Hür Adam

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
ULUSALCI ********LERDEN AŞAĞILIK PROVAKASYON



Tanrısever'e filmin oluşturduğu tartışmalarla ilgili herhangi bir tehdit alıp almadığını sorduğumuzda aldığımız cevap da bu yöndeydi: "Tartışmaları biliyorsunuz. Biz de mekânın güvenlik görevlileriyle önlem alıyoruz." Çok geçmeden TİM'in dış kapısında toplanan ulusalcı grup, film ve Bediüzzaman Said Nursi'ye hakaret eden sloganlar atmaya başladı. Üzerinde "Ulusal Parti" amblemi olan ve "Türkiye Türklerindir", "Hür Adam değil Sefil Adam" gibi pankartlar ile aynı doğrultudaki sloganlar, yaklaşık 15 dakika süren basın bildirisinin okunması esnasında da devam etti. Bu esnada galaya girmek için grubun yanından geçen davetlilerin olgun ve sağduyulu tavrı da muhtemel bir arbedeyi önledi. Sadece, içeri girmekte olan bir davetli, ulusalcı gruba, "Said Nursi'nin eserlerinden birini okudunuz mu?" sorusunu yöneltti. Cevap, olayı özetler nitelikteydi: "Gerek yok!"
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Filmin ismine takıldım. Üzerinde düşünüyorum; nasıl bir mesaj amaçlanıyor, tahlil etmeye çalışıyorum.

Said Nursi merhum, Cumhuriyet zamanında uzunca bir süre "hür" olamamıştır. Yaklaşık 30-35 sene hayatı sürgünlerle, hapislerle geçmiş. O zaman filme ad olarak layık görülen "hür adam"lık Osmanlı dönemini kastediyor olmalı. Ve aklıma, mübarek Cennet mekan Abdulhamid Han'a iftira olarak atılan istibdat söylemleri geliyor. Bu dönemle ilgili nurcu kaynakların yansıttığı biyografilerle, dışarıdan olanların hatıra ve aktarımları çok çok farklıdır. Nurcu kaynaklar, adeta bir efsane havası içinde yazmışlardır. Ve maalesef Osmanlı'nın düşmanlarının geliştirdiği söyleme yakın bir konum almışlardır/aldırılmışlardır. Bunu çok açık bir şekilde bugün müşahade edebiliyoruz.

Osmanlı'nın yıkılışından sonra başşız kalan İslam alemini ve ardından bıraktığı coğrafyalardaki kan ve göz yaşlarını hatırlatmaya gerek var mıdır?

Osmanlı yıkılmış; ardından gelen tahrifatı/bozulmayı/savrulmayı; Nursi merhum dahil o dönem Abdulhamid Han'a "hürriyet" diye taarruz edenler, yarım asır uğraşmışlar ama kısmi bir tedaviden başka ellerinden çare gelmemiş. Aradan 50 sene daha geçmiş, toplamı bir asra varmış; halen bütünüyle tedavi edilebilmiş değil. Bu, işte çok acı ve garip bir tecellidir. Zaten o dönem, ittihatçılarla aynı safta buluşup Osmanlıya taarruz edenler, sonrasındaki zamanı yaşayınca pişman da olmuşlar; o zamanları mumla aramışlardır. (Bir dostumdan duymuştum, Cumhuriyet dönemi gazetecilerinden bir söylemiş: "Biz bir Abdulhamid'e karşı geldik; başımıza kırk Abdulhamid musallat oldu!" Çok kısa ve öz anlatmış.)

Yani, Nursi merhumun Osmanlı'daki "hürlüğü" de öyle ahım şahım, öne çıkarılmayı hak eden bir ahval değil. Üzerinde düşününce yaldızları dökülüyor.

Öyleyse, bu filim adı ile bilinçaltına biz Cumhuriyetçiyiz, Osmanlıyı kötü biliriz mesajı hedeflenmiş olabilir. Allahu alem. Hiç hoş değil ve talihsiz bir seçim. O ismin çağrışımları, daha başından filmin merakını solduruyor. Yine de izleyeceğiz inşallah.

