Hatemu'l-evliyâ kim ?

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Herkes çok iyi biliyor ki, Hatemu'l-Evliyâ konusunu vakti ve saati geldiği için ilk defa seslendiren ve bu şahsın kendisi olduğunu delilleriyle ortya koyan merhum Ömer Öngüt (k.s.) Efendidir. İlk önce bu tabiri yeni duyan ve görenler " yaw böyle saçma bir şey olurmuymuş, bu da nereden çıktı?" diye tepki gösterilerken , aradan onlarca yıllar geçtikten sonra Hatemu'l-Evliyâlık bazı kişi veya kişilerce başkalarına atfedilmesi adeta paylaşılamaz bir haslet oldu ! En önce Gönenli mehmed Efendinin hatemu'l-Evliyâ olduğu söylendi ve bu düşünce sahipleri bir web sitesi bile açtı ! Şimdilerde de, kendisinin bu konuda hiç bir beyanı ve işareti olmadığı halde Mahmud Sami Efendi'nin hatemu'l-Evliyâ olduğunu buradaki sazanlardan biri seslendirmekte !..
Görüldüğü gibi, komedyenlik hayatımızın sadece diğer alanlarında değil, bu alanında da kendini göstermeğe başladı ! :D Yaşadığımız süre içinde daha nice Hatemu'l-Evliyâ türetileceğini hep birlikte göreceğiz. Maksad kesin olarak şu ki, Ömer Efendiden bu unvanı alıp, bir başkasına mal etmek !
Bu cehaletleri kabak gibi sırıtan beyinsiz zümrelerin işgüzarlıkları sanırız kıyamete kadar devam edecektir.
Bizim bildiğimiz o ki, müslümanlar doğru yola taliptirler ve bu yoldan sapmamak için ne lazım geliyorsa onu yapmağa çalışırlar. Amigoluk ve nalıncı keser ustalığı ise, müslümanların bir işi asla değildir ve olamaz da...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Evvela biz ham nurcular gibi ya da birileri gibi bir üstünlük mülahazası ile şu üstün bu büyük diye bir kavganın tarafı olmayız. Onu çok güzel yapanlar var zaten. Biz herkesi bulunduğu yerde kabul ederiz.

Sami Efendi son derece sırlı bir veli idi ve asla hakkında bir üstünlük imasında bulunmamıştır. Rahatsız olduğu zamanlar, Efendim ihvanınız sizi görmek ister, bir pencereden baksanız demişler üst kattan.. Fakir asla kimseye üstten bakmadım demiş ve aşağıya inmiş hazırlanmış.

Muhammed Harrani hz.leri, büyük velilerdendi. Manevi meclislere katılanlardandı. Biz garbı şarkı biliriz ama böyle bir Muhammediyyil meşrep zat daha yoktur demiş dünyada ve bundan sonra da bu denli büyüğü gelmeyecek manasında hatemül evliya demiş. Ömer Öngüt'den çok önce söylenmiş bir söz! Ve klasik tabirde değil dediğim manada kullanılmıştır.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
yahu hatemul evlıya arabı değilmiydi fakiri omer efendı nerden cıktı
 

ahevrenah

Profesör
Katılım
26 Haz 2006
Mesajlar
2,682
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Konum
artık mersin...
Evvela biz ham nurcular gibi ya da birileri gibi bir üstünlük mülahazası ile şu üstün bu büyük diye bir kavganın tarafı olmayız. Onu çok güzel yapanlar var zaten. Biz herkesi bulunduğu yerde kabul ederiz.

Sami Efendi son derece sırlı bir veli idi ve asla hakkında bir üstünlük imasında bulunmamıştır. Rahatsız olduğu zamanlar, Efendim ihvanınız sizi görmek ister, bir pencereden baksanız demişler üst kattan.. Fakir asla kimseye üstten bakmadım demiş ve aşağıya inmiş hazırlanmış.

