Hocaefendinin Papa'ya yazdığı mektuba gelen itirazlara verilen cevab

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Bu "cenap" kelimesinin ne manâda kullandığını açıkladığı

II. Abdülhamid'in Papa'ya yazdığı mektup:
"Haşmetlü, asaletlü, meveddetlü, dost-ı velakarımız hazretleri" diye başlıyor, şöyle devam ediyor; "…Gerek benim, gerekse devletim hakkında samimî duygularınız ve hakkımızda istediğiniz iyilikler bizi memnun ve müteşekkir kılmıştır." (21 Aralık 1887)

aa pardon Abdülhamid Sultan hazretleri veli ve alim bir sultandı demi, o böyle ifadeler kullanıyorsa "mutlaka bir hikmeti var" diyoruz..
Ama isminin önünde "şeyh" gibi sıfatlar olmayan FEthullah Gülen'in daha hafif kalacak ifadeleri karşısında "vaay be herife bak meğer ne sevgi besliyormuş kafire" diyerek eleştiri bombardımanına tutuyoruz..
Bu tür mektuplaşmalar siyaset taktikleriyle doludur beyler..Tarihte çok örneği vardır..Hatta Hudeybiyede antlaşma metninden "Resulullah" ifadesinin çıkarılmasına benzer bi siyaset taktikleridir..Hatta geçen forumlarda birisinde şaşkının birisi Hudeybiye antlaşmasından "REsulullah" ibaresinin çıkarılmasını "Bu antlaşmada Muhammed (sav)peygamberlik iddiasından vazgeçmiştir" demişti..
Bir siyaset taktiği olduğunu anlayamamış veya anlamak işine gelmedi diyebiliriz herhalde..
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Bu arada küçük bir not:
Biraz uykuya dalmıştım az önce, FEthullah Gülen Hoca'yı gördüm rüyamda,İmam olmuş,büyük bir cemaate namaz kıldırıyordu,ben de hemen arkasındaydım,maşallah yüzünden nurlar akıyordu,bakamıyordum, namazdan sonrada sohbet etmek için bize döndü,"üstünüzü başınızı düzeltin,büyük bir tv kanalı bizi çekecek şimdi" diyordu..Tam üstümü düzeltirken uyandım..Hayırdır inşaAllah..Güzel bi rüyaydı..Paylaşıyım dedim..:):)
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
II. Abdülhamid'in Papa'ya yazdığı mektup:
"Haşmetlü, asaletlü, meveddetlü, dost-ı velakarımız hazretleri" diye başlıyor, şöyle devam ediyor; "…Gerek benim, gerekse devletim hakkında samimî duygularınız ve hakkımızda istediğiniz iyilikler bizi memnun ve müteşekkir kılmıştır." (21 Aralık 1887)
aa pardon Abdülhamid Sultan hazretleri veli ve alim bir sultandı demi, o böyle ifadeler kullanıyorsa "mutlaka bir hikmeti var" diyoruz..
Ama isminin önünde "şeyh" gibi sıfatlar olmayan FEthullah Gülen'in daha hafif kalacak ifadeleri karşısında "vaay be herife bak meğer ne sevgi besliyormuş kafire" diyerek eleştiri bombardımanına tutuyoruz..
Bu tür mektuplaşmalar siyaset taktikleriyle doludur beyler..Tarihte çok örneği vardır..Hatta Hudeybiyede antlaşma metninden "Resulullah" ifadesinin çıkarılmasına benzer bi siyaset taktikleridir..Hatta geçen forumlarda birisinde şaşkının birisi Hudeybiye antlaşmasından "REsulullah" ibaresinin çıkarılmasını "Bu antlaşmada Muhammed (sav)peygamberlik iddiasından vazgeçmiştir" demişti..
Bir siyaset taktiği olduğunu anlayamamış veya anlamak işine gelmedi diyebiliriz herhalde..

