korakademik
Ordinaryus
- Katılım
- 17 Ağu 2009
- Mesajlar
- 2,236
- Tepkime puanı
- 63
- Puanları
- 0
Geçenlerde bu işlerle pek ilgisi olmayan entelektüel bir arkadaşımız bir yerde güzel bir kıyaslama yaptı:
-Başka gruplar boş vakitlerinde hizmet ediyorlar, onların ise 24 saatleri hizmet.
Belki bu konu hanidir zihnimde olduğu için midir bilmem, bu bildik hakikat beni derinden etkiledi. Evet bizim boş zamanlarımızda yaptığımız işi onlar her an, 24 saat yapıyorlardı. Ve elbette ki bu samimi sa’ylarının neticesini de Müsebbibü’l esbap halk ediyordu. Doğrusu hizmet tarzlarında, metodlarında, sosyal ve siyasi alanlarda bir takım çekincelerim olabilir. Ancak bu, ortadaki planlı, programlı, sistematik, bilinçli, fedakarane olan iman hizmetini de görmemezlikten gelmemi gerektirmemeli.
Ben bu okulları Hz Peygamber’in (s.a.v) dünyanın her tarafına hakkı tebliğ için yayılan Suffe ashabının ahirzamandaki nümuneleri olarak görüyor ve heyecanlanıyorum. Osmanlı’nın kılıç zoruyla giremediği yerlere bugün eğitimle, ilimle, hakikatle girmemiz heyecan verici değil midir? Bu hizmetler için dünyanın diğer ucuna gözü açık (kapalı değil) giden kardeşlerimizi de tebrik ediyor, muvaffakiyetleri için dua ediyorum.
X X X
Yine yukarıdaki arkadaşımız anlatıyor:
-İstanbulda güzel bir semtte evi, arabası olan, çocukları buradaki özel okullarına giden önemli bir mevkideki bir elemanlarını Kuzey Irak’ta görevlendirmişler. Yaşamanın bile tehlikede olduğu bu yere gidip gitmeyeceğini sormuş arkadaşımız.
-Elbette demiş o kişi, hizmette bizim için tüm dünya aynıdır.
Bu inanç, bu azim, bu fedakarlık karşısında şaşırıp kaldım diyor entelektüel arkadaşımız. Ancak işin peşini de bırakmamış. Ailece görüştükleri elemanın bir de hanımına sordurmuş hanımı vasıtasıyla. Hani kadınlar biraza duygusal olur ve çabuk isyan ederler ya!
-Bizim hizmet için yer seçme gibi bir lüksümüz yok demiş elemanın hanımı. Nereye gönderilirsek oraya gider, hizmetimizi yaparız.
Pes, diyor arkadaşımız. Bu iş ancak bu kadar olur.
Bu kardeşlerimizin gayretleri, fedakarlıkları, çalışmaları karşısında gözlerimiz yaşarmadan edemiyor. Zaten Fethullah Gülen bize yüzyıllardır unuttuğumuz ağlamayı tekrar öğreten adam değil mi? Onun kurmak için gecesini gündüzüne kattığı Gözyaşı Medeniyeti için O’na yardım edelim, dua edelim, dua edelim, çok dua edelim…
-Başka gruplar boş vakitlerinde hizmet ediyorlar, onların ise 24 saatleri hizmet.
Belki bu konu hanidir zihnimde olduğu için midir bilmem, bu bildik hakikat beni derinden etkiledi. Evet bizim boş zamanlarımızda yaptığımız işi onlar her an, 24 saat yapıyorlardı. Ve elbette ki bu samimi sa’ylarının neticesini de Müsebbibü’l esbap halk ediyordu. Doğrusu hizmet tarzlarında, metodlarında, sosyal ve siyasi alanlarda bir takım çekincelerim olabilir. Ancak bu, ortadaki planlı, programlı, sistematik, bilinçli, fedakarane olan iman hizmetini de görmemezlikten gelmemi gerektirmemeli.
Ben bu okulları Hz Peygamber’in (s.a.v) dünyanın her tarafına hakkı tebliğ için yayılan Suffe ashabının ahirzamandaki nümuneleri olarak görüyor ve heyecanlanıyorum. Osmanlı’nın kılıç zoruyla giremediği yerlere bugün eğitimle, ilimle, hakikatle girmemiz heyecan verici değil midir? Bu hizmetler için dünyanın diğer ucuna gözü açık (kapalı değil) giden kardeşlerimizi de tebrik ediyor, muvaffakiyetleri için dua ediyorum.
X X X
Yine yukarıdaki arkadaşımız anlatıyor:
-İstanbulda güzel bir semtte evi, arabası olan, çocukları buradaki özel okullarına giden önemli bir mevkideki bir elemanlarını Kuzey Irak’ta görevlendirmişler. Yaşamanın bile tehlikede olduğu bu yere gidip gitmeyeceğini sormuş arkadaşımız.
-Elbette demiş o kişi, hizmette bizim için tüm dünya aynıdır.
Bu inanç, bu azim, bu fedakarlık karşısında şaşırıp kaldım diyor entelektüel arkadaşımız. Ancak işin peşini de bırakmamış. Ailece görüştükleri elemanın bir de hanımına sordurmuş hanımı vasıtasıyla. Hani kadınlar biraza duygusal olur ve çabuk isyan ederler ya!
-Bizim hizmet için yer seçme gibi bir lüksümüz yok demiş elemanın hanımı. Nereye gönderilirsek oraya gider, hizmetimizi yaparız.
Pes, diyor arkadaşımız. Bu iş ancak bu kadar olur.
Bu kardeşlerimizin gayretleri, fedakarlıkları, çalışmaları karşısında gözlerimiz yaşarmadan edemiyor. Zaten Fethullah Gülen bize yüzyıllardır unuttuğumuz ağlamayı tekrar öğreten adam değil mi? Onun kurmak için gecesini gündüzüne kattığı Gözyaşı Medeniyeti için O’na yardım edelim, dua edelim, dua edelim, çok dua edelim…