HADiSiN iLK OLARAK YAZILMASI MESELESi

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Bedir esirlerinden okuma yazma bilenlerin azad edilmelerini, Müslüman çocuklarına okuma yazma öğretmelerine bağladı. Her birine on çocuk verdi; on çocuk tastam okuma yazmayı öğrendikten sonra azad edildiler.

Ayrıca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in birçok padişahlara mektub yazıp göndermesi, hadisin tedvîn tarihinin başlangıcıdır. Bu takdirde Ebû Saîd-il-Hudrî'den gelen rivayette Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in buyurmuş olduğu:
«Benden Kur'an'dan başkasını yazmayın. Kim Benden Kur'an'dan başkasını yazdıysa, onu mahvetsin = silsin.»

«Allah'ın Kitabını sade, net olarak yazın yahud saflaştırın.» [1] emri şerîfi, Kur'an'ın ayetlerinin yazılmasından öncedir.

Aslında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken ashabına Kur'an'ı baştan sonuna kadar yazdırmıştı. Hadisleri de ayrı olarak yazdırdı ve yazılmasını emretti. Her ikisinin de hıfz = ezberlenip yazıyla zabdedilmesini emretti.

Ashabdan bir kısmı hadisleri ezberlediler, bir kısmı da hem ezberler hem yazdılar.
Ebû Hureyre'den gelen bir rivayette, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'nin fethinde insanlara hutbe okudu. Yemenli Ebû Şâh adlı bir zat ayağa kalktı: "Ya Rasûlallah! Bana yazınız." diye istirhamda bulundu. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de "Ebû Şâh'a yazınız." diye emr buyurdu.[2]

Câmiu Beyân-il-İlim adlı eserde İbnu Abdilberr şöyle rivayet eder:

Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahu anh diyor ki: Koruma ve ezberlenmesini dilediğim için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den, her şeyi yazardım. Kureyş: "Sen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den işittiğin her şeyi yazıyorsun. Halbuki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de bir beşerdir; gazab, rıza = sükûnet halinde konuşur." dediler. Bu sebebden ben de yazmaktan tutundum. Bilahare Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bunu anlattım; bana: «Yaz. Nefsim kudretiyle yaşayan Allah'a andolsun; Benden = ağzımdan haktan başkası çıkmaz.»[3] buyurdu.

Buhârî'nin tahric etmiş olduğu Ali radıyallahu anhu'nun sayfası; Sahîh-i Müslim, Neseî ve İmam Ahmed'in tahric ettikleri Amr bin Âs'ın sayfası ki Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona "Es-Sâdıka" diye ad vermiştir; Câbir radıyallahu anh'ın sayfası ki bunlar sünnetin tedvîni için başlangıcın delilidir. Bu hususu araştırmak isteyenler Câmiu Beyân-il-İlim, El-Feth-ur-Rabbânî, Nevâdîr-ul-Usûl fi Sünnet-ir-Rasûl, Sahîh-i Müslim; Kitâb-ul-ilim, Esed-ul-Ğabe ve Tabakât-u İbni Sa’d gibi eserlere baksın. Özellikle Câmiu Beyân-il-İlim...

[1] Müslim h.n.3004, El-İhsân fî Takrîb-i Sahîh-i İbni Hibbân h.n.64, Sünen-i Dârimî c.1 s.126 h.n.456, Müsned-i İmam Ahmed c.3 s.12 h.n.11069, 11071, s.21 h.n.11142, s.39 h.n.11130, s.56 h.n.11522 "Allah'ın Kitabını sade, net olarak yazın yahud saflaştırın" eki İmam Ahmed'in c.3 s.12 h.n.11076'da bulunmaktadır.
Hâkîm'in tashîhine Zehebî muvafakat göstermektedir. El-Müstedrek ve zeylinde Telhîs c.1 s.126 h.n.437.. Binnetice hadis sahîhdir.

[2] Buhârî h.n.112 = 55,2270 = 6,6468 19, Müslim h.n.1355 = 447, El-İhsân fî Takrîb-i Sahîh-i İbni Hibbân h.n.3715

