Hayatı Allahla Yaşamak/ Yalçın İçyer

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Tarihe düşülen notlar:....

Bir zamanların Demirel'i vardı. Adalet partisi ile sağın iktidarıydı....
Şimdi partisi DYP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Anavatan'ı vardı. Sağın aynı zamanda muhafazakar dindarların iktidarıydı. O meşhur dört kitleyi birleştirmişti. Liberaller + solcular + muhafazakarlar + milliyetçiler....
Şimdi partisi ANAP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Ecevit başkanlığında CHP sonrasında DSP'si vardı...
Şimdi partisi DSP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Erbakan'ın REFAH'I vardı. Onu başbakanlığa kadar götürdü.
Şimdi partisi SAADET sıfırları seyrediyor.

Sağ veya solun iktidara yakın partileri....
Acaba neden saydığım partiler şimdi sıfırları seyrediyor?
Hiç düşündünüz mü?
Bir zamanlar bu partiler meydanları dolduruyor. Seçim günleri birinci parti olarak ekranlarda boy gösteriyordu.
Şimdi yerlerinde yeller esiyor.
Neden?
İnsan ne kadar cahildir. Ve ne az akıl eder!
Peki insan bütün bunlardan ders alır mı?

Mehmet Coban


Oy vermemeye mazaret üretmek için çok saçma gerekçeler. Bu ülkede özalın anapının saadetin hizmetlerini kim inkâr edebilir. Şimdi sana soruyorum Mehmet Çoban sen bu hizmetlerin milyonda birini yapmışmısın.
 

efonaltı

Kısıtlı Erişim
Katılım
13 May 2015
Mesajlar
703
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
44
Konum
almanya
Tarihe düşülen notlar:....

Bir zamanların Demirel'i vardı. Adalet partisi ile sağın iktidarıydı....
Şimdi partisi DYP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Anavatan'ı vardı. Sağın aynı zamanda muhafazakar dindarların iktidarıydı. O meşhur dört kitleyi birleştirmişti. Liberaller + solcular + muhafazakarlar + milliyetçiler....
Şimdi partisi ANAP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Ecevit başkanlığında CHP sonrasında DSP'si vardı...
Şimdi partisi DSP sıfırları seyrediyor.

Bir zamanların Erbakan'ın REFAH'I vardı. Onu başbakanlığa kadar götürdü.
Şimdi partisi SAADET sıfırları seyrediyor.

Sağ veya solun iktidara yakın partileri....
Acaba neden saydığım partiler şimdi sıfırları seyrediyor?
Hiç düşündünüz mü?
Bir zamanlar bu partiler meydanları dolduruyor. Seçim günleri birinci parti olarak ekranlarda boy gösteriyordu.
Şimdi yerlerinde yeller esiyor.
Neden?
İnsan ne kadar cahildir. Ve ne az akıl eder!
Peki insan bütün bunlardan ders alır mı?

Mehmet Coban


Fikriyatı bomboş saçmlık deryası bir yazı.Yazar bu yazıyı kaleme alırken neyi vurgulamak istemiş?
İnsanlar fani olduğu gibi ,partilerde fanidir.Devletlerde fanidir.

Bu fanilik karşısında ne yapalım.Siyasetten,dünyadan el etek çekip bir mezar kazdırıp şimdiden yanında oturup ölümümü bekleyelim?:)


İnsanların sosyal mucadele ruhlarını kırmak adına yazılmış asparagas bir makale.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Sözcü gazetesinin internet sayfasından 2 takipçinin yorumu en altta...



Yandaş Ülke TV’de yayınlanan “İnce Fikir” programında Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu ile AKP İstanbul Milletvekili Özlem Zengin arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tartışması yaşandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim döneminde Anayasa’yı ihlal ettiğini söyleyen Ali Bayramoğlu ile Zengin arasındaki tartışma sertleşince Ali Bayramoğlu stüdyoyu terk etmek istedi.



Caglar Sanli22 dakika önce Bunlar toparlanmadan bian evvel paramparça edip birbirlerini yemeleri sağlanmalı :)





2


Yanıtla

Paylaş ›







CahilSavar22 dakika önce Yiyin birbirinizi, Türkiyedeki en cahil, en nefret dolu en kindar, en münafık topluluk olarak, birbirinizi sürekli yiyerek bitirin inşallah.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Doğu kendini yönetene güvenebilseydi
HDP oluşmazdı.. Güven kaybedilmiş. Biz etkisiz elemanlarız .Objektif olmaya çalışıyoruz
ama isabetli ama değil..
Kapitalizm bu bakış açısını aşılıyor. Kişi neye aç ise o minvalde yaşamak durumunda kalıyor
Bu açıdan cemaatte kendinden ayrılanları hainlikle suçlamıyor mu ?
İzmir gibi batıdan iki milletvekili çıktı ya bu kadar mı kinlendi millet .. çok manidar bu durum...
neyse ben kimseyi incitmek istemiyorum
eksik aklımla düşünebildiklerim bunlardan ibaret

Kapitalizm derken "ekonomi"yi mi kastediyorsun..? Buna havi olarak halkın madden sefaletini, parasızlığını, aç kalmışlığını mı kastediyorsun..?

Yoksa sistemi mi, yönetimi mi kastediyorsun..? Demokrasi denen kurulu düzeni..???
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Biz oy vermezken tek başına iktidar olabildi AKP
eteğinizde ki taşı dökerken oy vermeyenlerin üzerine dökmeyin derim
nokta...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
DAR KAFALILIĞIN VE TEKFİRİN TARİHE DÖKTÜĞÜ KAN.

