Hareminde Kalbimin

Vuslat Rana

Edep Ya Hu
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
786
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Web sitesi
vuslatirana.blogcu.com
Sorgula karanlık sebeplerini
Vazgeçiş yokuşsuz yol.
Kolaylık yasaklanmış değilmiydi ki,
Bu değil korkularla ilk savaşımız.

Parçaları dört bir yanda duygularmın,
Ezip geçsen sende kanarsır.
Ezip geçsen,
Acıya bularsın yarını.

Acımasız olma şimdi gündüze,
Nikahlama geceye sabahı.
Sırtını döndüğünde güneşe,
Sanma ki görmezsin ışıklarını.

Bir aşufte edasında yalanlar,
Değişen sen zorlasanda cepheyi
Davam mahreminde kalbimin,
ERİŞEMEZSİN...

Vuslat
 
M

Murat Sâki

Guest
Vuslat-Rânâ yazıyor,
Ve-fevri...
Ve-fakâr..
Ve-dost.

Şiirlerinden içeri sızan
Efsunlardan bahsediyorum
Dokunabilirmisin
Hâki renkli yalnızlığma
Benliğimin altyazılarında
İmla hataları var
Kızıl gecelerde oynadığım
Sessiz filmlerden
Tanıyabilirmisin beni
Avuç içlerim sönüyor
Usus usul,al sana mutlu son

Mavi dolunayların
Saman yolunda
Başlıyor şiir(lerin)
Sabaha paralel düşen
Raskolnikof krizleri yaşıyorum

Yağmur taneleri topluyorum
Rüzgara karşı fırlatıyorum hepsini
Zirefkeng sancılar var üzerimde
Öl öl bitmiyor

/Tut gözlerimde tut yoksa düşerim
Tut ellerimden tut yoksa ölürüm/

Sen üç masaldın
Sonnenin yalnız ve alkışsız suflesinde
Susarken ölüyorum
Yaşarken acıbahar ikliminde
Canına yanan canımın katili ben
Ruhuna misafirliğimi boğazlayan sen
Kesmiyor bunca intiharlar ben/i

Saçlarının siyahlığında
Katran karası geceler dönerdi
Kusardım kana buladığım
Ellerime az biraz yokluğunu
Zangoç fırtınaları gözlerime
Mil çekerken
Kana buladım sevdaları doğrudur
Ve doğrudur ölüm süsü verdiğim

/Ölmeye ölmeye Aşkı unuttum/

Mavi sonbaharlar sunuyorum günsüzlüğüne
Saçlarına taktığım müferreh harflerden
Göç zamanıdır şimdi zamansız
Sen cennetin aynasında son intihar(ımın) kanıtı
Simeranya'da kaybolan düş(üm)
Aynı dillerde sevdanınn
Sahte ağaçlar iz bıraktı adaksı dileklerimizde
Lenk bir ömrün harabesinde kalmışlığım
Suretini düşürmüşlüğüm
Kaleme
Kağıda
Dökmüşlüğüm intihar yorgunu şimdi

/Kesmiyor bunca intiharlar beni/

Hayal kırıklarım şiirlere yansıyor Rânâ
Ben artık her gün batımı ölüyorum

(Vuslat-Rânâ'ya adanmıştır)
 
M

Murat Sâki

Guest
Güneş
Takılıp
Düştüğünden
Beri
Mürekkep
Eşiklerine
Gider
Gelirim
Boğulmakla
Pazartesi
Arasında
Böyle
Daha
İyi
Yani
Böyle
Göçebe
Kül
Rengine
Boyanır
Nereye
Baksam
Nereye
Baksam
Otobüsler
Gelir
Beni
Almaya
Bir
Bardak
Çaydan
Aklının
Bir
Köşesinden
Geçip
Şenlikli
Kuyulara
İnsem de
Gittiğin
Hiçbir
Şeye
Benzemedim

Duyuyormusun?
 
