Hüzün Güzeldir...

GÖK GÖZLÜM

AŞKIM SEN OL RABBİM
Katılım
8 Nis 2008
Mesajlar
591
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
yaşadığım yerde
''hüzün güzeldir...”

Terk Ediliyorum... Beni Sevmek Çok Zor

Bazı şeylerin belli bir açıklaması yoktur, belli bir târifi... Efrâdını câmî, ağyârını mânî bir açıklaması, belli bir târifi yapılması için uzun ve çeşitli sözler, sayısız zamanlar ve insanlar gerekli... Sevmek üzerine yazmaya başlarken böyle demiştim, hüzün üzerine yazmaya başlarken de böyle diyorum; çünkü bu ikisi, yani sevmek ve hüzün illâki yan yana durur, ardarda gelir. Hüzün, sevmenin tadı-tuzu olur; sevmek, hüznün direği, suyu, havası...

Evet, hüznün de çeşitli târiflerini yaptı hayat bana... Ama sevmek gibi başkalarının anlam kattığı târifler değildi bunlar, ben kendim, bir gece içimde buluyordum, gül kokulu bir mendil gibi, taptaze bir çiçek gibi... Mânâsı bana açık semboller oldu bu yüzden hüzne dair sözlerim... Ehl-i hüzne bergüzârım olsun.

* * *

Hüzün... H, yorgun he... Ü... İncecik bir dehliz, ucu en derinimize inen. Hüzün, z ve ü, h ve n; Allâhr17;ın yaratma harikalarından biridir bu kelime... Bir hâl, bu kadar güzel arz edilir harflerle ve bu kadar güzel setredilir seslerle. Bu kadar mezc olur bir kelimede mânâ ile madde, beden ile ruh...


Hüzün denince akla gam gelir, hüzün değildir. Gam ağırdır, koyudur.

Hüzün ince ve nârin yanını temsil edemez.

Üzüntü gelir, geçicidir, ucuzdur; hüznün asîl ve paha biçilmez oluşuna yakışmaz...

Sıkıntı denir, hüznün rengârenk atlasında pek soluk kalır bu. Evet, hüzün hem gam, keder, üzüntü, sıkıntı, endişe, vehim, korku ve nihayet suskunluktur, hem de hıçkırıktır, haykırıştır, sorgudur, yargıdır, umuttur incecikten ve nihayet fısıltıdır, gözyaşıdır.

Hüzün biraz isyandır, biraz rıza; biraz gözlerini kaçırmaktır, biraz yüreğini sunmak...


Hüznü ellerinde oyuncak ederse insan, başına taç etmek varken; yazık olmuş demektir hüzne ve insana.

Keder denilse, keder lâubâlîdir, yapışkandır, yüzsüzdür; ama hüzün, dedim ya, asildir, peygamber soyludur, mübârek bir taçtır ki, ancak sahibinin başına tam olur. Beyaz papatyadan değil, ay ışığından örülmüştür. Bu yüzden sarartır insanın benzini, gözlerinin altı kararır bu yüzden. Yıpratır bazen, bolca gözyaşı döktürür, saçlarına ak düşürür; ay ışığındandır o...



Kadere iman eden, kederden emin olur.3

Hüzün mübârektir, velûddur. Mübârek, velûd ve verimli olmayan gam, keder, tasa ve üzüntü, hüzünden değildir.

Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst... Kaypak ve tamahkâr duygular, hüznü duyumsayamaz. Hüzün evet, duyumsanır. O denli nârin, o denli zarif...

Büyülü bir güzelliği var hüznün.

O gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün 4 der gibi... Kırmızı, tül ve ipekten elbisesi ile önümüzden değil, içimizden geçip giden bir âhû gibi... Acısı yüreği kavursa da sevdası eksik olmaz onun.

Ben nereye gidersem gideyim

Güzel gözlü sevdiğim benim

Hüzün atımın terkisine binip

Benimle gelir 5



Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır. Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır.


Tüy gibidir hüzün. Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü... Hayattan ve ölüme dair...


Bazen kabz hâlidir. Bizzat imtihandır. İstiğfarla çözülen donmuş et yumrusudur.

Hüznün gecesi ağırdır. Hüznün gece hâli ağırdır. Nefes alırsın, oksijen değil cıva dolar ciğerlerine... Onu yazacak kalemin beli bükülür sanemâ... Sabahı, akşamı, ikindisi vardır hüznün; her biri yaşanılası, her biri kaçınılası...

