Harekata Toz Kondurmayanlara Akreditasyon

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Sıcak makam odalarından ya da salonlardan açıklama yapıp asker orada daha fazla kalmalıydı diyenler acaba ömürlerinde ayak değmemiş karlı alanlarda hiç gezdiler mi? O şartlarda birkaç gün değil birkaç saat yürüdüler mi?

O şartlarda hem soğukla hem de düşmanla mücadele eden Mehmetlerin bir an önce dönmesini tebrik etmesi gerekenler maalesef bu başarıya gölge düşürmek için ne kusur bulacaklarını ve ne kulp takacaklarını şaşırmışa benziyorlar.

Sanki asker Uludağ, Kartaltepe ya da Ilgaz'ın kayak pistine gitmiş gibi açıklamalar yapıyorlar. Askerin sürpriz şekilde dönüşü hükümetin aczine ve zaafına yorulmaya çalışıldı/çalışılıyor.

Yok erken dönmüşüz, yok Amerika baskısıyla çıkmışız yok içerde parça unutmuşuz. Ne kadar çirkin ne kadar kendi askerini aşağılayıcı ne kadar dünya kamuoyunda kendi devletini küçük düşürücü bir yaklaşım.

Oysa bu karda kışta askeri bu kadar kısa sürede geri çektiği için kumanda heyeti de hükümet de tebrik edilmeliydi.

Askeri harekat başarılı olmuştur. En zor şartlarda bile askerimizin neler kadir olduğu dosta düşmana ispat edilmiştir. Verilmesi gereken mesaj örgüte de destekçilerine de gayet güzel verilmiştir.

Askeri harekatı başarılı kılan en önemli faktör ise hükümetin sağladığı diplomatik başarıdır. Hiçbir dönemde Türkiye örgüte karşı dış dünyada bu kadar güçlü olmamıştır. Askerin dolayısıyla hükümetin bu başarısı biraz önce söylediğim gibi tebrik edilmeli muhalefetiyle birlikte dünyaya güzel birlik örneği sergilenmeliydi.

Tebrik etmediler. Edemezler. Çünkü hükümet AK Parti hükümeti. Çünkü hükümetin başında Recep Tayip Erdoğan var.

Sırf onu tenkit için askere bile kara çalmaktan başarısını küçümsemekten utanmadılar/utanmıyorlar. Böylesi milli mesellerde bile siyaset canbazlığı yaptılar.

Oysa bu harekat gayet başarılı olmuş ve hepimizin göğsünü kabartmıştır.Siyasetçi eğer eleştirecekse harekatı değil ama harekat sonrası Genelkurmay'ın basınımızın önemli bir bölümüne uyguladığı akreditasyonu eleştirmeliydi.

Basına verilen birifing akreditasyon ayıbından maalesef yine kurtulamamıştır.

Zaman Gazetesi, Yeni Şafak, Star, Bugün, Taraf, Vakit, Birgün gazetelerinin yanı sıra, Samanyolu, Kanal 7, Samanyolu Haber, Kanal 24 televizyonları ile Haber 7 internet haber portalı temsilcileri brifinge alınmamıştır.

Askeri harekatı destekleyen ve toz kondurmayan bu yayın organları maalesef harekatla ilgili birifinge alınmamışlardır.

Zaman Gazetesi tiraj raporlarına göre, söz konusu tarihler arasında 756 bin 715 net satış ile birinci sırada yer alması, Star Gazetesi'nin 221 bin 423, Yeni Şafak'ın 138 bin 37 ve Bugün Gazetesi'nin 101 bin 124 net satış gerçekleştirmesi Genelkurmay Başkanlığı'nın gazete ve televizyonlara uyguladığı akreditasyon uygulamasına takılmalarına engel olamadı.

İçeride parça unutulmamıştır ama çok büyük bir parça dışarıda bırakılmıştır!