M

Murat Sâki

Guest
Nemli
Bir
Yaprak
Gibiyken
Mısralar
Neden
Soğuk
Nefesinle
Son
Bahar
Bir
Muttasıl
Zamir
Bırak
Satır
Aralarında
Aralarınd
Aralan
Araları
Aralar
Arala
Aral
Ara
Ar
A
.
.
.
 
M

Murat Sâki

Guest
Ceviz yaprağı
Uykulardan kalktım
Yıkıktı tüm odaları hayatın
Bana kapı önü kaldı
Yıkılmış uçurtma kıyısı
Demirin kaburgalarını
Kullandım yıllarca
İşkencedir
Her gece gaz lambası altında
Yıldızların kaymasını
Görmek yüreklerden
Ranzamın
Baharlığından koparılmış
Tavanı çökmüş
Acıdan başka yok kimliğim
Yersiz yurtsuz
Rüzgarların misafirliğinde kaldım
Demlenmiş kahır
Buhranlarından dağlarım
Hala dik kafa tutarım varolmak için
Çıkmak için
Prangalanmış
Zamanın yorganlarından
Taş blokları altında
Kaldı gözlerim mendilinin
Varıp katranın
Köşelerinden kaldırdım
Bir ruh kazasıdır
Aşk paramparça bir gözyaşı sepetinde
Sürüyle van gogh un acı çeken renkleri
Fıratın mahzun
Bakışlarında kaybolur köpüren dalgalar
Kilitsiz kızlar düşünmedim
Sağanak yağmurdan da değildi duygularım
Islanmadım bu kadar
Ölüm pasaportuyla nişanlandı bir parçası
Odun topluyor oysa ki şehvet beden treninde
Lübnan saatini takmış koluna
Bir çift mavi denizimi
Kızıl bir gök akrebi soktu
Ve kulaksız kar haritasını
Boğdu ehven gülümsemen
 
M

Murat Sâki

Guest
Yarım
Kalan
Ne
Varsa
Unutulmuş
Olmalı
Biten
Ne
Varsa
Hatırlanmamış
Asır
Konmuş
Söylenilmiyor
Yarım mıyım
Bitik mi
Bilinmiyor
Peki
Sen
Desen
Nereye
Kadar
Gidebilirsin
Çarkı
Alem
İçimde
Deveranda
...
 
M

Murat Sâki

Guest
Kıs altını rüzgarın
Elmacık kemiklerim üşüyor

Sûr'a üflenmemişti
Yazgının nevzar karanfili
Saçlarımı örseliyordu
Yokluğunun zeylinde
Ayın zifaf hallerinde
Köpeklerin poker saatinde
Ecinnilerin günahlarında
İhanetin fahhâr cellatları
Kesis tanrıları kutsuyor bedenimde

Ve ben her mevsim
Ölüme doğuyorum

Sârâ nöbetleri
Avuçlarımı titretiyor
Ve ben senin yokluğuna
Her haşir vakti
Mütehaccir ölümler
Ismarlıyorum kendime
Oysa sancıyan meleklerin
Islığından çaldığım
Nâmütenâhi saatler yetmedi
Kangren ruhla dolaşan iklimlerine

Saçlarında parlayan mum aleviydi
Ve mavi güneşler en çok sana yakışıyordu

Avucumda zifiri bir
Haziran
Ve sonbaharın küflu kokusu
Zemheri ayazların kapısında
Sayıklıyorum adını
Julyenist acılar biriktiriyorum rahlemde
Şimdi her şey yanabilir
Elime aldığım kalem
Senide yazabilir benide

