HRİSTİYANLIK

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
İncil’in Tahrif Edilmesi:​

İlâhi vahiy olan semâvi kitaplar her türlü tezat ve ihtilaftan uzaktır. Zira gönderilen elçiye verilen kitap kelâmullah’tır. İncil’in tahrif edilmiş olduğu dört İncil’in bulunmasından, bu incillerin, birbiri ile çelişip tezata düşmesinden, farklı bilgiler vermesinden, alenen anlaşılır.
Yine Matta incilinin amacı; İsa’nın yaşamı, ölümü, dirilişi üzerinedir. Markos en kısa İncil olup, insanların İsa Aleyhisselâm’a gösterdikleri ilgi ve İsâ Aleyhisselâm’ın hayatından çokca bahseder. Luka ise daha kitabının başında amacının İsa Aleyhisselâm’ın yaşamını doğru ve ayrıntılı biçimde anlatmak olduğunu açık seçik ortaya koyuyor. Kitabını Teofilos’a hitaben (Luka: 1/3) yazdığını belirtmesi İsa Aleyhisselâm’a âit olmadığını gösterir. Yuhanna ise incili bizatihi kendisinin kaleme aldığını; “Onun adıyla yaşama kavuşasınız” (20/30-31) diyerek belirtmiştir.
İlâhi vahiy ise ancak Allah’ın kelâmı, sözü, beyanıdır. Peygamber ve ümmetine Allah’ın koyduğu kanunları, emirleri, nehiyleri içerir. Geçmiş peygamberlerden ve ölümden sonrasından haber verir.
Görüleceği üzere bu bahsedilen inciller İsa Aleyhisselâm’dan sonra yazılmış ve onun hayatını kaleme almışlardır. İlâhi vahyin nüshaları karışmış ve fakat İsa Aleyhisselâm’a inen gerçek incil tahrif edilmiştir. İncelendiğinde, akl-iı selim ile düşünüldüğünde bu gerçek açıkça görülebilecektir.
Bir kere inciller, İsa Aleyhisselâm’dan yüzyıl gibi bir zaman sonra yazılmışlardır, İsa Aleyhisselâm’ın dili ile yazılmamışlardır. Hatta Yeni Ahid’de yazıldığına göre İncil yazarları; “Sözlü söylentiyi saptayan ilk hıristiyan topluluğunun sözcülerinden başka birşey değildir...” “İncil yazarlarından herbiri kendi uslûbuna, kendi kişiliğine, kendine özgün dini kaygılarına göre, çevrelerindeki gelenekten aldıkları sözler ile hikayeler arasında bir takım bağlar kurmuşlardır.”

Matta İncili’nde (1/1-17) İsa Aleyhisselâmın babaları olarak verilen isimler toplamı (İbrahim Aleyhisselâm dahil) İbrahim Aleyhisselâm’a kadar 40’tır. Luka İncili’nin verilen isimler toplamı ise İbrahim Aleyhisselâm dahil 55’tir.

Luka İncili (3/23-38), Mesih’i “Matat’a” nisbet ederken. Matta İncili (1/16), Mesih’i “Dülger Yusuf’a” nisbet etmiştir.

Matta İncili (11/18) “Yahya’nın yemiyerek ve içmeyerek geldiğini” haber verirken, Markos İncili (1/6) “Yahya’nın çekirge ve yaban balı” yediğini söyler ki, bu iki haber birbirini çürütür.

Matta (27/60); Markos (15/46); Luka (23/53)ya göre ceset alınıp “Kaya içine oyulmuş bir kabre konulmuştur.” Yuhanna (19/41)ya göre ise, “İsa’nın cesedi bahçede olan bir kabre konmuştur.”

Matta İncili’nde (17/15) bir adamın “Sar’alı oğlunu” kurtarması için İsa’ya geldiğini belirtirken, Markos İncili (9/17) “Dilsiz ruhu olan oğlunu” İsa’ya getirdiğini söyler. Luka ise aynı olayı naklederken adamın, İsa’ya“Muallim! Sana yalvarırım oğluma bak” dediğini belirtir.

İnciller Yunanca yazılmışlardır. Yeni Ahid’de orijinalliğini muhafaza eden bazı terimler Yunanca değil, İbranice’dir. Bu dahi tahrife delildir. Zira İsa Aleyhisselâm’ın dili Âramice (İbranice)dir.

Matta İncili’nin bildirdiğine göre Hazret-i İsa, Musa Aleyhisselâm’ın şeriatını yıkmaya değil, yapmaya geldiğini beyan etmiştir. (Matta: 5/ 17-18)
Halbuki bugünkü Yeni Ahid, Musa Aleyhisselâm’ın şeriatının İsa Aleyhisselâm tarafından tamamen kaldırıldığını öğretmektedir. Bu bir tenakuz, çelişkidir.

Hıristiyanlığın temeli sayılan teslisle ilgili âyet şöyle idi: “Çünkü gökte şehadet edenler üçtür: Baba, kelime ve Ruh’ul-Kudüs ve bu üç birdir ve yerde şehadet edenler üçtür. Ruh ve su ve kan ve bu birde mutabıktır.” (Yuhannanın Mek: 5/ 7-8)
1881’de basılan tashihli nüshadan birinci kısım çıkarılmış ve bugünkü yeni baskılarda bu yoktur.
Bu misal bize, Hıristiyanlığın kutsal kitabı üzerinde tahrifler yapıldığını ve bu tahriflerin devam ettiğini göstermektedir.

Matta’nın (5/39-40) “Kötüye karşı koma, ve senin sağ yanağına kim vurursa, ona ötekini de çevir, bir mahkemeye gidip senin gömleğini almak isterse, ona abani da bırak” şeklindeki sözü ile, yine (Matta: 10/34) “yeryüzüne selâmet getirmeğe geldim sanmayın; ben selâmet değil, fakat kılıç getirmeye geldim.” sözü arasında tezat vardır.

Matta’ya göre (20/29) Eriha’dan çıkan İsa’ya, şifa için gelen körlerin sayısı ikidir. Markos’a göre (10/46) ise şifa için gelen körlerin sayısı birdir.

Matta İncili’ne göre (10/9) İsa Havârilerine “yanlarına Asâ bile almaya müsaade etmezken”
Markos İncili’nin ifadesine göre (6/8), “yanlarında Asâ taşımalarını” tavsiye etmiştir.

