Hadis-i şerif mealleri!!...

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Günümüze ışık tutan ve bakan, ihtiyacımız olan HADİS-İ ŞERİF'ler den bir demeti, istifadelerinize arz ediyorum.

HADİS-İ ŞERİF MEALLERİ


Bir gün Hazret-i Fahr-i Alem (S.A.V.) Efendimiz, Ebu Zerr’i Gıfari (R.A.)’a buyurdular ki:

Yâ Ebâ Zerr Allah güzeldir, güzeli sever. Benim niçin gamlandığımı ve düşündüğümü ve neye müştak olduğumu biliyor musun, yâ Ebâ Zerr?


Oradakiler:

Bilmiyoruz yâ Resûlallah, gamını ve düşünceni bize haber ver yâ Resûlallah.

Resûlallah (S.A.V.) bir Aah! dedi:




İştiyakım benden sonraki ihvanıma kavuşmak içindir. Onların durumları Enbiyaların durumları gibidir. Onlar Şühedaların menzilesindendirler. Babalarından ve kardeşlerinden sadece Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için ayrı düşerler. Malı Allah için terk ederler. Nefislerini tevazu ile hor hakir ederler. Şehevata ve dünya fuzûliyyâtına rağbet etmezler. Allah’ın beytlerinden bir beytde Muhabbetullahdan dolayı mağmum ve mahzûn olarak toplanırlar, kalplerini Allah’a verirler. Ruhları Allah’a bağlı, onları bilmek Allah’a ait. Onların birinin hastalanması bir sene ibadetten efdal olur.

Eğer istersen anlatayım yâ Ebâ Zerr?



İsterim yâ Resûlullah.

Onların birisi öldüğü zaman Allah indindeki şereflerinden dolayı semada ölenler gibidirler.

Eğer istersen daha anlatayım yâ Ebâ Zerr?



İsterim yâ Resûlullah.


Onlardan birisi elbisesindeki bir böcekten müteezzi olduğu vakit ona Allah indinde yetmiş Hac ve gazve ecri ve İsmâil zürriyyetinden kırk köle azad etmiş sevabı yazılır. Onlardan da her birisi onikibin kişiye muâldir. Eğer istersen daha ziyade edeyim yâ Ebâ Zerr?



Evet yâ Resûlullah.

Onlardan birisi ehlini hatırlayıp da gamlandığı vakit her bir nefesine bir derece yazılır.

Eğer istersen daha ziyâde anlatayımmı yâ Ebâ Zerr?




Evet yâ Resûlullah.

Onlardan birisinin arkadaşları arasında iki rekat namaz kılması Nuh (A.S.)’ın Cebel-i Lübnan’da binyıl ibadet ettiği gibi ibadet eden bir adamın ibadetinden daha efdaldir. İstersen daha ziyade anlatayımmı ya Eba Zerr?



İsterim yâ Resûlullah.

Onlardan birisinin tesbihi, kıyâmet gününde bütün dünya dağları kadar altın tasadduk edip de gelen bir kimsenin ecrinden daha fazladır. İstersen daha sayayım mı yâ Ebâ Zerr?



Evet yâ Resûlullah, dedim. Mefhar-i Mevcudât (S.A.V.) Efendimiz saymaya devam ederler.

Onlardan birine bir kere nazar etmen Allah indinde Beytullaha nazar etmenden daha sevimlidir, ona nazar eden Allah’a nazar etmiş gibidir. Onun sevindirdiği kimse Allah’ın sevindirdiği kimse gibidir.

Eğer istersen ziyâde edeyim yâ Ebâ Zer?




Evet yâ Resûlullah.

Onların yanında günahlarda ısrar ede ede hantallaşan bir topluluk oturunca Allah onlara nazarı rahmeti ile nazar edip, günahlarını onların hürmetine affetmeden kalkmazlar. Yâ Ebâ Zerr, onların gülmeleri ibadettir, şakalaşmaları tesbihtir, uykuları sadakadır. Allah onlara her gün yetmiş kere nazar eder. Ben bunlara müştakım yâ Ebâ Zerr.


Resûlullah (S.A.V.) bitkin bir şekilde saçlarını düzeltti, sonra başını kaldırdı, ağlıyordu, gözyaşları gözlerinden inci daneleri gibi dökülüyordu, bir kere daha “Allah” dedi. Onlara müştakım, onlara kavuşmak istiyorum, sonra Nebi (S.A.V.) Efendimiz:

Allah’ım! Onları muhafaza et, muhaliflerine karşı onlara yardım et, kıyamette gözümü onlarla nurlandır.

