Hz. Muaviye'ye Düşman Olan Seyyide Hz. Ali Buyurdu

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İnşallah azabı çetin olur.
Bu ifadeleriniz uygun olmasa gerektir.Sevmemek,buğuz etmek,bunlar tevilli sözlerdir.Yani tevil edilir.Fakat Ahireti için böyle söylemek hem hakkınız değil.Hemde şeran uygun değil.O zaman Hazreti Hamza efendimizi Şehid eden Hazreti Vahşi Radıyallahüanh'e Mesela bir çok savaşta müşrik ordularının komutanı iken bir çok Sahebeyi Kiram efendilerimizin şehid edilmesine sebeb olan Halid bin Velid Hazretleerine Radıyallahüanh haşa böyle dermisin.Yani sonuç olarak biz bu işten çok üzgünüz.Yezid'inde bu işte mesuliyeti olduğu için kızgınız,dargınız birazda hissimizle buğzumuz kinimiz var.Ama Ahiret için böylesöylemek hakkımızda olmasa gerek.Onların af edilmeleri,bizlerin af edilmesinden(Yezid'in) daha çok ümid edilir.Çünkü Ordusuyla bir çok Ashabı Kiram savaşa katılmıştır.Hem tabiindendir.Vel hasılı bu söz sizin kaleminize hiç hoş düşmemiş.Neyse... siz bilirsiniz.


Yezid’e gelince, o saadetten uzaktır; Ashabtan dahi değildir. Saadet sahasından uzak olan bir kimse için söylenecek hiç bir söz yoktur. Onun yaptığı iş, öyle bir iştir ki: Firenk kafirleri dahi yapmaz. Ehli Sünnet alimlerinden bazıları: Ona lanetten kendini tutmuştur; ama bu tutuş, ondan ve yaptığı işten hoşnud oluşu anlatmaz. Yaptığından rücu edip tevbe etme ihtimalinden ötürüdür. (Mektubat-ı Rabbani, 54. Mektup)

Ve, bu münkir, hizlanda (Rahmet-i İlahiyeden mahrum ve yardımsız) ve hüsrandaki (kaybetmiş) Yezid’in arkadaşıdır. Amma, buna lanet etmekten, ihtiyaten durulmuştur. (Mektubat-ı Rabbani, 266. Mektup)

Elbette, Yezid'e rahmet okuyup Allah onu bağışlasın diyecek değiliz. Bu mümkün değil. Azabı çetin olsun derken; hesabı mahkemesi çetin olsun. Sıkıntısı artsın. Yoksa elbette bir kimse kesin Cehennemliktir diyemeyiz. İmanlı gitti mi, gitmedi mi? Tevbe etti mi, etmedi mi? Ettiyse tevbesi kabul oldu mu? Olmadı mı? Biz bilemeyiz. Allah Teala, ona azab mı eder onu affeder mi? Ya da Resulullah efendimiz ona şefaat eder mi? Bilmediğimiz bir konuda kesin şöyle olur diyemediğimiz için dilimizi tutuyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir. İmam Rabbani Hz.leri ise Yezid'e çok ağır söylemektedir. Onun kelamı, Yezid aleyhinde ciddi bir şehadettir. Bunu da yabana atmamak gerek.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Merak ediyorum,şu cehennemden kurtarmaya aklamaya çalıştığınız Yezid cehenneme gitmeyecekse kim gidecek?
Hz. Zeyneb'in Yezid'e Muhteşem Hitabı

23286.jpg


Bağlanmış ve zincire vurulmuş halimizle huzurunda bizi el pençe divan durdurmakla bizi zavallı tutsaklar durumuna düşürdüğüne ya da bu yolla bizim üstümüzde egemnlik kurduğuna mı inanıyorsun?


"Her şeyi bilen, her şeyi yaratan Allah'ın adıyla… Allah'ın selamı Resullerin güvencesi olan dedemin üzerinden eksik olmasın.

Allah aynen şöyle diyor: “Allah'ın ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden dolayı kötü bir azapla cezalandıracağız.” (E'nam: 157)


Ey Yezid!

Bizi aç ve sefil bıraktığına, bizim varlığımızı tehlikeye soktuğuna mı inanıyorsun gerçekten? Bağlanmış ve zincire vurulmuş halimizle huzurunda bizi el pençe divan durdurmakla bizi zavallı tutsaklar durumuna düşürdüğüne ya da bu yolla bizim üstümüzde egemnlik kurduğuna mı inanıyorsun?