Resul Tosun
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Paşam,Operasyona Deniz Kuvvetleri de mi Katıldı?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sınır ötesi kara operasyonuyla ile ilgili birifingte 'akretide' gazetecilerden birinin “Operasyona Deniz Kuvvetleri de katıldı mı” diye sorması şaşkınlık yarattı. Soru karşısında hayrete düşen Orgeneral Büyükanıt, sağ tarafında oturan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç'a dönerek “Sen de mi katıldın?” dedi. Büyükanıt, sorusuna Oramiral Ataç'ın cevap vermesini beklemeden 'Zap suyunun altından girdiler, üstünden çıktılar” dedi.

ZAP'IN ALTINDAN GEÇTİK

Soruya şaşıran Orgeneral Yaşar Büyükanıt, sol tarafında oturan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç seslenerek “(Operasyona sende mi katıldın) diye soruyorlar” dedikten sonra 'şaka gibi' soruya şakayla cevap verdi. Büyükanıt “Evet Deniz Kuvvetleri'miz de katıldı. Dağın altından girdiler. Hani Zap Suyu var ya, onun altından ilerlediler” diyerek espri yaptı. Büyükanıt'ın cevapı soruyu soran gazeteci gibi basın mensuplarını güldürdü.

'SEÇMECE' GAZETECİ!

Birifingte şaşırtıcı soruyu soran gazetecinin kim olduğu öğrenilemezken, Genelkurmay Başkanlığı'nın akredite uygulamasının eleştirilmesine neden oldu. Akredite gazetecinin şaka gibi sorusu Yeni Şafak, Zaman, Bugün, Star, Vakit, Taraf, Birgün gibi gazeteler ile 4 ulusal TV'yi toplantılarına davet etmeyen Genelkurmay Başkanlığı'nın 'birlikte çalışılacak yayın kuruluşları ve gazetecileri seçme' uygulamasının bir sonucu olarak yorumlandı.
Yenişafak
 

GÖÇEBE

Paylaşımcı
Katılım
28 Şub 2008
Mesajlar
174
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Kara-hareketi-12.jpg


CHP Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir, Dünya Bankası’nın stratejik işbirliği çerçevesinde, Türkiye’ye 6.2 milyar dolar kredi vermesinin, TSK’nın Irak’ın kuzeyinden çekilmesiyle aynı güne gelmesinin “tesadüf” olup olmadığının açıklanmasını istedi.

CHP'li Ejder, konuyla ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına yazılı soru önergesi verdi. Önergesinde, TSK’nın Kuzey Irak’tan çekildiği 29 Şubat’ta, "Dünya Bankasının, stratejik işbirliği çerçevesinde, Türkiye’ye 6.2 milyar dolar kredi verilmesini onayladığını gündemine taşıdığına dikkat çeken Özdemir, Erdoğan’a şu soruları yöneltti:

-Dünya Bankasının, Stratejik İşbirliği Çerçevesinde, Türkiye’ye 6,2 milyar dolar kredi verilmesini, 29 Şubat 2008 tarihinde onayladığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise bu kredi hangi tarihte talep edilmiştir? Söz konusu kredinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak’tan çekildiği güne rastlaması bir tesadüf müdür? Yoksa gizli bir gündemin sonucu mudur?

-Dünyada ekonomik krizlerin yaşandığı bir dönemde, miktarı oldukça yüksek olan bu kredi, Türkiye’ye hangi şartlarda verilmiştir?

-Bu kredinin onaylanmasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Iraktan çekilmesi garantisi de var mıdır?

BAYKAL: PKK'NIN BİTİRİLMESİNİ İSTEMEYENLER VAR

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türk silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a yerleşmiş PKK terörünün gerçekten Kuzey Irak'ın sınıra yakın bölgesindeki önemli üslerini hiç olmazsatamamen etkisiz kılmaya, tasfiye etmeye yönelik bir operasyonunu sonuna kadar götürmemizi uygun görmemişlerdir" dedi.

Baykal, NTV'nin canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin
soruları yanıtladı.

