Ercan Tekin
Kıdemli Üye
- Katılım
- 25 Eyl 2010
- Mesajlar
- 5,631
- Tepkime puanı
- 266
- Puanları
- 0
VİDEO İÇİN LİNKE TIKLAYIN
http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/hic-siyasetsiz-din-olur-mu/
DÖKÜMAN
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/hic-siyasetsiz-din-olur-mu/
http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/hic-siyasetsiz-din-olur-mu/
DÖKÜMAN
Hiç siyasetsiz din olur mu?
Nureddin YILDIZ’IN SOSYAL DOKU DERNEĞİ’ndeki
303. dersidir
2
2
İslam dindir, din ise hayattır
İslam, kıyamete kadar kalmak üzere gönderildi. Kendinden önceki kitapları
ihtiva eden bir kitapla
geldi. Peygamberi bütün insanlara ve cinlere gönderildi. İnsanların dünyevi her ihtiyacını karşılayacak
geniş kapsamlı bir programla geldi. Ahireti ise tam bir teminat altına aldı. Aileye huzur, sokağa güven
geldi. Peygamberi bütün insanlara ve cinlere gönderildi. İnsanların dünyevi her ihtiyacını karşılayacak
geniş kapsamlı bir programla geldi. Ahireti ise tam bir teminat altına aldı. Aileye huzur, sokağa güven
verecek mesajlar verdi. Geceyi, gündüzü doldurdu. Diriyi, ölüyü
yalnız bırakmadı. Çocukla, büyükle,
erkekle, kadınla ilgilendi. Düğüne de katıldı cenazeye de. Barışa yatırım yaptı, savaşta öne atıldı.
Yemeğe tat verdi, giyeceğe şekil biçti. İbadeti kendine has tuttu; dışarıdan müdahaleye izin vermedi.
İnsana doğumundan ölümüne kadar kendi rengini, kendi sesini verdi. Dost edindi, düşman edindi.
İslam, yirmi üç yılda kendi yurdunu buldu, devletini kurdu. Devletinin başına da vahiyle yönlendirilen
peygamberini getirdi. Halkı kendi halkı, toprağı kendi toprağı, sistemi kendi sistemi oldu. Ezanını
kendi toprağında yüceltti. Geleceği planladı, geçmişi yorumladı. Kendi halkı için yasalar koydu.
Koyduğu yasalarının kaynağını Allah’ın kitabına dayandırdı. Çevresindeki ülkelerle ilişkiye girdi;
uluslararası kurallara imza attı. Barışlar imzaladı, savaşlara karar verdi. Yirmi üç yılda bağımsızlığı
erkekle, kadınla ilgilendi. Düğüne de katıldı cenazeye de. Barışa yatırım yaptı, savaşta öne atıldı.
Yemeğe tat verdi, giyeceğe şekil biçti. İbadeti kendine has tuttu; dışarıdan müdahaleye izin vermedi.
İnsana doğumundan ölümüne kadar kendi rengini, kendi sesini verdi. Dost edindi, düşman edindi.
İslam, yirmi üç yılda kendi yurdunu buldu, devletini kurdu. Devletinin başına da vahiyle yönlendirilen
peygamberini getirdi. Halkı kendi halkı, toprağı kendi toprağı, sistemi kendi sistemi oldu. Ezanını
kendi toprağında yüceltti. Geleceği planladı, geçmişi yorumladı. Kendi halkı için yasalar koydu.
Koyduğu yasalarının kaynağını Allah’ın kitabına dayandırdı. Çevresindeki ülkelerle ilişkiye girdi;
uluslararası kurallara imza attı. Barışlar imzaladı, savaşlara karar verdi. Yirmi üç yılda bağımsızlığı
bütün yönleriyle tahakkuk ettirdi. Ekonomisinden
sokağına kadar her şeyinde kendi nevine münhasır
oldu.
Çarşı pazara şeklini verdi. Ticarete kalıp getirdi. Deniz ürünlerinden uçan kuşa
kadar neyin
yenebileceğini, neyin yenmeyeceğini belirleyen fıkhını ilan etti. Nüfus hedefi belirledi; çoğalmayı
strateji olarak önüne koydu. Eğitimi ileri götüren, okumaya, yazmaya çığır açtıran teşvikler yaptı. Açı
strateji olarak önüne koydu. Eğitimi ileri götüren, okumaya, yazmaya çığır açtıran teşvikler yaptı. Açı
ve garibi sahiplendi.
Kadını özel bir ilgi ağı içine alıp ona, kendinden önce verilmemişleri verdi. Kadın adeta İslam’la
beraber yeniden yaratıldı. Onu itilmişlik seviyesinden kaldırıp
beraber yeniden yaratıldı. Onu itilmişlik seviyesinden kaldırıp
, itenlerin seviyesine yükseltti. Erkeğe
haddini bildirdi, onu ayrı bir konuma oturttu. İnsanlara mü'min olanlar ve olmayanlar diye getirdiği
sınıflandırmaya göre kimsenin kimseyi ezemeyeceği kuralları belirledi.
İnsanlar arasındaki ilişkileri, aile içi düzeni, yöneten ve yönetileni yerli yerine oturttu. Yöneticiler için
daha önce bilinmeyen kuralları şart getirdi. İnsanlar arasında tarağın dişleri gibi eşit olma prensibini
ilk şart yaptı. Üstünlüğü takvaya taşıdı; daha muttaki olan daha üstün olur ilkesini getirdi.