Hüzün ki, en çok yakışandır bize demişti Hilmi Yavuz ve bu, beni vurmuştu o zamanlar. Üzerinden uzun zamanlar geçti. Uzun acılar, ağır hüzünler... Şimdi öğrendim ki: Aşırı üzüntü, şeytandandır. demiş Hak dostu...



Hüzün zordur.

Yine de hüznün uçurumu yeistir, umutsuzluktur, karamsarlıktır. Üzülmekten gevşemeye açılan bir kapı vardır ve kırkıncı kapı filan da değildir, en fazla yedinci kapıdır. Burda kırkıncı kapı inanç tır.

Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara; «Düşmanlarınız size karşı büyük ordular hazırladı, korkun onlardan!» dedikleri zaman, bu sözler onları korkutmadı, aksine imanlarını artırdı ve bir de üstüne «Allah bizim için yeterli bir koruyucudur ve o ne güzel bir koruyucudur!» dediler.r1;Âl i İmran Sûresi, 173


İdeali olanın, yarası eksik olmaz.

Gözüne saplanan oku çekip çıkarır ve vuruşmaya devam eder.

Koluna saplanan oku çıkarır, saklar ve bir gün hedefi tam ortasından vurur. Hüzün, sâdıktır.

Ve Vahşî nin hüznü... Kolay mıdır Gözüme görünme!.. sözüne muhatap olmak, kolay mı herkes göz göze, diz dize oturabilirken; ancak sütunların, duvarların gerisinden bakabilmek... Ne derdini açabilir ne sevincini paylaşabilir; hep kamufle, hep perde, hep aracı... Ama o kâmil bir hüzünle taşıyor Hamzar17;yı vuran mızrağı, bir gün yalancı peygamberi vurduğunda gülüyor hüznün bu an acınılası mülkü...



Hüzün deyince hüzünler kulübesi akla gelmez mi? Yakup Peygamber gönle düşmez mi? Bana düşen sabr-ı cemildir. diyen, ağlamaktan gözlerine gece inen baba... Demek ağlamanın bu türlüsü sabra mâni değil... Sabrın bu türlüsüne de «hüzün» diyelim biz...

And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah ın kullarıyız ve biz O na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. Bakara Sûresi, 155r11;157.

Eyyûb Peygamberin malları, mülkleri, evlatları bir bir elinden alınırken, şeytan her yönden ona musallat olurmuş. Hatta evlatlarını kaybettiğinde gelip onunla birlikte ağıt yakmaya kalkmış. Bilirsiniz işte, tesellî sözlerinin arasına isyan katacak... Hemen tanıyor Peygamber onu. Çünkü hakîkî hüzün; zihni bulandırmaz, kalbi bunaltmaz.


Hüzün sızıdır. İnce, keskin, sivri... Varla yok arası... Parlak ve göz alıcı, anlık ve güçlü... Ne şimşek, ne yıldırım, ne gök gürültüsü... Gün ışığında yağmur gibidir hüzün, gökkuşağına gebe...

Hüzün melezdir. Tefekkürle tedebbürün kendisi esmer, bahtı ak evladıdır. Asâletini tefekkürden, metânetini tedebbürden almıştır.

Hüzün su gibidir. Azizdir. Şerefli ve nâdir... Hem her şeye yeter, hem yeri asla doldurulamaz. Temizler, kirlenir, arşa yükselir, bir âh kanat olur ona, temizlenir, iner solgun gönüllere...

Ahsen i takvim olan sallâllâhu aleyhi ve sellem La tahzen innallahe meanâ buyurunca Üzülmeyin, gevşemeyin, inanıyorsanız en üstünsünüz. buyurunca Rahman, şâir, aşka gelip Toprak post, Allah dost. demiş...

Hüzün, Allah Rasûlü nün dostudur, takdim ederim. Hüzün dostumdur. buyurmuş hüzün Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem, ömrü hüzünden sağılmış yetim... Hira, hicret, İbrahim, Tâif, Uhud, ifk, ne yana baksa hüzün... Hüzne, bu hüzün yeter.

Ey yar, sen gittin bir hüzün kaldı bana

Beni benden geçiren bir sözün kaldı bana

Kızım, demiş kızının kulağına: Üzülme, baban bundan sonra hiç acı çekmeyecek.
* * *


Hüzün güzeldir.
 

duygusal

Üye
Katılım
8 Haz 2008
Mesajlar
30
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selamünaleyküm emeğnize sağlık güzel bir paylaşım
selametle İNŞALLAH...
 

_Nihade_

Gafleti eyLe Heba
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
2,061
Tepkime puanı
581
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ankara
Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst…


Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır. Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır.