Türk Silahı Kuvvetleri'nin (TSK) Kuzey Irak'taki terör örgütü
unsurlarına yönelik gerçekleştirilen kara harekatının sona ermesine
ilişkin soru üzerine Baykal, "Harekatın bitişi tam bir sürpriz oldu.

Öyle sanıyorum ki, Türkiye'deki yetkililer dahil herkes için sürpriz
oldu. Yani birden bu kararı alma gereği ortaya çıktı" dedi.

Türk kamuoyunun, harekatın bitişini Iraklı yetkililerin yaptığı
açıklamalardan öğrendiğini ve daha sonraki gelişmelerin de kararın
sürpriz olduğu görüşünü desteklediğini ileri süren Baykal, kararın
kamuoyuna nasıl açıklanacağı konusunda da "kafa karışıklığı
yaşandığını" savundu.Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül ve Başbakan Erdoğan'ın, kararı önceden bildiklerini söylediklerini
hatırlatan Baykal, bu bilginin operasyonda işbirliği içinde olunan
ABD'nin Savunma Bakanı Robert Gates'e Türkiye ziyareti sırasında neden
söylenmediğini sordu.

Baykal, geçen perşembe günü öğle saatlerinde gerçekleştirilen şehit
cenazelerinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile
haftalık olağan görüşme yaptığını anımsatarak, "Benim kanaatim odur ki,
bu karar orada alınıyor" dedi.

Ortada bir iç koordinasyon problemi olmadığını düşündüğünü ifade eden
Baykal, "(Biz kararlaştırdık...) Evet siz kararlaştırdınız da birileri
bir şeyler söyledi de onun üzerine kararlaştırdınız" diye konuştu.

-"ASKERİ, BU ÇERÇEVENİN SORUMLUSU HALİNE GETİRMEK YANLIŞTIR"-

Baykal, bir başka soruyu yanıtlarken de "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
Kuzey Irak'a yerleşmiş, oralarda üs oluşturmuş hem de etkili, ciddi
askeri bir alt yapı geliştirmiş PKK terörünün gerçekten Kuzey Irak'ın
sınıra yakın bölgesindeki önemli üslerini hiç olmazsa tamamen etkisiz
kılmaya, tasfiye etmeye yönelik bir operasyonunu sonuna kadar
götürmemizi uygun görmemişlerdir" dedi.

Bu harekatla Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK üslerinin tümünü etkisiz
kılacak şekilde tamamlayabilmesine olanak tanınması halinde terörle
mücadelede önemli bir aşama kaydedilmiş olacağına inandığını söyleyen
Baykal, "Öyle anlıyorum ki, birileri sürekli olarak kılıcın tepemizde
asılı olmasında yarar görüyor" diye konuştu.

Harekatın askeri boyutunun başarıyla tamamlandığını, ancak siyasi boyutu
için aynı şeyin söylenemeyeceğini ifade eden Baykal, şunları kaydetti:
"Asker, üzerine düşen görevi parlak bir şekilde yapmıştır. Buna hiç
şüphe yok. Görevini ciddi bir şekilde yapmış, bunun bedelini de ödemiş,
şehitlerini de vermiştir. Milletimiz de bunun acısını yüreğine basarak
taşımıştır. Bunda hiç bir mesele yoktur. Ama şimdi bu olay sırasında
askeri ortaya çıkarıp askeri, bütün bu bahsettiğimiz çerçevenin
sorumlusu haline getirmek yanlıştır, sakıncalıdır. Askerin kendisi
yapıyor olsa bile yanlıştır."
Baykal, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in Türkiye'deki temasları
kapsamında cumhurbaşkanı Gül ve başbakan Erdoğan'la özel ikili görüşme
yaptığını hatırlatarak, burada nelerin görüşüldüğünün de bilinmesi
gerektiğini savundu. Olayın siyasi boyutunun sorunlu olduğunu ve
bunun hesabını sormak istediğini ifade eden Baykal, bu durumu TBMM
gündemine getireceklerini bildirdi.


:)
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Kredimi vermişler, çok komik.
 

