HZ. EBÛ KATÂDE (R.Anh)

ozti

Asistan
Katılım
19 Ağu 2006
Mesajlar
468
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
39
Ebû Katâde radıyallahu anh Fâris-i Resûlullah = Rasûlullah'ın süvârisi lakabıyla meşhur bir yiğit...Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem efendimizin Zû Kared gazvesinde özel iltifatına mazhar bir cengâver...

İsmi Haris, künyesi Ebû Katâde'dir Hazrec kabilesinin Seleme koluna mensuptur. Babası Rebi İbni Beldehe, annesi Kebse binti Mazhar'dır. Ailesi, sahabî olan Sülafe binti Berrâdır. Bu zevcesinden Abdullah, Ma'bed, Abdurrahman ve Sâbit adında dört oğlu dünyaya geldi.

Ebû Katâde ikinci Akabe bey'atinden sonra müslüman oldu. Bedir'den sonraki bütün gazvelere katıldı. Onun cesaret ve kahramanlığı Zû Kared gazvesinde baskıncı müşriklerin başkanı Mes'âde ile karşı karşıya geldiğinde bâriz olarak görüldü. Bu karşılaşmayı kendisi şöyle anlatıyor:

"Medine'de bir at satın almıştım.Mes'ade atı görmüştü de bana: Ey Ebû Katâde! Bu atı niçin aldın diye sormuştu.Ben de:"Rasûlullah (s.a.)'in yanında bir cihad atı bulundurmayı istedim." demiştim. Mes'ade:"Sizi öldürmek, hiç de kolay olmayacak!" diye karşılık verince: "Bu at üzerinde seninle karşılaşmayı Allah'dan dilerim." diye cevap verdim. Zû Kared mevkiinde baskıncı müşriklere saldırdığımız zaman yüzüme bir ok isabet etti. Oku ve demiri yüzümden çekip çıkardım tekrar saldıracağım zaman bana doğru bir atlı geldi. Miğferini kaldırıp yüzünü açtı ve "Ey Ebû Katâde! İşte kavuştuk" dedi. Meğer Mes'adet'ül-Fezâri imiş. Beni önemsemeyerek, çarpışmak mı yoksa güreşmek mi?Hangisini istersin diye sordu. Ben de:Bunu sana bırakıyorum dedim. Öyle ise güreş! dedi. Hemen atından indi kılıcını bir ağaca astı. Ben de atımdan inip kılıcımı başka bir ağaca astım. Sonra karşılıklı sıçraştık. Allah Teâlâ kolaylık verdi de bir hamlede onu yere yıkıp göğsüne oturdum. O sıra başıma bir şey dokundu. Baktım ki Mes'ade'nin ağaca asılı kılıcı. Hemen uzanıp kılıcı aldım ve kınından sıyırdım. Seni sağ bırakmayacağım dedim. Mes'ade: "Ey Ebû Katâde ne olur beni öldürme! Bizim küçükler kime kalacak?" diye yalvarmağa başladı. Fakat canına kastedene acımak olmazdı. Dolayısıyla onu öldürdüm. Kaftanımı da çıkarıp üzerine örttüm. Atına bindim ilerlerken, Mes'ade'nin kardeşi oğlunun üzerime geldiğini gördüm. Onu da mızrakla sırtından vurup yere yıktım.

İslâm süvarileri baskıncı müşrikleri bozguna uğratıp geri dönerken Sevgili Peygamberimiz de Zû Kared mevkiine gelmiş ve oraya karargâh kurmuştu. İki Cihan Güneşi efendimiz Ebû Katâde'yi görünce: "Allah'ım onun saçına, derisine bereket ver. Onu zinde yaşat!" diye dua buyurdu. Ona: "Mes'ade'yi sen mi öldürdün?" diye sordu. O da: "Evet!" dedi Fahr-i Kâinat efendimiz:"Yüzüne ne oldu?" dedi. O da:"Bir ok isabet etti Ya Rasûlallah!" dedi. Şefkat pınarı efendimiz: "Yanıma yaklaş" buyurdu ve Ebû Katade'nin yarası üzerine püskürdü. Hiç bir ağrısı sızısı kalmadı. Ayrıca Mes'ade'nin atını ve kılıcını ona verdi. Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz bir gün bir gece Zû Kared'de kaldı. Sabaha çıkınca"Bu gün süvarilerimizin hayırlısı Ebû Katade, yayalarımızın hayırlısı da Ebû Seleme oldu." buyurdu.