Allah katında bizim itibarımızı yitirdiğimizi, gözden düştüğümüzü, buna karşılık sizin de yüceldiğinizi, şereflendirildiğinizi mi düşünüyorsun? Sizin dış görünüşteki başarınızın yüce şerefinizden ya da üstün konumunuzdan ileri geldiğini mi sanıyorsun? Kibirli ve basiretsiz kılığına bakmadan buna mı dikmişsin gözünü? Dünya âlemi elde ettiğine, bütün cihan üstünde nüfuz sahibi olduğuna mı inanmaya başladın yoksa? Dalavere işlerinizin düzlüğe çıktığını ve kendini ülkenin efendisi, devletin de yöneticisi olduğunu mu sanıyorsun?

Bekle, bekle… Cahilin cühelanın aklını çeliyorsun. Allah'ın 'inkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz sürenin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye süre veriyoruz Küçültücü azab onlaradır' (Âl-i İmran: 178) diyen buyruğunu nasıl da unutursun?

Ey Âzâd edilmiş kölelerin zürriyetinden olan!…

Sizin kadınlarınız perdelerin arkasında saklanacak da, Resûlullah'ın kızları, onlar hep tutsak edilecek ve pazar pazar, kapı kapı dolaştırılıp halka teşhir edilecek öyle mi? Bu mu sizin adaletiniz? Bizim hicaplarımızı açtırmakla Resûlullah'ın Ehl-i Beyt'inin masumiyetini gerçekten ayaklar altına düşürdün.

Senin kaprislerin yüzünden kent kent dolaştırıldık. Dağlarda yaşayanların, yol kıyılarında, Pınar başlarında çadır açanlarıyla varlıklısıyla, yoksuluyla, şereflisiyle, ********iyle, yaşlısıyla genciyle herkes, binbir çeşit insan, uzak demeden, yakın demeden bizi seyretti.

Eli iş tutan bir erkeğimiz yok ki yardıma gelsin, bir yakınımız yok ki imdada yetişsin.

Yezid!…

Bu yaptıklarında Allah'a karşı kibirlilik davası güttüğünü en kesin biçimde kanıtladın. O'nun Rasulü'nü tanımamak. Kutsal Kitab'ın ilkelerini ve Allah'ın Resul'üne indirdiği öğretiyi reddetmek… Ama bunlar ne diye garip karşılanacakmış ve ne diye şaşırtacakmış?

Kutlu bir soydan gelen ve Resûlullah'ın mübarek kurultayında terbiye gören ilk İslâm şehidlerinin (Örneğin Hz. Hamza'nın) ciğerlerini dişleriyle yiyenlerin soyundan gelen birisi değil misin sen? Senin ataların değil midir ordular hazırlayıp da bizzat Resûlullah'ın kendisine kılıç çekenler? Böylesi adamların torunlarının zulümde, hilede ihanette, fitneye ve fesada yol açmakta, Allah'a ve O'nun Resûlü'ne karşı girişilen her hareketin başını çekmekte Araplar içerisinde şöhret bulmaları oldukça doğaldır. Şunu bil ki senin bu âdi, bu iğrenç, bu pis hareketlerin, sizin ruhunuza işlemiş olan inançsızlığınızın tâ Bedir Savaşı'ndan beridir kalbinizde alev alev yanan intikam hırsının dışa vurmasından başka bir şey değildir.

Bize karşı kin, garez ve intikam beslersin, Resûlullah'ın Ehl-i Beyt'ine karşı olan düşmanlığını açıkça ilan etmekten de çekinmezsin. Sen Resulullah'ı hiçe sayarsın ve damlara çıkıp göğsünü gere gere, övünerek haykırırsın, dersin ki, “Bana Yezid derler, Resûlullah'ın oğlunun katili ve kasabı benim. Aile bireylerini tutsak eden benim.” Sen yaparsın bunu; sence bunun kötü bir yanı yoktur asla… Senin bu şeytanî başarını ataların görebilseydiler, atılırlardı hemen ve 'Aferin sana Yezid. Bileğine kuvvet, intikamımızı iyi aldın' diyerek sana cesaret verirlerdi.

Yezid!

Şu meclisin huzurunda zevkten dört köşe olarak ve ağzın kulaklarına değerek, elinde asayla Ebu Abdullah el-Hüseyiri'in dişlerine vuruyorsun. O dişlerin, o dudakların Resülullah'ın öpüp sevdiği dişler ve dudaklar olduğunu biliyor musun bari? Yemin ederim ki güzellikte Gençliğin Efendisi'ni, Resülullah'ın ve Ali'nin oğlunu, Abdulmuttalib sülalesinin nur saçan tek ışığını söndürmekle bizi derin bir eleme boğdun.