“Dikkat edin, Allah’ın o velileri ki onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (1) buyurdular.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
(1) Yunus Sûresi: 82



Peygamberimiz (A.S.M.) buyuruyor ki:

Allah’ın öyle kulları vardır ki onlar ne Peygamberdir, ne şehittirler. Ama hem peygamberler, hem şehitler onlara gıpta etmektedirler; kıyamet günü onların Allah katındaki makamları bu gıptaya sebep olmaktadır.


Bunun üzerine soruldu: O bahtiyar kişiler kimlerdir?

Cevap verdi: Onlar aralarında akrabalık ve birbirine mal verme konusu olmaksızın, Allah için birbirlerine severler. Allah’a and olsun ki, onların yüzleri nurdur, onlar NUR üzerindedirler. İnsanlar koktuğunda onlar korkmazlar, insanlar üzüldüğünde onlar üzülmezler.

Haberiniz olsun ki, ALLAH DOSTLARI ÜZERİNDE HİÇ BİR KORKU YOKTUR VE ONLAR ÜZÜLMEYECEKLERDİR DE…



(Ebu Davud R.A.)
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri üçüncü defa girdiği Afyon Medrese-i Yusufiyesinde bu gelen otuzüç ehadis-i Şerifeyi kendi evrâd defterinde yazmış bilâhare bazı NUR talebeleri de kendi defterlerine kaydetmişler. Bunların bazılarını Üstadımız kendi kalemi ile tashih edip, bazı Arabi ve Türki hâşiyeler ilâve etmiştir.


Risale-i Nur’un Talebe-i Ulûm şerefini kazandıran ve ilim içinde hakikate bir yol açan mesleğini bu hadis-i şerifler beyan etmektedirler. Bu hakikatı ifâde için merhum, muallâ Üstadımız Emirdağ Lahikası Sahife 90’da "Ehl-i velâyetin amel ve ibâdet ve sulûk ve riyâzet ile gördüğü hakikatler ve perdeler arkasında müşâhede ettiği hakaik-ı imâniye, aynen onlar gibi Risâle-i Nur; ibâdet yerinde ilim içinde hakikate bir yol açmış. Sülûk ve evrad yerinde, mantıki bürhanlarla ilmi hüccetler içinde hakikat’ül hakaika yol açmış ve ilm-i tasavvuf ve tarikat yerinde doğrudan doğruya ilm-i kelâm içinde ve ilm-i akide ve üsulü’d-din içinde bir velâyet-i kübra yolunu açmış ki; bu asrın hakikat ve tarikat cereyanlarına galebe çalan felsefi dalâletlere galebe ediyor" diye beyan buyurmuşlardır.


Mustafa SUNGUR


1- "İLİM öğreniniz. Çünkü onun öğrenilmesi Allah’a karşı haşyettir. Talebi ibadettir, müzakeresi tesbihtir. Ondan bahis ise cihaddır."



2- "Bir âlimin yatağına yaslanarak ilmine (kitabına) bir saat bakması, yetmiş saat ibâdetten hayırlıdır."



3- "İlmin talibi, (Talebesi) Rahmanın talibidir. İlmin talibçisi, İslâmın rüknüdür. Onun ecr-ü mükâfatı PEYGAMBERLERLE beraber verilir."



4- İlim taleb etmek Allah’ın katında, nafile namaz, oruç, hac’tan ve fisebilillâh olan CİHAD’dan efdaldir.



5- "İlminden menfaat görülen bir Alim, bin âbidden hayırlıdır."



6- "Din ile, Dünyayı taleb edenlere veyl olsun."



7- "Bir İnsanın bir hikmet kelimesini işitmesi, duyması bazan olur ki; ona bir sene ibâdetten hayırlı olur. "Ve bir saat ilim müzakeresi yapılan yerde oturmak, bir köle azâd etmekten daha hayırlıdır."



8- "Cenab-ı Hak bir kimseyi senin vasıtanla hidâyete getirmesi; Güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha çok sana hayırlıdır."



9- "Cenab-ı Allah bu ümmetin üstünde hem Deccalın kılıncını, hem de Büyük harbin kılıncını beraber cem etmeyecektir."

(Melhame-i kübra olan ikinci harbi Umumi Alem-i İslâmı hırpalamadığı işaretiyle, İslâmlar içinde bir deccal Alem-i İslâmı başka bir surette hırpalayacak.)