O, birçok seriyyelere iştirak etti. Hicretin 8. senesinde bir keşif kuvvetinin başında Hadre tarafına gönderildi. Burada Gatafan kabilesi oturuyordu. İkide bir müslümanların arazisine saldırıp yağma ederek rahatsız ediyorlardı. Ebû Katade (r.a.) bu kabileyi muhasara etti. Onları fenâ halde sıkıştırdı ve kaçırdı.Mallarını ganimet olarak aldı ve Medine'ye döndü. O, aynı senenin Ramazan ayında Batni Eham, Zi Hasab, Zi Merve taraflarına da gönderildi. O havalideki eşkiyayı temizleyerek huzur ve sükunû temin etti. Oradan da Mekke Fethine katıldı. Daha sonra Huneyn Gazvesine iştirak etti. Burada bir ara baş gösteren bozgun esnasında çok büyük kahramanlıklar gösterdi. Herkesin takdirini kazandı. Tebük seferinde ve Veda haccında da bulundu.

Ebû Katade (r.a.) Rasûl-i Ekrem (s.a.)'in sohbetlerinden aldığı feyz ile hayatını Allah yoluna adamıştı. Ondan 170 kadar Hadis-i şerif rivayet etmişti. Hadislerin nakil ve rivayeti konusunda çok titiz davranırdı. Bir gün oğlu Ma'bed aralarında Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu, böyle buyurdu diye konuşurlarken, babası bunları duydu. Yanlarına gelerek; "Siz ne konuştuğunuzu biliyor musunuz? Ben Rasûlullah (s.a.)'in: "Benim söylemediğimi bana atfedenler Cehennemde kendilerine yer hazırlasınlar." buyurduğunu işittim dedi.

O, islâm kardeşliğini yaşama konusunda da çok titizdi. Kardeşliği bütün canlılığıyla yaşardı. O yüksek bir ahlâkî nezâkete sahipti. Kardeşlerinin yoluna bütün malını sarfedebilirdi. Malının kıymeti yoktu. Birgün bir cenaze getirildi. Rasûl-i Ekrem (s.a.) ölenin borcu olup olmadığını sordu. İki dinar borcu olduğu söylenince karşılığında bir şey bırakıp bırakmadığını sordu. Bırakmadığı bildirilince: O halde götürünüz namazını siz kılınız buyurdu. Bunun üzerine Ebu Katâde (r.a.)derhal öne çıktı ve: "Ya Rasûlallah Onun borcunu ödemeyi ben üzerime alıyorum." dedi. Ancak bundan sonra Rasûl-i Ekrem (s.a.)efendimiz kalkıp namazını kıldırdı.

O, bir muharebede ashab-ı kiram su tedariki ile meşgul iken, kendisi Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Efendimiz hayvanların üzerinde bir rahilenin içindeydi. Bir ara oturdukları yerde daldıklarından vücutları öne doğru biraz eğilmişti. Ebu Katâde yanlarına giderek vücutlarını doğrulttu. Biraz sonra mübarek bedenleri tekrar eğilmiş ve düşecek bir vaziyet almışlardı. Ebû Katâde tekrar koşarak Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimizi kaldırdı. "Kimsiniz" diye sordu. Ebû Katâde'yim dedim.Bunun üzerine: "Yâ Ebâ Katâde! Sen Allah'ın Resûlünü muhafaza ile meşgul oldun. Allah Teâlâ da seni muhafaza eylesin." diye duâ buyurdu.