GÖÇEBE

Paylaşımcı
Katılım
28 Şub 2008
Mesajlar
174
Tepkime puanı
8
Puanları
0
6.2 milyar dolarcık kredicik konuşmaya gündeme almaya değmez :) akepe bu ne yapsa yeri olur... :)
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
6.2 milyar dolarcık kredicik konuşmaya gündeme almaya değmez :) akepe bu ne yapsa yeri olur... :)

Birileride çıkar başka şey söyler,

söyler , söyler,

laf söylemek parayla değilya,

ama diyorumki delil varmı elinizde?
 

Türkay

Doçent
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sınır ötesi kara operasyonuyla ile ilgili birifingte 'akretide' gazetecilerden birinin “Operasyona Deniz Kuvvetleri de katıldı mı” diye sorması şaşkınlık yarattı. Soru karşısında hayrete düşen Orgeneral Büyükanıt, sağ tarafında oturan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç'a dönerek “Sen de mi katıldın?” dedi. Büyükanıt, sorusuna Oramiral Ataç'ın cevap vermesini beklemeden 'Zap suyunun altından girdiler, üstünden çıktılar” dedi.

ZAP'IN ALTINDAN GEÇTİK

Soruya şaşıran Orgeneral Yaşar Büyükanıt, sol tarafında oturan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç seslenerek “(Operasyona sende mi katıldın) diye soruyorlar” dedikten sonra 'şaka gibi' soruya şakayla cevap verdi. Büyükanıt “Evet Deniz Kuvvetleri'miz de katıldı. Dağın altından girdiler. Hani Zap Suyu var ya, onun altından ilerlediler” diyerek espri yaptı. Büyükanıt'ın cevapı soruyu soran gazeteci gibi basın mensuplarını güldürdü.

'SEÇMECE' GAZETECİ!

Birifingte şaşırtıcı soruyu soran gazetecinin kim olduğu öğrenilemezken, Genelkurmay Başkanlığı'nın akredite uygulamasının eleştirilmesine neden oldu. Akredite gazetecinin şaka gibi sorusu Yeni Şafak, Zaman, Bugün, Star, Vakit, Taraf, Birgün gibi gazeteler ile 4 ulusal TV'yi toplantılarına davet etmeyen Genelkurmay Başkanlığı'nın 'birlikte çalışılacak yayın kuruluşları ve gazetecileri seçme' uygulamasının bir sonucu olarak yorumlandı.
Yenişafak

Şimdi bu ulusalcı chp zihniyetli gazeteciler, cepeden niye döndünüz diye bunlarla alaya başladı. Diğer içeriye alınmayan gazetelerin manşetine bakın, birde içeriye giren gazetelerin manşetine, gerçekten çok ibretlik.
 

Sayha

Asistan
Katılım
19 May 2007
Mesajlar
306
Tepkime puanı
1
Puanları
0
iİYİ İŞTE YESİNLER BİRBİRLERİNİ.
 

Turkbeyi

Ordinaryus
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
2,960
Tepkime puanı
273
Puanları
83
Konum
Karaman
bakin burda da milli goruscu bir arkadaslar ayni uyum icinde dusuncelerimizi yaziyoruz... ya bu mhplilerde ne donek insanlar canim... bizim soylediklerimizi onlar onlarin soylediklerini biz soyluyoruz... surda soyledigi bir soz var yukarda gocebe arkadasin kirediyi alinca akp sustu dogru diyor sustu ... abd sus dedi sus payi olarakda kiredi geldi...

:) ya neyse buunlarada heeee.
 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,240
Puanları
113
Konum
bâbil...
Siyasetçi eğer eleştirecekse harekatı değil ama harekat sonrası Genelkurmay'ın basınımızın önemli bir bölümüne uyguladığı akreditasyonu eleştirmeliydi.

Basına verilen birifing akreditasyon ayıbından maalesef yine kurtulamamıştır.

