İçimizden Geldiği Gibi!

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Yanlışa devam ediyorsun cahid.
Bedirde esir alanlar hususunda yanlış yaptığını söylüyorsun.Bu müslümanın edebi ile bağdaşmaz..Biz buna doğru olmayan şeyler diyemeyiz.
Olgular izafiyet taşırlar.Bizde bazen doğruya yanlış yanlışa doğru diyebiliriz.
Cebraille görüşen birine (aleyhisselam )böyle diyemezsin kanaatimce.

Atını deni,ze sür de peşinden geliyormuyuz gelmiyormuyuz diyen sahabi olması gereken müslüman örneğini teşkil etmiştir
Radiyallahu anhum ecmain

Bedir olayıyla ilgili açıkça ayet var.. İtikad ya da kelam kitaplarıyla pek ilgilenmedin anladığım kadarıyla.. Zelle nedir ne değildir araştır.. Peygamberler günah işlemez demek ayrıdır hiç hata yapmamışlardır demek ayrıdır.. Zekeriya (a.s.) nasıl öldürüldü? Aradaki ince çizgiye dikkat etmek gerek.. Yoksa âyetlerde vasfedilen beşer sıfatından farklı bir sıfat vermek gibi bir noktaya gidebilir olay.. Peygamberler (a.s.m) Allah'ın yardımıyla günah işlemekten korunmaktadırlar bunun zaten aksini söylemedim.. Bunu üstüne basa basa ifade ettiğim halde niyetimi sorguluyorsan senin niyetinden de şüphe ederim.. Beni uyarırken uyardığın şeyden daha büyük hata yapıp Peygamberlerin anlayışlarıyla bizlerin noksan anlayışlarını kıyaslamaya kalkıyorsun ama farkında mısın bilemiyorum..

4031
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Bedir olayıyla ilgili açıkça ayet var.. İtikad ya da kelam kitaplarıyla pek ilgilenmedin anladığım kadarıyla.. Zelle nedir ne değildir araştır.. Peygamberler günah işlemez demek ayrıdır hiç hata yapmamışlardır demek ayrıdır.. Zekeriya (a.s.) nasıl öldürüldü? Aradaki ince çizgiye dikkat etmek gerek.. Yoksa âyetlerde vasfedilen beşer sıfatından farklı bir sıfat vermek gibi bir noktaya gidebilir olay.. Peygamberler (a.s.m) Allah'ın yardımıyla günah işlemekten korunmaktadırlar bunun zaten aksini söylemedim.. Bunu üstüne basa basa ifade ettiğim halde niyetimi sorguluyorsan senin niyetinden de şüphe ederim.. Beni uyarırken uyardığın şeyden daha büyük hata yapıp Peygamberlerin anlayışlarıyla bizlerin noksan anlayışlarını kıyaslamaya kalkıyorsun ama farkında mısın bilemiyorum..

Ekli dosyayı görüntüle 4031
Peki seniz yazına dönelim
"Doğru olan her şeyde Resul’e itaat edecektik"
Şimdi bize anlat sana zahmet hangi sahabi hangi olayda böle söylemiş ve davranmış
Bedir de esir alınanlar ile ilgili sahabe davranışı nasıldı.

Edeb nerde duracağını bilmektir.
Peygamber aleyhisselam bir yanlış yapmaya meyl etsede doğrultacak olan Allah cc dur.Hiç kimse onu temyiz edemez.O görüş sormadıkçada kimse bu yanlıştır diye edepsizlik yapamaz.Tabi bu Müslümanın edebidir.Onun yaptıklarını bu yanlıştır bu doğrudur diyen muasırları olmuştur müşriklerden.
Peygamber aleyhümüsselam masumdurlar.Aksi görevlerinin tuarlılığını ortadan kaldırır
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Peki seniz yazına dönelim
"Doğru olan her şeyde Resul’e itaat edecektik"
Şimdi bize anlat sana zahmet hangi sahabi hangi olayda böle söylemiş ve davranmış
Bedir de esir alınanlar ile ilgili sahabe davranışı nasıldı.

Edeb nerde duracağını bilmektir.
Peygamber aleyhisselam bir yanlış yapmaya meyl etsede doğrultacak olan Allah cc dur.Hiç kimse onu temyiz edemez.O görüş sormadıkçada kimse bu yanlıştır diye edepsizlik yapamaz.Tabi bu Müslümanın edebidir.Onun yaptıklarını bu yanlıştır bu doğrudur diyen muasırları olmuştur müşriklerden.
Peygamber aleyhümüsselam masumdurlar.Aksi görevlerinin tuarlılığını ortadan kaldırır