İslam bunları kâğıt üzerinde bırakmadı. Medine’de koyduğu kurallarını, Medine’de, Yemen’de,
Bağdat’ta, Şam’da, İstanbul’da, Horasan’da, Endülüs’te tatbik etti. Getirdiklerini, kâğıt üzerinde
haddini bildirdi, onu ayrı bir konuma oturttu. İnsanlara mü'min olanlar ve olmayanlar diye getirdiği
sınıflandırmaya göre kimsenin kimseyi ezemeyeceği kuralları belirledi.
İnsanlar arasındaki ilişkileri, aile içi düzeni, yöneten ve yönetileni yerli yerine oturttu. Yöneticiler için
daha önce bilinmeyen kuralları şart getirdi. İnsanlar arasında tarağın dişleri gibi eşit olma prensibini
ilk şart yaptı. Üstünlüğü takvaya taşıdı; daha muttaki olan daha üstün olur ilkesini getirdi.
İslam bunları kâğıt üzerinde bırakmadı. Medine’de koyduğu kurallarını, Medine’de, Yemen’de,
Bağdat’ta, Şam’da, İstanbul’da, Horasan’da, Endülüs’te tatbik etti. Getirdiklerini, kâğıt üzerinde
yazmaya imkân bulamadan gönüllere nakşetti. İnsanlar akın akın İslam’a koştular. İslam hayat getirdi,
hayatın anlamını öğretti. Hakkı üstün tuttu, zulüm direnemedi
hayatın anlamını öğretti. Hakkı üstün tuttu, zulüm direnemedi
önünde. Köleleri efendilerinin
sofralarına oturttu.
İbadet eden bir toplum çıkardı. İbadeti mescide
sıkıştırmadı. Tarlayı, fabrikayı, evi, caddeyi, büroyu
ibadet edilir hale getirdi. İnsanı mükerrem saydı; insana
hizmeti kutsallaştırdı. Tebessüme bile sada
İbadet eden bir toplum çıkardı. İbadeti mescide
sıkıştırmadı. Tarlayı, fabrikayı, evi, caddeyi, büroyu
ibadet edilir hale getirdi. İnsanı mükerrem saydı; insana
hizmeti kutsallaştırdı. Tebessüme bile sada
ka vaat etti.
Hastayı ziyaret edenin peşine melekleri taktı.
Dünya ile ahireti birleştiren, ibadetle çalışmaya aynı
pencereyi açan, anneyi babayı zirveleştiren farklı ve eşsiz anlayışını hayata hâkim kıldı. Koyduğu
ilkeleri ile kalabalık nesiller yetişti. Zirve insanları tarihe mal etti. Afakî olmadı, ufukları doldurdu.
Dünya ile ahireti birleştiren, ibadetle çalışmaya aynı
pencereyi açan, anneyi babayı zirveleştiren farklı ve eşsiz anlayışını hayata hâkim kıldı. Koyduğu
ilkeleri ile kalabalık nesiller yetişti. Zirve insanları tarihe mal etti. Afakî olmadı, ufukları doldurdu.
Siyasetin sözlük anlamı:
Devletlerarası ilişkileri, devlet işlerini
düzenleme ve yürütme sanatı, politika; bu
düzenleme ve yürütme sanatı, politika; bu
konuda takip edilen yol, yöntem.
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
3
Ne içine sızmaya çalışan münafıklar ne dışından saldıran düşmanları İslam’ın düzeninde bir aksaklık
bulabildiler.
Kur'an’ını tenkit edemediler.
Peygamberini ayıplayamadılar. Kaba
Peygamberini ayıplayamadılar. Kaba
kuvvetle s
aldırıp imha etmek istediler.
Her seferinde de emellerine ulaşamadan
geri çekilmek zorunda kaldılar.
Asırlar sonra ürettikleri savaş
taktiklerinden biri olarak, İslam’ın hayatı
bütünüyle kuşatan kapsamlılığını
irdeleme yoluyla dağıtmayı denediler.
İslam’ın kadını ezdiğini iddia ederek
kadını ondan soğutmak istediler.
Siyasetin İslam’da yeri olmadığını
söyleyerek de onu hayatın dışına atmaya
çalıştılar. Müslümanların siyasetten
soğumaları için, siyaseti öcü, siyasetçiyi
soğuk adam olarak tanıttılar. Bir dönem
Her seferinde de emellerine ulaşamadan
geri çekilmek zorunda kaldılar.
Asırlar sonra ürettikleri savaş
taktiklerinden biri olarak, İslam’ın hayatı
bütünüyle kuşatan kapsamlılığını
irdeleme yoluyla dağıtmayı denediler.
İslam’ın kadını ezdiğini iddia ederek
kadını ondan soğutmak istediler.
Siyasetin İslam’da yeri olmadığını
söyleyerek de onu hayatın dışına atmaya
çalıştılar. Müslümanların siyasetten
soğumaları için, siyaseti öcü, siyasetçiyi
soğuk adam olarak tanıttılar. Bir dönem
Müslümanlarına siyaset yapacak
kimsenin yüzsüz, arsız olması
gerektiğini, takva insanların siyasetle
meşgul olamayacağını inandırdılar.
kimsenin yüzsüz, arsız olması
gerektiğini, takva insanların siyasetle
meşgul olamayacağını inandırdılar.
