi parti yönetici ve temsilcilerinin, devlet kadrolarının çözümün parçası olmakta, halkın barış talebinin ve sürecin takipçisi olmakta yeterince aktif ve belirleyici aktör olmadığı gözlenmektedir" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, bugün Ortadoğu'da İslam'ın ve Müslüman aktörlerin çeşitli oyun ve politikalarla saf dışı bırakılmaya ya da kötü örnekler oluşturularak toplumdan soğutulmaya çalışıldığı genel bir kampanya yürütüldüğünü söyledi.
ÇÖZÜME İLİŞKİN ÖNERİLER
Yıldırım, tespitlerinin ardından sorunun çözümüne ilişkin önerilerini aktardı.
Silahların kullanılmasına fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, devletin kısıtlanan, gasbedilen bütün hakları iade etmesinin zorunlu olduğunu kaydetti. Yıldırım, çözüm sürecinde bölgeyi temsil eden bütün gruplarla görüşülmesinin önemine işaret ederek, şöyle dedi:
"Toplumda öfke, umutsuzluk, acı hissettirecek ifadelerden kaçınılmalıdır. Süreç mutlak olarak devam etmelidir. Öcalan'dan gelen mesajların ikinci ve üçüncü kanallardan aktarılmasının önüne geçilmelidir. Mağduriyet yaşayanların da sorumluluğu devlettedir. Tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanan bir dilden uzak durulmalıdır. Bölgedeki tüm grup ve aktörler, sivil toplum sesi yükselmeyen ya da duyulmayan tüm gruplar ivedilikle güçlü bir mono blok oluşturmalıdır. Çözüm süreci ve bölgesel olaylara ilişkin sadece ulusal basın ve kamuoyu değil, uluslararası kamuoyu da bilgilendirilmelidir. Sorunun hukuki, ekonomik ve siyasi yönlerini önceleyen bir yaklaşım benimsenmelidir. Sivil bir anayasa hazırlanmalıdır. Etnik temele dayalı kurucu paradigması, hak ve adalet ekseninde yeniden düzenlenmelidir. Ana dilde eğitim imkanı mevzuat olarak düzenlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır. İslami temelde bütün etnik gruplar arasında kardeşlik ve işbirliği ruhu güçlendirilmelidir. Bölgede faaliyet gösteren tüm İslami sivil toplum ve gruplar mazlumların yanında yer almalı. Süreci çözecek politika, adalet ve kardeşlik hukuku üzerine inşa edilmelidir."
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83

Osmanlı'dan bu yana hakim olan birleştirici unsur o idi zaten: "İslam (Din) Kardeşliği..."

Lakin, nasıl oldu anlamadık, atalarına düşman bir nesil geldi, ne din kardeşliği bıraktı, ne de İslami bir yaşam...

Toptan süpürdüler...

Süpürdüler de ne oldu, aha Türkiye...

Ne ahlak... Ne haya... Ne de edep....

Kavmiyetçilik merkezde insanlar birbirine düşman...!!!
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Çözümü bilmem de, sonuç müslümanların kardeşliği olabilir.

Peki bana bu sonucun sebepler silsilesini bir tablo halinde yapıp verebilecek misin Büşra hanım! Keşke versen öyle bütüncül bir bakış ve ufkun sonucu olan bir listeyi! El kitabı şekline gelebilecek bişeyler falan...

İşte elini taşın altına koymamanın sonucu bu tabloyu pek yapamamış olmak durumunda ortalama müslüman...

Birilerini de görüyorum, siz de belki görüyorsunuz islam birliği nidaları yükseltiliyor ama adeta "bu tablo işi de nerden çıktı, düşünmek taşınmak, anlamak nerden çıktı, biz 'siyasetler', 'büyüklük taslamaklar' 'propagandalar' yapıp, 'işid/isisçiler' gibi kaymak yerdik be" mantığı tüm benliklerinin derinliklerinde bulunuyor; aslında kendilerini kandırıyor, helal olmayan yollardan gidiyorlar. Ama değişecek inşallah. Bekleyelim görelim...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Çözümü bilmem de, sonuç müslümanların kardeşliği olabilir.

