Zeynep Özmen
Kevok_84
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 3,306
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
Hizmet eden misiniz, edilen mi?
>
>
> İsterseniz bir de Allah Resulü Efendimiz (sas)'e bakalım. Hizmet
>edenlerin mi, yoksa edilenlerin mi içinde olmayı tercih etmektedir
görelim.
>
> Bir savaş dönüşünde mola verilmiş, öğle yemeği hazırlamak isteyen
ashab
>kesecekleri koyunun hizmetini konuşuyorlar.
>
> Biri, ben koyunu getireyim, öteki ben de keseyim, bir başkası da
et
>hazırlamada görev alayım, derken Allah Resulü de oturduğu yerden
kalkıyor
>ve
>şöyle diyor:
>
> Ben de ötelerden odun toplayıp da ateşi yakayım.
>
> Diyorlar ki:
>
> Haşa, yâ Resulallah! Siz oturun, biz hizmetin hepsini de yapar
>huzurunuza
>getiririz!
>
> Şöyle buyuruyor Allah Resulü:
>
> Bilirim ki siz bütün hizmeti yapar, ayağıma getirirsiniz. Ancak
ben
>başkaları hizmet ederken, seyirci kalmak istemem. Ben de hizmet
edenler
>arasında yerimi almayı tercih ederim. Seyirci kalmak bana ağır gelir.
>Hizmet
>etmek mutluluk verir.
>
> İşte Allah Resulü hizmet edilen değil de eden olmayı böyle tercih
>ediyor,
>tüketen değil de üretenden olmayı böyle ibretimize sunmuş oluyor.
>
>
> *Nitekim bir adam hakkında konuşulurken biri şöyle bağladı
sohbeti.
>Dedi
>ki:
>
> Ben onunla hacca gittim, çok ibadet eden birisidir. Her
konaklamada
>hemen
>namaza durur, çok ibadet ederdi.
>
> Efendimiz şöyle sordu:
>
> Her konaklamada ibadet ederdi de devesinin yemini, suyunu kim
verir,
>kendisinin hizmetini kim yapardı?
>
> Dedi ki:
>
> Hizmetini biz yapardık.
>
> Efendimiz burada da tarihî sözünü şöyle söyledi:
>
> Demek ki siz ondan çok ibadet etmişsiniz! Çünkü o, hizmet
edilenlerden
>olmuş, siz ise hizmet edenlerden.
>
> *Bu konuda en çarpıcı bir misal de meşhur Bağdat vaizi Yahya bin
>Muaz'ın
>kardeşine söylediklerinde. Mekke'de mücavir kalan kardeşi gönderdiği
>mektubunda der ki:
>
> Mekke'de durumum çok iyi. Bir de hizmetçim var, bana çok iyi
hizmette
>bulunuyor.
>
> Hicri 235'in ünlü vaizi kardeşine gönderdiği cevabında şöyle
ikazda
>bulunur:
>
> Hizmet edilen olmakla iftihar etme de hizmet eden olmakla iftihar
et.
>Zira hizmet edilmek Allah'a mahsustur. Hizmet etmek de kula mahsustur.
Sen
>Allah'a mahsus sıfatla muttasıf olmayı düşünme de kula ait sıfatla
muttasıf
>olmaya çalış.
>
> Misalleri burada kesiyor, kendimize sorular soruyoruz.
>
> Bizim halimiz nasıl, durumumuz nedir? Hizmet etmeyi mi tercih
ediyoruz,
>yoksa hizmet edilmeyi mi? Allah'a mahsus sıfat mı, yoksa kula mahsus
sıfat
>mı?
>
>
>
> İsterseniz bir de Allah Resulü Efendimiz (sas)'e bakalım. Hizmet
>edenlerin mi, yoksa edilenlerin mi içinde olmayı tercih etmektedir
görelim.
>
> Bir savaş dönüşünde mola verilmiş, öğle yemeği hazırlamak isteyen
ashab
>kesecekleri koyunun hizmetini konuşuyorlar.
>
> Biri, ben koyunu getireyim, öteki ben de keseyim, bir başkası da
et
>hazırlamada görev alayım, derken Allah Resulü de oturduğu yerden
kalkıyor
>ve
>şöyle diyor:
>
> Ben de ötelerden odun toplayıp da ateşi yakayım.
>
> Diyorlar ki:
>
> Haşa, yâ Resulallah! Siz oturun, biz hizmetin hepsini de yapar
>huzurunuza
>getiririz!
>
> Şöyle buyuruyor Allah Resulü:
>
> Bilirim ki siz bütün hizmeti yapar, ayağıma getirirsiniz. Ancak
ben
>başkaları hizmet ederken, seyirci kalmak istemem. Ben de hizmet
edenler
>arasında yerimi almayı tercih ederim. Seyirci kalmak bana ağır gelir.
>Hizmet
>etmek mutluluk verir.
>
> İşte Allah Resulü hizmet edilen değil de eden olmayı böyle tercih
>ediyor,
>tüketen değil de üretenden olmayı böyle ibretimize sunmuş oluyor.
>
>
> *Nitekim bir adam hakkında konuşulurken biri şöyle bağladı
sohbeti.
>Dedi
>ki:
>
> Ben onunla hacca gittim, çok ibadet eden birisidir. Her
konaklamada
>hemen
>namaza durur, çok ibadet ederdi.
>
> Efendimiz şöyle sordu:
>
> Her konaklamada ibadet ederdi de devesinin yemini, suyunu kim
verir,
>kendisinin hizmetini kim yapardı?
>
> Dedi ki:
>
> Hizmetini biz yapardık.
>
> Efendimiz burada da tarihî sözünü şöyle söyledi:
>
> Demek ki siz ondan çok ibadet etmişsiniz! Çünkü o, hizmet
edilenlerden
>olmuş, siz ise hizmet edenlerden.
>
> *Bu konuda en çarpıcı bir misal de meşhur Bağdat vaizi Yahya bin
>Muaz'ın
>kardeşine söylediklerinde. Mekke'de mücavir kalan kardeşi gönderdiği
>mektubunda der ki:
>
> Mekke'de durumum çok iyi. Bir de hizmetçim var, bana çok iyi
hizmette
>bulunuyor.
>
> Hicri 235'in ünlü vaizi kardeşine gönderdiği cevabında şöyle
ikazda
>bulunur:
>
> Hizmet edilen olmakla iftihar etme de hizmet eden olmakla iftihar
et.
>Zira hizmet edilmek Allah'a mahsustur. Hizmet etmek de kula mahsustur.
Sen
>Allah'a mahsus sıfatla muttasıf olmayı düşünme de kula ait sıfatla
muttasıf
>olmaya çalış.
>
> Misalleri burada kesiyor, kendimize sorular soruyoruz.
>
> Bizim halimiz nasıl, durumumuz nedir? Hizmet etmeyi mi tercih
ediyoruz,
>yoksa hizmet edilmeyi mi? Allah'a mahsus sıfat mı, yoksa kula mahsus
sıfat
>mı?
>