Hayvana Şiddet Suçtur!!!

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Hayvanlara en büyük zulüm onları bir apartman dairesinde beslemektir.

Cemali haklısın ama dışarıda öyle korkunç şeyler olabiliyor ki onlar çok savunmasız ve en azından güvenli ve huzurlular diye düşünüyor insan.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Hep düşünmüşümdür Wild kanalında seyrederken hafızama kazınan ve asla çıkmayan bir sahne var.
Aç bir ayı annesinin yanından bir yavru ceylanı kapıyor ve kaçacağı korkusu ile henüz daha canlıyken alenen can çekişirken yiyor...
ürkütcü bir vahşet.
Gözyaşları ile seyreden annesi ve o acıları çeken yavru hakkını kimden ve nasıl alacak, bilinçsiz Ayıdan mı? @Verda

Çocukken radyo dinlerdim. Televizyonumuz yoktu. Oradan hatırladığım bir hikaye var. Gerçi bu hikayeyi ayet ve hadislerle süsleyip daha gelişmiş örneklerle anlatmak da mümkün ama çocukluğuma gitmek daha sevimli geldi bana.

Adamın biri geniş bir araziye yayılan bir çiftlik alır denize yakın bir yerde. Çiftliğin içinde bir büyük yapay gölet ve içinde çokça balık vardır. Bir kaç gün üst üste gölete giden adam bir gün bir fok balığının gölete dadandığını ve balıkları kovalayıp yediğini fark eder. Tüfeği alır ve foku öldürür. Kısa bir zaman sonra balıkların tamamına yakınının suyun yüzeyinde ters döndüğünü görür. Merak eder ve araştırır foku öldürmesi sebebiyle bütün balıkların öldüğünü öğrenir.

Balıklar fokun ölümüne üzüldükleri için ince hastalıktan değil, ekolojik denge boulduğu için ölmüşler. Fok onları kovalarken hasta olanlar geride kaldığı için hep onları yeyip yok ediyormuş. Böylece hastalığın yayılmasını önlüyormuş. Fokun bu zalimane davranışı aslında sürünün emniyet subabıymış :)
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Çocukken radyo dinlerdim. Televizyonumuz yoktu. Oradan hatırladığım bir hikaye var. Gerçi bu hikayeyi ayet ve hadislerle süsleyip daha gelişmiş örneklerle anlatmak da mümkün ama çocukluğuma gitmek daha sevimli geldi bana.

Adamın biri geniş bir araziye yayılan bir çiftlik alır denize yakın bir yerde. Çiftliğin içinde bir büyük yapay gölet ve içinde çokça balık vardır. Bir kaç gün üst üste gölete giden adam bir gün bir fok balığının gölete dadandığını ve balıkları kovalayıp yediğini fark eder. Tüfeği alır ve foku öldürür. Kısa bir zaman sonra balıkların tamamına yakınının suyun yüzeyinde ters döndüğünü görür. Merak eder ve araştırır foku öldürmesi sebebiyle bütün balıkların öldüğünü öğrenir.

Balıklar fokun ölümüne üzüldükleri için ince hastalıktan değil, ekolojik denge boulduğu için ölmüşler. Fok onları kovalarken hasta olanlar geride kaldığı için hep onları yeyip yok ediyormuş. Böylece hastalığın yayılmasını önlüyormuş. Fokun bu zalimane davranışı aslında sürünün emniyet subabıymış :)

Ekolojik denge dediğiniz şey zaten bu şekilde seçilimle, güçlünün güçsüze tahakkümü sonucunda oluşan nihai tablo, yalnız siz insan olarak hiç müdahil olmasanız da bu dengenin mükemmel sonuçlanacağının bir garantisi yok, zira yaşayan türler nesli tükenen türlerin yüzde biri bile değiller. Nice sonu kesilmiş canlı türü var vs bu biraz da bilimin işi bunları geçelim.