Bir alıntı:

Şahsıma ait ehemmiyetsiz ve cüz i bir maddeyi haşiye olarak beyan ediyorum:

Madem Recep Bey ve Kara Kazım seninle dost ve zannımca eski Said le de münasebetleri var. Onlardan iyilik istemek değil, belki bana karşı selefleri gibi manasız, lüzumsuz tazyik ve zulme meydan vermesinler. Hakikaten buranın maddi ve manevi havasıyla imtizaç edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla. İkametgahımı hem dışarıdan, hem içeriden kilitliyorum. Her cihetle yalnızım. Ve bir cihette de komşusuz, sıkıntılı bir odada, hasta bir halde hayatımı geçiriyorum. Bazan bir günü, Denizli de bir ay hapisten fazla beni sıkmış. Bu yirmi sene dehşetli zulümle hürriyetime ve serbestiyetime ilişmek artık yeter! Zaten iki sene mahkemelerin tetkikatıyla ve aleyhimdeki münafıkların planları akim kalmasıyla katiyen tebeyyün etmiş ki şahsımda ve Nurlarda bu vatan ve millete zarar tevehhüm etmekle daha kimseyi kandıramazlar. Ben de herkes gibi hürriyetime sahip olsam, belki tebdil-i hava için mutedil havası bulunan bu kazanın bazı köylerine gitmeme müsaadekar bir iş ar burada olsa, münasip olur. Size ve oradaki Nur dostlarıma çok selam ve dua ediyoruz.


Said Nursi, Emirdağ Lâhikası | Beş Türlü de Dünyevi Faidesi Var | 170
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
bediuzzaman hiç bir vakit hür olmamıştır.. Şeyhi hocası susturulduğu o günler de de sonrasında da. Birilerinin asansörlu lüks villalarda yaşadığı şu dönem de bile hâlâ hür değil. Çoluk çocuk hâlâ onun dedi kodusunu yapıp olmadık ithamlarla karalamaya çalışıyor.. Kişiye günah olarak söylediği yeter..
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
manifesto sende bırak böyle incik boncuk işleri de git risale oku biraz.. Burada üstadla beraberim derken başka konuda onu yalanlıyorsun yeter gari.. Mesleğimiz dava değil dava içinde bürhandır... Kitap okuyun biraz..
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
manifesto sende bırak böyle incik boncuk işleri de git risale oku biraz.. Burada üstadla beraberim derken başka konuda onu yalanlıyorsun yeter gari.. Mesleğimiz dava değil dava içinde bürhandır... Kitap okuyun biraz..

:clap2:
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Öyleyse, bu filim adı ile bilinçaltına biz Cumhuriyetçiyiz, Osmanlıyı kötü biliriz mesajı hedeflenmiş olabilir. Allahu alem. Hiç hoş değil ve talihsiz bir seçim
hirahoş gene saçmalamışsın...
ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam diyen bir dava adamı için esarette iken dahi dört duvar arasında kıskıvrak tutulmaya çalışılmış ola dahi HÜR ADAM demek yerindedir.
Esaretin Bedeli filmini izlemeniz yol gösterebilir..
manifesto sende bırak böyle incik boncuk işleri de git risale oku biraz.. Burada üstadla beraberim derken başka konuda onu yalanlıyorsun yeter gari.. Mesleğimiz dava değil dava içinde bürhandır... Kitap okuyun biraz..
Her nekadar işe yaramaz bir tavsiye olsa da genede beni düşünmen iyidir..Kaldı ki benim çetelemi sen mi tutacaksın..
Filmin galasına üstadın yaşayan talebelerinin neredeyse hepsi katıldı.Bu başlı başına ciddi bir işaret
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Bu dönemle ilgili nurcu kaynakların yansıttığı biyografilerle, dışarıdan olanların hatıra ve aktarımları çok çok farklıdır. Nurcu kaynaklar, adeta bir efsane havası içinde yazmışlardır. ...

