Hz. Muhammedin 17 kişilik hazin cenaze namazı ?

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
bu adamı çaplı biri sanardım
gezide böyle olmadığını ispatladı
komistlerden aferin alma gayretini amaç edinmiş zavallı bir aferin delisi
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,879
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
Doğrular doğrular kimde bu doğrular neye göre kime göre biz ne yapalım şimçik
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Bircok konuda haklı, ancak taraflı bi duruşu olduğunu düşünüyorum.
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
İnsanların ne dediğine bakmaktansa nasıl ve kim olduğunu konuşup duranlarda bir hayır yoktur.

Adam geziciymiş(böyle avâmi bir sıfat olur mu?! Oluyor işte!), bilmem neciymş, akp karşıtıymış, 28 şubatta refahlıyken çark yapmış(yok öyle bir çark mark).

Sana ne? senin akpnin muhammed aleyhisselam mı lideri? Senin gezi cemel olayı mı?

Dindarlar! siyasete girmeyiniz, benzerlik ilişkileri kurarken yeterince saçmalıyorsunuz.

Sözlerinizin kötü bir yerlere varacağından, sizi yanlış bir yola götüreceğinden endişe edilir...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
bu adamın evvelinde, müslüman olması gerekiyor..... suratından ne olduğu hemen anlaşılıyor.....

aklıma, Abdullah bin selam hazretlerinin, Efendimiz aleyhisselama, " Ya Rasulallah , sen sorduğum sorulara cevap vermeseydin bile, Senin Peygamber olduğun yüzünden anlaşılıyor zaten" buyurması geldi....
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
bu adamın evvelinde, müslüman olması gerekiyor..... suratından ne olduğu hemen anlaşılıyor.....

aklıma, Abdullah bin selam hazretlerinin, Efendimiz aleyhisselama, " Ya Rasulallah , sen sorduğum sorulara cevap vermeseydin bile, Senin Peygamber olduğun yüzünden anlaşılıyor zaten" buyurması geldi....

Adam zaten müslüman Abdallah, aa evet sizin onayiniz gerekiyordu :)
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Adam zaten müslüman Abdallah, aa evet sizin onayiniz gerekiyordu :)

Verda hanımabla, size islamın bir kaidesini hatırlatayım.....

amel bölünme olabilir, lakin, itikadda bölünme olmaz,

yani,

Müslüman olmak için, İnanılması zorunlu olan bütün herşeye iman edilmesi yani inanılması gerekir,

amma İslamdan çıkmak için, bütün hepsini inkar etmeye gerek yok, İslamın bir hükmünü inkar, kişiyi İslamdan çıkartır.


bu kişide bunlar oldukça mevcut....
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Peki islamda olmayan şeylere inanmanin hükmü nedir hiç düşündünüz mu?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
bir mezhepte kural şudur, Helal olmayan herşey haramdır,,,, diğer mezhepte ise kural şöyledir,,,, Haram olmayan herşey helaldir... diye..

imdi, bundan sonra, Verda hanım abla, örnek verirseniz, biliyorsak cevaplarız, bilmiyorsak sorar öğrenir cevaplarız....
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
:yn:

Uygunsuz mesajlar silindi uslubunuza dikkat edin!
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
birincisi sorunlu sayılabilirdi ama diğerlerini de "kesin sorunlu!" diye silmiş olmalısınız ya neyse!
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Sual: Peygamber efendimizin vefatı nasıl oldu, bir vasiyette bulundu mu?
CEVAP
Resulullah efendimizin, hicretin onbirinci yılı, Safer ayının yirmi yedinci günü, mübarek başı ağrımaya başladı. Kendisinden sonra, Ebu Bekri Sıddıkın halife seçilmesi için, vasiyet yazdıracağını bildirip kalem getirilmesini emir buyurdu. Hazret-i Abdurrahman emirlerini yapmaya giderken (Sonra getirirsin, şimdi dursun!) buyurdu ve mescid-i âlem minbere çıkıp Eshabına nasihat verdi ve helalleşti. Sonra, Ebu Bekri Sıddıkın üstünlüğünü, kıymetini, kendisinden çok hoşnut olduğunu bildirdi. Birkaç gün sonra hastalık arttı. Ensar-ı kiram, çok üzüldü.