Ebû Katâde (r.a.)bu dualar hürmetine yetmiş yaşlarında iken bile onbeş yaşında imiş gibi zinde ve diri idi. O dört halife devrini de yaşadı. Hz. Ali (r.a.) zamanında Nehrevan seferinde kumandanlık yaptı. 674 m. senesinde Küfe'de vefat etti. Cenâb-ı Hak'dan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
Ebû Katâde

Ebû Katâde radiyallahu anh Fâris-i Resûlullah = Rasûlullah’in süvârisi lakabiyla meshur bir yigit...Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem efendimizin Zû Kared gazvesinde özel iltifatina mazhar bir cengâver...
Ismi Haris, künyesi Ebû Katâde’dir Hazrec kabilesinin Seleme koluna mensuptur. Babasi Rebi Ibni Beldehe, annesi Kebse binti Mazhar’dir. Ailesi, sahabî olan Sülafe binti Berrâdir. Bu zevcesinden Abdullah, Ma’bed, Abdurrahman ve Sâbit adinda dört oglu dünyaya geldi.

Ebû Katâde ikinci Akabe bey’atinden sonra müslüman oldu. Bedir’den sonraki bütün gazvelere katildi. Onun cesaret ve kahramanligi Zû Kared gazvesinde baskinci müsriklerin baskani Mes’âde ile karsi karsiya geldiginde bâriz olarak görüldü. Bu karsilasmayi kendisi söyle anlatiyor:

“Medine’de bir at satin almistim.Mes’ade ati görmüstü de bana: Ey Ebû Katâde! Bu ati niçin aldin diye sormustu.Ben de:“Rasûlullah (s.a.)’in yaninda bir cihad ati bulundurmayi istedim.” demistim. Mes’ade:“Sizi öldürmek, hiç de kolay olmayacak!” diye karsilik verince: “Bu at üzerinde seninle karsilasmayi Allah’dan dilerim.” diye cevap verdim. Zû Kared mevkiinde baskinci müsriklere saldirdigimiz zaman yüzüme bir ok isabet etti. Oku ve demiri yüzümden çekip çikardim tekrar saldiracagim zaman bana dogru bir atli geldi. Migferini kaldirip yüzünü açti ve “Ey Ebû Katâde! Iste kavustuk” dedi. Meger Mes’adet’ül-Fezâri imis. Beni önemsemeyerek, çarpismak mi yoksa güresmek mi?Hangisini istersin diye sordu. Ben de:Bunu sana birakiyorum dedim. Öyle ise güres! dedi. Hemen atindan indi kilicini bir agaca asti. Ben de atimdan inip kilicimi baska bir agaca astim. Sonra karsilikli siçrastik. ALLAH (c.c.) Teâlâ kolaylik verdi de bir hamlede onu yere yikip gögsüne oturdum. O sira basima bir sey dokundu. Baktim ki Mes’ade’nin agaca asili kilici. Hemen uzanip kilici aldim ve kinindan siyirdim. Seni sag birakmayiyacagim dedim. Mes’ade: “Ey Ebû Katâde ne olur beni öldürme! Bizim küçükler kime kalacak?” diye yalvarmaga basladi. Fakat canina kastedene acimak olmazdi. Dolayisiyla onu öldürdüm. Kaftanimi da çikarip üzerine örttüm. Atina bindim ilerlerken, Mes’ade’nin kardesi oglunun üzerime geldigini gördüm. Onu da mizrakla sirtindan vurup yere yiktim.

Islâm süvarileri baskinci müsrikleri bozguna ugratip geri dönerken Sevgili Peygamberimiz de Zû Kared mevkiine gelmis ve oraya karargâh kurmustu. Iki Cihan Günesi efendimiz Ebû Katâde’yi görünce: “Allah’im onun saçina, derisine bereket ver. Onu zinde yasat!” diye dua buyurdu. Ona: "Mes’ade’yi sen mi öldürdün?" diye sordu. O da: "Evet!" dedi Fahr-i Kâinat efendimiz:"Yüzüne ne oldu?" dedi. O da:“Bir ok isabet etti Ya Rasûlallah!” dedi. Sefkat pinari efendimiz: “Yanima yaklas” buyurdu ve Ebû Katade’nin yarasi üzerine püskürdü. Hiç bir agrisi sizisi kalmadi. Ayrica Mes’ade’nin atini ve kilicini ona verdi. Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz bir gün bir gece Zû Kared’de kaldi. Sabaha çikinca“Bu gün süvarilerimizin hayirlisi Ebû Katade, yayalarimizin hayirlisi da Ebû Seleme oldu." buyurdu.