Yezid!

Otur da kendini dinle bir an. Son derece menfur ve dehşet verici olan şu işlerini şöyle bir gözlerinin önünden geçirmen bile kollarının bileklerinden kesilmesini candan istemene ya da anandan doğduğuna pişman olmana yetecektir, çünkü düşünürsen bir an, Allah'ın sana karşı gazaplandığını ve Resülullah'ın sana düşman kesildiğini kavrarsın.

Ey yüce Allah'ım!… Hakkımızı bize geri ver. Bize zulmedenlerden intikamımızı al ve kanımıza girenlerin, yeminlerini bozanların, bütün erkeklerimizi kılıçtan geçirenlerin ve masumiyetimizi kirletenlerin başlarına gazap yağdır.

Ey Yezid!

Sen ancak sizin o sulanmış kuş beyinlerinizin düşünebileceği bir şey işledin. Ama unutma ki, bu suçu işlemekle kendi derinizi dilmiş, kendi etinizi parça parça etmiş oldun. Gerçekten çok kısa bir zaman sonra bu büyük günahınla birlikte, varisinin kanları henüz ellerinden silinmemiş olarak Resülullah'ın huzurunda bulacaksın kendini. Onların şereflerine ve manevî makamlarına karşı işlediğin suçlar da cabası. Bütün Peygamber sülalesinin bir araya toplanacağı ve onların düşmanlarına hüküm biçileceği bir zamandır bu zaman.

Yezid!

Bu vahşi azgınlığın günahı üstüne, bu katliam üstüne cümbüş yapma. Canlarım hak yolda sebil edenlerin, Allah'ın şanı uğrunda kurban olanların öldüğünü sanmayasın sakın. Hayır, onlar diridirler. Allah'tan gıdalarını aktadırlar. Onlar, yaratıcıları tarafından kendilerine bağışlanan yüce şehadetin kutsallığıyla mest olmuşlardır.

Senin defterini dürmek için yalnızca Allah yeterlidir; davacınsa Resülullah olacaktır; ve sana karşı bizim yardımcımız, koruyucumuz da Cebrail olacaktır. Seni devlete başkan yapanlar ve Müslümanların sırtına zorba saltanatını yükletenler çok geçmeden görecekler başlarına nelerin geldiğini. Mezalimin meyvesi ancak nefrettir ve her taşkınlığın ardında bir acı yatar, içinizden hanginiz fark edebilirsiniz, kimin azıttığını, kimin sapıttığını?

Ey Yezid!…

Konuşmam sırasında bütün kötülüklerini sayıp döktüm, gelecekte seni nelerin beklediğini tüm berraklığıyla ortaya sererek yaptıklarına lanet okudum. Müslümanları facialarla bunaltıp onların gönlünde onulmaz yaralar açtığından dolayı bir anlık pişmanlık duyacağını ummak boşunadır. Bunu düşünmek bir hayalden ibarettir; çünkü sen kalpleri katılaşmış; fıtrattan kokuşmuş, tipleri bozulmuş olanların ve varlıkları hem Allah'ın hem de Resulünün gözünde hiç bir değer taşımayanların takınmadansın. Senin gibilerin kalbine şeytan yuva yapmıştır da murdar yumurtalarını hep oraya yığıp durmaktadır. Gerçekten de senin karakterin Şeytanın en çirkin eserlerindendir.

Resullerin torunlarının ve Resullerin varislerinin ve ihlâslı insanların, alçak kölelerin ve hainlerin ve münkirlerin torunları tarafından kılıçtan geçirildiğini gördükçe, bunların ellerinin onların kanıyla boyandığını gördükçe, doğrusu insanın küçük dilini yutası geliyor.

Onların kutsal ve pak bedenlerinin oklarla delik deşik edilişlerini, ateş gibi kumların üzerine seriliverişlerini, linç edilmiş halleriyle oracıkta kabirsiz ve gömülmemiş olarak terk edilişlerini düşünmek ne kadar zor geliyor insana…

Yezid!

Bu aşikâr kepazelikleri hala savunacak kadar körsün. Unutma ki, Duruşma Günü'nde bu kepazeliklerin cezasını mutlaka çekeceksin. Allah, kullarına asla zulmetmez, biz ancak O'na dayanmaktayız. O'na inanmaktayız. Bizi korumaya Allah tek basma yetecektir; tek sığmağımız O'dur bizim, bütün umudumuz O nadir.

