Hizb-ut Tahrir İle 2 Sene. . .

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Hizb-ut Tahrir ile 2 Sene. . .
Elhamdulillah vessalâtu vesselâmu ala rasulillah ve ba’d.
Önce size kısa bir özgeçmişimden sonra Hizbuttahrir’e neden katıldım, neden çalıştım ve neden ayrıldığımı anlatmak istiyorum. Böylelikle Hizb-i merak edenlerinde bu yazıyı okuduktan sonra onlara dâhil olup olmamaları konusunda veya onun bünyesinde bulunanların bulundukları kitlenin her ne kadar “partiyi eksikleri yönünde hesaba çekebilirsiniz” veya “eksik varsa söyleyin delilleriyle gelin düzeltelim” deseler de aslında kendilerini hesaba çekmediklerini görmeniz için yazdım.
Bende İslami duygular filizlenip boy göstermeye başladığında cemaat arayışlarına girdiğim. Nurcu-Fetullahçı, İsmailağa’cı, Menzil Sofisi vs birçok cemaat gezmiş, elhamdülillah hiç birisinde Sünnetten emareler görememiş, Kuran’a zıt hareket ve akidelerinden ötürü de kendilerini eleştirerek en sonunda bu işin “cemaatsiz” olarak gideceğine karar vermiştim.
Bu kararın hiç bir delile uymadığını bildiğim için Allah’a çokça dualar ediyor, bir yandan da araştırmalarıma devam ediyordum. Öyle bunalmıştım ki artık dualarım şiddetlenmiş çaresiz kalmıştım.
Çünkü kime gitsem kendi şeyhini anlatıp bir yığın kitap diziyordu karşıma ki, hepsi bidat ve hurafe yuvasıydı.
Şuna da değinmek isterim ki İslam’a adım atan her Türkiye genci tasavvufun bidati, hurafeleri ve küfrü arasında helak olup gidiyorlar maalesef. Aklını kullanıp uzak duranlar müstesna.
Türkiye öyle bir yer olmuş ki, gözünüzü ilk açtığınızda sistem otomatik olarak size kendisinden olan cemaatleri sunuyor. Hatta Terörle Mücadele’ye yolunuz düşerse -ki ALLAH muhafaza etsin- size bu cemaatleri tavsiye ediyor.
Uyanık değilseniz, Kuran ve Sünnet ışığında araştırmıyor ve Ehli Sünnet çizgisinde bakmıyorsanız, vay halinize!
Bu sıralarda ben oy vermenin helal ve haramlığını araştırıyor, ciddi çalışmalar yapıyor, ne var ki bir Allah kuluna rastlayamıyordum, bana bunu Kuran ve Sünnet ışığında helal olduğunu anlatsın.
Hatta bir internet sitesinde “www.dinimizislam.com” helal fetvası geçiyordu. Ama hiç bir Şer’i nass sunmadan. Kendilerini arayıp konuyu sorduğumda “Helal kardeşim, helal! Merak etme sen…” cevabını vermişlerdi.
Neyse ki artık bunun kendi çabam sonucunda Allah’ın yardımı ile “haram” olduğuna kanaat getirmiş ve particilikten de yüz çevirmiştim.
İnsanlar çok cemaat değiştirmem ve en son “OY VERMEK HARAM” icraatımdan ötürü “Fazla araştırma kafayı yersin” hurafesini önüme sunmuş, beni körü körüne bir imana sevk etmek istiyorlardı.
Gel gelelim olaylar böyle akıp giderken ben İHH’ya girip hiç yoktan bir cemaat veya yardımlaşma derneği içinde bulunmayı ve yardım faaliyetlerine katılmayı arzu etmiştim.
Yıl 2013’ün Ramazan ayını gösterdiğinde kâfir İsrail ve ordusu Filistin/Gazze’ye saldırılar başlatmış, mazlum Müslüman halkımıza zulmü reva görmüştü.
Her gece canlı olarak Müslümanların bombalanmalarına dayanamamış, soluğu İHH Ankara temsilciliğinde almıştım. Durumu anlattıktan sonra;
