Hıyaneti Vataniye Kanunu

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,085
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Depremin olduğu gün akşamı zor ettim. İlçe milli eğitim müdürlüğünden gelen bir mesajla hemen Afad gönüllüsü formunu doldurdum üzerime kalın ve rahat bir şeyler giyip ilçe milli eğitim müdürlüğüne gittim. Ordan diğer gönüllülere beraber o çok gündem edilen ama canavar gibi iş gören İstanbul Havalimanına geçtik. Sabaha kadar sıranın bize gelmesini bekledik. Bu milletin sağduyusu hala capcanlı onu gördük. Önce sağlıkçılara ve arama kurtarma eğitimi almış olanları sonra da bizi uçağa bindirdiler. Hava alanına gelişimle uçağa bilişim arasında 11 saat 30 dakika var. Varın yoğunluğu siz hesaplayın.

Hatay havaalanı pisti göçmüş. Diğer havaalanları tam kapasite çalışamıyor en makulü Adana havavalanı. Adana da uçaktan indik. Afad yetkilisi bizi karşıladı ve Hatay Samandağ bölgesine giden araçlara bindirdi. Seri bir şekilde bölgeye intikal ettik. Beleni geçtik aşağı inişte yol kopmuş ve gidiş yönü ikinci parça yaklaşık 2 metre aşağı çökmüştür. Geri kısmı törpüleyip asfalt dökülmüş. Çok yasaklayarak birinci hendekten atladık. Daha sonra bir tane daha. Manzara dehşet. Ama ilerlememiz lazımdı devam ettik. Gidiş geliş olan yolun uçurumda kalan kısmı tamamen göçmüş. Tek şeritten kontrollü geçiyoruz çünkü oranın da altı oyulmuş ise biz de şarampole yuvarlanırız. Kıcı denilen mevkide üzerindekilerle beraber olduğu gibi bir alan toprağa gömülmüş çukur olmuş.
Vardık samandağına şehir hayalet şehir olmuş. Sokaklarda kimse yok heryer kapalı. Bazı sokaklarda iki taraftaki binalar yola doğru baş eğmiş. Sanki bir tünelden geçiyoruz ve bütün evler üstümüze üstümüze geliyor. Bir kaç enkaz ve başlarındaki insanlar dışında sokakta kimse yok. Ürperiyoruz . Çok seri adımlarla şehrin merkezinden geçip Kültür merkezine varıyoruz. Kendimizi tanıtıp ne yapabilirizi soruyoruz. Çantalarınmızı bırakıp gıda ve battaniye dağıtımına yardım etmemiz isteniyor ve yapıyoruz. Uçakta uyuduğum 20 - 25 dakika harici uyumamışım ama ne uyku geliyor aklıma ne de açlık. Gece 12 ye kadar yoğunluk devam ediyor. Afad çadırları da geliyor bu arada. 6 şar kişiyle ancak taşıyabilen 150 -200 kilo dayanıklı konforlu çadırlar. Hepsini tırdan indiriyoruz ama pilimiz bitiyor. Herkes bulunduğu yere çöküyor. Çadırların üstü çuvalların üstü her yer 5 yıldızlı otelin suit dairesinde çift kişilik döşek sanki. Bana yer kalmıyor üst bölümde 3 küçük pufu birleştirip çantamı da yastık yapıyorum ve uyuyorum. Saat 2 de güçlü bir artçı deprem oluyor fırlayıp yere çöküyorum. Sonra dışarı çıkıyorum ve bir battaniyeyle sabahlıyorum. Soğuktan vücudum titriyor ve dişlerim birbirine vuruyor. Uyuyamıyorum içeri giremiyorum ısınamıyorum. Bu arada biz içeri girerken kapının sağ tarafında çatlamış olan beton artçı deprem etkisiyle
İçeri kolumuz girecek kadar yerinden ayrılmış.

Gün aydınlanmadan önce abdest alıyorum su buz gibi rüzgar sanki kemiklerimi sıyırıyor. Namazı kılıp dua ediyorum. Allah'm ayaklarımızı dinin üzre sabit kış. Kafirler toplumuna karşı bizi güçlü eyle. Göğsümden imanı dizlerimde dermanı kesme Allah'm. Güneş doğunca ısınmaya başlıyoruz ama ertesi sabah abdest alırken ellerimin çatladığını dudaklarımın çatladığını fark ediyorum. Sonraki gün kanamaya başladılar. Artı ciğerlerimi üşütmüş olmaktan kaynaklı halsizlik öksürük ve iltihaplı geniz akıntısı, yeşil balgam VS. Toz toprak içinde kalmaktan ağzımın içi dilimin üstü dudaklarımın içi yara oldu. En büyük zevk olarak sabahleyin kağıt bardakta çorba içmek olacaktı ki onda da ağzım yara oldu. Salıdan cumartesiye gelen yardımları tırlardan indirdik. Halka dağıttık. İki tane çadır kent kurduk. Kültür merkezinin bahçesine 120 kişilik kocaman sahra çadırı kurduk. Ama maalesef kurduğumuz çadırların bir kısmına İmamoğlu sahip çıktı. İbb yaptı deyip sosyal medyadan paylaştı.