Zaman Gazetesi, Yeni Şafak, Star, Bugün, Taraf, Vakit, Birgün gazetelerinin yanı sıra, Samanyolu, Kanal 7, Samanyolu Haber, Kanal 24 televizyonları ile Haber 7 internet haber portalı temsilcileri brifinge alınmamıştır.

Askeri harekatı destekleyen ve toz kondurmayan bu yayın organları maalesef harekatla ilgili birifinge alınmamışlardır.

Zaman Gazetesi tiraj raporlarına göre, söz konusu tarihler arasında 756 bin 715 net satış ile birinci sırada yer alması, Star Gazetesi'nin 221 bin 423, Yeni Şafak'ın 138 bin 37 ve Bugün Gazetesi'nin 101 bin 124 net satış gerçekleştirmesi Genelkurmay Başkanlığı'nın gazete ve televizyonlara uyguladığı akreditasyon uygulamasına takılmalarına engel olamadı.

İçeride parça unutulmamıştır ama çok büyük bir parça dışarıda bırakılmıştır!

işte bu...

diğeri laf-ı güzaf...
 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Adam yerine konulmayan yazarlar

Yeni Şafak'tan: Abdullah Muradoğlu, Adnan Sökmen, Ahmet Altınkaynak, Ahmet Bıyıklı, Akif Emre, Ali Bayramoğlu, Ali Murat Güven, Avni Tarhan, Ayşe Böhürler, Bekir Hazar, Cevdet Akçalı, Cömert Aslan, Davut Dursun, Dücane Cündioğlu, Ebru Çıdal, Ergün Diler, Erhan Köknar, Fatma K. Barbarosoğlu, Fehmi Koru, Fevzi Öztürk, Fikri Akyüz, Gökhan Özcan, Hakan Albayrak, Haldun Domaç, Harun Tokak, Hayrettin Karaman, Hürol Bilal, Hüseyin Hatemi, Hüseyin Korucuoğlu, İbrahim Kahveci, İbrahim Karagül, İbrahim Sadri, İhsan Deniz, İhsan Öksüz, İsmet Badem, Kamil Anahar, Koray Düzgören, Kürşat Bumin, Mahmut Dikmen, Mahmut Kulein, Mehmet Gündem, Mehmet Ocaktan, Mehmet Şeker, Mehmet Ziya Gökalp, Melikşah Utku, Mirza A. Beg, Mustafa Kutlu, Mustafa Özel, Nazif Gürdoğan, Nazmiye Yılmaz, Nurullah Öztürk, Ogün Altıparmak, Osman Akkuşak, Osman Tanburacı, Özlem Albayrak, Rasim Özdenören, Resul Tosun, Salih Tuna, Sami Hocaoğlu, Sanlı Sarıalioğlu, Selahattin Yusuf, Sema Karabıyık, Taha Kıvanç, Tahsin Sınav, Tamer Korkmaz, Yasin Aktay, Yasin Doğan, Yaşar Süngü, Yusuf Kaplan, Yusuf Ziya Cömert…

Zaman'dan: A. Turan Alkan, Abdülhamit Bilici, Abdullah Aymaz, Abdullah Gegiç, Ahmed Şahin, Ahmet Çakır, Ahmet Kurucan, Ahmet Selim, Ahmet Yavuz, Ali Bulaç, Ali Çolak, Ali H. Aslan, Ali Ünal, Atıf Keçeci, Aziz Yılmaz, Beşir Ayvazoğlu, Bülent Korucu, Ekrem Dumanlı, Elif Şafak, Fatih Uraz, Fikret Ertan, Fikri Türkel, G. Özen Ocakoğlu, H. İbrahim Ekiz, Hamdullah Öztürk, Hayri Beşer, Hekimoğlu İsmail, Hilmi Yavuz, Hüseyin Gülerce, Hüseyin Sümer, İbrahim Öztürk, İhsan Dağı, İskender Pala, J. Benjamin Toshack, Kadir Dikbaş, Kerim Balcı, Leyla İpekçi, M. Ali Yıldırımtürk, M. Nedim Hazar, Mehmed Niyazi, Mehmet Kamış, Mehmet Yılmaz, Melih Arat, Mümtaz'er Türköne, Mustafa Ünal, Nihal B. Karaca, Nuriye Akman, Şahin Alpay, Sami Uslu, Selçuk Gültaşlı, Selim İleri, Selim Işıklar, Zeki Çol, Ziya Perver…