[3] Bu hadîsi İmam Ahmed Müsned'inde c.2 s.162 h.n.6507, s.192 h.n.6799, Dârimî Sünen'inde c.1 s.132 h.n.490'da tahric ettikleri gibi ayrıca Ebû Dâvud da h.n.3629'da tahric etmektedir.
Hâkim "Bu hadis sahîhdir." dedikten sonra "…" senediyle" Abdullah bin Amr'ın, "Ya Rasûlallah, ben, Senden işittiğim her şeyi yazayım mı? dedim; "Evet" buyurdu. "Gazab ve rıza halinde de mi?" dedim; "Evet. Hak ve gerçekten başkasının söylenmesi bana yakışmaz." mealindeki şahidini de tahric ederek diyor ki: "Amr bin Dinâr, Vehb bin Münebbih'ten, kardeşi Hemmâm'dan, Ebû Hureyre'den de buna benzer şahidi bulunmaktadır. Binaenaleyh bu hadîsin isnadı sahihdir ve hadisin yazılmasına da asıl bir delildir.” Hâkim el-Müstedrek ve zeylinde Telhîs c.1 s.106 h.n.359.. Bu hususta Feth-ul-Bârî c.1 s.185, Umdet-ul-Kârî c.1 s.572'ye de müracaat edilebilir.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
İmam Suyûtî, İbnu Asâkir'den naklen diyor ki:

Harûn-u Reşîd zamanında yakalanan bin zındîk, Hârûn'a getirilince Hârûn katline ferman okumuştur. Bu arada zındîk:

"Ne için kellemi vuruyorsun?" Hârûn:

" Allah'ın kullarını rahata kavuşturmak için." demiş; zındîk:

" Ben Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem üzerine, bir harfi dahi Onun ağzından çıkmayan bin hadis uydurdum; onları ne yaparsın?" Hârûn:

"Ey Allah'ın düşmanı! Ebû İshak el-Ferâzî, Abdullah bin Mubârek gibi zevatlar hayattadırlar. Uydurduğun tek tek harfleri dahi çıkarıp seçiyorlar." demiştir. [1]

Binaenaleyh bazı insanlar, "Hadislerde mevdû' hadisler çoktur." demek bahanesiyle hadisleri devreden çıkarmak isterler; bu yanlıştır. Hadis uyduranlar oldu ise de, Allah Teâlâ her asırda kalblerine hadis ilmini ilham ettiği zevatları gönderir. Onlar da uydurulan hadisleri tanırlar; senedleri muhkem hadisleri tesbit ederler; mevdû' olanları da teşhir ederler. Bu da ümmete Allah Azze ve Celle'nin bir lütfudur.

İktibas: Tahkîm-i Sâdat Şerh-i Mişkât Dilârâ Yayınları

[1] Târih-ul-Hulefa s.293
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
HADİS DERLEMEDE RAVİNİN DURUMUNA İBRET BİR HİKAYE DAHA
İbn-i Mes'ûd radıyallahu anhu'nun evine bir kimse gelmiş ve ondan hadis öğrenmeyi talep etmiş... İbn-i Mes'ûd demiş ki :

Bir sene oruç tutarsın, namazını kılarsın, bir sene sonra bana uğra; beğenirsem sana hadis öğreteceğim. Hadis, Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'in sözleridir. Emin olmayan bir kimseye öğretemem.

Adamcağız dönüyor. Bir sene istiğfar, oruç... Gündüz oruç tutar; gece de sabaha kadar, İbnu Mes'ûd'un ona tarif ettiği miktarda ibadet yapar. Gücünden işinden arî olduğu vakitlerini, boş vakitlerini zikirlerle doldurur. Bir sene geçiyor...

Bir sene sonra geliyor ve kapısını bekliyor... İbn-i Mes'ûd çıktığında:

- Ne bekliyorsun burada?


- Seni bekliyorum.


- Niye kapıyı çalmadın?


-Sizi rahatsız etmekten korktum da onun için...


- İşte şimdi edeb öğrendin. Edebi öğrendiğin için de ben sana öğreteyim. Orucu tuttun mu?


- Tuttum.


- Dediklerimi yaptın mı?


- Yaptım.

İbn-i Mes'ûd ona bir hadis öğretmiştir.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
İlm-i Hadîsin Konusu Temelleri Tarifi Faydası Kaynağı Sözü

İmam Aynî diyor ki: Bu itibarla ilm-i hadîsin konusu, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in zât-ı şerîfidir.

İlm-i hadîsin mübâdisi, yani esas temelleri, hadis ve hadis ıstılahlarının bahsine bağlanan şeylerdir. ( mesela kâle rasûlullâhi= Rasûlullah buyurdu gibi. )

İlm-i hadîsin meseleleri; ilm-i hadisten kasdedilen ve hüküm bildirilen lafızlardır. ..

İlm-i hadîsin tarifine gelince; ilm-i hadis öyle bir ilimdir ki, o ilimle Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in sözleri, fiilleri ve halleri bilinir.

Faydası ise, dünya ve ahirette saadet ve mutluluğa kavuşmaktır.

İstimdad ve kaynağı, yine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in sözü ve fiilidir.