Muhammed Harrani hz.leri, büyük velilerdendi. Manevi meclislere katılanlardandı. Biz garbı şarkı biliriz ama böyle bir Muhammediyyil meşrep zat daha yoktur demiş dünyada ve bundan sonra da bu denli büyüğü gelmeyecek manasında hatemül evliya demiş. Ömer Öngüt'den çok önce söylenmiş bir söz! Ve klasik tabirde değil dediğim manada kullanılmıştır.

bir yönetici şu adamı uyarsın artık..... yoksa yasaklanma pahasına ağzıma geleni söylerim buna....


yeter artık ya.....


almış ağzına bir nurcu lafını papağan gibi tekrarlayıp duruyor.... ne bu be.....

saygısız herif ya....
 

ahevrenah

Profesör
Katılım
26 Haz 2006
Mesajlar
2,682
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Konum
artık mersin...
bu arada hatemül evliya da benim herhalde...


evliyalık yolu herkes açık ne de olsa...


RESULULLAH bu yolu açık bırakmamış mı miraçta....
 

Ebu Kasım

Asistan
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
313
Tepkime puanı
26
Puanları
0
ÖMER ÖNGÜT İÇİN HATEMU'L-EVLİYA DİYENLERE

Bugünden itibaren iki yazı halinde, bir süre önce bir okuyucumdan gelen soruyu ve verdiğim cevabı paylaşmak istiyorum. Gerçekten son derece ibretamiz bir durum.
Soru
(Ömer Ögüt)… mensupları Mehdi a.s.'dan önce Hatemül Evliya ismiyle bir zatın zuhur edeceğini, bu zatın evliyaullahın sonuncusu olacağını; Efendimiz sav. nasıl nebiliği mühürleyip bitirdiyse bu zatın da veliliği bitirip mühürleyeceğini iddia ediyorlar. Bu hususta Hakim et-Tirmizi ve Muhyiddin-i Arabi'nin eselerini referans gösteriyorlar. Söylediklerinin bir kısmı şöyle:
"Hazret-i Mehdi’nin faziletini herkes biliyor, fakat Hâtem-i veli’yi kimse bilmez. İnsan hafsalası almaz, ilmi de yetmez. Yalnız bu hususta gerek Hadis-i şerif’lerle, gerek geçmişte yaşamış Evliyâullah’tan bazı zevât-ı kiram’ın beyanlarını arzetmekle müslümanları tenvir etmiş ve hakikatı duyurmuş olacağız. Çünkü âhir zamanda geleceği haber verilen Hâtem-i veli ve Bayraklılar ashâbı hakkında bazı Hadis-i şerif’ler ve şu ana göre kırk kadar evliyâullahın ifşaatları elimizde mevcuttur.
“Bayraklılar Ashâbı” veBaşlarındaki Zâtın Vasıfları:
Naim bin Hammad’ın Ka’b -radiyallahu anh-den rivayet ettiği bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Mehdi’nin çıkış alâmetlerinden bir tanesi de batıdan, başlarında Kinde kabilesi’nden ayağı sakat bir adamın bulunduğu Bayraklılar’ın çıkmasıdır.” (Suyûtî, Kitabu’l-Arfi’l-Verdi fî Ahbâri’l-Mehdi; Cârullah, no: 1494, s. 99. Bl. 7, Hadis no: 13)

1. Batıda doğması.
Doğuş yerim Yugoslavya’nın Yenipazar şehridir.

2. Kinde kabilesi’nden olması.
Dedemiz, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in neslinden olan Şeyh … Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri, Medine-i Münevvere’nin şeyhi idi. Bir sebeble geçici olarak …’nın … şehrine geldiğinde orada vefat etmiş, daha sonra torunları Medine-i Münevvere’ye değil de Türkiye’ye gelmişlerdir. … yılından beri Türkiye’de bulunmaktayız.
Muhyiddîn İbn’ül-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri “Fütûhâtü’l-Mekkiyye”nin 18. Bâb’ında yer alan bir ifşaatında, bu Hâtem-i velâyet’in Araplar arasından seçilecek en şerefli bir kimse ile gerçekleşeceğini haber vermektedir.
Buyururlar ki:
“Velâyet-i Muhammedî’nin Hâtem’i bu Arap soyundan bir kişidedir ki, o bu milletin en asillerinden bir zâttır.” (s. 214)

3. Ayağının sakat olması.
Gerçekten de Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in buyurduğu şekilde sağ ayağım sakattır.