Bugün'den: Gülay Göktürk, Ahmet Taşgetiren, Ömer Lütfi Mete, Toktamış Ateş, Nuh Gönültaş, Ali Atıf Bir, Emin Pazarcı, Mehmet Metiner, Can Aksın, Aykut Işıklar, Hakan Aygün, Cengiz Özdemir, Murat Çelik, İkbal Gürpınar, Celal Toprak, Bilal Özcan, Ceyhan Altınyelek, Erhan Afyoncu, Mehmet Paksu, Selim Erol, Erdoğan Süzer, Perihan Çakıroğlu, Nurdan Tümbek Tekeoğlu, Fatih Karaosmanoğlu, Erhan Çelik, İsmail Kökbulut, Mehmet Harputlu, Tarık Tufan, Latif Erdoğan, Cemal Uşşak, Salim Uslu, Halil Reçber, Ersan Çelik, Rıfkı Soysal, Ömer Çavuşoğlu, Onur Belge, İbrahim Balcıoğlu, Yasemin Yıldırım, Orhan Balal, Kenan Karcı, dem Yılmaz, Halil Akkurt, Osman Saraç, Murat Kapanlı…

Vakit'ten: Abdurahim Karakoç, Ali İhsan Karahasanoğlu, Hasan Karakaya, Abdurrahman Dilipak, Nusret Çiçek, Hüseyin Öztürk, M. Emin Kazcı, Selahaddin Çakırgil, Hüseyin Üzmez, Serdar Arseven, Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Varol, D. Ali Taşcı, Mustafa Çelik, Serdar Demirel, Metin Hasırcı, Ömer Serdaroğlu, Lütfü Oflaz…

Star'dan: Mehmet Altan, Ahmet Kekeç, Mustafa Karaalioğlu, Murat Birsel, Hasan Kaçan, A. Rasim Küçükusta, Ardan Zentürk, Berat Özipek, Eser Karakaş, Faruk Beşer, Hadi Özışık, Mahir Kaynak, Mustafa Erdoğan, Nasuhi Güngör, Necef Uğurlu, Resul Kurt, Şamil Tayyar, Belma Toprak, Halit Tunç, Sami Selçuk, Salih Neftçi, Mehdi Tanaman, Nuh Yılmaz, Saadet Oruç, Elif Ural, Ayşe Düzkan, Gülay Erdemli, Hüseyin Emiroğlu, Hüseyin Özalp, Ekrem Okutan, Aziz Üstel, Mustafa Akyol, Oğuz Karamuk, Mustafa Hoş, Eftal Orhan, Serdar Akbıyık, Halime S. Kahveci, Ozanser Uğurlu, Ali Sami Alkış, Eren C. Hattatoğlu, Erdem Yeşilada, Sedef Ecer, Aydan Üstkanat, Ahter Kutadgu, Ziya Şengül, Güven Taner, Hakan Ünsal, Cengiz Tümer, Serdar Bali, Turgay Beşyıldız, Kemal Dinçer, Yiğiter Uluğ…

Bu isimler, Genelkurmay'ın adam yerine koymadığı, basın toplantılarına çağırmadığı bazı gazetelerin yazarları. Devamı da var; televizyonlar, radyolar, muhabirler falan… Fakat yerimiz yok.

Hepsi de kendini adam sanarak dolaşıyorlar ortalıkta. Amma belli ki değiller. Aksi halde çağrılırlardı. Genelkurmay'dan daha mı iyi bilecekler?

Seçmece gazetecilerle yapılan toplantıda "Operasyona Deniz Kuvvetleri de katıldı mı" diye sorulunca, Büyükanıt Paşa kızmış. Aşk olsun Paşam, niye kızıyorsunuz?