‘HİKMETİN KAPISI GÜZEL İNSAN Hz. ALİ(KV)


‘Ey imanedenler! ALLAH’a karşı ittika edin.Sedid söz söyleyin.Ki amellerinizi ıslah etsin- günahlarınızı bağışlasın. Kim ALLAH’a ve Resuluna itaat ederse şüphesiz büyük bir kazançla kazanır.’ [1]

I-GİRİŞ

‘Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlarda ölecektir.’ [2] Herşeyin üstünde, eşi ve benzeri olmayan, ilk, son, açık ve gizli olan Rabbımıza ve alemlerin Rabbına sonsuz hamdu senalar olsun. Salat ve Selam, o Zat-i Zulcelal’ın -yüce zatın- yasalarını hayatında yaşayan Hz. MUHAMMED’e, ehli-i Beytine ve Ashab-ı Kiramına olsun. Rabbım, onları takip edenlerden razı olsun, bizleri de onlardan eylesin.

Sevgili kardeşler!

Zaman zaman ifade ettiğim gibi, Rabbımız, imanımızı pekiştirmek, güzel veya kötü örnek olmak üzere bize deliller getirirken, tarihten de hep örnekler verir.Bu yaşanmış örnekler bize iki yol ışığı verir. Kur’an öncesi tarihi,yazılı vahiy ışığında kazılı tarihi (arkeoloji) inceleyip alınması gereken dersi almak.İkincisi Kur’an’dan sonra ki tarihi tesbit etmek ve ondan da alınacak dersleri gelecek yeni nesillere aktarmak.Ve bizler alınması gereken dersleri almamız gerekiyor.Güzellikleri yaşamak,güzel olmayan şeyleri terk etmek veya tekrarlamamak gerekiyor.Kur’an’ın bu ilkesini hutbelerimde usul olarak uyguluyorum.Bugün, sizinle yine tarihimizin iki olayını paylaşacağım.Ramazan ayınıda içeren iki tarihi olay.Birincisi, Resulullah’ın vefatı ile ilgili tarih. Resulullah’ın vefatıyla ilgili farklı rivayetler var. 26 Eylül 632 tarihinde bir rivayete göre. [3] Şu an okuduğum bir tarih kitabı bu tarihi veriyor.Mütercim Salih Tuğ tarihe itiraz etmediği için ben de hutbeme uygun olarak aldım. O da bu yılki Ramazan ayına denk geldi.Resulullah’ın vefatını ve sonrası ile ilgili haberleri zaman zaman sizlerle paylaştım,bu konu ile ilgili tesbitler bu hutbemde de yer alacak.

O’nun küçük yaştan talebesi ve Mevlası Hz.Ali(ra)’dir.Tarih kitapları onun ramazanın ondokuzunda suikasta uğradığını ve yirmibirinde vefat ettiğini yazar. [4] Bu iki zatın irtihali hem o günkü Müslümanlar ve hem de bizim için çok büyük olaylardır.İki insan; Hz. MUHAMMED(ass) ve Hz.Ali(kv).Resulullah’ın vefatı ne anlama geliyordu?Rabbımız böyle bir önderin vefatının kabul edilemeyeceğini ve O’nun vefatından sonra tarihin geçmiş insanlarına yapıldığı gibi tahrifli anlatımlar yapılacağını bildiği için, yukarıda ki ayet mealinde ve daha nice ayetlerde O’nun insan olduğu ve muhakkak öleceği vurgulanıyor.Nitekim ölüm haberi gelince lakabı faruku azam olarak bilinen Hz. Ömer’in tavrını tarihçiler şöyle anlatır. ‘Ömer bin Hattap(ra) haberin etkisiyle şuurunu yitirmiş.Münafıklardan biri “Resulullah(sas) ölmemiştir.O Musa bin İmran’ın gittiği gibi Rabbına gitmiştir. Kendisine öldü dendiği halde kırk gün sonra Musa(as) geri dönmüştür.VALLAHi aynı şekilde o da geri dönecektir.Onun öldüğünü iddia edenlerin elleri ve ayakları mutlaka kesilmeli” diyordu.Bunu duyan Hz.Ebubekr(ra) sözü alır ve ALLAH’a hamd ettikten sonra şöyle seslenir;Ey İnsanlar! Kim MUHAMMED’e tapıyorsa bilsin ki O artık ölmüştür.Kim de ALLAH’a tapıyorsa bilsinki ALLAH(cc) hayy-Diri-dir dedi ve şu ayeti okudu.MUHAMMED ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de Peygamberler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse ökçelerinizin üzerine geri mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerine geri dönerse, ALLAH’a hiçbir zarar vermez. ALLAH şükredenleri mükafatlandıracaktır. [5]’ Bu konuşmayı dinleyen Hz. Ömer(ra) sözkonusu ayeti sanki ilk olarak işittiğini söyler. [6] Bu sevginin gözü kör etmesidir. Bir anlamıyla. Hz. Ömer(ra) Resulullah’ı herşeyinden fazla severdi.Dolayısıyla o sevgi bu duyguyu yaşatmış. Kur’an’ı çok güzel anlayan ve yaşayan ilk nesil bile bu duyguları yaşadığına göre,artık Resulullah’ı sonradan tanıyıp, Kur’an’ı az bilen insanları düşünün.İşte bunun için Rabbımız böyle bir yanlış anlayışı fırsat kalmayacak şekilde çok açık haber veriyor. O bir insandır.Biz de öyle inanıyoruz.O bir insandı.Bir insan olarak,Rabbımızın elçisidir.Bizim önderimizdir. Ona itaat dinin temel esaslarındandır.Bu bakış açısını anlattıktan sonra,hutbemin asıl konusu olan Hz.Ali’ye geçeyim.Şu tesbitide yapmamız gerekiyor.Ashab-ı kiram(ra) ilk nesil olarak ilahi kitabı en güzel anlamış ve Resulullah’ın önderliğinde onu yaşamışlar.Ancak onlarda insan olarak günah işlemişler.Bu bakımdan insanları yanılmaz ve günahsız anlatmak yanlıştır.Yalnız burada ‘Ölülerinizi güzel yönleriyle anın’[7] hadisi gereği güzellikleri anlatıyoruz.Yoksa onların hatasız olduğunu iddia etmiyoruz.