Peki bana bu sonucun sebepler silsilesini bir tablo halinde yapıp verebilecek misin Büşra hanım! Keşke versen öyle bütüncül bir bakış ve ufkun sonucu olan bir listeyi! El kitabı şekline gelebilecek bişeyler falan...

İşte elini taşın altına koymamanın sonucu bu tabloyu pek yapamamış olmak durumunda ortalama müslüman...

Hoş geldiniz..
Hayırlı paylaşımlar olsun...
Bir alıntı bu yazı, nickine bakılırsa yanılmıyor isem müntesibi olduğunuz fikri bir nebze savunan bir
kaynaktan alıntı...
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Hoş bulduk büşra hanım yanıtınız beni sevindirdi. Bazısının aksine hoşgeldin dediğiniz için çok teşekkür ederim. İlgilendiğim sayfalar dışında, mesela toplu bir selam vermeyeceğim, bir anlamı da yok. Hoşgeldin diyenler sağolsun...

İnşallah "İbadete gayretli cahil ile ilmiyle amel etmeyen alim"den sonra gelen üçüncü sakıncalı özellik olan kaba ve kırıcı davranmayız, inşlallah öyle olmayız, siz de bize öyle olmazsınız.

Ayrıyaten bilgilendirme için sağol alıntıyı eleştirmek, onu ele almak maksadıyla falan değil, daha çok konu ile ilgili bir düşündüğümü söylemiştim.

Selamlar.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
önce selam sonra kelam, Takiyuddin efendi.... bodozlama denize bile girilmez.... insanlarla tanışmadan, muhatab alırsan, ben değil ama başkası tarafından, yüzsüzlükle suçlanabilirsin...ne yalan söyleyeyim bende buna ses çıkartmam.... evet hoşgeldin demek bizden başlasın, bu seferlik.... bu vesile ile konuyu dağıtmayı başardım sanırım...:)
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
pkk yı muhatap alınması hatanın ta kendisi...İslami cemaatler ve medreselere destek verilmeli... çözüme bu yoldan gidilmeli diyen onca müslüman düşünür var....lakin onları takan kim..... her şey Kürdistanın kurdurulması için, çünkü İsrail acele ediyor....
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
pkk yı muhatap alınması hatanın ta kendisi...İslami cemaatler ve medreselere destek verilmeli... çözüme bu yoldan gidilmeli diyen onca müslüman düşünür var....lakin onları takan kim..... her şey Kürdistanın kurdurulması için, çünkü İsrail acele ediyor....

Kürdistan kurulsun biz rahatsız değiliz desem kavga mı çıkar :)
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir


Kürdistan kurulsun biz rahatsız değiliz desem kavga mı çıkar :)

kavgamı çıkar,,, bilmiyorum,, ironi yaptığını biliyorum.... bu cevabı ciddi şekilde cevap veren biri olsaydı, buna karşılık yazacaklarımdan sonra ,rahat yasaklanırdım...:)

"kürdistan'ın kurulması" değil, bağımsız bir kürdistan devletinin kurulması şeklinde ele almak daha doğru olur.

çünki kürdistan diye bir coğrafya zaten tarihî olarak var. türkiye, iran, ırak ve suriye sınırları içinde kalıyor.

bağımsız kürd devleti konusu ise politik olarak elbette tartışılabilmeli ve yasal olarak bunu savunan partiler de kurulabilmeli.

ben kişisel olarak bunu pek doğru bulmuyorum ama bunu doğru bulanlarla tartışmaya olumlu bakarım.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
"kürdistan'ın kurulması" değil, bağımsız bir kürdistan devletinin kurulması şeklinde ele almak daha doğru olur.

