Gülerce'ye Dair

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Gülerce Gerçekten Hata mı Etti?

29102010_268398.jpg
Selim Çoraklı

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi sebebiyle son zamanlarda hakkında çok konuşulan gazetecilerden biri olan Hüseyin Gülerce kim?

Gerçekten Fethullah Gülen cemaatinin önde gelenlerinden biri mi?

Cemaate ne zaman girdi ve nasıl yükseldi?

Eminim kamuoyu bu tür soruları merak etmektedir.
Hüseyin Gülerce, Aykut Edibali’nin liderliğini yaptığı ve köklü bir fikir hareketi olan “Milli Mücadele” grubunda yetişmiş. Gençlik yıllarında bu grubun içinde faal olarak görev yapan Gülerce, İstanbul'da 1969-1977 yıllarında aynı gruba mensup olan “Yeniden Milli Mücadele Dergisi” ve Bayrak gazetesinde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
Yalova Lisesi fizik öğretmenliği ve müdürlüğü ile Bursa Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Anavatan partisinden milletvekilliğine aday oldu, ancak son sırada olduğu için kazanamadı.

Gülerce’nin Fethullah Gülen cemaatiyle tanışması 1990’lı yılların başında oldu. Yalova’da özel dershane işletmeciliği yaparken cemaatin Bursa imamı (İ.S) tarafından cemaatle tanıştırıldı. Belli bir müddet sonra Zaman gazetesinde yazı yazmaya başladı.

STV’de program yapmaya başladı. Reyting sebebiyle programının kaldırılmak istendi ve mesele Gülen’e götürüldüğünde, Gülen Gülerce’yi önce Zaman gazetesine müfettiş olarak tayin etti ve kısa bir zaman sonra da Genel Müdür yaptı.

Genel Müdürlükten sonra bir müddette Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulunan Gülerce, cemaat içinde hep kendini öne çıkaran bir tavır sergiledi ve bunu değişik vesilelerle kamuoyuna deklare etti. Göz önünde çok bulunduğundan dolayı da herkes onu cemaatin sözcüsü zannetti.

Aslında Gülerce’nin de değişik vesilelerle söylediği gibi Gülen cemaatinin bir sözcüsü yoktu. Çünkü Gülen cemaat için söz konusu olan açıklamaları hep kendisi yaptı. Bu Gülen’in cemaatini mutlak anlamda elde tutabilmesi için kullandığı ve halende kullanmakta olduğu bir stratejiydi. Cemaatin büyümesinin oluşturduğu atmosferde fevride olsa cemaat adına sağda solda fikir serdedenler çıktı. Ancak bu tür çıkışlar cemaat ve yayın organları tarafından kısa zamanda ekarte edildi.

Gülerce, cemaat içinde bulunduğu dönemlerde değişik meseleleri bahane ederek hep medyanın önünde oldu ve bunu çok iyi kullanarak kendisini lanse etti.

Geçtiğimiz günlerde Abdullah Öcalan’ın avukatları ile Yalova’ya görüşen Gülerce yeniden kamuoyunda ön plana çıktı. Gülerce bunu her ne kadar gazeteci kimliği ile yaptım dese de, sonucun cemaate mal edileceğini çok iyi bilenlerden biridir ve bunu bilerek yapmıştır.

Peki neden?

Gülerce’nin Öcalan’ın avukatları ile görüşmesinin ardından kaleme aldığım yazıda bunun tıpkı son yıllarda ülkemizde sık sık tekrarlanan bir operasyon biçimi olduğunu dile getirdim. Ancak daha önceleri de bazı başarısız operasyonlarda olduğu gibi bu operasyonunda fiyasko ile sonuçlandığını gördük. Böyle olunca iş yapılan hatayı düzeltmeye geldi ve hemen başta Gülen ve ardından da Gülerce meseleyi kurtarmak için açıklama yaptılar.

Gülen, her ne kadar kendisinin bir cemaat lideri olmadığını sık sık tekrarlasa da yaptığı açıklamada cemaatin lideri olduğunu beyan etti ve bu cemaatin kendisinden başka bir sözcüsü olmadığını dile getirdi.