Müslümanlar, kendilerinden olmayanlara
yönetimlerini teslim etmekte sakınca
görmediler. Onların hatalarına bilerek,
görmediler. Onların hatalarına bilerek,
bilmeyerek ortak oldular. Yönetenler
olmaları gerekenler, bir iki oyla
oyalandılar. Müslümanların servetleri
oyalandılar. Müslümanların servetleri
tarumar edildi. Müslümanlar, yöneten
olmaya talip olunca da onları uç olmakla
itham ettiler. İslam’la siyasetin
birleşmesinden terör üreyeceğini iler
itham ettiler. İslam’la siyasetin
birleşmesinden terör üreyeceğini iler
i
sürdüler. Müslüman birinin ‘Ben de
sürdüler. Müslüman birinin ‘Ben de
varım!
’ demesini isyan gibi algıladılar.
Baktık ki itaat eden, itiraz etmeden
Baktık ki itaat eden, itiraz etmeden
yaşayan Müslüman’ın dışındaki herkes
kötüler arasına kondu. Neredeyse elinden
vatandaşlık hakkı bile alınacak hale
kötüler arasına kondu. Neredeyse elinden
vatandaşlık hakkı bile alınacak hale
geldi.
Ellerindeki en büyü
Ellerindeki en büyü
k silah ise İslam’ın
parçalanmış görüntüsü idi. Namazla,
namazın kılındığı camiyi idare edenin
aynı sistemden yönlendirilmemesini
parçalanmış görüntüsü idi. Namazla,
namazın kılındığı camiyi idare edenin
aynı sistemden yönlendirilmemesini
istediler. Ramazanın
ekonomik
boyutundan yararlandılar ama
ruhunu
yok saydılar. İşlerine gelince zekâtı,
Siyasetsiz İsl
am beklentisi
İslam’ı siyasetin dışına itmek isteyenlerin elde etmeyi
umdukları sonuç, kalplerde inanılan ama ellerin,
ayakların, dillerin etkilenmediği bir din, başka bir
ifadeyle şeriatı olmayan bir din özentisidir. Muamelatı
dışlanmış, dünyası olmayan, devlete talip olmayan,
umdukları sonuç, kalplerde inanılan ama ellerin,
ayakların, dillerin etkilenmediği bir din, başka bir
ifadeyle şeriatı olmayan bir din özentisidir. Muamelatı
dışlanmış, dünyası olmayan, devlete talip olmayan,
gücü olmayan bir hakkı yansıtan din halidir. Bu
anlayışın temelinde İslam’ı mini kalıplar içinde görme,
ona hayatı kuşatacak bir çerçeve çizememe vardır.
Böyle bir beklenti içinde olanlar, İslam’ı olduğu gibi
anlayışın temelinde İslam’ı mini kalıplar içinde görme,
ona hayatı kuşatacak bir çerçeve çizememe vardır.
Böyle bir beklenti içinde olanlar, İslam’ı olduğu gibi
görmek isteyen Müslümanları, İslam önderlerini
aşırılıkla itham edebilmekte, şeriatçı olmayı ölümcül
bir suç olarak görebilmektedirler. Kendilerine göre
ideal olarak laikliği öne sürüp, karşı tarafı da ‘siyasal
İslam’ olarak tenkit etmektedirler. İslam ise ne siyasal
İslam’ olarak tenkit etmektedirler. İslam ise ne siyasal
ne de ekonomik bir vasıf kabul eden bir dindir. İslam
sadece kendisidir ve o hayatın bütününe taliptir. Çünkü
İslam’ın sahibi Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ ise eksiğe
sadece kendisidir ve o hayatın bütününe taliptir. Çünkü
İslam’ın sahibi Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ ise eksiğe
talip olmaz.
İman edenlerinin ekonomisini, idaresini, evini, işini
tanzim eden, düğüne ve cenazeye aynı anda kural
tanzim eden, düğüne ve cenazeye aynı anda kural
koyan bir dinle, seccadelik bir alana daraltılmış din
aynı değildir.
Siyasetin ana gündemini oluşturan pek çok konu
Kur'an’ın şekil verdiği konulardır. Gerçek bir İslam
aynı değildir.
Siyasetin ana gündemini oluşturan pek çok konu
Kur'an’ın şekil verdiği konulardır. Gerçek bir İslam
siyasidir. İbadetler, kul ile Rabbi arasındaki bir ilişkiyi
yansıtır. İnsan ve insan ilişkisini ise belirlemez.
İslam’ın ibadetle daraltılmış hali, Kur'an ve hadislerin
anlattığı İslam değildir. ‘Siyasî İslam’ yaftası doğru
değildir. İslam herhangi bir yafta kabul etmez. Ne
siyasî İslam, ne de hayattan koparılmış İslam!
Doğru olan, Allah’ın indirdiği İslam olan Kur'an
İslam’ıdır.
Hadislerdeki İslam’dır.
Fukahanın anladığı İslam’dır.
yansıtır. İnsan ve insan ilişkisini ise belirlemez.
İslam’ın ibadetle daraltılmış hali, Kur'an ve hadislerin
anlattığı İslam değildir. ‘Siyasî İslam’ yaftası doğru
değildir. İslam herhangi bir yafta kabul etmez. Ne
siyasî İslam, ne de hayattan koparılmış İslam!
Doğru olan, Allah’ın indirdiği İslam olan Kur'an
İslam’ıdır.
Hadislerdeki İslam’dır.
Fukahanın anladığı İslam’dır.
