İbrahim Sadri Şiirleri

Kimya

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
2,328
Tepkime puanı
431
Puanları
83
on yedi yaşımsın


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
İlk şiirim, ilk kavgam ,
Yaşamı ilk farkedişimsin .
Sen benim onyedi yaşımsın...

Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan.
Cebinde iki gazoz parası
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan .
İki film bu akşam,
Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan.
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan:
'...Rüyadır gördüğün bütün düşler ,
Gözlerin aklımı perişan eyler ,
Aşk masalından şarkılar söyler ,
Beni hülyalara salan gözlerin ...'
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan ,
Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin...

Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Aynaya ilk bakışım ,
Babamla ilk kavgam,
Evden ilk kaçışımsın.
Serçeleri sevdimse senden,
Minibüslerde muavinlik ettiysem.
'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan,
Emirgan'da çay içtiysem,
Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem ,
Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın,
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem,
İçimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Okulu ilk asışım,
İlk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
Sen benim onyedi yaşımsın...


Mahallenin delikanlısı,
Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı,
Başında kavak yelleri.
Şarkılar mırıldanıyor.
'Zalimin zulmü varsa sevenin Allahı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan.
Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
Mahallenin delikanlısı,
Cebinde iki gazoz parası.
Yüreğinde garip bir pıtırtı
Alışmaya çalışıyor sana alışmaya.
Akşamları işportaya çıkıyor,
Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor.
Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
İlk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.


Sabahları eskici geçiyor kapıdan
Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında
Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi,
Herşey güzel oluyor.
Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor.
Anam koş kapa diyor muslukları,üç gündür akmayan sular geliyor.
Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın.
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,
İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Sen benim, sen benim, sen benimsin.
Sen benim herşeyimsin.
Hiçbirşeyimsin, hiçbirşeyimsin..

sair.gif
İBRAHİM SADRİ
 

Zinnur£yn

 s î
Katılım
2 Kas 2009
Mesajlar
920
Tepkime puanı
386
Puanları
0
Son zamanlarda favorilerimiz arasında... : )

EyvAllah karen_kimya ..
 

Kimya

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
2,328
Tepkime puanı
431
Puanları
83
bende çok severim şiirleri (hele ibrahim sadri) kalemi ve kelamı çok güzel
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
YÜZYÜZE

Her yüzün bir hikayesi vardır...
İçinden acılar yalnızlıklar
Kırılmalar hasretler geçen...
Hep hatırlanacak olan
Gizli bir tarih gibidir insan yüzleri.
Uykusuz bir gecenin
Sıkıntılı sabahını eleverir kimi zaman..
Kimi zaman yoksulluğun
Ağır sesini duyurur çökmüş avurtlarla..
Kimi zaman durgun bir nehir fotoğrafı gibidir
Mütevekkil ve onurlu..
Yüzler geçmişin aynasıdır bazen.
Buğday başağının
Çıplak güneşin
Bir yangının
Bir kederin
İşaretlerini eleverir sorgulayan gözlerle..
Bir türküyü bir bozlağı
Bir kırıkhavayı bir hoyratı
Eli böğründe kalmış
Bir taze gelinin yaşlı gözlerinden
Daha iyi kim söyleyebilir...
Gözler yüzün kapısıdır.
Kadere ve geleceğe ilişkin işaretlere
O kapıdan girilir.

Her yüzün bir bir hikayesi
Her hikayenin herşeyi gören gözleri vardır..

Yüzler çizgilidir.
Her çizgi
Ağır bir gönül yıkılmasının hesabını tutar.
Hesabı kabarık
Gönlü dolu olanların yüzlerinde
Kırış kırış çizgiler dolanır durur.
Belki bir çizgi
Suya verilmiş bir oğulun hatırasıdır.
Belki bir diğeri
Seferberliğin aynaya vuran suretidir.
Bir çizgi bir gece baskını
Bir çizgi bir gurbet fırtınası
Ya da bir mapusane mektubundan
Arta kalan yekundur..
En derin çizgiler
Karşılıksız ya da yarım kalmış sevdaların onurunadır..
Derin ve içerden..

