Hüseyin KARTAL Kitapları

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
KB_1002364102569.JPG


Basım Tarihi
:
1991


Zalimlerin zulümleriyle zindan ettikleri bir dünyada uyandık. Her insan gibi bizim de doğuştan bulunacağımız toplumu seçme hakkımız yoktu muhakkak. Kimilerimiz Allah'ın izniyle hidayet buldu, kimileri de (ki büyük bir çoğunluk) zulmün acımasız çarkları arasında kalmış inim inim inlerken, bizler de kendi açılarımız bir yana, onların mağduriyetini görüp kahrettik. Bizce susmak bir nevi razı olmaktır, boyun eğmektir. Yeryüzünün dört bir coğrafyasında mazlumların feryadı semalara yükselirken, biz Allah'ın yeryüzüne halife olarak seçtiği insanlar olarak bu zulme sessiz kalamazdık. Bütün insanlık bize hesap soracak, bütün bir dünyanın mazlum halkları, ezilenler, mustazaflar, yalın ayaklılar hepsinin ama hepsinin Müslümanlardan hesap sormaya hakları vardır.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
tunus-kiyaminda-birsehit-omer-huseyin-kartal-r117275-sz380.jpg



Tunus, Bir ülke, birçok insan ve birçok olgu... Bilinçsizliğini sömürülmekle, bilincini öldürülmekle ödeyenler... Mansur... Çevresinde dönen evrensel dolaplardan habersiz bir imam Dini, halkı uyutan afyon, İmamları Belam kılan sistem içinde... Zehra... Medeniyet ve sosyalizm teraneleri arasında benliğinden kopartılan Rabbe kul oluştan kaçarken kula kulluğa tutulan... Genç bir kız... Küçük lale... Ve Ömer, Çirkefin en sefillerinden, bilincin zirvesine çıkan... Cennet bahçesindeki şehadet lalelerini kanıyla boyayan, Bir Ömer, Yiğit Ömer... Tunus Kıyamında bir şehit Ömer.

Yazan: Yaşar YEŞİL
Yazı Kaynağı: DünyaBizim.com


Şehit Ömer romanı, değişik yayınevleri tarafından 20 yıldan bu yana 100 binden fazla basıldı. Birçok kişinin içkiyi bırakmasına, namaza başlamasına, kötü işleri bırakıp İslam'a yönelmesine ve hidayet bulmasına vesile oldu. Bir dönem gençliğinin en çok beğendiği ve okuduğu romanlar arasında yer aldı.

Şehit Ömer, Hüseyin Kartal'ın ilk göz ağrısı, ilk romanı... Bunun dışında "Ve Yollara Günah Diktiler, Sevdama Kurşun Sıktılar, Deli Gömleği, Yetimlerin Sabahı ve Kardelen Şiir Antolojisi" gibi beş kitabı daha bulunmakta. Kartal'ın bir de yayınlanmadan otel odasında kaybolmuş kitabı var.

Hüseyin Kartal 1953 Malatya doğumlu. Uzun süre İzmir'de yaşamış, daha sonra Malatya'ya dönmüş. 6 yıl Adıyaman'da kalmış. Şu an İstanbul'da yaşıyor. Sıklıkla Fatih'te İHH binasının yanındaki Asude Çayevine takılıyor. Kendisiyle tanışıp hoş sohbetlerde bulunabilirsiniz.

Şehit Ömer romanını okuyalı sanırım 12 yıldan fazla olmuştur. O zamanlar bu romanı oldukça beğenmiş hatta bazı kısımlarını okurken birçok genç gibi ben de gözyaşlarıma hâkim olamamışımdır.