Sözü söyleyen kimsenin kastı nedir bilemem ben bu sözü hangi anlamda kabul edebileceğimi hangi anlamda kabul etmeyeceğimi açık açık yazdım.. Yıkayıcının önündeki ölü gibi alimlere itaat edilmesi gerektiğini söyleyenlerin saptırıcılara karşı insanları savunmasız bırakması nedeniyle oluşan hassasiyet nedeniyle böyle bir dil kullanılmış olabilir.. O kadar ifade içinden bir cümleye takılmanıza gerek var mı sizce? Verilen mesajı bütüncül olarak okursanız Allah'a ve Peygamberine yapılan biatın gereklerinin yerine getirilmesi telkin ediliyor özetle bunun yanlış olan tarafı nedir? Gelin detayın detayına girip felsefi tartışmalarla uğraşmak yerine Mehmet Azimli v.b. gibi aşağılık insanlarla mücadeleye sarf edelim enerjimizi..
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Sözü söyleyen kimsenin kastı nedir bilemem ben bu sözü hangi anlamda kabul edebileceğimi hangi anlamda kabul etmeyeceğimi açık açık yazdım.. Yıkayıcının önündeki ölü gibi alimlere itaat edilmesi gerektiğini söyleyenlerin saptırıcılara karşı insanları savunmasız bırakması nedeniyle oluşan hassasiyet nedeniyle böyle bir dil kullanılmış olabilir.. O kadar ifade içinden bir cümleye takılmanıza gerek var mı sizce? Verilen mesajı bütüncül olarak okursanız Allah'a ve Peygamberine yapılan biatın gereklerinin yerine getirilmesi telkin ediliyor özetle bunun yanlış olan tarafı nedir? Gelin detayın detayına girip felsefi tartışmalarla uğraşmak yerine Mehmet Azimli v.b. gibi aşağılık insanlarla mücadeleye sarf edelim enerjimizi..
Felsefe tartışması he

O zaman şöyle diyelim bir sorun yoksa
Peygamberin kimi hallerine doğru olduğu sürece itiraz etmem diyen edepsizdir.
Bende böyle düşünüyorum.Çünkü bu hadsiz peygamber aleyhisselamın söz ve hallerinin doğruluğunu ondan daha iyi değerlendiebileceğini düşünüyordur
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Felsefe tartışması he

O zaman şöyle diyelim bir sorun yoksa
Peygamberin kimi hallerine doğru olduğu sürece itiraz etmem diyen edepsizdir.
Bende böyle düşünüyorum.Çünkü bu hadsiz peygamber aleyhisselamın söz ve hallerinin doğruluğunu ondan daha iyi değerlendiebileceğini düşünüyordur

Meseleyi nereye çekmeye çalışıyorsunuz nasıl bir sonuca ulaşacaksınız bilemiyorum.. Ticaret v.b. bazı hüküm içermeyen ictihada dayalı meselelerde Peygamber'e (s.a.v.) uymak konusunda bir zorlama yoktur biliyorsunuz.. Bunun örneği de vardır bu tür meseleler hakkında da söylenmiş olabilir..

Son söz : "Ameller niyetlere göredir. Kişiye niyet ettiği şey vardır" Niyetine göre muamele edecektir kalpleri evirip çeviren Allah (c.c.) der susarım..
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28

Masum, Arapça bir kelimedir; hatasız, korunmuş demektir. “Masum kimdir, kime masum denir?” Bu sorunun cevabını anlayabilmek için ‘masum’ kelimesinin Türkçede kullanılışına bir örnek vermek istiyorum. Diyoruz ki, bu çocuk masumdur, günahsızdır; hata etmesi mümkün değil, demek istiyoruz. İki kişi bir olaydan dolayı yargılanırken birisi, ‘ben masumum’ diyor. Yani hatalı değilim bu konuda demek istiyor. ‘Masum’ kelimesi bizim akidemiz, imanımızla ilgili konulardan birisinin içinde geçer. Nedir bu? Biz, Allah’ın peygamberlerinin, başta da bizim peygamberimiz Muhammed aleyhisselam olmak üzere, Peygamberlerin masum olduklarına inanırız, iman ederiz. Ne demek bu; Rasulullah masumdur. Yani hata eder biri değildir. Kasıtlı veya kasıtsız, Allah’ın dinine zarar verecek bir hata yapmamıştır. Onu Cebrail aleyhisselam bizzat korumuştur. Allah’ın emri ile, Allah’ın iradesi ile peygamber aleyhisselam efendimizin yanılgısı yoktur. Masum olmak, peygamber aleyhisselamın sıfatlarındandır, özelliklerindendir. Bunun şu anlamı oluyor: Acaba peygamberimiz bize namazı yanlış tarif etmiş olabilir mi? Asla! Çünkü masumdur, hata etmez. Allah onu koruyor. Ayeti yanlış okumuş olabilir mi? Kesinlikle! Neden? Allah onun dilini hatadan korumuştur. Peygamberi memur bir öğretmen değil ki yorgun günlerinde yanlış iş yapsın. Peygamber hatalı konuşmaz. Ailevi ilişkilerinde, insani ilişkilerindeki durumu başka, peygamber olarak hata yapması başka. Allah peygamberlerini hataya karşı korumuştur, günahlara suçlara karşı korumuştur. Buna biz, ‘peygamberin masumiyeti’ diye bir isim veriyoruz. Peygamberler masumdurlar. Dolayısıyla peygamberlerin tebliğ ettiği Kur’an, peygamberin bize ulaştırdığı din, hatadan korunmuştur. Hiçbir asırda, hiçbir çağda, hiçbir toplumda yersiz bir ayet, gereksiz bir ayet, yanlış bir ayet olamaz Kur’an’da; masum bir peygamberin masum bir kitabıdır Kur’an-ı Kerim. Burada ‘masum’ kelimesinin içine bir bilgi daha sokmamız gerekiyor: Rasulullah salllahu aleyhi ve sellemin dışında masum yoktur. Âlimler masum değildirler; hata edebilirler. Hata etmiş olmaları onların âlimlik değerini düşürmez. İmamı azam da –rahmetullahi aleyh- hata etmiş olabilir; asla İmam-ı Azamlığını düşürmez bu. Çünkü kuldur, insandır, hata edebilir, masum değildir. Şeyh efendiler de hata edebilirler mi? Çok rahat edebilirler. Şeyhlikleri kalkacak mı; hayır. Şeyh olmaları peygamber olmalarını gerektirmiyor, hata etmemelerini de gerektirmiyor. Evliya insan, veli insan hata edebilir mi? –Edebilir. Günah işleyebilir mi? İşleyebilir! Bitti mi velilik hakkı? Hayır, hayır. Ondan dönüş/o hatadan dönüş onun velilik makamında yükselmesi anlamına gelir. Ne şeyhler, ne âlimler, ne ihtiyarlar, ne hocalar, ne hacılar masum değildir. Bir tane masum var; o da Rasulullah salllahu aleyhi ve sellem efendimizdir.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
fetih suresinde Allah cc zenbini affetmesi için fetihi verdi diyor açıkça
Hadi sen de müfessirler ile tevil et
yunus as görevinden kaçtı
nerede masumiyet
adem as Allah'ın yasağını deldi
nerde masumiyet