10- "Hilâfet-i İslâmiyye babamın kardeşi amcam Abbas’ın oğullarından zâil olmayacak; tâ onu deccal’a teslim edinceye kadar."



11- "ULEMANIN mürekkebiyle, şüheda kanı muvazene edilse, muhakkak ki Allah yanında ulemanın mürekkebi, şühedânın kanından racih gelecektir.



12- "Şedit, kuvvetli, kahraman o değildir ki; insanları mağlup etsin. Belki kahraman odur ki: gadap ve hiddet anında nefsini mağlup eder."



13- "Bir Müslüman, bir Müslüman kardeşine bir hediye ihda etmesi; onun hidayetini arttırıp kötülüklerden onu alıkoyan bir HİKMET kelimesinden daha hayırlıdır."



14- "Halk-ı Âdemden (A.S.) ta kıyamete kadar alem-i insaniyyet arasında deccal hâdisesinden daha büyük bir umur, bir mesele yoktur."



15- "Bir ilim talebesi ilim tahsil ederken eceli gelse vefat etse; onun derecesi ile enbiya derecesi arasında bir PEYGAMBERLİK mertebesi kalır."



16- Kim ki; ilimden (Yani ilm-i imani ve tahkikiden) bir bab, bir mesele taallüm ederse; onunla amel etsin, etmesi bin rekat nafile namazda efdaldir. Öğrenmekle beraber amel de ederse, yahut onu başkasına öğretirse o zaman ta kıyamete kadar onun o büyük sevabı ve onunla amel edenin sevabı onun olacaktır.



17- Kim ki; İslâmı ihya etmek niyetiyle ilimden bir bab tahsil ederse, onun derecesiyle PEYGAMBERLİK derecesi arasında yalnız bir mertebe kalmış olur.



18- Bir Mümin’de dört şey, dört ahlâk toplandığı zaman Cenâb-ı Hak, O dört ahlakiyle Ona cenneti vacib etmiş olur.

1- Lisanında SIDK "Doğruluk, yani yalan söylememek."

2- Malda SEHA, yani cömertlik.

3- Kalbde meveddet, SEVGİ.

4- Hazırda ve gaybda olanlara NASİHAT etmek.



19- Kâhinlerden birisi (*) gelecek Kur’ânı (Kuran’ın hakikatlarını) öyle bir tarzda ders verecektir ki; ondan sonra onun gibi o ders ve tâlimi veren olmayacaktır.

(*) – Hadisin metnindeki kâhinden murat; Allah-u âlem İlhama mazhar, gaybi umûru veyahut gizli kalmış esrar veyahut mestur olan Hakaik-i Kur’âniyeyi ilham-ı İlâhı ile ders verecek birisi demektir. Bu ise gaybi ve istikbâli bir işaret, bir ihbar-ı Nebevidir.



20- Bir ilim talebesi, ilim tahsil etmekte iken eceli gelse, vefat etse şehiddir.



21- Kur’ânın hamelelerine ikram, hürmet ediniz. (Kur’ânın hameleleri ise; Kur’ânı hıfz edenlerdir veyahut Kur’ânın hakikatlarını yaşayanlardır.)



22- Ulemâya hürmet ediniz, ikram ediniz. Çünki Ulemâ PEYGAMBERLERİN varisidir.



23- İlmin Efdâli İMAN ilmidir. Bu ilim ile az olan amel; İlim ile olduğu için menfaat verir. Fakat çok amel cehil ile olsa menfaatsizdir.



24- Cenab-ı Allah (C.C.) mümin kulunu tecrübe ve imtihan için musibet ve belâye giriftar eder. Fakat onun bu iptilâ-i müsibeti ve denemesi o mümin kulunun üstünde kerâmet ve ikrâmını izhar içindir.



25- Said; Fitnelerden uzak kalmış kimse, musibet ve fitneye giriftar olduğu halde sabreden kimsedir. Böyle adam ise çok garip, pek nadirdir.



26- Muhakkak fitne gelmektedir. İbâdı (insanları) parça parça edecektir. Ancak ALİMLER ondan kurtulurlar.



27- Ahirzamanda şiddetli ve dehşetli bir belâ gelecek herkese isabet edecek, ondan kurtulan olmaz. Ancak Allah’ın dinini bilen ve ona göre lisâniyle ve kalbiyle mücahede eden bir adam kurtulacak. O ise; ona geçmişlerin mesleği sebkat etmiştir.

Bir de Allah’ın dinini bilip, tasdik eden birisi kurtulacak.



28- İnsanoğlunun en cömerti, en kerimi ve sâhisi benim. Benden sonra onların en kerimi, en cevadı ise bir recûl, bir âdemdir ki; O adem (hususi) bir ilim bilecek ve o ilmini neşr edecektir. Kıyamet gününde müstakilen bir cemaat halinde bais olunacakdır.



29- Kur’ânı öğrenen ve öğreten, içindeki hakâikini ders veren, bilmiş olsunlar ki, kıyamet gününde onların cennete girmelerine saik ve delil ben olacağım.



30- Sakın bid’atlara yanaşmayınız. Çünki bütün bid’atlar dalâlettir. Bu dalâletler de cehenneme dayanacaktır.



31- Bizden gayrısına kendisini benzeten bizden değildir. Sakın Yahudi ve Hristiyanlara kendinizi benzetmeyiniz.



32- Cihadın en efdali odur ki: Eğri yolda olup, Hakka karşı mümanaat gösteren en cebbar hükümdarlara, kumandanlara karşı hak söz söyleyendir.



33- Cihadın en faziletlisi, kişinin kendi nefs ve hevasına karşı mücahede etmesidir.
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
15- "Bir ilim talebesi ilim tahsil ederken eceli gelse vefat etse; onun derecesi ile enbiya derecesi arasında bir PEYGAMBERLİK mertebesi kalır."



16- Kim ki; ilimden (Yani ilm-i imani ve tahkikiden) bir bab, bir mesele taallüm ederse; onunla amel etsin, etmesi bin rekat nafile namazda efdaldir. Öğrenmekle beraber amel de ederse, yahut onu başkasına öğretirse o zaman ta kıyamete kadar onun o büyük sevabı ve onunla amel edenin sevabı onun olacaktır.



17- Kim ki; İslâmı ihya etmek niyetiyle ilimden bir bab tahsil ederse, onun derecesiyle PEYGAMBERLİK derecesi arasında yalnız bir mertebe kalmış olur.



18- Bir Mümin’de dört şey, dört ahlâk toplandığı zaman Cenâb-ı Hak, O dört ahlakiyle Ona cenneti vacib etmiş olur.

1- Lisanında SIDK "Doğruluk, yani yalan söylememek."

2- Malda SEHA, yani cömertlik.

3- Kalbde meveddet, SEVGİ.

4- Hazırda ve gaybda olanlara NASİHAT etmek.



19- Kâhinlerden birisi (*) gelecek Kur’ânı (Kuran’ın hakikatlarını) öyle bir tarzda ders verecektir ki; ondan sonra onun gibi o ders ve tâlimi veren olmayacaktır.

(*) – Hadisin metnindeki kâhinden murat; Allah-u âlem İlhama mazhar, gaybi umûru veyahut gizli kalmış esrar veyahut mestur olan Hakaik-i Kur’âniyeyi ilham-ı İlâhı ile ders verecek birisi demektir. Bu ise gaybi ve istikbâli bir işaret, bir ihbar-ı Nebevidir.


26- Muhakkak fitne gelmektedir. İbâdı (insanları) parça parça edecektir. Ancak ALİMLER ondan kurtulurlar.



27- Ahirzamanda şiddetli ve dehşetli bir belâ gelecek herkese isabet edecek, ondan kurtulan olmaz. Ancak Allah’ın dinini bilen ve ona göre lisâniyle ve kalbiyle mücahede eden bir adam kurtulacak. O ise; ona geçmişlerin mesleği sebkat etmiştir.

Bir de Allah’ın dinini bilip, tasdik eden birisi kurtulacak.


28- İnsanoğlunun en cömerti, en kerimi ve sâhisi benim. Benden sonra onların en kerimi, en cevadı ise bir recûl, bir âdemdir ki; O adem (hususi) bir ilim bilecek ve o ilmini neşr edecektir. Kıyamet gününde müstakilen bir cemaat halinde bais olunacakdır.



29- Kur’ânı öğrenen ve öğreten, içindeki hakâikini ders veren, bilmiş olsunlar ki, kıyamet gününde onların cennete girmelerine saik ve delil ben olacağım.


Allah (c.c.) razı olsun güzel bir konu.. Şu hadisler hariç hepsini daha önce muteber kitaplarda gördüm.. Bu hadislerin kaynağını bilen kardeşlerim var ise lütfen paylaşabilirler mi?

Bununla birlikte ilk mesajın da kaynağını bilen varsa lütfen paylaşsın..

Allah'a (c.c.) emanet olun..
 
Üst