Hüseyin Kartal'ın yazmış olduğu 150 sayfalık roman 20 yıl sonra Çıra Yayınları'ndan tekrar basıldı. Romanı geçenlerde yeniden okudum. Hüseyin Kartal Bey ile de tanışma fırsatım oldu. Hüseyin Kartal, samimi, sıcakkanlı ve hoş bir insan. Şehit Ömer romanı üzerine ilginç ve bir o kadar da hoş bir sohbet gerçekleştirdik kendisiyle. Aramızdaki samimiyete binaen soru sorarken zaman zaman ölçüyü kaçırdık. Hüseyin ağabey sağolsun her sorumuza açık cevaplar verdi. Kendisiyle yapmış olduğum bu konuşmayı inşallah sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hüseyin Kartal şu an 56 yaşında. Romanını yukarıda belirttiğim gibi 20 yıl önce yazmış, yani 36 yaşında iken... Roman, Adıyaman'da yazılmış. Romanın ilginç de bir öyküsü var. Hüseyin Kartal o dönem Adıyaman'da bir takım gençlerle ilgileniyormuş. Onlara İslam'ı anlatıp bazı romanlar veriyormuş. Gençler bu romanı hemen okuyup ertesi gün getiriyorlarmış. Bunun üzerine gençlerden birine Seyyid Kutub'un "Kur'an'da Kıyamet Sahneleri" isimli kitabını verdiğini söylüyor Hüseyin Kartal. Okunmak için verilen bu kitap uzun süre geri gelmemiş. Hüseyin Kartal anlamış ki gençler fikri kitapları çok fazla okuyamıyor. Elindeki romanlar da tükenince gençlere verecek bir şey kalmamış. Bunun üzerine kendisi bir şeyler karalamaya başlamış. Yazma amacım "gençlere İslam'ı tebliğ etmek" diyor Hüseyin Kartal. Öylesine sıradan bir şeyler karalıyormuş, anlattığına göre...

İstanbul'da yayıncılık yapan İslamoğlu yayınlarının sahibi İbrahim İslamoğlu bir gün, Adıyaman'da ikamet eden Hüseyin Kartal'ı ziyarete gelmiş. Hüseyin Kartal'la uzun bir sohbetin ardından yazı çalışması olup olmadığını sormuş. Israr edince de Hüseyin Kartal yazmış olduğu notları İbrahim İslamoğlu'na göstermiş. İslamoğlu yayınlarının sahibi de yazılan notları oldukça beğenmiş ve "bu roman olabilir" demiş kendisine. Şehit Ömer romanının ilk ortaya çıkış hikâyesi kısaca böyle...

Hüseyin Kartal, tutmuş olduğu notlar üzerinde çalışmış. Kurgu yapmış, notlarını detaylandırmış. Kısacası işi ciddiye alıp gençlere tebliğ amaçlı hazırlamış olduğu notları bir roman havasına büründürmüş ve daha sonra da kitap olarak basılmış.

Peki, neden Şehit Ömer! Hüseyin Kartal, İslam'ın mümtaz şahsiyeti Hz. Ömer'i çok sevdiğini, şahadeti ise yine çok sevdiğini bu yüzden kitaba Şehit Ömer ismini verdiğini söylüyor. Malumunuz kitap Türkiye'yi anlatıyor. Bu nedenle "Tunus Kıyamında Bir Şehit Ömer" ismindeki ön takıya neden ihtiyaç duyulduğunu da sordum. Hüseyin Kartal, o dönem (1987'1988) kitabın içeriğinin herhangi bir suç teşkil etmemesi için bunun İslamoğlu yayıncılık tarafından eklendiğini kendisinin de buna müsaade ettiğini belirtti. Hekimoğlu İsmail'in filmi de çekilen "Minyeli Abdullah" isimli kitabının da böyle bir yanının olduğunu belirtmiş olalım.

Burada yeri gelmişken kitabın içeriğinden de kısaca bahsedelim. Kitap edebi kaygıdan uzak, basit ve yalın dille yazılmış, kurgulanmış bir eser. Oldukça hızlı akıyor ve bildiğimiz tasvirler ya da olmasını arzuladığımız tasvirler kitapta yok. Hüseyin ağabeyle konuşmamızda bunları kendisine söyledim. Kendisi de kitabın edebi amaçlı değil tebliğ amacıyla yazıldığını, ayrıca kendisinin tasvirlerden çok fazla hoşlanmadığını bu yüzden de hiçbir kitabında tasvire fazla yer vermediğini, zaten Şehit Ömer'in teknik olarak roman özelliğinden uzak olduğunu söyledi.