Said Nursi-Atatürk İle İlgili Bazı Haberler Tamamen Yalan

Atatürk, Bediüzzaman'dan ne istedi?

Bediuzzaman Said Nursi'nin hayatını anlatan ve 7 Ocak Cuma (yarın) günü vizyona girecek olan Hür Adam filminde geçen 'Bediuzzaman-Atatürk' görüşmesinin ayrıntıları...


Son zamanlarda medyada Bediuzzaman Said Nursi hakkında çıkan bazı yayınlar ve eleştirilere tepki gösteren Nezihi Ensari, medyada çıkan bazı haberlerin tamamen yalan ve iftira olduğunu söyledi.

Ensari, "Bunlar Bediuzzaman'ı istismar edip kullanıyorlar. Said Nursi tenkitleri vatan Millet hayrı için ediyordu. Yoksa siyaset için mevkii için bunları yapmazdı. Bediuzzaman sadece din ve vatan aşkı için mücadele etti. Said Nursi ve Atatürk arasında hiçbir zaman münakaşa olmadı. Aksine kendi aralarında yaptıkları görüşmede birbirlerine saygı ve hürmet ettiklerine bizzat babam şahit olmuştur. Babamla çok samimi bir arkadaşlıkları vardı. Babam sürekli onun sohbetlerine katılır fikir alış verişlerinde bulunurlardı." dedi.

GÖRÜŞME TALEBİ ATATÜRK'TEN GELDİ

Babası Abdulğani Ensari'in o dönem yaşananları...

CİHAN, habervaktim

Devamı için alıntı linkine tıklayınız.
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Filmin galasına üstadın yaşayan talebelerinin neredeyse hepsi katıldı.Bu başlı başına ciddi bir işaret
Durumu kurtarmaya mı çalışıyorsun hirahoş :)
üstadın yaşayan neredeyse tüm talebeleri filmin galasında bir araya geldiler.Ve filmin gerçekleri yansıttığını söylediler
Farklı düşünenler elbet olabilir bu da kendi problemleri
Üstad ile mustafa kemal'in pek anlaşabildiği söylenmez en azından
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Şimdilik şunu söyleyeyim: İzledim, beğenmedim..
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Hanımları tuvalet giyme yarışında olanlar mı :)

Şu tuvalet kaç çeşit oluyor nasıl birşeydir.. Yani garipsenecek bir şey mi inanın bilmiyorum.. Ve bu yarışta olanlar hangi ağabeylerin hanımı imiş onu da merak ettim..

Kendi saçmalıklarını ispat için ağabeyleri su istimal edenlere de onları hafife alanlara da cevabımız vardır..
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Hanımları tuvalet giyme yarışında olanlar mı :)

ummuhan son dönemde senin yazı ayarın da bozuldu.Sen eskiden böyle saçma sapan yazmazdın :)
Ağabeyler dediklerimiz üstadın halan yaşayan talebeleri,bak bunları kastettim
Ama sen çuval giymeyi retcih edenleri kastediyorsan o da başka mevzuu



şuan çalışıyorum kımetse çarşamba günü filmi izleyeceğim
ilk izleyenlerden de yorumları alabiliriz
Bu başlığı izleyici yorumları olarak da değiştirebiliriz
tekrar tekrar aynı konu için başlık açmak yerine
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Şimdilik şunu söyleyeyim: İzledim, beğenmedim..