Yalnız bu izahlar , ekolojik denge vs öznel manada çekilen acıları işkenceleri anlamlı,haklı hale mi getiriyor peki?
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
Köpekten korkan insanları anlamıyorum.
Bir köpeğin bir insanı parçalama olasılığı milyonda 1 lerdedir halbuki bir insanın başka insana zarar verme olasılığı yüzde 50 ihtimaldir. Insanların yanından yürüyüp geçiyorsun da köpeğe host diyorsun.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Zor bi soru sormuşsun dostum :crying:

O zaman buna ilmihal bilgisiyle başlayalım =) boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alması düşüncesi ve haklar alınıp hayvanların tamamen yok edilmesi. Şimdi etçil olma özelliğiyle "yaratılan" bir hayvanın neden ötede sorgusu olur? Bugün ot yiyeyim de günaha girmeyeyim diyen bir aslana şu güne dek rastlamadık sanırım :D peki bunu ilahi senaryo ile açıklayabilir miyiz? O üzücü tablo yalnız vahşi hayvanlar arasında geçmiyor, insanların da yavrularını alıp kesip yeyip gözü yaşlı bıraktığı hayvanlar var, hem de vahşi hayvanlardan daha çok, etçil hayvan ot yiyerek yaşayamaz fakat insan et yemeden yaşayabilir. Etçil-otçul hayvanların arasında yaşanan bu olay ve insan hayvan arasında yaşanan aynı olay, ilki iradeleri yok ama yine de fıtratlarına rağmen hak ödeyecekler!? ikincisi ise iradeleri var, hak ödemek bi yana, bu olanlar kendilerine bahşedilmiş bir hediye?!... Sizce hangisi daha masum? Sevgili Yahayy, cevabı muamma kompleks sorunlardan biri olduğu için bunu ancak başka sorularla destekleyip anlama yakınlaştırabiliriz sanırım...

Evet haklısın insan bilinçli olduğu için ayrıca sorumluluk gereği vicdani bir yük de yüklenmiş oluyor. Ama bunu bile nitelikli hale getirip ağrısız acısız öldürmenin yollarını arayarak vicdanen rahatlatıcı yollara başvuruyor. Ama bilinçaltımızda bu fiil o kadar doğallaşmış ki artık, videolarını izleyip ayağı kaysa yazık ya diyip üzüldüğümüz hayvanları kesip yiyip kızartıp tabağa koyabiliyoruz :D Ama benim anlattığım hadise veya türevlerinde tamamen daha ilkel acının daha koyu, daha acımasız vahşi hali mevcut. Acı çekmiyorlar diyemeyiz , bilim bizim gibi sinirleri olduğunu, hatta ağladıklarını duygusal bağları olduklarını söylüyor ispatlıyor hatta.
Peki mükemmel tasarım başlığı altında ekolojik döngünün sağlanmasının tek alternatifi acıya, işkenceye ve vahşete dayalı bir sistem miydi soru bu? İnsanın bilinç ve hümanizm düzeyi arttıkça vegan beslenme oranı artacaktır diye düşünüyorum ben. Ama odaklandığımız konunun özü aslında bu değil, insanda bu protein takasının bir parçası, insanı sahneden çeksek bile şuan neredeyse bizim kadar aile bağları olan, bilinçli , acı çekebilen bir orangutan yavrusunu avlamak için pusuya yatmış bekleyen bir kaplan duruyor çalılar arkasında. Yani insan eli değmemiş hali ile bile güce dayalı , vucut bütünlüğünü, acıyı, şevkati yoksayan bir sistem zaten mevcut.

