......:::hazır cevaplar:::.....

Erhan

Profesör
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
2,115
Tepkime puanı
42
Puanları
48
Konum
Ankara
Web sitesi
www.softajans.com
SIR SAKLAMAK
Yavuz Sultan Selim de diğer padişahlar gibi, devlet sırrı olarak, sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir keresinde, vezirlerinden birisi ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi öğrenmek isteyince, Yavuz Selim ona:

“Sen sır saklamasını bilir misin?” diye sormuş.

Vezir, padişahtan sırrı öğreneceği ümidiyle hemen:

“Evet Hünkârım, bilirim!..” diye karşılık vermiş.

Yavuz Selim de bu cevap üzerine demiş ki:

“Ben de bilirim!..”


NE ALACAKMIŞ?

Çok şişman olan Yahya Kemâl, bir yokuşun sonundaki bir lokantanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan garson:

“Buyrun efendim,” diye atılmış, “ne alırdınız?”

Yahya Kemal, tebessüm ederek:

“Evlât,” demiş, “Müsaade edersen biraz nefes alacağım.”


PATATES

Şair Lilienron, atalarıyla çok fazla övünen birisine der ki:

“Siz bana patatesi hatırlatıyorsunuz.”

Adam bu sözleri anlamayıp izah isteyince şair açıklamış:

“Çünkü onun da en iyi tarafı toprağın altındadır…”


AKLIN GEREĞİ

Ebu Hanife Hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler şaşırarak, neden böyle yaptığını sorarlar. Ebu Hanife cevap verir:

“Onun boynuzları var; benim ise aklım…”


TAHTADAN BAŞKA

Aziz Mahmud Hüdayi, kayıkla boğazı geçerlerken, “Efendim, ölümle aramızda şu tahtadan başka bir şey yok!..” diyen öğrencisine şu cevabı vermiş:

“Evlâdım, karada o da yok!..”


ÇARE

Çok israf eden birisi, Sokrat’a gelip, hiç parası kalmadığından dert yanmış. Sokrat adama şu cevabı vermiş:

“Masraflarınızı kısarak, kendinizden borç alın…”
 

özzey

♥özlemzeynep♥
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,120
Tepkime puanı
93
Puanları
0
teşekkürler ALTIN_NESİL

birkaç tane de benden:

N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp:

--Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu?

Biz yolumuzu bulabilirdik.

Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

--Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş.

Yüzerek karşıya geçebilirdin.

****************************************

Sokrates ölüme mahkum edilir,akabinde eşi

- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlar..

socrates'te

- Ne yani,haklı yere mi öldürülseydim! diye cevap verir

****************************************

Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında

ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:

- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.

Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:

- Biz de onlara yaklaşıyoruz.

****************************************

Adamın biri, Nasreddin Hoca’ya:

--Tuvalette bir şey yemek caizmidir? diye sorunca, Hoca:

--Caizdir, demiş. Ama içeride başka birşey yediğini zannederlerse, ne

diyeceksin?


****************************************

Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana’yı ziyaret ederek,saltanatları arasında

ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış:

--Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım

ise, gözlerimi kapadığımda başlar.

****************************************

Kulakları normalden büyük olan ünlü bilgin Galileo Galilei’ye geveze bir adam, "Üstad kulaklarınız bir insan için fazlaca büyük değil mi?" diye sorar.

Galileo yaptığı işten başını kaldırarak adamı süzdükten sonra şöyle der:

"Evet, benim kulaklarım bir insan için biraz fazlaca büyük; ama seninkiler de bir eşek için fazlaca küçük sayılmaz mı?"

****************************************

Yazar Bernard Shaw, Başbakan Churchill’i "Pygmalion" adlı tiyatro oyununun galasına davet ederek şöyle bir not gönderir:

"Size iki bilet ayrıldı. Bir dostunuzu da getirin, eğer varsa..."

Churchill hemen bir not karalayarak ünlü yazara yollar:

"İlk gece gelemeyeceğim için üzgünüm. Fakat ikinci gece gelebilirim, eğer hálá devam ederse."

****************************************

Bir toplantıda Eflatun’a sorarlar:

"İnsanlarda gözlemlediğiniz ve sizi en çok şaşırtan davranışlar nelerdir?"

Eflatun şöyle yanıtlar:

"Çocukluktan sıkılırlar, büyümek için acele ederler; sonra çocukluklarını özlerler...

Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ardından sağlıklarını geri almak için para öderler...

Yarından endişe ederken bugünü unuturlar, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar.

Böylece hiç ölmeyecek gibi yaşarlar; ama hiç yaşamamış gibi ölürler."