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
4
sadakayı yardımlaşma aracı olarak canlı tuttular. İşlerine gelmeyince de dine saldırdılar. İslam’ı ayrı,
İslam’ın şeriatını ayrı hale getirmeye çalıştılar. Namaz kılan insanlara, ‘
İslam’ın şeriatını ayrı hale getirmeye çalıştılar. Namaz kılan insanlara, ‘
Allah bizi şeriatın
tehlikesinden korusun!
’ şeklinde dua ettirdiler.
Siyasetin İslam’la bir arada bulunamaz kabul edilmesinin sonucu olarak, Müslümanlar kendi
Siyasetin İslam’la bir arada bulunamaz kabul edilmesinin sonucu olarak, Müslümanlar kendi
topraklarının servetlerini kullanamadı, verdikleri vergilerle kurulan okullarda çocuklarını
okutamadılar, okuttuklarına da ne okutulacağına karar veremediler. Müslümanlar, sadece akşam
okutamadılar, okuttuklarına da ne okutulacağına karar veremediler. Müslümanlar, sadece akşam
bültenlerinde haberleri izlediler;
ama olayların güdenleri olamadılar.
İslam ve siyaset
İnsanları Allah Teâlâ’nın iradesine çağıran İslam’ın devlet olmadan yaşanması mümkün değildir.
İslam’ın pek çok emri ancak devlet gücüyle tatbik edilebilir şeylerdir. Tamamen
İslam’ın pek çok emri ancak devlet gücüyle tatbik edilebilir şeylerdir. Tamamen
bireysel bir ibadet
olan namazın bir bölümünü oluşturan cuma namazı bile devlet kontrolünde kılınabilir bir namazdır.
Hutbe imamdan çok devlet temsilcisinin işidir.
İslam, mala yön vermeyi en önemli ilkeleri arasında
Hutbe imamdan çok devlet temsilcisinin işidir.
İslam, mala yön vermeyi en önemli ilkeleri arasında
görmektedir.
Malda Allah’ın hakkı olarak zekâtı
belirlemekte, faiz ve benzeri kazanç türlerini şiddetle
yasaklamaktadır. İslam, mali konularda getirdiği
kuralları, ekonominin kendi elleriyle
yönlendirilmediği bir ortamda nasıl
belirlemekte, faiz ve benzeri kazanç türlerini şiddetle
yasaklamaktadır. İslam, mali konularda getirdiği
kuralları, ekonominin kendi elleriyle
yönlendirilmediği bir ortamda nasıl
uygulayabilecektir?
En önemli ilkeler arasında bulunan ve yüzlerce a
yete,
hadise konu olan Allah yolunda cihadı kim, nasıl
yönetecektir? Mazluma yardımı, garibin elinden
tutmayı, iyiliği emir ve kötülüğü nehyi hangi
şartlarda kim nasıl yapabilecektir?
İslam’ın fertler halinde uygulanan bölümleri olduğu
gibi cemaat olmayı gerektiren bölümleri de vardır.
Değil cemaat olmayı gerektirenler, ferdî olanlarının
bile tatbik edilmesi, siyasetin başkalarının elinde
olması halinde mümkün değildir. Bunun en bariz
örnekleri yakın tarihin sayfaları arasında kalın
satırlarla yazılı durumdadır. Kur'an okuma ve
okutma, ferdî bir ibadettir. Dışarıdan bakıldığında ne
yönetecektir? Mazluma yardımı, garibin elinden
tutmayı, iyiliği emir ve kötülüğü nehyi hangi
şartlarda kim nasıl yapabilecektir?
İslam’ın fertler halinde uygulanan bölümleri olduğu
gibi cemaat olmayı gerektiren bölümleri de vardır.
Değil cemaat olmayı gerektirenler, ferdî olanlarının
bile tatbik edilmesi, siyasetin başkalarının elinde
olması halinde mümkün değildir. Bunun en bariz
örnekleri yakın tarihin sayfaları arasında kalın
satırlarla yazılı durumdadır. Kur'an okuma ve
okutma, ferdî bir ibadettir. Dışarıdan bakıldığında ne
devletle
ne de cemaatle bir ilgisi vardır. Ama yakın
tarihimizde Müslümanlar Kur'an okumaktan ve onu
çocuklarına okutmaktan men edilebilmişler ve bu
uğurda zindanlara doldurulmuşlardır. Onun yaraları
henüz kapanmadan yeni bir irade ile hangi yaşta
Kur'an okunabileceğine dair bir karar verilebilmiş ve
uğurda zindanlara doldurulmuşlardır. Onun yaraları
henüz kapanmadan yeni bir irade ile hangi yaşta
Kur'an okunabileceğine dair bir karar verilebilmiş ve
bu karar Müslüman kitleler üzerinde tatbik
edilebilmiştir.
İslam’ın, siyasetini kendisinin belirlemediği
İslam’ın, siyasetini kendisinin belirlemediği
İslam ne
, şeriat ne?
Allah’ın insanlara gönderdiği dinin adı
İslam’dır. İslam ise inanç, ibadet,
İslam’dır. İslam ise inanç, ibadet,
muamelat ve ahlâk bölümlerinden
oluşur. İslam’ın dünya hayatını tanzim
eden yani insanlar arası ilişkileri,
devletlerarası ilişkileri belirleyen
kurallarına ŞERİAT adı verilmektedir.