Hazret-i Abbas’ın oğlu Fadl ile Hazret-i Ali bu hâli Resulullah efendimize haber verdi. Merhamet buyurarak, sıkıntıya katlanıp ve bu ikisinin koltuğuna girip tekrar mescid-i şerife gelip minbere çıktı. Ensara dönüp buyurdu ki:

(Ey Eshabım! Benim ölümümü düşünüp telaş ediyorsunuz. Hiçbir peygamber, ümmeti arasında sonsuz kaldı mı ki, ben de sizin aranızda sonsuz kalayım? Biliniz ki, ben Rabbime kavuşacağım. Size nasihatim olsun ki, Muhacirin büyüklerine saygı gösterin!)

Sonra, (Ey Muhacirler! Size de vasiyetim şudur ki, ensara iyilik edin! Onlar size iyilik etti. Evlerinde barındırdı. Geçinmeleri sıkıntılı olduğu halde, sizi kendilerinden üstün tuttular. Mallarına sizi ortak ettiler. Her kim, Ensar üzerine hakim olur ise, onları gözetsin, kusur edenleri olursa affetsin. Allahü teâlâ, bir kulunu dünyada kalmak ile, Rabbine kavuşmak arasında serbest bıraktı. O kul, Rabbine kavuşmak istedi) buyurdu.

Ebu Bekri Sıddık, bu sözün ne demek olduğunu anlayıp, canımız sana feda olsun ya Resulallah! diyerek ağladı. Resul-i ekrem ona, sabır ve katlanmak lazım geldiğini emretti. Mübarek gözlerinden yaş akıyordu. (Ey Eshabım! Din-i İslam yolunda sıdk ve ihlas ile malını feda eden Ebu Bekir’den çok razıyım. Ahiret yolunda arkadaş edinmek elde olsaydı, onu seçerdim) buyurdu. Yine lütuf ederek söze başlayıp buyurdu ki:

(Ey muhacirler ve ey Ensar! Vakti belli olan bir şeye kavuşmak için acele etmenin faydası yoktur. Allahü teâlâ, hiçbir kulu için acele etmez. Bir kimse Allahü teâlânın kaza ve kaderini değiştirmeye, iradesinden üstün olmaya kalkışırsa, onu kahr ve perişan eder. Allahü teâlâya hile etmek, Onu aldatmak isteyenin işleri bozulup, kendi aldanır. Cennete girmek, bana kavuşmak isteyen, boş yere konuşmasın.

Ey Müslümanlar! Kâfir olmak, günah işlemek, nimetin değişmesine, rızkın azalmasına sebep olur. Eğer insanlar, Allahü teâlânın emirlerine itaat ederse, hükümet başkanları, amirleri, valileri onlara merhamet ve şefkat eder. Fısk, fücur, taşkınlık yapar, günah işlerlerse, merhametli başkanlara kavuşamazlar.

Benim hayatım, sizin için hayırlı olduğu gibi, ölümüm de hayırlıdır ve rahmettir. Eğer birini haksız yere dövmüşsem veya birine fena bir söz söylemiş isem, bana aynı şeyi yaparak hakkını alsın, birinizden haksız bir şey almışsam, geri istesin helalleşelim. Çünkü, dünya cezası, ahiret cezasından pek hafiftir. Buna katlanmak daha kolaydır.)

Resulullahın ölüm hastalığı
Hastalık zamanında, ezan okundukça, mescid-i şerife çıkar ve imam olup, cemaat ile namaz kılardı. Vefatına üç gün kala, hastalığı ağırlaştı. Artık mescide çıkamadığından (Ebu Bekre söyleyin Eshabıma namaz kıldırsın) buyurdu. Ebu Bekri Sıddık, Resulullahın hayatında müslümanlara imam olarak, 17 vakit namaz kıldırdı. Cenaze işlerini Hazret-i Ali’nin yapmasını emir buyurdu. Resulullahın hastalığı ağırlaştı. Pazartesi günü Eshab-ı kiram, mescid-i şerifte saf saf olup Ebu Bekri Sıddıkın arkasında sabah namazını kılarlar iken, Fahr-i âlem mescide geldi. Kendi de Hazret-i Ebu Bekir’e uyup, arkasında namaz kıldı.