4. Bayraklılar’ın başına geçmesi.
İkinci bin yılın fazileti Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu Hadis-i şerif’i ile tarif ettiği Bayraklılar’ın çıkması ile başlıyor.
Bayraklılar’ın başına geçmesinden murad; Allah-u Teâlâ bu fakiri ilk olarak iman kurtarma cihadına koymuştur…"
Meselenin can alıcı noktasına geçmeden önce şunu belirteyim ki, ayetlerin sebeb-i nüzulüne ve hadislerin sebeb-i vüruduna bizzat şahitlik etmiş olan Sahabe halkası dışında birilerinin, "şu ayette/veya hadiste anlatılan kişi benim" demesi o kişinin mürüvvetinin azlığına ve nefsani davrandığına delalet eder. Üveys el-Karenî (Veysel Karanî)'yi hatırlayın. Efendimiz (s.a.v) tarafından ayan-beyan haber verildiği halde kendisini sürekli gizlemeye çalışmış, caka satarak ortalıkta dolaşmayı aklından bile geçirmemişti. Bazı hadislerde geçen "Farslılar'dan bir kişi" ibaresini İmam Ebû Hanîfe üstüne alınmamış, İmam eş-Şâfi'î de "Kureşy alimi" diye övülen kişinin kendisi olduğunu asla ileri sürmemişti. Örnekleri çoğaltmak mümkün...
Mailinizde verdiğiniz linki ziyaret ettim. Orada yer alan yazının her yerinden cehalet ve sefalet dökülüyor. Özetle:

1. Anılan rivayet bir "hadis-i şerif" (Hz. Peygamber (s.a.v)'in mübarek sözü) olmadığı gibi, Sahabe'den birine ait de değildir. Yahudi iken Hz. Ebû Bekr veya Hz. Ömer (r.anhuma) döneminde müslüman olmuş Ka'b el-Ahbâr'ın sözüdür. Dolayısıyla verdiğiniz adreste geçen, "Naim bin Hammad’ın Ka’b -radiyallahu anh-den rivayet ettiği bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır..." ifadesi Efendimiz (s.a.v)'e iftiradır!

2. Ne bu rivayeti zikreden Nu'aym (Naim değil!) b. Hammâd (Kitâbu'l-Fiten, 205), ne de ondan naklen aktaran es-Süyûtî (el-Arfu'l-Verdî, ("el-Hâvî" içinde), II, 144) bu sözü Efendimiz (s.a.v)'e izafe etmiştir. Her iki eserde de açıkça sadece Ka'b el-Ahbâr'a izafe edilen bu sözü "hadis-i şerif" diye takdim etmek –kasıtlı bir hareket değilse– büyük bir cehalet ve cinayettir!

3. Ka'b el-Ahbâr Tabiun'dan sayılır ve Ehl-i İslam'a ait rivayetler arasına girmiş birçok İsrailiyat onun eseridir. Her ne kadar şahsında güvenilir ise de, sonuçta böyle bir meselede Ka'b el-Ahbâr'ın sözünün herhangi bir kimsenin sözünden daha değerli olmasının hiçbir sebebi yoktur.