****************************************

İspanya Kralı, Napoleon Bonaparte karşısında yenilmiş ve esir düşmüştü. Her şeyini yitiren kralın gururu da incinmişti. Fakat kral bunu belli etmeme gayretiyle Napoleon’a şöyle der:

"Siz yalnızca para, altın ve toprak elde etmek için savaşırsınız. Oysa biz onur ve namus için savaşırız."

Kralın içinde bulunduğu durumu anlayan Napoleon şu yanıtı verir:

"Doğru söylüyorsunuz, kimin neye gereksinimi varsa onun için savaşır."

****************************************

Ünlü ressam Picasso bir gece evine dönerken kapıda evine girmeye uğraşan bir hırsızla karşılaşır. Yakalamaya fırsat kalmadan hırsız kaçar. Derhal evine giren Picasso, hırsızın resmini çizerek polis merkezine gönderir. Bir hafta sonra ünlü ressama şu bilgi verilir:

"Sayın üstad! Gönderdiğiniz resim üzerine çoğu sakat olmak üzere yirmi kişi, iki at, bir kedi ve birkaç adet konserve kutusu yakalanmıştır..."

****************************************

"Guernica" adlı tablo Picasso’nun en ünlü eseri olarak bilinir. Savaşın acı yüzünü net olarak gösteren bu büyük tabloda 27 Nisan 1937 yılında İspanya iç savaşı sırasındaki Alman bombardımanı sembolize edilir.

O dönemde Picasso, Paris’te bulunuyordu. Atölyesinde tablosunu tamamlamak üzereyken içeri bir Alman subay girer. Resme uzun uzun baktıktan sonra, "Bu resmi sen mi yaptın?" diye sorar.

Picasso öfkeli bir şekilde, "Hayır! Siz!.." der...
 

NehiR

mütebessim :)
Katılım
16 Haz 2006
Mesajlar
2,708
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Gaziantep/Konya
De ki: "Eğer ben yanılırsam, yalnız kendime kalarak yanılırım ve eğer doğru yolu bulmuşsam bilmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakındır, işitir, işittirir. (Sebe 34/50)



Ayağa Kalksın

Okula yeni gelen öğretmen ilk dersinde öğrencilere ilginç bir çağrıda bulunmuş:
- Kendini geri zekalı hisseden varsa ayağa kalksın... Sınıfta çıt yok. Nihayet biri kalkmış:
- Sen kendini geri zekalı mı hissediyorsun? Hayır, demiş çocuk, ama sizin tek başına ayakta kalmanıza gönlüm razı olmadı da...






BAKAN KARISI

Bakanlardan birinin ölmesiyle başka bir milletvekili onun süresini doldurmak üzere seçilmişti. Adam hemen karısına telefon ederek, bu haberi vermek istedi :
-Bir bakan karısı olmak ister miydin? diye sordu.Karısı biraz düşündü sonra:
-Hangisinin?



Ağaçta

Bir müfettiş akıl hastanesini geziyormuş. Bahçeye gelince delilerin ağaçta asıldığını ama birinin yere yattığını görünce yatana
sormuş:
-Neden ağaca çıktılar, demiş. o da :
-Armut sanıyorlar kendilerini, demiş.
Müfettiş :
-Sen armut değil misin?, demiş. o da hayır ben olgunlaşıp yere düştüm demiş.
 

M3L3K

Asistan
Katılım
11 Şub 2007
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Almanya
haha acayip mantikli cevablar bunlar:D:D allah razi olsun sagoluN!
 

Kimya

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
2,328
Tepkime puanı
431
Puanları
83
ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ

Amerikalı iş adamı, bir Çinliye alay ederek sormuş:
_Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

YIKA DA GETİR

Süleyman Nazif ve Abdülhak
Şinasi birlikte yemek yerken, Şinasi garsonu çağırır ve su ister. Şinasinin kirden ve mikroptan eldivenle el sıkacak derecede korktuğunu bilen Süleyman Nazif garsona seslenmeden edemez:
-Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da öyle getir.

SUSTURUCU TEDAVİ
Zamane gençlerinden biri,bir toplantıda Akifi küçük düşürmeye çalışıp:
- Siz baytardınız, değil mi? Demiş.
Akif, istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet,bir yeriniz mi ağrıyordu?

NE ALIRSINIZ?
Yahya Kemal bir yokuşu çıkıncaya kadar nefes nefese kalır. Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir:
-Buyrun beyim ne alırsınız?
Yahya Kemal tebessümle:
-Evlat,müsaade edersen bir nefes alacağım.

SIR SAKLAMAK
Yavuz Sultan Selim, bir çok Osmanlı Padişahı gibi devletin selameti için sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir keresinde vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.
Vezir, Yavuzdan cevap alacağı ümidiyle:
-Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Sultan Yavuz cevabı yapıştırmış:
-Ben de bilirim.

