Hayrettin Karaman "Muaviye'yi sevmem de sövmem de"

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Taha AKYOL Hayrettin Karaman ile olan söyleşisini köşesine taşıdı;

Ehli-Beyt ve Muaviye

Önceki gün Prof. Hayrettin Karaman`la görüşürken sözü Hz. Ali ile Muaviye arasındaki ihtilafa, yaşanan vahim olaylara getirdim, görüşünü sordum.
Çünkü geçmişte birçok Sünni tarihçi o facialar için "içtihat farkı" demekle yetinmişler, eleştirel ve analitik bakmaktan sakınmışlardı.

Muaviye`yi eleştirmek gerekmez miydi?

Hayrettin Hoca şunu söyledi:

"Muaviye`yi sevmem, ama sövmem de...


Ehl-i Beyt sevgisiyle Muaviye bir kalpte birleşmez!"

Sonra geniş bir şekilde olayları anlattı, özetle:


"Muaviye meşru halife olan Hz. Ali`ye isyan etmiştir, âsidir! Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifi vardır; meşru idareye isyan edileceğini ve Ehl-i Beyt`inden şehitler ve mazlumlar çıkacağını söylemişti. Peygamberî bir ilhamla önceden ifade etmiştir bunu. Muaviye`nin Hz. Ali`ye isyanı dinen de meşru değildir..."


Sözlerinin devamında Karaman Hoca, Yezid`e biat ettirmek için Ehl-i Beyt`e yapılan zulümleri ayrıntılarıyla anlattı.


http://www.birikimhaber.com/Haber/Gundem/13012011/Taha-Akyoldan-alevileri-kizdiracak-yazi.php

Doğru bir bakış..Ben de Hayrettin KARAMAN gibi düşünüyorum.Ehl-i Beyt sevgisi ve Muaviye bir kalpte birleşmez
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Bizde gayet meshur ve sözü hüccet bir zât-i muhakkik Kürdçe demis ki:
ژى شر صحابان مكه قال و قيل لو را جنتينه قاتل و هم قتيل
Yani: Sahabelerin muharebesinde kiyl ü kâl etme. Çünki hem katil ve hem maktul ikisi de ehl-i Cennet'tirler.
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
hiçbir sahabiye söz etmek gibi bir adetim yoktur. onlara Rabbim alemlerin efendisini görebilme, yanında olabilme gibi dünyanın en yüksek şerefini, onurunu bahşetmiş. hataları sevapları Rabbimle kendi aralarında, bize onları yargılama hakkı vermez. en azından inanmış insanlar için.

lakin bir konu hep kafamı kurcalamıştır. Muaviye için "vahiy katibi" denmiş, böyle anılagelmiştir. halbuki muaviyenin islama girişi mekke'nin fethi akabindedir. yani vahy'in bitiş tarihi diyebiliriz. peki vahiy noktalandıktan sonra nasıl vahiy katibi oluyor, doğrusu aklı ermiyor insanın. aslında bu konuda yazılacak, söylenecek bi dünya dolusu şeyler var, ama dedik ya o bir sahabi ve dokunulmazlığı var, Rabbime sığınıyor ve teslim oluyorum.
 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
Muaviye`yi sevmem, ama sövmem de...


Ehl-i Beyt sevgisiyle Muaviye bir kalpte birleşmez!"


bencede benimde yuregim sevemiyor nedense....asla kotu de konusmam...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hz. Muaviye efendimiz, Hudeybiye'de Müslüman olmuştur. Mekke'nin fethinde de aşikar ettiği söylenir.

Resulullah efendimiz, Hz. Muaviye'nin de içinde olduğu Ashabına karşı ileri geri edecekleri "en şerliler" diye vasıflandırmıştır. Ümmetini, onlar hakkında Allah'ın azabından defalarca uyarmıştır. Yine mübarek Resulullah efendimizin ifadesiyle, kalbinde Resulullah efendimize karşı gizli bir buğz olanlar ancak Ashab'ı kötülerler. Bu da bir münafıklık halidir.

Ehli Sünnet uleması, Hz. Muaviye efendimize ve tabii ki Ashab-ı Kiram'a buğz etmeyi bir "zındıklık" alameti olarak görmüşler, onlar hakkında dili kötü bir ifade ile oynatmak "haramdır" demişlerdir. Ulema, Ashab'ı ya da onlardan bir kısmını ya da birini hedefe alıp haklarında şereflerini küçültmek isteyici ifade bulunanlara "melun" yani "lanetlenmiş" de demişlerdir. Lanet, Allah'ın ve bütün mahlukatın rahmet ve sevgisinden uzak olmak demektir. Hatta kimi alimler, Ashaba karşı onları hedef yapanlar hakkında "yalancılık", "sapıklık", "fasıklık" ancak bu haddini bilmezlere yakışır diye ağır söylemişlerdir.