çünki kürdistan diye bir coğrafya zaten tarihî olarak var. türkiye, iran, ırak ve suriye sınırları içinde kalıyor.

bağımsız kürd devleti konusu ise politik olarak elbette tartışılabilmeli ve yasal olarak bunu savunan partiler de kurulabilmeli.

ben kişisel olarak bunu pek doğru bulmuyorum ama bunu doğru bulanlarla tartışmaya olumlu bakarım.

seninle ciddi tartışmak isterdim, lakin forum buna müsait değil,,
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
önce selam sonra kelam, Takiyuddin efendi.... bodozlama denize bile girilmez.... insanlarla tanışmadan, muhatab alırsan, ben değil ama başkası tarafından, yüzsüzlükle suçlanabilirsin...ne yalan söyleyeyim bende buna ses çıkartmam.... evet hoşgeldin demek bizden başlasın, bu seferlik.... bu vesile ile konuyu dağıtmayı başardım sanırım...
smile[2].gif

Senin gibi kaba saba takdim edilen bir hoşgeldini istemem,

"Tanışmadan muhatap almak" mış mış..... sanki selam verip alınca tanışmış oluyorsun. tanımak dediğin öylesinden ibaret. yazık, çok yazık.

Hem selam istenmez.

Ayrıca selam aranın iyi olmasını istediğin insana verilir, aksi takdirde tercih meselesi olmamasından öte, bazen iyi bir şey de değldir.

Bir hadiste anlamca "...eğer öyle istiyorsanız selam veriniz" geçmektedir.

Selam verilmemesi gereken durumlar çokken, girilince selam verilmemesi gereken ortamlar, gerekmeyenlerden hatta verilmemesi gerekenlerden az iken, buna rağmen kimse söz çıkar veya hor görülür diye, taraftarlarım azalır, geçim derdim artar diye şu selam vermemeye riayet de etmiyor, bu da işin toplumlardaki diğer çelişki yönü.

Forumlara selam vererek girmem, arada bir veririrm (kim böyle yapmıyor ki). Buna beni kimse ikna edemez.. bana islami referans getirme, getirdiğini de sanma, bana kuvvetsiz ve eksik teviller işlemez. bir kaç forumda bulunduysam bu saçma sapan yaklaşımlarla ilk defa karşılaşıyorum. Tezat değil mi, forum ihvan forum?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Senin gibi kaba saba takdim edilen bir hoşgeldini istemem,

"Tanışmadan muhatap almak" mış mış..... sanki selam verip alınca tanışmış oluyorsun. tanımak dediğin öylesinden ibaret. yazık, çok yazık.

Hem selam istenmez.

Ayrıca selam aranın iyi olmasını istediğin insana verilir, aksi takdirde tercih meselesi olmamasından öte, bazen iyi bir şey de değldir.

Bir hadiste anlamca "...eğer öyle istiyorsanız selam veriniz" geçmektedir.

Selam verilmemesi gereken durumlar çokken, girilince selam verilmemesi gereken ortamlar, gerekmeyenlerden hatta verilmemesi gerekenlerden az iken, buna rağmen kimse söz çıkar veya hor görülür diye, taraftarlarım azalır, geçim derdim artar diye şu selam vermemeye riayet de etmiyor, bu da işin toplumlardaki diğer çelişki yönü.

Forumlara selam vererek girmem, arada bir veririrm (kim böyle yapmıyor ki). Buna beni kimse ikna edemez.. bana islami referans getirme, getirdiğini de sanma, bana kuvvetsiz ve eksik teviller işlemez. bir kaç forumda bulunduysam bu saçma sapan yaklaşımlarla ilk defa karşılaşıyorum. Tezat değil mi, forum ihvan forum?
kafana töre takıl,,yakında çıkar kokun....
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Senin niyetin bozuk, bakışın bozuk, yargını vermişsin bile. Yetiştiremeyeceğin cevap yerine sataşırsın. Basbaya çok ve boş konuştun, sen bana hiç bişey dememeliydin, onu da anladın ama geç oldu.