Filmde senaryo inanılmaz zayıf.
Film, bir konu ile başlayıp izleyiciye sonucu merak ettirecek şekilde ilerlemiyor. Dolayısıyla ne heyecan var, ne tempo. Tam 3 saatlik sıkıcı bir çalışma çıkmış ortaya.
Filmde bütünlük yok gibi geldi bana. Sanki kısa kısa, birbirleriyle ilgisiz sahneler birleştirilip ortaya bir film çıkarmışlar gibi.
Tanrısever'in "Türkiye'nin en iyi filmini yaptım" iddiası hakikaten fos çıktı.
Ben tavsiye etmiyorum, tabi Said Nursi hayranı değilseniz ve cemaatiniz sizi filme götürmeye teşvik etmiyorsa.. :)
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Atatürk’ün, inkılaplara destek vermesi, içki ve kıyafet konusunda esnek fetvalar vermesi yönündeki istekte bulunması karşısında Said Nursi, yerinden kalkarak odayı terk ediyor. Said Nursi'nin yargılandığı sahnede savunmasını yaparken Mustafa Kemal Atatürk'ten "Merhum Paşa" diye bahsetmesi dikkat çekiyor.

Yani, yumuşak fetvalar vermek için Atatürk ile el sıkışmamış,ortak yol bulalım dememiş,bu odayı terkedersem şimdi ona sert gelir ve dinden soğur, ben hizmet için, şu şu fetvayı yumuşatayım da dememiş... miş-miş-miş...

Muhteşem bir alim! örnek alınmalı...
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Filmde senaryo inanılmaz zayıf.
Film, bir konu ile başlayıp izleyiciye sonucu merak ettirecek şekilde ilerlemiyor. Dolayısıyla ne heyecan var, ne tempo. Tam 3 saatlik sıkıcı bir çalışma çıkmış ortaya.
Filmde bütünlük yok gibi geldi bana. Sanki kısa kısa, birbirleriyle ilgisiz sahneler birleştirilip ortaya bir film çıkarmışlar gibi.
Tanrısever'in "Türkiye'nin en iyi filmini yaptım" iddiası hakikaten fos çıktı.
Ben tavsiye etmiyorum, tabi Said Nursi hayranı değilseniz ve cemaatiniz sizi filme götürmeye teşvik etmiyorsa.. :)

Hiç şaşırmadım.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Filmde senaryo inanılmaz zayıf.
Film, bir konu ile başlayıp izleyiciye sonucu merak ettirecek şekilde ilerlemiyor. Dolayısıyla ne heyecan var, ne tempo. Tam 3 saatlik sıkıcı bir çalışma çıkmış ortaya.
Filmde bütünlük yok gibi geldi bana. Sanki kısa kısa, birbirleriyle ilgisiz sahneler birleştirilip ortaya bir film çıkarmışlar gibi.
Tanrısever'in "Türkiye'nin en iyi filmini yaptım" iddiası hakikaten fos çıktı.
Ben tavsiye etmiyorum, tabi Said Nursi hayranı değilseniz ve cemaatiniz sizi filme götürmeye teşvik etmiyorsa.. :)

Teşekkür ediyoruz girdap ağabey. Biz de net üzerinden online filan izleriz o zaman. Sinemaya gitmeye gerek yok.
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Filmin ismine takıldım. Üzerinde düşünüyorum; nasıl bir mesaj amaçlanıyor, tahlil etmeye çalışıyorum.

Said Nursi merhum, Cumhuriyet zamanında uzunca bir süre "hür" olamamıştır. Yaklaşık 30-35 sene hayatı sürgünlerle, hapislerle geçmiş. O zaman filme ad olarak layık görülen "hür adam"lık Osmanlı dönemini kastediyor olmalı. Ve aklıma, mübarek Cennet mekan Abdulhamid Han'a iftira olarak atılan istibdat söylemleri geliyor. Bu dönemle ilgili nurcu kaynakların yansıttığı biyografilerle, dışarıdan olanların hatıra ve aktarımları çok çok farklıdır. Nurcu kaynaklar, adeta bir efsane havası içinde yazmışlardır. Ve maalesef Osmanlı'nın düşmanlarının geliştirdiği söyleme yakın bir konum almışlardır/aldırılmışlardır. Bunu çok açık bir şekilde bugün müşahade edebiliyoruz.