Tüy gibidir hüzün. Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü. Hayattan ve ölüme dair…


Hüzün, sâdıktır.


Hüzün deyince hüzünler kulübesi akla gelmez mi? Yakup Peygamber gönle düşmez mi? “Bana düşen sabr-ı cemildir.” diyen, ağlamaktan gözlerine gece inen baba… Demek ağlamanın bu türlüsü sabra mâni değil… Sabrın bu türlüsüne de «hüzün» diyelim biz…


“And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz ’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.”

Ve Vahşî’nin hüznü… Kolay mıdır “Gözüme görünme!” sözüne muhatap olmak, kolay mı herkes göz göze, diz dize oturabilirken; ancak sütunların, duvarların gerisinden bakabilmek. Ne derdini açabilir ne sevincini paylaşabilir; hep kamufle, hep perde, hep aracı… Ama o kâmil bir hüzünle taşıyor Hamza’yı vuran mızrağı, bir gün yalancı peygamberi vurduğunda gülüyor hüznün bu an acınılası mülkü…


Hüzün, Rasûlü’nün dostudur, takdim ederim. “Hüzün dostumdur.” buyurmuş hüzün Peygamberi -sallu aleyhi ve sellem-, ömrü hüzünden sağılmış yetim. Hira, hicret, İbrahim, Tâif, Uhud, ifk, ne yana baksa hüzün… Hüzne, bu hüzün yeter.


“Ey yar, sen gittin bir hüzün kaldı bana


Beni benden geçiren bir sözün kaldı bana”


“Kızım,” demiş kızının kulağına: “Üzülme, baban bundan sonra hiç acı çekmeyecek.”
* * *


“Yüreğim parça parça efendim


Yüreğim parça parça.


Yürür üstüme acılar, efendim, yürür üstüme üstüme.

Asırlar hasretinde, efendim, duâlar dilimizde


Sabır yüreğimizde efendim,


Sabır yüreğimizde…”


* * *


Hüzün, güzeldir.


selam ve dua ile
Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst…


Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır. Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır.


Tüy gibidir hüzün. Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü. Hayattan ve ölüme dair…


Hüzün, sâdıktır.


Hüzün deyince hüzünler kulübesi akla gelmez mi? Yakup Peygamber gönle düşmez mi? “Bana düşen sabr-ı cemildir.” diyen, ağlamaktan gözlerine gece inen baba… Demek ağlamanın bu türlüsü sabra mâni değil… Sabrın bu türlüsüne de «hüzün» diyelim biz…


“And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz ’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.”

Ve Vahşî’nin hüznü… Kolay mıdır “Gözüme görünme!” sözüne muhatap olmak, kolay mı herkes göz göze, diz dize oturabilirken; ancak sütunların, duvarların gerisinden bakabilmek. Ne derdini açabilir ne sevincini paylaşabilir; hep kamufle, hep perde, hep aracı… Ama o kâmil bir hüzünle taşıyor Hamza’yı vuran mızrağı, bir gün yalancı peygamberi vurduğunda gülüyor hüznün bu an acınılası mülkü…


Hüzün, Rasûlü’nün dostudur, takdim ederim. “Hüzün dostumdur.” buyurmuş hüzün Peygamberi -sallu aleyhi ve sellem-, ömrü hüzünden sağılmış yetim. Hira, hicret, İbrahim, Tâif, Uhud, ifk, ne yana baksa hüzün… Hüzne, bu hüzün yeter.


“Ey yar, sen gittin bir hüzün kaldı bana


Beni benden geçiren bir sözün kaldı bana”


“Kızım,” demiş kızının kulağına: “Üzülme, baban bundan sonra hiç acı çekmeyecek.”
* * *


“Yüreğim parça parça efendim


Yüreğim parça parça.


Yürür üstüme acılar, efendim, yürür üstüme üstüme.

Asırlar hasretinde, efendim, duâlar dilimizde


Sabır yüreğimizde efendim,


Sabır yüreğimizde…”


* * *


Hüzün, güzeldir.


selam ve dua ile
 

MAV!M

muamma
Katılım
16 Kas 2009
Mesajlar
3,735
Tepkime puanı
1,163
Puanları
0
oy oy oy ne kadar hoş bir yazı...
okurken "hüzün"\lenmemek elde değil,adı gibi...

...hüzün güzeldir
güzeldir hüzün...


........

teşekkürler:gul:
 

Hüzün Seli

. . .
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
1,228
Tepkime puanı
512
Puanları
0
Konum
A'raf
Web sitesi
huzundusumu.blogcu.com

Sahiden Güzeldir Hüzün...

