Gülen Teröristse Silahları Nerede?

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Bu cümleden saltanata geri dönmek istediğiniz gibi bir sonuç çıkarabilir miyiz?...: )

Demokrasinin sadece saltanat gibi bir alternatifi mi var? İnsanların değil Allah'ın emir ve hükümlerinin egemen olduğu herhangi bir sistemi istediğim gibi bir sonuç çıkarabilirsiniz...
 

faruk

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Demokrasinin sadece saltanat gibi bir alternatifi mi var? İnsanların değil Allah'ın emir ve hükümlerinin egemen olduğu herhangi bir sistemi istediğim gibi bir sonuç çıkarabilirsiniz...
Vahiy devri bittiğine göre Allah'ın memnuniyetini nereden anlayacaksınız?..İnsanların yargılarıylaöyle değil mi?...
Müslümanlar saltanatlar altında yüzyıllarca yaşadılar hepsinde ALlah'ın razı olduğu sistemlerin uygulandığını da iddia edemezsiniz demek ki müslümanlık her devir ve ortamda yaşanma esnekliğine sahiptir ...Bana göre bu çağın yönetim şekli ise demokrasidir ve İslam'ın ruhuna da gayet uygundur...Hz.Peygamber de insanlar layık oldukları şekilde yönetilirler buyuruyor.Yani demokrasilerde de halk layığını seçtiğine göre bir problem yok ...: )
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Vahiy devri bittiğine göre Allah'ın memnuniyetini nereden anlayacaksınız?..İnsanların yargılarıylaöyle değil mi?...
Müslümanlar saltanatlar altında yüzyıllarca yaşadılar hepsinde ALlah'ın razı olduğu sistemlerin uygulandığını da iddia edemezsiniz demek ki müslümanlık her devir ve ortamda yaşanma esnekliğine sahiptir ...Bana göre bu çağın yönetim şekli ise demokrasidir ve İslam'ın ruhuna da gayet uygundur...Hz.Peygamber de insanlar layık oldukları şekilde yönetilirler buyuruyor.Yani demokrasilerde de halk layığını seçtiğine göre bir problem yok ...: )

Vahiy devrinin bitmesi demek, vahyin de geçerliliğini yitirmesi mi demek?!?

Müslümansanız Kur'an-ı Kerim'in hükümlerinin kıyamate kadar süreceğini kesinlikle kabul etmeniz lazım, bunun yanısıra Kur'an'daki tüm emirlerin de hak olduğuna iman etmeniz gerekli. Dolayısıyla eğer İslam bir toplum ve devlet nizamı öngörüyorsa, bunun sağlanması için çabalamak için "radikal müslüman" olmak falan şart değil, müslüman olmak yeterli.
 

faruk

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Demokrasi dışında Allah'ın rızasına uygun(nasıl ölçeceksiniz sorusuyla birlikte) nasıl bir sistem öngörürsünüz?...
İran gibi olabilir mi? Mollaların yönetimi mi?
Yada Suudi Arabistan nasıl
Yoksa bilmediğimiz denenmemiş bir sistem mi var aklınızda ?...
Yüzyıllarca saltanat altında kalan müslümanların bir türlü uygula(ya)madığı???
fakat sizin öngördüğünüz sistem?
? ?
...
Osmanlı da bir kızıl elma efsanesi vardır..Herkes seferin kızıl elmaya doğru yapıldığını söyler ama kimse bu yerin neresi olduğunu bilmez zannedilir aslında öyle bir yoktur ama söylenir...Bir yeniçeri bu hayalin cevabını verir...O yer neresidir onu da Ömer Seyfettin'in aynı adlı hikayesine havale edelim..Yani diyeceğim o ki...İslami kesimde insanlar nasıl olduğunu dahi bilmedikleri bir İslami yönetim efsanesi tutturmuş gidiyor ve bunun demokrasiyle bağdaşmayacağını söylüyor...Demokrasiyle bağdaşmayan o akıllarda olan ve uygulamasını asrı saadet dışında kimsenin görmediği sistemi
kim nasıl nerede ne şekilde uygulayacak?...Yöneticiler nasıl seçilecek? nasıl değiştirilecek...Biraz açın bize lütfen...
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Demokrasi dışında Allah'ın rızasına uygun(nasıl ölçeceksiniz sorusuyla birlikte) nasıl bir sistem öngörürsünüz?...
İran gibi olabilir mi? Mollaların yönetimi mi?
Yada Suudi Arabistan nasıl
Yoksa bilmediğimiz denenmemiş bir sistem mi var aklınızda ?...
Yüzyıllarca saltanat altında kalan müslümanların bir türlü uygula(ya)madığı???
fakat sizin öngördüğünüz sistem?
? ?
...
Osmanlı da bir kızıl elma efsanesi vardır..Herkes seferin kızıl elmaya doğru yapıldığını söyler ama kimse bu yerin neresi olduğunu bilmez zannedilir aslında öyle bir yoktur ama söylenir...Bir yeniçeri bu hayalin cevabını verir...O yer neresidir onu da Ömer Seyfettin'in aynı adlı hikayesine havale edelim..Yani diyeceğim o ki...İslami kesimde insanlar nasıl olduğunu dahi bilmedikleri bir İslami yönetim efsanesi tutturmuş gidiyor ve bunun demokrasiyle bağdaşmayacağını söylüyor...Demokrasiyle bağdaşmayan o akıllarda olan ve uygulamasını asrı saadet dışında kimsenin görmediği sistemi
kim nasıl nerede ne şekilde uygulayacak?...Yöneticiler nasıl seçilecek? nasıl değiştirilecek...Biraz açın bize lütfen...