İnsan yüzüyle gösterir sevincim..
Korkusunu yüzüyle gösterir..
Yüzüyle döner sırtım hesaplara..
Yüzüyle dik durur
Onurunu yüzünde taşır..

Her insanın bir yüzü vardır doğarken..
Sonra herbir yenilgide
Herbir kaybedişde
Yeni bir yüz arar kendine..
Çokyüzü olanlar
İlk yüzünü unutanlardır.
Yüzlerini unutanların
Geçmişleriyle bağı kopuktur.
Hergün yeniden başlarlar kazanmak için
Hep kaybederek...

Rakamların hesapların çizelgelerin
İstatistiklerin değerlendirmelerin
Toplamların kesirlerin yüzdelerin
Grafiklerin şemaların yüzü yoktur.
Yüzü olanın gönlü vardır.
Gönlün suretidir yüzü vuran gölge..
Rakamlar ve çizelgeler saklanabilir.
Ama acılar ama yalnızlıklar
Ama sevdalar yüzündedir insanın..
Bıçak yarasıdır
Bir gözyaşıdır
Kısılmış gözdür
Kanayan dudaktır.

İnsan yüzüyle savaşır.
Yanyana omuz omuza
Ve yüzyüze yaşar kazanmak için..
Bazen kaybederken de yüzleri açıktır.
Tertemiz bir alındır
Şerefiyle yitirenin kazandığı..
Beyaz kefenin içinde
Beyaz bir yüzle girer kara toprağın böğrüne..
İnsan kapıları ve sınavları yüzüyle geçebilir.

Her gurbetin her ayrılığın
Her hüznün ardından
Geriye kırık bir insan fotoğrafı kalır.
Bilinmez yokuşlar
Anlaşılmaz depremler oynar o zaman
O fotoğrafın kendine mahsus yüzünde..
Sanki birşeyler olacak
Sanki fotoğraflar ortalarından yırtılacak
Herkesin yüzü birbirine karışacaktır.
Sanki yağmur yağacak
Sanki toprak doyacak ve insan kurtulacaktır..
Ama biri birleştirir fotoğrafları..
Herkesin yüzü kendine aittir..
Ve kimsenin yüzü diğerine benzemez..
Her yüzün hikayesi de böyle değil mi?
Her insanın macerası
Kendi yüzünde yazılıdır.
Kimininki bir meneviştir
Kiminin bir kırlangıç fırtınası
Kimininki koca bir tarih..

Ya çocuk yüzleri..
Onlar masum bir dağ çağlayanı gibi
Hemen ağlayan
Hemen gülen
Karşılıksız seven
Her şeyini gösteren birer delildir..
İnsanlar yaşlanır ve yüzler eskir.
Geriye kalan bir hesaptır..
Sonra yüzler silinir
Herşey birbirinin aynı olur.
Orada korku yoktur...
 

!SMA!L

EFULİM EFULİM EFULİM
Katılım
19 Ağu 2009
Mesajlar
373
Tepkime puanı
117
Puanları
0
Burası Dünya... Ve Biz ÇOK Sıkıldık! :(

Burasi dünya ve biz artik çok sıkıldık
Alip basimizi sana gelmek istiyoruz
Sana gelmek orada kalmak istiyoruz
Çok unuttuk hatirlamak istiyoruz

Basimizin oksanmasini
gözyasimizin silinmesini
kolumuza girilmesini istiyoruz
Yagmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
Rüzgarin sesini, irmagin sesini
Daglarin dag. denizlerin deniz .
kadinlarin kadin .
çocuklarin çocuk .
Erkeklerin erkek .
ekmegin ekmek oldugu bir dünyayi yeniden isterken Seni istiyoruz aslinda
Bunu söyleyemiyoruz.