Satır aralarında yer kalmayabilir
Zımbalanmış aşklara

Diyorum ki;
Kahrolası ellerinde
Okuduğun
Şiir
Bendim
Ben

Cehennem(si) susuşlarım
Senide yakabilir
Benide
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
hangi kalemki yürekleri yakıpta dile gelmedi?
bir lahzada vurulur gözler bir harfin kınından çıkan hisle...
dokunursunuz hayatın en muallak ve en hassas yerine
heyhat ne gören olur ne duyan ne de bilen...
kınından çıkmak için ne diye bekleşir ki harfler?
kör bir kuyunun sesidir ki bu çisileyen
bir yankı olur
yankıdan ses duyulmaz
bir harf olur dile gelirde dil temaşa edemez...
sonra bir hiçlik gelir şu görünmeyen kocaman dağın ardından
ezilirsinizde kaldıran olmaz...
vurun hançeri vurun en yerinden ki bir daha vurulmak olmasın...
 
M

Murat Sâki

Guest
Kızıl renge
Boyanmış
Gökyüzünde
Yankılanan
Kanlı sözlerim
Yüreğimin
Yangınında
Küllenen
Umutlardayım
Susuz kalmış
Yaseminler
Gibi boyun
Bükmüş kaderim
Ömrümün
Sessizliğinde
Boğuluyor
Yetim düşlerim
Yakamozlarda
Kaybolur
Sehla
Bakışlarım
Yine
Dalgalarla
Gelen
Sonsuzluklardayım
 

Vuslat Rana

Edep Ya Hu
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
786
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Web sitesi
vuslatirana.blogcu.com
Nelerin itirafında yüreğim
Gözlerimden akan
Yaş değil,
Damla damla damla kan.

Şairin sızlamalarıdır üç noktalar…
Teslimiyeti belki yasaklanmışlara,
İçimizdeki gardiyanmıdır ki
Bizi korkutan.

Elif gibi olmaz zor
Nun a yetmez mürekkebim,
Kamış aşkında harflerin
Vav da saklı düşlerim





Vuslat-Rânâ yazıyor,
Ve-fevri...
Ve-fakâr..
Ve-dost.

Şiirlerinden içeri sızan
Efsunlardan bahsediyorum
Dokunabilirmisin
Hâki renkli yalnızlığma
Benliğimin altyazılarında
İmla hataları var
Kızıl gecelerde oynadığım
Sessiz filmlerden
Tanıyabilirmisin beni
Avuç içlerim sönüyor
Usus usul,al sana mutlu son

Mavi dolunayların
Saman yolunda
Başlıyor şiir(lerin)
Sabaha paralel düşen
Raskolnikof krizleri yaşıyorum

Yağmur taneleri topluyorum
Rüzgara karşı fırlatıyorum hepsini
Zirefkeng sancılar var üzerimde
Öl öl bitmiyor

/Tut gözlerimde tut yoksa düşerim
Tut ellerimden tut yoksa ölürüm/

Sen üç masaldın
Sonnenin yalnız ve alkışsız suflesinde
Susarken ölüyorum
Yaşarken acıbahar ikliminde
Canına yanan canımın katili ben
Ruhuna misafirliğimi boğazlayan sen
Kesmiyor bunca intiharlar ben/i

Saçlarının siyahlığında
Katran karası geceler dönerdi
Kusardım kana buladığım
Ellerime az biraz yokluğunu
Zangoç fırtınaları gözlerime
Mil çekerken
Kana buladım sevdaları doğrudur
Ve doğrudur ölüm süsü verdiğim

/Ölmeye ölmeye Aşkı unuttum/

Mavi sonbaharlar sunuyorum günsüzlüğüne
Saçlarına taktığım müferreh harflerden
Göç zamanıdır şimdi zamansız
Sen cennetin aynasında son intihar(ımın) kanıtı
Simeranya'da kaybolan düş(üm)
Aynı dillerde sevdanınn
Sahte ağaçlar iz bıraktı adaksı dileklerimizde
Lenk bir ömrün harabesinde kalmışlığım
Suretini düşürmüşlüğüm
Kaleme
Kağıda
Dökmüşlüğüm intihar yorgunu şimdi

/Kesmiyor bunca intiharlar beni/

Hayal kırıklarım şiirlere yansıyor Rânâ
Ben artık her gün batımı ölüyorum

(Vuslat-Rânâ'ya adanmıştır)
 

melde

helina_roje
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
24
Puanları
0
Konum
Ankara
zınar ve Vuslat Rana yüreğinize sağlık güzel bir düet olmuş...
 