Ne o ?..Kurandan ve Sünnetten bir delil getirmeyince, şimdi beşerlerden mi delil getirmeye başladınız ? SultsanAbdulhamitin sütten çıkmış bir ak kaşık olduğunu size kim söyledi ? Yada onun bütün davranışlarının dinde bir delil olduğunu?.. Fesubhanallah ! Bir yanlış davranışı ve hitabı sanki doğruyumuş veya haklıymış gibi bu çıkarma ve işzah etme gayreti neyle açıklanabilir acaba ? Hayret bişey !
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Ne o ?..Kurandan ve Sünnetten bir delil getirmeyince, şimdi beşerlerden mi delil getirmeye başladınız ? !
Niye beşerden delil kabul etmezmisin:D İşi beşer noktasına getireceksen, Resulullah(sav) da bir beşerdir..FAkat elbetteki her beşer bir değildir, elmas ta bir taştır,çakıl da bir taştır..
Hem Kuran ve sünnet senin tekelinde mi ? Kuran ve Sünnetin tüm bilgileri ve uygulamaları sana mı malum ?
Sahabeler arasında dahi uygulama noktasında farklılıklar olmuştur,çünkü hepsi Kuran ve Sünnetin farklı bir penceresine muhatap olmuşlardır..Birisinin duyduğu bir hadisi,başkası duymamış olabiliyordu..
Hem Hudeybiyeden getirilen delil bizim için delildir..Siyasetin gereği REsulullah(sav) ,kendi en büyük davasını yani Resulullah olmasını bir antlaşma metninden çıkarıyorsa ve yine siyaset gereği "bu kesinlikle mümkün değil" diyebileceğimiz "bir müslüman, müşriklerin elinden kaçıp Medineye gelse o tekrardan müşriklere teslim edilecek" türünden maddeler içeren bir antlaşma yapılıyorsa, hiiç kusura kalmayın bu da sünnetten bir delildir..Hadi kolay gelsin..
Bizim Abdülhamidden delil getirmemiz, kişi ayrımı yapanlar içindi..Osmanlı Sultanı veya birşeyh yapıyorsa "vardır bi hikmeti "deniliyor,ona vurgu yapmak içindi..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Niye beşerden delil kabul etmezmisin:D İşi beşer noktasına getireceksen, Resulullah(sav) da bir beşerdir..FAkat elbetteki her beşer bir değildir, elmas ta bir taştır,çakıl da bir taştır..
Hem Kuran ve sünnet senin tekelinde mi ? Kuran ve Sünnetin tüm bilgileri ve uygulamaları sana mı malum ?
Sahabeler arasında dahi uygulama noktasında farklılıklar olmuştur,çünkü hepsi Kuran ve Sünnetin farklı bir penceresine muhatap olmuşlardır..Birisinin duyduğu bir hadisi,başkası duymamış olabiliyordu..
Hem Hudeybiyeden getirilen delil bizim için delildir..Siyasetin gereği REsulullah(sav) ,kendi en büyük davasını yani Resulullah olmasını bir antlaşma metninden çıkarıyorsa ve yine siyaset gereği "bu kesinlikle mümkün değil" diyebileceğimiz "bir müslüman, müşriklerin elinden kaçıp Medineye gelse o tekrardan müşriklere teslim edilecek" türünden maddeler içeren bir antlaşma yapılıyorsa, hiiç kusura kalmayın bu da sünnetten bir delildir..Hadi kolay gelsin..
Bizim Abdülhamidden delil getirmemiz, kişi ayrımı yapanlar içindi..Osmanlı Sultanı veya birşeyh yapıyorsa "vardır bi hikmeti "deniliyor,ona vurgu yapmak içindi..


Kem misâl, misâl olmaz diye bir kural vardır arkadaşım . Sanırım b,liyorsundur. Şu halde böyle örnekler geçersizdir. Kuran ve Sünnetteki delillere gelince...Herşey ortada ...Sadece bize değil, bütün ümmete malûm. İsteyen istediği delillere inanır.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Kem misâl, misâl olmaz diye bir kural vardır arkadaşım . Sanırım b,liyorsundur. Şu halde böyle örnekler geçersizdir. Kuran ve Sünnetteki delillere gelince...Herşey ortada ...Sadece bize değil, bütün ümmete malûm. İsteyen istediği delillere inanır.

Evet herşey ortada..Herşey ortada olmasına rağmen halen birçok sapkın düşünce de mevcut..Demekki herşeyin ortada olması tek o önemli değil,ortada olan şeyleri analiz edecek doğru kafa yapıları,zihinler ve alimler de önemli..ve en önemlisi de ihlas,samimiyet..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Evet herşey ortada..Herşey ortada olmasına rağmen halen birçok sapkın düşünce de mevcut..Demekki herşeyin ortada olması önemli değil,ortada olan şeyleri analiz edecek doğru kafa yapıları,zihinler ve alimler de önemli..ve en önemlisi de ihlas,samimiyet..