Her yer gece çok gece Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
Çok yenildik yetmez mi ?
Bir bankanin önünde,
bir koltugun altinda ,
bir ziyafetin ortasinda,
bir günahin tenhasinda,
Büyütüp durduk siyahi .
Gece gece gece.
Her yagmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne
Her yalani yüz seytan tasiyor olabilir mi?
Bilmiyoruz .
Çünkü Bilincimiz içerken binlerce yilin karmasik surubunu
Kameraya bakip kalabalik seyler söylemek ve gülümsemekle mesgulüz suan

Sonra oturup düsünecegiz bütün bu olanlari
Yusufu düsünecegiz .Yakupu
Musayi Isayi düsünecegiz .Nuhu ve öbürlerini
Ve Efendimizi Efendimizi :(


Kuyular! kuyular! kuyular kazdik!
Bir nefes üflemen için yeryüzü batakliginda sazdik
Kestik kendimizi deldik yaktik
Sonra sana degil dünyaya aktik
Dünya ki mescittir biz onu otel yapmisiz:(
Kalktik ki yenilmisiz degismisiz azmisiz
Bir sizi kalmis içimizde baska sey yok!
Bu sizidan yol bulup kapina dayanmisiz...

Bir çocuk oyuncagini alamamis
Bir kiz sevdigini saramamis
Bir anne yillardir kollari açik bekliyor oglunu
Bir adam paramparça bir çift göz için
Biri ekmek götürememis evine
Birisi ask Birimiz dünyayi kurtaracak
Birimiz yarini Birimizin akli tutusmus yaniyor
Birimiz bombos kalbine bakip birini aniyor
Birimiz ayriligin ilk günü gibi her aksam kaniyor
Birimiz kiyametin koptuguna inaniyor
Birimiz çekip gitmis yeryüzünden ellerini hala açik saniyor:(


Geldik iste bunlar ellerimiz
Açilmis bak bilirsin ne diye
Ki bilirsin biz bu ellerle neler isledik
Burasi dünya Su biziz Bunlar da ellerimiz
Öyle açik öyle acemi öyle bos!!!!
Öyle mahcup öyle dalgin öyle bos!! Öyle bos !!


Senin degil miyiz hepimiz
Senin degil mi her sey
Alirsin kime ne verirsin kime ne!
Ve bu açtigimiz eller senin degil mi
Senin degil miyiz hepimiz Rabbim
Bir yildiz bir agaç bir bugday tanesi kadar
Kimsesiziz kime gidelim???
Yaralarimiz var kime???
Sicak bir sey ariyoruz kime???
Merhamet istiyoruz kime???
Bagislanmak istiyoruz kime gidelim?
Sorumuz ve cevabimiz sen degil misin?
Yorgunuz kaybetmisiz ,dalginiz, kirginiz ,küsmüsüz
Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim
Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk sana geldik

Ne getirdin deme bize!!!
senden baska neyimiz varsa o bizim yokumuzdur !!!.

Geldik iste bunlar ellerimiz
Bunlarda ellerimizin büyük boslugu
Bes duygum harab alti yönüm harab
On parmagimda on aci Ya Rab.
Denize dalan bir testi nasil tahammül etsin suya
Firlattin beni dünyaya Yeniden al kucagina
çagir beni yeniden
Bu saman çöpünü kasirgada birakma
Elveda.gif


Büyük bir kapinin önünde bir karinca vurmus kapiyi bekliyor
Kapi açilacak yoksa niye var?
Rahmet!!!. örtecek günahi
Geride kalacak gazabin adimlari
Duyulacak büyük bahçenin o büyük sarkilari
Sunulan sarabi çekinmeden içecegiz
Görüneceksin durmadan kendimizden geçecegiz
Görüneceksin her seyimizle sana göçecegiz

Basimiz yerde.
Açtik elimizi sevgilinle birlikte​

Bize bak !çekip çikalim uçurumlardan
Bize bak!. çikalim dünyanin bütün kulluklarindan
Parçansak al bizi bir daha ayirma evinde uyuyalim
Yabanciysak dost ol bize senden ayrilmayalim
Elimiz açik basimiz ve ruhumuz secdede durmus bekliyoruz
Sevdiklerin askina sevenlerin askina!!
InŞirah!! inŞirah!! inŞirah!!