H

hitap çiçeği

Guest
şiirleriniz.

sitenizde şiirlerinizin bir kısmını ve hat çalışmalarınızı inceledim.efendimize yazdığınız şiir için bütün ihvan forum üyeleri adına teşekkür ediyorum.allah razı olsun.
 
M

Murat Sâki

Guest
Nelerin itirafında yüreğim

Gözlerimden akan
Yaş değil,
Damla damla damla kan.

Şairin sızlamalarıdır üç noktalar…
Teslimiyeti belki yasaklanmışlara,
İçimizdeki gardiyanmıdır ki
Bizi korkutan.

Elif gibi olmaz zor
Nun a yetmez mürekkebim,
Kamış aşkında harflerin

Vav da saklı düşlerim

Yoramadığım bakışlarında
Ki sessiz serüvenlerin başlangıcında
Buldum kendimi
Tükenmişliğim olmadın

Üretip üretip sattığım
Hayallerimin sağdıcıydı ellerin

Sağıltma saatlerin bitiverişinin özlemi, susayan ruhumdan taşan...
Ve yaşa buram,buram çaresizliğin sancısını...
 
M

Murat Sâki

Guest
Bizim oralarda
Hûrafe harflerin ardından
Son yakamozla gelince bahar
Şehrin şah damarları çatlar
Zefiran gülüşlerimizi
Hüzzamlarına karıştırarak
Gelinlik kızların duvaklarından
Toprağa karanfil devşiririz

Ve matahari yüzlü adamların
Yaşayageldiği ıslak kaldırımlardan
Meyyit yalnızlıkları
Zirefgeng bir rüzgarın önüne katarak
Yollarda isyanla söyleriz
Ezberimizdeki türküleri
Ve sonrası
Çalakalem elemler

Güz gelmiştir artık
Turkuaz hüzünler sıçratarak
Evrenin suskun kelepçesine
Ağlama vaktinin beyanıd
Ufukta zangırdayan
Üveyik senfonisi

Böyle zamanlarda
Biz
(H)annesiz çocuklar
Baharın rahminde tomurcuklanan
Körpe güller gibi
Solmaya yüz tutmuş gülüşlerimizle
Kan ve menekşe adına
Çöl ve düş adına
Zeyl ve aşk adına
Allah ve ins adına
Gecikmiş ölümlere pazarlanırız
Erken tutuşan acılarımızı
Omzumuza peykelenerek

Ben
Adı kirlen(diril)miş
Tomruk sperma
Daha
-20 yaşındayken
Mor benizli uçurumlardan
Şaşırmadım yuvarlandığıma

Çünkü
Direniş yumrusunu boynuna asıp
Kaburgasını kıran karıncalar
Sevmezler
Toprak üstünde
Yalınayak yürümeyi

Bu yüzden ben
Çarığını yiyen
Ümmi bir kavimin
Söz bilmez sözcüsüydüm
Ve derdim yoktu
Dertsizlikten gayrı

Huruf yağmurları
Kaşlarımın kıvrımındaki
Münadi ısırıkları
Pansuman edemeden
Yıllar geçti üstümden
Galiz bir silindirin
En keskin çarklarını
Göğsümde paslayarak

Sormalıydım
Soramadım
Evhamlığımın hesabını
Ama gün geldi
Hesap soracak kıvama erişti
Ellerimin gardiyan kokusu
Velakin
Son kullanma tarihi geçmiş
Acılardan mesul değilmiş meğer
Künyeme ifrit sokan
Arkaik sürüngenler

Ve
Şimdilerde
Dumanı iflas bir ateşten
Cigarasını yakmaya çalışan
Meyyit bir intihar aleviyim
Dokunsam sana
Yok olacağım