şte ihllâs ve samimiyet sağlam domates, pates gibi manavdan alınamıyor ! Bunları ayıklayabilecekk gönül gözü ve basirete sahip olduğumuzda mesele kalmayacaktır.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
zaten bizce mesele yok:D
mesele olduğunu sanan başkaları.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Allah'ın kulu ve Peygamberi Muhammed (as)'dan Rumların büyüğü Herakl'e

Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Fars'ın ulusu Kisra'ya:

Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs'a:

----------------
Bunlar Resulullah(aleyhissalatü vesselam)'dan örnekler..Şimdi ben Fethullah Gülen'e yöneltilen eleştirelerin bakış açısıyla şu hitaplara baksam o zaman demem lazım ki "Rumların büyüğü yanlış bir ifade,Rumların ve bütün milletlerin büyüğü Allahtır, Allahtn başka büyük yoktur"
yine demem lazım ki "Fars'ın ulusu Kisra olamaz,iman etmeyen ateşe tapan birisine ulu denemez"
yine demem lazım ki "Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs olamaz,iman etmemiş birisine ulu denemez"

Fakat bu tür mektuplar aynı zamanda Resulullah(sav)'ın siyasi dehasını ve halkları tarafından büyük bilinen kişilere karşı yazılan mektuplarda kullanılması gereken hitap sanatlarını göstermektedir..
Papa da hakiki manada "cenap" değildir elbette,Kisra'nın hakiki manada "ulu" olmadığı gibi..Fakat bu kişiler belli çevreler tarafından hürmet görmektedirler ve temsil ettikleri kişiler vardır ve bu ifadelerin kullanılmasının da maslahatları vardır..
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
Bugün 95'li yıllarda başlatılan diyalogun neticeleri görülmeye başlamıştır. Belçika'da papazlarla yapılan görüşmeler sırasında arkadaşlar muhataplarına Hazreti İsa'nın (aleyhisselam) Müslümanların da peygamberi olduğunu ve O'nu (aleyhisselam) kabul etmeyenlerin Müslüman sayılmayacağını, Kur'an-ı Kerim'de Meryem Suresinin bulunduğunu anlatırlar. Rahipler duydukları karşısında şaşırırlar. İslamiyeti merak etmeye başlar ve kafalarındaki soruları sorarlar. Aldıkları cevaplar karşısında hayretler içerisinde kalırlar ve İslam'a bakışları tamamen değişir. Papazlar toplantısında birisi ayağa kalkarak:
-Arkadaşlar! Biz Müslümanlara haksızlık yapıyoruz, der.
-Niçin? diye sorarlar. Rahip:
-Müslümanlar İsa'yı (aleyhisselam) peygamber olarak kabul ediyorlar. Bunu reddeden İslam'dan çıkıyor. Kur'an'da bir surenin adı Meryem Suresi. Biz niçin onların peygamberini ve kitabını kabul etmiyoruz? der.
-Haklısın. Biz de bugünden itibaren Hazreti Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) Allah'ın (celle celâluhu) peygamberi, Kur'an'ın da Allah'ın (celle celâluhu) kitabı olduğunu kabul ediyoruz. Ama biz İsa'nın (aleyhisselam) ümmetiyiz, derler.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
Bunları anlattıktan sonra müdür beye hala kafasında bu konuyla ilgili şüphesi olup olmadığını sordu. Müdür bey şöyle bir düşündü. Diyeceği şeyi sonunda buldu:

-Fethullah Hoca yapıyor, yapıyor. Sonra siz de ayetlerini, hadislerini buluyorsunuz. Son cevap taşı tam da gediğine koyuyordu:

-Hayır müdür bey! Fethullah hoca ayet ve hadislerle iş yapıyor. Bizim de ufkumuz onun yapmasından sonra genişliyor. Ayet ve hadislerle yaptığı işleri size açıklamaya çalışıyoruz. fakat bazıları kapasiteleri gereği hala bu işleri anlamaktan çok uzaktalar. Allah (celle celâluhu) basiret ihsan etsin.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
korakedemik'in , ilgili siteden kopyalayıp , aktardığı fikir ve mantık fukarası savunmaya , cevab bile vermeye değmez , lakin sitenin muhterem müdavimlerine saygının bir gereği olarak düşüncelerimi, uygun bir zamanda aktaracağım.Şu kadar varki, başında dr. ünvanlı birinden böyle bir savunmanın yapılması, üzüntü vericidir.Bu konuyu kapatmış olmama rağmen, koakedemik'in konuyu dallandırması, yazıya devam etme gereğini ortaya koymuştur.EEE ne yapalım , kendi düşen ağlamaz.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
:crying::crying::crying::crying::crying::crying:
bak gördün mü ağlıyorum:D

sen hangi mesajında alıntı yapmadın ki:D
hocama sürekli 3. şahsın saplantıları ile saldırıyorsun
hocama değil de İslam a saldırdığının farkında olmanı Allah tan niyaz ederim.

sana kadircik ile mutlu günler dilerim.:D
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Şu kadar varki, başında dr. ünvanlı birinden böyle bir savunmanın yapılması, üzüntü vericidir..
Nasıl ünvanlı bir kişi olmasını isterdiniz kardeşim..
Hani başından beri söylüyoruz ya başında "şeyh" sıfatı varsa ve o şeyh şeriata muhalif bariz uygulamalar yapsa "vardır bi hikmeti", fakat usulünce bir açıklama yapmaya çalışan kişinin başında "dr" ünvanı varsa "üzüntü verici bi durum" oluyor..
Ayrıca Dr ünvanı sadece sağlık alanındaki kişiler için kullanılmaz,üniversitelerde doktora yapmış kişiler için de kullanılır bilginize..
Hem sağlık alanında doktor olsa dahi bu durum dini ilimlerle iştigal etme ve söz söyleyebilme hakkını elinden alır mı?
Beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı konu..
FAkat beğenmemeniz de bir ölçü değildir, zira o "dr" ünvanlı ise burada bulunan herkes de "forum üyesi" ünvanlı..Dr ünvanlı birini tercih ederim..:)
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
cevaplar tatmin edici değil...
hocaefendi papaza gösterdiği şefkati maalesef mücahidlere gösterememekte..

birşeyi çok iyi anladım: eğer fethullah hoca birgün erbakan hocayı överse herşey biter! ona karşı duyulan bütün kinler, öfkeler... ve yine fethullah hocanın dev aynasında büyütülen onca hatası, günahı... hepsi ama hepsi bir anda, seyyiattan, hasenata dönüşüverir alimallah!:)
çünki birçoğu kardeşimizdeki ölçü, inanç ve itikat birliği değil, erbakan hoca bağlısı olup olmadığıdır!
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Allah'ın kulu ve Peygamberi Muhammed (as)'dan Rumların büyüğü Herakl'e

Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Fars'ın ulusu Kisra'ya:

Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs'a:

----------------
Bunlar Resulullah(aleyhissalatü vesselam)'dan örnekler..Şimdi ben Fethullah Gülen'e yöneltilen eleştirelerin bakış açısıyla şu hitaplara baksam o zaman demem lazım ki "Rumların büyüğü yanlış bir ifade,Rumların ve bütün milletlerin büyüğü Allahtır, Allahtn başka büyük yoktur"
yine demem lazım ki "Fars'ın ulusu Kisra olamaz,iman etmeyen ateşe tapan birisine ulu denemez"
yine demem lazım ki "Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs olamaz,iman etmemiş birisine ulu denemez"

Fakat bu tür mektuplar aynı zamanda Resulullah(sav)'ın siyasi dehasını ve halkları tarafından büyük bilinen kişilere karşı yazılan mektuplarda kullanılması gereken hitap sanatlarını göstermektedir..
Papa da hakiki manada "cenap" değildir elbette,Kisra'nın hakiki manada "ulu" olmadığı gibi..Fakat bu kişiler belli çevreler tarafından hürmet görmektedirler ve temsil ettikleri kişiler vardır ve bu ifadelerin kullanılmasının da maslahatları vardır..


Bu hitap şekillerinin "cenâb" kelşmesi ile ne ilgisi olduğunu ve bir illiyetini ben şahsen çıkaramadım? Hirkayus'a "Rum Büyüğü" demek onu yüceltmek mi, yoksa, bulunduğu makamı belirtmek mi ?
Yanlışta ısrar etmek cinnettliktir diye düşünüyorum . :(
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Bu hitap şekillerinin "cenâb" kelşmesi ile ne ilgisi olduğunu ve bir illiyetini ben şahsen çıkaramadım?
senin çıkaramamış olman bizim çıkaramıyacağımız manasına gelmez..Senin çıkaramamış olman bizim çıkarmamızı cerhetmez..