3. Bu rivayeti nakleden Ebû Nu'aym hicri 229 yılında vefat etmiştir. Ka'b el-Ahbâr ise Hz. Osman (r.a)'ın hilafetinin sonlarına doğru (yani hicri 35 yılından önce) vefat etmiştir. Dolayısıyla Nu'aym b. Hammâd ile Ka'b el-Ahbâr arasında 194 yıl bulunmaktadır. Söz konusu rivayetin senedinde ise Nu'aym b. Hammâd ile Ka'b arasında sadece iki ravi yer alıyor. Adı geçen eserinde Nu'aym b. Hammâd'ın Ka'b'dan başka rivayetleri de vardır ve ikisi arasındaki ravi zinciri en az üç halkadan oluşmaktadır. Dolayısıyla burada Ka'b'a kadar olan senedin kesintisiz olması için arada en az 1 ravi daha bulunmalıdır. Yani senedde (teknik tabiriyle) "inkıta" vardır.

Toparlayacak olursak:
- Söz, Efendimiz (s.a.v)'e ait değildir. Dolayısıyla bu söz ile hiçbir şey isbatlanamaz.
- Sözün sahibi Ka'b el-Ahbâr, rivayetleri temkinle karşılanması gereken birisidir.
- Ka'b'ın diye nakledilen söz, ona kadar kesintisiz bir rivayet zinciriyle ulaşmamaktadır.

Bütün bunları bir an için bir kenara bırakıp şu noktaya bakalım:
Rivayette Kinde'li bir adamın, bayrak taşıyan bir gruba liderlik edeceği ve bunun Mehdi (a.s)'nin zuhurunun alameti olacağı söyleniyor.

Rivayetin önü de, sonu da bundan ibaret. Şimdi;
(…) zat-ı muhteremin dedesinin Kinde kabilesinden olduğunu nereden bileceğiz? Ortada sadece kendi beyanı var. Bu beyan da delile, hüccete, bürhana şiddetle muhtaç. Aksi halde ayağı topal olan ve bu işlere az-buçuk merakı bulunan herkesin, "Benim dedem Kinde kabilesindendir" diyerek ortaya atılmaması için bir sebep gösterilebilir mi?

Ve nihayet bu zatın "Hatemu'l-evliya" olacağına dair rivayette hiçbir kayıt yok. Esasen "velilik" mertebesinin/kurumunun herhangi bir zat ile son bulmasının –nass bulunması dışında– ne aklen, ne de naklen tatmin edici bir izahı olamaz. Bu din yaşanmaya devam ettikçe elbette veliler de mevcut olmaya devam edecektir…

Bir önceki yazıda yer alan meseleye verdiğim cevabın buraya almayı uygun gördüğüm kısmı bu kadar. Bir insanda mevcut bir arızadan ciddi ciddi toplumsal bir hareketin nasıl zuhur ettiğine tipik ve ibretamiz bir örnek…

Dr.Ebubekir SİFİL
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ey karnından konuşan Kasım mısın Aralık mısın nesin ?
Ebubekir Sifil'e çok selâm söyle , o hiç ama hiç anlamdığı bu konuda ahkâm kesmesin ve beslendiği Milli Güreşçi çevrelerin telinden çalmağa devam etsin diyorum. Kendisine bu konuda cevap verilmişti. Ama, senin gibi at gözlüklüler böyle cevapalrı göremezler. Ayrıca, seçkin tabiin Kâbu'l-Ahbara şaşı olarak bakmasına sebep olan gözlüklerini de çıkarmasını salık veriyoruz. Kâbu'l-Ahbarın söyledikleri isrâiliyât olması onun asla yalan-yanlış söylediği anlamına gelmez. Orjinal Tevratta yazılan ayetlerde de bildirilen hadiseler da Rabbimizin kelâmıdır. Kâbu'l Ahbar orjinal yani tahrifata uğrmamış Tevrattan nakiller yapan bir tabiindir. Ve vermiş olduğu bilgiler doğrudur. İsrâiliyât adı altında hak bir kitab olan Tevrat'a ve Kâbu'l Ahbar'a saldırı düzenleyen E.Sifil, kitaplara iman ediyor mu etmiyor mu önce bunu söylesin ? İma ediyorsa ne diye saldırıyor ? Etmiyorsa müslümanlar hakkında ne diye görüş bildiriyor ?