Değerli kardeşim ben size temelde referans alınacak değeri söylüyorum. İslam temelli olması gerektiğini söylüyorum yönetim biçiminin. Onun için de demokrasi-İslam uyuşmasının mümkün olmadığını savunuyorum. Ama siz İslam'ın demokrasiye nasıl uyarlanacağından, kesin hükümlerin nasıl uygulanacağından hiç bahsetmediniz...

Fakat bu sistemin nasıl kurulacağı, ayrıntılanacağı beni aşar. Şu andaki bilgi birikimim ve donanımımla,fikri seviyemle bu konuda tatmin edici ve ideal sistemi öneremem. Bu, İslam alimlerinin, düşünürlerinin, fikir adamlarının Peygamberimiz zamanındaki yaşanmışlığı referans alarak, bu konuyu her açıdan irdeleyerek varacakları sonuç ile mümkün olur.
 

faruk

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Öncelikle size karşı olan (bilinçli) tahrik edici üslubuma sabır gösterdiğiniz için teşekkür ederim..:)Müslüman olan Türk halkı saltanatın kaldırılmasının ardından yöneticilerini seçmek üzere gittiği demokrasi sandığında rüştünü yeterince ispat etmiştir.Dolayısıyla devlet millet kaynaşmasının olduğu bir toplum hayatında ise bu isabetin hedefine tam uyacağı da ortada bana göre...Hz.Ömer'in etrafındakiler onun bir yanlışını o devrin silahı olan kılıçla düzelteceklerini beyan ederken, günümüzün silahı işlevini ise demokrasilerde oy görüyor.Yoksa günümüz için yanlış yapan bir yöneticiyi silahla kılıçla düzeltmeye kalkmanın akıl karı olmadığını hepimiz biliyoruz...Ben kimseden daha alamadığım soruların cevabını alana kadar, yani alternatifi oluşana kadar demokrat kalmaya devam edeceğim.saygılarımla
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Öncelikle size karşı olan (bilinçli) tahrik edici üslubuma sabır gösterdiğiniz için teşekkür ederim..:)Müslüman olan Türk halkı saltanatın kaldırılmasının ardından yöneticilerini seçmek üzere gittiği demokrasi sandığında rüştünü yeterince ispat etmiştir.Dolayısıyla devlet millet kaynaşmasının olduğu bir toplum hayatında ise bu isabetin hedefine tam uyacağı da ortada bana göre...Hz.Ömer'in etrafındakiler onun bir yanlışını o devrin silahı olan kılıçla düzelteceklerini beyan ederken, günümüzün silahı işlevini ise demokrasilerde oy görüyor.Yoksa günümüz için yanlış yapan bir yöneticiyi silahla kılıçla düzeltmeye kalkmanın akıl karı olmadığını hepimiz biliyoruz...Ben kimseden daha alamadığım soruların cevabını alana kadar, yani alternatifi oluşana kadar demokrat kalmaya devam edeceğim.saygılarımla

Tahrik etme sebebinizi anlayamadım ama neyse ki düşmemişim bu tuzağa:)

Aradınız da mı bulamadınız sorularınızın cevabını? İslam alimlerini, fikir adamlarının kitaplarını okudunuz mu? Yani bu soruları kime sordunuz da cevap alamadınız, bu da önemli.

