GÖrmeden

Sultanımı hiç görmeden

Mürşidimi hiç görmeden

Hâl’e çevirdiler beni

Zahiri hiç görüşmeden

Ağlaşıp hiç gülüşmeden

Hâl’e çevirdiler beni



Dergâhına uğrattılar

El ayağım bağlattılar

Zari zari ağlattılar

Sel’e çevirdiler beni



Huzuruna çağırdılar

Hamur gibi yoğurdular

Demir gibi dövdürdüler

Tele çevirdiler beni



Ağaç gibi salladılar

Bahçe gibi bellediler

Dane idim döllediler

Güle çevirdiler beni



Gece gündüz eğittiler

Bilmez idim öğrettiler

Kahve gibi öğüttüler

Yele çevirdiler beni



Muhammed MAŞUK sultanım

Kutb’ul irşattır makamın

Sana kurban olsun canım

Sana feda olsun canım

Narı nur’a çevirdiler