Hadislere Tabi Olmanin Lüzumu

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
HADISLERE TABI OLMANIN LÜZUMUNA DELALET EDEN PEK ÖNEMLI BIR HADISIN ETRAFLICA ACIKLANMASI

Sahih hadislerde Peygamber efendimiz defalarca acikca hatirlatmi$lardir ki, hadislerine tabi olmak hepimiz hakkinda kesin olan vaciblerdendir.

Yanliz Kur´an´la kalirsak dinin hükümlerinde büyük hata etmi$ oluruz.

Zira biz yanliz Kur´an´dan bütün hükümleri alamayiz. Bu güc,Allah´in vahyi ile desteklenmi$ bulunan $anli Peygamberimizin yüce hususiyetlerindendir.

Sahih hadislerinden biri – ki Ebu Davud´un Sünen´inde Irbad b.Sariye´den rivayet edilmektedir, $udur:

<Peygamber efendimiz bir gün bize Imam
olarak namazi kildirdiktan sonra mübarek yüzünü bize dönerek öyle bir va´z da bulundu ki, onun belagatinin tesiriyle hepimizin gözleri pi$manlik ya$lari düktü ve gönüllerimiz korkuyla doldu.

Bunun üzerine bir zat dedi ki: <Ya Resulullah! Bu mübarek vaziniz, karde$ ve arkada$larini birakip gidecek olan $efkatli bir kimseningüzel güzel ögütleri kabilinden olduguna göre bize tam bir esas te$kil edecek yüce emir ve tavsiyelerinizi bildirmeniz uygun olacak.>

Peygamber efendimiz tekrar söze ba$liyarak bütün ashaba hitaben buyurdular ki:

<Ben size önce takvayi (her bakimdan Allah´in rizasina aykiri olan davrani$lardan sakinmayi), sonra da vali tarafindan bir i$le görevlendirilen zat, Habe$´li bir köle de olsa, ona baglanip itaat etmeyi emir ve tavsiye ederim. Zira sizden uzun zaman hayatta kalanlar pek cok anla$mazliklar ciktigini göreceklerdir. Siz her zaman benim sünnetimi ve hidayette olan dört halifenin yollarini birakmayin. Bu sünnete iyi tutunun. Azi di$lerinizle onu pek Saglam tutun. Yeni cikma $eylerden uzak durun. Zira her yeni cikma $ey bid´at, her bid´at dalalet, her delalet (sahibi) de ebedi olarak cehennemdedir”.>

BU KABILDEN BA$KA BIRSAHIH HADISIN ACIKLAMASI

Yine Ebu Davud´la Tirmizi – ki ikisi de kütüb-ü sitte sahiplerindendir... Mikdad b. el-Esved´den rivayet ediyorlar ki Peygamber efendimiz $öyle buyurmu$lardir:

<Iyi biliniz ki, bana Kur´an verildigi gibi onun bir misli olan sünnet (yani hükümleri aciklamada onun benzeri bulunan hadisler) de verildi. Yine iyi biliniz ki, bazi gafil ve magrur kimseler va´z kürsüsüne veya amirlik makamina kurularak diyecek ki: <Siz ancak tesbit edilip korunmu$ bulunan $u Kur´an´a bakin; onda bulabildiginiz helali helal, harami haram bilin. Böyle inanarak amel edin.>

Allah´in Resul´u tarafindan haram kilnan $eyler bizzat Allah Teala´nin haram kildigi $eyler gibidir.

Bu hadisteki <recul-i $eb´an> (karni tok adam) kelimeleriyle Hz. Peygamber´in kasdettigi, $ehvetine dü$kün, magrur ve gafil olan$ahistir ki, daima tok olmakla vasiflandirilmasi, o reddedilen sözü cür´et etmenin sebebine i$aret ediyor. Nitekim filozoflar da<Devamli tokluk, gaflet getirir ve zekayi giderir.> diyorlar. Binaenaleyh $ifa´da Hz. Ai$e´den rivayet edildigine göre <Peygamber efendimiz hic bir zaman doyuncaya kadar yemek yememi$lerdir.>
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
HZ. PEYGAMBER´IN BAZITAVSIYELERINI ICINE ALAN PEK ÖNEMLI BIR HADISIN ACIKLAMASI