Said Nursi, Emirdağ Lâhikası | Beş Türlü de Dünyevi Faidesi Var | 170

Hürriyeti içinde olan bir adama zindanlar ne yapabilir?
Eselerinde Allah'ın sanatı gereği tabiattan öyle gözlemlerde bulunurki şimdiye kadar hiç bir esede yazılmamış. 30 sene hapislerde olan birisi bunları nasıl yazabilir? Şimdiye kadar hiç bir alim bunu yazmadıysa.. Düşünün.

Sayın Hirahos. Üstadla alakalı her eleştiri konusunda seninde muhakkak bir yazın var. Üstadı sevmeyebilirsin, metodu ilgini çekmiyor olabilir. Allahüalem beğendiğin bir şeyh var,tarikat var. Kendi seçtiğin yolda ilerleyebilir bize o yolu tanıtıcı yazılar sunabilirsin.

Böylece manevi yönden fazla zarar uğramaz ve "Kalbimizde mü'minlere karşı kin bırakma ya Rabbi" duasının manevi sırrına erebilirsin. Bu da benden sana bir dost tavsiyesi...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Hür Adam'ı neden 20 yıl önce çekmedi?

Mehmet Tanrısever Hür Adam’ı çekmeye 20 yıl önce karar verdi ama kendi deyimiyle doğru zamanı bekledi. Film bu hafta vizyona girdi. Tanrısever filmdeki tartışmalı sahnelerin protesto edilmesinin kendisini üzmediğini, söylüyor: “Doğal haklarıdır onlara kızmam.”
• Hür Adam fikri nasıl doğdu? Zemini hangi yıllara dayanıyor?
90’lı yıllarda Minyeli Abdullah’ı yaparken ‘Bunu da yap’ diye üstadı önerdiler. Mehmet Uyar, o günlerde bir sürü kitap verdi okumam için. Bunları yaparken üstadı rüyasında Uyar’a görünmüş. ‘Benim filmimi mi yapacaksınız? Beni tanımıyorsunuz. Zamanı değil, zaman müsait değil’ demiş. Sonra bu sürede bana birkaç senaryo geldi ama hiçbiri içime sinmedi. O süreçte bu filmi yapabilecek şuurda yapımcı da sinemacı da yoktu zaten. Aradan 20 sene geçti Arkadaşları topladım ‘Bu filmi yapıyoruz’ dedim. Ekipler kuruldu ama başladığımızdan bu yana tam altı kere ekip değiştirdik. Dedim ki mani olursa yine iptal ederiz. Ama çok şükür öyle bir şey olmadı.
• Peki 20 yıl önce yapmamanızın sebepleri neydi?
20 yıl önce oynatmazlardı. O zaman konuşulamazdı bu kadar. Zor olurdu herhalde. Diyorum ya üstadın himmeti var, rüyada demiş ya ‘Zamanı değil’ diye.
• Film tam da bu ‘iki dil tek devlet’ tartışmaları üzerine geldi... Kürtçe diyaloglarla başlıyor ve devam ediyor. Bu kurgulanmış, planlanmış bir şey miydi?
Hayır, o zaman tamamen öyleymiş. Sürgünler başladıktan sonra Türkçe kullanma ihtiyacı hasıl olmuş. Belki o dönem baskılar da vardı, muhalif olmamak için üstat böyle tercih etmiş, biz de onu yansıttık filmde.
BU BASKILAR YAŞANDI
• Araştırma ve hazırlanma kısmında eksik var mı size göre?
İşin mimarı ben olduğum için başında ben hep vardım. Senaryo altı kere değişti mesela ve üç ayda tamamlandı. Ama ben sürekli çalışıyordum. Bu konuyla ilgili 20 kitap okudum. Toplam 6 bin sayfa ediyor. Bir yönetmen profesyonel de olsa vasat da olsa işin başında durmalı. Ben de öyle yaptım. Dolayısıyla öyle bir eksiklik yok. Ana damardan olan her şeyi, öz olanı verdik. Vicdanen de bir sıkıntım yok. Ben canımın pahasına olsa hakkını verdim, kaytarmadım yani.
• Tarihi geçişlerde bir sıralama izlediniz mi?
Bir sıralama yok, öyle yapsak belgesel olurdu. Benim hayal dünyamla üstadın kendisinden yola çıktık. Mesela üstat Emirdağı’na geliyor sokakta namaz kılıyor. Ama ‘İzleyici bunu militanlık bilir’ dedim ve bir şey ilave etim. Hemen bir cami buldum kapısına kilit vurdum. Yani cami kilitli olduğu için sokakta namaz kılıyor oldu.
• Peki itirazlar olmaz mı bu durumda? Bu kadar baskı var mıydı?