O, birçok seriyyelere istirak etti. Hicretin 8. senesinde bir kesif kuvvetinin basinda Hadre tarafina gönderildi. Burada Gatafan kabilesi oturuyordu. Ikide bir müslümanlarin arazisine saldirip yagma ederek rahatsiz ediyorlardi. Ebû Katade (r.a.) bu kabileyi muhasara etti. Onlari fenâ halde sikistirdi ve kaçirdi.Mallarini ganimet olarak aldi ve Medine’ye döndü. O, ayni senenin Ramazan ayinda Batni Eham, Zi Hasab, Zi Merve taraflarina da gönderildi. O havalideki eskiyayi temizleyerek huzur ve sükunû temin etti. Oradan da Mekke Fethine katildi. Daha sonra Huneyn Gazvesine istirak etti. Burada bir ara bas gösteren bozgun esnasinda çok büyük kahramanliklar gösterdi. Herkesin takdirini kazandi. Tebük seferinde ve Veda haccinda da bulundu.

Ebû Katade (r.a.) Rasûl-i Ekrem (s.a.)’in sohbetlerinden aldigi feyz ile hayatini ALLAH (c.c.) yoluna adamisti. Ondan 170 kadar Hadis-i serif rivayet etmisti. Hadislerin nakil ve rivayeti konusunda çok titiz davranirdi. Bir gün oglu Ma’bed aralarinda Rasûlullah (s.a.) söyle buyurdu, böyle buyurdu diye konusurlarken, babasi bunlari duydu. Yanlarina gelerek; “Siz ne konustugunuzu biliyor musunuz? Ben Rasûlullah (s.a.)’in: “Benim söylemedigimi bana atfedenler Cehennemde kendilerine yer hazirlasinlar.” buyurdugunu isittim dedi.

O, Islâm kardesligini yasama konusunda da çok titizdi. Kardesligi bütün canliligiyla yasardi. O yüksek bir ahlâkî nezâkete sahipti. Kardeslerinin yoluna bütün malini sarfedebilirdi. Malinin kiymeti yoktu. Birgün bir cenaze getirildi. Rasûl-i Ekrem (s.a.) ölenin borcu olup olmadigini sordu. Iki dinar borcu oldugu söylenince karsiliginda bir sey birakip birakmadigini sordu. Birakmadigi bildirilince: O halde götürünüz namazini siz kiliniz buyurdu. Bunun üzerine Ebu Katâde (r.a.)derhal öne çikti ve: “Ya RasûlALLAH (c.c.) Onun borcunu ödemeyi ben üzerime aliyorum.” dedi. Ancak bundan sonra Rasûl-i Ekrem (s.a.)efendimiz kalkip namazini kildirdi.

O, bir muharebede ashab-i kiram su tedariki ile mesgul iken, kendisi Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimizin yanindan hiç ayrilmadi. Efendimiz hayvanlarin üzerinde bir rahilenin içindeydi. Bir ara oturduklari yerde daldiklarindan vücutlari öne dogru biraz egilmisti. Ebu Katâde yanlarina giderek vücutlarini dogrulttu. Biraz sonra mübarek bedenleri tekrar egilmis ve düsecek bir vaziyet almislardi. Ebû Katâde tekrar kosarak Rasûl-i Ekrem (s.a.) efendimizi kaldirdi. “Kimsiniz” diye sordu. Ebû Katâde’yim dedim.Bunun üzerine: “Yâ Ebâ Katâde! Sen Allah’in Resûlünü muhafaza ile mesgul oldun. ALLAH (c.c.) Teâlâ da seni muhafaza eylesin.” diye duâ buyurdu.

Ebû Katâde (r.a.)bu dualar hürmetine yetmis yaslarinda iken bile onbes yasinda imis gibi zinde ve diri idi. O dört halife devrini de yasadi. Hz. Ali (r.a.) zamaninda Nehrevan seferinde kumandanlik yapti. 674 m. senesinde Küfe’de vefat etti. Cenâb-i Hak’dan sefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
 
Üst