Böylece şeriat, İslam’ın hayata dönen
yüzü olmaktadır. İnsanların, Müslüman
olduklarını söylemelerine rağmen şeriatı
kabul etmemeleri, Hıristiyanların,
oluşturduğu kiliselere sıkışmış din şeklini
benimsemekten kaynaklanmaktadır.
Kalplere, tahakküm altındaki camilere
sıkışmış bir İslam, şeriatsız yani hayat
eden yani insanlar arası ilişkileri,
devletlerarası ilişkileri belirleyen
kurallarına ŞERİAT adı verilmektedir.
Böylece şeriat, İslam’ın hayata dönen
yüzü olmaktadır. İnsanların, Müslüman
olduklarını söylemelerine rağmen şeriatı
kabul etmemeleri, Hıristiyanların,
oluşturduğu kiliselere sıkışmış din şeklini
benimsemekten kaynaklanmaktadır.
Kalplere, tahakküm altındaki camilere
sıkışmış bir İslam, şeriatsız yani hayat
için söyleyecek sözü, koyacak kuralı
olmayan İslam’dır. Böyle bir İslam’da
namazdan çıkanın bankaya gidip faiz
almasında bir sakınca yoktur. Namaz
kılanın düğününü karma yapmasında,
alkol tüketmesinde bir sakınca yoktur.
İslam ise nefeslerimizi ve sokaklarımızı
olmayan İslam’dır. Böyle bir İslam’da
namazdan çıkanın bankaya gidip faiz
almasında bir sakınca yoktur. Namaz
kılanın düğününü karma yapmasında,
alkol tüketmesinde bir sakınca yoktur.
İslam ise nefeslerimizi ve sokaklarımızı
emrine vermemizi istemektedir.
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
5
ortamlardaki hali, eli kolu
ortamlardaki hali, eli kolu
bağlanmış bir pehlivanın hali gibidir. Bunun için Müslümanları siyasetten
soğutanların maksadı ibra edilemez bir maksat olarak tescil edilmiştir. Kur'an’da siyaset kelimesinin
soğutanların maksadı ibra edilemez bir maksat olarak tescil edilmiştir. Kur'an’da siyaset kelimesinin
geçmemiş olması, İslam’da siyasetin dini bir yeri olmayacağını göstermez. Kur'an’da geçmediği halde
bizim en temel karakterimiz olarak kabul ettiğimiz ‘fazilet’ kavramını nasıl benimsedik. Fazilet
Kur'an’da geçmediği halde, biz faziletli olmayı mü'min kimliğimizin gereği olarak görüyoruz.
bizim en temel karakterimiz olarak kabul ettiğimiz ‘fazilet’ kavramını nasıl benimsedik. Fazilet
Kur'an’da geçmediği halde, biz faziletli olmayı mü'min kimliğimizin gereği olarak görüyoruz.
Kur'an’da siyaset geçmese bile siyasete temel
olan meseleler, Kur'an nassı ile sabittir. Böylece görürüz
ki, Kur'an’da siyasetin geçmediği yönündeki söz laf kalabalığından başka bir şey değildir. Çünkü
ki, Kur'an’da siyasetin geçmediği yönündeki söz laf kalabalığından başka bir şey değildir. Çünkü
Kur'an, insanlara zulmeden Firavunları, Nemrutları yererken, mü
’minlere yeryüzü hükümranlığından
söz ederken
(Nur suresi, 55.ayeti), insanlar arasında hükmetmekten söz ederken (Nisa suresi 58.ayeti), Allah’ın
hükmü ile insanların hükmünü karşılaştırırken (Maide suresi, 44,45,47,49,50.ayetleri) işaret ettiği şey ne olabilir
eğer siyasetin içeriği değilse?
hükmü ile insanların hükmünü karşılaştırırken (Maide suresi, 44,45,47,49,50.ayetleri) işaret ettiği şey ne olabilir
eğer siyasetin içeriği değilse?
Mekkeli müşriklerin Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme itirazları da onun şahsına değildi;
sistemlerini değiştirme talebine isyan etmişlerdi. ‘İstediği
sistemlerini değiştirme talebine isyan etmişlerdi. ‘İstediği
ni al ama…’ tekliflerinin nedeni buydu.
Müslüman’a sorumluluk olarak yüklenen zulme karşı direnme, emri bilmaruf ve nehyi anilmünker bir
Müslüman’a sorumluluk olarak yüklenen zulme karşı direnme, emri bilmaruf ve nehyi anilmünker bir
tür siyasi görevlerdir. Vitir sonunda okunan kunut dualarında bile siyaset vardır. Kötülüğü görenin
eliyle, diliyle veya kalbiyle müdahale etmeye mecbur tutulmasının nedeni nedir? Müslüman sessiz
eliyle, diliyle veya kalbiyle müdahale etmeye mecbur tutulmasının nedeni nedir? Müslüman sessiz
kalabilecekti de neden
kötülüğü engellemeye çalışmaması onu
iman dairesinden çıkma meyline doğru sevk etmektedir?
Her şey bir kenara bırakılsa da sadece, ‘zalim bir idarecinin
iman dairesinden çıkma meyline doğru sevk etmektedir?
Her şey bir kenara bırakılsa da sadece, ‘zalim bir idarecinin
önünde hakkı dillendirenin, en büyük cihadı yaptığına’
dair
hadis (Ebu Davud, Melahim, 17, 4344; Tirmizî, İbni Mace) dikkate alınsa,
Müslüman’a nasıl bir siyaset elbisenin biçildiği çok rahat
anlaşılır.