peygamberler de beşerdir
hata etmişler ama düzeltmişler

hata yapmayan beşer örnekliğinde problem vardır

insanlar demezler mi bu insan üstü
biz neden korunmuyoruz diye
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Okuduğunu anladığına eminmisin?
Anlamadığını düşünüyorum.
Dinin tümünü efendimiz aleyhisselamın söz,takrir ve fiilleri olarak görürsek bunu esasta ikiye ayırırız. Bunlardan ilki sünneti hüda diğeri ise sünneti zevaid dir.
Dinin teklif ve kabul alanını sünneti hüda doldurur.
Burada yanlış olabileceğini hata olabileceğini düşünmek peygambere ve onu gönderene imanla bağdaşmaz. Kaldıki böyle düşünüldüğünde dine taalluk eden herşeyin tutarlılığı kalmayacaktır. Farklı zaviyelerden bakıldığında temyiz herkezce farklılaşacaktır.
Peygamberler aleyhimüsselam masumdurlar. Temsiliyetleri ile alakalı bir hata yapmamışlardır. Bıraktıkları dinin gecesi gündüz gibidir. Onları bizler gibi göstermeye çalışmak ise dinin altını oymaktan başka bir şey değidir
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Okuduğunu anladığına eminmisin?
Anlamadığını düşünüyorum.
Dinin tümünü efendimiz aleyhisselamın söz,takrir ve fiilleri olarak görürsek bunu esasta ikiye ayırırız. Bunlardan ilki sünneti hüda diğeri ise sünneti zevaid dir.
Dinin teklif ve kabul alanını sünneti hüda doldurur.
Burada yanlış olabileceğini hata olabileceğini düşünmek peygambere ve onu gönderene imanla bağdaşmaz. Kaldıki böyle düşünüldüğünde dine taalluk eden herşeyin tutarlılığı kalmayacaktır. Farklı zaviyelerden bakıldığında temyiz herkezce farklılaşacaktır.
Peygamberler aleyhimüsselam masumdurlar. Temsiliyetleri ile alakalı bir hata yapmamışlardır. Bıraktıkları dinin gecesi gündüz gibidir. Onları bizler gibi göstermeye çalışmak ise dinin altını oymaktan başka bir şey değidir
peygamberi dinden çıkarıp sünneti inkar ile peygamberi nefsine ket vurulmuş bir postacı robot haline sokma(haşa cenablarından) arasında prensip olarak fark yoktur.

kendisine âmâ geldiği zaman yüzünü ekşitip çeviren peygamber hata etmiş, haksızlık etmiş dolayısıyla günah işlemiştir ve direk sert biçimde ayet serisiyle uyarılmıştır
bundan sonra her gördüğünde o âmâ yı akan sular dururdu peygamber için

tebliğ konusunda elbette yalan söylemezler ve herhalükarda destek görürler
ama asla nefslerine ket vurulmuş robot değildirler
saygı duyalım derken hakaret etmeyin peygamberlere

peygamber sav acı çekmiş, ağlamış, kayalıklarda kesilen vahiy için ağlamış, şaşırmış, afallamış
hatta öfkesine yenilip sahabe kamçıladığı olmuştur(tek sefer bile olsa)

günler süren bir sürede eşlerinden küsmüş dışarda yattığı halleri olmuştur

peygamber bizden biridir, beşer ve nefs sahibidir
tek fark hata yaptığında anında dönmesi yada döndürülmüş olmalarıdır

hiristiyanlar isa as. ı ilah yaptıkları gibi şia imamları Sünniler mezhep imamlarını tarikatçılar sadatları masum ilan etmişlerdir
tehlikeli inançlar bunlar

sonuç peygamber ötelerden biri değil
BİZDEN BİRİDİR
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
peygamberi dinden çıkarıp sünneti inkar ile peygamberi nefsine ket vurulmuş bir postacı robot haline sokma(haşa cenablarından) arasında prensip olarak fark yoktur.