Ayetin degil miyiz senin? Ya Allah (celle celalühü)



(İbrahim SADRİ)​
 

_Nihade_

Gafleti eyLe Heba
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
2,061
Tepkime puanı
581
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ankara
Basimiz yerde.
Açtik elimizi sevgilinle birlikte

Sevdiklerin askina sevenlerin askina!!
InŞirah!! inŞirah!! inŞirah!!


Allah razı olsun ihvanım...
 

ziruh

Kıdemli Üye
Katılım
22 Kas 2007
Mesajlar
5,245
Tepkime puanı
1,279
Puanları
0
çok güzeldi ablacım

Allah razı olsun...
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Unut

ummanua5.jpg


Unut
Yağmur tanesini
Unut
Saçların rengini, gözlerin karasını
Unut
Şarkıları
Sarı defter yapraklarını
Baktığın aynaların arkasını, unut
Unut
Kahverengi fotoğrafları
Adresleri unut
Rüzgarı
Rüzgar değince ağlatan saçlarını
Unut
Sil bütün isimleri
Yak resimleri
Olmasınları olmayacakları olmadıları unut


Bak yoksun
Yokluğunu unut
Bak gitmişin
Gitmelerini unut
Varsın keşke desin bir ses içinden
Keşkelerini unut oysalarını unut
Gözlerini unut
Bu şehri unut


Gözlerinin bu şehrin en güzel yeri olduğunu unut..
Kor gibiyken içimde
Kendin gidip
beni burda kor gibilerini unut


Unut
Unuttuğunu
Islak incir tanelerini
Zeytinin rengini
Ekmeğin buğusunu
Sen mi geldinleri unut
Unut işte
Unutmak en iyisi
Unut iyisi mi
Hep ellerin sıcaktı ya
En sıcak ellerindi
Elin elime değdiğini unut
Unut
Yıldız yıldız
İstanbul istanbul
Akşam akşam
Yavaş yavaş
Şarkı şarkı
Nasıl diyorlarsa, nereye koyarsın böyle bir aşkı
Öyle unut
Hiçbir yere koyamadığım bu aşkı


İbrahim sadri
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
BİR ŞEY SÖYLE



Bir şey söyle!

Denizler tutuşturulduğunda,

Dağlar yürütüldüğünde,

Bir şey söyle...

Yıldızlar, semadan bir bir

döküldüğünde üstümüze,

Bir şey söyle...

Ben seni, unuturum..

Söyle..

Yer başka, gök başka olduğunda,

Sallanıp çalkalandığında

uçsuz bucaksız sema,

Hani biz;

ateşin etrafını sarmış,

pervaneler gibi olduğumuzda,

Bir şey söyle...

Unuturum ben seni, söyle!

Kalplerde gizlenenler, ortaya döküldüğü zaman

Gök yarıldığı zaman,

Ne oluyor bu yere, dediği zaman insan..

Ve kalakaldığında yüzkarası

şiirlerim,

Ve sensiz bir zaman,

ve ayaklarımızın altından toprak kayıp

Dümdüz eğildiği zaman,

Bir şey söyle!...

Defterler açıldığında,

gökyüzü sıyrılıp alındığında,

Cehennem tutuşturulduğunda,

cennet yaklaştırıldığında....


i.sadri
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Güzel, güzel, güzel... de
Arkadaşlar katkı yaparken bir öncekileri okumuyormusunuz? Aynı şiirden bir kaç tane var.
Ben günün birinde vaktim olursa Sadri' yi kendi açımdan değişimlerini yazacağım.