“Abi ne yapacağız? Gidip savaşalım. Yok mu mücâhid alımı?” dediğimde;
“Yok mübarek ne yaptın sen? Biz dua edip yardım göndereceğiz…” dedi.
Cevap olarak onlara da:
“Hiç yoktan yardım göndermeyelim de bari açlıktan ölüp gitsenler yine kâfirin eline düşmesinler.” deyip orayı da terk etmiştim.
Bilmiyorum nereden geldi aklıma bende bir hilafet-halife özlemi ortaya çıktı. Araştırmaya koyuldum ve bir İslam devletinin var olması gerektiği kanısına varmıştım elhamdülillah.
Bu arada bu tip hareketlerin varlığından hala haberim yok. Ne selefi akımlardan, ne Hizbut-Tahrir’den nede Ehli Sünnet’in bu konudaki görüşünden…
Etrafım Sofi dolu ve herkes kafasını sokmuş dergâhlara çıkmak bilmiyordu. Kime dert anlatsam “Düzelecek inşallah” deyip başından salıyordu. Ümmetin derdi ile dertlenen bir ALLAH kulu yok muydu?
Son olarak bir arkadaşımla yaptığım istişare sonucu Ankara Kocatepe camiinde “Hilafet/Halife istiyoruz” protestosu yapmaya karar verdik. Birçok İslami kuruluşun kapısını çaldık. Yardım istedik, katılım istedik.
Göbeklerine kadar sakal bırakanlar bugün olduğu gibi o gün de bizden yüz çevirmişti.
Neyse ki biz devam ettik ve Facebook üzerinden propagandaya başladık.
Zaman geçti ve Emniyetten bir yakınım ismimi “Fişleme” dosyasında görmüş ola ki bana ayağımı denk almamı söylemişti.
Kimin umurunda? Ümmet kan ağlarken benim ayağımın ne kıyameti vardı? Ben gemileri artık tek tek yakmaya koyulmuştum çoktan.
Bu esnada beni Facebook üzerinden bir kesim sürekli eklemeye başlamış ve ısrarla bizim kim olduğumuzu öğrenmek istiyordu. Meseleyi anlattıktan sonra bir buluşma ayarladık ve görüştük.
Birçok güncel meseleyi sormuş ve beklediğim cevapları almıştım.
Tabi o zaman Ehli Sünnet kim? Nedir? Görüşü nedir? Menheci nedir? Birkaç mesele dışında pek bilmiyordum halkın geneli gibi.
Velhasıl Hizbuttahrir’e böylece girmiş, çalışmaya başlamış, eylem kararımızı terk etmiştik ve kendimizi “Fırka-i Naciye” olarak görmeye başlamıştık. Nede olsa “bu işi Hizb’den başka kimse yapamaz” gazıyla yatıp kalkıyorduk.
Zamanla bendeki azme mi yoksa başka bir şeye mi binaen oldu bilmiyorum, beni 1-2 ay geçmeden üye yaptılar ve her üye gibi bende yemin ettim.
Fakat yemin metni bana okundu içeriğinden gafildim.
Hem de Hizb-i daha tanımadan, akidesini bilmeden ve nasıl çalıştığını kavrayamadan.
Normal şartlarda 6 ay – 1 yıl sonra üye olunur. Benimki biraz torpilli oldu sanırım!?
Hizb’in içi birçok heyecanlı ve samimiyetlerinden hiç şüphe duymadığım ve hala da duymadığım kardeşlerimle doludur.
Hizb benim düşmanım değil, hâlâ da Müslüman kardeşlerimdir.
Gün geçtikçe kaynaşıyor aklıma gelen soruları soruyor ve İslam devleti adına insanları Müslüman (!) Tâğut’tan (!) uzak tutamaya, (Haram olan!) oy vermemeye ve bu minvalde çalışmaya davet ediyorduk ki “İslam devletini kuracak tek sahih kitle biziz” safsatası ile uyuyor, gayb olan bir konuda HafizenALLAH ayağımızı kaydıracak sözler ediyorduk.
Sevilen bir kişi olmama karşın etrafımdaki birçok kişiyi kırıp geçiyordum fırka-i naciye (!) olmanın rahatlığı ile.
Birçok kişi ile usulsüz cedel etmiş ve ailemi de kendimden soğutmuştum.