kendisine âmâ geldiği zaman yüzünü ekşitip çeviren peygamber hata etmiş, haksızlık etmiş dolayısıyla günah işlemiştir ve direk sert biçimde ayet serisiyle uyarılmıştır
bundan sonra her gördüğünde o âmâ yı akan sular dururdu peygamber için

tebliğ konusunda elbette yalan söylemezler ve herhalükarda destek görürler
ama asla nefslerine ket vurulmuş robot değildirler
saygı duyalım derken hakaret etmeyin peygamberlere

peygamber sav acı çekmiş, ağlamış, kayalıklarda kesilen vahiy için ağlamış, şaşırmış, afallamış
hatta öfkesine yenilip sahabe kamçıladığı olmuştur(tek sefer bile olsa)

günler süren bir sürede eşlerinden küsmüş dışarda yattığı halleri olmuştur

peygamber bizden biridir, beşer ve nefs sahibidir
tek fark hata yaptığında anında dönmesi yada döndürülmüş olmalarıdır

hiristiyanlar isa as. ı ilah yaptıkları gibi şia imamları Sünniler mezhep imamlarını tarikatçılar sadatları masum ilan etmişlerdir
tehlikeli inançlar bunlar

sonuç peygamber ötelerden biri değil
BİZDEN BİRİDİR
kamçı değilde deynek ile olmuş da olabilir
sahabe devesi peygamber efendimizi sıkıştırır, rahatsız eder
peygamber efendimiz sav de değnekle sahabenin ayağını hafif vurur, ertesi gün helallik ister
böyle hatırlıyorum
yanlışım varsa düzeltin
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Fazla laf israf kabilinden olacak ama
Peygamber aleyhisselam ın dine taalluk eden, Bu alınır bu alınmaz diyebileceğimiz bugüne,bize ulaşan bir sözü,fiili ve yoktur.Bizim dini nasıl yaşayacağımız hususunda ikinci kaynağımız o dur sallallahu aleyhi ve sellem.Varsa buyurun dinleyelim.Onu örnekliğini tasnif edin
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,659
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
peygamberlerin hataları olmaz. Zelleleri olur. peygamberler ismet sıfatı taşırlar. bizden kim ismet sıfatı taşıyor acaba? her rengi boyandınız bi fıstık yeşili kaldı sanırım!

Efendimiz sav bir beşerdir fakat herhangi bir beşer değildir. Beşeriyetteki zirve O'dur ( sav ). O'nun gibisi daha önce gelmemiş ve bir daha da gelmeyecektir.

Peygamber efendimiz sahabe kamçılamamıştır. Kastettiğiniz olay hazreti ukkaşe ile aralarında geçen helalleşme meselesi ise araştırıp öyle konuşun. Efendimiz sav devesine vurmak isterken yanlışlıkla Hz. Ukkaşeyede değer. Hz. Ukkaşe bunu bahane edip efendimiz sav'in sırtını açtırır öper. ( kısas alma bahanesiyle )
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
hayır ukkaşe olayında peygamber efendimiz kasıtla yapmamıştır

başka bir olay olmalı
peygamber efendimiz ahlâk ta zirvedir
insanlığın zirvesidir
zelle dersin, küçük hata dersin
Allah geçmiş ve gelecek günah der
isimledirme ne olursa olsun
ismet sıfatı peygamberlerin nefislerine ket vurmaz
sadece hata yaptıklarında yada arefesinde destek görürler ve kötülükten beri edilirler

mesela yusuf as neredeyse kapılıyordu ama Rabbinden burhan görmesi ile karşı koyabilmiştir

sonuçta peygamberler nefislerine karşı koymak zorundadırlar
her türlü sapmadan korunurlar
zellelerinde uyarılırlar
ama bu hiç günahları yoktur anlamı taşımaz

zanları, nefretleri, sevgileri, kararları, insanlara karşı davranışları, çabaları bazen uyarılmamış, uyarılmaya lüzum görülmemiştir
Allah onlara yaptıkları zor işlerden dolayı mazur görmüştür

Allah cc yalan ve boş konuşmaktan beridir
peygamberine geçmiş ve gelecek günahını affetmek için fethi verdim diyorsa peygamberin günahı var ama affedilmiştir
4 imam bin müfessir beni bu düşünceden çeviremez
Allah cc demişse söz biter
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
peygamberi dinden çıkarıp sünneti inkar ile peygamberi nefsine ket vurulmuş bir postacı robot haline sokma(haşa cenablarından) arasında prensip olarak fark yoktur.

kendisine âmâ geldiği zaman yüzünü ekşitip çeviren peygamber hata etmiş, haksızlık etmiş dolayısıyla günah işlemiştir ve direk sert biçimde ayet serisiyle uyarılmıştır
bundan sonra her gördüğünde o âmâ yı akan sular dururdu peygamber için

tebliğ konusunda elbette yalan söylemezler ve herhalükarda destek görürler
ama asla nefslerine ket vurulmuş robot değildirler
saygı duyalım derken hakaret etmeyin peygamberlere

peygamber sav acı çekmiş, ağlamış, kayalıklarda kesilen vahiy için ağlamış, şaşırmış, afallamış
hatta öfkesine yenilip sahabe kamçıladığı olmuştur(tek sefer bile olsa)

günler süren bir sürede eşlerinden küsmüş dışarda yattığı halleri olmuştur

peygamber bizden biridir, beşer ve nefs sahibidir
tek fark hata yaptığında anında dönmesi yada döndürülmüş olmalarıdır

hiristiyanlar isa as. ı ilah yaptıkları gibi şia imamları Sünniler mezhep imamlarını tarikatçılar sadatları masum ilan etmişlerdir
tehlikeli inançlar bunlar

sonuç peygamber ötelerden biri değil
BİZDEN BİRİDİR

Konuya buraya kadar müdahil olmak istemedim, lakin burada çok büyük bir hata yapıyorsunuz, sizin görüşünüzün veya öngörünüzün dinde hiçbir hükmü yok!
Hüküm yanlızca Allah ve Resulü'ne ait..!

"Bizden biridir" diyene, kusura bakma ama "sen kimsin ki,nesinki!!" derler...!

Bak muhterem...!
Onun aslı nurdur. Allah-u Teâlâ o nurda tecellî ettiği için: "Sirâc-ı münîr = Nur saçan kandil" olmuştur.
Allah-u Teâlâ kulu ve Resul'ü Muhammed Aleyhisselâm'ın bizzat mübarek şahsını; mücessem bir hidayet, bir rehber ve bir önder kılmıştır.
Mübarek vücudu serâpâ nurdur.
Bu nur ile körler bile görür, duymayan kulaklar duyar, kapalı kalpler açılır, yolunu şaşıranlar yol bulur. Bu hususta Allah-u Teâlâ, Zât-ı risaletpenâhî'yi muhatap kılarak şöyle buyuruyor:
"Ey Peygamber! Biz seni bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Allah'ın izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik." (Ahzâb: 45-46)
Bunun içindir ki vücud-ı şerif'leri, ruhları, lisanları, kalpleri, ahlâk ve amelleri, ilim ve fehimleri nur kaynağıdır.
Bu öyle bir nur ki, bu nur Allah-u Teâlâ'nın nurudur. Bu öyle bir kandil ki, bütün âlemleri nurlandıran bir kandildir.

"Resul'üm! De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Ancak bana vahyolunuyor." (Kehf: 110)

İşte onun hakkındaki bütün yanılmalar bu noktadan doğuyor. "Ben de sizin gibi bir beşerim." beyanı, onun beşer yönüdür, zâhirî görünüşüdür, dışıdır.
İşte bu perdenin ötesine geçemeyenler:
"Allah'tan size bir NUR ve apaçık bir kitap gelmiştir." (Mâide: 15)
Âyet-i kerime'sinde geldiği haber verilen bu "Nur"u göremediler, cisimde takılıp kaldılar, "Nur"a inemediler, hidayete eremediler ve iman etmiş de olmadılar.
Onlar öteye geçemedikleri için, ilâhî nurdan, rahmetten, merhametten mahrum kaldılar.
Âyet-i kerime'de geçen; "Nur" Muhammed Aleyhisselâm'dır, zira ancak onun vasıtası ile hidayete erilir. "Kitap" ise Kur'an-ı kerim'dir, o da hidayet rehberidir.

"Ben de sizin gibi bir beşerim."Âyet-i kerime'sini görerek: "O da bizim gibi bir insandır." diyenler, onun:
"Asluhu nur, cismuhu âdem" olduğunu, "Sirâc-ı münîr" olduğunu, "Nur saçan kandil" olduğunu bildiren ve buna benzer Âyet-i kerime'leri görememektedirler.
Nefisleri onlara onu göstermiş, diğerini göstermemiş. Hakikati göremediklerinden ötürü de Âyet-i kerime'lere iman etmediler ve imandan kaydılar.
Bu ise Allah-u Teâlâ'nın onların kalplerini döndürmesinden ileri gelmektedir.

Resulullah Aleyhisselâm'ı hükümsüz ve hiçe sayanlar; "Aslıhu kâfir, cismuhu necis"tir.
Bu necasetliklerinden ötürü o "Nur"a leke sürmeye çalışıyorlar. Bu necaset halleri ile o "Nur"u görmeleri mümkün değildir. Amma kendilerinin necis olduğunu da bilmiyorlar.(Siz böyle yapıyorsunuz demiyorum,bu sözler size değil geneledir!,yanlış anlaşılmaya!)
Onun için asıl tehlike !!,
Birinin aslı Nur,diğerininki bir damla nukte(pis) su olduğu halde..!(bizde hiçbir halt olmadığı halde) "bizden biridir" demek,bizim gibi görmektir...!!!

Vesselam...!
 
Son düzenleme:

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,659
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Geçmiş ve gelecek gunahlarinin affedilmesi gunahi olduğu icin değil Efendimiz sav’in sanını yüceltmek içindir. Eğer gunahi varsa İsmet sıfatı olmaz. Kaldı ki buradaki gunah senin anladığın manada da değildir. Efendimiz sav öyle bir makam sahibidir ki her göz açıp kapama sürecinde makamı yükselmekte, derecesi artmaktadır. Günde 70 kere istiğfar ederim demesinde ki bir Hikmet ( Allahu alem ) bir önceki derecesinedir.
efendimizi (sav)kendiniz gibi ( hasa) görmeyi bırakın. Bu hadsizliktir. Efendimiz sav ile ortak noktamız insan oluşumuzdur onun dışında ne güzellik ve zirve varsa O sav’dedir. Bizde de herhangi bir güzellik varsa O sav e uymamizdandir. Seytan sizi kandirmasin. Siyasi önderinize toz kondurmazken Peygamberinizi siradanlastirmaya uğraşmayın!
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
@Sofuoglu @ihvanistanbul
hidayet Allah'ın elindedir
Peygamber elinde olsa başta amcasını hidayet ederdi

Yol gösterici anlamında hidayet ise tüm peygamberlere hastır ve peygamber efendimiz geçmiş ümmetlere mehdi ve peygamber değildir sadece müjdelenmiştir

Peygamberler arasında fark gözetmeyiz gözetmeyiz Ayette dediği gibi hepsi beşer peygamberdir. İsa ilah değil, Muhammed sav Allahın zati tözsel Nurunun hülul ettiği kişi değildir.

Peygamber efendimiz 5 ulul azm peygamberden en şerefli olanıdır ama en hayırlı olanı İbrahim as dır

peygamber efendimiz kendisini hiristiyanlar gibi ilahlaştırılmasını istememiştir, resmini çizdirmemiştir
ama nedense tatikatçıların çoğu şeyhlerinin resimlerini duvarlarına ve beyinlerine kazımıştırlar, batıni anlamlar yükleyip masumiyet sıfatıyla adeta yarı ilah halide ikonlaştırmışlardır Türkçesi putlaştırmışladır.

sonra batını fikirler ile "Allah diye bilindim Mahmut diye göründüm" safsatalarına bulanmışlardır

el hasılı peygamberler %100 insan şeyhler ise yanlızca alimdir

kim ki ekstradan Allah'ın bir vasfını peygamber yada şeyhe yüklerse merduttur
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
@Sofuoglu @ihvanistanbul
hidayet Allah'ın elindedir
Peygamber elinde olsa başta amcasını hidayet ederdi

Yol gösterici anlamında hidayet ise tüm peygamberlere hastır ve peygamber efendimiz geçmiş ümmetlere mehdi ve peygamber değildir sadece müjdelenmiştir

Peygamberler arasında fark gözetmeyiz gözetmeyiz Ayette dediği gibi hepsi beşer peygamberdir. İsa ilah değil, Muhammed sav Allahın zati tözsel Nurunun hülul ettiği kişi değildir.

Peygamber efendimiz 5 ulul azm peygamberden en şerefli olanıdır ama en hayırlı olanı İbrahim as dır

peygamber efendimiz kendisini hiristiyanlar gibi ilahlaştırılmasını istememiştir, resmini çizdirmemiştir
ama nedense tatikatçıların çoğu şeyhlerinin resimlerini duvarlarına ve beyinlerine kazımıştırlar, batıni anlamlar yükleyip masumiyet sıfatıyla adeta yarı ilah halide ikonlaştırmışlardır Türkçesi putlaştırmışladır.

sonra batını fikirler ile "Allah diye bilindim Mahmut diye göründüm" safsatalarına bulanmışlardır

el hasılı peygamberler %100 insan şeyhler ise yanlızca alimdir

kim ki ekstradan Allah'ın bir vasfını peygamber yada şeyhe yüklerse merduttur
Bak Muhterem,
bilmediğini(kendinde olmayanı) inkar etmen helakına vesile olur dikkat et!
Yukarda eklediğim Ayet-i Kerimelerde Hazreti Allah, Resulullah efendimiz için "Nur'dur" buyuruyor, sen değildir diyorsun,
Sen kendidemisin!,bu nasıl bir cesarettir böyle!
Delil ve kaynaklı(Ayet ve hadisle) görüşlerini savunacaksan buyur!,yoksa sukut et lütfen..!
Fikriyin,görüşüyün(Zan'ın) bizde zerre kadar ehemmiyeti yok bilmiş ol!
Elbetde hidayet Allah'tan,
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, dünya saadeti, ahiret selametinin yegâne vesilesidir. Hidayet anahtarıdır. Cennet-i alâ'ya girmeye vasıta ve ebedi hayat kaynağıdır. İlâhi vuslat ona iman etmek, teslim olmak, gönülden sevmek ve itaat etmekle mümkündür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir numunedir." (Ahzâb: 21)

İlâhî fütuhâtın, Rabbânî feyizlerin anahtarı onun elindedir. Semâvî anahtarla mânâların kapısını bize açan odur.
Hakk'ın ihsanları, ledünnî ilimlerin sırları onun elinden taksim edilir.
Peygamberlerin, meleklerin, velîlerin... mertebelerinin büyüklüğü o Nûr'dan istifade edilerek alınmıştır. Hepsi ona bağlıdır.
Bütün yaratıklarda bulunan kemâl sıfatları, onun en kemâle ermiş şahsiyetinde toplanmıştır.
Maddî mânevî bütün iyilik ve güzelliklere erişmeye, bütün müşküllerin çözümüne, her zorluğun kolaylığına yegâne vesiledir.
Hiç kimse, hiçbir nimete, rahmet ve merhamete nâil olamaz. Olursa ancak o Nûr'un eli ile olur, o Nûr'a tâbi olmakla olur. İster dünya, ister ahiret, ister zâhir, ister bâtın...
Onun yolundan başka bütün yollar kapalıdır.
Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

"Andolsun ki, Allah müminlere kendi içlerinden bir PEYGAMBER göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur." (Âl-i imran: 164)

Bu lütuf gerçekten lütufların en büyüklerinden birisidir. Onu göndermeseydi, emir ve nehiylerini bize duyurmasaydı, dalâlet çukurlarında kalırdık, hidayetten mahrum, ebedi bir azaba düçar olurduk. Allah-u Teâlâ'nın onu göndermesi insanlık âlemine en büyük lütuflarından birisidir. İman edenler kurtulacak, iman etmeyen kurtulamayacaktır.
Bu güzide peygamber, Allah-u Teâlâ'nın inanan bütün insanlara, beşeriyete en büyük nimetidir.
Sûrî ve mânevî, zâhiri ve bâtınî, ilmî ve amelî, dünyevî ve uhrevî... üstünlüklerin ve yüceliklerin hepsi onda toplanmıştır.
İnsan haysiyetini, şeref ve itibarını zedeleyecek maddî ve mânevî her türlü çirkinliklerden, ahlâkî kötülüklerden; kararan ruhları, taşlaşmış kalpleri küfrün ve şirkin bütün kirlerinden arındırıp temizlemiştir.
Ve kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
Onun ümmetinden! olmayanlar anlatılan devlete eremezler.
Ona tâbi olup yolunda bulunanlar, Allah-u Teâlâ'nın zâtî tecellisine kavuşurlar. İzinde ilerlemekle, bütün mertebelerin üstünde bulunan kulluk makamına ulaşırlar.
Eğer Allah-u Teâlâ onu göndermeseydi, Allah-u Teâlâ'nın Âyet-i kerime'lerini okuyup onlara açmasaydı, doğruyu eğriyi nereden bileceklerdi? Hidayete nereden ereceklerdi? Ve bununla hikmete erdiler, hakikati buldular, Hakk'a eriştiler.
Allah-u Teâlâ müminlere büyük bir lütufta bulunduğunu yemin ederek haber vermektedir. Hiç şüphe yok ki bu şerefe erenler de iman edenlerdir.

"Çünkü onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, kendilerini tertemiz yapıp arıtan, kitap ve hikmeti öğreten kendi içlerinden bir peygamber göndermiştir.
Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i imrân: 164)

İşte Allah-u Teâlâ bu nur sayesinde onları karanlıktan aydınlığa çıkardı. Hidayet nûruna kavuşturdu ve sapıklıktan kurtardı. Bundan büyük nimet ve lütuf olur mu? Allah-u Teâlâ insanların ebedî azaptan kurtulmasına, ebedî saâdete ermesine onu vasıta kıldı.

"Resul'üm! Andolsun ki, sana ağaç altında biât eden müminlerden Allah hoşnud olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, üzerlerine huzur ve güven indirmiş, onları yakın bir fetihle mükâfatlandırmıştır." (Fetih: 18)

O bir hidayet nurudur. Allah'a varan hedefe onun yolundan gidilir, hakikatin köprüsüdür. Allah-u Teâlâ onu, kullarının hidayete ulaşmalarına sebep kılmıştır.
Onu hafif gören kendi gibi gören hidayetten mahrumdur..!

Başkaları üzerinden giderek konuyu şahsileştirmeye kalkışma!,başkasının ne olduğunu, vasfını,yetkisini, makamını konuşmuyoruz, Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz budur,kabul edersin veya etmezssin ama budur!,bunu Hazreti Allah "budur" diyerek tüm Alemlere! İlan etmiştir,iman eden kurtulur,inkar eden helak olur..!
Vesselam..!!
 
Son düzenleme:

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,147
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Bilmediğini inkar etmen helakına vesile olur dikkat et!
Yukarda eklediğim Ayette Hazreti Allah "Nur'dur" buyuruyor, sen değildir diyorsun,
Sen kendidemisin!,
Delil ve kaynaklı(Ayet ve hadisle) görüşlerini savunacaksan buyur!,yoksa sukut et lütfen..!
fikriyin görüşüyün bizde zerre kadar ehemmiyeti yok,
Elbetde hidayet Allah'tan, Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz bir hidayet vasıtası ve vesilesidir..!
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, dünya saadeti, ahiret selametinin yegâne vesilesidir. Hidayet anahtarıdır. Cennet-i alâ'ya girmeye vasıta ve ebedi hayat kaynağıdır. İlâhi vuslat ona iman etmek, teslim olmak, gönülden sevmek ve itaat etmekle mümkündür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir numunedir." (Ahzâb: 21)

İlâhî fütuhâtın, Rabbânî feyizlerin anahtarı onun elindedir. Semâvî anahtarla mânâların kapısını bize açan odur.
Hakk'ın ihsanları, ledünnî ilimlerin sırları onun elinden taksim edilir.
Peygamberlerin, meleklerin, velîlerin... mertebelerinin büyüklüğü o Nûr'dan istifade edilerek alınmıştır. Hepsi ona bağlıdır.
Bütün yaratıklarda bulunan kemâl sıfatları, onun en kemâle ermiş şahsiyetinde toplanmıştır.
Maddî mânevî bütün iyilik ve güzelliklere erişmeye, bütün müşküllerin çözümüne, her zorluğun kolaylığına yegâne vesiledir.
Hiç kimse, hiçbir nimete, rahmet ve merhamete nâil olamaz. Olursa ancak o Nûr'un eli ile olur, o Nûr'a tâbi olmakla olur. İster dünya, ister ahiret, ister zâhir, ister bâtın...
Onun yolundan başka bütün yollar kapalıdır.
Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

"Andolsun ki, Allah müminlere kendi içlerinden bir PEYGAMBER göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur." (Âl-i imran: 164)