Yine de diyorum ki;

AHH.NEREDE O ESKİ ŞİİRLERİ ?...
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
Yağmur Sonrası

yagmur10uw8_1255612207.jpg

Yağmur Sonrası



Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir
İçinde ben.
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden
Giderken sen...
Tüyleri ıslak kuşlar su içiyorlar çeşmelerden
Kimsenin umrunda değiliz,
Ne aşk
Ne ben.
Bir şey olmamış,bir yerinden vurulmamış gibidir şehir.
Her gidiş niye birbirine benzer.
Arabaların camlarını siler tinerci çocuklar
Bir sigara parasına ömrümü anlatırım
Belki onlar dinler
Çekip gidişin hangi şarkıya benzer
Bulup çıkarırız karanlıkta bir şehrin içinden
Çocuklarla beraber
Neden kimsenin umrunda değiliz
Neden
Ne aşk
Ne ben
Islık çalmayı bilseydim
Birazda kahretmeyi
Hayır aç değilim diyebilmeyi
Canım istemiyorlarla çekip gitmeyi
Denizi seyretmeyi kıyıdan
Martılardan dilek tutmayı becerebilseydim
Belki kolay olurdu sensizlik
Belki benide alırdı koynuna hasretin derin boşluğu.
Yapabilseydim,kapıyı ardından ben kapayabilseydim
Camlara vurabilseydim öfkesini sensizliğin
Kırıp dökebilseydim senin gibi
Birde ayrılığı sevseydim olurdu sanki.
Şu sein gidişin biraz üzmeliydi yağmur
sonrası bu şehri
Elimi tutmalıydı beyoğlu
Koluma girmeliydi üsküdar
Geçer demeliydi bakinin kahvesi
Sinema afişleri gönlümü almalıydı
Göz kırpmalıydı fatihin ana caddesi
En azından kadıköy biraz ağlamalıydı
Olur demeliydi galata
Samatya yanımda yürümeliydi tren raylarıyla
Saçlarımı okşamalıydı kasımpaşa
Aşk böyledir demeliydi bakırköy mesela
Yüzüme rüzgarını sürmeliydi eyüp sultan
Eminönü oturmaya gelmeliydi bütün kuşlarıyla
Tophane demli bir çay söylemeliydi en kırılgan anımda.
Yağmur sonraı bu şehri kolkola
geçmeliydim bütün arkadaşlarla
Bir şiir yazabilmek için kocaman yalnızlığa
Bunun için isterdim bu şehri yanımda
Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir
İçinde ben
Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden

Giderken sen...


İ. Sadri
 

AynAlı

Kıdemli Üye
Katılım
16 May 2007
Mesajlar
8,728
Tepkime puanı
1,378
Puanları
0
[video]http://video.mynet.com/daisy_anqel/Yagmur-Sonrasi/426893/[/video]
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Bizimde yaşadığımız hayattır kardeşim

Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gibi sevmekteyiz, sevilecek şeyleri
Mesela
Bir kırçiçeğini
Çimeni toprağı börtü böceği
Kurban bayramlarında kınalı koçları
Başları eloyası işlemeli yemeni ile kapalı
Bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı
Pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları

Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Günün birinde resmi kayıtlara
Evraklara sicillere ve dosyalara geçtiyse de adımız
Fotoğrafımızın üstüne bir mühür basıldıysa da
Bir önden bir yandan göründüysek de sabıka
Kayıtlarında
Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gibi sevmekteyiz, sevilecek şeyleri

Nezarethaneleri bildiğimiz kadar
Koğuş raconlarını bildiğimiz kadar
İflah etmez mapusane türküleri söylediğimiz kadar
Güzel şeyleri de biliriz kardeşim

Bir yetimin başını okşamayı
Yolda kalmışa kapımızı açmayı
Sıcak tarhana çorbası kaşıklamayı
Ve gece yarısı ansızın sıkılan üç kurşunu
Bağrımızda karşılamayı

Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Ve her ne kadar sabah namazı vaktinde
İnatla çalınırsa da kapımız
Bir mintan bir picama altı
Apar topar götürülürsek de
Bilinmez bir yere
Üç damla yaş dökerse de
İki yaşındaki oğlum
Orda öyle aniden büyürse de
Göğsüne vurursa da yumruklarını anam
Ve babam bu da gelir bu da geçer evlat
Üzülme derse de
Komşular seyre durursa da
Kapı önlerinde
Ne yapmış derse de biri
Kim bilir ne yapmıştır
Derse diğeri ötekine
Yapmıştır ulan yapmıştır
Delikanlı değil mi yapmıştır
Diye bağırırsa da biri
Yine bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermekteyiz
Yani her insan gibi
Sevmekteyiz sevilecek şeyleri

Kalbim ağrıyorsa da kardeşim
Gönlüm bulanıyorsa da
Tedirginsem kuşkuluysam
Kalın kitapların yazdığına bakarsan
Acaip suçluysam
Havada hıyanet kokusu
Dışarıda pis bir sıcak
Duvarlarda yazılar
Kalbimizde acılar varsa da
Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim

Mektubun geldi bugün haziran
Kimselere göstermediğin ak saçlarının kıvrımlarından
Haberin geldi
İki damla gözyaşın sarı kağıtta
Çok bakarsın yağmur yağan da
Islak ve buğulu camların ardından bilirim
Bilirim, acı
Nasıl da topak olur oturur adam yüreğine
Ne var yani işte
İyiyim diyorum ya
İnan olsun iyiyim anne
İnsan gerçekten iyi oluyor, iyiyim dedikçe
Bak üzülme
Yazıyorum bir daha
N’olur üzülme
Üzülmüyor analar
Oğulları üzülme dedikçe

Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
Biz de soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gibi sevmekteyiz, sevilecek şeyleri
Mesela
Bir kırçiçeğini
Çimeni toprağı börtü böceği
Kurban bayramlarında kınalı koçları
Başları eloyası işlemeli yemeni ile kapalı
Bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı
Pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları..

İbrahim Sadri
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Vur bitsin

Orada masanın üstünde bir resim,
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da
Saçlarımızın üzerinde martılar,
Gözlerimizde acemi bir aşk
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköy’de ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse,
Islatan her tarafımızı
Orada masanın üstünde bir resim,
Yak bitsin
Orada kapının arkasında bir yazı,
Seviyoruz yazmışız birlikte,
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde,
Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse,
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere,
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam,
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada kapının arkasında bir yazı
Sil bitsin.
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle,
Bir masalmış bir yalanmış gibi korkmuşuz,
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışın filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz,
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Kır bitsin.
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda,
Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın,
Ve saçların hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların.
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın,
İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Git bitsin.
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne,
Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde,
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek,
Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu
Mısır çarşısını, Eminönü’nün balık ekmeğini
Beyoğlu’nun sinema salonlarını birlikte beklediğimiz 28 numarayı,
Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay,
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Kov bitsin.
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Babadan kalma,
Hani bir bayramda saydırmışız havaya,
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma,
Kuşlar havalanmış bütün kuşları İstanbul’un,
Giderken galiba bir beni birde bunu unutmuşun
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek,
Vur bitsin


İbrahim sadri
 

Hamra_

Profesör
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
950
Tepkime puanı
229
Puanları
0
Bu akşam kardeşimin tavsiyesi ile okudum ve çok beğendim...