Lütfen, nefs u şeytanın, Şianın ya da Şi meşreblilerin aldatmalarına kanmayınız. Hz. Muaviye ve onunla beraber olan Sahabe efendilerimize dil uzatmayınız. Kalbinize buğzun yerleşmesine izin vermeyiniz. Onlar hakkında "sevmiyorum" diye aleyhinize şahidler tutmayınız. Kendi hayrınız ve ahiretiniz için bu size bir nasihattır.

Ehli Sünnet, yani "kurtulanlar" cemaati Ehli Beyt'i de sever, Hz. Muaviyye'yi de... Hz. Ali efendimizi de Hz. Aişe validemizi de sever. Asla ve Kat'a Ashabı ayrırarak bir kısmına buğz etmez. Hiçbirini ayırmaz. Hepsini Resulullah efendimizin şerefine, şanına, muhabbetine dahil eder.

İmam-ı Kastalanî diyor ki: "Resulullahın sallallahü aleyhi ve sellem katiblerinden biri de Hazret-i Muaviye'dir (radıyallahü anh). Hazret-i Ömer radıyallahü anh zamanında Şam valisi idi. Hazret-i Osman radıyallahü anh zamanında da o vazifede kaldı... İmam-ı Ahmed, Arbad bin Sariye'den alarak söylüyor: Hazret-i Peygamber aleyhisselam onun için 'Allah'ım, Muaviye’ye kitabet ve hesap öğret ve onu azabtan koru.' diye dua etmiştir." (Mevahibü Ledünniye, Hisar Yayınevi, c.1, s.245)

İbn Hacer, “Takribüt Tehzib” adlı eserinde Hz. Muaviye hakkında şöyle konuşuyor: “O (Hz. Muaviye) Sahabidir. Müslümanların halifesidir. Mekke fethinden önce İslamiyet’e girmiş ve aynı zamanda Hz. Peygamber için vahiy katipliğini de yapmıştır.”

İmam-ı Nevevi de “Tehzibül Esma vel Lugat” adını taşıyan kitabında Hz. Muaviye’nin hayat tercümesine geniş bir şekilde yer vermiştir. Şöyle başlıyor: “Hz. Muaviye, Hubeydiye gününde İslamiyet’e girmiştir. Fakat İslamiyet’ini kendi babasından ve annesinden Mekke fethine kadar gizlemiştir. Rasulullah’ın mahiyetinde Huneyn savaşında da bulunmuştur. Hz. Peygamber’in vahiy katibi idi. Efendimi’den rivayet ettiği hadisler 163’ü bulmuştur. Dört tanesi Buhari ve Müslim arasında müttefekun aleyh’dir dört tanesini de yalnız Buhari, Beş tanesini de sadece Muslim rivayet etmiştir. Hz. Muaviye, hadislerini bir grup sahabiden rivayet ediyor. İbn Abbas, Ebud Derda, İbn Ömer ve İbn Zübeyr gibi. Bir grup tabiinde ondan rivayet ediyorlar. Hz. Ebu Bekir, Onu Şam valiliğine tayin etti. Hz. Ömer de, kendi hilafeti zamanında Onu vazifesinde bıraktı. Hz. Osman, başa geçince Onu vazifeden almadı. Hz. Ali zamanında da yine Şam valiliğinde kaldı.” (Sadreddin Yüksel hoca)

İmam-ı Kurtubi diyor ki: "Derim ki: Ashabının tümü adaletlidir. Allah'ın gerçek veli kulları ve seçkinleridir. Peygamberlerden ve rasullerden sonra bütün insanlar arasında seçtiği kimselerdir. Ehl-i sünnetin mezhebi ve bu ümmetin imamlarının bulunduğu cemaatin benimsediği kanaat budur." (Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 16/218-221) (Not: Ayrıca bkz. Hucurat Suresi tefsiri)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ashabım hakkında Allah’tan korkun! Benden sonra onları kendinize hedef seçmeyin! Kim onları severse bana olan sevgisi sebebiyle sever; kim de onlara buğz ederse bana olan buğzu sebebiyle buğz eder. Her kim onlara eza ederse bana eza etmiş olur. Her kim bana eza ederse Allah’a eza etmiş olur. Her kim de Allah’a eza ederse çok sürmez, Allah onun belasını verir.” [Tirmizi (menakıb, 58) Ahmed (5/54-57)]

***

Şifa-i Şerif'ten iktibastır:

Abdullah b. Mübarek (rahimehullah) şöyle diyor:

"İki güzel huy vardır ki kimde bulunursa o kimse (dünya ve ahiret mihnetinden) kurtulmuştur: Doğruluk ve Muhammed (aleyhisselam) Efendimizin Ashabını sevmek."