yahu hatemul evlıya arabı değilmiydi fakiri omer efendı nerden cıktı


bihusben, hakkaten tam bir çocuksun ! Bundan tam 8-9 asır önce yaşamış biri için nasıl Hatemu'l-Evliyâ denilebileceğini bize bir izah etsen de hepimiz anlasak ?
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Ey karnından konuşan Kasım mısın Aralık mısın nesin ?
Ebubekir Sifil'e çok selâm söyle , o hiç ama hiç anlamdığı bu konuda ahkâm kesmesin ve beslendiği Milli Güreşçi çevrelerin telinden çalmağa devam etsin diyorum. Kendisine bu konuda cevap verilmişti. Ama, senin gibi at gözlüklüler böyle cevapalrı göremezler. Ayrıca, seçkin tabiin Kâbu'l-Ahbara şaşı olarak bakmasına sebep olan gözlüklerini de çıkarmasını salık veriyoruz. Kâbu'l-Ahbarın söyledikleri isrâiliyât olması onun asla yalan-yanlış söylediği anlamına gelmez. Orjinal Tevratta yazılan ayetlerde de bildirilen hadiseler da Rabbimizin kelâmıdır. Kâbu'l Ahbar orjinal yani tahrifata uğrmamış Tevrattan nakiller yapan bir tabiindir. Ve vermiş olduğu bilgiler doğrudur. İsrâiliyât adı altında hak bir kitab olan Tevrat'a ve Kâbu'l Ahbar'a saldırı düzenleyen E.Sifil, kitaplara iman ediyor mu etmiyor mu önce bunu söylesin ? İma ediyorsa ne diye saldırıyor ? Etmiyorsa müslümanlar hakkında ne diye görüş bildiriyor ?





bihusben, hakkaten tam bir çocuksun ! Bundan tam 8-9 asır önce yaşamış biri için nasıl Hatemu'l-Evliyâ denilebileceğini bize bir izah etsen de hepimiz anlasak ?

Tasavvufçular kendilerine baş tacı olarak gördükleri bu şahsa, Şeyh-i Ekber, Sultan ül-ârifin, Hâtem ül-evliya, kutb-u Hüman gibi taktıkları birçok mânevi vasıflarla kendilerince övdükleri İbni Arabi‘nin, kendisi de Hatem-ül evliya olduğunu özellikle iddia etmiştir.

bu benım ıdaaö değil arabinin idaası
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Fakiri merak ediyorum Magara gibi bir yerdemi yasiyorsunuz ? O kadar kaba bir uslubunuz var ki i$inize gelmeyen birsey yazildimmi insanlari basliyorsunuz asagilamaya !

Ebubekir Sifil hoca ilmi cvp vermis zorunuza gitmesin

Kasim ismiylede alay etmeniz ayri bir terbiyesizlik o isim Peygamberimizin s.a.v evladinin ismiydi.

Sizin terbiye SINIRLARI icerisinde yazamama aliskanliqinizdan dolayi süresiz banlanmanizi yönetimden talep ediyorum
Önce güzel ahlak ile ahlaklaninda sonra islam hakkinda konusmaya hakkiniz olsun.

!!!
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Tasavvufçular kendilerine baş tacı olarak gördükleri bu şahsa, Şeyh-i Ekber, Sultan ül-ârifin, Hâtem ül-evliya, kutb-u Hüman gibi taktıkları birçok mânevi vasıflarla kendilerince övdükleri İbni Arabi‘nin, kendisi de Hatem-ül evliya olduğunu özellikle iddia etmiştir.