Sizin deyişinizle peki bu muamma , muğlaklık ne anlatıyor, çözümü nedir. Aslında çözümü değil çözümsüzlüğüne neden olacak ön kabullerle düşünmeye mecbur edildiğimiz için bu bize çözümsüz gibi geliyor, çünk aklımızdaki tanrı tasarımı bunu çözmek zorunda olduğumuz baskısını oluşturuyor, neden? çünkü kadiri mutlak, her ana ve zerreye karar veren, rahmeti ile muamele eden vs. ir tasarımımız var. Sanırım çözüm tasarım algımızı revize etmekte, aslında bunları çok güzel izah etmiş , çok etkili yaklaşımları olan şahıslar da olmuş, günümüz dili dile söylemleri ecnebi antin kuntin etiketlerle örtüşse de yok panteist olmuş, pananteist vs diye nitelendirilseler de, çok uzun tefekkürlerin sonucu ortaya çıkan sonuçlar. he artı olarak bunların bir çoğunu da iki üç sözünden ehli sünnet vel cemaatin velileri olarak biliniyorlar ama gel gör ki, en ala filozofdan daha cesurlar...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Evet haklısın insan bilinçli olduğu için ayrıca sorumluluk gereği vicdani bir yük de yüklenmiş oluyor. Ama bunu bile nitelikli hale getirip ağrısız acısız öldürmenin yollarını arayarak vicdanen rahatlatıcı yollara başvuruyor. Ama bilinçaltımızda bu fiil o kadar doğallaşmış ki artık, videolarını izleyip ayağı kaysa yazık ya diyip üzüldüğümüz hayvanları kesip yiyip kızartıp tabağa koyabiliyoruz :D Ama benim anlattığım hadise veya türevlerinde tamamen daha ilkel acının daha koyu, daha acımasız vahşi hali mevcut. Acı çekmiyorlar diyemeyiz , bilim bizim gibi sinirleri olduğunu, hatta ağladıklarını duygusal bağları olduklarını söylüyor ispatlıyor hatta.
Peki mükemmel tasarım başlığı altında ekolojik döngünün sağlanmasının tek alternatifi acıya, işkenceye ve vahşete dayalı bir sistem miydi soru bu? İnsanın bilinç ve hümanizm düzeyi arttıkça vegan beslenme oranı artacaktır diye düşünüyorum ben. Ama odaklandığımız konunun özü aslında bu değil, insanda bu protein takasının bir parçası, insanı sahneden çeksek bile şuan neredeyse bizim kadar aile bağları olan, bilinçli , acı çekebilen bir orangutan yavrusunu avlamak için pusuya yatmış bekleyen bir kaplan duruyor çalılar arkasında. Yani insan eli değmemiş hali ile bile güce dayalı , vucut bütünlüğünü, acıyı, şevkati yoksayan bir sistem zaten mevcut.

Sizin deyişinizle peki bu muamma , muğlaklık ne anlatıyor, çözümü nedir. Aslında çözümü değil çözümsüzlüğüne neden olacak ön kabullerle düşünmeye mecbur edildiğimiz için bu bize çözümsüz gibi geliyor, çünk aklımızdaki tanrı tasarımı bunu çözmek zorunda olduğumuz baskısını oluşturuyor, neden? çünkü kadiri mutlak, her ana ve zerreye karar veren, rahmeti ile muamele eden vs. ir tasarımımız var. Sanırım çözüm tasarım algımızı revize etmekte, aslında bunları çok güzel izah etmiş , çok etkili yaklaşımları olan şahıslar da olmuş, günümüz dili dile söylemleri ecnebi antin kuntin etiketlerle örtüşse de yok panteist olmuş, pananteist vs diye nitelendirilseler de, çok uzun tefekkürlerin sonucu ortaya çıkan sonuçlar. he artı olarak bunların bir çoğunu da iki üç sözünden ehli sünnet vel cemaatin velileri olarak biliniyorlar ama gel gör ki, en ala filozofdan daha cesurlar...

Acı, işkence ve vahşet olayını yaratıcıya sormamız gerekecek sanırım :D

Konu aslında tam da determinizm sularında ilerliyor yani yaşamda zorunlu olan nedenler zinciri ya da bizim öyle sandığımız, bizim cenahta bunu cebriyye karşılıyor sanırım fakat değindiğin noktayı daha çok otodeterminiz açıklıyor, kişiler-toplumlar düşüncelerini ve bilgi birikimini geliştirerek özgürlüğe ve "insani" yapılanmaya gidilmesi noktası yani homo sapiensin bilinçlenme hali, bilinç ve bilgi ile insanın kendi ahlak kurallarını ortaya koyup zorunlu varsayılan düzenden kendi düzenini yaratma çabası, Hegel diyalektiğinde bunu düşüncenin evrimi olarak ele alır, tez, antitez ve sentez olarak açıklar yani evrensel düşünce ilk olarak kendi kendinedir sonrasında insan kendini tanıması ve gerçeklik kazanmasıyla beraber kendine ters düşer yabancılaşır son olarak da "düşüncesinde" kendini bulur ve kültür yaratır, tam da burası senin yukarıda dediğin insan olmanın vicdan ve nitelikli olarak işini halletmesi gerçeğine karşılık geliyor ama bu tam olarak öyledir diyemeyiz Yahayy, bana göre henüz bilinçlenmemiş homo sapiensler var =) hatta çoğunlukta, yaratıcının azınlık olarak övdüğü ise bizim ele aldıklarımız, insanların bugün bile birbirine hayvana, doğaya karşı acımasız olmaları bunu gösterir. Bilimin/felsefenin evrenin düzeni ve nedenselliğine yönelik yürüttüğü çalışmaları ve yorumları varlığı-oluşumu anlama noktasında beni heyecanlandırır ve yaratıcıya daha da yakınlaştırır bu bir gerçek fakat tüm olanların ilahi senaryoyu didiklemekten öteye geçemediği de bi gerçek, sebeplerle örtülü bi yaşam ve gerçekte olan "mana" arayışı ve insanın içe dönebildiği kadarıyla sebepleri aşıp "hakikate" ulaşabilmesi...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Köpekten korkan insanları anlamıyorum.
Bir köpeğin bir insanı parçalama olasılığı milyonda 1 lerdedir halbuki bir insanın başka insana zarar verme olasılığı yüzde 50 ihtimaldir. Insanların yanından yürüyüp geçiyorsun da köpeğe host diyorsun.

Forumda köpekten korkan biri vardı, kimdi kimdi kimdi he buldum @Kaçak :laugh:
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Acı, işkence ve vahşet olayını yaratıcıya sormamız gerekecek sanırım :D

Konu aslında tam da determinizm sularında ilerliyor yani yaşamda zorunlu olan nedenler zinciri ya da bizim öyle sandığımız, bizim cenahta bunu cebriyye karşılıyor sanırım fakat değindiğin noktayı daha çok otodeterminiz açıklıyor, kişiler-toplumlar düşüncelerini ve bilgi birikimini geliştirerek özgürlüğe ve "insani" yapılanmaya gidilmesi noktası yani homo sapiensin bilinçlenme hali, bilinç ve bilgi ile insanın kendi ahlak kurallarını ortaya koyup zorunlu varsayılan düzenden kendi düzenini yaratma çabası, Hegel diyalektiğinde bunu düşüncenin evrimi olarak ele alır, tez, antitez ve sentez olarak açıklar yani evrensel düşünce ilk olarak kendi kendinedir sonrasında insan kendini tanıması ve gerçeklik kazanmasıyla beraber kendine ters düşer yabancılaşır son olarak da "düşüncesinde" kendini bulur ve kültür yaratır, tam da burası senin yukarıda dediğin insan olmanın vicdan ve nitelikli olarak işini halletmesi gerçeğine karşılık geliyor ama bu tam olarak öyledir diyemeyiz Yahayy, bana göre henüz bilinçlenmemiş homo sapiensler var =) hatta çoğunlukta, yaratıcının azınlık olarak övdüğü ise bizim ele aldıklarımız, insanların bugün bile birbirine hayvana, doğaya karşı acımasız olmaları bunu gösterir. Bilimin/felsefenin evrenin düzeni ve nedenselliğine yönelik yürüttüğü çalışmaları ve yorumları varlığı-oluşumu anlama noktasında beni heyecanlandırır ve yaratıcıya daha da yakınlaştırır bu bir gerçek fakat tüm olanların ilahi senaryoyu didiklemekten öteye geçemediği de bi gerçek, sebeplerle örtülü bi yaşam ve gerçekte olan "mana" arayışı ve insanın içe dönebildiği kadarıyla sebepleri aşıp "hakikate" ulaşabilmesi...

Çok güzel yazmışsınız elinize sağlık...
HomoSapiens değil Erectus desek daha anlamlı o güruh için, diğer canlılardan farkı sadece dik yürümek, ne beyin faaliyeti, ne de farkındalık açısından ekolojik dengedeki diğer canlılardan çok da farklı değiller. Farkındalığı artırıp tekamül seviyesini yukarı çekmeye çalışan, bu yukarı gidişi vicdan, hukuk, saygı ve medeniyet parametreleri üstünde inşa eden insan dediğiniz gibi yaratıcı açısından övülmüş, işaret edilmiş varlık olmalı.
insanların sadece local/şekilsel çıkarımlarla böylesine ana hususu gözardı edip yeryüzünü ifsad etmeleri ne acı. dini, etiketi ne olursa olsun, amaca değil araca odaklı anlayış biçimlerinin sonuçları körkütük hizipçilikten başka bir şey değil.
İyi insan heryerde iyi insan,
kötü insan heryerde kötü insandır...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Insan ruhunun bir parcasi hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.

Anatole France
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Sabah ola hayrola o zaman ...
inek yedim az evvel , uykuya devam :)
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Hayvana şiddet çok daha ağır getirisi olan bir eylemdir... Hatta, ben birazcık onlara yöneldim insanlardan ziyade... Onlar beni hep sevdiler hiç kırmadılar da...
 
Üst