***

İmam Azam Hz.leri:

"Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellemin Ashabının hiçbir birinden hayırdan başkası ile söz etmeyiz." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 304)

"Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellemin Ashabından hiçbirisinden teberri edip uzaklaşmadığımız gibi kimilerini dışarıda tutarak, kimilerini de veli bilmeyiz (hepsini veli biliriz.)" (el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 40)


Filan meşhurun, falan alim bilinenin sözleri; Resulullah efendimizin sözlerinin yanında hiçtir ve değersizdir.

Ey Müslümanlar! Bakınız, Resulullah efendimiz Ashabını sevmenin ya da onlara buğz beslemenin ne demek olduğunu öğretiyor. İşitip itaat ediniz. Kendinizi tehlikeye atmayınız.
 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
canim kardesim asla inkar etmiyorum ve karsida gelmiyorum ama suda varki vahside musluman olmustu ama resulum kabul muslumanligin ama gozum gormesin buyurmustu o yuzden saygim sonsuz ama yuregim kirgin o yuzden ben de boyle diyorum....asla muaviyenin inkar etmiyorum imanini ...ama gormek bende istemiyorum yuregim kirgin...saygilarimla...slm ve dua ile
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
canim kardesim asla inkar etmiyorum ve karsida gelmiyorum ama suda varki vahside musluman olmustu ama resulum kabul muslumanligin ama gozum gormesin buyurmustu o yuzden saygim sonsuz ama yuregim kirgin o yuzden ben de boyle diyorum....asla muaviyenin inkar etmiyorum imanini ...ama gormek bende istemiyorum yuregim kirgin...saygilarimla...slm ve dua ile

Hikmet ehli demiştir ki Resulullah efendimiz tarafından Hz. Vahşi'ye olan muamele, maşuğun aşıka olan bir cilvesiydi. O muamele, onun için bir gizlenme ve aşkının hararetlenmesine sebeb olmuştur. Nihayetinde, Hz. Vahşi öyle bir tecelliye mazhar olmuştur ki tecellinin tesirinden yüzü bembeyaz kesilmiştir. Halbuki derisi siyah idi. Yoksa Resulullah efendimiz gerçekten ona kırgın olduğundan değildir. Ayet-i Kerimeyle sabittir ki Resulullah efendimiz hem rauftur, hem rahimdir. Harisun aleyhim'dir.

Siz, Resulullah efendimizin o "aşk cilvesine", o yakıcı muamelesine aldanıp Onları kendiniz gibi sanmayınız.

O muamele, bir kırgınlık ve yüz çevirme değildir. Hakikatte mülaki olmaktır, vuslattır. Aynıyla kavuşmaktır.

Nefs u şeytan hayır cihetinden yaklaşıp sizi felaket menzillerine atmak ister. Doğrusunu yapıyor sanırsınız, ama hüsrandır. Bakınız, dikkat ediniz, kalbinize soğukluğun girmesine izin vermeyiniz. Resulullah efendimiz, 'Ashabımı seven benim için sever' buyuruyor. 'Onlara buğz eden, yani kalbi soğukluk ve kırgınlık besleyen bana olan buğzundan bunu yapar' diyor. Aman, sizi göreyim, aldananlardan olmayınız.

Resulullah efendimizin Ashabının tamamını ya da bir kısmını sevmeyen Resulullah efendimizi de sevemez. Bundan hangi Müslüman korkmaz?
 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
tesekkur ederim kardesim daha dikkatli olmaya calisirim inseallah...slm ve dua ile
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
tesekkur ederim kardesim daha dikkatli olmaya calisirim inseallah...slm ve dua ile

Allah razı olsun aziz kardeşim, nasihate tamam diyen pek azalmıştır, neredeyse hiç kalmamıştır; biz de size müteşekkiriz. Allah Teala cümlemizi muhafaza buyursun.
 

|SEÇKiN|

Profesör
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
812
Tepkime puanı
133
Puanları
0
Konum
İstanbuL
eyvallah sevgili hirahos, teşekkür ederim abim. açıklamalarınız fevkalade mukni idi. Rabbim cümlemizin ayaklarını din üzre sabit kılsın ve kaydırmasın.
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
peygamberimiz buyurmus ki, ümmetimin en serlileri sapik alimlerdir... Allah (c.c.) onlarin serlerinden müminleri muhafaza buyursun... aminnnn...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
eyvallah sevgili hirahos, teşekkür ederim abim. açıklamalarınız fevkalade mukni idi. Rabbim cümlemizin ayaklarını din üzre sabit kılsın ve kaydırmasın.