Kimse benden selam istemesin, vermediği selam için de zırıldamasın! Prensipte tercihen tek gelen selam verebilir, ama öyle bir kural da yok. Kaldı ki, burada geldiğinizin alameti bir iki satır yazmaktır, görünmek değildir!

Bu durumda tamamen mağdur ve haklıyım, hey allahım şükürler olsun bu saçma sapan konuyu uzattığıma, belki de bir faydamız oldu, olacak, ama sataşılıyor boş boş.

Burası babanın ailesi mahallenin kahvesi değil! Burası yer de değil!
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
sen ne laf anlamaz adammışsın be.... kabahat ettik işte, selam Allah ın selamı, nerden bileyim, senin bilmem ne olduğunu...adam yerine koyup, selam bekledik...eksik olsun selamın, gerçi selamın alınırmı, oda ayrı ya neyse.... daha cevap yok sana...
 

sabikuun

Üye
Katılım
25 Kas 2014
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
. abdullah birisi ile takiyudin arasında tam da konuya uygun islam kardeşliği gelişmiş.tebrikler kazandınız ikinizde.niye islamın bugünkü halini ortaya koydunuz.en az 300 sene bu devam eder.herkes inandığı dini yaşamaya devam etsin.sonuçta biri ehli islam 72 si dalalet
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
. abdullah birisi ile takiyudin arasında tam da konuya uygun islam kardeşliği gelişmiş.tebrikler kazandınız ikinizde.niye islamın bugünkü halini ortaya koydunuz.en az 300 sene bu devam eder.herkes inandığı dini yaşamaya devam etsin.sonuçta biri ehli islam 72 si dalalet

kardeşlik selam ile başlar, biz bunu hatırlattık... arkadaş başka telden çaldı.... konu bundan ibaret...
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Başka tel yok telimiz birdir. Ondan mondan ibaret de değildir. (Siz de selam söylemiyorsunuz birbirinize, kendizi kadırmayın dikkatlerden kaçırmayın bunu!).

Ayrıca bana bir şey hatırlatacak bir mevkide veya yeterlilikte değilsin, sözona "hatırlattığın" da hatırlatmalık bir şey değil. Şuna takıldım aslında biliyor musunuz? Orda burda mantığı fikri bulanık, niyeti kötü, büyük konuşup küçükleştiğini görmeyen, huzursuzluk yayan, buna rağmen kılıftan kılıfa girerek, SÖZDEN SÖZE geçerek kendini saklayan bir adama selam vermeye luzum hiç mi hiç yok! (Ya da bu şekilde davrananların da olduğu bir kahveye girsem yine aynın yapardım. sadece tanıdığıma veya yüz ifadesini uygun gördüğüme sokulup selam verirdim mesela.) kaldı ki selam vermek ayrı, selam söylemek ayrı! şimdi daha fazla zihnini zorlamadan başka konuya geçeyim en iyisi!

Islam pasiflik, cahillik, gevezelik, kibirlilik ve kardeşlik, siniklik, siliklik değil; doğruluk, doğru yönde adım adım değişim ve tevhid dinidir.

Kuranın yaptığı 22 yılda budur, vakit vakit, öğüt öğüt, TOKAT DELİSİ EDE EDE (ki anca öyle arınacaklardı, bunu da ben demiyorum) değiştirmiştir bilgisiz, ufuksuz, ümitsiz bir topluluğu.

Bizi öyle tokatlaycak bir kuran (ve peygamber ve dostları) yok zira kuran bizatihi bize değil, yani nuzul sebebi biz değiliz, bu yüzden o kadar tokatlamıyacak (gerçi anlamlandırılamayan bazı sıkıntılar da biraz bundan musallat edilir). fakat adeta, onun yerine bize sermaye olarak tarih, ibret ve anlayan düşünen için miraslar bırakmıştır.

O kadar söylediğimizi ve iyi niyetimizi kenara atıp, belki dediklerimize bir şey deme yerine, bir muhabbete girme yerine, bi selam bile vermedi demek mütekebbirlerin işi değilse kimindir! Vermiyorum ulen!
 
Üst