Hayat parçalanmayı kabul eder mi ki İslam, hayatın bir
bölümünü dışında tutmayı kabul etsin? Camilerin İslam’a
caddelerin başkalarına ait olması ciddi bir ikilemdir. İnsana ters
olan bu ikilem, insan için gelen İslam’a da terstir.
İslam’ı bütün nesillerden daha iyi anlayan ve yaşayan sahabiler
hadis (Ebu Davud, Melahim, 17, 4344; Tirmizî, İbni Mace) dikkate alınsa,
Müslüman’a nasıl bir siyaset elbisenin biçildiği çok rahat
anlaşılır.
Hayat parçalanmayı kabul eder mi ki İslam, hayatın bir
bölümünü dışında tutmayı kabul etsin? Camilerin İslam’a
caddelerin başkalarına ait olması ciddi bir ikilemdir. İnsana ters
olan bu ikilem, insan için gelen İslam’a da terstir.
İslam’ı bütün nesillerden daha iyi anlayan ve yaşayan sahabiler
siyasetle direkt
ilgilenmişler, siyasi konularda ciddi tavırların
sahibi olmuşlardır. Ümmetin birliğini düşündükleri siyasi kafa
sahibi olmuşlardır. Ümmetin birliğini düşündükleri siyasi kafa
yapıları ön planda olduğu için de Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellemin mübarek na
aşını olduğu yerde bırakıp, önce
kendilerine bir lider belirlemiş sonra da o liderin emrinde
kendilerine bir lider belirlemiş sonra da o liderin emrinde
mübarek na
aşını defnetmişlerdir. Onlar çok iyi biliyorlardı ki
İslam, parçalanmayı kabul etmez. Peygamberlerinin mübarek
İslam, parçalanmayı kabul etmez. Peygamberlerinin mübarek
naa
şına hizmet ederken devletin zarar görmesi daha tehlikeli
sonuçlar getirecektir. Hayatın maddi ve manevi yönlerinin
kuşatılmış haliyle sürmesi, duygusallığı açısından zirvede olan
sonuçlar getirecektir. Hayatın maddi ve manevi yönlerinin
kuşatılmış haliyle sürmesi, duygusallığı açısından zirvede olan
bir görevden daha önemli oldu onların gözünde.
İnsanlık çok eski asırlardan beri, devletle yaşamayı
İnsanlık çok eski asırlardan beri, devletle yaşamayı
yani
siyasetin gölgesinde olmayı vazgeçemeyeceği bir yaşam tarzı
olarak benimsemiştir. Vergi vermeyi, kurallara uymayı, bayrak sahiplenmeyi kabul e
olarak benimsemiştir. Vergi vermeyi, kurallara uymayı, bayrak sahiplenmeyi kabul e
tmeyen insan
toplumda barınamaz. Bu önemli gerçeğe rağmen sadece İslam mı siyasetsiz, insanlara söyleyecek bir
toplumda barınamaz. Bu önemli gerçeğe rağmen sadece İslam mı siyasetsiz, insanlara söyleyecek bir
!
Dinin siyasete girmesine karşı
çıkanlar, bu yüzden de İslam’da
siyasetin olmamasını isteyenler,
Avrupa’daki papazların siyasilere
tarihte yaptıkları baskıyı dikkate
almaktadırlar. Muharref bir dinle
İslam’ı kıyas etmenin ağır bir
hata olduğu açıktır. Buna rağmen
çıkanlar, bu yüzden de İslam’da
siyasetin olmamasını isteyenler,
Avrupa’daki papazların siyasilere
tarihte yaptıkları baskıyı dikkate
almaktadırlar. Muharref bir dinle
İslam’ı kıyas etmenin ağır bir
hata olduğu açıktır. Buna rağmen
mevcut sistemlerin karşı
duruşunun altında, İslam’ın
duruşunun altında, İslam’ın
siyasete yön vermesi halinde
ahlâkın en üst düzeyde etkili
olması, hukukun Rabbani düzeyde
koruma altına alınması,
şehvetlere kudurma yolunun
tıkanması gibi nedenler
yatmaktadır. Faiz ve onun gibi
batıl kazançların, zinanın,
olması, hukukun Rabbani düzeyde
koruma altına alınması,
şehvetlere kudurma yolunun
tıkanması gibi nedenler
yatmaktadır. Faiz ve onun gibi
batıl kazançların, zinanın,
alkolün önü kapanmayacak olsa
kimsenin laiklik talebi
kimsenin laiklik talebi
olmayacaktır.
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
6
sözü bulunmayan bir ideoloji olarak vardır? Hâlbuki İslam bizzat peygamberinin lisanından bir araya
gelen üç Müslüman’a bile içlerinden birini em
ir seçmelerini emretmiştir. ( Ahmed, 6647) Gayet açık bir
gerçek nasıl da
gerçek nasıl da
gizlenmek
istenmektedir, hayret!
istenmektedir, hayret!
İslam,
demokrasi,
siyaset
siyaset
İnsanlığın yeni
geliştirdiği yönetim
tarzı olan demokrasinin
İslam’a
geliştirdiği yönetim
tarzı olan demokrasinin
İslam’a
uygun olup
olmayacağı
tartışılagelmiş bir
tartışılagelmiş bir
mesele olarak
önümüzdedir.
önümüzdedir.