Mehmet şeker

 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konu yazmaya değmezdi ama yine yazdı

Fehmi Koru'nun yazısı...

Vakit kaybına değmeyecek taleplerin başında, Genelkurmay'ın medyaya 'akreditasyon' uygulamasının gözden geçirilmesi geliyor. Karargâhta kim bilir kime verilmiş bir görevle medya hakkında ayrıntılı olması gereken raporlar tutuluyor; bunun sonucu olarak da bazı gazeteler ve televizyon kanalları askerî etkinliklere çağrılmıyor.

Genelkurmay'ın açıklama yayınlayarak resmen kınadığı haberlerin çıktığı gazeteler ile rahatsız olduğu yorumları yapan gazetecilerin raporları ne hikmetse tertemiz, bütün basın buluşmalarında başköşe onlara ayrılıyor; buna karşılık titiz habercilik anlayışına sahip yayıncılar Genelkurmay'a kendilerini bir türlü beğendiremiyorlar.

“Ne hikmetse” dememe bakmayın, bunun neden böyle olduğunu biliyorum.

1997 yılında, Refahyol iktidarı 28 Şubat süreciyle yerinden edilirken başlatılan bir uygulamadır 'akreditasyon'; “Bu hükümete kimler karşı çıkmıyor?” sorusu sorulup verilen cevapta adı geçen medya kuruluşları 'yasaklı' kılınmıştı. Askere karşı herhangi bir 'ayıplı' davranışları olması gerekmeksizin...

Hakkında suç duyurusunda bulunulan gazeteler akrediteydi, garip bir biçimde bizim gazete başkalarına ait suç duyurularıyla 'akredite dışı' bırakılmıştı. Dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Albay Hüsnü Dağ, o gün beni arayıp, “Bir yanlış yapılmış, bundan sonraki programlara çağrılacaksınız” haberini bizzat iletmişti.

Genelkurmay karargâhından bana ulaşan son bildirim sonradan albay olarak emekli edilmiş Hüsnü Dağ'ın o telefon mesajıdır. Bir daha ne bir ses, ne bir nefes...

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt kendisi de deneyebilir: İstesin, astları 'akreditasyonsuz' medya organları (hiç değilse çoğu) hakkında somut herhangi bir suçlama getiremeyeceklerdir. Genelkurmay'ın herkese açık internet sitesinde halen duran son üç yılın resmi açıklamaları içerisinde en büyük bölümü 'akredite' yayın organlarının yayınlarıyla ilgili yalanlamalar teşkil ediyor; onları da gözden geçirebilir Org. Büyükanıt...

Disipliniyle ünlü bir kurumda, dışarıdan bakıldığında çok güçlü görünen bir komutanın, “Getirin şu gazete hakkındaki suç duyurusu dosyasını” emrine karşı nasıl direnildiğini yaşayarak öğrenmiştim. Sonunda, başka çıkar yol kalmayınca, dosyanın içine gelişigüzel yerleştirilmiş kâğıtlarla yasak savma çabasına girdiklerini de biliyorum. Bu sebeple, Org. Büyükanıt'ın “Getirin bakalım, medya organları arasındaki mukayeseli tabloyu” talimatının nasıl yankı bulacağını doğrusu çok merak ederim.

Bir yıl önce (8 Mart 2007) dışarıya sızan Genelkurmay Başkanlığı'nın akredite gazetelerle ilgili 'medya raporu', değerlendirme çalışmasının ne kadar yalapşap yürütüldüğünü ortaya koymuştu aslında. Genelkurmay'a yakışan, savunabileceği nitelikte değerlendirmelere dayalı uygulamalar yapmaktır; akreditasyon uygulaması ise tamamen keyfi tercihleri yansıtıyor.

Murat Yetkin damardan girmeseydi, konu benim için ele alınmaya değmezdi. Sonuç alamayacağım işlerle uğraşmayı sevmem ben.

Yeni Şafak
 
Üst