BİR YASTIKTA


Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Yemeği yapmış olmak
İçinde özlemin, içinde hasretin ve bir daha bırakıp gitmeyişin
Yarım ekmeğin yetmesidir bize
Bir küçük yoğurt alman gelirken, belki biraz meyve
Telli duvaklı ilk soframızın üstüne
Senin gelişini koymak önce
Çorbayı nasıl sevdiğini daha bilmemek
Daha bilmemek, birlikte bir kahve içer miyiz yemek bitince
Pencerelerde tutuklu kalmak
Sen gelirsin, belki misafir de gelir,
Karşılıklı oturup konuşmak ordan burdan
Her zaman baktığın gibi kaçamak bakman gözlerime
Tanıştırayım, eşim demen
Yüzümün al al olması,
martıların uçuşması saçlarımda
Hatırla
Benimle evlenir misin derken, bir şey olması İstanbul’a
Bir yerlerden denizin gelip omzumuza konması,
Bir kader çiçeğinin yavaşça aramıza sokulması,
Eğer istersen gelirken yanında hiçbir şey olmaması
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Yaz gelince kavun kokusu nasıl yayılırsa her yere
Yaz gelince üstten iki düğmesini nasıl açarsan gömleğinin
Yaz gelince denize karpuz kabuğu nasıl düşerse
Akşam sen gelince öyle yaz gelmesi gözlerime
Nasılsın bu akşama
İyiyim diyebilmek, sadece
Sadece senin yanında iyi olmak
Ne olacaksa senin yanında,
Ne gelecekse seninle birlikte korkmamak
Duvara bir çiviyi doğru dürüst çakamamana gizlice gülerken,
Değme ustalara değişmemek seni
Hiçbir pahaya alıp satmamak
Telli duvak
Yıllar sonra
Sararmış birkaç fotoğrafta nikâh masasını anmak
Bak bu Hayri Amca
Bak Nermin Yenge
Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Bir yastıkta…​
 

z£LaL

Börtecine
Katılım
12 Eki 2009
Mesajlar
3,828
Tepkime puanı
561
Puanları
0
Konum
izmit/istanbul
Aşk 29 Harftir

Darmadağındır, aşk.
Hesaba, endazeye, tartıya, ölçüye gelmez.
En büyük sermayesi bildiği gibi olması, en vurucu yanı
canının çektiği gibi vâr olmasıdır.
Nasılsa öyledir.
Nasıl geliyorsa öyle yapandır.
Yağmur sonrası, karanlıkta bir şehirden giderken sen,
taksilerin teybinden çıkan Orhan Gencebay kadar içinden
geldiği gibi olmaktır.
Islak tüyleriyle güvercinlerin su birikintilerinden su içmesi
kadar gözü karalık, yangın yeri sonrası kadar meçhul
olandır.
Aşk, her gidişin, her terk edişin neden birbirine bu kadar
benzediğinin anlaşılamamasıdır.
Araba camlarını silen tinerci çocuklara, üç kuruş otuz paraya
ömrünü anlatıp da, İstanbul'un karanlık dehlizlerinde bir
bilinmeze yelken açmaktır.
Aşk, çekip gidişlerin hangi şarkıya benzediğini, Suat Sayın'ın
''Beni hülyalara salan gözlerin''i hangi çekip gidişe yazdığının
sırrına ermektir.
Aslında tek başına ve sadece ermektir belki de.
Aşk, bütün evliyaların gizlediği, bütün abdalların izlediği,
bütün dervişlerin içlerinden geldiği gibi devrana dönmesinin
dokunulmazlığıdır.
Aşk, şifasızlık kırıp dökemezlik, yenilmişlik ve kaybetmenin
kuvvetidir.
Aşk, sinema afişleri,
Aşk, Bâki'nin kahvesi,
Aşk ,Üsküdar,
Aşk, simit çay ve Sezen Aksu şarkılarıyla Kızkulesi'nden
insanın içindeki tanınmaz keşmekeşe merhaba demektir.
Bu yüzden aşk solaktır, sakardır.
Bu yüzden Neşet Ertaş başka bir adamdır.
Soğuk havalarda çay içilen küçük tabureler üstünde,
köşe başı kasaba kahvehanelerinde içinden şehzadeler,
mor cübbeli dervişler geçen hikâyelerin
tam ortasında yerini alandır.
Aşk,''mühür gözlü''dür.
Sakınılandır, kıskanılandır, gizli gizlidir.
Aşk, insanın en iyi kendine yanlış yapma yeteneğidir.
Sür git umutların nihayetsizliğinde koca bir ömrün hesabını
''Aşk imiş her ne var ise âlemde''ye taşımaktır.
Bakınca aynaların kanaması dönünce âlemin yok olması,
sorunca Nesimi'nin darağacında tenden sıyrılmasıdır.
Aşk, insana en yakışandır.
Aşk füsus ya da hayatın kimseler bilmez yanlarıdır.
Kanar ya bazen derininde bir yer insanın, cam kırığıdır.
batar ya hatıraların, bir an, bir kıyı, bir deniz sesi, bir
med cezirdir.
Tren istasyonlarında, kır kahvelerinde, hayatın bütün
bekleme salonlarında üstüne konuşulandır.
Cesaretse en çok İsa'ya yakışan, sabırsa Eyyub'a yazılan,
merhametse Muhammed'e inendir.
Aşk mü'mindir. Aşk münkirdir.
Aşk önce''lâ'' önce ''yok''la başlayandır. Aşk, sadece ona
yönelmektir.
Denizler tutuşturulduğunda, dağlar yürütüldüğünde,
yıldızlar semadan bir-bir döküldüğünde, herkesin, her şeyi,
her şeyin herkesi unuttuğu günde, unutmamaktır.
Aşk zordur.
Zahmetlidir.
Dağı delen Ferhat'a direnip, delinmemektir.
Aşk, dağınıklıksa en çok Cemal Safi, en güzel Ümit Yaşar,
en pervasız Orhan Veli, en zamansız Turgut Uyar'dır.
Saçlarını rüzgârlara verdiğinde, Harem iskelesinin önünde,
elinde katlanmış bir günlük gazeteyle, 1977 Sonbaharı’nda
üşümeye aldırmamaktır.
Aşk aslında tek başına aldırmamaktır zaten...
O yüzden darmadağın, o yüzden bildiği gibi, o yüzden bir
günü bir gününe denk olmayandır.