Demokrasiyi İslam’ın
özü gibi gösterenlerin
yanında onu şirkin bir
türü olarak görenler iki
ucu temsil
etmektedirler. Her iki
ucu temsil
etmektedirler. Her iki
görüşün de ilk bakışta
tutarlı yönleri
tutarlı yönleri
bulunabilir.
Orta görüş olarak şu
çizgiyi çizebiliriz:
İslam, Allah’ın
şeriatının tatbik
şeriatının tatbik
edilmesini ister. Bir
yönetim İslam’ı
kusursuz tatbik
ediyorsa, onun adının
önemi yoktur. Önemli
olan haramların açık
kapı bulmaması,
kulların
ilahlaştırılmamasıdır.
kapı bulmaması,
kulların
ilahlaştırılmamasıdır.
Bu anlamda
‘
‘
Müslüman bir
toplum’un kendisine
toplum’un kendisine
Örnek
İslamî siyasetin oluşturduğu devlet yapısının niteliği hakkında, günümüz
Müslümanlarını yöneten devletlerin veya tarihin derinliklerinde yer almış
bazı yöneticilerin örnek alınması doğru değildir. İslam, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber devlet oldu. İlk devlet başkanı, ilk
Müslümanlarını yöneten devletlerin veya tarihin derinliklerinde yer almış
bazı yöneticilerin örnek alınması doğru değildir. İslam, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber devlet oldu. İlk devlet başkanı, ilk
kanun tatbik eden, ilk uygulayan o oldu. Ondan sonra da onu harfiyen
izlediğine bütün Müslümanların inandığı Raşid Halifeler dönemi oldu.
E
ğer İslam’ın devleti, Kur'an ve hadislerin dışında, örnek üzerinden
izlenecekse o örnek Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Medine’deki
devletidir. Onun izinden giden halifelerin devletidir.
devletidir. Onun izinden giden halifelerin devletidir.
Kendisini, ‘Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğlu’ olarak tanıtan,
kendisi için ayağa kalkılmasını istemeyen, yetimlerle, miskinlerle
bulunmayı, önüne fırsat olarak kral olmak getirildiği halde ‘kul
Muhammed’ olarak bu âlemden ayrılmayı tercih eden, eline geçeni
fakirlere dağıtmadan uyuyamayan, yatıp kalktığı odaları bir insan boyunu
geçmeyen, hurma liflerinden bir yatakta uyuyan, kurduğu devleti
akrabalarının yoğunluğuna esir etmeyen, azatlı bir kölenin on yedi
yaşındaki çocuğunu devletin en üst makamına tayin eden Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem İSLAM DEVLETİ’nin
kendisi için ayağa kalkılmasını istemeyen, yetimlerle, miskinlerle
bulunmayı, önüne fırsat olarak kral olmak getirildiği halde ‘kul
Muhammed’ olarak bu âlemden ayrılmayı tercih eden, eline geçeni
fakirlere dağıtmadan uyuyamayan, yatıp kalktığı odaları bir insan boyunu
geçmeyen, hurma liflerinden bir yatakta uyuyan, kurduğu devleti
akrabalarının yoğunluğuna esir etmeyen, azatlı bir kölenin on yedi
yaşındaki çocuğunu devletin en üst makamına tayin eden Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem İSLAM DEVLETİ’nin
, devleti yönetmenin en
ideal örneğidir.
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’den oluşan raşidler de örneğin
devamıdırlar. Allah onlardan razı olsun.
İslam devletinin başkenti Medine’nin dışına taşındıktan sonraki devletler,
isimleri nasıl anılırsa anılsın iki açıdan tahlil edilebilirler:
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’den oluşan raşidler de örneğin
devamıdırlar. Allah onlardan razı olsun.
İslam devletinin başkenti Medine’nin dışına taşındıktan sonraki devletler,
isimleri nasıl anılırsa anılsın iki açıdan tahlil edilebilirler:
a-
Bu devletlerin halkı Müslüman, idarecileri namaz kılan kimselerse
ortada ilk örneğe yakınlık veya uzaklık sorunu vardır. Emeviler
dönemi olarak bilinen dönemde, ilk örneğe çok yakın duran Ömer
ortada ilk örneğe yakınlık veya uzaklık sorunu vardır. Emeviler
dönemi olarak bilinen dönemde, ilk örneğe çok yakın duran Ömer
bin Abdülaziz dönemi g
ibi bir dönem de vardır, o dönemden çok
uzak duran, zulümle anılır hale gelen dönem de vardır. Ancak
uzak duran, zulümle anılır hale gelen dönem de vardır. Ancak
Emevilerle anılan devlet için İslam dışı iddiası oldukça riskli bir
iddiadır. İyiliklerini iyilik hanesine, hatalarını da hata hanesine
yazıp, durumlarını
iddiadır. İyiliklerini iyilik hanesine, hatalarını da hata hanesine
yazıp, durumlarını
Allah’a havale etmek en güzelidir. Toplu bir
benimseme veya toplu bir ret sakıncalıdır. Bu tasnife
-Osmanlı da
dâhil- Müslüman devletlerin tamamını katabiliriz.
b- Müslüman halkların yaşadığı topraklarda geliştirilen ve İslam’ı
dâhil- Müslüman devletlerin tamamını katabiliriz.
b- Müslüman halkların yaşadığı topraklarda geliştirilen ve İslam’ı
imha etmeyi kendine temel ilke edinen yönetimlerin bizzat kendisi
için her Müslüman’ın ne diyeceği gayet açıktır.