Allah sizden de razı olsun aziz ağabeyim...

Tekraren; nasihate tamam diyen pek azalmıştır, neredeyse hiç kalmamıştır; size bu açıdan da müteşekkiriz. Allah Teala cümlemizi muhafaza buyursun. Amin ecmain.
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Dinin ifadesi belirtisi Muaviye yada Yezid sevgisi değil.

Tüm sahabeleri aynı kategoriye koyabilirmiyiz
Orada ifade olunan şey "sevmem de sövmem de"
Hz.Osman'ın evini muhasara altın alanlar
Onu şehit edenler
Onlar sahabe değilmiydi
Hepsi mi hariciydi?
Hz.Hüseyin'i Kerbela da şehit edenler arasında Sahabe yokmuydu?
Esasen Türk toplumu bu noktada isabet etmiştir.
Tek bir elvadına dahi YEZİD ismini YAKIŞTIRAMAMIŞTIR
Anlayana çoktur bu
Muaviye ve Yezid aynımıdır değilmidir bilemem
Ama Hz.Ali gibi bir ilim ehli bir sır alemi var iken halifelik gütmek yakışmazdı ona
O Kureyş ahalisinin önde gelen itibarlı isimlerinden olmasını kullandı ve saltanat güttü
Mesele bundan ibaret
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Dinin ifadesi belirtisi Muaviye yada Yezid sevgisi değil.

Tüm sahabeleri aynı kategoriye koyabilirmiyiz
Orada ifade olunan şey "sevmem de sövmem de"
Hz.Osman'ın evini muhasara altın alanlar
Onu şehit edenler
Onlar sahabe değilmiydi
Hepsi mi hariciydi?
Hz.Hüseyin'i Kerbela da şehit edenler arasında Sahabe yokmuydu?
Esasen Türk toplumu bu noktada isabet etmiştir.
Tek bir elvadına dahi YEZİD ismini YAKIŞTIRAMAMIŞTIR
Anlayana çoktur bu
Muaviye ve Yezid aynımıdır değilmidir bilemem
Ama Hz.Ali gibi bir ilim ehli bir sır alemi var iken halifelik gütmek yakışmazdı ona
O Kureyş ahalisinin önde gelen itibarlı isimlerinden olmasını kullandı ve saltanat güttü
Mesele bundan ibaret

Şu rahatlığına bitiyorum abi. :)
Ya hu koca koca alimlerin bu konuda yapabildiği en cesur yorum "susmak" oluyor.
Sen bir kalemde siliyorsun Hz. Muaviye gibi bir zatı.
Bu arada Yezid ile Hz. Muaviye'yi hiç kimse aynı kefeye koymaz. Yezid dahi sadece eleştirilir, lanet ve tekfir edilmez.
Dediğin gibi Türk toplumu bu konuda o kadar isabet etmiştir ki, çocuğuna Yezid ismini koymadığı gibi, "Allah bizi onların kanından uzak tuttu, biz de dilimizi temiz tutalım" diyerek müthiş bir asalet örneği göstermiştir.
Biraz sahip çıksak dilimize ne güzel olur.
 

forumdayim

Profesör
Katılım
7 Eyl 2009
Mesajlar
1,156
Tepkime puanı
29
Puanları
0
Konum
almanya
Şu rahatlığına bitiyorum abi. :)
Ya hu koca koca alimlerin bu konuda yapabildiği en cesur yorum "susmak" oluyor.
Sen bir kalemde siliyorsun Hz. Muaviye gibi bir zatı.
Bu arada Yezid ile Hz. Muaviye'yi hiç kimse aynı kefeye koymaz. Yezid dahi sadece eleştirilir, lanet ve tekfir edilmez.
Dediğin gibi Türk toplumu bu konuda o kadar isabet etmiştir ki, çocuğuna Yezid ismini koymadığı gibi, "Allah bizi onların kanından uzak tuttu, biz de dilimizi temiz tutalım" diyerek müthiş bir asalet örneği göstermiştir.
Biraz sahip çıksak dilimize ne güzel olur.