Gülerce ile Öcalan’ın avukatlarının görüşmesine gelen tepkiler sebebiyle geri adım attığına inandığım Gülen ve Gülerce yaptıkları açıklamalarda acaba ne kadar samimiler?
Böyle bir soru sormamın maksadı son yıllarda cemaat adeta bir siyasi parti gibi hareket etmesi ve bazı operasyonların planlayıcısı olması gibi sebepler gelmektedir.

Yaptığı operasyonlar ve bölgedeki hizmetleri sebebiyle Öcalan’ın gözünde cemaat şöyle bir noktaya oturmuştur. Bunu bizzat Öcalan’ın şu açıklamasında görüyoruz:

“Cemaat gerek Türkiye’de gerek Ortadoğu’da önemli aktör ve hatta bir siyasi parti işlevine sahip bulunuyor. Bu sebeple Türkiye’nin hatta Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde rol alabilirler. Oldukça dinamik güçleri var, biz de dinamik bir gücüz. Bu iki dinamik gücün karşılıklı anlayış göstermesi ve dayanışma halinde olması durumunda Türkiye’de birçok temel sorun çözülecektir. Bu dayanışma sadece Türkiye’yi değil Ortadoğu’yu da etkileyecektir.”

Gülerce’nin görüşmesinin ardından birçok düşünür ve köşe yazarı bu ittifakın tehlikelerine ve netice itibariyle bir şey getirmeyeceğine inandıklarını yazdı. Zaten Öcalan’ın cemaate teklif ettiği birliktelik cemaat içinde birçok yeni tartışmayı da beraberinde getirmiştir.

Girişimler ve medyadan gelen tepkiler sebebiyle Gülen tarafından yapılan açıklamanın ardından, Gülerce’nin adeta vaziyeti kurtarmak yazdığı “Hata ettim, özür dilerim” yazısı da birçok soruyu beraberinde getirdi.

Gülerce, özellikle cemaat içinden gelen baskılar sonucunda Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi için “Hata ettim, özür dilerim” dediği açıktır. Bundan dolayı olsa gerek Mehmet Barlas konu ile ilgili yazdığı köşesinde başta cemaatin Gülerce’den özür dilemesi gerektiğini yazdı.

Acaba Gülerce özründe gerçekten samimi mi?

Gülerce kendisinin samimi olduğunu dile getiriyor: “Ben hayatımda hiç flu olamadım. Ne yapayım; yüreğimdekini en yalın, en açık şekilde anlatmak benim karakterim. Bundan dolayı kınanacaksam, ona da razıyım. Ama ben, içi dışı bir insanım. Elimde değil, lafı eğip bükemiyorum. Kişi kişiyi kendi gibi bilir. Ben her konuştuğum insana önce samimi olmak gerekir diye söze başlıyor ve onları da en az kendim kadar samimi bularak konuşuyorum.”

Biz bir insanın beyanına güveniriz, ancak “basiretim bağlandı” diyen Gülerce’nin özür dilemek için yazdığı yazıyı incelediğimizde hiçte özür dilemediğini, çoğu yerde tariz sanatı yaptığını ve üstü kapalı olarak cemaatteki bazı kişilere ve özellikle de ülkede barış istemeyen kliklere mesaj verdiğini görüyoruz.

Gülerce’nin yazısının bir de bu gözle okunmasını tavsiye ediyorum.





[/FONT]
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
İlginç bir yazı.
Bunun ilk sebebi, yazarın hayatı. Yıllarca cemaat içinde faaliyetlerde bulunmuş. Hem de önemli görevlerde:

Zaman Gazetesi Sorumluluğu-Muhabirlik (1988-1992) (Bornova)
Özel Vakıfta Öğrenci Temsilciliği (1988-1992)
Sızıntı Dergisi Yazı Heyeti (1989-1992)
Zaman Gazetesi Araştırma Sayfa Sorumlusu, Redaktörlük ve yazarlık (1992-1993)
Zaman Gazetesi Aile ekinde köşe yazarı “Çeşitleme” (1992-93, 58 sayı)
Zaman Gazetesi Makedonya Temsilciliği (1993-1995, 25 ay)
Zaman Gazetesi Makedonya baskısını çıkarma (1994)
Zaman Gazetesi Dış Haberde Köşe Yazıları - Muhabirlik (Diyar-ı Üsküpten, 1993-1995)
Araştırmacı-Yazar (1988-1999) (Fikri, İçtimaî, Siyasi ve Kültürel konular)
Zaman Gazetesi Araştırma sayfa sorumluluğu ve yazarlık (1996-1997)
Birleşik Yayıncılık Yayın Müdürü (1998)
Zaman Gazetesinde Köşe Yazarlığı (Kitâb-i Kritik / Oku-Yorum /Arz-ı Hal) (1997-1999)

Daha sonra şöyle bir bilgi veriliyor yazar hakkında: "Zaman gazetesi ve Gülen cemaatindeki değişimleri inhiraf saydığından dolayı, hem çalıştığı gazete ile hem de cemaat ile ilişkisine son vermiş."

Yani içerden konuşan, hem Gülen'i hem Gülerce'yi tanıyan birisi. Dolayısıyla yazdıklarını daha dlkkatle, önem vererek okumak gerekiyor sanırım.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Gülen Cemeati

İMAM Hatip Okullarının temeli atıldığı KESTANE PAZARI da oluştu.

Bugünlere gelindi.

EMEĞİ GEÇEN HERKESTEN ALLAH razı olsun.

Bu Cemeatte hertürlü düşünceye sahip veya siyasi düşünceye sahip bireylerle birlikte Makam için , Fitne , Dünyevi Nimetler için vb.içinde birayler vardır.BU TÜRLER her toplumda vardır ve de OLACAKTIR.

AKILLI Bir birey Yalnızca F.Gülen in kendi kitaplarından vaazlarından ( kaynağından ) bu CEMEATİ değerlendirir.Ahnet şunu demiş Mehmet bunu demiş e bakmaz.Ali bir başka bir söz söyler Veli bir başka söz söyler.

Bana göre Ali,Ahmet, Veli , Mehmet in söylediklerini F.Gülen in kaynaklarınla analiz etmek gerekir.


Vatan haini Bebek katili siyonizmin kanlı maşası ÖCALAN , Pkk ve siyasi partileri bundan 3 sene önce G.KURMAY a dilekçe vermiş F.Gülen Cemeati ile Mahmud efendi Cemeatini LAİK liğe aykırı olarak ihbar etmiş ve Kuran kursları ile Dersanelerin kapattılmasını istemiştir.BU İSTEKLERİ NEDEN ? Akabinde ERZİNCAN ve ERZURUM olayları ile Bu İki ETKİN CEMEAT PASİFİZE edilmek istenmiştir BELGELERİ ortadadır.

İTTİBA nın mesajlarına bakılırsa F.Gülen Cemeatini pasifize etmek ANA FİKRİN dedir.İşte bir konu su daha ????? akıllara burakılmak istenmiş.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
İşte konunun özeti :


Daha sonra şöyle bir bilgi veriliyor yazar hakkında: "Zaman gazetesi ve Gülen cemaatindeki değişimleri inhiraf saydığından dolayı, hem çalıştığı gazete ile hem de cemaat ile ilişkisine son vermiş."
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
İşte konunun özeti :


Daha sonra şöyle bir bilgi veriliyor yazar hakkında: "Zaman gazetesi ve Gülen cemaatindeki değişimleri inhiraf saydığından dolayı, hem çalıştığı gazete ile hem de cemaat ile ilişkisine son vermiş."

Okuduk

Okuyupta anlamayanlardanmıyız.

Olabilir düşünceleri uyuşmayabilir.

Şimdi düşüncesi uyuşmadı diye Zaman Gazetesi mi kötü ?

Aslında alıntı yaptığım mesajınızı niçin yazdığınızı bile bilmiyorsunuz.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
:yn:
kişisel tartışmalardan kaçınınız.
varsa şikayetiniz yönetime rapor ediniz.
 
Üst