Halk için ne
deneceğini ise, o halkın yaşadığı durumu nasıl yorumladığına
bakarak söyleyebiliriz ki o da Allah’a kalmış bir iştir.
bakarak söyleyebiliriz ki o da Allah’a kalmış bir iştir.
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
7
yönetim biçimi olarak demokras
yönetim biçimi olarak demokras
iyi seçmesi, yöneticilerini belirleme açısından benimsenmiş bir
demokrasi olmaktadır. Buna denebilecek tutarlı bir söz yoktur. İslam’ın ‘Şûra’ sistemi de bu yapıyla
demokrasi olmaktadır. Buna denebilecek tutarlı bir söz yoktur. İslam’ın ‘Şûra’ sistemi de bu yapıyla
benzeşmektedir. Eğer demokrasi, dini camiye hapsetme ve yönetimi insanların eline devretme tarzında
ise ona söylenecek çok söz vardır.
İki anlayış arasındaki fark şudur:
İslamî siyaset, Allah’a kulluk ekseninde döner, hayatı o maksat yönüne çeker. Beşeri siyaset ise dini
hayattan koparma anlayışı o
ise ona söylenecek çok söz vardır.
İki anlayış arasındaki fark şudur:
İslamî siyaset, Allah’a kulluk ekseninde döner, hayatı o maksat yönüne çeker. Beşeri siyaset ise dini
hayattan koparma anlayışı o
lan laiklik etrafında döner. Tabii olarak İslamî siyaset Rabbanî kökenli,
beşerî siyaset de beşer kökenlidir.
İslamî siyasetin ilgi alanları
İmanî esaslar ve ibadetler siyasetle ilgili değildir.
Ancak ibadetlerin bile siyaseti ilgilendiren yönleri
vardır.
Genel bir ilke olarak siyasete bırakılan alan, içtihada müsait olan alanlarla, uygulamasında idari
bir karar gerektiren alanlardır.
bir karar gerektiren alanlardır.
a- Anayas
al kurumlar olarak adlandırılan genel idare ilkelerinin belirlenmesi, tatbiki, buna bağlı
olarak en üst liderin seçilmesi,
çalışma kurallarının oluşturulması,
b- Ekonomi
nin oluşturulması, işletilmesi, ticari kuralların himaye edilmesi,
c-
Yargının oluşturulması, himaye edilmesi, cezaların infazı,
d- Uluslar
arası ilişkilerin tanzimi.
İmam Gazali’nin
Kaleminden
Din ve Siyaset
Ba
Ba
ğlantısı
‘Fıkıh bilgisi neden dünya ilmi, fukaha da dünya âlimleri
sınıfına katıldı? diye soracak olursan şunu bilmen gerekir:
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
8
Allah Teâlâ Âdem aleyhisselamı topraktan çıkardı.
Zürriyetini de o topraktan ve fışkıran bir sudan yarattı.
Göğüslerden rahimlere çıkardı onları. Oradan da dünyaya…
Zürriyetini de o topraktan ve fışkıran bir sudan yarattı.
Göğüslerden rahimlere çıkardı onları. Oradan da dünyaya…
Sonra kabre, ardından mahşere, sonra da cennete veya
cehenneme… İlke bu, hedef böyledir. Akıbet budur.
Dünyayı da işe yarayanını alsınlar diye dönüş için azık yeri
olarak yarattı.
Dünya adaletle kullanılırsa düşmanlıklar kalkar, fukahaya
Dünyayı da işe yarayanını alsınlar diye dönüş için azık yeri
olarak yarattı.
Dünya adaletle kullanılırsa düşmanlıklar kalkar, fukahaya
gerek kalmaz. Ancak insanlar dünyayı şehvetlerinin
etkisinde kullandılar. Düşmanlıklar türedi. Siyaset yapacak
yöneticiye ihtiyaç oluştu. Yöneticiye de onları idare edeceği
etkisinde kullandılar. Düşmanlıklar türedi. Siyaset yapacak
yöneticiye ihtiyaç oluştu. Yöneticiye de onları idare edeceği
kanun gerekti.
Fakih, o ihtiyaç duyulan kanunu ve şehvetlerin etkisinde
tartışan insanlar arasında orta yolu bulma sistemini bilen
tartışan insanlar arasında orta yolu bulma sistemini bilen
insandır. Bu durumda fakih, yöneticinin hocası, insanları
yönetme, dünya işlerinin tanziminin yöntemindeki mürşidi
durumundadır.
Vallahi, aslında bu da dinle ilgilidir. Şu kadar ki direkt değil
durumundadır.
Vallahi, aslında bu da dinle ilgilidir. Şu kadar ki direkt değil
de dünya vasıtasıyla dinle ilgilidir.
Çünkü dünya ahiretin tarlasıdır. Din ancak dünya ile tamam
olur.
Yönetici ve din ikizdirler.
Yönetici ve din ikizdirler.
Din asıl, yönetici bekçidir. Aslı olmayan yoktur. Bekçisi
olmayan da dayanamaz.
Yönetim ve düzen ancak yöneticinin varlığı ve fıkıhla
Yönetim ve düzen ancak yöneticinin varlığı ve fıkıhla
hükmetmek ile mümkündür.’ İhya, İlim bölümü, Farz-ı Kifaye Olan İlimler
başlığı
This page was created using
NitroPDF trial software.
To purchase, go to http://www.nitropdf.com/
http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/hic-siyasetsiz-din-olur-mu/