Ebu Davud´un Sünen´inde Hz. Irbad b. Sariye´den rivayet edilen bir hadis daha vardir ki:

<Ey ümmet ve ashabim! Sizden biriniz kendini begenerek koltuguna kurulup da zanneder mi ki, Allah yanliz Kur´an´dan herkesce acikca bilinen haramlari haram kilmi$tir ve onlardan ba$ka haram yoktur? Hayir! Bilakis ben, (digerlerinin anlayip cikamadiklari) Allah´in pek cok emirlerini teblig ettim. Hem de – Allah´in kitabindan alarak –size va´z ettim. Yani te$vik, tehdid ve müjde ettim, tehlikeleri haber verdim ve pek cok $eylerden men ettim ki, onlar Kur´an´dan anla$ilan yasaklar kadar veya daha coktur. İyi biliniz ki Allah, kitab ehli olan yahudi ve hiristiyanlarin evlerine izinleri olmaksizin girmenize, aile ve cocuklarina eziyet etmenize ve kendilerine dü$en vazifelerini yaptiklari müddetce mallarina el uzatmaniza ve hatta meyvelerini yemenize izin vermiyor.>

Sahih ve sabit hadislerin daha pek cogu vardir ki, bu iddiayi kesin olarak ifade ediyor. Fakat kaydettiklerimiz yetecek derecededir. Uzatmaya ne lüzum var! İ$in hakikati geregi kadar aydinlanmi$ oldu. Bu kafasizlarin, Hz. Peygamber´in hadislerini birakarak yanliz Kur´an´dan anla$ilabilen dini hükümlere ümmeti davet etmek gibi sacma bir dü$üncede bulunmalarinin sebebi eger. Hz. Peygamber´enispet edilen hadisler arasinda onun söyledigi, hükümleri almada kabul edilen usulle sabit olmiyan zayif hadislerin de bulunmasi ve hatta bir takim uydurma hadislerin bile kendisine isnad edilmekte olmasi ise, yani bu husus, iddialarinca mutlak olarak hadislere itimadi ortadan kaldiriyorsa deriz ki:

Bu konuda $üphelerin zayif ve reddedilmi$ oldugu pek aciktir. Cünkü İslam dininin büyük alimleri arasinda hadis rivayeti ve ravilerin biyografileri hususunda pek güvenilir öyle inceleyici ve ara$tirici zatlar gecmi$tir ki, onlarin, rivayet edilen hadislerin derecelerini belirterek her birinin durumunu ve sübut derecesini aciklama gayretve hadislerin sifat ve kisimlarini ravilerinin tarihi durumlariyla beraber, hem de mükemmel ve istenen $ekilde aciklamayi vazife bilmi$ler ve mustalahu´l-hadis (hadis istilahlari) adiyla büyük vepek geni$ hususi bir ilim dali meydana getirerek, bu konuda pek cok büyük kücük kitablar yazip manzumeler hazirladiklari gibi hadis ravilerinin biyografileri icin de ayrica bir dal ihdas edip bunda daravilerin red ve kabulu ile ilgili akla ve dine uygun kaideler yazmi$lardir.

Hatta hadis kitablarinda nakil ve rivayet edilmekte olan her hadisin durumunu aciklayarak asil ve teferruat hükümlerinde hangilerine güvenilir, hangilerine güvenilmez birer birer belirtmeye gayret etmi$lerdir.

Kisacasi büyük alimlerin ittifaklariyla sabit olmu$tur ki, mütevatir hadisler, İslam dininin direkleri olan bütün müctehidlerce kabulle kar$ilanan me$hur hadisler, İslam inanci ve bütün dini hükümleri isbat ve desteklemeye elveri$li olabilir. Ahad yoluyla rivayet edilmi$ bulunan sahih ve hasen hadisler de, yanliz ameli hükümlerde ve teferratta delil kabul edilebilir. Zayif hadislerise, asla delile elveri$li olmadiklari icin hic bir hükmü isbat etmeye delil olarak kabul edilemezse de amellerin faziletleri konusunda onlarla da amel edilmesi caiz görülüyor.