Hz. Ali’yi bir kaç sayfaya sıkıştırmak mümkün değil. Ancak tarihi bilmenin ve tarihten ders almanın ve güzel örnekliliklerini kavramanın metodunu vermek için,kısa da olsa zaman zaman hutbelerimde Resulullah’ın yetiştirdiği yiğitleri anlatırım.Takip eden hutbelerimde bunları ‘Yürüyen Kur’an’lar’ başlığında vereceğim inşaALLAH. Hz. Ali bu halkanın ilk kişisi oluyor, hutbelerim açısından. Rabbim hayatlarını yazdığımız bu güzel insanların rehberliğini bizede nasip eylesin.

II-BAKIŞ AÇISI

‘Nefse ve onu düzeltene andolsun.Ona takvasını ve fücurunu ilham edene andolsun.’ [8]

Bunun gibi insanı ve yaradılışını anlatan ayetler bize genel bir kural vermekte.İnsanda hayrı ve şerri yapabilme kabiliyeti yaradılmıştır.Buna ilk insan olan ve aynı zamanda Resul olan Hz.Adem(as) ve diğer Resuller’de(as) dahildir. Bu vasıftan sadece ve sadece münezzeh olan ALLAH(cc) istisnadır. Resuller(as) böyle olunca diğer insanlar unutmaya, yanılmaya, tuğyan etmeğe, haddi aşmaya, hata etmeğe ve günah işlemeğe meyyaldır.Kur’an’ın bize kazandırdığı insana bakış açısı oldukça önemlidir.Bu ölçü kayıp edildiğinde insan ilahlaştırılır.En azından tehlikeli sınıra girilir.Biz insana bu bakış açısıyla bakmak durumundayız.Nitekim bir hadisi şerifte şöyle buyurulmaktadır. “Her Adem oğlu hata işler.Ancak hata işleyenlerin hayırlısı tövbe edenleridir”. [9] Hutbelerimde anlatacağım ve bize güzel örneklilik bırakan şahsiyetleri bu bakış açısında anlatmaya çalışacağım.Mümkün oldukça güzellikleriyle anmaya gayret göstereceğim.Rabbımız tarihide güzellikleri görmemiz için incelememizi ister.Onların bir ümmet olduğunu ve onların kazandıklarının onlara, bizim kazandıklarımızın bize olduğunu ve bizim onların yaptığından mesul olmayacağımız anlatılıyor. [10] Yine bir rivayette ‘Ölülerinizi ihsanlarıyla anın...’ [11] deniliyor. O halde bize lazım olan o güzelliklerdir. Onları bulmaya çaba gösterelim. Ve olup bitenlerden ders alalım.Aksi taktirde ehl-i kitabın durumuna düşmüş oluruz. Geçmiş hakkında ihtilaflara düşmüş olur ve bol bol tartışmalar yapıp dururuz. ‘Dediler ki “yahudi olun veya nasara olun ki hidayete ermiş olasınız”.De ki “hayır,Hanif olan İbrahim’in dininden olun.O ALLAH’a şirk koşanlardan değildi”. [12] Bir insanın kendilerinden olmasını isterken kendi haklılıklarına şöyle bir gerekçe getiriyorlardı.Yahudiler “İbrahim yahudidir” diyorlardı. Nasara da “İbrahim nasranidir” diyorladı.Ama ALLAH(cc) bu gerekçelerine şu şekilde cevap veriyordu. ‘Yoksa siz İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının yahudi veya nasrani olduğunu mu söylüyorsunuz? De ki siz mi daha iyi bilirsiniz ALLAH mı?.......’ [13] Subhanellah bu Kur’an’da ki ilahi haberleri okurken bizim bugünkü halimiz aklıma geliyor. Bu tesbiti bana Kur’an yıllar önce yaptırmıştı.O halde bu ölçü çok önemlidir.Bugün benzetmiş olmayayım ama aynı davetleri yaparız.Benim mezhebimden olursanız kurtulur ve cennete girersiniz.Ben hakklıyım, hakklılığımın payı falan müctehid, filan tarihsel kişilikte böyleydi bizdendi gibi tartışmalar oldukça yaygın günümüzde veya yazılan kitaplarda.

Bu bakış açısı içinde işlemeye çalışacağım islami kişilikleri.Hepsi bizim geçmişimizdir.Onlarda insandı,onlarda yanıldı,onlarda günah işledi ve onlarda tevbe etti.Rabbım hepsine rahmet etsin bizide onlarıda bağışlananlardan kılsın.Bizleri 15 asır önce inmeğe başlayan vahi dönemindeki ehli kitabın haline düşmekten muhafaza eylesin. Bu güzel insanları güzel yönleriyle örnek almayı bizlere nasip eylesin.