İlk Gönüllü kafilesi olmamız hasebiyle bir çok zorluğu çektik ama hepsine çözüm bulduk veya bulunmasına ön ayak olduk. Görevimizi büyük bir özveri ve samimiyetle yerine getirdik. Yurdumuzun her yerinde Afad şemsiyesi âltımda organiz eolup gelen, öğretmen, din görevlisi, sağlıkçı, emniyet mensubu, vb bir çok duyarlı insanla omuz omuza zevkle çalıştık. Allah hepsinden razı olsun.

Elektrikler kesik olduğu için telefon şarj etmek mümkün görünmüyordu. Sosyal medyaya o yüzden hiç giremedim desem yeridir. Fakat İstanbula dönünce girme fırsatı bulup maalesef çok üzüldüm. Belliki sahaya hiç inmemiş hiç bir depremzedeye faydası dokunmamış ukalalar yapılanı beğenmiyorsan çirkin ifadelerle hakaret ediyorlar insafsızca saldırıyorlar. Hiç bir şeyin yüküne omuz vermemişler, çilesini çekmemiştir İnternet asalakları sadece sorumsuzca yazıyorlar.

Bizden gelip iç çamaşırı isteyen insanlar oldu. Depremin dehşetinden altlarına kaçırmışlar. Samandağda 17 polis enka altında can vermiş diğerleri de eşini çocuğunu alıp başka yerlere götürmek zorunda kalmış. Yöneticiler , askerler herkes o travmayı yaşamış. Yollar çökmüş veya yıkılmış Havaalanı pisti çökmüş. Sıcak yuvasından dışarı çıkamayan sosyal medya parazitleri biraz da bu açıdan olaya baksın. Kapısının önündeki dilenciye bile faydası olmayanlar devlete yardım ve kurtarma dersi vermeye kalkmasın...

Bu işler play station veya başka İnternet oyunlarına benzemiyor. Faydalı olacak yeteneği olmayanlar susma yeteneğini kullansın vesselam.

Yoksa yeni bir hıyaneti vataniye kanunu ile ne kadar hariçten gazel okuyan varsa çamaşır misali ipe serip güneşlendirmek gerekir...
 
Son düzenleme:

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,663
Tepkime puanı
2,339
Puanları
113
Konum
istanbul
Allah sizden de, tüm ekiplerden de, gitmek isteyip gidemeyenden de, depreme orada yakalanıp yine de yardımlara katılanlardan da, evlerinde dua edenlerden de razı olsun. Eksiklikler olabilir, yetersizlikler veya yanlış kararlar olabilir ama kimse yoktu demek ( oradakiler belki bunu diyebilirler nihayetinde şok içindeler ama haricindekiler için ) insafsızlıktır. Benim gördüğüm tüm stklar ( başta ihh olmak üzere ) canla başla işlerinin hakkını verdiler. Allah hepinizin ecrini büyütsün, görünen görünmeyen kazalardan belalardan korusun. Siz muhtaca el uzattınız Allah cc de dünya ahiret işlerinde sizleri yalnız bırakmasın.
 

Cenan

Ordinaryus
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
3,060
Tepkime puanı
1,752
Puanları
113
Hocam bu 17 polis bir aradamiymis? Karakol mu çökmüş? lojman mı? 17 kisi nasil birden gitmis?
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,398
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Başta hocamın da bahsettiği gibi .Çok çok büyük bir yıkım;hani yaşayanlar için zaten başlı başına bir yıkım da ayrıca biraz idrak sahibi insan için de depremin vahametini kavramak çok da zor bir şey değil;Deprem sadece devletten yardım bekleyen vatandaşı vurmadı ki;bir afet olduğu zaman vatandaşına yardım götürecek olan devleti devlet yapan birimleri oluşturan vatandaşları da vurdu;polis doktor,belediye işçisi,o bölgenin afad çalışanları,kısaca devletin o bölgedeki birimlerini teşkil eden insanlar ya da onlar ile ilgili yakın akrabaları ,arkadaşları da enkaz altında kaldı;bahsettiğimiz alan bir il ile sınırlı kalmıyor ,kabaca Yunanistan yüz ölçümün de bir coğrafya depremi iliklerine kadar hissetti.

Alan bu kadar geniş,hava şartları çetin,yollar hocamın bahsettiği gibi karadan ciddi handikaplı,hava ulaşımı malum İstanbul özelinde ciddi fırtına vardı uçuşların ve hava trafiğini etkileyecek derecede,binlerce bina yıkılmış,o enkazlara müdahale edecek iş makineleri gökten zembille inmiyor ya,afetin olduğu yer Suriye sınırı olduğu gibi askeri de hareket ettiremiyorsun,teçhizatlı ,operasyonel birlikler ,gerek Suriye içerisin de gerek sınırda savunma unsuru olarak görev ifa etmek zorundalar bu bir mecburiyet bu meseleden siyasi rant devşirmek isteyenler ancak böyle bir afette devleti acz içinde göstermek namına kara propaganda yaparlar.Eksikler ,hatalar,noksanlar yoktur da demiyoruz ancak bu çapta bir yıkıma da daha başka türlü yetişilemez.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,085
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Üst