Ayrıca böyle bir ortamda demokrasinin alternatifinin oluşturulması mümkün değil, çünkü böyle bir talep yok, çünkü böyle bir imkan yok, en önemlisi böyle bir irade yok. Hele günümüzde konjöktür gereği İslami kesim de demokrasiye sarılmak zorunda kaldığından kimsenin ideal İslami sistemi arayacak hali yok.

Fakat İslami anlamda bilinçli bir halkımız olduğu vakit, bunu uygulayacak bir kadro da olursa, bunu sistemleştirmenin çok zor olacağını düşünmüyorum.
 

inkişaf_

Doçent
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
1,124
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Fethullah Gülen ve Humeyni!

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde: “Gülen Humeyni gibi” ifadesi altında, The National Review dergisindeki son yazısının içeriği aktarıldı. “Türkiye'nin dönüm noktası” başlıklı yazıdaki ifadeler, Türkiye'nin içinde bulunduğu krizin en ateşli mevzilerinden biri olan Cumhuriyet gazetesinin söylemek istedikleriyle birebir örtüşüyor. Aynı zamanda bir dayanışmayı da ele veriyor:

ABD yönetimine “Ak Parti'yi desteklemeyin” çağrısı yapıyor. Fethullah Gülen'in ABD için Humeyni kadar tehdit içerdiğini iddia ediyor. Geniş bir Fethullah Hoca dosyası aktarıyor. Yargı sürecinden kurtulursa Türkiye'ye döneceğini, bu gerçekleşirse “2008'in İstanbul'u, 1979'un Tahran'ı olur” diyerek, Humeyni'nin Fransa'dan dönüşü gibi bir dönüş senaryosu çiziyor. Yazının özeti, “Ak parti'yi desteklemeyin. Fethullah Gülen tehdidini görün. Türkiye uçururum kenarında” şeklinde üç cümleden oluşuyor.

Şimdi geriye gidelim ve bu adam ve mensubu olduğu cemaatin Türkiye için yazdığı darbe, iç çatışma, bölünme tahriklerinden örnekler verelim.

Türkiye, AK Parti ve özellikle Başbakan Tayip Erdoğan'a karşı ağır itham ve yalanlarla adını duyuran bir kişi Michael Rubin. Tahriklerle, akla hayale gelmeyen iddialarla gündeme geliyor. Elinden gelse Türkiye'yi bir günde karıştıracak bir Neo-faşist..

Neocon yeni kuşağın mensuplarından. Neoconların mabedi American Enterprise Institute bünyesinde ABD'den çok İsrail istihbaratına bilgi topluyor. ABD'de İsrail adına casusluk yapanlar arasında adı geçiyor. İsrail komandolarının Kuzey Irak'ta yapacağı operasyonlarda ne gibi tehditlerle karşılaşabileceğine ilişkin bilgileri İsrail'e o aktarmış. Türkiye, özellikle İslam söz konusu olunca sınır tanımaz bir üslupla saldırıya geçenlerden biri.

2005'ten beri bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz için mücadele ediyorlardı. Yazdıkları senaryoların nasıl adım adım uygulandığını, Türkiye'de kimlerle işbirliği yapıldığını burada günü gününe aktardım. “Türkiye'ye İslamcı Cumhurbaşkanı!” (2007-02-20), “AK Parti Michael Rubin'e neden haddini bildirmiyor?” (2005-12-16), “Türk şahinler-neocon ittifakı mı?” (2007-05-11), “Yeni 28 Şubat senaryosu mu” (2007-05-10), “Ak Parti'ye neocon tuzağı!” ya da “Mavi ve turuncu bayraklarla yürümek” başlıklı yazılarda anlattıklarım bugün yaşadıklarımızın özetiydi.

“Turkey: The Road to Sharia?” başlıklı sempozyumda, Türkiye'yi Ortodoks İslamcıların yönettiğini, Tayip Erdoğan'ın ülkeyi şeriata sürüklediğini, Türkiye'nin bir an önce düşman kategorisine alınması gerektiğini, ABD'nin bu gidişe müdahale etmesinin zorunlu olduğunu ve Türkiye'nin AB üyeliğine destek verilmemesi gerektiğini iddia edenler onlardı. “Bu gidişi durdurmak için askerler harekete geçirilmeli, AK Parti parçalara ayrılmalı” diyenler onlardı.