Gerçek çehreni saklamak istediğin için istediğin kadar hileye başvur. Kitabını bize indiren Allah üzerine yemin ederim ki, siz bizim sahip olduğumuz şeref ve mertebeye asla ulaşamayacaksınız. Ne bize bırakılan mirası ortadan kaldırmaya, bizim ışığımızı söndürmeye gücün yetecek, ne de bize karşı giriştiğin iğrenç ve alçakça hareketlerinle kendi hesabınıza kaydettiğiniz rezaletleri silip yok etmeye gücün yetecektir.”

Konuşmasının burasında susar Zeyneb… Meclistekiler de, Yezid ve çevresinde bulunanlar, sanki kafalarında kuş oturmuşçasına hareket etmeksizin susuyorlardı. Meclis'te oturanlardan birisi, yaşlı bir adam, Yezid'in hala, elindeki değnekle Hz. Hüseyin'in kanlı başıyla ve dişleriyle oynadığını görünce bağırdı:

“Yezid, Allah'tan kork, senin bu ağaçla vurduğun yeri ben defalarca Hz. Peygamberin koklayıp öptüğünü gördüm. Öteki Dünyada O'nun şefaatçisi Hz. Peygamber olacak. Senin ki de İbn-i Ziyad, bunu bil.”

Canı iyice sıkılmış olan Yezid adamlarına bu adamı Meclis'ten atmalarını buyurdu. Zeyneb'in konuşmalarına bozulmuştu Yezid. Çevredeki havanın değiştiğini de hissediyordu. O sırada Ali İbn-i Hüseyin'i zincirlere vurulmuş halde içeriye getirdiler. Ali haykırdı:

“Eğer Allah'ın Resulü beni böyle zincirlere vurulmuş görseydi, hemen serbest bırakılmamı isterdi.”

Yezid, aklı hâlâ Zeyneb'in konuştuklarına takılı cevapladı:

“Doğru söylüyorsun.”

Ve Eli ibn-i Hüseyin'in zincirlerinin çıkarılmasını emretti. O'nu yanına çağırdı, sonra;

“Ey Hüseyin'in oğlu!

Görüyorsun ki, baban ailelerimiz arasındaki bağı iyice kopardı ve bana ait hakları tanımamakta direndi. Benim hükümetime karşı savaş açtı ve bunun için de Allah O'na gördüğün sonu hazırladı.”

Ali İbn-i Hüseyin de:

“Biz hükmü yerde ve gökte câri olan ilâhî kazadan başka bir şey görmedik.”

Yezid:

“Sen, Allah tarafından öldürülenin oğlusun” diyerek, tıpkı Ibn-i Ziyâd gibi suçunu Allah'ın iradesine yıkmak istedi. Ali İbn-i Hüseyin yine karşı çıktı ve dedi ki:

“Ben, senin tarafından zulümle öldürülenin oğluyum.”

Yezid bir an ne diyeceğini şaşırdıysa da, Ali İbn-i Hüseyin'in yanında susarak etrafındakilere küçük düşmek istemediği için aklına gelen bir Ayet-i Kerime ile karşılık vermek istedi hemen:

“De ki: Allah'ım, hükümranlık Senin içindir. Dilediğine verirsin hükümranlığını ve dilediğinden alırsın.” (Kur'an-ı Kerîm)


Ancak hemen susmak zorunda kaldı Yezid… Çünkü içeriden kadınların ağlayışları, feryatları geliyor, bunlar gittikçe yükselerek kulakları tırmalıyordu. Toplantının fazla uzaması mümkün değildi.

Zaferim ve üstünlüğünü kutlamak için etrafına topladığı adamları nasıl dağıtacağını bilemedi Yezid. Ezici askerî başarısı olarak göstermek istediği olay gittikçe kendi aleyhine dönüşmekteydi.

Halk vicdan azabı duyuyor, Hz. Hüseyin'in başına gelenlerden dolayı kendilerini sorumlu tutuyor ve bu olayın baş müsebbibi olarak gördükleri Yezid'e karşı bir tavır almaya doğru gidiyordu.

Muaviye'nin yakınmalarından, o günlerde gerek Küfe, gerek Şam ve öteki şehirlerde Hz. Hüseyin'in başına gelenlere ağlamayanın kalmadığı söylenir nitekim. Üç gün sürdürülür bu yas.

Yezid, olayın geniş boyutlara ulaşmasının önüne geçmek ister ve esirler kervanını Medine'ye göndermek için harekete geçer. Bu sırada Yezid'in duygularının nasıl olduğunu kestirmek zor.

