ArZu
GülenAy
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 30,610
- Tepkime puanı
- 2,100
- Puanları
- 0
- Konum
- Kayıp Şehir...
- Web sitesi
- www.arzuzum.blogcu.com
.Cep telefonsuz bir hayat düşünülmüyor.
Yaşam bağı oluverdi on yıl içerisinde. İçerisi, dışarısı, havası, karası cep… Ahiretle irtibat kurar gibi yapışılıyor ceplere. Yerlisi yabancısı aynı sadakatte. Cep telefonu olmayan, cep telefonu kullanmayan bir insana büyük bir gıpta ile, hayret ile hatta biraz istihza ile bakılıyor.
İmtihan
Yaşamı ve ölümü elinde bulunduran Allah, görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen sebepler halk ediyor, insanların istifadesine sunuyor, imtihan vesilesi yapıyor.
Ceple imtihan mı?
- Olmaz mı?
Ben kendi dünyamdan bakayım, siz kendi dünyanızla örneklendiriniz:
Camiye gittiniz. Büyük bir huşû içerisinde namazınızı kılıyorsunuz. Fatiha, zammı sûre, rukû, secde; ikinci rek’at… Fatiha… Bir cep telefonunun ısrarlı melodisi çalmaya başlıyor. İmamsanız hapı yutabilirsiniz.
- Ben kaçıncı rekâttaydım, ne okuyordum? İmam değilseniz de hapı yutabilirsiniz:
Ya melodi ayağınıza gidip ritm tutmaya başlarsanız.
-Tevbe. Namazda mı?
Evet, namazda. Ya hu kardeşim ne kadar oynak melodiler var duymuyor musun? Konyalı mısın, ada sahilleri, adanalı; hatta mehter marşı, hatta adını bilmediğim yabancı tımbırtılar…
Duyuyoruz elbet.
Hatta bana “cebinin melodisini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” vecizesi bile peyda oldu.
Peki ya makam ağır ise ne olacak?
O daha kötü değil mi?
Gafletle uykuya duçar kılarsa bizi?
Ne olur ben bilmem.
Cami cemaati az çok bilir ki camilerin dış kapısından tutunuz mihraba varıncaya değin türlü yerlerde “Telefonunuzu kapatınız” yazısı ile çevreye çirkinlik ve rahatsızlık verilmektedir. Buna ilaveten İmam Efendi namaza dururken cemaati hem safları düzeltmeye hem de telefonları kapatmaya davet eder ki bu da ayrı bir “Söz Çirkinliği”dir. Bütün bunlara rağmen ya birisinin kapatmayı unuttuğu veya kapatmayı önemsemediği telefonu çalar (Çalar babam çalar, burnundan solumaya başlar bazıları, duymazlık rollerine yatar kimileri filan) ya da cemaatten birine mesaj gelir (Alınız namazı fesada verme sebebi daha. Mesaj sahibi: Kimden acaba? Çaktırmadan baksam mı? Aman unutmayayım da okuyayım?),
(Yanındaki cemaati müsliminden birisi: Ulen sırası mı şimdi? Millete mesaj geliyor bize o da yok? İmam bana kontör atsana.)
Bu mesela tez elden çözülmeli efendiler. Eğitimle filan olmuyor bu iş. Öyle olsa okullara yasaklanmaz.
- Aaa yasak mı okullarda?
Eh uygulayabilen okullarda yasak.
(Müdür müdür müdür: Öğrenciler çok negatif kullanıyor cep telefonlarını sayın veliler, lütfen takip ediniz…)
Bu öğle, namaz kılmak için girdiğim cami imamı başlığa taşıdığımız muhteşem ifadeyi asmış çeşit çeşit sütuna.
Hak ile irtibata geçince,
Halk ile irtibatı kesiniz
Söz çok yakışıklı duruyor ama icraata yansıtma gücünü kaybetmiş.