Vardı tabii. Camilerin ahır yapıldığını o kadar çok duydum ki... İnönü döneminde soğuk harp yapıldı. Şimdi yine bu insanlar ne yapıyorlar, bakın! Balyoz planları, devrim... Ne devrimi? Bu insanlar ne kötülük yapmış? Dinsiz filozoflar, ahlaksızlar veya ellerine üç beş kuruş alanlar burada ülkeyi ve bizi esaret altında tutmak istiyor. 40’lı yıllardan beri bu ülkede kaç kere ihtilal olmuş, kaç kere ihtilal girişiminde bulunulmaya çalışılmış. Bu baskılar oldu.
TEPKİLERDEN KORKMUYORUM
• Filmde çıkışları yansıtırken halkın tepkisini almaktan korkmadınız mı?
Hiç korkum yok. Bir insanın kılık kıyafetinden vazgeçmemesinden doğal ne var yani. Onun sarığını niye Cumhuriyet çıkaramamış hiç? 84 yıllık hayatında sarık çıkmamış. Herkes çıkarıyor da o niye çıkaramıyor? Zor muydu? Demek ki burada bir şey var. Kurşuna dizerler veya öldürürlerdi yine çıkarırlardı. Yapamamışlar da... Atatürk de çok saygılıydı onun düşüncelerine, fikirlerine, dürüstlüğüne.
• Atatürk ile ilgili sahnelere gelecek olursak... Filme soruşturma da açıldı. “Atatürk tabulaşmamalı” mı diyorsunuz siz?
Tabii ki Allah’tan başka kimse bu kadar tabulaşmamalı.
• Bu anlamda mı daha az yansıttınız filmde?
Hayır öyle bir niyetimiz yok. Ama ben bir tabu olarak görmüyorum. Bir kahraman, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı. Savaşlarda, cephelerde mücadele etmiş. Bizim, Türkiye’nin başına seçilmiş bir insan. Atatürk görevini yaptı. Allah da onu Türkiye’nin başına getirdi. Öyle bakıyorum. Ama bunu Allah’ın önüne getirmemek lazım. Allah’ı daha çok sevmek lazım.
Davacı olmadım
• Galada çıkan protestolar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben onları kutluyorum. Çok yaman, kahraman insanlar. Demek ki onlar görüşlerinin tersi olan bir şeyleri protesto edebiliyorlar. Bize yapılan bir yanlışlık olduysa ecdadımıza, tarihimize, biz de protesto etmeliyiz. Hatta bana İstinye Karakolu’nda ‘Davacı mısınız?’ dediler, ‘Serbest bırakın, doğal hakları’ dedim. Ama bizdeki insanların da böyle olması lazım. Ben bu filmleri yapmaya devam ediyorum, onlar da protestolarını sürdürsünler. İçerde protesto edenleri de kutluyorum. Ondan da çok büyük keyif aldım. Hatta eşim dedi ki ‘Gözlerin niye buğulandı?’ Çok hoşuma gittiği için ağladım, duygulandım. ‘Demek ki böyle kahramanlar çıkıyor, bir kahramanı, bir kahraman protesto ediyor’ dedim.
Hoca Efendi ithafı istemedi
• Filmde Said-i Nursi “Okulumun temellerini atıyorum” diyor. Bugün dünyanın her yerinde okulları mı var?
Aynen öyle, o felsefeden yola çıkan Fethullah Gülen Hoca Efendi, 180 ülkede okullar, dershaneler açtı. Bir de üstat ‘Cehaleti, fakirliği, itilafı ancak ilim ve fenle yıkabiliriz’e inanıyor. Dolayısıyla o şimdinin rüyası değil, ta o zaman başlıyor. Barla’da köyde bir odada başlayan bir hayali, 80-100 sene sonra zuhur etmiş. Ne kadar da isabetli yapmış.
• Filmle ilgili Fethullah Gülen’in görüşlerini aldınız mı?
Senaryoyu talebeleri okudu. Kendisi film olarak seyretti.
• Nasıl buldu? Onun yönlendirmeleriyle film üzerinde değişiklik yaptınız mı?
Filmin başında peygamberimize gelen ‘Oku, Allah’ın adıyla oku. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ ayetine yer vermiştik. Hoca efendi onu yanlış anlarlar gibi düşündü. Tabii çok hassas kendisi bu konularda. Ben de saygı duydum o kısmı çıkardık. Sonra bir telefon geldi. Biz filmi hoca efendiye ithaf etmiştik. Kendisi onun da kalkmasını istedi. Biz de çıkardık.
• Seçimler sonrası okyanuslar ötesine selam gönderilmesi çok konuşuldu. Bu gibi bir durumdan da imtina edilmiş olabilir mi?
Olabilir tabii ki... Bir de hoca efendi bir davayı yönetiyor. Dedikodu çıkmasın, alınmasınlar, başka Nurcu kardeşler de incinmesin diye düşünmüş olabilir. Saygı duymak lazım.