Ancak Yezid'in esirler kafilesi yola çıkmadan önce Ali îbn-i Hüseyin'e, söylediği şu sözler dikkate değer:

“Allah Mercane'nin oğluna lanet etsin. Allah'a yemin ederim ki babanın karşısında ben olsaydım, her ne isteseydi verirdim O'na ve bütün gücümle ölümü O'ndan uzaklaştırmaya çalışırdım.

Keşke çocuklarımın bazıları ölseydiler bunun için… Ama bil ki bunların hepsi Allah'ın istekleri doğrultusunda olmuştur.” Ve ekler Yezid; “Benden her ne istersen, çekinmeden isteyebilirsin.”

Ne isteyebilirdi Ali îbn-i Hüseyin? Babasının, kardeşlerinin, yakınlarının geri gelmesi mümkün müydü? O isteyeceklerini ancak Allah'tan isteyebilir ve bunun için dua ederek Allah yolunda çalışarak ferahlayabilirdi artık.

Dünyevi herhangi bir dilek kandıramazdı çocuk ruhunun açlığını, susuzluğunu. Yezid de bunu biliyordu ya, karşısında gittikçe büyüyecek bir muhalefet cephesine şimdiden dostça yaklaşmak mı istiyordu, kim bilir?

Sözleri bir bakıma pişmanlığını ifade ediyordu ama, halkın büyüyen öfkesi karşısında bir uzlaşma sağlama umudu da olabilirdi onu böylesine konuşturan.

Esirler kafilesi Medine'ye doğru yol alırken, Yezid evine yollanıyor ve kulaklarında Zeyneb'in sözleri çınlıyordu hala… Bu sözler, etrafını çeviren dalkavukların ona yaptığı tüm işleri haklı gösteren riyakârlıklarından öte bir gerçeği yansıtıyordu.

Artık Yezid de anlıyordu sonuna değin dilediğince ve ölçüsüz davranmasının mümkün olamayacağını.

Şam'da, Yezid'in camide düzenlediği toplantıda Kerbelâ cephesinin ikinci mücadelesi başarıyla sona ermişti. Yezid'in gönlüne kuşku düşmüş, bu kuşku O'nu, dilediğince davranma hususunda tedirgin etmiş, esirler kafilesi,

Zeyneb ile Ali başkanlığında yeni bir yolculuğa, yeni mücadelelere doğru yola çıkmıştı. Bir başlangıçtı Kerbelâ ve son bulmayacaktı yankıları…
 
K

Kaçak

Guest
Ha gayret Yezidi de aklayacagız ....
Kırgın ve kızgınsınız yani ...
Allah muhabbetinizi artırsın ne diyim ...
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Yezid’e gelince, o saadetten uzaktır; Ashabtan dahi değildir. Saadet sahasından uzak olan bir kimse için söylenecek hiç bir söz yoktur. Onun yaptığı iş, öyle bir iştir ki: Firenk kafirleri dahi yapmaz. Ehli Sünnet alimlerinden bazıları: Ona lanetten kendini tutmuştur; ama bu tutuş, ondan ve yaptığı işten hoşnud oluşu anlatmaz. Yaptığından rücu edip tevbe etme ihtimalinden ötürüdür. (Mektubat-ı Rabbani, 54. Mektup)

Ve, bu münkir, hizlanda (Rahmet-i İlahiyeden mahrum ve yardımsız) ve hüsrandaki (kaybetmiş) Yezid’in arkadaşıdır. Amma, buna lanet etmekten, ihtiyaten durulmuştur. (Mektubat-ı Rabbani, 266. Mektup)

Elbette, Yezid'e rahmet okuyup Allah onu bağışlasın diyecek değiliz. Bu mümkün değil. Azabı çetin olsun derken; hesabı mahkemesi çetin olsun. Sıkıntısı artsın. Yoksa elbette bir kimse kesin Cehennemliktir diyemeyiz. İmanlı gitti mi, gitmedi mi? Tevbe etti mi, etmedi mi? Ettiyse tevbesi kabul oldu mu? Olmadı mı? Biz bilemeyiz. Allah Teala, ona azab mı eder onu affeder mi? Ya da Resulullah efendimiz ona şefaat eder mi? Bilmediğimiz bir konuda kesin şöyle olur diyemediğimiz için dilimizi tutuyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir. İmam Rabbani Hz.leri ise Yezid'e çok ağır söylemektedir. Onun kelamı, Yezid aleyhinde ciddi bir şehadettir. Bunu da yabana atmamak gerek.

Bu mesajdan aklamak gibi bir sonuç çıkarmadınız değil m?