Hirkayus'a "Rum Büyüğü" demek onu yüceltmek mi, yoksa, bulunduğu makamı belirtmek mi ?
İşte ne açıdan baktığınıza bağlı..Eğer tenkit gözüyle bakarsan "Rum büyüğü" "fars ulusu" demek imansız bir şahsı yüceltmek manasına getirilebilir,"imansız bir kişi büyük değildir,ona büyük demek küfrü büyük tutmak demektir" gibi batıl yorumlar getirilebilir, ama tenkit değil de insaf ve hakikat ölçüsünde baksan o kişi imansız da olsa bulunduğu makam gereği hitap edilir..Papaya da "cenap" kelimesi bulunduğu makam gereği yapılmıştır..
Yanlışta ısrar etmek cinnettliktir diye düşünüyorum . :(
evet ,yeter ki yanlışın yanlış olduğu ispatlansın..Halbuki böyle bir ispatlama mevcut değil..İspatlayamadığınız bir şeyi de dikte etmek nasıl bir cinnetliktir onu da siz düşünün..Hem kesin bir kaidedendir ki, bir fiile yanlış diyen o fiil kim tarafından uygulanırsa uygulansın ona da yanlış demeli..Kişilere göre fiillerin yanlışlığı doğruluğu değişiyorsa orada cinnetlik vardır..
FEthullah Gülen bir hitap gereği "cenap" demiş, birileri yanlış diyor..Aynı birileri tarihte yazılan diğer mektuplardaki ifadeleri kullanan kişilerin de "yanlış" yaptığını söylüyorlar mı?
Şeyh Nazım 'ın "Papa cenapları" dediğini ben bizzat duydum videodan..
Abdülhamid'in yine daha şaşalı ifadeleri var mektuplarında..
Resulullah(sav)'ın ifadelerin yukarda zikrettik..
Hala bunlara rağmen,sadece tek bir şahsa yoğunlaşıp,bütün şiddeti ona yöneltmek cinnetliktir..
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
garib olan şu
ne hata yaptığı söylenende hata görülüyor
nede yapılmak istenenler anlatılabiliyor

bence usulde bir sürü hata var
niyetler öyle değil ama

kabullenmemek ise İslami bir akılla anlaşılır değil
masumiyet karinesi hakkında herkes hem fikir
ama ipek atlas olsa kimse yakıştıramıyor
 

arifan yolcusu

Profesör
Katılım
9 Ağu 2010
Mesajlar
1,303
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Dergah-ı Mualla
birşeyi çok iyi anladım: eğer fethullah hoca birgün erbakan hocayı överse herşey biter! ona karşı duyulan bütün kinler, öfkeler... ve yine fethullah hocanın dev aynasında büyütülen onca hatası, günahı... hepsi ama hepsi bir anda, seyyiattan, hasenata dönüşüverir alimallah!:)
çünki birçoğu kardeşimizdeki ölçü, inanç ve itikat birliği değil, erbakan hoca bağlısı olup olmadığıdır!

evvelen konu ne biz ne yazmışız, sen konuyu nerelere götürerek kendini küçük düşürmüşsün...
bizi tahrik etmekten vazgeçin, başka bir başlıkta forum kurallarına aykırı değilse hocanızın siyasi hatalarını da ele alabiliriz...
bu konuda sadece mektuba değil 'dinlerarası diyolog' fikrine reddiye babında ilerde mustakil bir başlık açmayı düşünüyoruz...
ayrıca bir arkadaşımız gülen karşıtlığını islam düşmanlığına den tutmuş, el insaf yahu bu kadar da olmaz diyoruz...
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
evvelen konu ne biz ne yazmışız, sen konuyu nerelere götürerek kendini küçük düşürmüşsün...

kardeş!
size bişey söyleyim mi? yeminle!
ben fethullah hoca bağlısı falan değilim. bu cemaatten de değilim. bunu buradan ilk kez açıkladığımı sanıyorum.

dikkat ettiniz mi bilmem, bugüne kadar erbakan hocayı da hiç eleştirmedim ben!
sadece erbakan'cılık' yapanları eleştirdim!
farkında mısınız bilmem ama, fethullah hoca düşmanlığı sizde kronik bir "ideoloji" haline gelmiş.
yaşınızı bilmem doğrusu ama, ben 12 eylül 1980'de aylarca ihtilal hapishanesinde yattım kardeş. van'da öğrenciydim o zaman.

sebebiyse altı gün önceki konya mitingiydi. demek istediğim şu: ben bütün gençliğimi erbakan hocanın arkasında, saflarında geçirmiş olan biriyim.
soradan olma falan da değilim. halbuki fethullah hocanın saflarına hiç katılmadım ben.
ama fethullah hoca bir müslümandır, koca bir nesil yetiştirmiş, dünyanın dört bir yanını gül bahçesine döndermiş bir mustağriptir güzel kardeşim.

onun sizin pek hoşunuza gitmeyen bazı sözlerini, demeçlerini, papayla olan münasebetlerini falan filan... yavrularını korumak isteyen anaç bir kuşun analık tavrına bağlarım hep.
onun sizin eleştiri konusu yaptığınız tavır ve davranışlarından kimse bir zarar görmedi, kimsenin imanında bir zafiyet, bulanıklık meydana gelmedi. ama onun binlerce manevi evladı güven ve emniyet içinde dünyanın her yerinde islâm'ın ve bu ülkenin gönüllü şubeliğini yapmağa devam ediyorlar. bir gün yolunuz papua yeni gine, yahut tanzanya... bilmem neresi olursa... yolunuz düşerse eğer, orada devleti bulmanız zor, hatta imkânsızdır, ama o gönül erlerini anında yanı başınızda bulabilir, her türlü yardımı görebilirsiniz. türkiye diye bir devlet eğer dünyada var ve mevcudiyeti biliniyorsa bu en büyük markası olan bu cemaat sayesindedir.

konunun başlığı ile benim mesajım arasındaki tezat diye bahsettiğiniz farka gelince... hani bir ördek hasan hikayesi var bilirsiniz. biri yağmur yağacak dediği zaman, "sen bana ördek dedin" diye çatarmış adama. yav ne alaka şimdi deyince de, "e, yağmur yağınca ne olur? ortalıkla göletler oluşur, sora o gölet üstünde ne yüzer? tabii ki, ördek... sen de bana bunu demek istedin!" dermiş. şimdi sizin yaptığınız da o ya, o yüzdendi "kendimi küçük düşürdüğüm!" mesajım. yav gökten yağmur yağıp sel bi yerlere zarar verse bunu da fethullah hocadan bileceksiniz be mübarek... işte bu garabetin, amansız düşmanlığın nedenini sorgulamaya çalıştım biraz. bilen, bu işlere aklı erenlere sordum, aldığım cevaplar beni böyle bir yargıya ulaştırdı. dediler ki, "fethullah hoca, okulları, faaliyetleri sebebiyle erbakan hocadan mecburen hep uzak durmak zorunda kaldı. onun yüzünden gadre uğramamak için hep mesafeli olmak zorunda kaldı, bu yüzden belki erbakan hoca değil ama, erbakancılar -daha doğrusu kraldan çok kralcılar- onu hiç affetmediler!

ezcümle güzel dostum, huylu huyundan hiç vazgeçmiyor!
kadim bir ideoloji haline getirdiğiniz bu nefret beni çok sarsmıştır, üzmüştür. eğer sizler benim sevmediğim, yanımda, gönlümde hissetmediğim kişiler olsaydınız hiç umur etmezdim. aldırma geç derdim, konuşup dursunlar istedikleri kadar derdim. ama benim geçmişimde bugünümde sizin kalpleriniz boyasıyla tezyin olmuştur. diyemiyorum o yüzden.

lakin diğer taraftan bakıyorum ki, bu fethullah hocaya en çok düşmanlık edenler ergenekoncular, kadim islam düşmanları ve bir de erbakan'cılık' yapan sizlersiniz. o partideki herkesi ilzam etmiyorum, sadece sizin zihniyetinizde, düşünce yapınızda olan aşırı fanatizm ve holiganizm taraftarı olan bir azınlık... e o zaman burada bir arıza var, anormallik var, aynı kişiden nefret etmede bu kadar zıt kutuplarda olan insanlar nasıl birleşebilir?

ya sizce kardeş?
nasıl birleşebilir?
hiç sorgulayabildiniz mi acep?
 
Üst