bu benım ıdaaö değil arabinin idaası


İbnu'l Arabi önceleri kendisini öyle zannediyordu ama, sonraları Ank3a-i Muğrib fi marifet-i Hatemu'l -Evliyâ Şehid Ali Paşa Kitabının 1287 14a-14b yaprağında
"Ben onun elini kabul etmekle emrolundum" ve Aynı kitapta "Allah-u Tealâ bu hatem-i velâyeti ne bize ne bizden evvelk,elre nasib etmeyip , bu makamı bizden saklamıştır." diye ifşaatta bulunmazdı ...
Sen bazı şeyleri duymuş veya okumuşsun ama, konuyu herkes gibi ya hiç araştırmamışsın yahutta hiç öğrenmemişsin ! Aynı E.Sifil gibi oturduğun yerden hiçbir şey bilmeden konuşuyorsun !
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Hatemü'l Enbiya: Nebilerin Hatemi... Hz Muhammed...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Sami Efendi son derece sırlı bir veli idi ve asla hakkında bir üstünlük imasında bulunmamıştır. Rahatsız olduğu zamanlar, Efendim ihvanınız sizi görmek ister, bir pencereden baksanız demişler üst kattan.. Fakir asla kimseye üstten bakmadım demiş ve aşağıya inmiş hazırlanmış.

Muhammed Harrani hz.leri, büyük velilerdendi. Manevi meclislere katılanlardandı. Biz garbı şarkı biliriz ama böyle bir Muhammediyyil meşrep zat daha yoktur demiş dünyada ve bundan sonra da bu denli büyüğü gelmeyecek manasında hatemül evliya demiş. Ömer Öngüt'den çok önce söylenmiş bir söz! Ve klasik tabirde değil dediğim manada kullanılmıştır.


Senin bu veliler ve tasavvuf konusunda cehaletin artık tavan yaotı artık tavan !.. İnsan kendisine bir çeki düzen verir !
Bütün büyük-seçkin insanların ve velilerin kendielrine has sırları ve tevazuları vardır. Sen Sami Efendide gördüğün yada başkalarından işittiğin sırların ve tevazunun başka velilerde bulunmadığını mı zannediyorsun ? Vah sana , yazık sana ! Ömrünü boşuna tüketmişsin ! Sami Efendide gördüğün fazilet ve meziyetlerin belki de çok daha fazlası bir başka velide neden bulunmasın ? Sen hiç bunu ölçebilecek bir kantara teraziye sahip misin her şeyden önce , ONU SÖYLE ?.. Böyle bir kıyas yapabilecek mertebede misin ? Gelmişsin buraya masal okuyorsun masal ! Yazdıkların başka hiç bir şey değil !!!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Her dava delil ister. Şahidler ister. Fakiri taifenin "Müteveffa Öngüt, Hatmul Velidir, ondan sonra Mehdi As.'a kadar veli yoktur" davasının delili var mı? Yok, bir takım kitapları referans gösteriyorlar. O referanslara bakanlar da kaynakların taifece çarpıtıldığını ve kendilerine uydurulduğunu teyid ediyorlar. Mesela Muhiddin İbnu Arabi Hz.'ni kaynak veriyorlar; halbuki Muhiddin İbnu Arabi Hz., eserlerinde, Hz. Ali efendimizi, bizzat kendisini, Mehdi As.'ı ve İsa As'ı hatmul evliya çeşitleri olarak tarif eder.

Hadi kitap yorumlamayı geçtik. Zamanımızın alim, fazıl ve salih zatlarından Öngüt lehine şahidlik yapan var mı? Ne gezer.

Kısaca, fakiri taifenin yaptığı: Kerameti kendinden menkul dedelik... :)

Vaktin birinde birisi, güya üstünlük satmak için oturmuş kendi kerametlerini anlatmış. Şurda şöyle yaptık, burda böyle gördük vs... Kendinden başka gören de yok.

O misal.

