Helak Nice Kasabalar Vardırki ! ..

TikKy

Üye
Katılım
17 Ağu 2006
Mesajlar
114
Tepkime puanı
20
Puanları
18
Konum
İslambollu
4 — Nice kasabalar vardır ki; Biz onları helak etmişizdir. Geceleyin uyurken, öğleyin dinlenirken, baskınımız gelip çattı onlara.

5 — Baskınımız geldiği zaman; çağırışları: Biz gerçekten zâlimlerdendik, demekten başka bir şey olmadı.

6 — Andolsun ki; kendilerine peygamber gönderilmiş olanlara da soracağız, peygamber olarak gönderilenlere de.

7 — Andoslun ki; onlara bilerek anlatacağız. Zaten ğâib de değildik.

Helak Ettiğimiz Kasabalar

ALLAH Teâlâ: «Nice kasabalar vardır ki; biz onları, (elçilerimize muhalefet edip onları yalanlamalarından ötürü) helak etmişizdir.» buyuruyor. Bu yaptıklarının neticesinde hem dünyada rüsvâylık hemde bununla beraber onların başına âhiret zilleti gelmiştir.

Nitekim .ALLAH Teâlâ başka âyetlerde de şöyle buyurur : «Andolsun ki; senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Onlarla eğlenenleri alaya aldıkları şey çepeçevre kuşatıverdi.» (En'âm, 10), «Nice kasabaların halkını zâlim oldukları halde helak ettik. Artık çatılan çökmüş, kuyuları körelmiş, sarayları yıkılmıştır.» (Hacc, 45), «Biz, nimet ve refahıyla şımarmış nice kasabaları yok etmişizdir.

İşte kendilerinden sonra çok az kimselerin oturabileceği (harâb) yerleri. Ve oralara vâris olanlar Bizdik, Biz.» (Kasas, 58).,

ALLAH Teâlâ buyuruyor ki:

«(Kendilerine ALLAH'ın emri, baskını ve musibeti gelenler) geceleyin uyurken, öğleyin dinlenirken baskınımız gelip çattı.» Her iki vakit de gaflet vaktidir.

Nitekim ALLAH Teâlâ başka ayetlerde şöyle buyurur : «Kasabaların halkı; kendileri geceleyin uyurlarken azabımızın onlara gelip çatmamasından emin mi oldular? Yoksa kasabaların halkı; kendileri güpegündüz oynarlarken azabımızın onlara gelip çatmasından emin mi oldular?» (A'râf, 97-98), «Kötü işler düzenleyenler; ALLAH'ın kendilerini yere batırmasından, yahut haberleri yokken üzerlerine ansızın azâb gelmesinden emîn mi bulunuyorlar?

Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Ki ALLAH'ı âciz bırakacak değillerdir. Yahut yok olmak endîşesindeyken yakalanmasından mı? Muhakkak ki Rabbm; Raûfdur, Rahim'dir.» (Nahl, 45-47).

ALLAH Teâlâ: «Baskınımız geldiği zaman; çağırışları: Biz gerçekten zâlimlerdik, demekten başka bir şey olmadı.» buyuruyor. Azâb onlara geldiği zaman; sözleri, sadece günâhlarını itiraftan ve kendilerinin buna lâyık olduğunu ifâdeden başka bir şey olmamıştır.

Nitekim ALLAH Teâlâ başka bir âyette şöyle buyurur: «Nice kasabaları kırıp geçirdik ki; halkı zâlim idi... Ocaklarını sönmüş (kül yığını) haline getirdik.» (Enbiyâ, 11-15).

İbn Cerîr der ki: Bu âyet-i kerîme, ALLAH Rasûlü (s.a.) nden rivayet edilen şu hadîsin sahîh olduğuna açıkça delâlet etmektedir : Bir kavim; kendilerini ma'zûr göremeyecek hale gelmedikçe, helak olmaz.

Bu hadîsi bize îbn Humeyd, Cerîr kanalıyla... Abdullah tbn Mes'ûd'dan rivayet etmiştir. Buna göre ALLAH Rasûlü (s.a.) :

Bir kavim; kendini ma'zûr görmeyecek duruma gelinceye kadar (günâhları ve ayıplan iyice çoğalmaksızm) helak olmaz, buyurmuştur. Râvî der ki: Abdülmelik'e : Bu, nasıl olacak? diye sordum da bana: «Baskınımız geldiği zaman; çağınşlan : Biz gerçekten zâlimlerdik, demekten başka bir şey olmadı.» âyetini okudu.

ALLAH Teâlâ'nın: «Andolsun ki; kendilerine peygamber gönderilmiş olanlara soracağız.» kavli şu âyetler gibidir: «O gün ALLAH onlara seslenip : Peygamberlere ne cevab verdiniz? der.» (Kasas, 65), «ALLAH, peygamberleri topladığı gün buyurur : Size ne cevab verildi? Onlar da : Bizim bir bildiğimiz yoktur. Doğrusu, gayblan bilen Sen'sin Sen, derler.» (Mâide, 109).

ALLAH Teâlâ, kıyamet günü ümmetlere; ALLAH'ın peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği şeylere ne ile icabet ettiklerini"; peygamberlere de risâletlerini nasıl tebliğ ettiklerini soracaktır. Bunun içindir ki, «Andolsun ki, peygamber olarak gönderilenlere de.» âyetinin tefsirinde Ali İbn Ebu Talha, İbn Abbas'm şöyle dediğini nakleder: ALLAH Teâlâ insanlara, peygamberlere ne ile icabette bulunduklarını; peygamberlere ise neleri tebliğ ettiklerini soracaktır.

İbn Merdûyeh der ki: Bize Muhammed îbn Ahmed İbn îbrâr hîm'in... İbn Ömer'den rivayetine göre; ALLAH Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur : Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. İmâm (devlet başkam) tebeasından, kişi ailesinden, kadın kocasının evinden, köle efendisinin malından sorulacak (sorumlu tutulacak) tır.

Leys'in İbn Tâvûs'tan rivayet ettiği bu hadîsin benzerinde şu fazlalık vardır:

Sonra ALLAH Rasûlü : «Andolsun ki, kendilerine peygamber gönderilmiş olanlara da soracağız, peygamber olarak gönderilenlere de.» âyetini okumuştur. Bu hadîs, yukarda verdiğimiz fazlalığı olmaksızın Buhârî ve Müslim'in Sahîh'lerinde tahrîc edilmiştir.

İbn Abbâs der ki: ((Andolsun ki, onlara bilerek anlatacağız. Zâten (onlara) ğâib de değildik.» âyetinin mânâsı; kıyamet günü kitab konulacak ve onların yapagelmekte olduklarını söyleyecektir, demektir. «Zaten onlara ğâib de değildik.»

Yani ALLAH Teâlâ kıyamet günü kullarına az veya çok, küçük veya büyük söylediklerini ve işlediklerini haber verecektir. Zîrâ ALLAH Teâlâ her şeye şâhid olup, hiçbir şey O'na gizli ve ğâib değildir. O, hiçbir şeyden gafil değildir.

Aksine O, gözlerin hainliğini ve göğüslerin gizlediklerini iyi bilendir. «Bir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru müstesna olmamak üzere her şey apaçık bir kitabdadır.» (En'âm, 59).
 

VARNA

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
42
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah razı olsun Paylaşmı için teşekkürler emeğine sağlık
 
Üst