Yarabbi
Ya - Rabbi - Yâr
Varolmak ne kötü
Yokluğunun zindanında
 
M

Murat Sâki

Guest
Kıymeti kıyamete mi kalacak sözlerinin
Eski bir şairsin mısraları kendini vuran
Ölmüşsün çoktan
Artık palyaçoluğunda avutmaz seni
Şair
Mısraların hayatına denk düşemediği
İçin mi intihardır gözleri

De bana
Nedir kafiyesi suskunluğun ya da nedir
Aşkın karşılığı
Açarken parantezi
En güzel mısranı yazmak için
Mürekkebin kağıda dökülmesi belki

-Cinnet midir dillendirdiğim yoksa dillendirdiklerimin ucu mu cinnete çıkıyor!-

Replica: Sigara dumanlarının tınılarıyla fon veriyorum yalnızlığıma.Refakatçisi Azrail olan cinnet yorgunu gecelerdeyim.Kan birikti kalemimde,kangren satır aralarının acizliğiyle kelamıma döktüm/döküldüm: Hasretin anaforunda yüzüstü sürünürken umutlarım.Bir dağbaşı sessizliğine oturdu içim.İsyan çıktı karşıma.

Sen gözlerimdir hayata bakan yanım; bilirim
Bilge acılara soyunur kalbim ahh geçmez dilimden
Bil-Sen
Gamzelerim en çok yüzümü acıtır benim
Yalan yok; kalbimde tufanlar kopuyor
Ama tufan dile gelmez yangınlar saklar içinde
Sus gözlerle bakma bana
Kanarım suskunluğunca
Hangi ölümde durur kanı
Suskunluğunda açılan yaralarımın

-Denk düşemiyor umutlarım hayatıma; hasretin kuşatırken kalbimi.-

Replica: Hani kar vardı bir zamanlar kentin kirpiklerinde,gelecek olan baharı ve sonrasında gelecek olan tüm baharları bırakıvermiştim gözlerine. - Ki gözlerine bahar yakışırdı ençok.Hasret yüklü expressler kalkıyor içimden.Kendime erken gelmişliğimden belki hep bir yerlerde gecikmeye duruyor saatlerim.

Kanıyorum adının ardınca
Üç elif ti adının ilk harfi
Elif Aşktı
Aşk ölüm
Ki ben hançerdim gecenin isyanına kör olmayan
parmak uçlarımda kanıyor harflerim
Şimdi Sana çıkmayan yollarda eskiyor adım-larım
Yüzlerce ben var aynamda da
hiç biri sahip çıkmıyor bana

-Çatlamış sesimin ardında büyüyor intiharlarım.-

Replica: Bak,duy sessizliğimi.
 
M

Murat Sâki

Guest
Wek
Xatıreki
Tevi
Ewr
Û
Lêvê
Xeydok
Wek
Helbestki
Tevi
Gewr
Û
Zıravê
Neynok

" Bulut
Ve
Kırılgan
Dudak
Yüklü
Bir
Veda
Gibi
Gri
Ve
Tırnak
İnceliği
Yüklü
Bir
Şiir
Gibi "

Seni
Her şeyden azat eder gibi
Alacağın nefeslere havale ediyorum.
 

Savm

Profesör
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
3,874
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Kızıl renge
Boyanmış
Gökyüzünde
Yankılanan
Kanlı sözlerim
Yüreğimin
Yangınında
Küllenen
Umutlardayım
Susuz kalmış
Yaseminler
Gibi boyun
Bükmüş kaderim
Ömrümün
Sessizliğinde
Boğuluyor
Yetim düşlerim
Yakamozlarda
Kaybolur
Sehla
Bakışlarım
Yine
Dalgalarla
Gelen
Sonsuzluklardayım







çok güzel yazmışsın kardeşimm allah razı olsun yüreyine sağlıkk ...
 