Matta (25/15) hizmetçileri üç gösterirken, Luka (19/33) hizmetçileri on kişi gösterir.

“Göklerin melekutun”da en büyüğün kim olduğu hakkında soruyu soran, Matta İncili’ne göre (18/1) “İsa’nın talebeleridir.” Markos İncili’ne göre (9/33-34) sorulan suali haber veren “İsa’nın kendisidir.”

Markos İncili’nin bir yerinde (1/1) “İsa Mesih’in İncili” denilirken, diğer bir yerinde de (1/14) “Allah’ın İncili” denilmektedir.

Luka İncili’nde bir yerde “Kurtarıcım Allah”, (Luka: 1: 47) diğer bir yerde de “Kurtarıcı İsa” denilmektedir. (2: 11)

Hazret-i İsa için sık sık hem “Allah’ın oğlu”, hem de “Yusuf oğlu”, “Davud oğlu”, “Âdem oğlu” deyimleri kullanılmaktadır.
Bunların hangisi doğrudur? İlâhi dinde böyle büyük tenakuzlar, kesinlikle olmaz. Bu ifadeler İncil’deki tahrifatın büyüklüğünü göstermektedir.

İncillerde dipnot olarak sık sık (Matta: 17/20-21, 18/10-11 - Markos: 7/15-16, 11/25-28, Luka: 8/45, 9-56) “Birçok eski metinlerde şu sözler de yer alir.” denilmektedir.
Veya Markos (16/20)de olduğu gibi “bu bölümün 9-20 ayetleri eski metinlerde yoktur.” denilmektedir.
Bu tahrifatı açıklayan alenilik Yuhannada (7/53 - 8/11)de de mevcuttur.

Bu gibi çelişki ve tutarsizliklar Allah-u Teâlâ’ya nisbet edilen bir kitapta bulunmaz. Öte yandan Allah-u Teâlâ’nın kulu ve elçisi olan bir peygamber de kendini Allah yerine koymaz ve kendine taptırmaz.
Binaenaleyh İsa Aleyhisselâm’a indirilen İncil’in sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği anlaşılmaktadır.
İncil’in tahrif edildiğini Kur’an-ı kerim şöyle haber vermektedir:
“Onlardan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde ‘Bu Allah katındandır.’ derler. Onlar bile bile Allah’a iftirâ ediyorlar.” (Âl-i imran: 78)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’ın
İncil’de Haber Verilmesi:

Allah-u Teâlâ tarafından Hazret-i İsa Aleyhisselâm’a verilen İncil’in asılları, daha sonraları insan sözü ile karıştırılıp tahrif edilmesine rağmen şu anda mevcut olan nüshalarda Peygamberimiz Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in geleceğine dair bazı işaretlere rastlanmaktadır.
“Bununla beraber ben size hakikatı söylüyorum; benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü gitmezsem Tecellici size gelmez. Fakat gidersem onu size gönderirim. Ve o geldiği zaman günah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir.” (Yuhanna: 16/7-8)
“Size söyleyecek daha çok şeyim var, fakat şimdi dayanamazsınız. Ama o Hakikat ruhu gelince, size her hakikate yol gösterecek, çünkü kendiliğinden söylemeyecektir. Fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.”(Yuhanna: 16/12-13)
“Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi tutarsınız ben de babaya yalvaracağım ve O size başka bir tecellici, hakikat ruhunu, verecektir; ta ki, daima sizinle beraber olsun.” (Yuhanna: 14/15-16)
“Fakat benim ismimle babanın göndereceği tecellici, ruhul-kudüs, O size her şeyi öğretecek ve size söylediği herşeyi hatırınıza getirecektir.” (Yuhanna: 14/26)
“Babadan size göndereceğim tecellici, babadan çıkan hakikat ruhu, geldiği zaman, benim için o şehâdet edecektir.” (Yuhanna: 15/26)
Bunlar İsa Aleyhisselâm’ın hıristiyanların bugün ellerinde bulunan İncil’deki bizzat kendi ifadeleridir. İsâ Aleyhisselâm yakınlarına kendinden çok daha faziletli bir peygamberin geleceğini ve ona iman etmeleri gerektiğini bildiriyor. Aynı zamanda onun fazilet ve meziyetinin yüksek olduğunu haber veriyor.
İsâ Aleyhisselâm onun hakkında böyle buyururken, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de onun hakkında şöyle buyuruyorlar:
“İnsanlar arasında Meryem oğlu İsa’ya dünyada ve ahirette en yakın olan benim. Bütün peygamberler kardeştir, bir babanın ayrı kadınlardan doğmuş evlatları gibidir. Dinleri birdir.” (Buhârî, Tecrid-i sarih: 1403)
Yani birbirlerini tasdik eden, birbirlerini doğrulayan, birbirlerini metheden ve Hazret-i Allah’ın yanındaki yüksek âli derecelerini belirten bir hitaptır.
İsa’nın, geleceğini haber verdiği Yunanca Paraklit ile, Latince Paraklitos, Arapça tam olarak Ahmed kelimesinin karşılığıdır. Bundan da maksat, bizim Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’dır.
Paraklit lafzı hıristiyanlarca “Hamdedici” veya “Kurtarıcı” anlamında kullanılmaktadır ve bu lafız “İnsanları küfürden kurtaran” Peygamberimize uygun düşmektedir.
Matta Incili’nin ve Luka İncili’nin “Göklerin melekûtunun yakın olduğu” şeklindeki ifadeleri (Matta: 13/31-32) Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm içindir.
“Göklerin melekûtu, bir adamın alıp tarlasına ektiği bir hardal tanesine benzer. O tane ki, bütün tohumların gerçi en küçüğüdür; fakat büyüyünce, sebzelerden daha büyüktür ve ağaç olur; şöyle ki, göğün kuşları gelip onun dallarında yerleşirler.” (Matta: 13/31-32)
Çünkü son nebi Muhammed Aleyhisselâm’ın getirdiği İslâm, bidayette zayıftı fakat daha sonra çok kuvvetli hale gelmiştir.
İsa Aleyhisselâm Hazret-i Allah’ın indinde çok âlî bir peygamberdir. Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri onları çok sevdirdiği için onlar da seviyorlar. Yani bizim Enbiyâ-i İzam Hazerâtına sonsuz bir sevgi ile bağlılığımız ve onların fazilet ve meziyetini ortaya koymada kuvve-i beşeriyenin haricinde durumumuz var. Zira o peygamberdir.
“Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş Tevrat’ı tasdik edip doğrulayan, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah’ın size gönderilmiş bir peygamberiyim.” (Saf: 6)
İşte buradan da anlaşılıyor ki birbirlerine karşı bağlılıkları, muhabbetleri, kaynaşmaları artmış, kardeşliğin özü husule gelmiştir. Aynı zamanda Muhammed Aleyhisselâm, İsa Aleyhisselâm’ın bütün sır ve esrarını Hazret-i Allah’ın izni ve emri ile hiç kimseden çekinmeden açık açık arzedecektir.
“O beni taziz edecektir. Çünkü benimkinden alacak ve size bildirecektir.” (Yuhanna: 16/14)
Gerçekten demek istiyor ki:
“Allah-u Teâlâ’nın bana bahşettiği bir çok fazilet ve meziyetler var. Ben size bunları açıklamayacağım. Amma benim size duyurmadığımı, benim içyüzümü size olduğu gibi arzedecek. Allah-u Teâlâ’nın bana bahşettiklerini o size ifşa edecek.”
İsa Aleyhisselâm’ın ümmeti İsa Aleyhisselâm’ı anlayacak, sözünü dinleyip kavrayacak kemaliyete ermiş değil. Resulullah Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ’nın nûrudur. O nur Ashâb-ı kiram’a tecelli ettiği için onları da nur yapmıştır. O nur sayesinde ilhamı, tecelliyatı iniyor. Çünkü kalp büyümüş oluyor. Bunun için derler ki “Üzüm üzüme baka baka kararır.” İyi kimseye bakarsan kalbin parlar. Kötü kimseye bakarsan gözün ve kalbin kararır.
O Allah-u Teâlâ’nın nûru olduğundandır. Mübarek kalb-i nebevîlerinin içi de nurdur. O mübarek sözleri de çok fasih olduğundan gerek İsa Aleyhisselâm hakkında olsun, gerek bütün mahlûkat hakkında olsun çok rahat anlaşılır. Anlayan anlar. İşte İsa Aleyhisselâm bunu dile getiriyor.
“Siz beni anlayacak durumda değilsiniz. Ama o, ümmetine beni anlatacak.” buyuruyor.
Bu sebepledir ki, ehl-i kitap âlimlerinden bazıları, beklenen peygamber geliverince hemen iman ettiler.
“Kendilerine kitap verdiklerimiz (Peygamber’i), kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlara gelince, onlar iman etmezler.” (En’am: 20)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Teslis İnancı:

Hıristiyanlık teslis inancı şu şekildedir:
“Bir ilâh baba’ya inanırız ki, her şeyin mâliki, görülen ve görülmeyen şeylerin yaratıcısıdır. Yine, Rab olan Mesih’e inanırız ki, Allah’ın oğludur ve bütün yaratılmışların ilkidir. Yaratılmış değildir, Baba’nın cevherinden Hak İlâh’tır. O’nun eliyle bütün âlemler vücud bulmuştur. O, herşeyin yaratıcısıdır. Bizim kurtuluşumuz için gökten inmiş, Ruhu’l-Kudüs’ten cesetlenip, insan olmuş, “Meryem” ona hamile olmuş ve bâkire Meryem’den doğmuştur.” (Histoire des Sectes Chrétiennes, Sh: 52, 62)
Görüldüğü gibi, hıristiyan kredo’sunda önce, “görülen ve görülmeyen şeylerin yaratıcısı bir ilâh” kabul edilmiş, sonra da “Rab olan Mesih’e inanırız ki, Allah’ın oğludur.” denilmiştir. Bu iki söz birbirine zittir. Çünkü hiristiyanlar, önce bir Allah’a inandıklarını söylüyorlar, sonra da herşeyin Rab İsa’nın eliyle yaratılmış olduğunu belirterek İsa Mesih’i Rab kabul ediyorlar. Hem ilâh baba’ya inanmakla beraber, onu hem ilâh, hem oğul, hem de ruhû’l-kudüs olarak vasıflandırıyorlar. Bunların hangisi doğrudur?
Markos İncili’nde (12/30) “Dinle ey İsrâil! Allah’ımız Rab, bir olan Rab’dır.” sözü ile Allah’ın bir olduğu ifade ediliyorken, Matta İncili’nde (28/19) “Şimdi, siz gidip bütün milletleri şâkird edin, onları baba ve oğul ve Ruhû’l-Kudüs ismi ile vaftiz eyleyin.” sözü ile de teslise (üçleme) giriyorlar. Böylece “Allah’ımız Rab, bir olan Rab’dır.” ifadesiyle tezata, tenakuza, çelişkiye düşüyorlar.
Matta İncili’nin bir yerinde (4/10) “Çekil git şeytan. Tanrın olan Rab’be tap, yalnız O’na kulluk et.” denilirken, yine Matta İncili’nin başka bir yerinde (28/17) “İsa’yı gördükleri zaman ona tapındılar.” denilmektedir. Bunun hangisi doğrudur. Bu büyük tenakuz, çelişkidir.
Görüldüğü gibi İnciller kendi aralarında büyük tezata düşmektedir. Bir yerde hem “Allah’a tap” deniliyor, diğer bir yerde “İsa’ya tapındılar” deniliyor. Bu nasıl bir çelişkidir. Bu dinin asliyetinin bozulduğu aşikârdır.
Yuhanna (1/14)de, “Kelâm beden olup inayet ve hakikatle dolu olarak aramızda sakin oldu. Ve biz onun izzetini, baba’nın biricik oğlu’nun izzeti olarak gördük.” ifadesi var.
Diğer taraftan Matta İncili’nde (27/50) “Çarmıhta ölen İsa Mesih” ifadesi ile İsa Aleyhisselâm’ın çarmıhta ruhunu teslim ettiği söylendiğine göre, bir ilâh nasıl olur da çarmıha gerilip öldürülebilir?
Resullerin işleri isimli Luka İncili’nin devamı olan kitapta ise (2/22)de İsa Aleyhisselâm hakkında, “Ey İsrâilliler, şu sözleri dinleyin; Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Tanrının kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir.” denilmektedir. Burada İsa Aleyhisselâm’ın Tanrı olmadığı açıkça belirtilmektedir.
Hıristiyan Kitâb-ı Mukaddesi’nde “Allah’ın oğlu” tabiri, çeşitli şekillerde geçmektedir. Bir yerde Isa Aleyhisselâm için “Sevgili oğlum” (Matta: 3/17; 17/5; Markos: 1/11; Luka: 9/35) denirken bir başka yerde “Sen Hayy olan Allah’ın oğlu Mesihsin” (Matta: 16/16; Markos: 3/11) denmiştir. Yine bir başka yerde “Babanın kucağında biricik oğul” (Yuhanna: 1/18; 3/16) tabiri kullanılmıştır. Pavlus ise, “Rab İsa’yı Allah’ın kendi oğlu” (İbranilere Mektup: 1/2) olarak ve “Başkâhinimiz Allah’ın oğlu İsa” (İbranilere Mektup: 4/14) diyerek niteler.
Hıristiyanlığın oluşturduğu teslis inancına göre Allah birdir. Ancak, İsa’nın babasıdır. Hıristiyanların kullandıkları gibi Allah, Baba olursa; ya ezelî bir şeyi doğurmuş olur, ya sonradan olan bir şeyi doğurmuş olur. Ezelî olan şey aslâ doğmuş olmaz.
Allah-u Teâlâ İsa Aleyhisselâm hakkında gerçek dışı beyan ve inançlarda ısrar eden ehl-i kitabın bu müfrit telâkkilerini reddeder. Hıristiyanların Allah’ı bırakıp İsa Aleyhisselâm’a tapacak kadar onun hakkında aşırı tazimde bulunmak suretiyle düştükleri sapıklıkları anlatarak şöyle buyurur:
“Ey Ehl-i kitap! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin.” (Nisâ: 171)
Onu ancak yüksek sıfatlarıyla, güzel isimleri ile nitelendirin. O’na bir eş ve bir çocuk veya buna benzer zatına yakışmayan şeyleri nisbet etmeyin.
“Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ın peygamberidir.” (Nisâ: 171)
O sadece Allah-u Teâlâ’nın peygamberlerinden bir peygamberdir, sizin iddia ettiğiniz gibi Allah’ın oğlu değildir.
“Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir.” (Nisâ: 171)
O’nun taraf-ı izzetinden tecelli eden bir emirdir. “Ol” emr-i şerifiyle var olmuştur.
“Ve O’ndan bir ruhtur.” (Nisâ: 171)
Kendisinin yaratmasıyla meydana gelen bir ruhtur. O’nun “Kün” emri ile bir mucize olarak vücuda getirdiği için kendisine bir şeref olmak üzere “Kelimetullah” denilmiştir. Bu ruhun Allah-u Teâlâ’ya izafe edilmesi şerefini yükseltmek içindir. Allah-u Teâlâ onunla bir çok ölü kalplere hayat vermiştir.
Şu halde;
“Allah’a ve peygamberlerine inanın. (Allah) üçtür demeyin.” (Nisâ: 171)
Ne “İlâhlar üçtür: Allah, Mesih, Meryem’dir.” diye açık bir şirk ile; ne de “Allah üçtür: Baba, oğlu, ruhü-l Kuds üç esas, üç şahıs olarak tek esastır.” gibi yorumlu şirk ile “Üç İlâh” anlayışına sapmayınız.
“Sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Şüphesiz ki Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ: 171)
İsa Aleyhisselâm kendisine insan olmanın dışında bir sıfat yakıştırmak isteyenlere kul olduğunu hatırlatmak ihtiyacı duymuş ve:
“Ben ancak Allah’ın kuluyum.” buyurmuştur. (Meryem: 30)
Muhataplarına: “Beni ilâh edinin.” dememiş:
“Şüphesiz ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin. İşte doğru yol budur.” buyurmuştur. (Meryem: 36)
Allah-u Teâlâ Tevhid akidesini temelinden yıkan Üç İlâh (Teslis) inancının doğuracağı elim akıbeti haber vermektedir. Allah’tan başka iki ilâh edinenlerle Isa Aleyhisselâm ilâhî huzurda yüz yüze getirilecekler, Allah’a ve Peygamber’ine iftira edenler hak ettikleri cezayı göreceklerdir.
“Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor! Biz Rahman’dan başka tapılacak ilâhlar kılmış mıyız?” (Zuhruf: 45)