III-HİKMETİN KAPISI Hz. ALİ (kv)

a)-Bir uyarı ve açıklama

Tüm sahabiler için (RadiyALLAHü anh:ALLAH onlardan razı olsun) duası kullanılmış..Ama Hz.Ali için –KerremALLAHü Veche- (ALLAH onun yüzünü kerim kılmış). Bu -ALLAHu alem- Resulullah’ın hayberde ağrıyan gözüne yaptığı dua ve gözünün iyileşmesine bağlanan bir rivayettir. [14] Biz Kur’an’ın o güzel insanları anlatan ayetlerine dayanarak ‘ALLAH onlardan, onlarda ALLAH’tan hoşnut oldular.’ [15] Ayeti ve benzeri ayetlere dayanarak bu iki ifadeninde doğru olduğunu kabul ederek o şahsiyetleri anarken (RA) kişiye göre ‘ALLAH razı olsun’ yazmayı veya söylemeyi kitabi bir tavsiye kabul ediyoruz. Şüphesiz sözkonusu ayetler geneli de ifade ediyor. Ama daha çok o ilk Kur’an muhattaplarını anlatıyor.Çünkü onlar yaşıyordu ve zamirler, fiiller ve hitaplar onları işaret ediyor.Dolayısıyla Hz.Ali(kv) veya Hz. Ali(ra) demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.İsimlerin önünde kullanılan Hz, Arapçadan gelen Hazret -hazır bulunan zat veya zat-ı ali- anlamında kullanılmasında da bir beis olmadığını düşünüyorum.Bu bir saygı ve sevgi ifadesidir.Bizim kültürümüzde ve adap edebimizde olan bir güzel gelenektir.Burada önemli olan kişilerin uluhiyet derecesinde yüceltilmemeleri,ALLAH’a ait sıfatların kendilerine verilmemesidir.Kur’an’ın kınadığı,Nid-eş-[16],yanılmaz Sadat-efendiler, Kubera-Büyükler-[17], yanılmaz yasa koyan din uleması[18] haline veya makamına getirilmemesidir.

b)- Hz. Ali’yi Resulullah(as) anlatıyor.

Bu hutbemi o güzel insanı anlatmaya giriş kabul ediyorum. Rabbım yaşatırsa ilerde belli münasebetlerle anlatmaya çalışacağım. Ama rabbıma hamd olsunki Müslümanlar aşırı gidişlerin yanında vasatı yakalayan güzel tarihi belgelerle onu bize tanıtmışlar.Bu konuda bir hayli eser ve rivayetler vardır.Burada kaynak verdiğim eser kanatımca vasat sayılabilinir. Biraz aşırılığa kaçmış isede.

Hz. Ali (ra) küçük yaşından beri vahyin taşıyıcısının talebesi oldu. Resulullah(sas) risaletinden önce onu yanına almıştı.Dolayısıyla vahyin başlangıcından beri daha onüç yaşındaki bir genç iken o şerefli kaynağın hamili MUHAMMED(ass) onun ilk öğretmeni oldu.Bu öğretmenlik hayatı boyunca devam etti.Onun muallimi talebesini ki ilerde onu mevlası olarak tanıttı,sevgili kızı fatıma ile evlendirdi.Böylece nebevi nurun ortasına aldı onu.Gecesi gündüzü onunla oldu.Bu eğitim ve talim bir öğünlük okul değildi.Bir dönemlik veya belli yıllarla sınırlı olan bir okul değildi.Rabbından öğrendiği vahyi, yaşantısıyla kendisine, kitabı,hikmeti öğrettiği ve kendisini tezkiye[19] kıldığı kişilerin başında gelirdi Hz. Ali(ra). En incesine kadar hayatın kurallarını canlı bir şekilde,Resulunden,önderinden,velisinden, mürebbisinden,imamından,komutanından,pederinden aldı Hz. Ali(kv). O halde o mürebbinin onun hakkında söylediklerini abartılı görmek pek doğru olmaz. Gelen rivayetlerde onu şöyle tanımlıyor.

‘Ben hikmetin eviyim, Ali kapısıdır.’ [20] Ne güzel bir tanım.Yukarıdaki ayetin tefsiri budur.Resulullah(ass) vahyin evi idi. Hz.Ali o eve kapısından girmiş ve o hikmet dünyasının kapısı olmuştu. Hayatı bize onu gösteriyordu.Ahlakta hikmetti,bablıkta hikmetti, hükümde hikmetti ve yiğitlikte hikmetti.

Abdullah ibni mesu’d(ra) şöyle anlatır.Resulullah’ın yanında bulunuyordum.Ona Ali’den soruldu.Resulullah(sas) şöyle buyurdu.‘Hikmet on parçaya ayrılmıştır. Dokuzu Ali’ye biri diğer insanlara verilmiştir.’ [21]

Hz.Ali(ra) anlatıyor:‘Ya Resulullah(sas)!Bana tavsiyede bulunun’ dedim. Buyurdu ki, ‘Rabbım ALLAH’tır de, sonra dosdoğru ol’. Ben de dedim ki: ‘Rabbım ALLAH’tır.Başarım ancak ALLAH’ın inayetiyledir.O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. Duamı duyan Resulullah(sas)’:‘İlim senin için mübarek olsun ey Huseynin babası!Sen ilmi su içer gibi içmişsin ve ondan kanmışsın.’ [22]

c)-Sahabi Hz. Ali’yi anlatıyor

İbni Abbas(ra) Hz. Ömer’den anlatıyor: ‘Aramızda bir olay çıktığında, en isabetli hükmü veren Ali idi. Übey ise en iyi Kur’an okuyanımızdı.’ [23]

Ebu Said el-Hudri anlatıyor:Hz. Peygamber(sas) iki omuzunun arasına elini vurarak Ali’ye şunları söyledi:‘Ey Ali! Senin yedi özelliğin var ki, kıyamet günü hiç kimse seninle bu konuda tartışmaz:

---Sen erkekler arasında bana ilk inanansın,

---ALLAH’a verdiği sözünde en fazla sadakat gösterensin,

---ALLAH’ın emirlerini en güzel yerine getirensin,

---İdaresinde bulunanlara en güzel davranansın,

---Müslümanların en insaflısısın,

---Hüküm vermeyi en iyi bilensin,

---Kıyamet günü büyük meziyetlere sahip olansın. [24]

El-Buhteri anlatıyor: “Hz.Ali’ye nasıl biri olduğu sorulmuştu. O da şöyle cevap vermişti. ‘Bana bir şey sorulunca onun cevabını veririm, mecliste konuşan sustuğunda konuşmaya başlarım.’ [25]

IV-ONUN HAYATINI BELİRLEYEN AYETLER

1-Kavlun sedid sahibi ve muslih

‘Ey iman edenler! ALLAH’a karşı saygılı olun, O’ndan sakının, ittika edin ve sedid sözü söyleyin. Ki amellerinizi ıslah etsin veya düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.Kim ki ALLAH ve resuluna itaat ederse, işte o büyük bir kazançla kazanmıştır.’ [26] Bu seri hutbelerimin ismini Kur’an’ın canlı müfessirleri diye isimlendirdim. Veya Ş.Seyyid Kutub’un ifadesiyle ‘Yürüyen Kur’an’lar’. [27] Onların hayatında ciltler halinde bilgiler yoktu.Onlar öğrendiklerini yaşıyorladı.Ayetlerin altına onların ismini yazmak yeterli idi.Her birisinin hayatında birkaç ayet vardı.Onu yaşarlardı.Bu konuda anlattığım her sahabide(ra) inşaALLAH ayetleri vereceğim.Hz.Ali’nin hayatında da üç ayet belirginleşmişti.Yaşantısından ve yaptıklarından ve söylediklerinden bunu anlıyoruz.Ayette geçen ‘KAVLEN SEDİDEN’ sıfat tamlaması şu anlamlara gelir. ‘İçinde eğrilik olmayan doğru söz, hedefe götürücü söz eğri büğrü değil, hakk olan söz batıl olmayan, yani sözlerinizde ve davranışlarınızda ALLAH’ı gözetleyin, O’nun rızasını arayın. [28] Ayrıca şu anlamıda vermişler: Hedefi hakk olan söz, adaletli söz.’ [29] Onun hayatında bu ayetin tefsirini adım adım görebiliriz. İşte bunu doğrulayan bir hutbesi. “Benden şu beş şeyi iyi belleyiniz. Şayet bunları elde etmek için devenize binip yola çıksaydınız elde edemeden bineğinizi iyice yorardınız. Kul Rabbından başka hiç kimseden birşey ummamalı ve ancak günahından korkmalı.Cahil bilmediği hususları sormaktan utanmamalı,alimde kendisine bilmediği bir şey sorulduğunda; ALLAH(cc) en iyisini bilir demekten çekinmemeli. Sabrın imandaki yeri başın vücuddaki yeri gibidir.Sabrı olmayanın imanıda yoktur. Korktuğum şeylerin en korkutucusu, heva ve hevese uymak ve hiç ölmeyecek gibi bitmez tükenmez arzular beslemektir. Hevaya uymak kişiyi hakktan döndürür, uzun uzun dünya planları-Tul-u emel- ahireti unutturur......” [30] Ne müthiş sözler. Sedid sözler. Kötülüklere sedd olan sözler. Hakkı kasdeden derinlikli sözler. O hep ıslahı düşündü. VALLAHi o takiyye yapmadı. Hakk bildiği şeyleri ona söyletmemek gizletmek büyük haksızlık olur.Böyle düşünen kardeşlerimize biraz derin düşünmeyi öneririm.O dünyanın peşinde değildi.Makamın ve mevkinin peşinde değildi.Hep er olmak istedi.Nitekim yukarıdaki sözüne şöyle devam eder. ‘..Dikkat edin! Dünya arkası dönük gidiyor,ahiret ise beri geliyor.Bunlardan herbirisini isteyenler vardır.Sizler dünyayı isteyen değil ahireti isteyen olunuz.Bugün iş günüdür hesap yoktur, yarın hesap günüdür, iş yoktur.

Onunla yıllarca savaşan Muaviye ,Kinanlı Dırar bin Damra’yı getirir ve Ali’yi anlatmasını ister. O da onu uzun uzun anlatır,biz özetle okuyalım.‘VALLAHi o,başkalarının varamayacağı bir mevkideydi ve son derece kuvvetli idi.İhtilafa düşenleri birbirinden ayıran hikmetli sözler söylerdi.Adaletle hüküm ederdi.O alimlerin alimi idi.Her halinde hikmet vardı.... Din alimlerine değer verir miskinleri severdi.Güçsüzler onun adaletinden umut kesmezdi..... [31]Bunu dinleyen Muaviye ağlar ve kalkar gider.Ne garipse aynı muaviye hutbelere bile ona hakareti yerleştirir.

2-Adalet ve İhsanla verir, Münkeri,Fahşayı,İsyanı Reddederdi.

‘Şüphesiz ALLAH adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder, fahşayı -haddı aşmayı-münkerden ve azgınlık yapmaktan sizleri nehyeder.Böylece sizlere nasihat eder ki belki zikredersiniz.’ [32] Onun güzel hocası ve Rabbının elçisi ona böyle bir hayat tarzı bırakmıştı.Ferdin ve toplumun üzerinde kurulacağı altı kural.Üçü yapılması ve üçü yapılmaması gereken temel kurallar.O hayrı şöyle tarif ededi. ‘Hayır, senin mal ve çocuğunun çok olmasında değildir. Hayır ilminin çoğalmasında ve tevazunun artmasındadır.Diğer kullara karşı kulluğunda övünmende de hayır yoktur.Çünkü ibadetini güzel yaptıysan ALLAH’a hamd etmiş olursun.Kusurlu davrandıysan O’ndan aff dilersin....’ [33] Yukarıdaki ayetin onun hayatıyla ilgili ilginç bir tevafuku vardır. Muaviye Cuma hutbesine ona ve Ehli-beytine lanet eden sözler söylettirir.Adil halife Ömer İbni Abdulaziz(ra) o sözü kaldırır yerine bu ayetin okunmasını emreder. [34] O gün bugün Cuma hutbelerinde dolayısıylada olsa Onun ve ehl-i beytin adaleti ve ihsanı örnek olarak dillendirilir.Bir hıristiyan ve oryantalist olan Hitti onu şöyle anlatır. ‘Savaşta cesur, istişarede akıllı,konuşmasında beliğ ve açık,dostlarına karşı hakikatlı ve sadık,düşmanlarına karşı ali cenap olan Hz.Ali(kv) hem Müslümana has ve hem de Müslüman bir bahadıra yakışan iki faziletin de örneği olmuş.İsmi etrafında sayısız namutenahi şiirler, vecizeler, dini öğütler ve menkıbeler örülmüş bir kimsedir. Yağız çehresi, iri siyah gözleri, açık bir alnı, sık ve uzun ve beyaz sakalı orta boylu ve adaleli vücudu vardı. [35] Hz.Ali’yi anlatırken bir şehidi anmamak adaletsizlik olur.Hayatını onun önderliğinde yaşayan rahmetli Ali Şeriati, kendi güçlü fars edebiyatı anlatımıyla onu birçok eserde farklı farklı anlatmış. Ona burada uzun yer vermem mümkün değil. [36] Ancak şu sözünü aktarayım. ‘...Anne ben bir kılıçla beşyüz kişi deviren Ali’ye değil, yamalı elbiseleriyle mütevazi ve halkçı Ali’ye inanıyorum...’ [37] O(kv) yukarıda ki ayetin ışığında hayatı yaşayan öğretmeninin ifadesiyle, hayatı şöyle dört bölüme ayırmıştı. Halas bin Amr anlatıyor: Biz Ali bin Ebi talibin yanında otururken içeri Huzaa kabilesinden bir adam girdi. “Ey müminlerin emiri ALLAH resulu’nu(sas) islam’ı anlatırken işittin mi”? diye sordu. Hz.Ali şöyle buyurdu.‘Evet, Resulullah(sas) şöyle buyururken işittim: İslam dört temel üzerine bina edilmiştir.Bunlar,SABIR,YAKİN, CİHAD ve ADALETTİR.

SABIR: Sabrın dört kısmı vardır. Şevk, acıma, ahiret için dünyaya değer vermeme ve ALLAH’tan lütuf bekleme....

YAKİN: Yakinin dört kısmı vardır.Merhameti basiretle görme, hikmeti yorumlama, ibret veren şeyi bilme ve sünnete uymadır.

CİHAD:Cihad dört bölümdür.İyiliği emr etmek,kötülükten vazgeçirmek, her yerde doğru olmak ve fasıklara buğz etmek.

ADALET: Adalet dört bölümdür. Derin anlayış, ilmin aydınlığı, hükmün yolları ve hilim. [38]


3-Dar kafalılığa ve tekfire karşı duruşu.

‘Sakın dinlerini parça parça yapıp tefrikaya düşenler gibi olmayın.Sonra her gurup elinde olanla gurulandı veya sevindi.’ [39] O hep vahdetten yana tavrını koydu. Şayet gözü makam ve mevki de olsa idi, hakklılığını ispatlayabileceği çok delil getirebilirdi.Ama o bunu yapmadı.Geçmiş kavimlerin durumuna düşmedi.En son raşid halife olarak seçilmeden de bu sorumluluğa talip olmak istemedi.Bu konuda kendisine biat edilmesi gereken bir diyaloğda şöyle konuştu. Hz.Osman’ın şehadetinden sonra içinde Talha ve Zübeyr’inde bulunduğu bir kalabalık ona gelerek şöyle dediler:

---İnsanlara mutlaka bir imam, bir devlet başkanı gereklidir.

Hz.Ali: “Bu konuda bir şey diyemem. Siz kimi uygun görür ve seçerseniz, ben de ona razı olurum”. dedi. Onlar: “Biz bu işe senden daha layığını göremiyoruz.Hem sen Resulullah’ın akrabasısın”.Dediler. Hz. Ali: “Sakın böyle bir şeye kalkışmayın. Benim danışman olmam başkan olmamdan daha hayırlıdır”. Bunun üzerine oradakiler: “VALLAHi biz sana biat etmeyeceksek, başka birisine biat etmeyiz”. Onların ısrarları üzerine Hz. Ali şöyle dedi: “Bana yapılan biatın gizli olmaması içinde bunun mescidde herkesin huzurunda olmasını istiyorum”. Bunun üzerine Müslümanlar mescidde ona biat ettiler. [40]

Bu ne büyük erdemliktir. Hakkı ve adaleti kendisine hayat prensibi haline getiren bu zatın bir endişesi vardı. O kendisinin fitneye vesile olmasını istemiyordu.Veya yapılmasını istemiyordu. Tevazuun timsali olarak kalmak istiyordu.Bu onun birilerinden korktuğu anlamında değildi. Çünkü biatın aleni olmasını istiyordu. Onu tekfir eden haricilere ehli tevhid diyecek kadar erdemli ve evrensel düşünüyordu. [41] O biliyordu ki sadece kendini ve kendi ictihadını düşünmek bu ümmetin başına büyük felaketler getirecek ve nitekim getirdi ve getirecekte. Benden olursan kurtulursun, benim mezhebime tabii olmazsan batıldasın.Senin arkanda namaz kılınmaz. Kestiğin yenmez.Sana kız verilmez ve senden kız alınmaz.Bunlar tarihimizin katranlaşmış dar kafalılığıdır.Tarihimize kardeş kanını döken, bir ayet ve bir hadisle hareket ederek dışlama, ötekileştirme ve kendini merkezde görme tarihimize kara leke dökmüştür.Şerefli Ali(kv) bu fırtınanın kurbanıdır.Bu ümmet bunun acısını çok çekti kardeşler.Gelin bu hastalığı atalım.Bu işi Rabbımıza bırakalım o bizim hakkımızda karar verecek. Ehli kitap bu kararı vermeğe kalkıştığı için hıristiyan ve yahudi mezhepleri arasında asırların kanı döküldü.Ama Rabbımızı dinlemediler.Rabbımız onların adına bizi de uyarıyor. İhtilaf hutbemde de bu konuya değinmiştim. [42] ‘......Sonra bana döndürüleceksiniz. Ben sizin farklı görüşleriniz hakkında hüküm vereceğim.’ [43]

Farklılıkları Hz.Ali dindışı görmüyordu.Haricilerin namaza ve sözlerine olan bağlılıklarını göz önünde tutarak onları ehli tevhid görüyordu. Elimdeki tarih kitabını okurken ızdırab duyuyorum Bir oryantalistin tarihimizi övdüğü zamanlar sevindiğim kadar karanlık sayfaları yazdığında da o kadar üzülüyorum. [44] ‘.....Ve ALLAH kıyamet günü onların ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm verecektir...’ [45] Hz. Ali’nin(kv) bize bıraktığı büyük evrenselliğine ve erdemliliğine son bir örnek vereyim. Onu ibni mülcem denen birisi hançerledi. Hem de camiide. Elimdeki eser ona yapılan suikastı şöyle anlatır. [46] ‘Onu öldürmek için camiye girdiler-Verdan, İbnu mülcem ve Şebib-. Hz.Ali(kv) Camiye girdiğinde her zaman yaptığı gibi ‘Haydin Namaza’ Haydin namaza’ diye sesleniyordu. Oğlu Hasan yanındaydı. Pusudaki hainler ansızın ona hücum ettiler. İbnu Mülcem Ey Ali! –Hüküm ancak ALLAH’ındır[47]. Senin ve arkadaşlarının değildir, diye bağırdı.Kılıcını Ali’nin mübarek başına indirdi.Diğer ikisi kaçtıysalarda İbnu Mülcem cemaat tarafından yakalandı.Hz. Ali bu halde namazı kıldıramazdı. Kız kardeşinin oğlu Ca’d sabah namazını kıldırdı.Daha sonra İbni mülcem’i kolları bağlı olarak onun yanına getirdiler.Hz.Ali(kv) büyük hakim ve erdem temsilcisi onu oracıkta cezalandırmadı.Yargısız infaz yapabilirdi.Ama o büyük insan böyle yapmadı. Şimdi aralarında ne konuştular bakalım.

Hz.Ali(kv);Ben sana hiç iyilik yapmadım mı?

İbni Mülcem;Evet bana iyilikte bulundun.

Hz. Ali;Peki bu ihaneti niçin yaptın?

İbni Mülcem; Ben bu kılıcımı kırk gün bileyip durdum,onunla insanların en kötüsünü öldürmek istiyordum, dedi.

Hz.Ali; Oysa ben seni bu kılıçla ölecek bir adam görüyorum.Sen, asıl sen, ALLAH’ın şerli kullarındansın. dedi. Ve sözlerine şu tarihi ifadeleri ekledi.‘Cana can! Eğer ben ölecek olursam, onuda beni öldürdüğü gibi öldürün.Eğer ben sağ kalırsam,onun hakkında gereken hükmü ben veririm.Ey Abdulmuttalip oğulları sakın Müslümanların kanını dökmeyin. Müslümanların emiri öldürüldü diye kargaşa çıkarmayın.Sakın bu benim katilimden başkasını öldürmeyin. Ey Hasan şayet ben bu darbeyle ölürsem, katilime böyle bir darbe vur.Eziyet etme.Ben ALLAH resulundan şöyle işittim. ‘Sakın müsle[48] yapmayın.‘ İşte o büyük insanın erdemliliği ve endişesi.Müslümanların birbirini öldürmesi.Gelin bu engin dünyayı yakalıyalım. Ve bu konuda samimi olalım. Hz. Ali’nin bu tavsiyesini yaygınlaştıralım.Bırakalım bu konuda kıyamet günü rabbımız hüküm versin ve verecek. Bununla haksızlıklara karşı susalım,yanlışlıkları görmeyelim,birbirimize emr-i bil maruf nehy-i anil-münker yapmayalım demiyorum.Ama Hz.Ali’nin bu erdemliliğini de hiç unutmayalım.Bilelim ki bu ümmet dar kafacılıktan ve tekfircilikten çok acılar çekti ve çekiyor. Selefileştirme, Şiileştirme, sunnileştirme, şafiileştirme,hanifileştirme vs.Tarihin katranlaşmış sayfalarıdır. Acılarını halen çekiyoruz. Rabbım o güzel insanın engin dünyasını bizlere de nasip eylesin.Bize evrensel İslam penceresinden görenlerden eylesin.

IV- ZAKİR İNSAN’nın SON SÖZLERİ

Hz. Ali(kv) Kur’an’ın hamili Hz. MUHAMMED’in dizi dibinde terbiye edilişinin tüm işaretlerini davranışlarında görüyoruz.O eğitici gibi hayatı biçok yönüyle kucaklıyordu. Baba ve vefalı bir eşti. Harun gibi vezirdi,dediği gibi danışmandı, müsteşardı,hukukçu idi,fakihti, siyaset adamıydı,cesur bir komutandı,tüm bunlarında gecelerinde ve gündüzlerinde bir zakirdi, şakirdi, abiddi. Yani dört dörtlük bir örnek insanın yetiştirdiği dörtdörtlük örnekti. Resulullah(sas) adeti gereği gider onu ve sevgili eşini gece namazına kaldırıdı. Yüzlerine su döker şakalaşarak gece zikrine kaldırıdı.Ali Şeriatı kitabında onu anlatırken şu ifadeyi kullanıyor. ‘Size Ali’yi anlatmayacağım.Size insanı anlatacağım...’ [49] O fıtratını vahyin ve vahyin pratiği kayın pederi ve hocasının yanında ve gözetiminde korumuştu. İşte onun aldığı bir ders.

‘Birgün sevgili Zehra’yı(ra) babasına bir hizmetçi istemek üzere Resulullah’a yollar. O güzel ve edeb abidesi Fatıma(ra) babasına gelir. Sevgili baba “kızım bir şey mi istersin”der. Utanır ve “hayır sevgili babacığım”. der ve geri döner. İkinci gece eşi onu tekrar yollar. Yine o bir şey söylemez. Üçüncü gece beraber giderler. İşlerin zorluğundan şikayetçi olurlar ve bir hizmetçi isterler. Adaletin kaynağı baba onlara şu cevabı verdi.

----Size kızıl altınlardan daha hayır olan şeyi haber vereyim mi?

----Evet ya Resulullah!

Cevap: Uyumadan önce yüz defa ALLAHu ekber,subhanellah, velhamdulillah demeniz size bin hasene kazandırır. Sabahleyin aynı duayı yapmanız size yine bin hasene kazandırır.Hz. Ali(kv) ‘o gün bugün hep bu zikri yaptım. Sadece sıffın gecesi unuttum, gece aklıma geldi ve kalktım zikri yaptım.’ [50] Onun hayatında hocasından(sas) aldığı ve yaptığı dualar ve zikirler vardı. Bunları yapardı.

O şerefli insanın iki yiğit çocuğu vardı. Hasan ve Hüseyn.(ra) Cennetin yakışıklı gençlerinden.Onlara cenneti kazandıracak şu nasihatlarda bulunuyordu.

‘Size muttakı olmanızı öğütlüyorum. Dünyaya tutkun olmayın. Kaybettiğiniz için üzülüp ağlamayın.Doğru söyleyin.ALLAH’ın kitabına uygun amel edin.Zalim düşman mazlum dost olsun. ALLAH’ın koruduğu şeri hükümleri uygularken onun bunun hevasından korkmayın.’ Sonra MUHAMMED bin hanifeye döner ve onada şu vasiyeti yapar:

‘Kardeşlerine yaptığım vasiyeti belledin mi? Sana da aynen onları vasiyet ediyorum. Bir de sana kardeşlerine hürmet göster, Onların görüşlerine uygun davran.Seni Hasan’a emanet ediyorum.’ [51]

‘....Ey Rabbımız bizi ve iman bakımından bizi geçmiş kardeşlerimizi bağışla.İman edenler hakkında kalbimize bir bozukluk koyma.’ [52] İman bakımından geçenler iki anlama gelir.Daha takva sahibi olanlar.Veya daha önce iman etmiş ve ölüp geçmiş kardeşlerimiz.Onlar için yapılan duadır.İki anlamıyla da muhtaç olduğumuz bu dua hutbemin son sözü olsun. Rabbım o duayı yapan ashabı övdüğü gibi bizleride onlardan eylesin. ALLAH’a emanet olun.

[1] -Kur’an-ı Kerim 33.Ahzab Suresi 70-71
[2] -K.K. 39.Zumer Suresi 30.ayet
[3] -Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi Prof.Dr. Philip K. Hitti Müt:prof. Dr.Salih Tuğ 1.Cild. İrfan Yayınları
[4] -Hz.Ali’nin Vefatı miladi 24.Ocak 661 Hitti age
[5] -K.K. 3.Al-i İmran suresi1 44.ayet
[6] -Fıkhu’s-Sünneh MUHAMMED Gazeli Resulullah’ın Hayatı. Risale yayınları
[7] -Hadisin kaynağı için Mu’cem El-Mufehres Fi Ehadis en_Nebevi
[8] -K.K. 91.Şems suresi 2-3.ayetler
[9] -Tirmizi.kıyame 49,ibn Mace zühd 30.Ayrıca mu’cem-el-müfehres li-ehadis-i nebevi.
[10] -K.K. 2.Bakara suresi134,142


Yalçın İÇYER
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Biz oy vermezken tek başına iktidar olabildi AKP
eteğinizde ki taşı dökerken oy vermeyenlerin üzerine dökmeyin derim
nokta...

Konu AK Parti değildir, son tahlilde zaten partiyle de olsa, birileri; "Seçimle iş başına geldin, istediğin gibi hareket et" demeyecektir. İslam düşmanlarının oluşturduğu kaide ve kurallar ekseninde seçilmişler görevlerini ikame edeceklerdir. Bunu cem'an biliyoruz.

Lakin, sistem düzen itibariyle İslam'dan uzak da olsa, İslam ahlakını kuşanmaya çalışan yöneticiler yapabildikleri kadar, İslam için gayret sarfeden cemeatlerin önlerini açıyorlar, onlara serbestlik getiriyorlar, okul ve eğitim bağlamında iyi ve güzel şeylere imza atmaya gayret ediyorlar, halkın menfeatleneceği ve rahat nefes alacağı hizmetlerde bulunuyorlar,

Ben bir partiye oy attığımda, bunu düşünüyorum, iyi ve dürüst olanlar gelsin, halkın ahlakına, edebine, dinine saygılı olanlar gelsin...

Elbet biliyorum ki, sistemi ters yüz edecek halk kitlesidir... Bunu zaten tartışmıyoruz...

Siz oy atmıyorsunuz, ben de atmadım epey bir sene ama, yani, baktığım açının yanlışlığını düşündüm... (Bu benim sorunum siz de böyle yapınız şeklinde bunu dillendirmedim)

Şimdi atıyorum ama İslam gelecek, sistem değişecek kabilinden değildir, hayal da kurmuyorum...

NOT

Partileri "KÜFÜR" olarak niteleyen nice topluluklar hizmetlerini "Parti küfürdür"den öteye götüremediler... :) :) :) :)

Bu da iş değil....

Hayırlısı... İslam için gayret sarfedenlere selam olsun...
 
Üst