Eksiklerinden biriside insanlara davayı anlatırken insanları kırmamayı, Kavli Leyl’i öğretmemeleriydi.
Bunlar basit mevzular evet. Kırılan kalp onarılır. Sıkıntı bu da değil zaten ve biz hidayet vericide değiliz.
İşte Hizbuttahrir’e girmemin ve çalışmama neden olan hayat bu idi. Şimdi neden ayrıldığıma gelince;
Hizbuttahrir’e girdiğimde en çok dikkat ettiğim şey Sünnetten aşırı uzak olmaları ve çok hafife almaları olmuştu.
Ayrıca tağutu tekfir noktasında birçok sıkıntı mevcuttu.
Sürekli olarak meselenin bunlar olmadığını ve biran önce İslam devletinin kurulması gerektiğini söyleyip sustururlardı.
Sünnet’i Allah’a yakınlaşmanın bir aracı olarak değil, yapıldığında sevap olan bir şey olarak görüyorlardı.
Tağutu tekfir noktasında da mürcilerin meşhur sözü olan “Kâfir desek elimize ne geçer?” sözünü söylüyorlardı.
Neyse deyip susmayı tercih etmiştim. Sonuçta İslam devletini isteyip çalışan başka cemaat yoktu (!)
Akide de birçok tezatlar barındırıyordu. Ehli Sünnet ile cedel ediliyordu desem yeridir. Kabir azabı, Mehdi, İsa bin Meryem (as) yeniden dünyaya teşrifi gibi Ehl-i Sünnetin akideye nisbet ettiği, bu konuda defalarca kitaplar yazıp, hadislerle desteklediği, hatta ve hatta ayetleri, mütevatir hadisleri delil olarak getirdiği birçok olayı tersliyorlar, hadis usullerinin bozukluğundan ötürüde akideye nispet edilen hadislerle amel etmeyide terk etmiş durumdaydılar.
Başka bir hususta yapılan amellerin bir kısmı Hizbuttahrir’e adam kazandırmak için yapılıyor olmasıydı. Hatta bir keresinde yardım kampanyası düzenlemiştik. Sorumlu kimse “Biz bunu yardım için değil, Hizbin bu tip çalışmaları da oluyor…” diye halka lanse ettirmek amaçlı olduğunu söylemişti. Ben ise bunu “HAKLI” bir gerekçe olarak tevil edip susmuştum.
Ayrılma isteklerimden biri ise Cihad’a gitme arzusunun bende zuhur etmesi oldu. Ehli Sünnet akidesini araştırmış, menhecinin ise cihad ve davet olduğunu görmüştüm. Ve bu minvalde hareket eden cemaatlerin varlığını da duymuştum.
Bunu duyan sorumlu kardeş, yanına bir kardeşi daha alarak -ki o da benimle aynı meselelerden ötürü ayrıldı – gelip bana Cihad’ın farz-ı ayn olmadığını, bizim buralarda iş yapmamız gerektiğini ve Hizb’in İslam devletini cihadsız olarak kuracağını anlattı, arkasına ettiğim yemini ekleyerek bendeki bu arzuyu bir süreliğine rafa taşımıştı.
Zaman geçtikçe Hizbuttahrir’i tanıyor, kaynaşıyordum. Bu kez benim ikinci ayrılma isteğim tezahür etti ve mevzu yine aynıydı. Fakat bu sefer ki olay farklıydı ve IŞİD fitnesi baş göstermiş, gördüğüm bir rüyada gitmeme engel olmuştu. Hizbuttahrir ile aramda akidevi, fıkhı vs. bir sorunda henüz yoktu.
Sonra Hizbuttahrir’in benimsediği ama benim bir türlü kabullenemediğim bir takım fıkhi meselelerine takılmıştım:
– Kadınlarla tokalaşmaya cevaz verme,
– Türkiye’de peçe takmaya RİYA demek ve peçeli bacılara üyelik vermemek!
– Sigarayı mübah saymak vs. vs.
Allah’ın yardımı ile bu sefer Ehli Sünnet âlimlerinin kitaplarına sarılmıştım. Çünkü Hizb’de birçok eksik olduğunu görmeye başlamıştım. Bunları görmem 1,5 yılımı almıştı. Ehl-i Sünnet kitaplarına ısrarla saldırmış, sorumlum ise sürekli Hizb’in kitaplarını okumamı istiyordu. Neden?
