Hak bildiğimiz Kur'an yolundan gitmeye devam edeceğiz.

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
KADER, HADİS, SÜNNET
İNKAR MI,DOĞRU ANLAMA MI?

Bir türlü anlatamadık; ya biz anlatamadık ya da anlamak istenmedik. Birileri ağzımızdan çıkanı değil anlamak istediklerini anladılar. Sürekli kalbimizi açıp bakmışçasına hareket ettiler. Sürekli imanımızı ölçüp durdular, "inkar mı ediyorsun?" diye biten o kadar çok soru sordular ki...

Belki yine anlatamayacağız ama yine de bizden bir imza olarak geçsin tarihe bu yazım...

Her duyduğumda katre katre yerin dibine geçesimin geldiği bu soruya cevap vermekten o kadar rahatsızım ki anlatamam... Yanlış anlaşılmasın yerin dibine geçme isteğim anlattıklarımızın yanlışlığından değil de bir türlü anlatamamış olmaktandır.

Yüzbinlerce defa hayır diyerek başlıyorum cümlelerime; Hayır arkadaş inkar falan etmiyoruz; korkmayın...

Kaderi inkar etmiyoruz. Bilakis belki bize inkar ediyorsun diyenlerden daha fazla inanıyoruz kadere. Bilerek iman ediyoruz.Bilmeden kadere iman edenler gibi işlediğimiz günahların faturasını Allah'a çıkarmıyoruz. Bilerek iman ettik biz kadere. Biz "Allah'ın her şeyi bir kader ile yani ölçü ile yani sünnet ile yarattığına" iman ettik. Biz, birilerinin işledikleri cinayetlerden sonra "Allah yaptı" pişkinliğini inkar ediyoruz, reddediyoruz. Ölçüsüz iş yapmayan Allah'a iman ediyoruz. Kainattaki muhteşem düzenin sahibi olan Allah'a iman ediyoruz. Ve insanın kaderinin irade ve sorumluluk olduğuna iman ediyoruz. Nerden çıkardınız şimdi kaderi inkar ettiğimizi? Birileri imanı altı şarta bağladı diye anlattığımız bu hakikati neden anlamak istemiyorsunuz? Biz Kur'an'ın her harfini iman şartı sayıyoruz.

Sünneti, hadisi inkar etmiyoruz. Hele Paygamberi asla inkar etmeyiz biz. Bizi vahiyle buluşturan o insanlık güzelini nasıl inkar ettiğimizi söylersiniz. Bizler Peygamberin sakalına, saçına, kanına, idrarına tapmayı inkar ediyoruz; reddediyoruz. Bizler, O'nun muhteşem bir ahlak üzere gönderildiğine iman ettik. Bizler O'nun en güzel örnek olduğuna, rehber olduğuna, şefkatine, merhametine, adaletine ve daha nice özelliğine iman ettik. O'nun gibi olmanın yoluna yani Kur'an Ahlakına iman ettik. O'nun bizlere emanet ettiği vahye iman ettik. O'nun misyonuna iman ettik. O'nun örneklik arz edecek her uygulamasının sünnet olduğuna iman ettik. O'nun sözlerine de iman ettik elbette. Ama O'nun sözlerinin vahiy ile çelişmeyeceğine de iman ettik biz. Birilerinin siyasi çıkarları uğruna Peygamberin ağzına koydukları uydurma sözleri nasıl kabul edebiliriz ki...

Mezhepleri de inkar etmiyoruz. İslam tarihinin bir gerçeğini nasıl inkar edebiliriz ki... Bizler mezheplerin siyasi veya içtihadi görüşler olduğunu söylüyoruz. Onların imanın birer parçası olmadığını söylüyoruz. Mezhep imamlarının, alimlerin bu ümmet için ne kadar değerli olduğunu onların eserlerini okuyarak anlatmaya çalışıyoruz. Onların eserlerini okumadan onlara bağlı olduğunu söyleyen ve ayıklamadan taşlı pirinç yedirmeye çalışanlara karşı çıkıyoruz. Mezhepli olmanın caiz mezhepçi olmanın günah olduğunu söylüyor ve her türlü mezhep kavgasına da karşı çıkıyoruz. Mezhepli olsak bile Allah'ın emri gereği kendimize "Müslüman" sıfatından başka sıfatı takmıyor ve kullanmıyoruz. Bizler Allah'ın bize verdiği isim ile yetiniyor ve üzerine ekleme ihtiyacı duymuyoruz.

Şunu da söyleyelim ki bizler Şii'de değiliz, Vahhabi de değiliz, Sünni de değiliz; bizler yalnızca teslim olanlarız. Hakikatin önünde boyun eğen Müslümanlarız

Bizleri suçlayanlara kendimizi tanıtmak için diyoruz ki;

Bizler tevhid ilkesini hayatımızın her anına yerleştirmekle meşgulüz. Kimsenin dini tekelinde tutmasına göz yumamayız. Bu din Allah'ın dinidir. Ahirette kimse Allah'ın elinden kimseyi kurtaramayacak diyenleriz. Herkes hesabını yalnızca Allah'a verecek ve o gün Allah, ayrılığa düştüğümüz konularda son noktayı koyacak. Biz buna iman ettik ve kimsenin ne şefaatini ne yardımını ne de himmetini istemedik. Allah'a yalvarmanın, O'na dua etmenin yettiğini biz Kur'an'dan öğrendik.

Bizler muska yerine duayı, okunmuş su yerine tedaviyi, rızık için 4444 seansları yerine çalışmayı, birileri ile rabıta kurmak yerine Allah'a kulluğu, Peygamberi kutsamak yerine onu örnek almayı tercih ettik.

Biz kimsenin bizi kabul etmesini, bizler gibi düşünmesini, bize gelmesini, bizim gibi olmasını istemedik. Hatta kimsenin bizi sevmesini de istemedik. Buna karşın biz iman eden herkesi Allah sevin dediği için sevdik. Ama yaptığımız bu tevhidi tercihten dolayı sadece saygı duymanızı istedik. Bu bizim tercihimiz dedik ve kimseye dayatmadık.

Kendi din kardeşlerimizin bizlere yalan ile, iftira ile, karalama ile, beddua ile mukabele etmesidir bizim içimizi yakan.

Zerre korkumuz yoktur; hak bildiğimiz Kur'an yolundan gitmeye devam edeceğiz. Biliyorum ne yaparsak yapalım yine devam edecekler bazıları. Ama şunu da unutmayın ki; siz bizim imanımızı ölçüp bizi cehenneme de atsanız, biz Allah'ın işi olan bu konuya hiç girmeyeceğiz. Vesselam
.
 
Üst