hırs ve kalp

_ikLiL_

VUSLATA HASRET.....
Katılım
24 May 2010
Mesajlar
2,117
Tepkime puanı
344
Puanları
0
Yaş
31
Konum
ANKARA
hırs ve kalp


Hırs ve Kalb
İstifade edilecek ve ibret alınacak bi yazı okumanızı ve düşünmenizi tavsiye ederim

Allah kalbin bâtınını İmân ve mârifet ve muhabbeti için yaratmıştır. Kalbin zahirini sair şeylere müheyya etmiştir. Cinayetkâr hırs kalbi deler
sanemleri içine idhal eder. Allah darılır maksudunun aksiyle mücazat eder.
Hutbe-i Şamiye |

...Bizi kâinata dair küllî bir tefekküre çağıran 164. âyetten sonra gelen 165. Bakara sûresi âyetinde
8220;İnsanlardan öyleleri vardır ki Allah8217;tan başkasını O8217;na denk tutarlar ve onları tıpkı Allah8217;ı sever gibi severler8221; buyuruyordu âyet. 8220;Mü8217;minlerin ise Allah8217;a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir.8221;



ilgili âyetin insanların bir kısmının Allah8217;tan başkasını O8217;na denk tutup onları 8216;tıpkı Allah8217;ı sever gibi sevdikleri8217;ni belirtmesine karşılık mü8217;minler için 8216;onların Allah8217;a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir8217; demesindeki nüanstan beslenen bir ifadeydi Bediüzzaman8217;ın ilgili bahisteki ifadesi... Âyet
8220;Mü8217;minler yalnız Allah8217;ı sever başka hiçbir şeyi sevmezler8221; demiyordu. Bilakis âyetten anladığımız üzere mü8217;minlerin sevgisi yaratılanları da içeriyordu; ama onların 8216;çok daha kuvvetli olan8217; Allah8217;a yönelik sevgileri ile bu sevgi arasında derece ve mahiyet farkı vardı. Bediüzzaman8217;ın ilgili bahisteki ifadesini hatırlarsak; mü8217;minler kalbin zahiri ile başkaca herşeyi O8217;nun adına severken 8216;ayine-i Samed8217; olan bâtın-ı kalbi yalnız Allah8217;a imana marifetullaha ve muhabbetullaha tahsis etmişlerdi. Böylece bir muhabbet kıvamını buluyordu mü8217;minlerin kalbleri. Bâtın-ı kalb ile Yaratanı severken zahir-i kalb ile de yaratılanları O8217;nun adına seviyordu mü8217;minler.


Muhabbette denge8217;yi ifade eden bu durum
insanı başka şeylere kalbin zahiriyle dahi sevgi duymama gibi gayrifıtrî bir zorlamadan alıkoyuyor hem de bu başkaca şeylerin kalbin bâtınına yerleşip bir nevi ilah mesabesine erişmesine mani oluyordu. Bu zahir-bâtın dengesi içinde kalb muhabbette 8216;tevhid8217;i tesis ediyordu.


Hırs ise
âyetin ifadesiyle bir şeyi 8216;Allah8217;ı sever gibi8217; sevme noktasına sürüklüyordu insanı. Yaratılanı Yaratan gibi sevme noktasına sürüklüyordu. Kalbleri delerek yalnız Allah8217;ın muhabbetine tahsis olunmuş olan bâtın-ı kalbe fani şeylerin sevgisini dolduruyor; böylece hem Allah8217;ın sevgisine yer bırakmayıp meydanı fanilere bırakıyordu. Bunu ise 8216;âyine-i Samed8217; olan 8216;bâtın-ı kalb8217;i ikna edebilmek için bu fanilere Zât-ı Ehad-ı Samed8217;e mahsus vasıflar yakıştırarak yapmaya çalışıyordu elbet. Allah8217;tan gayrısını ilahlar edinmek; fanileri ilahlaştırmak böyle oluyordu zaten... Bunun sonucu ise tıpkı diyafram adlı o incecik zar yırtıldığında midenin basınç yapıp kalbi sıkıştırarak insanı ölüme sürüklemesi gibi manevî hayatların ölmesiydi.
İlgili bahsi ilgili âyetin de verdiği dersle bu şekilde tekrar okuduğumda
ihtiraslarımıza dikkat etmemiz gerektiğini bir kez daha düşündüm. Sevmeli insan ama zarı deldirmeden... Aksi takdirde ne olacağını ise 8220;Cinayetkâr hırs kalbi deler sanemleri içine idhal eder. Allah darılır maksudunun aksiyle mücazat eder8221; diyerek ifade ediyor.
 
Üst