Zaten sofileri bu yüzden terk etmemiş miydim?!
Velhasıl Ehl-i Sünnetin geçmiş ve güncel akidesini ve fıkha bakış açısını zamanla kavramayı Rabbim bana ihsan etmiş (ki âlim değil avama yetecek kadar), Hizb ile arasındaki farkı göstermişti.
Hizb’in akidesindeki yanlışları, fıkıhtaki fahiş hatalarını ve cihada bakış açısını, İslam devletinin kurulmasındaki menhec hatalarını dillendirmeye başladım. Onlar Resul (sav)’ın Mekke metodunu anlatıp dursalar da birçok tezat bununla örtüşmüyordu. Hatta Resul (sav) sünnetini takib ediyoruz diyorlar, Sünnette olmayan bid’at sözlerle metodlarını süslüyorlardı.
Bunlardan birisi “MECAL BÖLGE” diye söyledikleri bir şeydi ki bu, ne Resulullah’ın (sav) Sünnetinde, ne de Ehli Sünnet’ten bir rivayette yerini bulmuş değildi.
Mecal Bölge dedikleri şey tam olarak şu idi;
“İslam devleti belli başlı ülkeler dışında kurulamaz!”
İyi de bunun neresi Kitab’a ve Sünnet’e uyuyordu?
Hani siz metodunuzu Sünnet’ten almıştınız?
Siyerde gördüğümüz Resul aleyhisselamın İslam Devletini Medine şehrinde kurduğu değil mi?
Mesele bir şehirde kurmak ise devleti, bugün cihad bölgelerinde Müslümanların kontrolünde birçok şehir yok mu?
Diyorsanız ki ülke olsun, Afganistan İslam Devleti 1996 yılında kurulduğunda Taliban’a neden destek verilmedi?
Bu tür sorular Hizb’in bana tezatlarını göstermişti Elhamdulillah.
Bana ettiğim yemini hatırlattılar ve dediler ki “Hizb’in görüşü kendi görüşüme aykırı dahi olsa, partinin görüşünü benimseyeceğime…” kısmına vurgu yaptılar.
Ne yani?
Parti yanlış görüş sunsa dahi kabul mü edecektik?
Suphanallah bu nasıl bir taassuptur? Biz sofileri bu yüzden terk etmedik mi?
Yani siz “Bizim görüşümüz Kuran’a Sünnet’e muhalifse alın bizim görüşümüzü duvara çalın” diyen Ehli Sünnetten daha evlasınız öyle mi?
1.350 yıl önce söylenecek söz bırakmamış olan âlimlerimizin görüşlerini terk edip, yeni peyda olan bir güruhun görüşlerini kabul edeceğiz öyle mi ? Vallahi bu olur iş değildi. Kendilerine bu meseleleri açtım. Birçok meselede Ehl-i Sünnet âlimlerinden cevaplar verdimse de olmadı.
Akidede,
Fıkıhta,
Menhecte,
Ve Hizb içindeki bazı kardeşlerin çirkin hareketlerinden ötürü Hizbuttahrir’i de bırakmaya karar vermiştim.
Bu seferki bırakma nedenim sadece cihad değil, onların eksiklikleri ve “Ehl-i Sünnet değiliz” demeleri ve birçok meseledeki eksik anlayışlarıydı.
Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği ve bugünümüz Ehl-i Sünnetinin bile kesin konuşmadığı konuları kendilerine nisbet ederek “Bu işi bizden başka kimse yapamaz” deyip haddi aşanlardan ve sözde metoddan bahsedip içi bidat dolu bir yol sunanlardan olmaktan yüz çevirdim. Öyle ki “Hilafet Hilafet” naraları atıp, Taliban’ın kurduğu İslam Devleti’ne biat etmemişler, fakat İRAN Humeyni’sinden yardım istemişler. Tezatları tek tek görmeye başlamıştım.
Hizb, ilim vermem, cihad etmem, yardım etmem söylemleriyle doluydu. Bizim derdimiz hilafeti kurmak diyordu. İyi de zaten bugün herkes hilafet istiyor, öyleyse fark ne idi?