Yani İslam dininde sihhatine bir engel bulunmiyan amel ve ibadetin fazileti hakkindaki zayif hadislerle amel etmeye ve te$vik sirasinda o türlü hadisleri rivayet ve kayd etmeye müsaade olunuyor.
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Evet, bir takim mevzu (uydurma) hadisler de bazi kitablarda görülmü$, fakat bunlarla asla ve hic bir $ekilde amel etmek caiz görülmemi$tir.

Hatta böyle bir hadisi okuyan ve rivayet eden zatin onun uydurma ve iftra kabilinden bir $ey oldugunu ve ilim sahiplerince kabul ve kendisiyle amel edilmedigini aciklamasi gerekir.

Eger bilerek susarsa Hz. Peygamber´e iftira edenlerin biri de kendisi olur. <Bana yalan ve iftira isnad etmek herhangi bir insana isnad etmek gibi degildir. Her kim böyle bir yalan kasden isnad ederse cehennemdeki yerine hazirlansin.> (Buhari, K.el-Cenaiz, Bab: 33; Müslim, K. et-Tahzir)

Yeteri kadar aciklama bulunan ve her hadisin kabul derecesini farketmeyekafi gelecek kitablar, ümmetin alimleri arasinda yayilmi$ ve eldenele dola$maktadir. Rivayet edilen hadislerin hakikatlerine dair hicbir $ey ilim sahiplerinden gizli kalmami$tir.
Bu durumda Kur´an´güvenildigi gibi hadislere de derecesine göre güvenilmekte ne zarar dü$ünülebilir! Her sözü digerlerinden ayirdeden ve sübut derecesine göre hüküm veren ilim ve tenkid ehline ne denebilir!

Mesela:
Halkin haber ve hadisleri arasinda dogru da bulunur, yalan da. Öyle isehic bir haberi kabul etmemek ve kimsenin sözüne güvenmemek gerekir, diyecek olsak acaba bize hak veren olur mu? Ne mümkün!Cünkü bu söz sirf ahmaklik eseri sayilir.

Herkes bilir ki halkin haber verdigi $eyleri inceleyip olaylara uygulamak gerekir. Böylece i$in hakikati ve sözlerin mahiyeti anla$ilir ve inceleyip yoklama sonunda dogrulugu anla$ilan sözlere göre hareket edilebilir, yalan haberlerden de sakinilir. Yoksa insanlar arasinda yalan bulunuyor diye dogru söyleyenlerin sözleri de hemen yalancilik ihtimaliyle yalan sayilacak olsa dünya ve ahiret i$leri bozulur giderdi. Akli ba$inda olan hic bu kaypakliga dü$er mi?

İ$te İslam alimleri Peygamber efendimize nispet edilen hadisleri geregi gibi inceleyerek sahih olmiyanlarini anladilar da, <Hükümlerin isbatinda $unlara güvenilmez, $unlara da asla Hz. Peygamber´in haberleri gözüyle bakilmaz.> dediler ve kisim kisim belirttiler. (Allah onlari bol hayirla kar$ilasin.)

Bu kafasizlar derlerse ki:
Biz hadislerin derecelerini nasil bilebiliriz ki, güvenilir olup olmayanlari ayirdedelim.>
Deriz ki:
Evet! Siz ayird edemiyorsunuz. Fakat bu durumda sizin, cahillerden sayilmanizla beraber, alimleri kendinize kiyaslamaya selahiyetiniz de olamaz.
Onlar pek ala bilip ayird edebiliyorlar. Hic bir husus, kendilerine göre gizlilik perdesi arkadasinda kalmiyor.
Siz bu cür´eti birakin da ba$vurmakla emredilmi$ bulundugunuz ilim ve ictihad sahiplerine ba$vurun.
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
[Dip notta gecen ayet-i kerimeler ve hadis-i $erifler]

<Bir de o kimselere günah yoktur ki, kendilerini bindirip sava$a sevkedesin diye, sana geldikleri zaman (kendilerine): <Sizi bindirecek bir hayvan bulamiyorum.> demi$tin. Bu ugurda sarfedecek $eyi bulamadiklarindan dolayi kederlerinden gözleri ya$ döke döke döndüler.> (Tevbe süresi, ayet: 92)

Abdurrahman, tabiilerden olup, arkada$i olan bir zatla beraber bilhassa Irbad b. Sariye´nin ziyaretine diderek <Sizi ziyarete ve ilminizden faydanlamaya geldik.> demi$ler, bunun üzerine Hz. Irbad, bu hadisi, oldugu gibi nakil ve teblig etmi$tir.