Bu konuda her zaman söylüyorum yine söyleyeceğim, bizler için en hayrlısı dilimizi tutmaktır.
 
K

Kaçak

Guest
Abi gözünü seveyim neyine dilimizi tutucaz ...
3,5 sene iktidarda kalan biri için , söyleyebilecegimiz ik işey var ...
Bir Kerbala iki Harra olayları ...
Dilini nasıl tutuyorsun söyle formulunude ...
Düşünelim az biraz ...
 

SeNoL

MUEYABYA
Katılım
16 Kas 2006
Mesajlar
4,867
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Kocaeli
Yukarıda Hirahos abinin dediği gibi elbette ona rahmet okuyacak değiliz. Son nefesini nasıl verdi, Allah ve resulü ona nasıl davranacak bilemiyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir.

Yezis hakkında bir nebze fikir yürütülebilir ancak Hz. Muaviye konusunda kesinlikle susmayı tercih ederim.
 

HENGAMe

Yeni
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
1,386
Tepkime puanı
268
Puanları
0
Yaş
41
yezid ve muaviyeyei birde üstadın dilinden ,risaleinur külliyatı onbeşindi mektupdan dinleyin derim....

derinlemesine bir islam tarihi , hakikatin ince noktalarını öğrenmek isterseniz ve erinmesseniz okuyun,

anlamını bilmediğiniz kelimeleri çift tıklayın..
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=762

diğer bir mesele..

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3600&a=yezid

ama yinede diyorki üstad,sizin lanet okumanız elinize birşey geçirmez biz işimize bakalım...
 
K

Kaçak

Guest
Maksad ona buna sövüpte , oh maşallah aferim bana moduna girmek değil ..
Onlar bir ümmetti geldi ve geçti ...
Maksad bunlardan bize ne var ....
Bundan bin yıl sonra dünyanın ömrü olursa , torunlarımız Kerbelayı tek başına anlatmayacaklar ...
Kerbela silsileleri diye bir konuları olacak belkide ...
Yıl 2000 lerin başı , 1,5 milyar müslüman nufusuna sahip dünya , 6 milyon İsrailin 2 milyon savunmasız müslümanın katletmesine sessiz kaldı ...
İmam Ahmet Yasin , felçli ve yaşlı bir adam oldugu halde , İsraile karşı kıyama durdu ...
Birileride gönlümüz senle ama kılınçlarımız senle olamaz Ya Ahmet Yasin dedi ...
Diye anlatacaklar ...
Hasılı ne birileri bizim duamızla , lanetimizle , övgümüzle , sövgümüzle ne cennetten cehenneme, ne cehennemden cennete nakil edilecekler ...
Onlar yaptılar ettiler ve hesap gününü bekliyorlar ...
İsimlerde muhim degildir ...
Biz Kerbelayı , Sıffını ,Cemeli nasıl okuyacagız ?
Harra olaylarını nasıl okuycaz ?
Okuyamazsak şayet , bir yandan Kerbelaya agıt yakarken , bir yandan bugun Kerbalada sessiz kalan çogunlugun misyonunu üstlendigimizi farketmeyiz ...
Ve Kerbaleya sessiz kalanların , belayı başlarından savuşturamadıklarını , akabinde Harra zulmune maruz kaldıklarını göremeyiz ...
Sıffınde , Cemelde sanki melekler savaşmışta , ortada kimse suçlu degil , ölen de 30 bin melek , nasıl olsa sorumlulukları yok , bizede burdan ders yok mantıgıyla yaklaşırsak ...
Hz Alinin haricilere karşı savaştıgını , haricilerin namaz kılmaktan alınlarının nasır tutdugunu , böyle insanlardan teşekkül 12 bin insanın kılınctan gecirildigini okuyamazsak ...
Bugunki hareket ve eylemlerimiz nasıl yönlenir ?
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Yukarıda Hirahos abinin dediği gibi elbette ona rahmet okuyacak değiliz. Son nefesini nasıl verdi, Allah ve resulü ona nasıl davranacak bilemiyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir.

Yezis hakkında bir nebze fikir yürütülebilir ancak Hz. Muaviye konusunda kesinlikle susmayı tercih ederim.