Engel olmadıktan sonra istediğin davayı güt. Şimdilik fırsat verilmiş.
 

saliha kalem

Profesör
Katılım
3 Kas 2010
Mesajlar
1,705
Tepkime puanı
125
Puanları
0
Hirahos meseleyi harika bir yorumla özetlemis , Allah razi olsun
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
bir yönetici şu adamı uyarsın artık..... yoksa yasaklanma pahasına ağzıma geleni söylerim buna....


yeter artık ya.....


almış ağzına bir nurcu lafını papağan gibi tekrarlayıp duruyor.... ne bu be.....

saygısız herif ya....

Benim normal cevabımı siliyorlar, bu ham şakirtin cevabını saklı tutuyorlar. Nasıl bir zeka ise bu işi yapanda böyle görünsün istiyor :)
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Hadi kitap yorumlamayı geçtik. Zamanımızın alim, fazıl ve salih zatlarından Öngüt lehine şahidlik yapan var mı? Ne gezer.
Kısaca, fakiri taifenin yaptığı: Kerameti kendinden menkul dedelik... :)

hirahos zamanımızın alim,fazıl,salih ZANNETTİĞİN şahısların ardından ne zamana kadar gideceksin? sen kendin ne zaman salih bir zat olacaksın? sen kendin fazıl bir zat olabildiğin zaman kimsenin peşinden gitmene gerek kalmaz. kimin ne olduğunuda bizzat sen kendin bilirsin,illada birilerinden duymana gerek kalmaz.

ömer efendinin hatemül veli olup olmadığını bilmiyorum.lakin bir veli ve hakikat ehli olduğunu biliyorum.
son olarak hirahos, senin fazıl ve salih zannettiklerinin hakikatte salih ve fazıl olmadığınıda biliyoruz.
ah hirahos şu kıymetli vaktini alim ve fazıl zannettiklerinin peşinden gitmek yerine,onlar kimin hakkında ne demiş,mehdi hakkında ne demiş diye takip etmek yerine,o güzel zamanını kendi yoluna ayırabilsen, çok daha faydalı olur senin için.
 

cemaliii

Kıdemli Üye
Katılım
24 Ağu 2009
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
982
Puanları
113
Senin bu veliler ve tasavvuf konusunda cehaletin artık tavan yaotı artık tavan !.. İnsan kendisine bir çeki düzen verir !
Bütün büyük-seçkin insanların ve velilerin kendielrine has sırları ve tevazuları vardır. Sen Sami Efendide gördüğün yada başkalarından işittiğin sırların ve tevazunun başka velilerde bulunmadığını mı zannediyorsun ? Vah sana , yazık sana ! Ömrünü boşuna tüketmişsin ! Sami Efendide gördüğün fazilet ve meziyetlerin belki de çok daha fazlası bir başka velide neden bulunmasın ? Sen hiç bunu ölçebilecek bir kantara teraziye sahip misin her şeyden önce , ONU SÖYLE ?.. Böyle bir kıyas yapabilecek mertebede misin ? Gelmişsin buraya masal okuyorsun masal ! Yazdıkların başka hiç bir şey değil !!!


talib bence bu fırçadan yararlanmalısın. zira fakiri doğru söylüyor.kendi yolunu güzel bil, lakin en güzel veya bizden başka hakikat ehli yok zannına kapılma. bak sami efendinin örneği güzel,o pencereden olsun yukarıdan bakmamış,sen ne zamana kadar kendi yolunun haricindekilere yukarıdan bakacaksın? sami efendinin bu hatırasını kendine örnek al,kimseye yukarıdan bakma. zira bilsen,kimse senden aşağıda değil.
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
"Hatemül Evliya" meselesine.İbn-i Arabi'nin R.A. eserlerini az-buçuk okuyan herkes "İnsanı kamil olmadan hem mülk,hem de melekut aleminin ayakta duramayacağını " beyan ettiğini görecektir."Falanca hatemül veli idi... filanca hatemül veli idi." iddiasında bulunanlar sözlerinde doğru iseler alemin nasıl oluyor da halen intizam içerisinde deveran ettiğini izah edebilirer mi?
 
Üst