Haberal Kararını Bozacak İddia

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Ergenekon sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın şikayeti üzerine 9 hakim ile ilgili verilen tazminat kararına ilişkin eksik bilgilerle karar verildiği iddia edildi.

İddiaya göre, kararı veren Yargıtay 9. dairesinin doktor raporlarına bakmadı. Dosya yanlış mahkemeden istendi. Dosya aslı görülmeden fotokopiler üzerinde karar verildi. Hükükçular iddianın droğruluğu halinde hakimlerin AHİM'e gidebileceğini belirtiyor.

Star gazetesinin haberine göre; Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, kararın AİHM’den dönmesine neden olacak hatalar zincirine bir yenisi daha eklendi.

Haberal’ın avukatlarının başvurusu üzerine ve sadece Haberal’ın avukatlarının verdiği belgeleri inceleyerek İstanbul’da görevli özel yetkili 9 hakime ceza kesen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karardan 4 ay sonra İstanbul’dan Haberal dosyasını istedi. Ancak, 4. Hukuk Dairesi, burada da bir skandala imza atarak Haberal dosyasını yanlış dosya numarasıyla yanlış mahkemeden istedi.

İŞTE ADIM ADIM SKANDALA GİDEN YOL

Yargı bağımsızlığına en büyük darbelerden birisi olarak değerlendirilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin hakimlere tazminat kararıyla ilgili skandallar zinciri Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ın başvurusuyla başladı. Mehmet Haberal, sağlık sorunları nedeniyle kendisini tahliye etmeyen 9 hakimden tazminat talep etti. Haberal’ın avukatları, 4. Hukuk Dairesi’ne İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nden sadece bir doktorun imzasını taşıyan ‘hayati riski var, taburcu edilemez’ raporunu delil olarak sundu.

Skandal 1: DOSYANIN ASLINI GÖRMEDEN KARAR VERDİLER

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, şikayete konu olan Haberal’la ilgili dosyanın aslını Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istemeye gerek duymadan Haberal’ın avukatlarının getirdiği belgeler üzerinden hakimlere ceza yağdırdı. Bu skandal, 4. Hukuk Dairesi üyesi üyesi Sadık Demircioğlu’nun muhalefet şerhi ile ortaya çıktı. Demircioğlu, “Mehmet Haberal’ın dava dosyasının aslı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmeden, Haberal’ın sunduğu delillerin denetimi yapılmadan, kısacası hiçbir kanıt toplanmadan sadece davacı vekillerin sunduğu fotokopilere dayanılarak karar verilmesi hukuka aykırı” dedi.

Skandal 2: KARAR VERDİKTEN 4 AY SONRA DOSYA İSTENDİ

Kendi üyesinin muhalefet şerhini görmezden gelerek dosyayı 8 Haziran 2010 günü karara bağlayan ve kapatan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karara itiraz edilip, dosyanın orjinali görülmeden karar verildiği kamuoyuna yansıdıktan sonra tekrar harekete geçti. 4. Hukuk, karardan tam 4 ay sonra, itiraz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda görüşüleceği dönemde Haberal dosyasının aslını İstanbul’dan isteyerek yeni bir skandala imza attı. Ancak 4. Hukuk’un skanddalları bu kadarla da bitmedi.

Skandal 3: MAHKEME DE DOSYA NUMARASI DA YANLIŞ

Haberal dosyalarını istemeye karar veren 4. Hukuk, dosyayla ne kadar ilgili olduğunu gösterircesine Haberal dosyasını yanlış mahkemeden ve yanlış dosya numarasıyla istedi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 12 Ekim 2010 tarihli yazı ile Haberal’ın dosyasını sanık olarak yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine dosya ile hiç ilgisi bulunmayan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nden isteyerek yeni bir skandala daha imza atmış oldu. 4. Hukuk’un skandalları bununla da bitmedi. Talep yazısında Haberal’la ilgili dosyanın numarası da yanlış yazıldı.

Skandal 4: YARGITAY’I 12. AĞIR CEZA UYANDIRDI

Dairenin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, “Mehmet Haberal’ın yargılandığı 2009-31 sayılı dosyada tutuklanması ve tutukluluğa itiraz hususunda verilen kararların tasdikli birer suretlerinin istenmesine” ifadeleri yer aldı. Talep yazısında yer verilen dosya numarası Mehmet Haberal’la ilgili soruşturma dosyasına değil, Cumhuriyet gazetesine molotof atılmasıyla ilgili soruşturmaya ait çıktı. 4. Hukuk’un talebini inceleyen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Kasım 2010 tarihli cevap yazısında “Haberal’la ilgili dosyanın kendilerinde olmadığını, Haberal dosyası diye istenen dosyanın da Cumhuriyet Gazetesine molotof atan sanıklarla ilgili dosya olduğunu” bildirdi.

GENEL KURUL ĞÖRMEDİ Mİ?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin karara bağladığı bir dosya ile ilgili karardan 4 ay sonra dosyanın aslını talep etmesiyle ortaya çıkan skandal, bir başka soruyu daha gündeme getirdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yanlış mahkemeden yanlış dosya numarası ile Haberal dosyasını 12 Ekim 2010 tarihinde istedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi de 2 Kasım 2010 günü “Haberal dosyası bizde değil, talep ettiğiniz dosya da Haberal’a ait değil” yazısını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne gönderdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 5 Kasım 2010 günü 4. Hukuk Dairesi’nin 9 hakime tazminat kararını onadı.

RAPOR HERKESTEN GİZLENMİŞ

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, hakimleri tazminata mahkum ederken, Haberal hakkında tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Başkanlığı’nda görevli 4’ü profesor biri doçent 5 uzmandan olaşan heyetin verdiği 16 Ekim 2009 tarihinde verdiği “ayakta tedavci edilebilir, taburcu edilsin” raporunu görmediği, bu raporun 4. Hukuk’tan saklandığı ortaya çıkmıştı. Bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da hakimlerin Haberal’ı tahliye etmemesine neden olan heyet raporunu görmeden kararı onadığı ortaya çıktı.

KARAR AHİM'E GİDER

Hukukçular, Yargıtay’ın tutuklu sanığın avukatlarından alınan dosyanın aslını görmeden, şikayetçinin verdiği belgelerle hakimleri tazminata mahkum etmesi ve karardan 4 ay sonra yanlış mahkemeden yanlış dosya numarasıyla dosyayı incelemeye kalkışmasının, mahkemelerden heyet raporunun gizlenmesinin davanın bir üst mahkemede bozulmasına neden olacağını söyledi.

Hukukçular, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun iç hukuktaki son yargı organı olduğu için, dokuz hakimin üst hukuk olan AİHM’e başvurabileceğini dile getirdi.

Yargıtay eski Savcısı Ahmet Gündel, “Dosya hakkında Yargıtay kesin kararını vermiştir. Bu noktadan sonra iç hukukta yapılabilecek bir şey yoktur. Karar artık kesinleşmiştir. Tazminat ödemesine hükmedilen hakimler AHİM’e gidebilir” dedi.

internethaber
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yakında onada dokunulacak. Hastanede daha ne kadar kalabilirki.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Yargı'nın FOTOKOPİ Hukuku

25 defa tahliye talebinde bulunsa da mahkemenin kendisi hakkındaki kararı netti ve her seferinde talebi reddedildi. Hâkimler Haberal’ı tahliye etmediler, fakat o çok güçlü bir adamdı ve hiçbir güç onu hapiste tutamadı.

Cezaevinde 24 saat bile geçirmedi. Hergün ‘bulunan sağlık raporları’ ile 577 gün boyunca hastanede özel bir odada, sanki dışarıdaymış gibi yaşadı. Mahkemeye ifadesini bile video-konferans sistemiyle verdi.

O yatağına uzandı, hastane ayakucuna geldi... Oysa benzer rahatsızlığı olan hastalar 1 ay bile sürmeden taburcu ediliyordu. Nitekim kardiyologlar da ona “cezaevine dönebilir” raporunu vermişti. Fakat Haberal ve avukatları mahkemeden bu kararı sakladılar ve Haberal özel odasında yatmaya devam etti.

Hukukun sağlık üzerinden arkadan dolaşıldığı ilk örnek Haberal’inki değil. Ergenekon bir terör örgütü davası olmasına rağmen, mahkemenin suçladığı en önemli isimler hapiste değil... Çoğu sağlık gerekçeleri sayesinde dışarıdalar. Pek çoklarına göre içeride sadece sahipsiz ve rütbesiz kişiler kaldı...

Fotokopi hukuku

Haberal’ı özel odada kalmak kesmedi ve tahliye talebini kabul etmeyen hakimleri Yargıtay’a şikayet etti. Bu kez gariplikler Yargıtay’a taşındı. Dava hala sürüyor olmasına rağmen davaya müdahale eden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Haberal’ı tahliye etmeyen Ergenekon davası hâkimlerinden sadece 9’una tazminat cezası verdi...


Evet, evet, yanlış duymadınız... Yargıtay dava devam ederken davaya müdahale etti ve süren davada sadece ‘tipini beğenmediği bazı hâkimler’e ceza verdi... ‘Tipini beğenmediği’ diyoruz, çünkü Yargıtay’ın elinde davaya ilişkin bir tek kanıt dahi yok. Eldeki tek dayanak Haberal’ın avukatlarının getirdiği fotokopiler. Albay Çiçek’in ıslak imzasını bile yeterli görmeyenlerin fotokopi aşkını Cihaner davasında da görmüştük. Orada da HSYK süren davaya fotokopi üzerinden müdahale ederek bir hukuk cinayetine imza atmıştı.

Savcı Sarıkaya’nın HSYK tarafından meslekten atılmasından ve Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararından sonra hukukun iğfal edilmesi son bulur diye umuyordum.


Fakat Türk mahkemeleri beni utandırıyor(!) hukuk rezaletlerinin son bulması bir yana, izahı güç kararlar bizleri dahi şaşırtacak bir hızda devam ediyor. Haberal’a verilecek tazminat miktarı henüz belli değil. Ona da Yargıtay karar verecek. İster misiniz karar 4-5 milyar dolar çıksın, hâkimlerin evlerin arabalarına haciz gelsin. Şaşırır mıyım derseniz, hiç şaşırmam. Çünkü artık hukuk üzerinden yaşanan kirli savaşı görmemek için kör olmak bile yetmez.

Tehditler bir bir çıkıyor

Ergenekon davasını gereksiz bulabilirsiniz. Uzun tutukluluk süreleri sonunda hiçbir ceza çıkmayacağını da söyleyebilirsiniz. Geciken adalet, adalet değildir de diyebilirsiniz, fakat mahkeme devam ederken mahkemeye müdahale edemezsiniz. Hatta hâkimin hata yaptığı davalarda dahi mahkemenin sonucunu beklemek zorundasınız.


Nitekim hukuk tarihi boyunca haksız yere onlarca yıl yatıp sonra suçsuz olduğu anlaşılan pek çok insan vardır. Amerikan mahkemeleri de, Fransız mahkemeleri de bu tür yanlış kararlara imza atıyorlar. Ancak mahkeme sonucunu beklemeden davaya müdahale etmek, bir de süren davada hâkime tazminat cezası vermek adil yargılamanın ve bağımsız mahkemelerin ortadan kalkması demektir.

Düşünün, Fenerbahçe-Galatasaray maçının tam ortasında Federasyon Başkanı hakemin penaltı kararı üzerine sahaya iniyor ve hakemi kırımızı kart gösterip oyundan atıyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

Hakemler de, hâkimler de işin doğası gereği yanlış kararlar verebilirler. Ancak kararlara o anda müdahale edemezsiniz. Bu durum bir futbol maçına bile yakışmazken, mahkemelerde yaşanıyor olması tam bir rezalettir.

Şimdi haklarında tazminat cezası verilen 9 hâkim gerekçeli kararı bekliyor. Hepsi şaşırmış durumda. Nasıl olmasınlar ki, hâkimken birden bire sanık oluverdiler... Yargıtay utanmasa her birini Ergenekon sanıkları yerine hapse de atar. Zaten bazı Ergenkoncular hâkim ve savcıları görevden alınmakla, hatta daha fazlasıyla tehdit etmemişler miydi?

Hâkimler tehditlerin bir bir doğru çıkmasından dolayı tedirgin. Silivri Cezaevi’nde ise bayram var. Tüm sanıklar sıraya geçmiş durumda, Haberal’ın açtığı yoldan hem dışarı çıkmanın, hem de hâkimleri cezalandırmanın hayalini kuruyorlar.

sedat laçiner
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Haberal'ın Numarası ve Yargıçlar

Haberal'ın numarası derken, iki ayrı numaradan, bu zatın birbiriyle bağlantılı 2 ayrı özelliğinden bahsetmek istiyorum.

HABERAL KAÇ NUMARA?

Öncelikle bu zatın “numaralı” bir adam olduğu neredeyse kesinleşti. Devasa adamlar, muktedir komutanlar, ilhan Selçuk gibi bir duayen bile bir şekilde cezaevini girdi; az veya çok yattılar, sonra çıktılar. Doğu Perinçek, Veli Küçük gibi Ergenekon örgütünün alan adamları, bir himayeye mazhar olmadan aslanlar gibi yatıyorlar.

Koca koca paşalar, kuvvet komutanları bile içeriye girdiler. Ama bu eleman üzerinde çok özel bir koruma var. 2 yıldır tutuklu; fakat bir gün dahi cezaevinde yatmadı. Sağlam olduğuna ve taburcu edilmesi gerektiğine dair heyet raporları verildi; ama bu eleman hala hastanelerden çıkmıyor.

Ortaya çıkan veriler karşısında ben bu zatın, Türkiye"deki derin yapının çok önemli ve etkili bir noktasında olduğu kanaatine vardım.:clap2:

Kesinlikle ilk numaralardan birisi.

Belki 1. Numara, belki 2., 3. numara; lider kadrodan olduğu muhakkak.

Eğer savcılar, güvenlik birimleri bu adamın bu kadar etkin bir numara olduğunu bilselerdi tutuklama cesareti göteremezlerdi.

Ama bunda da bir hayır varmış; kamuoyu çok etkili, ama örtülü bir yapıdan, önemli bir adamı tanımış oldu. Derin yapının beyninin, karar merciinin nasıl adamlardan oluştuğunu görmüş olduk.

HABERAL 1 NUMARA DEĞİL AMA

Kanaatimce Haberal derin yapının 1 numarası değil, ama önemli bir numarası.

Eğer 1 numara olsaydı, bu hallere düşmesine müsaade etmez; memleketi katar karıştırırlardı. 1 numara kimbilir nerede, nelerle meşgul?

Belki de hiç tahmin edemeyeceğimiz bir profilde toplumun içinde hayatını sürdürüyor?

Haberal"ın derin yapının hiyerarşisindeki numarasının dışında da numaraları var. Bunları zaman geçtikçe daha iyi görüyoruz.

Mesela; hiç cezaevine girmeden iki yıl lüks hastanelerde kalmak, önemli ve küçümsenemeyecek bir numara!

Haberal"ın çok önemli bir numarası da kendisini yargılayan hakimleri yargıtay kararı ile mahkum ettirebilmesi!..

Bu numara onun ne kadar etkili, derin olduğunun da delili gibi. Son yaptığı ile hukuk normlarını, kurallarını altüst edecek, temel hukuk mantığına takla attıracak bir işi başardı;

  • “Yargılama süreci bitmeden bir hakim aleyhine işlem yapılamaz” hükümüne rağmen, Anayasaya rağmen, Ergenekon davasıyla ilgili hakimler için dava açılmasını ve tazminat cezası almalarını sağladı.
  • Yetmedi, bu kararın YARGITAY"da onanmasını sağladı. Eğer bu karar emsal karar olursa vay yargıçların haline!.. Bundan sonra kendine bir avukat değilde hakim tutanlar, kendisini yargılayan hakimin canına okuyabilir.
  • Haberal"ın son yaptığı ile anayasal teminat altında olan ve adalet mekanizmasının etki ve baskı altında kalmaksızın çalışmasını temin edecek en önemli ilke olan “Hakimlik Teminatı” çiğnendi. Bundan sonra hakimler karar verirken başına neler gelebileceğini düşünerek karar verecek!..
  • Haberal son hareketi ile YARGITAY"ın bağımsız mahkemelerde yürüyen bir davaya müdahale etmesini sağladı. Bundan sonra kürsü hakimleri ve yerel mahkemeler kararlarında Yargıtay"ın sopasını hep tepelerinde hissedecekler.
Haberal bütün adalet sistemimize çomak sokan, yargıçları endişeye sevkedecek, etki altında kalmalarını kolaylaştıracak bir işe neden attı.


Sorarım size; eğer Haberal numaralı bir adam olmasa idi, binlerce davanın zaman aşımından düştüğü; vatandaşın ömrünün adliyelerde telef olduğu bir yargı sisteminde bu kadar zor, hukukla bağdaşmayan bir kararı, bu kadar kısa zamanda nasıl çıkarabilirdi?

Dünyanın heryerinden masonik yapıların, Bilderberglerin ve bilmem hangi etkili UA organizasyonların kendisi için adalet ve devlet üzerinde baskı kurmasını nasıl sağlayabilirdi?

Biz de Veli Küçük"ü büyük bir adam sanırdık! Meğer adamın adı büyükmüş, kendisi gerçekten küçükmüş!

Veli paşa ne bir gün hastanede kalabildi, ne bir mason örgütü onun için baskı oluşturdu, ne de yargıyı etkileyebildi.

Adam kudretli bir paşa olduğu, görev döneminde yeri göğü titrettiği halde kuzu kuzu yatıyor. Kimsenin onun için kılını kıpırdattığı yok!

Yoksa biz yanlış mı biliyoruz? Askerleri, hep kudretli etkili adamlar sanıyorduk!

Derin yapıda askerler galiba bizim zannettiğimiz gibi çok da önde değilller. Ergenekon örgütünün beyni ve derin yapının yuvarlak masası etkili sivillerden oluşuyor galiba!...

mahmut karaköseli
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Haberal Raporunu Hangisi Sakladı?

Mehmet Haberal'ın mahkemeye gönderilmeyen sağlam raporuyla ilgili soruşturma kapsamında dün 4 profesör ifade verdi.

Doktorların 'Ergenekon örgütüne üye olmak'la suçlandıkları bildirildi.

Erhan Kansız, Zerrin Yiğit, Cengiz Çeliker ve Sezer Kareler sorgularının ardından serbest bırakıldı.


Doktorlann avukatı Fesih Delide-re ise müvekkillerinin 'şüpheli' olarak sorgulandıklarım ve mahkemeye sevk edilmeden serbest bırakıldıklarım söyledi.

Soruşturma kapsamında Haberal'm sağlık durumuyla ilgili rapor düzenleyen 5 kişilik doktor heyetinde bulunan Doç. Dr. Cengizhan Tür-koğlünun daha sonra 'tanık' olarak ifadesine başvurulacak.

Bu arada hastane ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarla ilgili olarak ihmalin incelenmesi için soruşturma başlatıldı.

Muhatabım değilsiniz

Kardiyoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erhan Kansız, Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zerrin Yiğit, Prof. Dr. Cengiz Çeliker ve Prof. Dr. Sezer Karcıer sorgularının ardından serbest bırakıldı. Doktorlar çıkışta gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı. Yiğit, basın mensuplarının ısrarlı soruları üzerine ise "Muhatabım değilsiniz" ifadesini kullandı.

aktifhaber
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Haberal'ın sevkine şaşırtan engel

Adli Tıp heyecanı, Mehmet Haberal'ın tansiyonunu yükseltti. Ergenekon'un cezaevinde tek gün yatmayan tutuklusu Haberal'la ilgili süreç iyice tuhaflaştı.

Taburcu olabilir raporuna rağmen hastaneden çıkmadığı tespit edilen Mehmet Haberal, mahkemenin sevk kararına rağmen de Adli Tıp'a gitmedi.

İstanbul13. Ağır Ceza Mahkemesi, gizlenensağlıkraporu skandalının ardından geçen cuma günü Haberal'ı Adli Tıp'a sevk etmişti.

Haberal'ın da bu sabah Adli Tıp'a gitmesi ve sağlığı üzerindeki şaibelerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Ancak mahkemeden Adli Tıp kararı çıkar çıkmaz avukatları karşı hamle yaptı.

İddiaya göre avukatların başvurusu üzerine Haberal'ın yattığı İstanbul Kardiyoloji Enstitüsü, "Hastalığı nedeniyle yerinden kaldırılması sakıncalıdır" raporu verdi...

samanyoluhaber
 
Üst