Muhtemelen son nefesini de nasıl yaşadıysa öyle vermiştir.Biz bir yorum yapamayız.Biz yaşarken yaptığı şeyleri lanetliyoruz.
Ancak size katılmadığım çok önemli bir sözünüz var.O da "hüküm Allah ve Resulune aittir " sözünüz.Oysa hüküm sadece Allaha aittir.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
bizler islam'la müslümanları birlikte değerlendirdiğimizde hep yanılmışızdır
yani bir müslüman yanlış yaptı demek sanki islamın suçuymuş gibi görünür
olayın içeriği çokta ilgilendirmiyor beni geçerken uğradım bir selam verelim dedik hepsi o kadar
hangi dönem olursa olsun hepten kabul yada toptan kabul bizim kafa yapısına ters düşer
Peygamberimizin vefatından sonra olaylar karışıktır yada karıştırılmıştır
her mezhep yada görüş kendine malzeme yapmak için kullanmıştır kulllanacaktır
ortada bir hatta birden çok yanlış var ama bu yanlışlar kime doğru olur beni ilgilendiren burası
birileri yanlış yapmıştır arkadaşlar hemde peygamberin terbiyesinden geçmiş insanlar
beşer şaşar demişler evet insandır hata yapmaya meyillidir meyilliyiz
bu yapılan hatalar islamdan değil beşeriyetimizden kaynaklanan şeylerdir
ALLAH her şeyi biliyor ve her kes yaptığınında yapmadığınında hesabını verecek
bu tür konular arı kovanına çomak sokmaya benzer ve ben arıları sevmem alerjim vardır
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Yezid’e gelince, o saadetten uzaktır; Ashabtan dahi değildir. Saadet sahasından uzak olan bir kimse için söylenecek hiç bir söz yoktur. Onun yaptığı iş, öyle bir iştir ki: Firenk kafirleri dahi yapmaz. Ehli Sünnet alimlerinden bazıları: Ona lanetten kendini tutmuştur; ama bu tutuş, ondan ve yaptığı işten hoşnud oluşu anlatmaz. Yaptığından rücu edip tevbe etme ihtimalinden ötürüdür. (Mektubat-ı Rabbani, 54. Mektup)

Ve, bu münkir, hizlanda (Rahmet-i İlahiyeden mahrum ve yardımsız) ve hüsrandaki (kaybetmiş) Yezid’in arkadaşıdır. Amma, buna lanet etmekten, ihtiyaten durulmuştur. (Mektubat-ı Rabbani, 266. Mektup)

Elbette, Yezid'e rahmet okuyup Allah onu bağışlasın diyecek değiliz. Bu mümkün değil. Azabı çetin olsun derken; hesabı mahkemesi çetin olsun. Sıkıntısı artsın. Yoksa elbette bir kimse kesin Cehennemliktir diyemeyiz. İmanlı gitti mi, gitmedi mi? Tevbe etti mi, etmedi mi? Ettiyse tevbesi kabul oldu mu? Olmadı mı? Biz bilemeyiz. Allah Teala, ona azab mı eder onu affeder mi? Ya da Resulullah efendimiz ona şefaat eder mi? Bilmediğimiz bir konuda kesin şöyle olur diyemediğimiz için dilimizi tutuyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir. İmam Rabbani Hz.leri ise Yezid'e çok ağır söylemektedir. Onun kelamı, Yezid aleyhinde ciddi bir şehadettir. Bunu da yabana atmamak gerek.
Yoksa elbette bir kimse kesin Cehennemliktir diyemeyiz. İmanlı gitti mi, gitmedi mi? Tevbe etti mi, etmedi mi? Ettiyse tevbesi kabul oldu mu? Olmadı mı? Biz bilemeyiz. Allah Teala, ona azab mı eder onu affeder mi? Ya da Resulullah efendimiz ona şefaat eder mi? Bilmediğimiz bir konuda kesin şöyle olur diyemediğimiz için dilimizi tutuyoruz. Hüküm ferman Allah ve Resulüne aittir.
Bizde bunu demek istemiştik.
 

SeTTaR

Profesör
Katılım
1 Eyl 2009
Mesajlar
1,148
Tepkime puanı
135
Puanları
63
Konum
Biryerlerde
İnşallah azabı çetin olur.
Bu ifadeleriniz uygun olmasa gerektir.Sevmemek,buğuz etmek,bunlar tevilli sözlerdir.Yani tevil edilir.Fakat Ahireti için böyle söylemek hem hakkınız değil.Hemde şeran uygun değil.O zaman Hazreti Hamza efendimizi Şehid eden Hazreti Vahşi Radıyallahüanh'e Mesela bir çok savaşta müşrik ordularının komutanı iken bir çok Sahebeyi Kiram efendilerimizin şehid edilmesine sebeb olan Halid bin Velid Hazretleerine Radıyallahüanh haşa böyle dermisin.Yani sonuç olarak biz bu işten çok üzgünüz.Yezid'inde bu işte mesuliyeti olduğu için kızgınız,dargınız birazda hissimizle buğzumuz kinimiz var.Ama Ahiret için böylesöylemek hakkımızda olmasa gerek.Onların af edilmeleri,bizlerin af edilmesinden(Yezid'in) daha çok ümid edilir.Çünkü Ordusuyla bir çok Ashabı Kiram savaşa katılmıştır.Hem tabiindendir.Vel hasılı bu söz sizin kaleminize hiç hoş düşmemiş.Neyse... siz bilirsiniz.