Ayşenur Vural imzalı ve Hüzne dair sevdiğim yazılardandır...

Yeniden anımsamamıza vesile oldunuz, teşekkürler...



 

kedi

Üye
Katılım
17 Şub 2007
Mesajlar
1,581
Tepkime puanı
373
Puanları
0
Yaş
35
hüzün güzeldir...

1475827150d2656c7edovw9.jpg


“Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst…

Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır. Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır.

Tüy gibidir hüzün. Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü… Hayattan ve ölüme dair…

Hüzün, sâdıktır.

Hüzün deyince hüzünler kulübesi akla gelmez mi? Yakup Peygamber gönle düşmez mi? “Bana düşen sabr-ı cemildir.” diyen, ağlamaktan gözlerine gece inen baba… Demek ağlamanın bu türlüsü sabra mâni değil… Sabrın bu türlüsüne de «hüzün» diyelim biz…

“And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.”

Ve Vahşî’nin hüznü… Kolay mıdır “Gözüme görünme!..” sözüne muhatap olmak, kolay mı herkes göz göze, diz dize oturabilirken; ancak sütunların, duvarların gerisinden bakabilmek… Ne derdini açabilir ne sevincini paylaşabilir; hep kamufle, hep perde, hep aracı… Ama o kâmil bir hüzünle taşıyor Hamza’yı vuran mızrağı, bir gün yalancı peygamberi vurduğunda gülüyor hüznün bu an acınılası mülkü…

Hüzün, Allah Rasûlü’nün dostudur, takdim ederim. “Hüzün dostumdur.” buyurmuş hüzün Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-, ömrü hüzünden sağılmış yetim… Hira, hicret, İbrahim, Tâif, Uhud, ifk, ne yana baksa hüzün… Hüzne, bu hüzün yeter.

“Ey yar, sen gittin bir hüzün kaldı bana

Beni benden geçiren bir sözün kaldı bana”

“Kızım,” demiş kızının kulağına: “Üzülme, baban bundan sonra hiç acı çekmeyecek.”
* * *

“Yüreğim parça parça efendim

Yüreğim parça parça…

Yürür üstüme acılar, efendim, yürür üstüme üstüme…

Asırlar hasretinde, efendim, duâlar dilimizde

Sabır yüreğimizde efendim,

Sabır yüreğimizde…”

* * *

Hüzün, güzeldir…..

Ayşenur Vural
 

Kimya

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
2,328
Tepkime puanı
431
Puanları
83
yol-2.jpg

Adresim Hüzün

bugün günlerden hüzün
yer hüzün ülkesi
intiharda bileniyor duygular hüzünlü bir karanlığa

dolaşıyorum gelişigüzel
ayağımın altında dallar eziliyor
hüzün kırılıyor yalnızca

hüzün alıp hüzün satıyorum
kazancım hüzün
kaybım da

gül uzatıyor küçük bir kız
:
“al bunlar en güzelleri
adları hüzün çiçeği
hüzün kokarlar aynen hüzünlü gönlün gibi...”

ağaç olsam hüzün dökülüyor yapraklarımdan

yağmura koşsam hüzün boşanıyor üstüme
bıraksam kendimi kaçsam oradan
yok olası hüzün koşuyor ardımdan!

ben: hüzün
ikametgah: hüzün sokağı
adresim bu işte!

beni ararsan eğer hüzn'ü sorman yeter


Naime Erlaçin
 

salimabi

Kısıtlı Erişim
Katılım
1 Kas 2011
Mesajlar
0
Tepkime puanı
1,396
Puanları
0
Acilarin kapilari kapandi uzerime

karanlik bir odaydi iste kitlendi kilitler kapandi uzerime
kapilari acmaya calistikca acamadim
bin fersah uzunluktaydi sanki zincirler
koparamadim iste ,kacamadim iste acilarin odasindan
yansada yuregim ,
susada ozgurluge yuregim

inci tanesi gibi goz yaslarini damlatti gozlerim
elvedalari yaptim hayatta bazen bazi seylere
gelemedim uzuntuden ,kurtulamadim tasalardan kacamadim iste yine kapildim elemlere
ne yapacagimi bilmeden yine tek siginagima sigindim

actim ellerimi basladim duaya
avucuma sevgi kelebegi ucup ucup kondu
ve besledigim ve umdugum yine bir gun gelecek tebessum edebilecegim umuttu
ve biliyorumki iste o zaman diyecegim karanlik acilar nihayet beni unutttu

ve yuregimin elinden yine rabbim tuttu.


999.gif
 
Üst