STAR GAZETESİ
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Kul Adam mı, Hür Adam mı?

Mustafa Özcan Kul Adam

mustafaozcan.jpg

2011-01-03



‘Hür Adam’ filmiyle alakalı olarak yazıp yazmama arasında gidip geldim. Lakin sorumluluk duygusu ağır bastı. Elbette Bediüzzaman’ın filmi çevrilebilir ve insanların ilgisine ve istifadesine sunulabilir. Zaten son sıralarda üzerinde yazılanlar ve çizilenler kendisinin de ibret için gençliğinde sinemaya gittiğini gösteriyor. Bunu Ertuğrul Özkök bile yazdı. Skolastik bir hoca olmadığını kendisi de söylüyor, ayrıca biz de biliyoruz. Filmi seyretmiş değilim lakin iki husus dikkatimden kaçmadı ve bu iki husus Bediüzzaman algısında bir tahrifat ve eksen kaymasına işaret ediyor ya da ben öyle algıladım.


Pişmiş aşa su katmak istemem ama yine de sağlıklı zemine oturmak için konuyu irdelemek gerekiyor. Kanaatim şu ki, bazı Nurcular Bediüzzaman algısında bir eksen kayması yaşıyor. Ve bu film de adeta onu somutlaştırmış durumda. Meseleye son derece kompleksli bir biçimde yaklaşıyorlar. Bu iki mesele üzerinden bu kesimlerde güce prestişin izlerini görebiliyorsunuz. Halbuki, Bediüzzaman güç eksenli değil hizmet eksenli ve manevi eksenli bir şahsiyettir ve bu yönde hizmet etmiştir.


Sözgelimi, Hür Adam ifadesi Bediüzzaman’ın hayatında nereye tekabül ediyor? Şeyhülislam Mustafa Sabri ile birlikte Bediüzzaman adeta Ankara rejimi altında dindarların bir nevi esaret altında olduklarını söylüyor. Bu anlamda ‘hem esiriz’ mealinde sözler sarf eden bir zat için hür adam ifadesi kullanmak fazlasıyla kompleksli bir durumdur. Elbette ki gençlik günlerinde günün modası çerçevesinde hürriyet meselesiyle ilgilenmiş ve buna vurguda bulunmuştur.

Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam’ demiştir. Bu doğru olmakla birlikte genelde hürriyet meselesini tadil etmiş, dengesini bulmuş ve şer’i çizgisine oturtmuş ve çekmiştir. Meşrutiyet-i meşrua veya hürriyet-i meşrua ifadelerini kullanmıştır. Kürtler hakkında bile Prens Sabahaddin’in tezi olan adem-i merkeziyetçi yaklaşımı benimsememiştir. Dolayısıyla aşırı hürriyet anlayışlarını bir nevi rafiziliğe veya başka bir ifade ile Protestanlığa benzetmiştir.

¥

Bu açıdan filmin başlığı Hür Adam değil, kul adam olmalıydı. Zira herkese yakışan husus kulluktur. Peygamberimiz bile Hazreti Süleyman’la mukayese babında kendisinin kral peygamber değil, kul peygamber olmayı yeğleyeceğini söylemiştir.


Dünyada kulluktan daha büyük mertebe yoktur. Onun dışında ve onu aşan mertebe arayanlar başka vadilerin adamlarıdır. İkinci sahne ise, Mustafa Kemal ile karşılaşmada Bediüzzaman’ın hilaf-ı mutat bir biçimde bacak bacak üstüne atmasıdır. Orada Kemalistlerin kendisine göre kutsalları vardır. O bizim analizimizin dışındadır. Biz burada ikinci ucu analiz sadedindeyiz. Bu da kompleks yüklü bir duruştur. Buradaki karşılaştırma aslında aynileştirme olmuştur.

Sürekli Bediüzzaman’la Mustafa Kemal’i karşılaştırma havası içinde olan bazı Nurcular meseleyi işte buraya kadar taşıyarak Bediüzzaman’ın şahsiyeti ve kimliğiyle Mustafa Kemal’in kimliğini karıştırmışlardır. Burada bir algı hatası ve Bediüzzaman’ın şahsiyetini tahrif etme zihniyeti karşımıza çıkıyor. Onun ötesinde Bediüzzaman kompleksli bir şahsiyet olarak tasvir ediliyor. Sanki ulemadan birisi değil de Mustafa Kemal’in siyasi rakibi.

Bediüzzaman namazla alakalı muhatabına nasihat ederken neden bacak bacak üstüne atma ihtiyacını hisseder? Bu kendisinin mi yoksa bazı taraftarlarının mı kompleksidir? Orada Bediüzzaman nefsini öne çıkarmıyor, aksine Allah lillah için nasihat ediyor ve namazın önemini anlatıyor. Halbuki, orada Bediüzzaman nasih bir üstadı değil daha ziyade bacak bacak üstüne atmış ve dünyevi meselelerden bahseden bir salon adamını andırıyor!

¥

Dolayısıyla filmin ruhu bir sapma zeminine işaret ediyor. Burada bir eksen kayması var ve onun ötesinde Bediüzzaman bacak bacak üstünde bir surette sanki Mustafa Kemal’in başka bir versiyonu olarak takdim ediliyor. Yani zarf mazruftan daha önemli hale getirilmiş.


Dolayısıyla bu portre kesinlikle Bediüzzaman’a tekabül etmiyor. Bediüzzaman bu anlamda hür olmaya çalışan bir dünya adamı değil, dünyanın esaretinden kurtulmaya çalışan abid bir adam abdullah yani mümin kuldur.

Asıl hürriyet dünya bağlarından ve kayıtlarından kurtulmaktır. Kulluktur ve Bediüzzaman da öyle yapmıştır. Bazı Nurcuların Bediüzzaman anlayışı ne zaman yeniden kulluk ekseni üzerine oturursa o zaman doğru bir Bediüzzaman portesine ulaşabilir ve filmini çekebilirler. İlla da gerekiyorsa…

Minyeli Abdullah’dan Hür Adam’a; nereden nereye?


 
Üst