O gün öğleden önce, Cebrail aleyhisselam, Azrail aleyhisselamla birlikte kapıya gelip içeri girdi. Azrail aleyhisselamın girmek için izin beklediğini söyledi. Resulullah efendimiz izin verdi. Azrail aleyhisselam içeri girip selam verdi. Allahü teâlânın emrini bildirdi. Resul-i ekrem, Hazret-i Cebrail’in yüzüne baktı. O da, (Ya Resulallah! Mele-i ala sizi bekliyor) dedi. Bunun üzerine (Ya Azrail! Gel, vazifeni yap) buyurdu. O da, mübarek ruhunu alıp, ala-yı illiyyine ulaştırdı.

Resul-i ekremde mevt alametleri görünce, Ümm-i Eymen hazretleri, oğlu Üsame’ye haber gönderdi. Üsame ve Ömer Faruk ve Ebu Ubeyde bu acı haberi alınca, ordudan ayrılıp, Mescid-i Nebeviye geldiler.

Hazret-i Âişe ve diğer hatunlar, ağlayınca, mescid-i şerifteki Eshab-ı kiram şaşırdı. Ne olduklarını anlayamadılar. Beyinlerinden vurulmuşa döndüler. Hazret-i Osman’ın dili tutuldu. Hazret-i Ebu Bekir, o anda evinde idi. Koşarak geldi. Hemen, hücre-i saadete girdi. Fahr-i âlemin yüzünü açtı, mübarek yüzü ve her yeri latif, nazif olarak, nur gibi parlıyordu. (Mematın da, hayatın gibi ne güzel ya Resulallah!) diyerek, öptü. Çok ağladı. Mescide geldi. Şaşırmış olan Eshab-ı kirama nasihat verip, ortalığı düzene koydu. Resulullah vefat edince, Eshab-ı kiramın hepsi bu derin üzüntü ile ne yapacağını şaşırdı. Üzerlerine çöken acıdan, dehşetten, kiminin dili tutuldu kimisi yerinden kalkamaz, sokağa çıkamaz oldu.

Hazret-i Ali de, ayrılık ateşinden ne yapacağını şaşırmıştı. Hazret-i Ömer şaşkınlıktan eline kılıç alıp, (Kim Resulullah öldü derse, boynunu vururum) diyerek sokak sokak dolaşmıştı. Kötü niyetli olan münafıklar bu kargaşalıktan istifadeye kalkmıştı.

Bu karışık hâli gören Ebu Bekri Sıddık mescide gidip, minbere çıkarak, (Ey Resulullahın Eshabı! Biz Allahü teâlâya kulluk ediyoruz. O hep diridir. Hiç ölmez. Hiçbir zaman yok olmaz. Zümer suresinin(Ey sevgili Peygamberim! Bir gün gelecek, sen elbette öleceksin. Onlar da elbette ölecektir) mealindeki otuzuncu âyetini okudu. Allahü teâlânın haber verdiği gibi, Resulullah efendimiz vefat etmiştir) dedi. Böyle tesirli sözlerle nasihat etti.

Eshab-ı kiramın şaşkınlıkları gidip, akılları başlarına geldi. Hatta Hazret-i Ömer, bu âyet-i kerimeyi işitince (Bu âyet, öyle hatırımdan çıkmıştı ki, yeni nazil oldu sandım) buyurmuştur.

Hazret-i Ebu Bekir, münafıkların bir fesat çıkarmak üzere olduklarını, bir münafığı halife seçmek için toplandıklarını sezerek, cenaze işlerini Hazret-i Ali’ye bırakıp, halife seçmeyi görüşen Eshab-ı kiramın yanlarına gitti. Görüşme sonunda, oradakilerin hepsi, Hazret-i Ebu Bekri halife seçti. Resulullahın vefatının ikinci günü, Hazret-i Ali de mescide gelerek Hazret-i Ebu Bekir’e biat eyledi. Hazret-i Ebu Bekir, sözbirliği ile halife yapıldı.