Mevdudi'nin "Kur'an'da Dört Terim" isimli eserinin kısa ve vurucu bölümlerinin romanın birçok ara pasajına serpiştirildiğini görebilirsiniz. Yine Şehid Seyyid Kutub'un görüşlerinin etkisini romanda görmek mümkün. Özellikle Şehit Ömer'in manifesto niteliğindeki mahkemede yapmış olduğu savunma nerdeyse Seyyid Kutub'un Mısır Mahkemesinde yapmış olduğu savunmayla bire bir örtüşüyor denilebilir. Bu da bir dönem hangi kaynaklardan beslenildiğini okuyucuya göstermekte!..

Roman İslam'ı yeni kavramış, heyecanlı, samimi, sıcak ve dürüst kahramanların çevrelerindeki birçok yanlışlık, çarpıklık ve dini algılamadaki bozukluklara karşı vermiş oldukları amansız mücadeleyi yalın ve hızlı bir şekilde anlatıyor.

Romanda; yetersiz kalan, kusurlu ve eksik kahramanlardan ziyade; olması gereken, idealize edilmiş karakterler var. Kitap boyunca o dönemin ve belki de her dönemin bitmeyecek tartışmaları karşımıza çıkıyor. O tartışmalardan bazıları; hacca gidip geldikten sonra namaza başlanır mevzusu, yaşlanınca başörtüsü örtülür, din adamı mı yoksa imam mı, ya ölüm hemen gelirse, televizyon izleme meselesi vs. vs..

Kitabın kapağı hakkında da birkaç şey söyleyelim. Şehit Ömer kitabının kapak resmi renkli bir çizim... Kitabın kapağı da kitabın içeriğiyle özdeşleşmiş adeta... Dalgalı saçlı, gözlüklü, yeni ateşlenmiş ve namludan duman çıkan, her halükarda ajan olduğu belli olan ifadesiz bir surat, bir adam, bir katil... Hemen yan tarafta sarıklı, vurulma esnasında elleri açılmış, sarığı başından düşen bir genç, bir adam.. Şehit Ömer... Kapak resmi ilk etapta bize basitmiş gibi gelse de dediğim gibi kitabın içeriğiyle adeta özdeşleşmiş... Genelde eski baskılı kitaplar için yeni kapaklar tasarlanır, yüz ve imaj yenilenir... Ama Şehit Ömer kitabında bu gelenek bozulmamış ve kitabın basıldığı 1988 yılından bu yana aynı kapak kullanılıyor. Sanırım yayıncılar orjinaliteyi bozmak istememiş olabilirler.

Peki romanda geçen olaylar gerçek mi kurgu mu! Sanırım bu soru hemen her kitabın bitiminden sonra okuyucunun kafasında oluşmuştur. Bunu Hüseyin ağabeye sordum. Hüseyin ağabey romanda geçen birçok şeyin gerçek olduğunu, bazı şeyleri bizzat kendisinin yaşadığını bazılarını ise duyduğunu söylüyor. O dönemde Müslümanlara iftira atma ve karalama kampanyalarının çok yoğun yaşandığını belirtiyor Hüseyin Kartal.

Hüseyin Kartal, romanı yazarken bazı bölümlerde duygulandığını hatta hıçkıra hıçkıra ağladığını, sonra gidip abdest aldığını söylüyor. Romandaki (Ömer, Mansur, Hamidullah, Nurullah, Osman, Hasan, Mus'ab, Zehra, Zeynep, Sümeyye, Meryem) isimleri bilinçli seçtiğini bundan da gocunmadığını belirtiyor.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Hüseyin Kartal - Sevdama Kurşun Sıktılar

105273.jpg


Kimliğimizle, her şeyimizle kapitalist değerlerle tanımlanır olmuşuz. Artık paran kadar konuşup, paran kadar değer taşırsın insan olarak. Namus, dürüstlük, ahlak gibi güzelim manevi değerlerin hemen hepsi değer olmaktan çıkmış durumda. Örneğin daha önceleri bir aileden kız isteyen bir genç olursa onun dürüst ve namuslu olması önemliydi ilk olarak. Bugün ise işi, mevkisi, evi, arabası ve aldığı maaşı değer olarak karşımıza çıkmakta. Ne hazin bir durum. Artık kaç paran varsa, o kadar paralık insansın.
 
Üst