Yezidin seveni yoktur derim.
Allah'a teslim etmişim zalimi,Allah hakkından gelir.
 
K

Kaçak

Guest
Zalime Zalim diyemeyen ....
İyiye nasıl iyi der acaba ....
Onun iyi dediğine , iyi gözüyle bakılır mı ?
Dokunmayın kimseye diyecegim ama , dokundugunuz o kadar adam var ki ...
Buna da hayırlısı be ...
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
kaçakmısın,nesin,adın gibi kaçarak sağdan soldan laf sokuşturup durma!.
Allahü Teala Hazreti Hüseyin Radıyallahüanh'ı katl (Şehid)eden alçakları kahr eylesin.
Hazreti Hüseyin efendimizi şehid eden Yezid değildir.Fakat sebeb olmakta kusur ve kabahatleri vardır.Bundan dolayı yerilmiş kınanmış ve suçlanmıştır.
Cennet, Cehennem Allahü Tealanındır.Kafirlerin durağı ebedi cehennem yurdudur.Müslümanlardan dilediğini hesapsız Cennetine koyaçak dilediğini günahı kadar cehennemde yakaçaktır.
Yani cennet cehennem haşa senin benim tekelimde değildir.Ben Yezid cennetliktir demediğim gibi, kimseninde cehennemliktir deme hakkı yoktur.Allahü Teala dilerse Af eder,Cennetine kor.Dilerse Cehennemde sucu kadar azab eder.Fakat Müslüman olduğu bilinen için af dilenilir,Azabı cetin olması dilenmez.
Elhamdülillah biz Ehlibeyti sevenlerdeniz.O'nların kılına helal gelmesi elbet bizi inçitir.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Yezidin zalimliği değil, kafirliği kesin değil aziz kardeşim. Bu konuyu anlatan rivayetler dahi kesin bilgi değil, bazı şii müeelifler çok sayıda rivayet uydurmuşlar, bizde buna bakarak yezid veya hazreti Muaviye dönemini yargılıyoruz....Tarihçiler daha öncede söylendiği gibi işi sıkı tutmamışlar, hadis konusunda işi sıkı tutan bir müeelif, iş tarih olunca aynı titizliği göstermemiş, her rivayeti kitablarına almışlar....
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Hazreti Hüseyin efendimizin bırakın şehid etmek O'nu üzmek bile zülümdür.Çünkü O Efendiler efendisi Hazreti Muhammed Mustafa Sallahüaleyhivessellem'in çiğer paresidir.Cennet gençlerinin efendisidir.O'mübarek sacının bir teline helal getirmek bir zul ve zulümdür.Bunun için Yezid'e de elbet Zalim denilebilir.Fakat Şehid eden değildir.(Şehid edilmesinde sucu büyüktür.)
Kısası Enbiyada bu konuda tafsilat vardır.
 
K

Kaçak

Guest
Sayın Sağlıkcı ..
Diline Yezidi dolarsan , yiyecegin laf çok olur ...
Alınganlıgın boşuna bu konuda ...
Tescilli bir zalime kim sahip çıkabilir ki ...
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Yahu senin lafın olsa ne olur olmasa.
İbni sebecilerden alıp aktarırsın ançak.
Önüme fazla durma!
Var git akranlarınla oyna!.
 
K

Kaçak

Guest
Yezide bu kadar laf etmedin , kıvır kıvır bir hal oldun , karşı çıkan olmasa pirim efendim demenden korktum ...
yaşın başın kaç bilmem ama , gel sen genede erdemi elden bırakma ...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Burada yezid iyi adamdır diyen mı var Ya Hu..

Hatta kötü değildir diyen var mı?

Fasık, zalim.... ne dersen de...

Ama kafir midir, biz bunu bilemiyoruz demişler. Kafirse canı cehenneme, değil ise, yaptıkları ile çok şeyi hak etmiştir. Hal böyle iken neyin tartışmasındasınız?

Hz. Muaviye ise, o bizim Efendimiz'in sahabesidir.
 
Üst