Ben sofiyken de onlar bunları istiyordu. Şeriattan söz ediyordu. Ama kimse icraata yanaşmıyordu.
Herkes iyiliği emredip kötülükten sakındırıyor sözde…
Kötülükten sakındırmak Tâğut’tan uzak tutmaksa, siz Tağutu tekfir etmiyorsunuz, oy vermeyi küfür değil haram görüyorsunuz zaten.
Öyleyse nasıl uzak tutmak oluyor bu?
Firavun ordularına Ümmetin orduları diyorsunuz, Taliban’a, El Kaide’ye dil uzatıp, kâfirlerin baktığı göz ile bakıp Amerika’nın oyunları gibi konuşuyorsunuz.
Belki bunlara kişilerden kaynaklanan problemler deseniz de maslahatınıza uyduğu içinde ses çıkarmıyorsunuz!
Durum öyle bir hal almış ki üyeleriniz mücahitlerimize “Gerizekalılar, ümmetin başına gelenler hep onların yüzünden” sözünü söyleyerek haddi aşmaya kadar gitmiştir.
Allah’a kasem olsun bu kulaklar şahiddir!
Allah’a kasem olsun ki bu sözlere başkaları da şahiddir!
“Kâfirler elinizden emin, susun da Müslümanlar dilinizden emin olsun” diyen doğru söylemiş…
Soruyorum, Hilafet diyor, İslam devleti diyorsunuz. Niçin Taliban’ın kurduğu İslam devletine katılmadınız da gidip Humeyni kâfirinden yardım istediniz? Humeyni sizin metodunuza uygun, devrimle başa geçtiği için mi? Taliban’da sizin metodunuza aykırı olup CİHAD ederek devlet kurduğu için mi?
Evet, neden Taliban İslam Devletine tabii olmadınız?
Her zaman maslahattan söz eden sizler Taliban’ın maslahatlarına neden sırt çevirdiniz?
Partiye girişim olay, çıkışım ayrı bir olay olmuştu. Çıkış sebebimi eksikliklerini kabul edememe ve cihada gitmek olarak söyledim. Bana “Cihada gideceğini ailene haber edeceğiz” demişti sorumlum, ailemin sorun çıkaracaklarını bildikleri halde! Anlık bir şok ile “Tamam” diyebilmiştim.
Ertesi gün olduğunda kendilerine mesaj attım ve gideceğimi aileme söylememelerini, aksi takdirde fitne çıkacağını, benim onlara düzgün bir dille anlatacağımı söylemiştim. Bu sefer aynı cevabı onlar bana verdi ve “tamam” dediler.
Müslümanlara güvenmeyeceğim de kime güvenecektim? Verdikleri ahidlerinde durmadılar!
Ertesi günlerde ve benim olmadığım bir saatte gelip meseleyi aileme anlatmışlar.
Bu kardeşler ki bir kez olsun davayı aileme anlatmamışlar, ne hikmetse gelip cihada gideceğimi aileme anlatmışlardı.
Sebep?
Sebep şu; Hizbuttahrir’den başka gençler cihada gittiği için aileleri Hizb-i polise şikâyet ediyormuş. Poliste doğal olarak Hizb’i sorguluyormuş. Hizb’de bunu güya maslahatı gereği ailelere önceden bildirip “Bakın biz evladınızı göndermedik, bilakis biz burada oturmasını teşvik ettik. Sakın gidip polise bizim adımızı vermeyin!”diyerek güya önlem alıyorlar. Ne önlem ama!
Ey Hizbuttahrir şebabı, Polise gitseydiniz ya!
Derdinizi onlara anlatın. Kendinizin cihadçı olmadığınızı ve böyle çirkin (!) olaylardan beri olduğunuzu, kâfir Amerika’ya ve onun kuklalarına silah çekmenin hiç haddiniz olmadığını anlatsaydınız ya!
İşte böyle…
Velhasıl emek verip gönül verdiğim ve küs ayrılmadığım bir kitleden, ihanetle ve darbe yiyerek ayrılmış oldum.
Ben onlar hakkında konuşmayacağımı söylemiştim, ta ki dillerinden emin olana kadar. Bu ahdi onlar bozdu ben değil.

