Gün Gelir Unutulursunuz, Kalan Sevdalar Olur - Ahmet Alp HAN

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
[email protected]
Sema, kara bulutlarla kaplı, sanki bir fırtına koptu kopacak.
Yıldırımlar henüz düşmüyor, rüzgar da alabildiğine sert değil.
Hava kızıldan karaya dönmekte; ağaçların yaprakları teyakkuz halinde gibi, karıncalar hızla yuvalarına çekilmekte.
Ve hınca hınç insanların siyasi bayraklarla süslediği meydandaki kürsüden birisi haykırıyor, kendinden emin.

"Unutun onu" diyor, "bırakın peşini" diyor ve hiç söylenmemişleri, kuşların yavrularına kusmuk verdiği gibi veriyor onu dinleyenlere.


Beynimde bir fırtınanın patlamasıyla gözlerim kararıyor, sanki musallada uzanmış gibiyim; yıllar ve sen, film şeridi oluyor, akıyor gözlerimin önünde.

Bu fakir, hayatı boyunca hiç yakınında olmamış, elini tutamamış, gözlerinin içine bakma cesaretini gösterememiştir. Yine öyle oldu, hayalimden bir film şeridi gibi geçerken yine o mümtaz yerinde duruyordun; fakir ise resmi geçit törenindeki Sultanı seyreden dilenci yerinde...

"Düşünme onu" diyorlar, nasıl olacak ki!

Unuttururuz, sileriz hatıralardan diyorlar; hiç olur mu?

Fakir, seni kimsenin "durun kalabalıklar" diyemediği karanlık devirlerde tanıdı, sevdi. peygamberimize (sav) ağzım yırtılırcasına, yüreğim ağzımdan çıkarcasına "Efendim" demeyi, "Efendimiz" demeyi Senden öğrendi. Ashab-ı Kiram'ın gökteki yıldızlar gibi parladığını; yollarının kurban olası olduğunu senden duydu.

"Ya lel ensar" nidası kulaklarımızda; "Seni kim kurtaracak" sorusuna nasıl "Alllaaaah" deneceğini senden öğrendi bu fakir.

"Unut gitsin" diyorlar bana; hiç olur mu?

Kemaraltı sokaklarından yankılanan gür sesin kulaklarımda çınlıyor hala; "küçük kulubem" diyordun, "hey gidi günler" diyordun, yolunun sevdalıları gözyaşlarına boğuluyor, gözyaşları bir pişmanlık denizine gökülüyor, ahd-ü peymanlar yenileniyordu. Fakir, seninle öğrendi, küçük bir kulübenin dünyalara bedel olduğunu.

"Çıkar hayalinden" diyorlar bana; hiç olur mu?

Bir başka gün okul için arsa almaya gidiyordun, bir tarladan diğer bir tarlaya geçerken ayakkabılarını silkelediğini duyuyorlar, diğer tarlaya hak geçmesin diye. Fakir, helalin ve haramın ne demek olduğunu, kul hakkına girmek korkusunun nasıl bir duygu olduğunu senden öğrendi.

Senden öğrendim, ortalığa saçılan ekmek kırıntılarını yemeye gelen bir böceğin bile hakkına girilemeyeceğini...

"Boş ver, eğlen" diyorlar bana; hiç olur mu?

Henüz kimsecikler farkında değilken senin alperenlerin Azerbaycan'da tank paletlerinin altında ezilen soydaşlarının yanındaydı; "Sizi gözlüyorduk, nerede kaldınız?" diyorlardı. Kilit vurulmuş caminin yıkılmaya yüz tutmuş minaresinden 70 yıl sonra okunan ezanla coşuyordu yürekler; Karaca köyünde kırılıyordu harama kalkan kadehler mucizevi. Çocuklar sakızın ambalajını bile öpüp kokluyorlardı. Oysa fakir bilmez, bilemezdi.

Sonra yol etti Asya steplerinin sevenlerin, her yere bir kutlu muştu taşıdılar. Sibirya'nın soğuk kış gününde ömrünün son demlerini yaşayan bir nine "Sizi bekliyordum çocuklar" demişti hani. "Nerede kaldınız, Efendimiz'in (sav) emri, size ördüm bu çorapları, sizin ayaklarınız alışık değildir soğuğa." diyordu. Her gidilen beldede gözyaşları sel oluyor, hasret duvarlarını yıkıyordu.

Fakir, seninle bildi atalarımızın sadece kitap satırlarından ibaret olmadığını ve Bişkek'in, Buhara'nın ve Bakü'nün bu kadar yakın olduğunu.

"Dur durduğun yerde" diyorlar bana; hiç mümkün mü?

Sen durmadın, sevenlerin de hiç durmadı. Fakir, senden öğrendi Mehlika Sultan'a aşık yedi gencin ne olduğunu. Ve senden öğrendi sevdalar üstü sevda ile taşmanın ne ümitlere köprü olacağını.

Fakir, "işim bitti" diyenin işinin bittiğini ilk kez Senden duydu. Durursam yörüngede duran ay gibi yere çakılacağımı ilk kez seninle farkettim.

Sevenlerinin her biri "Önden giden atlılar" oldu; Denizlerde durduramadı senin sevgini. Sevda yüklü bulutlar, selam oldu yağdı dünyanın dört bir tarafına, her yerde gül bahçeleri bitirdiler.

Fakir, çiçeklerin de yağmur gibi yağabileceğini sende gördü.

Şimdi tüm bunları "unut" diyorlar bana; hiç olur mu? Kırk yıllık "Hizmet" bana "Nikmet" olur mu?


"Bitir sevgini" diyorlar bana.


Gün uzar yüzyıl olur, yol uzar ırak olur, sevdam uzar, deniz olur, okyanus olur.


Ey, kürsülerden nara atan talihsizler! Gün gelir unutulursunuz, kalan sevdalar olur.

Ahmet Alp HAN

Twitter: @ahze22
 
Üst