İdeolojik İslam mı?Yoksa Kronolojik İslam mı? / İlyas Kösem

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bizim Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kronoloji ve mitolojilere konu olmuş, görenin sadece estetik haz duyacağı, salt göze hitap eden tipik bir aksakallı dede değildir. Aksine bizim Peygamberimiz taşıdığı ideolojiyle; çölün vurdumduymazlığına ve güneşin kavurucu sıcaklığına inat, derisi kızarana ve buruşuna kadar mücadele etmiş, “imtiyaz” sahiplerinin değil, “itiraz” sahiplerinin rehberliğini üstlenmiş, her çağa taşınabilecek eşsiz, model bir şahsiyettir. Bundan dolayıdır ki Efendimiz ve İslam, kronolojiden çok ideolojinin konusudur. Zira Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i salt tarihsel verilere hapsetmek, O’nu ve davetini hayat sahasından çaktırmadan soyutlamaktır aslında…
İdeoloji; kendisinden insanların hayatını tanzim ve inşa eden bir nizamın kaynaklandığı aklî-kullî bir akidedir. İdeolojinin önüne İslam’ı getirdiniz mi, bundan insanların hayatla alakalı tüm müşküllerini İslamî fikirler, İslamî görüşler ve İslamî ölçülerle tanzim ve inşa etmek anlaşılır. Bugün genelde insanlığa, özelde Müslümanlara hatırlatılması gereken şey; İslam’ın, insanlığın tüm problemlerini çözebilecek yegâne sahih ideoloji olduğudur. Yoksa bugün gayri İslamî ideolojilerin tahakküm ettiği Müslüman beldelerde dahi İslam’ın kronolojik yönü anlatılmaktadır! Kur’an da geçmiş peygamberlerden bahsederken bize rakamsal veriler sunmaz. Aksine -Kehf Sûresi’nde- rakam müptelası olmuş kimselerin Kehf Ashabı hakkında yürüttükleri tahminlerin gereksiz olduğunu, bu sayıyı en iyi bilenin Allah Subhanehu ve Teâlâ olduğu gerçeğini bildirerek dikkatleri Rablerine iman etmiş bir grup yiğit gencin içinde bulundukları düzenden razı olmayarak, mağarayı şehir hayatına tercih etmelerinin üzerine çeker. Evet, bugün Allah’a iman etmiş yiğit Müslümanların yapması gereken şey de; İslam’ı, kültürel zevklerini tatmin eden bir doktrin olmaktan çıkarıp içinde bulundukları fasit vakıaya karşı hayatın tüm meselelerine çözüm getirebilecek bir ideoloji olarak asrın firavun ve nemrutlarına karşı ortaya koymalarıdır…
Meseleye Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın “bak” dediği yerden baktığımızda şunu yakinen hissedip müşahede ederiz: bugün dünyaya tahakküm eden Kapitalist müstekbirlerin, tarihe konu olmuş kronolojik bir İslam ve Peygamberle hiçbir alıp veremedikleri yoktur. Hatta böylesi bir İslam’a ve Peygambere daveti teşvik dahi etmektedirler! Onları çıldırtan ve ateş püskürmelerine neden olan şey ise; onların lanet ideolojileri olan Kapitalizme karşı İslam’ın insanlığın önüne bir dünya görüşü ve hayat nizamı olarak, ideolojik davet taşıyıcıları tarafından ortaya konulmasıdır. Evet, bu onları çıldırtan şeyin ta kendisidir hiç şüphesiz!
Şu bir gerçek ki ideal bir dünyanın tesisi, ideal bir İslamî toplumun oluşması ancak kâmil ideolojik İslam’la olur. Tüm Müslüman beldelerin bu ideal topluma dönüşmesi ve diğer beldelere bu nuru taşımasının yolu: Müslümanların çok değil, hem akidelerinin bir gereği olduğundan hem de kurtuluşlarının yegâne reçetesi olduğundan dolayı İslam’ı, bir ideoloji olarak mevcut fasit otoritelerin önüne, onları yıkmak, devirmek ve onların yerine geçirmek için alternatif olarak ortaya koymaktır. İslam hayat sahasında somut bir şekilde var olup bir devlet eliyle tatbik edilene kadar, ye’se kapılmayıp mücadele etmektir. Bilmelidirler ki tarihî realite ve İlahî Sünnet her zaman şu hakikati göstermiştir: Her karanlık zaman ve zeminde şer odaklarını yek ile yeksan edecek az ya da çok bir topluluk muhakkak hep var olmuştur. Bu kişiler, zalim ve fasık olan otoriteler karşısında her zaman küçük ve güçsüz addedilmiş ama Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın izniyle neticede zulme adaletle galebe çalmış, sahip oldukları evrensel değerleri insanlığa taşıma imkânı bulmuşlardır.
Ve siz de ey fasit düzen ve zalim yöneticilere karşı canla başla mücadele eden aydınlık saçan dava adamlar! Evet, siz de sevinin! Zira bu iş (İslamî Devlet/Hilafet) ütopya değildir… Bugün yese düşmenin değil, azimleri bilemenin zamanıdır. Şafak sökmeye, zülumatın orduları ise yok olmaya başlamıştır Allah’ın izniyle. Sevinin ve her zamankinden daha çok yakın olan Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın yardımının serinliğini ensenizde hissedin.
Bugün, bunu hissedip harekete geçmenin tam zamanıdır. Selam olsun bunu hissedip davasıyla derman bulmuş tüm davet taşıyıcılarına… Selam ve dua ile…
 
Üst