Allah öyle bir Allah’tır ki, İhlâs sûre-i şerif’inde beyan edildiğine göre “Doğmamış, doğrulmamıştır.” Çocuğu, babası, eşi olmaktan münezzehtir.
Kur’an-ı kerim’inde Hazret-i Allah onlara şöyle cevap veriyor:
“Resulüm! De ki: O Allah bir tektir. Allah Samed’dir, her şey O’na muhtaçtır, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. O doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir.” (İhlâs: 1-4)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize hitap ederek bir Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Rahman’ın çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki elbette ben olurdum.
Göklerin ve yerin Rabbi, arşın da Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıkları noksan sıfatlardan münezzehtir.
Bırak onları! Kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayıp dursunlar.” (Zuhruf: 81-82-83)

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde Zât-ı akdes’ine kullarından bir parça isnad eden sapıklar hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Kullarından bir kısmı, O’nun bir cüz’ü kıldılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.” (Zuhruf: 15)
O’na çocuk nisbet etmek bir küfürdür, küfür ise her türlü nankörlüğün esasıdır.
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Tecessüd ve İttihad İnancı:

Hıristiyanlar Yuhanna İncili’nin başlangıcında geçen (1/1-4) “Kelam başlangıçta var idi. Ve kelam Allah nezdinde idi ve kelam Allah idi. O başlangıçta Allah nezdinde idi. Herşey onun ile oldu ve olmuş olanlardan hiçbir şey onsuz olmadı.” ibaresi ile yine Yuhanna’da geçen (17/21) “Nasıl ki, ey baba, sen bendesin ve ben de sen’deyim, onlar da bizde olsunlar da, beni senin gönderdiğine dünya iman etsin.”ifadesine dayanarak yaratıcının İsa Aleyhisselâm’da zuhur ettiğini iddia ediyorlar.
Halbuki İsa Aleyhisselâm’ın, bütün Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz gibi bir insan olduğu, tahrif edilmiş olan incillerde dahi görülmektedir. Kaldı ki, ilk insan olan Âdem Aleyhisselâm da babasız yaratılmıştır. Allah-u Teâlâ herşeye kâdir olup, hükmünde hikmet sahibidir.
İsa Aleyhisselâm’ın, Âzâr’ın dirilmesi anındaki duâsı (Yuhanna: 11/41-42), talebeleri için yaptığı duâ (Yuhanna: 17/11), çarmıhtan kurtulmak için “Ey Baba! Eğer mümkünse, bu kâse benden uzaklaştırılsın; fakat benim istediğim gibi değil, Senin istediğin gibi olsun.” diyerek yaptığı duâ (Matta: 26/39), “Beni niçin terk ettin.” (Matta: 26/46) sözü, “Ben şuraya gidip duâ edeceğim.” (Matta: 26/38) “Uyanık durup duâ edin.” (Matta: 26/41, Luka: 22/41-42) ifadeleri kıyamet konusundaki bilgisizliği (Markos: 13/32), Allah’tan hakikat işiten adam olarak, kendisini görmesi (Yuhanna: 8/40) “Yüreğim ölüm derecesinde kederli.”(Matta: 26/38) gibi İsa Aleyhisselâm’ın İncil’de haber verilen durumları, tecessüd itikadını bâtıl kılar.
Bununla beraber tecessüs inancı Matta, Markos, Luka İncili’nde geçmeyip, sadece Yuhanna İncili’nde geçmektedir. Oysa hıristiyanların kabul ettiği bu itikadın bütün incillerde olması gerekmez mi?
Hıristiyanlar baba ile oğul’un birleştiği inancını Yuhanna İncili’nde geçen (10/30) “Ben ve baba biriz.” ifadesinden çıkarmaktadırlar. Halbuki Markos İncili ise (16/19) “İsa, babanın sağına oturdu.” derken, yine Yuhanna İncili’nde (20/17), “Benim Babamın ve sizin babanızın, benim Allah’ımın ve sizin Allah’ınızın yanına çıkıyorum.” ifadesi var.
Bu ifadeyle, gidenle gidilen birbirinden tamamen ayrılmıştır. Böylece, ittihad iddiası bâtıl olmuş olur.
Dört İncil, Mesih’in ağladığını, sevindiğini, dostlarının dâvetlerinde yemek yediğini, eşeğe bindiğini açıklar. Bütün bunlar İsa Aleyhisselâm’da olduğu söylenilen ittihadı ve ulûhiyet iddiasını çürütür.
Markos İncili’nde geçen (13/32) “Fakat o gün yahut o saat hakkında, ne gökteki melekler ne de oğul, babadan başka kimse birşey bilmez.” ifadesi İsa Aleyhisselâm’ın kıyamet saatini bilmediğini gösteriyor.
Gerçekten İsa Aleyhisselâm da Allah vücud bulsa idi veya Allah ile birleşmiş olsa idi Allah’ın bildiğini bilecek ve yaptığını yapacaktı. Onlar İsa Aleyhisselâm’a bu sıfatları veriyorlar, böylece kendi içinde büyük tenakuza, tezata düşüyorlar.
Şu kadar ki Yuhanna’da (14/1) “Allah’a da, bana da iman edin.” ifadesi hıristiyan inancının içinde bulunduğu çıkmazı gösterir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde hıristiyanların İsa Aleyhisselâm hakkındaki bâtıl inançlarını anlatarak şöyle buyurmaktadır:
“‘Allah, Meryemoğlu Mesih’tir.’ diyenler gerçekten kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 72)
Allah-u Teâlâ bu gibi vasıflardan münezzehtir.
“Halbuki Mesih onlara demişti ki:
Ey İsrâiloğulları, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.
Kim Allah’a ortak koşarsa, muhakkak ki Allah ona cenneti haram kılar.
Varacağı yer ateştir, zâlimlerin yardımcıları yoktur.” (Mâide: 72)
Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlara destek olacak, içinde bulundukları durumdan onları kurtaracak hiçbir kimse yoktur.
Bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:
“Andolsun ki: ‘Allah üç ilâhtan üçüncüsüdür.’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 73)
“Allah üç ilâhtan üçüncüsüdür.” demek, hem “Üç” kelimesi, hem de “Üçüncü” kelimesi itibariyle olmak üzere iki yönden küfürdür, katıksız şirktir. Bir ilâhtan başka ilâh olmadığı halde üç ilâh farzetmek, bir olan Allah’ın hakkını inkârdır, zulümdür. “Allah üç” demek, gibi bir çelişkidir.
“Oysa bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer bu dediklerinden vazgeçmezlerse elbette onlardan inkâr edenlere çok acıklı bir azap dokunacaktır.” (Mâide: 73)
Bu gibi sözlerden ve teslis inancından vazgeçmeyenlere Allah-u Teâlâ açıkça küfür damgası vurmuştur. Onlar en şiddetli bir azapla azaba uğrayacaklardır.
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
İsa Aleyhisselâm’ın Kulluğunun Peygamberliğinin Delilleri:

İsa Aleyhisselâm Allah-u Teâlâ’nın kulu ve Resul’üdür.
Yuhanna İncili’nde (6/14) “Gerçekten, dünyaya gelecek peygamber budur.” Matta İncili’nde (15/24) “Ben İsrâil evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim.” Luka İncili’nde (7/16) “Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı.” ifadeleri ile yine Matta İncili’nde geçen (13/57) “Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız değildir.” cümlesi, İsa Aleyhisselâm’ın açıkça resül, elçi ve gönderilmiş bir peygamber olduğunu gösterir. Diğer taraftan bütün bu ifadeler “Allah’ın oğlu.” tabirleri (Luka: 9/35, Matta: 3/17, Markos: 1/11, Yuhanna: 1/18) ile tenakuza düşmektedir. Isa Aleyhisselâm için bir yerde “Peygamber” başka bir yerde “Allah’ın oğlu” diyorlar. Böyle bir durum ilâhi bir kitapta ve dinde olmaz.
Zira; Matta İncili: 1/1 “İbrahim oğlu, Davud oğlu İsa Mesih’in nesebinin kitabıdır.” derken, Markos İncili (10/18)de geçen “İyi olan tek biri var o da Tanrı’dır.” sözü İsa Aleyhisselâm’ın kulluğuna delâlettir. (Yuhanna: 17/1-3; Matta: 26/39)da geçen Hazret-i İsa’nın Allah’a duâ ettiği ifadesi ile, Matta (4/10)da “Rab Allah’ına tapınacak ve yalnız O’na kulluk edeceksin.” sözleri Hazret-i İsa’nın sadece Allah’a kul olduğunu ve O’na bağlı bir mümin olduğunu gösteriyor.
Yuhanna İncili’nde (13/20) “Benim gönderdiğim kimseyi kabul eden beni kabul eder ve beni kabul eden beni göndereni kabul etmiş olur.” ifadesi ile (4/19)da geçen “Kadın ona dedi, efendi görüyorum ki sen peygambersin” sözü İsa Aleyhisselâm’ın Allah’ın gönderdiği bir elçi olduğunu beyan eder.
“Benim babam ve sizin babanızın, benim Allah’ımın ve sizin Allah’ınızın yanına çıkıyorum.” (Yuhanna: 20/17) diyen İsa Aleyhisselâm hakkında “İşte, benim seçtiğim kulum” (Matta: 12/18) tabiri kullanılmıştır. Çarmıh esnasında “Allahım! Allahım! Niçin beni bıraktın?” (Markos: 15/34; Matta: 27/46) ifadesi de Hazret-i İsa’nın kulluğuna delil teşkil ediyor. “İsa, hikmette ve kamette Allah ve insanlar yanında inayette terakki ediyordu.” (Luka: 2/52) ifadesinin, Hazret-i İsa’nın kul olduğundan başka birşeye delâlet etmediği açıktır. Buna rağmen İsa Aleyhisselâm’a ilâh diyorlar. Bu ne büyük tenakuzdur. İnciller hem kendi içinde hem de birbirleri arasında açık bir tezat içindedirler.
Beşerî bütün özellikleri taşıyan İsa’nın, Allah’ın kulundan başka birşey olmayacağını, “Zira aç idim, bana yiyecek verdiniz, susamıştım bana içecek verdiniz.” (Matta: 25/35) sözünün ve “Şiddetli ızdırap içinde kalan İsa’nın harâretin tesiriyle toprağa dökülen ter damlalarının kan damlaları gibi olduğunu” ifade eden İncil metninin, sadece insani özellikler taşıyan İsa’yı dile getirdiği aşikârdır. Yine, “40 gün 40 gece oruç tutan İsa” (Matta: 4/2) “Yüz yastığı üzerinde uyuyan Mesih” (Markos: 4/38) ifadelerinden İsa Aleyhisselâm’ın tam bir insan olduğu anlaşılır.
İsa Aleyhisselâm; yine kendi ellerinde bulunan incil metinlerinde geçen; “Öğrettiğim benim değil, fakat beni gönderenindir.” (Yuhanna: 7/16) ifadesine göre hem kul, hem de elçi olduğu açıktır. İncillerin başka bölümlerinde ise İsa Aleyhisselâm’a ulûhiyet isnat ediyorlar. Bu ne büyük tenakuzdur.
Hazret-i İsa’nın peygamberliği konusunda da “Yüreğiniz sıkılmasın, Allah’a iman edin, bana da iman edin.” (Yuhanna: 14/1) sözü ile “Doğrusu ve doğrusu size derim: Benim sözümü dinleyip beni gönderene iman edenin ebedî hayatı vardır.” (Yuhanna: 5/24) ifadesi delil teşkil eder. Ve fakat İncillerin birçok yerinde Isa Aleyhisselâm’a ulûhiyet isnat edilir. İnciller bu derece tezat içermesine rağmen bu ifadelerden onun bir elçi, bir insan olduğu apaçık anlaşılmaktadır.
Kur’an-ı kerim de bu durumu sarih bir şekilde beyan eder. Âyet-i kerime’de onun bir kul ve Allah’ın elçisi peygamber olduğu bildirilmiştir:
“O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrâiloğullarına numune kıldığımız bir kuldur.” (Zuhruf: 59)
İsa Aleyhisselâm bir beşerdir, insanlara hidayet yolunu göstermek için Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir. Peygamberlik vazifesi ise halkı Allah’ın birliğine ve yalnız O’na kulluk yapmaya dâvet etmekten ibarettir.

Allah-u Teâlâ, hıristiyanların ona ve annesine ulûhiyet isnat etmelerini gözle görülür bir delil ile çürütmekte, onları vicdanları ile başbaşa bırakarak, hakikati araştırmakla aydınlatılmaları için şöyle buyurmaktadır:
“Meryem oğlu Mesih ancak bir peygamberdir.” (Mâide: 75)
İlâh değildir. Ancak Allah-u Teâlâ’nın delil ve fermanı ile gönderdiği bir elçi, bir tebliğci, bir peygamberdir. Allah-u Teâlâ hususi olarak bazı peygamberlere mucizeler verdiği gibi, ona da doğruluğunu göstermek için apaçık bazı mucizeler vermiştir. Eğer Allah-u Teâlâ İsa Aleyhisselâm vasıtası ile ölüleri diriltti ise, şüphesiz ki Musa Aleyhisselâm vasıtasıyla âsâya can verdi ve âsâ sürünen bir yılan oldu. Bu ötekinden daha hayret vericidir. Eğer İsa Aleyhisselâm babasız yaratıldıysa, şüphesiz Âdem Aleyhisselâm hem anasız hem babasız yaratılmıştır. Bu daha şaşırtıcıdır. Bunların hepsi Allah katındandır. Musa Aleyhisselâm ve İsa Aleyhisselâm ancak Allah-u Teâlâ’nın yaratıcı kudretinin tecelli yerleri ve vasıtalarıdır.
İsa Aleyhisselâm ilk olarak gelmiş bir peygamber de değildir:
“Ondan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Annesi de sıddıka bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak! Onlara delilleri nasıl açıklıyoruz? Sonra da bak ki, nasıl yüz çeviriyorlar?” (Mâide: 75)
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova


Bu BEŞ konu
* İncil'in tahrif edilmesi,,
* Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’ın İncil’de Haber Verilmesi,
* Teslis İnancı,
* Tecessüd ve İttihad İnancı,
* İsa Aleyhisselâm’ın Kulluğunun Peygamberliğinin Delilleri,
ile ilgili yazılar Türkiye'deki hristiyan forumlarına yazı olarak gönderilmiş ama hepsi hemen üyelikleri iptal ederek hiçbirini yayınlamamışlardır.!!!