M

Murat Sâki

Guest
Raperin gömülü
Sözcüklerin
Çıplak bedenli
İstasyonlarında
Mahrem
Yerlerini örttüler
Şeytanın karanlık
Dudaklarıyla
Yüzleri seslere
Karıştırılmış diller
Kağıtların
İnlemelerinden
Uykuları
Rötar yapıyordu
Demir kaşlı rüzgarlar
Kapılarını kilitlediler
Denizin mavi
Çatılı uykularına
Sözcükler ithal ediyor
Gözyaşları bulutlardan
Yüzüm yedinci
Yaşımın ıstıraplarında kaldı
Umutsuz
Ve
Çağalasız
Şeytanın kötülük tenekeleri
Yüzümün ovasında
Kasırgalar estiriyor
Pörsümüş
Gecelere düşlerimin
Raylarını düşlüyorum
Gülücüklerinin
Yüzün silkelenmiş
Baharların acısında
Mevsimsiz kalıyorum
Göbek bağlıyor
Gökyüzü uçurtmamda
Dilim vites değişip
Adını çoğaltıyor
Gözbebeklerimin
İçinde hasret kamçısı
Duruyor bulutun
Ağzı içimde
Ateşin köprülerini
Direksiz kurdu

Güneş
Penceremin
Yüzüne
Kadim
Hasretler
Yapraklarını
Açıyor
Bulanık
Akan
Yalnızlıkta
İçim
Yer
Değiştiriyor
Dışımla
Tüm
Portakalların
Renginde

Artık çıplağım
Senden
Aforoz edilmiş bir akşam
Vaktiyim saatlerden
Ruhumun ağırlığı
Ortada kaldı gölgemden
Filistin kadar perişanım
İşgal edilmiş
Bir intihar mektubuyum
Bembeyaz bir sayfa gibi
Ortadayım
Topuk seslerini
Duyuyorum dillerin
Perdelerini
Çekiyor sözcükler
Cehennem müdavimiyim şimdi
Kötülük çiçekleri koparılmış
Bir şeytanım çöllerde
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
hayallerim
budanmış şimdi
köşede bekliyorum
damlıyor sözlerim
bir bardak eksiliyorum

yıldızlar yanıyordu
yanıyordu güneş
yanıyordu ay
alem uyanıyordu

oysa sıcaklığı
ayaz bir düşe kurban etmiştim
Teker teker düşmüştü şehirlerim
incim denize düşmüştü
kalbime akbabalar üşüşmüştü
düşlerimiz sönmüştü
karanlığa bürünmüştü
sokakları istanbulun
kirlenmişti sularım
marmara küsmüştü

gölgemin tenhası
bir günahı saklıyor şimdi
tam şakağına sıktığım kurşun
hala orada duruyor
sözlerimdi yalnızlık
ateş gözlerimdi

oysa biz iki kişiydik
ben ve gölgem
namusunu sivrisinek kanına adayan
bir sokak lambasının altında buluşurduk
konuştukça buruşurduk!
biz iki kişiydik
oysa sadece ben ağlardım
o ıslanırdı
ben yanardım
o kül olurdu
ben vururdum
o mahpus olurdu
ben söylerdim
o dinlerdi
ben dinlerdim
o susardı

ya şimdi...
şimdi gölgem bile ruhunu
karanlık yüzlü sokak lambalarına sattı
güldüm
o an öldüm

sokaklar soğuk duşları saldılar
hislerimi esir almak için
niçin?
yalnızlık akşamları
gölgemi yaraladırlar
öylece kalakaldılar

ve tüm sevdaların ardından
soğuk bir su iç dediler
nakıs düşüncelerimin ucunu alevlere salarlarken
içtiğim bir yudum ateş oldu
mazlumluğun dudağından
kahbelik ayrılmadı yanımdan!
su indi şakağımdan

bir rüyaymış görmüşüm
körmüşüm!!!
 
Üst