İbrahim SADRİ
 

Rosasepia

Ordinaryus
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
2,427
Tepkime puanı
787
Puanları
0
Konum
Seyyâh-ı âlem
Yanlızlık Kımıldar

0fotooo.jpg



Yolculuk yap en iyisi bu…
Unutmak için…
Aydınlığı kapat yola çık siyaha doğru
Uzun çayırların beş çaylarının bi anlamı yok
Bizim gibiler için…
Kımıldadı içinde değil mi?
Ustura gibi keskin ağzı yalnızlığın…
Kımıldar…
Her gün ahın tenhasında pişman bir mola vereceksin
Yavaşça eğil eğ kendine doğru başını
Hiç bir ceza yalnızlık kadar kırıcı değil
Yetişemedin işte…
Ardından ağladığın bütün Veysel Karanilerde elde delilsin
Sahi kimsin neyin nesisin ki konuşuyorum seni
Korkma ayrılığın cebinde bıraktım ben sesimi
Yolculuk yap şaşkın biri ol ayrıl kalabalıktan
Onlar çoklar çünkü ama bak bütün büyük kitaplar
Övgüyle bahsediyorlar azınlıktan
Şükret ki buda senin payın
Peygamberin beslendiği yalnızlıktan
Bahar dallarını bıraktı ebabiller sicinlerini
Tırtıl ömrünü verdi bir yaprağa gün döndü güz indi
Bütün denizlerin kurudu içinde değil mi, ağzın dilin gibi
İsanın son akşamında dur gitme diyemedi mi kalbindeki havar
Susunca seni susuyorum
Konuşunca edep ölüyor kelimelerimde
Sana bakınca yeşeriyor ihtiyar yanlarım
Şaşırıyorum sen bişey söyleyince
Solumda sağımda her hesabı yazan iki güzel katip ağlıyor
Ve ıslanıyor defter yapraklarım
Böylece bazıları okunmaz oluyor günahlarımın
Korktun değil mi mahcup olmaktan
Korkak insan dökülünce ortaya pişmanlıklarından
Hadi hoşçakal biraz uyu yum gözlerini
Hesapların açılması için daha vakit var
Kımıldadı içinde değil ustura gibi keskin ağzı yalnızlığın
Kımıldar… Kımıldar…




 
Üst