MESİHÇİ adlı zevat da cevap verememiştir...

 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Bana sorduğunuz zamanı hatırlamıyorum ancak bunların cevaplanacak bir yeri yok çünkü yalan, yanlış, saptırılmış bilgilerle doludur. Sadece şunu düşünün. Eğer bu kadar bariz "sahte" bir inancımız olduğunu bilsek veya bu böyle ortada olsa sizce inanmaya niye devam ederiz? Hadi biri çıkarı, biri bilmemne için devam etti. Yürekten inanan Hristiyanlar niye inanırlar? 2000 yılın birikimini bir iki laf cambazlığıyla ortadan kaldıramazsınız. Hristiyan forumlar bunları yayınlamaz çünkü öncelikle inancımıza hakaretle doludur. İkinci olarak bir milyar kere cevaplansa da tekrar tekrar sorulurlar... Esenlikler dilemekle beraber provokasyonlara gelmeye meyilli olsam da bu sefer olmadı...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Bana sorduğunuz zamanı hatırlamıyorum ancak bunların cevaplanacak bir yeri yok çünkü yalan, yanlış, saptırılmış bilgilerle doludur....
Doğrusunu istiyoruz...
Sadece şunu düşünün. Eğer bu kadar bariz "sahte" bir inancımız olduğunu bilsek veya bu böyle ortada olsa sizce inanmaya niye devam ederiz? Hadi biri çıkarı, biri bilmemne için devam etti. Yürekten inanan Hristiyanlar niye inanırlar? ...
Bilmiyoruz. Gerçekten merak ediyoruz... Milyarlık Hindistanda çoğunluk niye ineğe tapıyor, adamlar yürekten inanırken biz tutmuş adamların tanrılarını yiyoruz, hem hinduizmin tarihi hıristiyanlıktan da eski, yürekten inanmak doğru oloduğunu mu gösterir...?

2000 yılın birikimini bir iki laf cambazlığıyla ortadan kaldıramazsınız....
Estağfirullah, hıristiyanlığı kaldırmak bize düşmedi... Sadece hıristiyanlığın hak din olduğunu biz de biliyoruz. Biliyoruz da, değiştirildiğini söylüyoruz...
Hristiyan forumlar bunları yayınlamaz çünkü öncelikle inancımıza hakaretle doludur....
Yayınlamazlar evet kabul ediyorum. Çünkü bunları okuyan hıristiyanlar öncelikli olarak bu çelişkileri sorgulamaya başlayacaklardır. Bunu da istemezsiniz... Hakaret olayı değil sorun olan, işinize gelmiyor diyelim.
İkinci olarak bir milyar kere cevaplansa da tekrar tekrar sorulurlar......
Çünkü insanların doğruyu neden görmezden geldikleri merak edilir.
Esenlikler dilemekle beraber provokasyonlara gelmeye meyilli olsam da bu sefer olmadı...
Eyvallah...
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
İki küçük dipnot; Hakaret yok diyorsunuz. Aynı üslupla İslam'ı eleştiren birisi eğer kimliği belliyse anında binlerce ölüm tehdidi alır. Pek çoğu da öldürülmüştür. (bkz. ateist Turan Dursun vs...)
Hindular ineğe tapmazlar. Hiç bir zaman tapmadılar. Sadece saygı gösterirler. Hinduizm'e yürekten inanan insanlar vardır ve onları dinlerseniz çok da mantıklıdır aslında. Sayılar bir şeyi ispatlamaz ve elbette 2 milyar Hristiyan olması onun doğru yol olduğunu göstermez. Ancak yukarıda diyorum ki "bu kadar BARİZ sahte bir inanç olsaydı" Yani yukarıda iddia edildiği gibi komik ve basit hatalarla dolu olsaydı bu insanlar buna niye inanırdı. 1 milyar Müslüman, 2 milyar Hristiyan, 600 milyon Budist ve bir o kadar Hindu elbette bir mantığa dayanarak inanıyorlar. Bu denli komik, çocukların bile güleceği hatalar olsaydı inanmazlardı. O açıdan aynı şeyi tekrar etmek yerine daha derine inip gerçekte neye inanmadığınızı görmeniz gerekir...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
İki küçük dipnot; Hakaret yok diyorsunuz. Aynı üslupla İslam'ı eleştiren birisi eğer kimliği belliyse anında binlerce ölüm tehdidi alır. Pek çoğu da öldürülmüştür. (bkz. ateist Turan Dursun vs...)
Hindular ineğe tapmazlar. Hiç bir zaman tapmadılar. Sadece saygı gösterirler. Hinduizm'e yürekten inanan insanlar vardır ve onları dinlerseniz çok da mantıklıdır aslında. Sayılar bir şeyi ispatlamaz ve elbette 2 milyar Hristiyan olması onun doğru yol olduğunu göstermez. Ancak yukarıda diyorum ki "bu kadar BARİZ sahte bir inanç olsaydı" Yani yukarıda iddia edildiği gibi komik ve basit hatalarla dolu olsaydı bu insanlar buna niye inanırdı. 1 milyar Müslüman, 2 milyar Hristiyan, 600 milyon Budist ve bir o kadar Hindu elbette bir mantığa dayanarak inanıyorlar. Bu denli komik, çocukların bile güleceği hatalar olsaydı inanmazlardı. O açıdan aynı şeyi tekrar etmek yerine daha derine inip gerçekte neye inanmadığınızı görmeniz gerekir...