Hazret-i Ebu Bekir, halife seçilince, ertesi günü, mescide gelip, minbere çıkıp buyurdu ki:

Ey müslümanlar! Sizin üzerinize vali ve emir oldum. Halbuki, sizin en iyiniz değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardım edin. Kötü iş yaparsam, bana doğru yolu gösterin! Doğruluk emanettir. Yalancılık hıyanettir. Sizin zayıfınız, bence çok kıymetlidir. Onun hakkını kurtarırım. Kuvvetine güvenen ise, bence zayıftır. Çünkü, ondan, başkasının hakkını alırım. Hiçbiriniz cihadı terk etmesin, cihadı terk edenler zelil olur. Ben Allah’a ve Resulüne asi olur, doğru yoldan saparsam, sizin de bana itaat etmeniz gerekmez. Kalkın, namaz kılalım! Allahü teâlâ hepinize iyilik versin! (H.S. Vesikaları)

Resulullah'ın cenaze namazı
Sual:
S. Ebediyye’de (Eshab-ı kiram, bölük bölük gelip, imamsız olarak, Resulullah'ın cenaze namazını kıldılar. Namaz, gece yarısına kadar devam etti. Gece yarısı, kabr-i şerife koydular)deniyor. Niye cemaatle kılınmadı?
CEVAP
Piyasada bu konuda verilen yanlış cevaplar iki türlüdür:
1- (Resulullah hayatında olduğu gibi, ölümünden sonra da, herkesin imamı olduğu için, O'nun cenaze namazında kimse imam olmadı, herkes namazını münferit olarak eda etti) diyenler var. Bu yanlıştır. Çünkü hayatında bile, hasta olunca imamlık yapmamış, imamlığa Hazret-i Ebu Bekir’i geçirmiş ve onun arkasında namaz kılmıştır. Cenaze namazını da, Hazret-i Ebu Bekir veya başka bir zat kıldırabilirdi.

2- (Halife olmadığı için cemaatle kılınmamıştır) diyenlerin görüşleri de iki yönden yanlıştır: Birincisi, cenaze namazının cemaatle kılınması için halife olması gerekmez. İkincisi, Resulullah efendimiz defnedilmeden önce, ümmet başsız kalmasın diye âcilen Hazret-i Ebu Bekir halife seçilmişti. Yani halife vardı. Şiîler, Resulullah defnedilmeden önce hemen halife seçilmesini tenkit ediyorlar.(Hazret-i Ali gasil işleriyle uğraşırken hemen halife seçtiler) diyorlar. Hâlbuki Müslümanların başsız kalmaması için acele etmek gerekirdi ve Eshab-ı kiramın tamamı da öyle yaptı. İcma olan bir işi suçlamak yanlıştır. Hazret-i Ali de gelip hemen biat etti.

Görüldüğü gibi hem halife vardır, hem de cenaze namazının cemaatle kılınması için halifeye ihtiyaç yoktur. Bugün dünyada halife yoktur diye, cenaze namazlarının münferiden kılınması gerekmez.

İşin doğrusu şudur: Hazret-i Ebu Bekir, halife seçildikten sonra, Resulullah efendimizin vasiyetine uyarak, münferit olarak onun cenaze namazını kıldı. Arkasından Hazret-i Ömer ve daha sonra diğer Eshab-ı kiram kıldı. Namaz gece yarısına kadar devam etti.

 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Demek oluyorki yukarda videoda konuşan kimse;Yalancı,iftiracı,edebsiz,münafık çukur ve çamur adamın birisi.Konuştuğu şeyler bir müslümanın söyleyeceği sözler değildir,vesselam
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
A. Bayındır bile İ. Eliaçık'ı tekfir ediyor. Artık anlayın durumu...

 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Adam boş iş demiş fena mı demiş?! Bence bir fenalık yok!

Ayrıca adam tekfir etmiyor, öfke patlaması, müslüman olması lazım tevbe etmesi lazım şeklinde dışarıya taşıyor..

Bu tekfir değil. sahabiler bugün gelim müslüman olalım (tazeleyelim falan değil direkt "hadi iman edelim") derlerdi. bunun kullanılış içeriği illa ki tekfir değil. ölye olsaydı bile güzel bir söylemeceyle kıvırmak fikrimce akıllı mümin bir insanın işidir.

Kim neyi anlayacakmış artık?!
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sahabelerin gelin musluman olalim demeleri ile bu durum ayni degil, kiyasin yanlis.

Allah islah etsin diyelim ama İhsan amcamiz iflah ve islah olacak gibi gorunmuyor.
 
Üst