emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0

Çiçeklerin kulağında esrarlı fısıltı. Yağmurun önü sıra efsunlu hışırtı. Gül yanağında bahar muştusu. Hazân ile yaprak yaprak sarı hüzünlere dağılıyor ve dağıtıyor. Hoyrat rüzgâr. Bahar bahçesinde çiçek çiçek dokunuyor. Diriliş nefesi rüzgâr.
Ağaçları, otları, kayaları, dağları okşuyor, kaynaştırıyor, birleştiriyor gibi. Şefkat rüzgâr. Elbisesiz, örtüsüz, teklifsiz, perdesiz dolaşıyor aramızda. Görünmez bir dokunuş rüzgâr. Saklı yerlerini açıyor gibi insanın. İtiraf rüzgâr. Ruhu sılasına salıyor nefes nefes. Gam yüklü rüzgâr.
Gizlendiği yerden koşup geliyor. Alnımızdan öpmeye eğiliyor. Yüreklerden dert savuruyor. Teselli rüzgâr. Dalgalar eğiliyor önü sıra coşkulu ve beyaz. Bir yol türküsü rüzgâr. Durgun suların yüzünde geziniyor sessiz ve sözsüz. Tanıdık bir yolcu rüzgar. Dünyanın tozunu göğe savuruyor, yeri göğe komşu ediyor.
Yer ile gök arasında, görünmez, ele avuca gelmez bir elçi rüzgâr. Uçurtmaların göğsünde, balonların yüzünde gizleniyor; çocukların gözünden saklanıyor. Aydınlık çocuk gözlerinde körebe rüzgâr. Yelkenlerin karnında, kuş kanatları altında yolculuk ediyor diyar diyar. Uçsuz okyanuslarda ve sınırsız göklerde sürünüyor, koşuyor, duruluyor. Bir yoldaş rüzgâr.


Dost ülkesini dolaşıp gelen “bâd-ı sabâ”, seherlerde vuslat rüzgâr. Akşamları göle vuran solgun ışıklarda, geceleri toprağa inen hüzünlü yağmur şıpırtılarında savrulan, kıvrılan, dolanan, susan, söyleyen hep rüzgârdır. Koyu yalnızlıklara sırdaştır rüzgâr.
Yakub’a Yusuf’dan habercidir rüzgâr. Dost kokuyor rüzgâr. Süleyman’a binektir. Esip geçer eteklerimizden; ruhumuzu doldurarak gelir, içini dökerek gider. Zamandır rüzgâr. Tenimize değdikçe bizi eskitir, bizden eksiltir.


Başına buyruk görünür ama Halık’ın sözünden çıkmaz rüzgâr. O nereye dilerse oraya eser. “Yağmurların önünde müjdeci”dir. Tozlu yollarda dilencidir. Rengarenk çiçeklerin duvağını açan sevgilidir.


Gül yanağında derviştir. Çölden çöle dolaşır bir münzevidir.. İnsan dudağında zikirdir. Bir tutam “hû”dur derviş dudağında. Devâsâ bir fırtınadır gülün göğsünde. Söze gelmez, dize gelmez, dile gelmez, ele gelmez rüzgâr. Bir hırçın muvahhiddir rüzgâr baharın göğünde.

SENAİ DEMİRCİ
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
dayi ben sana hu kelamını soracaktım ama şimdi belgelerimde gezinirken hu yazısını farkettim senai hocanın.biraz da sen anlatabilirmisin.nedir bu hu kelamı.efsunu nedir?
hangi kapılar açılır böylelikle:)
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
Gül yanağında derviştir. Çölden çöle dolaşır bir münzevidir.. İnsan dudağında zikirdir. Bir tutam “hû”dur derviş dudağında. Devâsâ bir fırtınadır gülün göğsünde. Söze gelmez, dize gelmez, dile gelmez, ele gelmez rüzgâr. Bir hırçın muvahhiddir rüzgâr baharın göğünde.

emmargah kardeş.. dayı görmemiş herhalde...

yukarda yazıldığı gibi HU... ele gelmez dile gelmez bir Sırmış.. muhyiddin arabiye göre Allahın tüm lafızlarını ihtiva etmiş ehadiyetteki ismidir..

neyse dayıya soralım...

HUUUUUUU dayım :hosgeldin:
 

dayi

Profesör
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
1,918
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
69
HU..Allahın HUVİYETİ..bütün lafzı Kelamları içinde toplayan..bütün kapıların anahtarı..HUVİYETİ İlahi..
Hepimizin bir kimliği vardır mutlaka..T.C.nin verdiği..adı soyadı falan..fakat Allahın HUVİYETİNE sahip olanlar kaç tane..yani HU..nun manasına varabilenler..o mananın içerisinde yaşayabilenler..HU..kıyısız UMMAN..:)

Bulmacalarda falan çıkar sıkça...derviş selamı..iki harf..HU..:shake2[1]:
 

zelal

Asistan
Katılım
13 Haz 2006
Mesajlar
970
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ne güzel bir anlamı var Hû
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
HU..Allahın HUVİYETİ..bütün lafzı Kelamları içinde toplayan..bütün kapıların anahtarı..HUVİYETİ İlahi..
Hepimizin bir kimliği vardır mutlaka..T.C.nin verdiği..adı soyadı falan..fakat Allahın HUVİYETİNE sahip olanlar kaç tane..yani HU..nun manasına varabilenler..o mananın içerisinde yaşayabilenler..HU..kıyısız UMMAN..:)

Bulmacalarda falan çıkar sıkça...derviş selamı..iki harf..HU..:shake2[1]:

:) çok hoşmuş dayıcım ya..buna esmanın tek hecesi diyelim mi?
ama bizim dilimize pek yakışmaz belki yapmacık olur.derviş de değiliz ki:(
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
hüve’nin kısaltılmışıdır ve ‘Allah’ demektir. Dervişler de ‘hû’ çekmek
suretiyle Allah Teâlâ’yı zikretmiş, böylelikle O’nu anmış olurlar.


Sabah-i şerifler [veya akşam-ı şerifler] hayr ola, hayırlar feth ola, şerler def' ü ref ola, Allah-u azimü’ş-şan ism-i zatının nuri ile kalblerimizi münevver eyleye, demler ve safâlar ziyade ola, dem-i Hazret-i Mevlâna Hû diyelim, Hû...)

Sûfilere göre zikrin en faziletlisi, Allah (CC) Hz.leri’ni bir şey isteme anlamı taşımayan bir ifadeyle anmaktır. Bundan dolayı talep mânası taşımayan ve Allah (CC) Hz.leri’nin zâti ismi olan “Hû”, en faziletli zikir telâkki edilmiştir. İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’nin çok defa “Yâ Hû, Yâ Men Hû, Lâ İlâhe İllâ Hû” diye zikrettiğinin sebebi kendisine sorulduğunda, “Hû”nun İsmi Â’zam olduğunu söylediği rivayet edilir.

Hiçbir bilim ve ilim mensupları “Hû”yu inkâr edemez. “Hû” çekmek belirli bir topluluğa ait değil. Aksine bütün yaratılanlara mahsustur. Çünkü “Hû”, Âyeti Kerimeler ile sabittir. Kur’anı Kerim’de içinde “Hû” esmasının geçtiği nice Âyetler vardır.
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
güzel bir konuya değindiniz arkadaşlar teşekkürler paylaşımlarınız için
MEVLANA : ''HU DİYELİM HU ''
 
Üst