***...hatiralar Ve ÖlÇÜler-33...***

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-


“ALEM-İ İSLAM’IN ARADIĞI METOD”

20. yy dünya çapında bir çok İslami harekete şahid oldu. Bunların büyük kısmı reaksiyoner özellikli hareketlerdi.Daha çok hisse hitap ediyorlardı ve ajitasyon ağırlıklıydılar.. Hızla parlamalarına rağmen, sonuç itibarıyla hem mensuplarına acı çektirdiler, hem de kavgacı bir görüntü oluşturdular. Şu anda bunları bütün İslam dünyası acı acı sorguluyor. Bir de bunlardan farklı olarak bir ses Anadolu’nun bağrından, Barla eteklerinden yükseldi ve muasırlarından farklı olarak “Müspet hareket” dedi.

Aceleci olmayan, ayakları yere basan, şefkat yörüngeli bir metod önerdi. “Medenilere galebe ikna iledir. Sözden anlamayan vahşiler gibi icbar ile değil.” yorumunu sundu.

Bu hizmetin çilekeş bânisi hep şunları solukladı: “ Benim ve Risale-i Nur'un mesleğinin esası ve otuz seneden beri bir düstur-u hayatım olan 'şefkat' itibariyle; bir masuma zarar gelmemek için, bana zulmeden canilere, değil ilişmek; belki beddua ile de mukabele edemiyorum.” “Bizim vazifemiz onlar hakkında yalnız hidayet temennisinden ibarettir. Bize eza ve cefa edenlere karşı hiçbir talebemin kalbinde zerre kadar intikam emeli beslememesini ve onlara mukabil Risale-i Nur'a sadakat ve sebat ile çalışmalarını tavsiye ederim. ”

Ve artık onun sesi daha bir gür çıkıyor ve haklılığı anlaşılıyor... Şimdi bunlara üç numune sunacağız. Merhum Ali Uçar beyefendi 8.11. 1997’de Almanya’daki sohbetinde Ürdün’ün Amman şehrinde Haziran 1997’deki Bediüzzaman Sempozyumundaki intibalarından birini şöyle anlatmış: “Bazı abilerimizle sohbet ediyorduk Baktım, bir beyefendi bizi son derece dikkatle takip ediyor. Kendisine Türkçe bilip bilmediğini sordum. Arapça cevap verdi, bilmediğini söyledi. “Nerelisiniz?” diye sordum. Lübnan’lıydı. Adı Hüssam’dı. Bediüzzaman hazretlerini tanıyor musunuz dedim. Birdenbire Hüssam konuşmaya başladı, dedi:


“Mazide yaşamış çok İslam alimleri var. Günümüzde de var. Ben hepsinin ellerinden, ayaklarından öperim. Onların ayakları başımın üzerindedir. Ama Bediüzzaman hazretlerini onlardan ayıran çok farklılıklar vardır." "Mesela, onlardan birini söyleyebilir misiniz?" dedim. Derhal cevap verdi:


“Bediüzzaman Said Nursi sabrın mürebbisiydi. Bugün İslam dünyasını içinde bulunduğu kritik günlere götüren en büyük hastalıklardan birisi aculiyet(acelecilik) belasıdır.” dedi.

Devam edecekti, duygulandı. ve birden ayağa kalktı; “Ey Risale-i Nur talebeleri! niye sadece Türkiye’de yaşıyorsunuz? Neden bilad-ı İslam’da(İslam beldelerinde) gözükmüyor ve ümmet-i merhumeyi neden kucaklamıyorsunuz?” dedi...


 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
SAAD ZALAM’IN SÖZLERİ

Ali Uçar bey aynı derste şunu da anlatıyor: “Kendisini hastahanede ziyaret ettiğimiz zaman uzun uzun Risalelerden ve Üstad’dan bahseden Ezher Üniversitesi Arapça dili ve edebiyatı dekanı Saad Zalam...Hatip bir insandır. Ve hatta alakalıların beyanına göre günümüzde modern Arap dil ve edebiyatını iki profesör temsil ediyor; Bunlardan birisi Irak Musul Üniversitesindeki İmadüddin Halil Ahmed, diğeri bu zat.

Konuşmasında bir yere gelince, sesinin ahengi ve dozajı değişti, dedi ki “Sadece Kral Faruk döneminde İhvan-ı Müslimin bir milyon evladını kaybetti. Eğer siz Nur risalelerini zamanında buraya getirseydiniz bu korkunç facia yaşanmayacak ve katledilen bu insanlar şimdi hizmetin başında olacaktı. Ama siz geç kaldınız.”

CEZAYİR ÖRNEĞİ

Ali Uçar bey’in şu hatırası da sorumluluğumuzun büyüklüğünü gösterecek cinsten: “ Fas’lı Prof. Mustafa Dil Hamza hususi sohbetimizde şöyle dedi: “Cezayir’deki FİS başkanı şimdi aramızda bulunsa,

1-O da bizim gibi sunulan tebliğleri dinleseydi,
2-Risale-i Nur’daki Müspet hareketi iyi anlasaydı.
3- Bu müsbet hareketin Anadolu vüs’atindeki tecellisini de görseydi, eminim katiyyen gidişatını değiştirecekti. Ama siz, anadili Arapça olan bizim insanımıza muhatap olmakta geç kaldınız. Müsaade ederseniz bir endişemi söylemek istiyorum; Yarın mahşerde, hesap kitap devranında Cezayir’de dökülen kanların faturası size çıkabilir."


**
 
Üst