<Allah sana Kur´an-i ve hükümlerini indirdi.> (Nisa süresi, ayet: 113).
<Evlerinizde okunan Allah´in ayetlerini ve hikmetini (Kur´an-in emir ve yasaklarini) hatirlayin.> (Ahzab süresi, ayet: 34).

<Ey müslümanlar, Allah size ehli e$ek etini ve azi di$li yirtici hayvanlarin etini yemeyi ve anla$malilarin yitiklerini – sahipleri ona muhtac olmiyacak kadar pek bayagi $eylerden ibaret olmadikca – helal etmi$ degildir. Her kim bir kavme misafir olarak gelirse (günlük yiyecege muhtac bulunursa) ona yetecek kadar vermeleri vacib olur. Vermedikleri takdirde muhtac oldugu kadar almasi caizdir.> buyurarak Kur´an´da aciklanmiyan bazi haram ve vacibleri saymi$tir.

Hayber´in fethi sirasinda ehli esek etinin yenmesinin Hz. Peygamber tarafindan kuvvetle yasaklandigi $üphesizdir. Ama ashabdan Galib b. Ebcer´in< Ya Resulullah! Memleketimizde kitlik var, bir kac semiz e$ekten ba$ka yiyecek $eyimiz bulunmuyor. Siz de ehli e$eklerin etini haram kilmi$siniz.> demesi üzerine

<Ailene e$eklerinin semizinden yedirebilirsin. Zira ben onlari köyde pislik yiyen hayvanlar yüzünden haram kildim.> buyurmalari zaruret haline yorumlanir.

<Cuma icin gusletmek vacibtir.> (Buhari K. el-Sümüa, Bab: 12)
<Hic bir kimsenin mali, kendi izin ve rizasi olmadikca kimseye helal olmaz.>

<Mü´min, kendisinden insanlarin mal ve canca emin olduklari kimsedir.>

<Muhacir de günah ve itaatsizlikleri birakandir.>

<Mükemmel müslüman o kimsedir ki, müslümanlar (ve onlarin hükmünde olan zimmetli ve bari$iklari) onun elinden ve dilinden selamette olur. Gercekten muhacir de (küfür diyarini birakanlar degil, nefsini herkesten cok dü$man bilip, arzularina uymiyan ve) yasaklara dalmiyan kimsedir.> (Buhari, K. el-Iman, Bab: 3; Müslim, K. el-Iman, Bab: 14)

<Onun sözünün yalan oldugunu gördü.> gibi Bu hadis, <Biz o kitabta (Kur´an veya Lehv-i Mahfuz´da) hic bir $eyi noksan birakmadik.> (En´am süresi, ayet: 38) ayetine aykiri degildir.

<Helal, Allah´in kitabinda helal kildigi, haram da Allah´in, kitabinda haram kildigi $eylerdir. Allah´in kitabinin susmu$ oldugu $eyler afvedilmi$tir.> (Cami-i Sagir).

<Kim Peygamber´e itaat ederse, muhakkak Allah´a itaat etmi$ olur.> (Nisa süresi, ayet: 80) ayeti de bunu gerektiriyor.

<Fakat, biz o kitabi bir nur yaptik. Onunla diledigimize hidayet verecegiz.> ($ura süresi, ayet: 52).

<Yalani, ancak Allah´in ayetlerine inamayanlar uydurur.> (Nahl süresi, ayet: 105) ayetindeki <yalan>, Allah´a ve Peygamber´ine yalan ve iftira uydurmakla tefsir edilir.

<Her kim benden rivayet edilen uydurma ve hadisi bilerek veya zannederek nakletmeye kalki$irsa yalancilarin biri de odur.> buyrulmu$tur. (Müslim, K. et-Tahzir)

<Benden hadis rivayetinde korkulu ve dikkatli olunuz. İyice bilmedikce rivayet etmeyin. Cünkü kasdet bana iftira eden cehennemdeki yerine hazirlansin.>
(Risale-i Hamidiyye Tercümesi Sf.447-460/Hüseyin Cisri Efendi)
 
Üst