Hizbuttahrir’e giren kimselerin bu olasılıkları ve Ehli Sünnet’e muhalif olan tutumlarını iyi araştırıp öyle girmelerini, aksi takdirde “yemin” metninin ıslatılıp ıslatılıp önünüze konarak duygu sömürüsü yapmalarına maruz kalabilirsiniz.
“Kişi gaflet anında ettiği yeminden de mesul değildir! ”
Allah’tan içindeki samimi kardeşlerine hidayet ve gerçekleri görecek bir basiret vermesini, taassubdan kurtulmalarını, hidayete tabi olmalarını, Ehli Sünnetin çizgisinden sapmamalarını diliyorum.
Esselâmu aleykum ve Rahmetullah
Selman-ı Rumî / Kuresel Analiz
 

kübranur

Paylaşımcı
Katılım
25 Tem 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Adam yazısında konuşursanız fitne çıkar demiş. Kendisinin de konuşacağını belirterek... Ablacım neye ortak olduğunu hatırlatmak babında söylüyorum.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Yargılıyorsun ??
Yazıya yorum yapmadım ki..
Bu bir bakış açısı isabetli ya da değil herkes muhasebe etsin...
 

selam11

Üye
Katılım
5 May 2007
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Allah razı olsun
bacımız yıllardır söylediğimiz şeyleri yaşayan birisi olarak dile getirmiş.
Keşke yazı sahibi şu an burda olsada ayrıldıktan sonra ve bu yazısından sonra başına neler geldiğinide anlatabilse.
İnsanların nasıl çark ettiğini. Biz öyle demedik şöyle dedik dediklerini. İftira atıyorsun dediklerini. Kıvrak zekalarını sadece kıvırmak için kullandıklarını.......
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Allah razı olsun
bacımız yıllardır söylediğimiz şeyleri yaşayan birisi olarak dile getirmiş.
Keşke yazı sahibi şu an burda olsada ayrıldıktan sonra ve bu yazısından sonra başına neler geldiğinide anlatabilse.
İnsanların nasıl çark ettiğini. Biz öyle demedik şöyle dedik dediklerini. İftira atıyorsun dediklerini. Kıvrak zekalarını sadece kıvırmak için kullandıklarını.......

sonuçta islami camialar eleştirilir
evet güncellemeniz iyi oldu
bu yazıyı yazan daha sonra pişman olup yayınlanan yerden yazıyı kaldırtmış
velakin siz bununla övgü mü duyuyorsunuz
yani bu pişmanlıkla ki kaldırdığı halde şimdi güncellediniz
bu da sizin mantığınız tabi ne diyelim...
 

selam11

Üye
Katılım
5 May 2007
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Yazıyı kaldırtması yazının içeriğinin yanlışlığımı yoksa adı geçen cemaatle olan hukukundan dolayımı ?
İslami camialar eleştirilir evet. Bir cemaatin temel inancı ehli sünnet mi değilmi insanlar bilmeli.
Övgü duyacak ne var anlamadım.
İsteyen istediği cemaate katılabilir. Ama şunu isterimki bir müslüman cemaate girerken nereye dahil olduğunu, girmek istediği cemaatin özelliklerini ve inancını bilsin. Hizbuttahririnde takiyyeci bir cemaat olduğunu ZANNETMİYORUM. Her seferinde şeffaf olduklarını dile getirirler ama her nedense birebir uzun süre münasebet içinde olanlar hariç kimse özelliklerini bilmez.
O yüzden yukardaki yazıyı çok faydalı ve gerekli görüyorum.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Tek başına cahil olmak böyle bir yazı yazmaya yetmez. Allah şifa versin :)
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,657
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
Yarısında sıkıldım çıktım.

