ibrahimi
Has Uşak
Bir hasta ziyaretindeydik geçen gün...
Dedemin yanında yatan hasta ağırlaştı,doktor geldi muayene etti ve kardeşime bakarak sordu yakınımısınız diye? Hayır cevabını alan doktor devam etti,amca tedaviye cevap vermiyor artık vefatını bekliyoruz.
Karısı üzgün gözlerle doktora baktı.Amca can çekişiyor ama doktor o kadar soğuk o kadar donuk ve o kadar rahat söyledi ki bu sözleri,insanın hayatı o kadar değerli işte.
Ağlamaklı oldu kardeşim,5 çocuğu olan amcanın hiç bir çocuğu yanında yok diye.Hiç birşey düşünmüyor insan o an,sadece bakıyor ve düşünüyor,hayatın ne kadar kısa olduğunu düşünüyor.
Ama dünyaya baktığımızda kimsenin ölüm kaygısı yok,hiç ölmeyecekmişiz gibi hiç.Didişmelerimiz,birbirimizi yiyişlerimizin aslında hiç bir önemi yok.Ama biz herşeye geç kaldığımız gibi buna da geç kalıyoruz...
Hastane notları 2
Hastalardan da bahsedelim biraz.
Hastaneye yattığınız anda kendinizi o kadar aciz,yalnız ve muhtaç hissediyorsunuz ki duygusal bir çöküş içine giriyorsunuz.
Her yakınınızı ziyarete bekliyorsunuz,gelmedi mi üzülüyorsunuz,onları görmek sevindiriyor.Ziyaretçisi yok diye içlenen hastaları görmemek imkansız.Herkes bir beklenti içinde orada,düğtüğümde kimler yanımda diye insan merak ediyor.
Tüm hayatınızı düşünüyorsunuz ve mahkemenizi kurup kendinizi yargılamaya başlıyorsunuz.İçselleşmenin,kendine dönüşün had safhada olduğu yer hastane köşeleri.
Bunun yanında güzellikler de var tabi,odalardaki paylaşımcı ruh,hastaları sahiplenme hissi,dışarıda aranan ve bulunamayan samimiyet...İnsanları tasnif etmeyi bırakıyorsunuz orada ve herkes birlik içerisinde,cömertçe ve yardım sever olarak hareket ediyor,aynileşiyorsunuz çünkü ve aile oluyorsunuz orada.İşte bu çok güzel...
Ve son olarak şunu anladım ki hayatımızda öyle yaşamalıyız ki düştüğümüzde ailemiz yanımızda olmalı.Büyüklerimiz bu durumdayken onlara yardımcı olalım ki yarın biz o hale geldik mi bizden küçüklerde yanımızda olsun.Hastaneler o kadar yalnız hastalarla dolu ki,ailelerinin kıymetini o zamanlarında anladıklarını düşünüyorum.
Dedemin yanında yatan hasta ağırlaştı,doktor geldi muayene etti ve kardeşime bakarak sordu yakınımısınız diye? Hayır cevabını alan doktor devam etti,amca tedaviye cevap vermiyor artık vefatını bekliyoruz.
Karısı üzgün gözlerle doktora baktı.Amca can çekişiyor ama doktor o kadar soğuk o kadar donuk ve o kadar rahat söyledi ki bu sözleri,insanın hayatı o kadar değerli işte.
Ağlamaklı oldu kardeşim,5 çocuğu olan amcanın hiç bir çocuğu yanında yok diye.Hiç birşey düşünmüyor insan o an,sadece bakıyor ve düşünüyor,hayatın ne kadar kısa olduğunu düşünüyor.
Ama dünyaya baktığımızda kimsenin ölüm kaygısı yok,hiç ölmeyecekmişiz gibi hiç.Didişmelerimiz,birbirimizi yiyişlerimizin aslında hiç bir önemi yok.Ama biz herşeye geç kaldığımız gibi buna da geç kalıyoruz...
Hastane notları 2
Hastalardan da bahsedelim biraz.
Hastaneye yattığınız anda kendinizi o kadar aciz,yalnız ve muhtaç hissediyorsunuz ki duygusal bir çöküş içine giriyorsunuz.
Her yakınınızı ziyarete bekliyorsunuz,gelmedi mi üzülüyorsunuz,onları görmek sevindiriyor.Ziyaretçisi yok diye içlenen hastaları görmemek imkansız.Herkes bir beklenti içinde orada,düğtüğümde kimler yanımda diye insan merak ediyor.
Tüm hayatınızı düşünüyorsunuz ve mahkemenizi kurup kendinizi yargılamaya başlıyorsunuz.İçselleşmenin,kendine dönüşün had safhada olduğu yer hastane köşeleri.
Bunun yanında güzellikler de var tabi,odalardaki paylaşımcı ruh,hastaları sahiplenme hissi,dışarıda aranan ve bulunamayan samimiyet...İnsanları tasnif etmeyi bırakıyorsunuz orada ve herkes birlik içerisinde,cömertçe ve yardım sever olarak hareket ediyor,aynileşiyorsunuz çünkü ve aile oluyorsunuz orada.İşte bu çok güzel...
Ve son olarak şunu anladım ki hayatımızda öyle yaşamalıyız ki düştüğümüzde ailemiz yanımızda olmalı.Büyüklerimiz bu durumdayken onlara yardımcı olalım ki yarın biz o hale geldik mi bizden küçüklerde yanımızda olsun.Hastaneler o kadar yalnız hastalarla dolu ki,ailelerinin kıymetini o zamanlarında anladıklarını düşünüyorum.