iste budur...
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
susmak daha incelikli, hassas ve "şık" oldugu için :) dili/içinde tutmalı, en azından tarafsız kalma hakkına sahip olmalı insan. kişisel kanaatinizi de herkesler bilmeli degil ya, de mi:)
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
"Çirkinliğe düşen Şia'nın bu olayı, ehli beytin sevgisi konusunda kullanıp, diğer üç halifeye ve sahabelere karşı olunması gerektiğini, bu sevgiye şart koşmaları hiç doğru değildir. Dostluğun şartı olan uzaklaşma, düşmandan uzaklaşmadır. Dostların dışında herkesten mutlak anlamda uzaklaşma değildir. Akıl ve insaf sahibi hiçbir kimse, Peygamber aleyhissalâtu vesselam'ın sahabelerinin düşman olacağını mümkün görmez. Hiç kuşkusuz bu büyükler, mallarını ve canlarını Peygamber sevgisine fedâ etmişlerdir. Şan, şöhret ve liderlik tutkusunu terk etmişlerdir. Bunların ehl-i beytin düşmanları olduğunu iddia etmek nasıl caiz olabilir? Ehli beytin -onlara salât ve selam olsun- sevgisi kesin hükümlerle sabittir. Onlara muhabbet, davetin ecri kılınmıştır ; 'De ki: 'Ben sizden buna karşı, yakınlara sevgiden başka bir ücret istemem. Kim güzel bir iş işlerse onun güzelliğini artırırız. Doğrusu Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. [Şura,23] "

( İmam Rabbânî (k.s), 266. Mektup'tan.)

Yine başka bir mektupta,

"(..)
Sahabelere dil uzatmak, gerçekte Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'e dil uzatmaktır. Her kim Rasulullah'ın (s.a) sahabelerine saygı ve ihtiram göstermezse, Rasulullah'a iman etmiş olmaz. Çünkü sahabelerin kötü olması, onların arkadaşının da kötü olması sonucuna iletir. Böyesi çirkin bir inançtan Allah'a sığınırız.

Şayet sahabelere dil uzatanlar şöyle derlerse: 'Biz de onlara tâbi oluyoruz. Ancak onlara tâbi olmak demek, hepsine tâbi olmayı gerektirmez. Biz, onlara tâbi oluyoruz. Ancak, tâbi olmanın tahakkuku için, bütününe tâbi olmak lazım gelmez. Hatta onların farklı görüşlerde ve mezheplerde olmaları nedeniyle tamamına birden uymak mümkün de değildir!' Böyle diyenlere şu cevabı veriyorum: 'Sahabelerden sadece bazılarına tâbi olmak, diğerleri inkâr edilmediği takdirde fayda verir. Ne zaman ki, bir kısmına uyulup, diğerleri inkâr edilirse, uyulduğu iddia edilen kısma da uyulmamış olunur.'
(..)
Muhakkak ki, bütün sahabelere tâbi olmak, dinen aslında vaciptir. Onların arasındaki ihtilaflar asla dinin temel konularında olmamıştır. Onların ihtilafları sadece teferruatlardadır. (...) Bütün sahabeler âdildir. Onların her biri, şeriattan bir konuyu bizlere ulaştırmıştır. (...)
(....)
Sahabeler arasında yaşanan ihtilâflar nefsânî arzulardan kaynaklanmış değildir. Şüphesiz onların nefisleri, tezkiye olmuş/arınmış ve kötülüğü emreden nefis olmaktan kurtulmuştur. Onların nefisleri mutmainne olmuştur. Onların arzuları şeriata tabi olmuştur. Onların yaşadıkları ihtilaflar, içtihada ve hakkı ortaya koyma gayretine dayalıdır. Onlardan hata edenler, Allah katında bir derece kazanır. İsabet edenler ise on derece kazanır. İmam Şâfîi rahimehullah der ki: "Yüce Allah, ellerimizi onların kanından korudu, biz de onlar hakkında dillerimizi temiz tutalım. Resulullah'tan (s.a.v) sonra insanlar zor duruma düştüler. Gök kubbenin altında Hazreti Ebu bekir'den hayırlısını bulamadılar ve kendilerine onu halife seçtiler." Bu sözler takiyye iddialarını tamamen çürütmekte ve Hz. Ali'nin (k.v) kendi rızasıyla Ebû Bekir'e (r.a) biat ettiğini göstermektedir."

buyrulmuştur.. (80. Mektup)

Özellikle 80. mektupta halifeler arasındaki farklar, ihtilaflar, onlara karşı takınılması gereken tavır hakkında uzun ve mükemmel tespitler var. Hepsini aktaramadım ama okuyabilirsiniz.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst