Iç Dökümü...

süeda

Asistan
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
424
Tepkime puanı
9
Puanları
0


...
Bir kez daha diyorum, bir defterin sonuna iyice yaklaşmışken. Şimdi bana sadece dönüp geriye bakmak kalmış. Öyle olmasaymış bu kadar kolay olmazmış bu içdökümü. Her şeyden vaz mı geçmişim? Kasvet mi sirayet etmiş içimin her yerine? Şimdi ben, ömrümün zulada ustura ağzı, bıçak sırtı yerinde. Yazı, çizi, bilim, düşünce. Ne yapsam yetmiyormuş. Ne hissetsem daha ilerisi ölüm, diyormuşum da ileri geçemiyormuşum.

Biliyormuşum ki ırmakların önünü kapayan bendler, suyun gücünü, boşaltılamayan sonsuz enerjiye dönüştürünce her şey eksik kalıyormuş ve hiçbir şey artık hiçbir şeye yaramıyormuş. Seyyare değilmişim artık, çarpacak gezegen aramıyormuşum. Göz kamaştırıcı ışıktan sonra gelen ebedi karanlığı biliyormuşum. Âdem’in sınırlı sayıdaki kelimeleriyle yazılmış bütün yazıları, kitapları ve dahi kendi yazdıklarımı, her zaman için kıyabildiklerimi bir son defa kıysam da diyormuşum. Hepsini yaksam da diyormuşum bir de ben yansam.

Bir ırmak olup da artık şu denize bir de ben kavuşsam. Başımı bir kaldırsam. Öyle bir gökyüzü görsem ki, lâcivert kadifesinde dolunaylar, hilâller, ışığı bir azalıp bir çoğalan yıldızlar, kayan ışık topları, parıltılı ve irili ufaklı gök cisimleri.... Hepsi muazzam bir nizam içre dönüyor olsalar. Bu dünyadan olmayan bu sessizlik içime işlese.

Bir de suya baksam ki nilüferler, nergisler, yıldızlar, kandiller, parıltılar, ateş topları suyun üzerinde.


alıntı


 
Üst