Güzide Ertürk / Düşeş

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
duses_2010_11_19_104534.jpg


Baskı Tarihi: Kasım 2010


Yerde duran bavula bir tekme attım. Yarı yarıya dolu bavul ters dönerken bir kâğıt düştü. Sessiz, kar tanesi gibi yumuşak, halıya kondu. Bir fotoğraf. Bir kadın resmi. Benim resmim.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
YENİ ÖYKÜCÜMÜZ: GÜZİDE ERTÜRK
23703.jpg

Hikâyeciliğimize yepyeni soluk geldi.
Genç hikâyecimiz Güzide Ertürk’ün büyük ses getiren kitabı Düşeş çok güzel!


Dergilerden süzüle süzüle gelmiş bir hikâyeci Güzide Ertürk. Yazmamak konusundaki uzun gayretine rağmen dayanamamış, edebiyat ondan üstün gelmiş. İkindi Yağmuru dergisinde araştırma yazıları yazarken, Ali Ural’ın Şule Yayınlarındaki Yazarlık Atölyelerine katılması, ona yepyeni ufaklar açmış. Hikâye karşısında tutumunu netleştirmiş. O artık Türk Edebiyatında genç hikâyecilerinden biri.

23705.jpg


Düşeş

4 seneden beri hikâye yazan, 4 senedir kendi hikâyesini yaşayan Güzide Ertürk; Düşeş adlı hikâye kitabıyla edebiyat dünyasına çok iyi bir giriş yaptı. Kasım ayında Şule Yayınlarından çıkan bu kitap, ilk olmasına rağmen çok iddialı. Açık söylemek gerekirse önyargılarımla okumamı bile ezip geçti. Hikâyeleri insanı kendi içine alıyor, insan kendi yörüngesini bu kitapla farklı keşfediyor. Hece Öykü, Varlık, Türk Edebiyatı gibi kallavi dergilerde bu hikâyelerin yayınlanması sebepsiz değil.

Hikâyeleri nasıl?
Ertürk’ün hikâyelerini okurken, karakterlerin ne kadar canlı ve hayatın içinden olduğu görülüyor. Her hikâyede farklı bir karakter gün yüzüne çıkmış. Bu durumları iyi gözlemlemesinden mütevellit, çok canlı ve oturmuş karakterler bulunuyor. Kitapta geçen isimler dahi karakterlerin yapılarına göre kullanılmış. Bunun yanı sıra tasvir gücü yüksek bir hikâye kitabı… Mimari ile ilgili ciddi bilgiler içeriyor. Kitabı okurken, yazarın çok farklı kaynaklardan beslendiğini, konuya hâkim olduğunu rahatça anlıyorsunuz.

Ruh hali yoğun bir eser

Ruh halinin anlatımı konusunda da oldukça başarılı hikâyeler var. Fransız Danteli isimli hikâyede, bir kadının kocası öldükten sonraki ruh hali, eşyaya yüklediği anlam, duygusal çöküntüsü birincil ağızdan anlatılıyor. Samimi anlatımı, yazar-okuyucu duvarlarını yıkarak, okuyucunun kendini özdeşleştirmesine imkân veriyor.
Kitapta en çok beğenilen ve kitaba adını veren Düşeş isimli hikâye de dikkatimi çok çekti. Dolapdere’nin arka mahalleleri, barbutçuluk, zarda hangi rakamın neye tekabül ettiği; arka sokaklardaki yaşantı, argo jargonlu bir anlatımın olması ve inceden mesajlar, bir hikâyeden daha fazlası diye düşünüyorum. Bu hikâyede bile, ana karakterin kendi hesaplaşması oldukça gerçekçi bir biçimde verilmiş. Kusurlu bir yaşam, kusursuz aktarılıyor.
Kitapta mitolojik unsurlar da sunuluyor. Bir ölünün dünyasından mezarlıklar, olaylar, durumlar aksettiriliyor. Kabre ilişkin diyaloglar farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Türk Edebiyatında yeni soluk meydana getirebilecek bir yetkinliğe sahip. Türkçe düzgün, kurgu şaşırtıcı, konu seçimleri başarılı... İlk kitabı olmasına rağmen yakaladığı bu başarı, gelecek kitapları için insanı daha da heyecanlandırıyor. Güzide Ertürk, günümüz kadınlarının sorunlarına da değinmiş... Mütedeyyin bir bayanın iç hesaplaşması, gerçekliğin ön plânda olması kitabı değerli kılan özelliklerin başında geliyor. Hikâye okumak isteyen, okurken sıkılmak istemeyen, şaşırmak isteyen, kendini bulmak isteyen herkes bu kitabı alıp okumalı bence.
Uzun yıllardır okuduğum hiçbir kitap beni böylesine şaşırtmamıştı! Hakikaten tam Düşeş geldi.

Orhan Özekinci
 
Üst