dinime saygısızca salya sümük hakaret edene gereğince saldırırız ( durumuna göre değişir)
peygamberimize sav karikatürle saldıran şere fsiz bir hiristiyandı
şimdi o şer efsize eyvallah mı diyeceğiz (o nu diğer saygılı hiristiyanlarla bir mi tutacağiz)
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
İki küçük dipnot; Hakaret yok diyorsunuz. Aynı üslupla İslam'ı eleştiren birisi eğer kimliği belliyse anında binlerce ölüm tehdidi alır. O açıdan aynı şeyi tekrar etmek yerine daha derine inip gerçekte neye inanmadığınızı görmeniz gerekir...
Hakaret yok diyorsun kendin hakaret ediyorsun. Hıristiyanlığa hakaret edilmediği halde, Müslümanlara karşı kalbinizde o kadar büyük bir nefret oluşmuş ki, bu nefret karşısında Müslümanlar ne yapacağını bilemez duruma düşmüş durumda. Bir iki düzgün cümle kurmayla kendini edepli sanıyorsun. Burda kendini çok üstün görüp, kendi dininin tanıtımını yapıyorsun. Hali hazırda hem Hıristiyanların, hem Müslümanların bildiğini sanki bilmiyormuşuz gibi davranıp bizi cahil yerine düşürmeye çalışıyorsun. Bizim dinimizi inkar edip kendi dinini empoze etmeye çalışıyorsun. Bizim burada söylediğimiz bildiğimiz Hıristiyanlık hakkında, yanlış bildiğimizi söylüyorsun ama bizim yanlış bildiğimizi söylediğin şeyi sizin papazların söylediğini örtmeye, gizlemeye çalışıyorsun. SANA SORU: Hükümet
80 anayasasını değiştirmeye çalışıyor. 80 anayasası değiştiği zaman, hala eskisine inanmaya ve yenisini inkara devam edecek misiniz? Hıristiyanların durumu şu anda aynen böyle. Yeni konan yasayı, Allahın yeni koyduğu yasayı inkar edip eskisiyle amel etmek. Kuran yeni yasadır. Kuran hükümlerinin içinde İncil de var. Biz Kurana inanmakla aynı zamanda İncile de inanıyoruz. Daha derine inip neye inanmadığını görmen gereken sizsiniz. Neyi inkar ettiğinizi iyi düşünün. Biz incili inkar etmiyoruz, siz Kuranı inkar ediyorsunuz. İncili Kuran tasdikliyor. Sizin okuduğunuz İncil Kuranı tasdiklemiyorsa, çelişkiler size hatırlatılıyorsa, oturup düşünmesi gereken sizsiniz. Allahtan geleni inkarın neye mal olacağını tahmin edebilecek kadar zeki olduğunuzu sanıyorum...
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Korkarım verdiğiniz bir cevap değil ancak haksız duruma düşmüş bir insanın öfkesidir. Esenlikler...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Korkarım verdiğiniz bir cevap değil ancak haksız duruma düşmüş bir insanın öfkesidir. Esenlikler...
:) İnsan haksız olduğunda demek ki böyle saçmalarmış. Seni kutluyorum. Senin dinin sana, benim dinim bana. Allah sana hidayet vermediyse ben ne yapabilirim. Sana hayatında mutluluklar dilerim. Esenlikler...
 

alitufan2003

Profesör
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
1,370
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Yalova
Teslis İnancı:

Hıristiyanlık teslis inancı şu şekildedir:
“Bir ilâh baba’ya inanırız ki, her şeyin mâliki, görülen ve görülmeyen şeylerin yaratıcısıdır. Yine, Rab olan Mesih’e inanırız ki, Allah’ın oğludur ve bütün yaratılmışların ilkidir. Yaratılmış değildir, Baba’nın cevherinden Hak İlâh’tır. O’nun eliyle bütün âlemler vücud bulmuştur. O, herşeyin yaratıcısıdır. Bizim kurtuluşumuz için gökten inmiş, Ruhu’l-Kudüs’ten cesetlenip, insan olmuş, “Meryem” ona hamile olmuş ve bâkire Meryem’den doğmuştur.” (Histoire des Sectes Chrétiennes, Sh: 52, 62)
Görüldüğü gibi, hıristiyan kredo’sunda önce, “görülen ve görülmeyen şeylerin yaratıcısı bir ilâh” kabul edilmiş, sonra da “Rab olan Mesih’e inanırız ki, Allah’ın oğludur.” denilmiştir. Bu iki söz birbirine zittir. Çünkü hiristiyanlar, önce bir Allah’a inandıklarını söylüyorlar, sonra da herşeyin Rab İsa’nın eliyle yaratılmış olduğunu belirterek İsa Mesih’i Rab kabul ediyorlar. Hem ilâh baba’ya inanmakla beraber, onu hem ilâh, hem oğul, hem de ruhû’l-kudüs olarak vasıflandırıyorlar. Bunların hangisi doğrudur?


Markos İncili’nde (12/30) “Dinle ey İsrâil! Allah’ımız Rab, bir olan Rab’dır.” sözü ile Allah’ın bir olduğu ifade ediliyorken, Matta İncili’nde (28/19) “Şimdi, siz gidip bütün milletleri şâkird edin, onları baba ve oğul ve Ruhû’l-Kudüs ismi ile vaftiz eyleyin.”sözü ile de teslise (üçleme) giriyorlar. Böylece “Allah’ımız Rab, bir olan Rab’dır.” ifadesiyle tezata, tenakuza, çelişkiye düşüyorlar.


Matta İncili’nin bir yerinde (4/10) “Çekil git şeytan. Tanrın olan Rab’be tap, yalnız O’na kulluk et.” denilirken, yine Matta İncili’nin başka bir yerinde (28/17) “İsa’yı gördükleri zaman ona tapındılar.” denilmektedir. Bunun hangisi doğrudur. Bu büyük tenakuz, çelişkidir.
Görüldüğü gibi İnciller kendi aralarında büyük tezata düşmektedir. Bir yerde hem “Allah’a tap” deniliyor, diğer bir yerde “İsa’ya tapındılar” deniliyor. Bu nasıl bir çelişkidir. Bu dinin asliyetinin bozulduğu aşikârdır.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
İsaya tapinmakla Allah birdir demek bir çelişki değil inanctir. Söz konusu olan cevap verememek değil tenezzül etmemektir. Hepsinin cevabı milyon kere verildi ama basmayan kafa basmadı. Tekrar tekrar aynı şeyleri sordu. Hristiyanlar bu cahilce iddialardan sıkıldı artık duymak bile istemiyorlar. Hepsinin çok basit cevapları var ama değerli vaktimi bu saçmalıklara ayıramayacağım. Esenlikler
 
Üst