CENNETİN YOLU
Hristiyan din adamlarından biri, Ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında, papaz:
-Aferin çocuğum, der. Yarın buraya gel de, sana cennetin yolunu göstereyim.
Çocuk, papazın niyetini sezerek:
- Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz, diye cevap verir. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?


ÇANAKKALE İÇİNDE
İngiliz garson, Türk müşteriye:
-
Çanakkalede çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:
-Orada ne işiniz vardı?

HASTANIN YEMEĞİ
Lokman Hekime:
-Hastamıza ne yedirelim? diye sorduklarında, şu cevabı vermiş:
-Acı söz yedirmeyin de, ne yese olur.

NEYZENİN NEZAKETİ!
Mehmet Âkif, elini yıkadıktan sonra, Neyzen Tevfik'in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce:
-Hayır, diye bağırmış. Elimi daha yeni yıkadım.

GÖNÜLSÜZ GÖNÜL
Abdülhak Hâmidin evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım,
Abdülhak Hamide döner ve:
-Efendim, gönül kocamaz! der.
Hamid cevap verir:
-Kocamaz ama, kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.

BÖYLE KORUNUR
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.
Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!

VELÂYETİN GÖRDÜĞÜ
Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
-Ne kadar yaramaz bir
çocuksun, senden adam olmaz diye çıkışır.
Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
-Peder ne der, kader ne der.

ÇIKMAYAN MANA
Mehmet Akif, Baytar Mektebinde müdür muavini olarak çalıştığı bir dönemde, muhasebeden gelen bir yazıyı anlayamaz. Yazıyı kaleme alan Salih Efendiyi aratarak yazıda ne demek istediğini sorar:.:
-Salih Efendi İki türlü mana çıksın diye böyle yazdık efendim cevabını verince, Akif dayanamaz ve:
-Hayret doğrusu, der. Biz birini bile çıkartamadık da.


 

Kimya

İhvan Forum Üye
Katılım
23 Ağu 2009
Mesajlar
2,328
Tepkime puanı
431
Puanları
83
AKŞAM YEMEĞİ
Yahya Kemâl, dostlarından birine:
-Bu akşam yemeği benimle yer misin? Diye sorunca, arkadaşı:
-Hay hay! Der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:
-İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum
...............................................
GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN
Fatihe sorarlar:
-İstanbulu niçin fethettin?
Cevap verir:
-Önce o benim gönlümü fethettiği için
..............................................
UYKU KARDEŞLİĞİ
Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
-Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir:
-Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
..........................................................
DÜNYANIN YÜZÜ
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyraniye:
-Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:
-Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyaya da bakılacak surat kalmadı.
..........................................................
 

_Nihade_

Gafleti eyLe Heba
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
2,061
Tepkime puanı
581
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ankara
GÖNLÜMÜ FETHETTİĞİ İÇİN
Fatihe sorarlar:

-İstanbulu niçin fethettin?
Cevap verir:
-Önce o benim gönlümü fethettiği için
İşte buna söylenecek başka söz yok:)
 

ahsen

Profesör
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
1,132
Tepkime puanı
166
Puanları
0
karınca
Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için şeyhül ıslam Ebussud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:
Dırahta ger ziyân etse karınca
Zararı var mıdır ânı kırınca
(Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?)
Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş:
Yarın Hakkın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca
 

ahsen

Profesör
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
1,132
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yolculardan biri namaz vakti geçmeden otobüs şoförüne birkaç dakika mola vermesini rica etmiş.

şoför:

- Kaza edersiniz efendim, diyerek durmak istemeyince adam cevabını vermiş:

- Ben kaza etmeden ya sen kaza edersen?
...
Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler.

Necip Fazıl, ılahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:

- Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.
...

N.Fazılın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kasderek;

-“Yahu Maymuna dönmüşsün!” der.

Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir:

-“Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!.." :O

...
HZ. ADEM’ıN MıRASI

Fatih Sultan Mehmet, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
- Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar para verir mi?
Fatih Sultan Mehmet, nereden kardeş olduğunu sorunca, dilenci:
- ıkimiz de Hazreti Adem’ in çocukları değil miyiz? demiş. Elbette kardeşiz.
Sultan Fatih:
- Bu keşfini sakın başkasına söyleme, diye gülümsemiş. Diğer kardeşlerimiz de pay isterse, sana zırnık bile düşmez.

...
ıngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, ıngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta şirketinin levhalarıdır.

...
KORKUYA GEREK YOK
Bir Rus generali, şeyh şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden korkuyorum" deyince, şeyh şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır :)
...
 
Üst