Bu lütuf gerçekten lütufların en büyüklerinden birisidir. Onu göndermeseydi, emir ve nehiylerini bize duyurmasaydı, dalâlet çukurlarında kalırdık, hidayetten mahrum, ebedi bir azaba düçar olurduk. Allah-u Teâlâ'nın onu göndermesi insanlık âlemine en büyük lütuflarından birisidir. İman edenler kurtulacak, iman etmeyen kurtulamayacaktır.
Bu güzide peygamber, Allah-u Teâlâ'nın inanan bütün insanlara, beşeriyete en büyük nimetidir.
Sûrî ve mânevî, zâhiri ve bâtınî, ilmî ve amelî, dünyevî ve uhrevî... üstünlüklerin ve yüceliklerin hepsi onda toplanmıştır.
İnsan haysiyetini, şeref ve itibarını zedeleyecek maddî ve mânevî her türlü çirkinliklerden, ahlâkî kötülüklerden; kararan ruhları, taşlaşmış kalpleri küfrün ve şirkin bütün kirlerinden arındırıp temizlemiştir.
Ve kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
Onun ümmetinden! olmayanlar anlatılan devlete eremezler.
Ona tâbi olup yolunda bulunanlar, Allah-u Teâlâ'nın zâtî tecellisine kavuşurlar. İzinde ilerlemekle, bütün mertebelerin üstünde bulunan kulluk makamına ulaşırlar.
Eğer Allah-u Teâlâ onu göndermeseydi, Allah-u Teâlâ'nın Âyet-i kerime'lerini okuyup onlara açmasaydı, doğruyu eğriyi nereden bileceklerdi? Hidayete nereden ereceklerdi? Ve bununla hikmete erdiler, hakikati buldular, Hakk'a eriştiler.
Allah-u Teâlâ müminlere büyük bir lütufta bulunduğunu yemin ederek haber vermektedir. Hiç şüphe yok ki bu şerefe erenler de iman edenlerdir.

"Çünkü onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, kendilerini tertemiz yapıp arıtan, kitap ve hikmeti öğreten kendi içlerinden bir peygamber göndermiştir.
Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i imrân: 164)

İşte Allah-u Teâlâ bu nur sayesinde onları karanlıktan aydınlığa çıkardı. Hidayet nûruna kavuşturdu ve sapıklıktan kurtardı. Bundan büyük nimet ve lütuf olur mu? Allah-u Teâlâ insanların ebedî azaptan kurtulmasına, ebedî saâdete ermesine onu vasıta kıldı.

"Resul'üm! Andolsun ki, sana ağaç altında biât eden müminlerden Allah hoşnud olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, üzerlerine huzur ve güven indirmiş, onları yakın bir fetihle mükâfatlandırmıştır." (Fetih: 18)

O bir hidayet nurudur. Allah'a varan hedefe onun yolundan gidilir, hakikatin köprüsüdür. Allah-u Teâlâ onu, kullarının hidayete ulaşmalarına sebep kılmıştır.
Onu hafif gören kendi gibi gören hidayetten mahrumdur..!

Başkaları üzerinden giderek konuyu şahsileştirmeye kalkışma!,başkasının ne olduğunu, vasfını,yetkisini, makamını konuşmuyoruz, Resullah Sallallahu aleyhi Vesselem efendimiz budur,kabul edersin veya etmezssin ama budur!,bunu Hazreti Allah "budur" diyerek tüm Alemlere! İlan etmiştir,iman eden kurtulur,inkar eden helak olur..!
Vesselam..!!
yol gösterme anlamında Nurdur tabi, kasdın buysa sorun yok elbette

Ama haşa;
Allah cc göklerin ve yerin Nurudur,
Muhammed sav de Nurdur;
Öyleyse Muhammed Allah'ın bir cüzü dür dersen hiristiyan teslisinden farkın kalmaz

ki daha önceki mesajından bunu anladım
ha yok yanlış anladın diyorsan da hakkını helal et

Arapça aynı kelime farklı anlamları olan bir dildir çok dilde olduğu gibi
Töz(samed)olan Nur ezeli ve ebedidir
Muhammed sav ve diğer nebilerin nuru ise mahluktur

Muhammed sav nur da diğer peygamberler zülümat değildir
Her peygamber kendi ümmetine bir hidayet nurudur
yani aydınlığa yol gösteren bir elçidir
Hatta bu anlamda her muttaki mümin, mürşit, şeyh birer nurdur

Sen peygamberi fazla yücelterek (ilahi sıfatlarla anma) iyilik yapamazsın.
Müminlerin canlarından evladır
ama Allah'ın sıfatlarından noksandır peygamberler;
Bu konuda peygamberimiz bizi uyarmıştır zaten
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,659
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
@Hakperest Göklerde ve yerde olanları en iyi bilen senin rabbindir. Doğrusu biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık ayeti ne diyor? hani hepsi aynıydı?

eğer sırf değişik bir şeyler söylemek adına böyle konuşuyorsan bilki konuştuğun sözlerde islam adına hayr yok. yok itikadın bu yöndeyse seni zaten sevmiyordum şimdi Allah için buğzediyorum. Bir müslüman yaratılanların en hayırlısının Efendimiz sav olduğuna nasıl inanmaz aklım hafsalam almıyor.
Makamı mahmud nedir? ahirette mahşer meydanında şefaat hakkı İbrahim as efendimizin midir? Yoksa Fahri Kainat muhammed mustafa sav'in mi? Hazreti ibrahim babamız ulaşabildiği milletlere peygamber kılınmış ise de MUHAMMED MUSTAFA sav. efendimiz alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Efendimizin peygamberliğiyle tüm alemler rahmete gark olmuştur ki bundan cibril-i emin bile hissesini almıştır var mı başka böyle bir örnek?
 
Üst