Sonuç ortada sanırım. Kapsama alanına müdahale mi edilir; Cami girişinde herkesten telefonlar toplatılır mı bilmem ve fakat müdahale şart diye düşünüyorum.
Yaşam bağı oluverdi on yıl içerisinde. İçerisi, dışarısı, havası, karası cep… Ahiretle irtibat kurar gibi yapışılıyor ceplere. Yerlisi yabancısı aynı sadakatte. Cep telefonu olmayan, cep telefonu kullanmayan bir insana büyük bir gıpta ile, hayret ile hatta biraz istihza ile bakılıyor.
İmtihan
Yaşamı ve ölümü elinde bulunduran Allah, görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen sebepler halk ediyor, insanların istifadesine sunuyor, imtihan vesilesi yapıyor.
Ceple imtihan mı?
- Olmaz mı?
Ben kendi dünyamdan bakayım, siz kendi dünyanızla örneklendiriniz:
Camiye gittiniz. Büyük bir huşû içerisinde namazınızı kılıyorsunuz. Fatiha, zammı sûre, rukû, secde; ikinci rek’at… Fatiha… Bir cep telefonunun ısrarlı melodisi çalmaya başlıyor. İmamsanız hapı yutabilirsiniz.
- Ben kaçıncı rekâttaydım, ne okuyordum? İmam değilseniz de hapı yutabilirsiniz:
Ya melodi ayağınıza gidip ritm tutmaya başlarsanız.
-Tevbe. Namazda mı?
Evet, namazda. Ya hu kardeşim ne kadar oynak melodiler var duymuyor musun? Konyalı mısın, ada sahilleri, adanalı; hatta mehter marşı, hatta adını bilmediğim yabancı tımbırtılar…
Duyuyoruz elbet.
Hatta bana “cebinin melodisini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” vecizesi bile peyda oldu.
Peki ya makam ağır ise ne olacak?
O daha kötü değil mi?
Gafletle uykuya duçar kılarsa bizi?
Ne olur ben bilmem.
Cami cemaati az çok bilir ki camilerin dış kapısından tutunuz mihraba varıncaya değin türlü yerlerde “Telefonunuzu kapatınız” yazısı ile çevreye çirkinlik ve rahatsızlık verilmektedir. Buna ilaveten İmam Efendi namaza dururken cemaati hem safları düzeltmeye hem de telefonları kapatmaya davet eder ki bu da ayrı bir “Söz Çirkinliği”dir. Bütün bunlara rağmen ya birisinin kapatmayı unuttuğu veya kapatmayı önemsemediği telefonu çalar (Çalar babam çalar, burnundan solumaya başlar bazıları, duymazlık rollerine yatar kimileri filan) ya da cemaatten birine mesaj gelir (Alınız namazı fesada verme sebebi daha. Mesaj sahibi: Kimden acaba? Çaktırmadan baksam mı? Aman unutmayayım da okuyayım?),
(Yanındaki cemaati müsliminden birisi: Ulen sırası mı şimdi? Millete mesaj geliyor bize o da yok? İmam bana kontör atsana.)
Bu mesela tez elden çözülmeli efendiler. Eğitimle filan olmuyor bu iş. Öyle olsa okullara yasaklanmaz.
- Aaa yasak mı okullarda?
Eh uygulayabilen okullarda yasak.
(Müdür müdür müdür: Öğrenciler çok negatif kullanıyor cep telefonlarını sayın veliler, lütfen takip ediniz…)
Bu öğle, namaz kılmak için girdiğim cami imamı başlığa taşıdığımız muhteşem ifadeyi asmış çeşit çeşit sütuna.
Hak ile irtibata geçince,
Halk ile irtibatı kesiniz
Söz çok yakışıklı duruyor ama icraata yansıtma gücünü kaybetmiş.
Sonuç ortada sanırım. Kapsama alanına müdahale mi edilir; Cami girişinde herkesten telefonlar toplatılır mı bilmem ve fakat müdahale şart diye düşünüyorum.