İhvan demiş ne kafası karışık bir kul...
 

hikemiyat

Profesör
Katılım
3 Ağu 2014
Mesajlar
752
Tepkime puanı
29
Puanları
0
SONUÇ: Yağmurda kaçarken doluya tutulmuş! Oy vermemenin(=oy vermenin tağutu kabul etmek olduğu) tağutu inkar demek olduğu akidesini ehli sünnet sanmış!Daha doğrusu selefimizin akidesiyle alakalı olmayan kendinden menkul bir selefi akidesine tutulmuş!
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Yahu....

Neden kızıyorsunuz adama

Bu devirde herkes aynı dertte

Herkes beraber gideceği yol arkadaşları arıyor, cemaatlerin bazıları ya da cemaatteki bazı kişilerin (kendince) hatalarından dolayı o cemaat senin bu cemaat benim dolaşıp duruyor herkes

Yazıyı yazan arkadaşı eleştireceğimize kendimizi iyi tanıtmadık/tanıtamıyoruz diye kendimizi eleştirelim

Belki bu daha faydalı olur
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Klavyemden inciler!
"Mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.'' Kıyamet Sûresi 14-15.
Önemli bir hatırlatma;
Tesettürsüz birinin öne sürdüğü, "Nice başı örtülüler var, ne haltlar karıştırıyorlar" bahanesinin geçerli olmayacağı gibi, anlaşamadığı Hizb-ut Tahrirlileri bahane ederek, sahih bir metot üzere olan Hizb-ut Tahrir ile çalışmayanların da mazeretleri geçerli olmayacaktır. Benden söylemesi...
(İbni Hişam Sireti okuyunuz ve sonra Takiyyuddin en-Nebhani'nin "İslam Devleti" kitabını okuyunuz. Göreceksiniz ki Hizb-ut Tahrir, Nebevî Metod üzeredir!)
YAZI İLE İLGİLİ SADECE ŞU KADARINI SÖYLEMEK İSTERİM YAZIDA GEÇEN PEÇE KONUSU HİZBLE HER ÇALIŞAN İÇİN BİLİNEN YADA HİZBİN NEŞRİYATLARINA VAKIF HERKES İÇİN BİLİNEN BİR YALAN. İÇİNDE YALAN BARINDIRAN BİR YAZI NE KADAR FAYDALI OLUR SİZİN BİLECEĞİNİZ İŞ... ARKADAŞI AİLESİ İLE BİRLİKTE TANIYORUM, NEŞRİYATLARI OKUMAMASINA ÜZÜLDÜM KENDİSİ ADINA BÜYÜK KAYIP OLMUŞ...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Padişahı alem olmak, bir kuru dava imişi
Bir veliye bende olmak, cümleden a la imiş....
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Hizip Allah ın yaşam kurallarında hiç bir boşluğa mahal bırakmadığını düşünür
Bu minvalde soru cevap ile üyeler akıllarını karıştıran bir olgu hakkında tepede ki müctehide soru yöneltir
cevap geldiği anda hayatlarına döker ve bu konuda kamu yapılır.

Eğer kitle dışında olup herhangi bir üye tarafından haksızlığa uğramışsanız
üzerinize iftira atılmışsa üye olmadığınız için şikayetinizin ehemmiyeti yoktur

Kitleli bazı üyeler günaha sebebiyet veren bir davranışı yapan insanı Fasık kategorisine alarak bu davranışı ifşa etme farziyetini yükler kendilerine..

Yani günah addedilen bir davranış (Tabi ki kaçınmak efdaldir o ayrı ) genel herhangi bir ortam da yapılmışsa
şahıs Fasık vasfına haiz olunur ve bu davranışı yayılır...
Ve o şahısla ilişki kesilir..

Oysa islam örtmenin daha efdal olduğunu kimlerin Fasık olduğunu beyan etmiştir.

Bu insanlar kitlede ki mertebelerine dayanarak yapıyorlar bunu malesef.
Bu konuda muzdarip olan kardeşler tanıyorum
Allah hepimizi affetsin...



Ne yazık ki forum da bu davranıştan etkilenen ve Kitlenin kamusunu yanlış ilga eden üyeler mevcut
 
Üst