Sözü, Arabî cümlelerdir. Binaenaleyh bütün cihetleriyle Arabca bilmeyen bir kimse, ilm-i hadisten uzaktır. Çünkü Arabî kelimenin cihetleri; hakîkat, mecaz, kinâye, sarîh, âmm, hâss, mutlak, mukayyed, mahzuf, mudmar, mantuk, mefhum, iktidâ, işaret, ibâret, delâlet, tenbih ve îmâ gibi özelliklerinin olmasıdır. Aynı zamanda Arabî kelimelerin, nuhât'ın izahının kanunları üzere olması, Arabların o kelimeyi kullanmaları, sûretlerinin= telaffuz şeklinin bilinmesi, yani bütün özelliğiyle ilm-i lugat de kelimenin cihetlerinden sayılmaktadır.

Peygamber'in fiiline gelince; o da, kendisine mahsus tabiî hareketleri değil, ittibâıyla emrolunduğumuz Peygamber'in hal yaşantısıdır.

Umdet-ul-Kârî c.1 s.14; İilâu-s-Sünen -mukaddime 1 s.18; Tedrîb-ur-Râvî s.4-5

(Tahkîm-i Sâdat Şerh-i Mişkat - Dilara yayınları c.1 s.23-24)
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Üstadlarımız "Dini ilimlerin temeli HADİS ilmidir" demişler...
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Efendimiz sallalahualeyhi ve sellem buyuruyor ki:

Allah Teala ilmi insanlardan zorla söküp almaz. Ancak alimlerin ölümüyle alır. Alimler ölür ve geriye cahiller kalır. İnsanlar da alim bildikleri o cahil kimselere gidip meseleleri arzederler. Onlar da ilimleri olmadığı için yanliş fetvalar vermek suretiyle hem halkı saptırırlar, hemde kendileri sapıtırlar.

Günümüzde bu hadis-i şerifin anlattığı olay fiilen yaşaniyor. Adı ”alim”e çıkmış bir takım insanlar var. Prof. Dr. yazıyorsa o kişi artık bu işin uzmanıdır. O herşeyin en iyisini ve en doğrusunu bilir.Bu anlayışı sorgulamamız lazım. Ciddi ilim adamı eksikliği mevcut.

Geçmişte öyle çalışmalar yapılmış ki , bugün bunları bizim havsalamız almıyor. Bakın size birkaç örnek vereyim:

Yakın geçmişte yaşamış bir alim, Muhammed Zahid el-Kevseri Rahmetullahi aleyh.Talebesi merhum Abdulfettah Ebu Gudde’nin naklettiğine göre el-Kevseri merhum ,el-Ayni’nin ”Umdetu’l-Kaari” isimli eserini 20 kere baştan sona mütala etmiştir. Burada yapılan iş ,”okuyup geçmek”değil. İnceleyerek okumuş.el-Ayni’nin bu eseri, ”Sahih-i Buhari”ye şerh olarak yazılmıştır.. Bendeki (E.Sifil) baskısını esas olarak söylüyorum: Bu eser 24 cilttir ve her sayfasında ortalama 30’dan fazla satır vardır.Üstelik küçük herflerle dizilmiştir.

Bakın, Hanbeli mezhebine mensup Ebu’l-Vefa b.Akil isimli alimin, bütün ilim dallarını ihtiva eden 400 (dörtyüz) ciltlik bir eseri bulunduğunu kaynaklardan öğreniyoruz.

Hanefi mezhebinin ikinci imamı İmam Ebu Yusuf,’un talebelerine söyleyerek, yazdırmak suretiyle vücuda getirdiği ”el-Emali”isimli eserinin 300 (üçyüz) cilt olduğu söylenmektedir.

Yine bu babda İmam es-Suyuti de enteresan bir örnektir.Yazdığı eserlerinin sayısı 730 civarındadır.Üstelik İmam es-Suyuti, eser yazmak için 40 yaşından sonra uzlete çekilmiştir.

Keza Ebu Ali Hüseyin b.Muhammed el-Masercisi ,”el-Müsned” isimli 1300 (bin üçyüz) cüzlük bir eser yazmıştır. Yine Hadis ulemasından Ebu Hatim el-Abdevi’den,10 kişi,10000 (on bin) cüzlük hadis yazmışlardır.

Son bir örnekle bitirelim: Hindistanlı Rabbani alim Muhammed Eşref Ali et-Tanevi merhum (bu yüzyılın ortalarında vefat etmiştir), vefat ettiğinde geriye, telif, imla, fetva, vaz-u nasihatlerinin kaleme alInmasıyle vücuda getirilmiş 1000 (bin) ciltlik muaazzam bir kütüphane bırakmıştır...

Dolayısıyle bizler önce oturup kendi aczimizi idrak ve sahip olduğumuz kültür ve ilim mirasının eşsizliğini ikrar etmeliyiz.’

“İslami Duruş” ebubekir sifil.
 
Üst