Rubin'in Will Turkey Have an Islamist President (Türkiye'nin bir İslamcı Cumhurbaşkanı mı olacak) başlıklı yazısıyla bugün yaşananlar birebir örtüşüyor. Son derece dikkat çekici değil mi? “Sanki 28 Şubat'ta olduğu gibi yeni bir iç kriz, yeni bir darbe senaryosu, yeni bir ithal projeyle Rubin'in şu cümleleri Türkiye'nin siyasi tarihine geçecek türden:

“AK Partili biri cumhurbaşkanı olamaz. Buna izin verilmeyecek. Erdoğan uyarıldı. Uyarıları dikkate almaması durumunda sokaklarda tanklar dolaşmayacak. Ancak siyasal ve yargısal süreç işletilecek. Sanıldığı gibi askerler darbe yapmayacak, sivil kuruluşlar bu “tehdide” karşı duracaklar. Tanklar yerine siyasi ve yargı süreci işletilecek. (Tabi sokak gösterileriyle birlikte) Direnirse AK Parti bölünecek.” Bir yıl önce söylenmiş cümleler bunlar. Ne kadar tanıdık, değil mi?

O zamanlar; “Kampanyanın çok daha vahim boyutları var. Darbe, müdahale, iç çatışma, laik-İslamcı kavgası, Kürt meselesi eksenli büyük projenin tek hedefinin Ak Parti olmadığını, zamanla Türkiye olduğunu daha net göreceğiz” demiştim. Ve şu soruları sordum, tekrarlayayım:

ABD'deki bazı çevreler AK Parti iktidarının sonu mu hazırlıyor? Neoconlar AK Parti'ye tuzak mı kurdu? Askeri müdahale taraftarları, CHP, laiklik adına yürüyenler bu senaryoyu mu uyguluyor?
Bu çevrelerin birkaç yıldır hükümete karşı başlattıkları savaş Türkiye'den mi yönetiliyor? Karşılığında neler veriliyor?
“Türkiye'ye İslamcı Cumhurbaşkanı!” ya da “Türkiye şeriata mı gidiyor” şeklindeki yazıları kim yazdırdı?
Zeyno Baran'ın Newsweek dergisindeki darbe senaryosu Türkiye'de mi çizildi?
Neocon ve İsrail aşırı sağına mensup isimler aslında daha çok Türkiye'de bir yerlere mi çalışıyor?
28 Şubat, neocon/İsrail aşırı sağının yönettiği bir müdahaleydi. İslamcılar üzerinden bir sistem revizyonu yapıldı. Aynı çevreler, bu sefer yeni bir sistem revizyonu mu yapıyor?
İsrail aşırı sağı-neocon cemaat ve Türk şahinler arasında nasıl bir ittifak var?
Ülke analizinden çok bir senaryo var ortada ve Türkiye'ye çok zarar verecek. Çünkü senaryoyu yazanlar, darbeciler, iç çatışma tezi hazırlayanlar Washington'da….

İBRAHİM KARAGÜL
 

KAVİ

Paylaşımcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gülen bir terör örgütünün başı ise bu örgütün diğer elemanları nerede? Tek kişilik terör örgütü olur mu?

Gülen bir terör örgütünün başı ise bu örgütün yaptığı bir tek şiddet eylemi söyler misiniz bana?

Cevap veremezler. Özelliklede hemen hakanın üstünde yazısı yayınlanan ve Güleni anmadan yazı yazmayan zavallı buna cevap veremez.
 

vakiTamam

Doçent
Katılım
18 Kas 2007
Mesajlar
713
Tepkime puanı
3
Puanları
0
buna terör örgütü diyorlarsa şayet!! böyle örgüte can feda...
Allah digerlerinden esirgesin.. ;)
 

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Ergenekon terör örgütünün üyeleri emekli rütbeli dinazorlar.

Terör örgütü dedikleri gülen cemaatinin yurt içinde ve yurt dışındaki okullarında okuyan onbinlerce öğrencisinemi diyorlar teröröst diye.

Silahlarıda kalem oluyor demekki.

Onların bombaları var, silah imal eden çokkkk ünlü birde çöplükleri var daha niye korkuyorlar bu halktan?
 
Üst